Haftanın Peraşası BülteniTazria peraşası "Tuma veTaara - Manevi kirlilik ve Saflık" kurallarını ele almaya devam etmektedir...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  17 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

2010

Bitiş

2010

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

-----

7:47

-----

Yeruşalayim

6:39

7:52

Tel Aviv

3 İyar

7:49

26 Nisan

Tel Aviv

6:54

7:55

İstanbul

5770

8:12

5770

İstanbul

7:40

8:20

TAZRİA / METSORA

Hatırlatmalar

ü Omer 18

ü 19 Nisan Pazartesi: Yom Azikaron

ü 20 Nisan Salı: Yom Aatsmaut

ü 28 Nisan Çarşamba: Pesah Şeni

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Vayikra 12:1-13:58 / 14:1-15:33)

[www.chabad.org]

 

Tazria peraşası "Tuma veTaara - Manevi kirlilik ve Saflık" kurallarını ele almaya devam etmektedir. Doğum yapan bir kadının, Mikve'ye (belirli niteliklere sahip su havuzu) dalma ve Bet-Amikdaş'a korban getirme gibi hareketleri kapsayan bir arınma sürecine girmesi gerekir. [Sağlık durumu imkân veren] Bütün erkek bebekler hayatın sekizinci gününde sünnet edilmelidir.

Tsaarat (cüzam benzeri belirtilere sahip, manevi kaynaklı bir rahatsızlık), giysileri de etkileyen doğaüstü bir hastalıktır. Eğer bir kişinin derisinde beyaz ya da pembe [giysilerde pembe ya da yeşilimsi] lekeler ortaya çıkarsa, bir Koen'e başvurulur. Bu Koen, etkilenen bölümün yedi günlük karantina süresinden sonraki büyüklüğü gibi çeşitli belirtileri inceleyerek onun Tame (manevi açıdan saf olmayan) veya Taor (saf) ilan eder. Tsaraat bulaşmış bir kişi iyileşene kadar kampın (ya da şehrin) dışında tek başına ikamet etmelidir. Hastalık bulaşan bölümü kesilip atılmış olan bir giyside tekrar hastalık ortaya çıkarsa, bütün giysi yakılmalıdır.

Bu hafta ayrıca, Bene-Yisrael'e verilen ilk emir olan Roş Hodeş mitsvasının yer aldığı Peraşat Ahodeş (Şemot 12:1-20) okunur. Bunun sebebi, burada ilk ay olarak Nisan'ın belirlenmesidir. Zira Nisan ayı bu hafta başlamaktadır.

Metsora peraşası, iyileşen bir Metsora'nın (Tsaraat'a yakalanmış kişi) Koen tarafından iki kuş, çömlek bir kap içerisinde bulunan doğal kaynak suyu, sedir ağacından elde edilmiş bir parça odun ve bir tutam zufa otu kullanılarak saflaştırılmasını sağlayan özel bir işlemin detaylarını anlatarak başlar. Bir evin duvarlarında kırmızımsı ya da yeşilimsi lekeler belirmesi, bu evinde rahatsızlıktan etkilenmiş olma olasılığını gösterir. On dokuz gün kadar sürebilen bir işlem sonucunda,  Koen evin saflaştırılabileceğine ya da yıkılmasına karar verir.

Tuma, erkekte meni ya da diğer akıntılar, kadında âdet veya diğer kanamalar sonucunda da ortaya çıkabilir.

DEVAR TORA

["Kol Hakollel" / Rabi Pinhas Avruch - www.torah.org]

 

Gözlerinizi Açın

 

Tsaraat hastalığının garip yanlarından bir tanesi, tüm bedeni bu hastalıkla kaplı olan kişinin Taor (manevi açıdan saf) sayılmasıdır. Tsaraat genellikle cüzzam hastalığı ile karıştırılır. Aslına bakılırsa ikisi arasında bağlantı yoktur; cüzzam patolojik bir durum iken, Tsaraat manevi bir kusurun fiziksel göstergesidir. Tora bedenin çeşitli yerlerinde kendini belli eden, eğitimli bir Koen (din adamı) tarafından tanımlanacak birçok leke ve kabartının listesini düzenlemiştir. Tsaraat olarak ilan edilen bu kusurlar taşıyıcıyı tame (manevi açıdan kirli) kılar. Bu kişi şehir surlarının dışına çıkarılır ve kendisi orada bu duruma hangi yanlış tavrının sebep olduğunu, Tanrı'nın ona hangi hatası yüzünden bu hastalığı verdiğini belirlemeye çalışır. Tsaraat için en çok bilinen neden Laşon Ara'dır. Laşon Ara, başkaları hakkında [doğru bile olsa] olumsuz nitelikli veya [olumlu bile olsa] zarar verebilecek türdeki konuşmalardır. Ancak Tora şunu da belirtir: "Koen inceler ve tsaraatın, [kişinin] tüm bedenini kapladığını tespit edince, leke [sahibini] saf ilan eder. Tümüyle beyaza dönüşmüşse, [kişi] saftır. Ancak üzerinde canlı et görüldüğü günde, [bu kişi] tame olacaktır" (Vayikra 13:13-14). Nasıl oluyor da, beden kısmen hasta olduğu zaman kirli, tamamen hastalıklı olduğu zaman temiz sayılıyor?

 

Manevi bir hastalığın doğası böyledir. 1838-1933 yılları arasında yaşamış olan, kutsal özellikleri ile tanınan, Yahudi kanunu, felsefesi ve etik değerleri konusunda birçok çalışmanın yazarı Hafets Hayim, yani Radin'li Rabi Yisrael Meir Koen Kagan'a göre, bu hastalık Mişle kitabında (16:5) belirtildiği gibi, Tanrı'nın kibirliliğe karşı duyduğu nefretle uyum içindedir: "Tanrı'nın iğrendiğidir her kibirli kalpli."

Başkaları hakkında küçümseyerek konuşma isteğinin kökeninde, olumsuz davranışların konuşmacıyı daha üstün hissettirmesini sağlaması vardır. Hafets Hayim hasta kişinin şehir dışına çıkarılmasının, hatta Tsaraat hastalığına yakalanmış başka insanlarla bile oturmasına izin verilmemesinin, hasta kişinin boynu bükük bir şekilde büyük suçu hakkında düşünüp pişman olmasını sağladıklarını anlatır. Ama bu, sadece birkaç leke taşıyan, uzaklaştırılmadığı ve bir hafta boyunca yalnızlığa terk edilmediği takdirde kirli olmanın zararlarını göremeyecek ve bu lekeleri önemsiz sayacak kişiler için gereklidir. İlahi hoşnutsuzluğu anlamak ve pişmanlığın anahtarı olan alçakgönüllülüğü yaratmak için toplumdan uzaklaştırılmak gerekli bir unsurdur. Ama tepesinden ayaklarının ucuna kadar tamamen hasta olan bir kişi için mesaj son derece açık olduğundan onu uzaklaştırılmak gerekli değildir; o zaman Tora onu taor olarak sınıflandırır.

Günümüzde Tanrı'nın bizim manevi durumumuzla yakından ilgilendiğini hatırlatan Tsaraat hastalığı görülmemektedir; ama O bize düzenli olarak bazı hatırlatıcılar gönderir. Bu hatırlatıcılar tepeden tırnağa beyaza dönüşmek kadar belirgin olmayabilirler, ama onlar yine de oradadır... yalnızca bizim onları görmeye ihtiyacımız vardır.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in bakış açısıyla verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Bir süpermarketin kasasında hizmet almayı bekleyen uzun bir müşteri kuyruğu var. Müşterilerden bir tanesi kasa görevlisi ile uzun bir konuşmaya daldığı için kuyruk ilerlemiyor. Kimin suçu olduğundan emin değilim, ama hepimiz bu gevezelik yüzünden çok sinirliyiz. Yapılacak en doğru şey nedir?

 

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

 

Yedinci Kitap: ZERAİM / TOHUMLAR

 

"Yedinci kitapta, Şemita ve Yovel yılları, teruma, maaser gibi kutsal bağışların yanında, tarımsal ürünlere uygulanan emirleri ele alacağım. Bu kitaba Tohumlar/Ziraat adını veriyorum."

34. Kilayim - Yasak Karışımlar

a) Bitki Karışımları

 

İnsanın besini olarak kullanılacak iki çeşit bitkiyi beraber ekmek veya bir çeşit bitkiyi başka bir çeşide aşılamak yasaktır. Pasukta söylendiği gibi "Tarlanı melez [ürün elde edecek şekilde] ekme" (Vayikra 19:19) Bu ekme yasağı sadece Erets-Yisrael için geçerlidir. Farklı ürünler birbirlerinin besinini çekmemek için birbirinden yeteri kadar uzak mesafede ekilmelidir.

Ağaç dışında herhangi bir ürünü bir üzüm bağının yanına ekmek yasaktır ve bir üzüm bağının yanına iki ürünün karışımını ekmekle ilgili özel bir yasak vardır. Pasukta söylendiği gibi: "Bağını bir karışımla ekme ki ekeceğin tohumdan olgunlaşan ürün ile bağın meyvesi yasak hale gelmesin" (Devarim 22:9). Bu son yasak Erets-Yisrael'in dışında da geçerlidir. Pasuğun devamından da anlaşıldığı üzere, eğer kişi bunu yaparsa, o ürünlerden yarar sağlamak yasaktır.

b) Hayvan Karışımları

 

Farklı türden iki hayvanı birbiriyle çiftleştirip melez yaratmak yasaktır. Pasukta söylendiği gibi: "Hayvanını melez [üretme amacıyla] çiftleştirme" (Vayikra 19:19). İki farklı türden hayvanı aynı işe koşmak yasaktır. Pasukta söylendiği gibi: "[Tarlanı] Boğayı ve eşeği birlikte [kullanarak] sürme" (Devarim 22:10). Ancak eğer bu hayvanlardan biri kaşer cinstense ve diğeri değilse, bu da yasak olmasına rağmen, Tora'dan kaynaklanan değil, Hahamlar'ca öngörülmüş bir yasaktır. Kutsal [yani örneğin korban olarak ayrılmış] iken, kutsiyete uygunluğunu [örneğin bir kusur nedeniyle] kaybetmiş olan bir hayvanı damızlık veya iş amacıyla böyle bir ortaklıkta/karışımda kullanmak da yasaktır.

c) Giysilerde Karışım

 

Yünle keten karışımı içeren bir giysiyi giymek yasaktır. Pasukta söylenediği gibi: "Şaatnez - yün ve keten[in] birlikte [örüldüğü bir giysi] - giyme" (Devarim 22:11) ve "Üzerinde, şaatnez karışımı [içeren] bir giysi olmamalıdır" (Vayikra 19:19).

MODERN ÇAĞ Ve TORA

["Şabat BeŞabato" - www.zomet.org.il]

 

Taşıyıcı Anneler

"Bir kadın hamile kalıp ... doğurduğu zaman" (Vayikra 12:2). Bu cümleden Alahasal bakışla hamile kalmak ve doğum yapmanın iki ayrı şey olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde bunun gerçek olduğunu da görebiliyoruz. Örneğin bazı kadınlar rahimlerinde bebek taşıyamamalarına rağmen yine de yumurtlama sorunu yoktur. Bu durumda, yumurta kadının bedeninde spermle birleştikten sonra çıkarılabilir ve doğumu yapacak olan başka bir kadının bedenine (taşıyıcı anne) yerleştirilebilir. Bu sürecin birçok duygusal sonuçları vardır, çünkü bu işlemde niyet, taşıyıcı anneye hiç bakılmaksızın, bebeği yumurtayı üretmiş olan kadına geri vermektir. Bu da, karmaşık yasal sorunlara yol açmıştır.

Bu işleme Alaha yönünden bir göz atalım. Bebeğin annesi kimdir? Çocuk ebeveyni onurlandırma ve ebeveyne saygı gösterme mitsvası çerçevesinde iki kadından hangisine onur ve saygı göstermelidir? Ya çocuk kadınlardan birinin kızı olan "kız kardeşi" ile evlenmek isterse? Miras kuralları açısından hangi kadının mirasçısıdır?

Bazı hahamlar bu olayı Yahudiliği kabul eden hamile bir kadının durumuyla mukayese etmişlerdir. Eğer bebek kadın Yahudi olduktan sonra doğarsa, Yahudiliğe geçiş işlemi olarak mikveye daldırılmasına gerek yoktur. Başka bir deyişle, her ne kadar yumurta kadın henüz Yahudi değilken üretilmişse de, bebeğin konumu döllenme değil, doğum anına göre belirlenir. Bu durumdaki bir kadın bir bakıma taşıyıcı anne ile benzerlik göstermektedir. Yumurta kadın Yahudi olmadan önce üretilmiştir. Kadın daha sonra Yahudi olmuştur. O zaman ceninin taşıyıcı annesi gibidir. Ve Alaha bu kadına "doğum anına göre" bebeğin annesi gözüyle baktığına göre, bu, taşıyıcı annenin gerçek anne olduğu anlamına gelir ki bebeğin ayrı bir Yahudiliğe geçiş işlemine tabi tutulmamasının nedeni de budur.

Buna rağmen, tam bir paralellik kurmak mümkün değildir. Kanuni açıdan Yahudi olanlarla olmayanlar arasında bir fark vardır. Yahudi olmayan kişi Alaha ile bağlı olmadığından, belirleyici olan, doğal süreçtir. Buna karşılık, bir Yahudi söz konusu olduğunda Alaha'nın bağlayıcılığı vardır. Doğal süreç açısından bakıldığında burada hiçbir soru yoktur: Sütü gelen kadın taşıyıcı annedir, yumurtayı veren anne değil. Dolayısıyla orada Yahudi olmayanları bağlayan yedi mitsvanın türevleri doğrultusunda, hamile iken Yahudi olan kadının bebeğin annesi olduğu açıktır ve bu nedenle bebeğin ayrıca din değiştirme işleminden geçirilmesine gerek yoktur. Ancak Alaha söz konusu olduğunda, bu, doğal süreçlerden farklı olabilir. Bu belirsizlik nedeniyle, kimin gerçek anne sayılacağı konusu belirsizliğini korumaktadır.

Kaynak: Rabi Yaakov Ariel, "Tehumin" cilt 16, s. 171-178.

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[El Gid Para El Pratikante - Rabi Nisim Behar]

 

Anne ve Babaya Saygı Kuralları

1. Yalkut Şimoni şöyle der: İnsanın üç ortağı vardır. Tanrı, annesi ve babası. İnsan anne ve babasına hürmet ettiği sürece Tanrı her zaman onunla beraberdir.

2. Her erkek ve kız evlat, anne ve babasından çekinmeli, onlara saygı göstermeli ve itaat etmelidir.

3. Anne ve babaya hürmet etmek; onları yedirmek ve içirmek, giydirmek, varlıklarını sürdürebilmeleri için ihtiyaçlarını gidermek ve ihtiyarlıklarında onları teselli etmekle olur. Kısacası bu, onlar için iyi olan her şeyi yapmak demektir. Anne ve babasına iyi davranmayan ve onlara güler yüz göstermeyen bir kişi, onlara dünyanın en güzel şeylerini yedirip içirse bile göklerden cezaya layık olur.

4. Anne ve babaya saygı kuralları şunlardır: Bir evlat anne ve babasının her zaman oturduğu yerde oturamaz. Onları adlarıyla çağıramaz. Onlara ancak "sayın baba" ve "sayın anne" diye hitap edebilir. Onların söylediklerine karşı gelemez, onların yerine, onlardan önce cevap veremez. Onları üzemez. Eğer evlat oturuyorsa ve babası yanından geçerse hemen kalkması gereklidir.

5. Ebeveynler de evlatlarına karşı merhametli olmalıdırlar.

6. Ancak ebeveynler çocuklarına Tora'nın bir mitsvasını yapmamalarını emrederlerse onlara bu konuda itaat edilmez. Örneğin: Bir anne-baba çocuklarına, "çalın", "kutsal Şabat gününü ihlal edin" derse, evlatlar onları dinlememelidirler. Yalnızca onlara sükûnetle önce Tanrı'nın emirlerini yerine getirmelerinin gerekli olduğunu ve ancak sonra onların dediğine itaat edebileceklerini izah etmelidirler.

7. Eğer bir evlat babasının Şabat ve bayramları ihlal ettiğini veya Taref (Kaşer olmayan yiyecek) ve benzeri şeyler yediğini görürse ona "Kutsal Toramız'ın kanunlarını ihlal ediyorsun" diyemez. Ancak ona dolaylı bir ifade ile hitap edebilir: "Sayın babacağım, acaba dinimizde Şabat'ın ihlal edilebileceği yazılı mıdır?". Fakat hiçbir şekilde anne ve babasının dikkatini çekemez, ikaz edemez.

8. Bir kişi, eğer annesi öldüyse ve babası başka bir kadınla evlenmişse, babası yaşadığı müddetçe üvey annesine saygı göstermekle yükümlüdür.

9. Tora öğrenimi anne ve babaya saygıdan daha üstündür. Eğer bir oğul başka bir şehre Tora öğrenmeye gitmek istiyorsa ve baba da onu bırakmak istemiyorsa o zaman babanın emrini dinlemez.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Sizin rahatsızlığınızın sorumlusu hem müşteri hem de kasa görevlisidir ve mutlaka yapabileceğiniz bir şey vardır.

İki suçlu tarafa da sizin pahanıza gizli bir kızgınlık duymak, sadece Tora'daki, birinden kalpte nefret etme yasağını çiğnemek olacaktır. Yapılacak en doğru şey sohbet eden taraflara, kuyrukta bekleyen siz ve diğerleri için adil bir durum olmadığını nazikçe belirtmektir. Tora'da başkalarına karşı nefret duymaktan kaçınmanın reçetesi sizi incittiklerine dikkat çekerek onlara sitem etmektir. Bu da diğer tarafa, zarar verdiğinin farkında olmadığını açıklama veya bunu yaptığı için özür dileme fırsatını verir.

Eğer kasa başında sohbet eden kişilere nazik ve incitmeyen bir şekilde dikkat çekerseniz, kuyruk kimse incinmeden ilerleyecektir.

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

 

Tam on ikiye nişan alamamak hiçbir zaman hedefin suçu değildir.