Haftanın Peraşası BülteniEmor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

10 Mayıs

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

6:50

8:05

-----

Yeruşalayim

6:55

8:11

Tel Aviv

7:05

8:08

5 İyar

Tel Aviv

7:10

8:13

İstanbul

7:56

8:36

5768

İstanbul

8:03

8:43

E M O R

 Hatırlatmalar:

ü Omer sayımı devam ediyor.

ü 19 Mayıs Pazartesi: Pesah Şeni

ü 23 Mayıs Cuma: Lag Laomer

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Vayikra 21:1-24:23)

[www.chabad.org]

 

Emor ("Söyle") peraşası, Koenler, Koen Gadol ve Bet-Amikdaş'taki ibadet ile ilgili özel kanunlarla başlar. Bir insan, ölüyle temas ettiği takdirde, manevi saflığını kaybeder (="Tame" olur). Bu, kötü değil, aksine bazı durumlarda kaçınılmaz bir durumdur; sadece belirli bir arınma sürecini gerektirir. Normal Yahudiler'den farklı olarak, bir Koen'in ise, yakın bir akrabasının ölümü vesilesi dışında, bir cesetle temas ederek Tame olması yasaktır. Bir Koen boşanmış ya da karanlık bir geçmişi olan bir kadınla da evlenemez. Koen Gadol ise ancak bir bakire ile evlenebilir. Fiziksel bir kusuru olan bir Koen, Kutsal ibadette aktif olamaz. Kusurlu bir hayvan, korban olarak getirilemez.

 

Yeni doğmuş bir buzağı, kuzu veya oğlak, yedi gün boyunca annesiyle bırakılmalıdır. Bir hayvanı, yavrusuyla aynı gün içinde kesmek yasaktır.

 

Emor'un ikinci kısmı, yıllık "Kutsiyet İlanı" Günleri'ni, yani Yahudi takviminin bayramlarını listeler: 14 Nisan'da Pesah korbanı getirilir; Pesah'ın 2. günü ilk arpa hasadından Omer korbanı getirilir. O gün Omer sayımına başlanır ve 50. günde Şavuot bayramı kutlanır. 1 Tişri'de "Şofar sesinin hatırlanması" gerçekleştirilir; 10 Tişri'de kutsal bir oruç günü (Yom Kipur); 15 Tişri'de ise yedi gün boyunca çardaklarda yaşamamız ve dört tür bitki ile bazı işlemler yapmamız gereken Sukot Bayramı vardır.

 

Emor, Tanrı'ya küfrettiği için idam edilen bir adamla ilgili olay, adam öldürmenin cezası (idam) ve bir kişiyi yaralamanın veya malını mülkünü yıkmanın cezası (parasal tazminat) ile sona erer.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Bana Özgürlüğümü Ver

 

Devrim öncesi meşhur bir Amerikalı bir keresinde şöyle demişti: "Bana ya özgürlüğümü, ya da ölümü ver!" Hayatın özgürlük olmadan yaşamaya değer olup olmadığı hakkında herkes hemfikir olmayabilir; buna rağmen hepimiz, özgürlüğün, bedeli olmayan bir hediye olduğunu kabul ederiz. Ama özgürlük nedir ve neden bu kadar değerlidir? Her türlü kısıtlamayı kökten reddetmek gerçekten bir erdem midir? Örneğin bir anne çocuğuna bakmak zorunda olmaktan özgür kılınmayı bile arzu etmeli midir?

 

Bundan başka, Hahamlarımız şöyle derler: "Gerçekten özgür olan tek insan, Tora'yı öğrenendir." Ama Tora öğrenimi ne tip bir özgürlüktür? Eğer gerçekten öyle ise bile, bu bir tezat gibi durmaktadır. Öyle ya, Tora'da da birçok yasak ve kısıtlama vardır!

 

Bunun cevabı için bu haftaki peraşanın ilk pasuğuna bakalım. "Tanrı, Moşe'ye konuştu: ‘Söyle Koenler'e - Aaron'un oğulları. Onlara [şunları] söyle: [Bir Koen] Halkının içinde bir ölü için kendisini tame yapamaz'"  (Vayikra 21:1). Buradaki kullanım biraz gar ip değil midir? Önce "Koenler'e söyle" dedikten sonra bir kez daha "Onlara [şunları] söyle" demenin manası nedir? Üstelik bilindiği gibi, Tora hiçbir sözcüğü gereksiz kullanmaz. Öyleyse bu tekrar ne anlama gelmektedir?

 

Otoriteler bu pasukta saklı bir anlam bulurlar. Tanrı esasında Moşe aracılığı ile Koenler'e iki farklı ve ayrı mesaj göndermektedir. En önemli mesaj, ölü bedenlere temastan dolayı tame olmaktan kaçınmak ve buna bağlı önlemleri almaktır. Ama Koenler'in bu gibi yasakları fazla kısıtlayıcı bulma ve onlara verilen bu yükten rahatsızlık duyma olasılıkları her zaman vardır.

 

Bu nedenle, Tanrı, Moşe'ye bu açıklamalarına başka bir mesajla başlamasını söylemiştir. Bu mesajı anlamak için, pasuktaki sözleri farklı bir bakışla değerlendirmemiz gerekmektedir: "Söyle Koenler'e: ‘Aaron'un oğulları!' de onlara". Tanrı sadece "Koenler" dememiş, onların "Aaron'un oğulları" olduğunu da vurgulamıştır. Böylece Moşe'ye "Onlara kim olduklarını hatırlat'" demektedir. "Onların alelade insanlar olmadıklarını hatırlat. Onlar Aaron'un oğullarıdır. Bene-Yisrael'in kutsiyetten sorumlu yüce prensleridir. Tanrı'nın özel olarak atadığı kişilerdir." Böyle insanlara basit davranış şekilleri ve hayat tarzı yakışmaz. Özel konumları daha yüksek, daha arınmış bir hayat tarzını gerektirir. Öyleyse, ilk başta yasak gibi görünen kısıtlamalar, aslında baskı amaçlı sınırlamalar değil, aksine, üstünlük ve ‘özel' olma işaretleridir.

 

Bu ışığın altında, özgürlüğün anlamı konusunda yeni bir anlayış kazanırız. Bu anlayış da, kişisel gelişimi, hiçbir engel veya dış müdahale olmaksızın, en üst seviyede başarma özgürlüğüdür. Çocuğuna bakan anne, annelik rolünü tam olarak yerine getirmesinden kurtulduğu zaman değil, bunu yapması için gereken ortam sağlandığı zaman özgürlüğün tadını çıkarır. Özgürlük, standartlarımıza, değerlerimize ve ideallerimize göre yaşamamıza, kişisel potansiyelimize hayat vermemize olanak verir.

 

Kişi, "Betselem Elokim" yani "Tanrı'nın görüntüsünde" yaratılan bir insanı bağlayan üst düzeyli standartlarla nasıl mutluluğa kavuşabilir? Hahamlarımız bunun ancak Tora aracılığı ile mümkün olduğunu belirtirler. Tora olmadan, insan tutkularının ve arzularının girdabına düşer. Yüksek potansiyelinin verdiği mutluluktan uzaklaşarak dünyevî akıntılara ve eğilimlere sürüklenir. Ancak yıllar boyunca, Tora'nın Tanrısal yönergelerine özenle uyan kişi mükemmeliyete ulaşabilir. Bu, en yüksek seviyedeki özgürlüktür.

 

Bizler, kendi yaşantımızda, özgürlüğü ve özgürlük taraftarlarını yücelten bir toplumda bazen Tora'nın emirlerin nedeniyle kendimizi kısıtlamış buluruz ve bu nedenle bir çeşit öfke hissedebiliriz. Ama Tora'ya bağlı bir yaşamın yararlarını her yönüyle değerlendirirsek, gerçek özgürlüğün tadını çıkaranların aslında biz olduğumuzu, tüm yaşantıları daha yüksek maneviyat seviyesine yönlendirilenlerin biz olduğumuzu mutlaka anlarız. Tora gerçekten de bizi zenginleştirir ve bize paha biçilmez bir özgürlük hediyesi verir.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

İşe gidip gelirken, bir sürü trafik ışığı ile mücadele eden "profesyonel bir yaya" olarak, önümdeki sokakta hiç araba yokken benim kırmızı ışıkla karşılaştığım durumlar sürekli ortaya çıkıyor. Işığı görmezlikten gelip değerli bir zaman kazanmak için karşıya geçmem yanlış olur mu?

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Emor peraşasının sonunda, Tora, zararlarla ilgili kanunlardan söz eder. Kelimesi kelimesine tercüme edersek şunu okuruz: "Bir kişi akranını sakatlarsa, aynısı ona yapılır" (Vayikra 24:19). Bu, göze göz, dişe diş kavramına benzer, ama Talmud bunun böyle olmadığını açıklar. Verilen bir bedensel zararın karşılığının, parasal bir tazminat ödemesi olduğunu belirtir.

 

Baal Şem Tov'un, bu pasuğu daha derin bir bakışla değerlendirir. İnsanların kendi karakterlerindeki kusurları ve hataları görmelerinin zor olduğunu belirtir. Ama Tanrı, başkalarının kusurlarını görme yeteneğini bizden esirgememiştir ve biz de bu yeteneğimizi nedense çok iyi kullanırız! Psikolojide, başkalarının kusurlarına odaklanmaya "yansıtma" adı verilir." Baal Şem Tov'un dediği gibi, esasında bunlar, kendi kusurlarımızın bir yansıması olarak gördüğümüz aynadaki görüntümüzün ta kendisidir. Bu nedenle, pasuk farklı bir bakışla şu şekilde anlaşılabilir: "Bir kişi akranını sakatlarsa - yani onu, ‘kusurlu' olarak addederse; aynısı kendisine yapılır - aslında kusurlu addedilmesi gereken ta kendisidir!" Baal Şem Tov, karşılaştığımız herkesin, bizim yüzümüze tutulan birer aynadan ibaret olduğunu belirtir.

 

Bu şöyle açıklanabilir: Sokakta yürüyen ve yüzlerce insanın aceleyle ileri geri koştuğunu gören bir insan düşünün. Şimdi bu insana sokakta neler gördüğünü sorduğunuzu hayal edin. Tabii ki her şeyi göremeyecektir, çünkü aynı anda cereyan eden binlerce olay vardır. O halde, zihni seçici bir filtre gibidir. Seçtiği farklı şeyleri filtre edecektir. Başka birisi aynı duruma bakıp, bu meşgul bölgede cereyan eden farklı bir şey seçebilir. Zihin aynı anda milyonlarca mesajı seçip onları işleme tabi tutmayı beceremez. Bu bunaltıcıdır. O halde zihin farklı şeyleri filtreler. İşte Tanrı, her insana, bu filtreyi kendisiyle doğrudan ilgili olan şeylere göre işletecek bir zihin vermiştir. O yüzden, bir kişi başkası hakkında Laşon Ara yaptığı zaman, aslında bilinçaltında kendi kendisinde rahatsız edici bulduğu bir soruna odaklanmıştır. Gerçekte kendisine eksik olan şeyi başkalarındaymış gibi görmektedir; dolayısıyla sözleriyle aslında kendisini suçlamaktadır.

 

Böylece pasuk şöyle demektedir: Başkasında bir kusur bulduğunuz zaman çok dikkatli olun, çünkü eleştiri yaptığınız veya başkalarının kusurlarına dikkat çektiğiniz zaman, esasında bunlar sizde mevcut olan kusurlardır. Ağzınızdan çıkan eleştiri sözcükleri, aslında kendi eksikliklerinizi ve kusurlarınızı tanımlamaktadır.

 

O halde Laşon Ara, insanın kendi foyasını ortaya çıkarması gibi bir şeydir. Laşon Ara yaparak böyle bir şeyin olmasına izin vermemek bizim yararımıza olacaktır. Ama şu doğrudur ki, tüm bu sistem, bir kişi için, kendisinde neleri düzeltmesi gerektiğini belirlemesi için mükemmeldir. Etrafına baktığında kendisini rahatsız eden şeylerin listesini yapar ve bu listenin üzerinden objektif bir şekilde geçerek, "Şahsen ben bunları ne şekilde yapıyorum?" sorusunu kendisine samimi bir şekilde soran kişi, karakterini geliştirme şansını elde etmiş olacaktır.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Bir kişinin hayvanını yüklemesine yardımcı olmak Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "[Hayvanın sahibiyle] Birlikte [hareket ederek, yükü] mutlaka kaldırmalısın." (Devarim 22:4).

 

Uygulama: Bu mitsva Hahamlarımız tarafından "yükleme mitsvası" olarak adlandırılır. Bir başkasının belli bir yükü kendi başına kaldırmakta veya hayvanının sırtına yüklemekte zorlandığını gören kişi, yardımcı olmakla yükümlüdür. Bunu yaparken para alması yasak değildir ve bu yardımı karşılığında ücret alabilir.

 

Kendi hayvanı olsa bile yükleme işini yapmaya tenezzül etmeyecek saygın bir insan, başkasına yardım etmekten de muaftır. Ama buna rağmen yardım ederse önemli bir mitsva kazanmış olur.

 

Eğer yükledikten sonra yük tekrar düşerse, yükümlülük de tekrar geçerli olur. Bu çok kez tekrarlansa bile, her seferinde yüklemek gerekir.

 

Yüklemeye yardımcı olma yükümlülüğü, olay yerine 266,66 ama, yani yaklaşık 140 metreden yakın kişileri bağlar. Hayvanın [veya aracın] sahibi, "Tora sana yükleme emri verdi. Yükleyiver" diyorsa ama kendisi bir şey yapmıyorsa, böyle bir yükümlülük yoktur. Zira pasuk "[Hayvanın sahibiyle] birlikte" demektedir. Ancak eğer diğer adam yaşlılık veya rahatsızlık nedeniyle fiziksel olarak bunu yapacak güce sahip değilse, o zaman yükümlülük yine de devrededir.

 

Maase: Arabası yolda kalan bir adam uzun bir süre bir arabanın durup yardımcı olmasını bekler. Uzun bir süre geçtikten sonra bir araba durur. Ama adamın şaşkına çevirecek şekilde, arabanın yolcusu iner ve araba yoluna devam eder. İnen yolcu Rabi Binyamin Herling'dir. Yolda kalmış arabayı görünce yardım etmek istemiştir, ama otostop yaparak bindiği arabanın şoförü zaman kaybetmek istemeyince, yardım etmek için tek başına inmiştir. Arabası bozulan adam, birlikte arabayı tamir ettikleri Rabi Binyamin'e onu evine kadar bırakmayı teklif eder. Ancak Rabi Binyamin, yalnızca en başta diğer adamla anlaşmış olduğu yere kadar götürülmeyi kabul eder ve adamın yolunu kendisi için birazcık bile uzatmasını kabul etmez.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Motorsiklet sürücülerini de aynı derecede ilgilendiren bu soru, Ogden Nash adlı bir şairin bir mezar taşı için yazdığı şu sözleri çağrıştırmaktadır:

 

İşte burada yatıyor ZıpZıp Jimmy Dean'in bedeni

Bekleyememişti ışığın yeşile dönmesini

Haklı hissediyordu kendisini ileri fırlarken - ölümüne haklı

Ama şimdi bir ölü - tıpkı ölü olacağı gibi, olsaydı hatalı.

 

Kamu güvenliği için yapılan kanunlar sadece kişisel durumlar için değil, aynı zamanda kendilerini ve başkalarını korumak için tedbir alıştırmaları hakkında insanları eğitmek için de koyulur. Kişi kırmızı ışık ikazına saygısını geliştirdiği zaman, o anda durmak için bir neden görmese bile, gelecek olan arabayı yeneceğini düşünüp, karşıya geçme riskini dizedeki "kahraman" gibi hayatını kaybetme pahasına alması olasılığı daha düşük olacaktır. Her sene trafik kurallarını hiçe sayarak karşıya geçen yayaların yüksek ölüm oranı, birkaç saniye kazanmak için oynanan bir kumarın kaç kez geriye dönüşü olmayan bir kayıpla sonuçlandığını doğrulamaktadır.

 

Tora her bireye, Tanrı tarafından bahşedilen hayatını koruması için olağanüstü dikkatli olmasını emreder. Her mitsva, uygulayan insanların kişiliğini ve maneviyatını nasıl geliştiriyorsa, aynı şekilde, trafik ışığının değişmesi için yapılan her bir sabır alıştırması da hayata karşı daha geniş bir bakış açısını geliştirir.

 

Bunların yanında, sizi seyreden, sizden daha genç veya sizden daha az dikkatli olan insanları da düşünmelisiniz. Sizin umursamaz tavrınız belki sizin zararınıza olmayabilir; ama onlar aynısını yaptıkları zaman bu tam bir felaketle sonuçlanabilir. Yolda iken akıllı olun. Her yönden.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

                                                                                        

Kiduş Kuralları

1.             Kiduş söyleyen bir kişi bardağın en az üçte birini içmelidir, fakat masada olan başka bir kişi de içerse Hova'dan çıkılır.

2.             Kiduş söylemeye başlandığında, söyleyen kişi Şabat mumlarına bakar. Fakat Agefen berahasını söylediğinde bardaktaki şaraba bakmalıdır. Kiduş bitince, şarap oturarak içilir.

3.             Yemeğin ortasında şarap içilirse tekrar beraha söylemeye gerek yoktur. Kiduş'taki beraha ile Hova'dan çıkılır.

4.             Pahalı ve güzel yemekler hazırlamadan önce masada şarap olmasına dikkat edilmelidir.  Fakat ekmek şaraptan önce gelir.

5.             Kiduş söyleyen bir kişinin niyeti hemen Kiduş'tan sonra yemek yemek idiyse ve herhangi bir sebepten dolayı hemen yiyemediyse, yemeğe oturacağı zaman tekrar Kiduş söylemez. Fakat bu arada bulunduğu yerden giderse, dönüşte tekrar Kiduş söylemek zorundadır.

6.             Eğer bir kişinin elinde sadece bir bardaklık şarap varsa şu yöntemi uygular: Şabat akşamı Kiduş söyler. Berahayı bitirdiği zaman tatmaz, bardağın büyük bir kısmını gündüz için başka bir yere boşaltır, kalanını da içer. Avdala (Şabat'ı hafta arasından ayırma duası) bira, rakı vb. içkilerle yapılabilir.

                       

Haftanın Sözü

[Herbert Samuel - "Belief and Action" - 1937]

 

Seçme gücü, hata etme ihtimalini de içermelidir - seçmenin özü budur.

           

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.