Haftanın Peraşası BülteniEmor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar...

Lütfen Peraşa Kâğıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

   9 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2009

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:49

8:04

-----

Yeruşalayim

6:54

8:10

Tel Aviv

7:04

8:07

15 İyar

Tel Aviv

7:09

8:12

İstanbul

7:56

8:36

5769

İstanbul

8:03

8:43

E M O R

 Hatırlatmalar:

ü Omer'in 30. Günü

ü 12 Mayıs Salı: Lag Laomer

ü 22 Mayıs Cuma: Yom Yeruşalayim

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 21:1-24:23)

[www.chabad.org]

Emor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar. Bir insan, ölüyle temas ettiği takdirde, manevi saflığını kaybeder (="Tame" olur). Bu, kötü değil, aksine bazı durumlarda kaçınılmaz bir durumdur; sadece belirli bir arınma sürecini gerektirir. Normal Yahudiler'den farklı olarak, bir Koen'in ise, yakın bir akrabasının ölümü vesilesi dışında, bir cesetle temas ederek Tame olması yasaktır. Bir Koen boşanmış ya da karanlık bir geçmişi olan bir kadınla da evlenemez. Koen Gadol ise ancak bir bakire ile evlenebilir. Fiziksel bir kusuru olan bir Koen, Kutsal ibadette aktif olamaz. Kusurlu bir hayvan, korban olarak getirilemez.

Yeni doğmuş bir buzağı, kuzu veya oğlak, yedi gün boyunca annesiyle bırakılmalıdır. Bir hayvanı, yavrusuyla aynı gün içinde kesmek yasaktır.

Emor'un ikinci kısmı, yıllık "Kutsiyet İlanı" Günleri'ni, yani Yahudi takviminin bayramlarını listeler: 14 Nisan'da Pesah korbanı getirilir; Pesah'ın 2. günü ilk arpa hasadından Omer korbanı getirilir. O gün Omer sayımına başlanır ve 50. günde Şavuot bayramı kutlanır. 1 Tişri'de "Şofar sesinin hatırlanması" gerçekleştirilir; 10 Tişri'de kutsal bir oruç günü (Yom Kipur); 15 Tişri'de ise yedi gün boyunca çardaklarda yaşamamız ve dört tür bitki ile bazı işlemler yapmamız gereken Sukot Bayramı vardır.

Emor, Tanrı'ya küfrettiği için idam edilen bir adamla ilgili olay, adam öldürmenin cezası (idam) ve bir kişiyi yaralamanın veya malını mülkünü yıkmanın cezası (parasal tazminat) ile sona erer.

DEVAR TORA

[Rabi Yosi Slotnik - www. torahmitzion.org]

Küfürbaz

Bu haftaki peraşanın sonunda, Tora bize Tanrı'ya küfreden birinden bahseder ve Tanrı'nın, ona verilecek cezalar hakkındaki emirlerini verir. Burada bütün bölümü tartışmayacağız; onun yerine, bu emirlere odaklanacağız. Tora'nın buradaki metni şöyledir:

"Tanrı, Moşe'ye konuşarak [şöyle] dedi: Lanet okuyanı kampın dışına çıkar. [Onu] Duyan herkes ellerini onun başına dayasın. [Ardından] Tüm cemaat[in huzurunda] onu taşlasınlar. Bene-Yisrael'e de şöyle konuş: Tanrısı'na lanet okuyan herhangi bir kişi, günahını taşıyacaktır. Eğer [lanet okurken] ‘Aşem' İsmi'ni de telaffuz ederse, kesinlikle idam edilecektir. Tüm toplum onu taşlayacaktır. İster Ger, ister doğuştan Yahudi olsun; İsmi [lanetle] telaffuz eden, idam edilecektir. Herhangi bir insana ölümcül bir şekilde vuran kişi kesinlikle idam edilecektir. Bir hayvana ölümcül bir şekilde vuran ise tazminat ödemelidir. Cana karşılık can. Bir kişi akranını sakatlarsa, nasıl yaptıysa ona da öyle yapılmalıdır: Kırığa karşılık kırık, göze karşılık göz, dişe karşılık diş. Bir insanı nasıl sakatladıysa, ona da aynısı yapılmalıdır. Bir hayvanı yaralayan, ödeme yapar; [belli bir durumda] bir insanı yaralayan idam edilir. Sizin için tek bir standart [geçerli] olacaktır. Ger ve doğuştan Yahudi, [bu kanun karşısında] eşittir; zira Ben, Aşem, hepinizin Tanrısı'yım.'" (Vayikra 24:13-22; çeviri, Rabi Ovadya Sforno'nun, aşağıda değinilecek açıklamasına göre yapılmıştır).

Bu bölümdeki konu açıktır: Tanrısı'na küfreden kişiyle ilgili kanun. Bu kural bölümü başlatmaktadır ve kanunu "İster Ger, ister doğuştan Yahudi olsun; İsmi [lanetle] telaffuz eden, idam edilecektir" şeklinde kesinleştirmektedir. Konunun bağlamı, bu kanunun hem öncesinde hem de sonrasında, Tanrı'ya küfretmiş biriyle ilgili gerçek bir olaydır. Nitekim Tora'nın bu kısmı, söz konusu kanunun uygulanmasıyla son bulmaktadır: "Moşe, Bene-Yisrael'e konuştu. Lanet okuyanı kampın dışına çıkardılar ve onu taşladılar. [Böylece] Bene-Yisrael, Tanrı'nın Moşe'ye emretmiş olduğu şekilde yaptılar" (Vayikra 24:23).

Durum böyleyken, burada konunun dışına çıkılıp, genel öldürme ve yaralama ile ilgili bir seri kanuna da yer verilmesi şaşırtıcıdır. Ne de olsa bu kanunlar, Tanrı'ya lanet okuyan adamla ilgisiz görünmektedir; çünkü o olayda bir insana veya bir hayvana yapılan fiziksel saldırıdan bahsedilmemektedir. Söz konusu adamın saldırısı fiziksel değildir ve ölümlü birine değil, Tanrı'ya karşı yapılan sözel bir saldırıdır. Öyleyse bu kanunların burada yeri nedir?

Bu sorunu ele alabilmek için, bu bölümde Sforno'nun sıra dışı açıklamasına değinmek faydalı olacaktır.

Sforno buna değinmeden önce, konuyla ilgili daha temel bir soruyu ön plana çıkarmaktadır: Tanrı'ya küfretmenin amaçsız bir eylem olduğu konusunda kuşku yoktur. Kişinin Tanrı'yı incitme gücü yoktur; bu nedenle, onun hakareti esasında anlamsız bir konuşma olarak sınıflandırılabilir. O halde, bu cezanın amacı nedir?

Sforno buna bir ilke ile cevap verir: "Kötü bir hareket, kimin hedef alındığına bağlı olarak, farklı cezaları hak edebilir. Ceza sadece parasal olabileceği gibi, fiziksel, hatta ölümcül bile olabilir. Her şey kimin hedef alındığına bağlıdır."

Sforno önemli bir prensibe işaret etmektedir: Bir eylemin zararının ölçümünde sadece kendi özellikleri ve zarar verme kabiliyeti değil; aynı zamanda hedefinde ne olduğu da önemli bir kriterdir. Bu nedenle, bir insanı hedef alan bir eylem sonunda belli bir ceza getirecektir, ama aynı eylem daha az önemli bir hedefe yönelik olduğu zaman, daha hafif bir ceza gerektirecektir. İşte Tora, bu ilkeyi göstermek için, üç örnek içeren bir kanun listesi sunmaktadır. Sforno bu üç kanun üzerinde durur.

1)      Cinayet olayı: Bir insanı öldüren kişi [gereken tüm şartlar oluştuysa] idam cezasına layıktır. Buna karşılık, bir insanın hayvanını öldüren kişi, sadece para cezasına çarptırılır.

Sforno'nun bahsettiği prensip için bu güzel bir örnektir: Öldürme fiili, hedefte ister insan isterse hayvan olsun, aynıdır. Temel niteliği can almaktır. Buna karşılık, fiil aynı olmasına rağmen, hedefte kimin olduğuna bağlı olarak ceza da farklı olacaktır. Bir insanı öldürmenin cezası daha ağırdır, çünkü eylemin hedefi daha önemlidir.

2)      Yaralama olayı: Tora'nın düz metninden anlaşıldığı üzere, bir insanın yaralanmasına veya sakatlanmasına neden olan kişinin, teorik olarak, verdiği zararın aynısını görmesi gerekirdi. Yani, birinin gözünü kör ettiyse, kendi gözünün de kör edilmesini hak ederdi. Ancak, bu sadece teoridir; zira bir insanın verdiği zararın aynısını vermek uygulamada mümkün değildir. Söz gelimi, kurban sadece kısmen kör olmuşsa, aynı körlük yüzdesini tutturmak, görme alanına tam olarak aynı hasarı vermek olanaksızdır. Dolayısıyla Tora'nın düz metni, aslında saldırganın neyi "hak ettiğini" söylemektedir; ancak cezası fiziksel yaralama ya da sakatlama değil, Moşe Rabenu'nun öğrettiği doğrultuda, yani parasal tazminat olarak uygulanır. Bu yüklü bir tazminattır; zira her yaralama veya sakatlamada beş farklı tazminat söz konusudur: Kurbanın bedenindeki eksikliğin tazminatı, tedavi masrafları, tedavi olana kadar geçen süredeki iş kaybı, sakatlama sırasında çektiği acının tazminatı ve yaşadığı utancın tazminatı kendisine ödenmelidir. Buna karşılık, bir hayvanı yaralayan kişi sadece az miktarda parasal cezaya maruz kalır.

3) Ebeveyni yaralama olayı: Tora, ebeveynini yaralayan kişi için ölüm cezasını öngörmüştür. Böylece, bir kişi ebeveyni dışındaki bir kişiyi yaraladığı zaman sadece tazminat ödemekle yükümlüyken, hedefteki annesi ya da babası ise, ceza çok daha ağır olmaktadır. Buna karşılık hedefte bir hayvan varsa, yapılacak ödeme, diğer örneklere göre çok hafiftir.

Bu durumda Sforno'ya göre "Bir hayvanı yaralayan, ödeme yapar; [belli bir durumda] bir insanı yaralayan idam edilir" ifadesindeki "belli bir durum", ebeveynin yaralandığı durumdur; ki bu da, yaralama söz konusu olmasına rağmen neden parasal ceza yerine ölüm cezasının öngörüldüğünü açıklamaktadır. Burada bir kez daha, cezanın, kurbanın kimliğine göre daha ağır olduğu başka bir örnek görmekteyiz.

Şimdi Sforno'nun sorduğu ilk soruya dönelim. Lanet etmek, temelde zarar veren bir şey değildir. Öyleyse neden bu denli ağır bir ceza verilmelidir? Cevap yukarıdaki sınıflandırmalarda gizlidir: Çünkü mesele sadece fiilin kendisinden ibaret değildir; hedeflenen de önemlidir. Ve eğer hedefte Tanrı varsa, ceza da çok ağır olmalıdır.

5 Soru

Cevapları broşürün sonunda bulabilirsiniz.

1)      Met Mitsva nedir? Bir Koen, Met Mitsva durumunda tame olabilir mi?

2)      Bir Koen'in ailesi ne zaman teruma yiyebilir?

3)      Tora'nın uymayı emrettiği beş Yom Tov hangileridir? (Yom Tov = bayram)

4)      Diğer Yom Tov'larda olmayıp sadece Sukot bayramına özel olarak verilmiş emirlerden birini söyleyin.

5)      Omer'i saymaya ne zaman başlarız?

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

İkinci Kitap: AAVA / SEVGİ (Devam)

8. Tefilin, Mezuza ve Sefer-Tora (Devam)

c) Sefer-Tora

Tora deri parşömen üstüne hizalı satırlar halinde yazılmalıdır. Kullanılan parşömende yazı, derinin tümünün dış yüzeyine veya derinin en üst tabakasının iç yüzeyine yazılmalıdır. Parşömen sayfaları sinirlerden yapılmış ipliklerle dikilerek birleştirilir, ilk ve son sayfalar tahta çubuklara dikilir. Harfler okunaklı olmalı ve birbirlerine değmemelidir (aynı şey tefilin ve mezuza için de geçerlidir). Bölümler arasında uygun bir mesafe bırakılmalıdır. Bu şartlardan herhangi bir tanesi uygun değilse, o Sefer-Tora, Tora'nın toplu okunması için uygun ve geçerli değildir. Bir Sefer-Tora'da hatalar varsa düzeltilmeli veya Sefer-Tora gömülmelidir. Tora çok kutsaldır ve ona karşı çok saygılı olmak gerekir.

Her Yahudi'ye, kendisi için bir Tora yazması emredilmiştir. Pasukta söylendiği gibi: "Şimdi bu şarkıyı kendiniz için yazın" (Devarim 31:19). Söz konusu şarkı Aazinu peraşasındaki şarkıdır ve emrin anlamı "bu şarkıyı içeren Tora'yı kendiniz için yazın" şeklindedir. Bir kişi Tora yazma kurallarını bilmiyorsa, bunu bilen kişilere yazdırabilir. Bir kralın, kendisi için ek bir Tora yazması emredilmiştir. Kral bu nüshayı her zaman yanında bulundurmalıdır. Pasukta söylendiği gibi: "Kraliyet tahtına çıkmasıyla birlikte bu Tora'nın ikinci bir kopyasını Levi-Koenler'in huzurunda bir tomar üstüne yazmalıdır. [Tora daima kralın] Yanında olmalı ve [kral,] hayatının tüm günlerinde [bu tomarı] okumalıdır. Bu sayede Tanrısı Aşem'den çekinmeyi öğrenecek, bu Tora'nın tüm sözlerini ve bu hükümleri gözetip uygulayacaktır ki kendisini kardeşlerinden üstün görmesin ve emirden sağa veya sola sapmasın" (Devarim 17:18-20).

BİR KİŞİ / BİR ESER

[www.ou.org]

Baal Şem Tov (1700-1760): Baş harflerinden oluşturulmuş "Beşt" takma ismiyle de tanınan Rabi Yisrael ben Eliezer Baal Şem Tov, Hasidik hareketin kurucusuydu. Beşt hakkında ilk elden çok az bilgiye sahip olunmasına rağmen, bir kaynak ilk yıllarını geleneksel Talmud eğitim sisteminin dışında geçirdiğini, ama Yahudi mistisizmi hakkında çok bilgi edindiğini belirtir. Bir öğretmenin yardımcısı olarak, ilkokul öğretmeni olarak ve geleneksel hayvan kesiminde Şohet olarak hizmet vermeye devam etmiştir.

Karpat Dağları'nda zaman geçirdikten sonra manevi bir değişim yaşamış ve ruhani eğitmenlerden esinlenerek derin manevi aydınlanmalar yaşadıktan sonra, gezgin bir şifacı ve dönemin birçok meşhur hahamını cezbeden etkileyici bir lider olmuştur. Onun öğretilerini tek kaydedenler onlar olmuştur, Beşt'in kendisi hiçbir zaman bir metin yazmamıştır. Baal Şem Tov'un yeni mistik felsefesi, Kabala'yı ve duayı Yahudi yaşamının merkezine yerleştirmiştir. Bu şekilde kişi, dünyanın her yönünde Tanrısal Ruhun farkına coşkun bir şekilde varabilmekteydi. Beşt ve takipçileri, Şabetay Tsvi'den kısa bir süre sonra ortaya çıktıkları için, başka bir sahte mesih hareketinden endişe eden muhafazakârların direnişiyle karşılaşmışlardır.

DÜŞÜNCELER

["Straight Talk" / Rabi Şaul Rosenblatt - www.aish.com]

Şabat Gerçeği

Bu haftaki peraşa, Şabat gününde "iş yapma" yasağından söz eder. İnsanlar genellikle Şabat'ı, kişinin dinlenebileceği ve bir sonraki hafta için güç kazanabileceği bir fırsat olarak görürler. Ama açıkçası Tora'daki anlayış bu değildir. Tora, Şabat'ta dinlenme sebebimizi, "çünkü Tanrı da işini bırakmıştı" şeklinde açıklar. Ama Tanrı bir sonraki hafta daha iyi çalışabilmek için dinlenmiş değildi. İşi zaten bitmişti ve Şabat'tan sonra da işine devam etmemişti.

Gerçek şudur ki, Şabat, sırf dinlenip güç toplamaktan tamamen farklı bir şeydir. Şabat'ta yasak olan iş kategorileri için kullanılan sözcük melaha'dır. Tora'nın aynı kelimeyi kullandığı bir başka yer ise Mişkan'ın inşasıdır. Hahamlarımız, toplam 39 melaha kategorisi olduğunu öğretirler. Aralarında ateş yakmak, yemek yapmak, değirmende öğütmek, yazmak gibi fiillerin olduğu bu kategorilerin ortak özelliği, hepsinin yaratıcı nitelikli olmasıdır. 39 fiilin diğer bir ortak noktası da, bunların hayvanların yapamayacağı faaliyetler olmasıdır. Bütün bunlar insanların akıllarını kullandıkları ve doğaya egemen olma amacı için kullandıkları faaliyetlerdir. Bu nedenledir ki, hiçbir yorucu işlem gerektirmemesine rağmen, Şabat günü elektrik düğmesine basmak veya araba kullanmak da birer melahadır ve Tanrı'nın Şabat günü yasaklamış olduğu fiillerdendir.

"Şabat istirahatı" fiziksel bir iş istirahatı değildir. Bu, dünyamızı kontrol etme yönündeki, boşuna, ama sürekli çabamızdan uzaklaştığımız türdeki bir istirahattır. Arkamıza yaslanıp dünyayı değiştirmeden hayatın akışına izin verdiğimiz bir gündür. "Yapmayı" bırakıp, "olmaya" başladığımız bir gündür. "Daha iyi bir gelecek" arayışımızın şimdiki mutluluğumuzu bozmasına izin vermediğimiz bir gündür. 24 saat boyunca dünyamızı kontrol etmekten vazgeçtiğimiz zaman, kontrol ettiğimizi sandığımız gerçeğin daha doğru bir noktasında yaşarız. Şabat, kişinin kendi benliğinde huzur ve alçakgönüllülük dolu bir yer bulması için bir fırsattır.

Ve Hahamlarımız buna büyük bir bakış açısı getirirler. Kişi kendi benliğinde daha manevi bir boyuta girince öncelikler değişir. Para ihtiyacı giderek önemsiz olur. Başarı çok değişken olur. Güç ise oldukça anlamsız gelir. Ama aile, sevgi, erdem arayışını ve hayatın iyiliğini takdir etmek, hafta içi günlerinin siyah beyazından tam 32 bitli renkli bir dünyaya dönmektir.

Şabat'ın amacı budur. Haftanın çılgınlığından çıkılan ve gerçek dünyada yaşamaya başlanan bir gündür Şabat.

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

Şabat, Hamilelik ve Doğum

1.             Doğum sancısı çeken bir kadın, hayati tehlikede olan bir hasta gibidir. İlk belirtiden itibaren Şabat ihlal edilir.

2.             Doğumdan önce ve sonra gerekli olan her şey hazırlanır. Gerekli olduğu zamanı beklemeden, duruma göre hamile kadın hastaneye götürülür, arabaya binilir ve doktor veya ebeye telefon edilir. Hamile kadın ışık istiyorsa lamba veya elektrik yakılır. Gerekirse hemen ilaç yapılır. Kısaca onu sıkıntıdan kurtarmak için gerekli olan her şey yapılır.

3.             Bebek doğduktan sonra üçüncü güne kadar, doğuran kadın hayati tehlikede olan hasta gibidir, bu günlerden biri Şabat'a rastlarsa lohusanın sağlığı için Şabat ihlal edilir ve tüm ihtiyaçları giderilir.

4.             Dördüncü günden yedinci güne kadar, doktor hastanın bir şeye ihtiyacı olduğunu söylerse, hasta için Şabat ihlal edilir.

5.             Sekizinci gün Şabat'a rastlarsa Berit Mila yapılır, fakat tüm aletler Şabat'tan önce hazırlanmalıdır.  Berit Mila ileri atılmış ise, yani herhangi bir nedenden dolayı sekizinci günde Berit Mila yapılmamışsa, Şabat günü yapılmaz. Başka bir güne ertelenir.

5 CEVAP

1)      Bağırıldığı zaman duyulabilecek bir mesafe içinde kendisini gömecek kimse bulunmayan bir ölü için Met Mitsva tanımı yapılır. Normalde bir Koen, [yedi yakını haricinde] bir ölü ile temas etmemeli, aynı çatı altında bulunmamalı veya mezarlığa girmemelidir. Ancak Met Mitsva durumu söz konusu olduğunda, başka kimse olmadığı için, ölüyü gömme görevini kendisi yapmalıdır.

2)      Tame olmadıkları sürece.

3)      Roş Aşana, Yom Kipur, Sukot, Pesah ve Şavuot.

4)      Arbaat Aminim (dört tür bitki) veya suka mitsvası.

5)      Pesah bayramının ikinci gecesinde.

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

Eğer daha önce yaptığınızı yapmaya devam ediyorsanız, daha önce elde ettiğinizi elde etmeye devam edersiniz.

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.