Bu Hafta İçin Saatler

9 KİSLEV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5782

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:01

17:19

-----

Yeruşalayim

15:58

17:16

Tel Aviv

16:21

17:20

13 KASIM

Tel Aviv

16:17

17:17

İstanbul

17:34

18:15

2021

İstanbul

17:28

18:07

İzmir

17:40

18:29

İzmir

17:35

18:24

VAYETSE-ויצא




Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Bereşit 28:10-32:2)

Esav'dan kaçan Yaakov Beer-Şeva'dan ayrılır ve annesinin ailesinin yaşadığı yer olan Haran'a doğru yola çıkar ve Moriya Dağı'na ulaşır. Burada uyur ve yeryüzü ile gökler arasında uzanan bir merdiven üzerinde inip çıkan meleklerle ilgili bir rüya görür. Tanrı kendisine Erets-Yisrael'i vaad eder, büyük bir milletin babası olacağına ve onu koruyacağına dair söz verir. Yaakov uyanır ve eline geçen her şeyden Tanrı için onda birlik bir bölüm (Maaser) ayıracağına dair adak adar.

Sonunda Haran'a ulaşır ve kuyu başında kuzini Rahel ile karşılaşır. Rahel'in babası Lavan'la, yedi yıllık çalışma karşılığında Rahel ile evlenme konusunda anlaşır. Ancak Lavan, Rahel'in yerine Lea'yı geçirerek Yaakov'u aldatır. Yaakov Rahel ile de evlenmek için yedi yıl daha çalışmayı kabul eder. Lea dört oğul doğurur - Reuven, Şimon, Levi ve Yeuda. Bunlar Bene-Yisrael'in ilk kabileleridir. Rahel ise kısırdır ve Yaakov'a kendi veremediği çocuğu kazandırmak için, hizmetçisi Bila'yı Yaakov'a üçüncü eş olarak verir. Bila Dan ve Naftali'yi doğurur. Bu arada doğurmaya ara veren Lea da aynı amaçla kendi hizmetçisi Zilpa'yı Yaakov'a eş olarak verir ve Zilpa da Gad ile Aşer'i doğurur. Daha sonra Lea tekrar doğurmaya başlar; oğulları Yisahar ve Zevulun ile Dina adını verdiği kızı doğar. Tanrı sonunda Rahel'i bir oğulla mübarek kılar. Yosef doğar.

Yaakov Lavan'dan ayrılmaya karar verir, ancak Yaakov'un kendisine kazandırdığı zenginliğin farkında olan dayısı onu göndermeye yanaşmaz. Kendisiyle bir iş anlaşması yapar. Bu yıllar boyunca Lavan Yaakov'u oyuna getirmeye çalışsa da başarılı olamaz; Yaakov gittikçe zenginleşir. Altı yılın sonunda Lavan'ın, servetine göz dikmeye başladığını hisseden Yaakov ailesini alır ve Lavan'a haber vermeden Kenaan'a dönmek üzere yola koyulur. Onları takibe koyulan Lavan, rüyasında Tanrı tarafından Yaakov ve ailesine zarar vermemesi yönünde uyarılır. İki taraf bir antlaşma yapar ve Lavan evine döner.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

TEK TAŞLIK ANIT

Tek taşlık anıt: Yaakov Beer Şeva’dan Haran’a giderken yolda Bet Amikdaş’ın gelecekte inşa edileceği yerde durur ve diğer atalar gibi orada kendisine bir durak yapar. Merdiven rüyası olarak bilinen bu ünlü peygambersel rüya peraşamızın hemen başında yer almaktadır. Yaakov uyumadan önce kendini korumak amacıyla on iki taş alır. Her ne kadar Tora sayısını belirtmese de Midraşik kaynaklar Yaakov’un sahip olacağı kabile sayısı olarak taş sayısını verir. Ancak uyandığında Yaakov’un “taşları” değil “taşı” aldığını okumaktayız. Raşi Midraş kaynaklı bir bilgiye dayaranar taşların birbirleriyle mücadele ettiğini ve bu tsadiğin başını hangi taşa koyması gerektiği konusunda tartıştığını öğretir. Tanrı burada bir mucize yaratarak bütün taşlar bir araya gelir ve Yaakov kalktığında anıt olarak dikmek için tek bir taş olduğunu görür.

Rabiler buradaki mucizenin ne olduğu ve önemi hakkında bilgilerini paylaşırlar:

Yukarıda da yazdığımız gibi Midraş’a göre bütün taşlar bir araya gelir ve tek bir taş oluşturur. Yaakov buradan bütün oğullarının birer tsadik olacaklarını anlar. Aynı zamanda bu birleşme İsrael’in on iki kabilesi arasında birliği, tüm Am Yisrael'in barış ve uyum içinde, sürtüşme ve bölünme olmaksızın bir araya gelmesi anlamına gelir. Burada görülen mucizenin verdiği mesaj da budur.

Peraşamız Yaakov’un sabah bu taşı aldığını ve “matseva – anıt” olarak diktiğini yazar. Yaakov’un bu taş üzerine yağ dökerek onu meshetmesi o taşa özel bir konum da kazandırır. Zohar kaynaklı bir bilgi bu taşın gelecekte Bet Amikdaşlar’ın en önemli noktalarından biri olan “even aşetiya” olacağını öğretir. Even aşetiya sadece bir taş olmaktan ötedir. Am Yisrael'in birliği olan "Ahdut" u sembolize eden, karşılıklı sevgi, saygı ve bağlılıkla tek bir millete birleşmemizi simgeleyen kutsal taştır. Bu taşın bulunduğu yer yeryüzündeki en kutsal yer olarak karşımıza çıkar.

Tartışmalar: Pirke Avot’ta yer alan bir Mişna Tanrı adına yapılan tartışmaların sonunun iyi olacağını, Tanrı adına olmayan tartışmaların ise sonunun acı olacağını öğretir. “Leşem Şamayim” dediğimiz Tanrı adına yapılan tartışmalara örnek olarak İllel ve Şamay adlı iki bilge arasındaki argümanlar verilebilir. İllel ve Şamay çok iyi anlaşan iki arkadaş olmalarına rağmen dini metinleri ve zor noktaları açıklarken iki ayrı kutup kadar zıt fikirleri savunurlar. Bu fikirlerin amacı Tora’nın zor ve karanlık görünen noktaları aydınlatmaktır. Bu gün bile hangi Tora öğreten kuruma girdiğimizde tartışma ve “kavgaların eksik olmadığı görülür. Bunların amacı Tora’yı daha iyi anlamak, açıklamak ve alahayı en iyi şekilde uygulamaktır.

Elbette bunun tersi de mevcuttur. Pirke Avot buna örnek olarak da sonu son derece acı sonlanan Korah ve yandaşlarının saçma ve boş tartışmalarını verir. Amaçları Moşe Rabenu’yu küçük düşürmek ve bir yer edinmek olan bu kişiler toprak tarafından canlı bir şekilde yutularak “şeol” dediğimiz yere inmişlerdir. Bu olay bu tartışmanın “leşem şamayim – Tanrı adına” yapılmadığının da bir kanıtıdır.

Tanrı adına yapılan tartışmaların bir ileri adımı vardır ki bu konuda son derece dikkatli olmak gerekir. Eğer “Mahloket Leşem şamayim” yani Tanrı adına gerçekleştirilen çalışmalar “görünüşte din adına” yürütülen kavga ve çatışmalara asla temel teşkil etmemelidir. Farklı gruplar dini meseleler yüzünden kavga ettiğinde, bu kavgalar nedense asla bitmez, çünkü her iki grup da ısrar ederek boyun eğmeye yanaşmaz. Zira boyun eğmek, kendilerince en derin inançlarına ihanet olarak algılanacaktır. İnsanlar uğruna savaştıkları paranın ya da onurun savaşmanın bedeline değmeyeceğini anladıkça, diğer argümanlar sonunda yok olurken, konu dini meseleler olduğunda, insanlar hiç barış yapmadan acımasızca savaşma eğilimindedir. Ve bu nedenle, bunlar en tehlikeli argümanlardır. Bu tartışmalar “leşem şamayim” olmaktan uzaktır. Bu en tehlikeli tartışmalar insanların kutuplaşmasına toplumun bölünmesine ve çok tehlikeli sonuçlara neden olabilirler. Onun için tartışma söz konusu olduğunda nerede durulması gerektiğini bilmek ve zamanın bilgelerinin görüşlerine önem vermek gerekir.

Şemini Hag Atseret: Birçoğumuz Şemini Hag Atseret’in nedenini biliriz. Sukot boyunca yetmiş toplum için yapılan şükür ve selamet korbanlarından sonra geçirilen bu güzel zamanın bitişi yaklaşınca Tanrı bizlere “kaşe alay peridathem – sizlerden ayrılık benim için zor” demiş ve bir gün daha kalmamızı emretmiştir. Bu yüzden Şemini Hag Atseret çok özeldir. Bu cümleyi yukarıdaki tartışmaların ışığında farklı bir şekilde açıklamak da mümkündür. Tanrı aramızdaki “ayrılık” ve kavga derecesindeki kutuplaşmalardan rahatsızdır ve bu cümleyi bu amaçla kullanmaktadır. Hiçbir şey bir ebeveyne çocuklarının kavga ettiklerini görmekten daha fazla sıkıntı vermez. Bu yüzden de Tanrı bizim aramızdaki ayrılıklardan, kutuplaşmalardan kavgalardan fevkalade rahatsızdır. Bu kavgaların ikinci Bet Amikdaş’ın yıkılışının temel nedeni olan “sinat hinam” dediğimiz sebepsiz nefretin de en açık nedenidir. Bu yüzden bu tartışmalarda çok dikkatli olmak elzemdir.

Öyleyse, topluluklar içinde ve farklı topluluklar arasında barışçıl ilişkilerin sürdürülmesini sağlamak, meşru görüş farklılıklarımızın bizi çekişmeye ve bölünmeye götürmediğinden emin olmak hepimizin önde gelen ödevidir.  Bet Ha'mikdash, Yahudi toplumu arasındaki birçok farklı grubun birliğini ifade eden Yaakov Avinu'nun kutsal taşı üzerine inşa edilmiştir. Çünkü bu, Keduşa'nın ve Tanrı’nın çocukları olarak özel durumumuzun bir temelidir.



DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva
Dinin hem insanlığı Tanrı’ya hem de birbirine bağlayan bir olgu olduğunu düşünmek isteriz. Dini olgunun, kişilerin alçakgönüllü, erdemli ve dürüst olması yolunda yön veren bir etken olduğunu ve yaşamımızı renklendirdiğini söyleriz. Bu olgu, bize başkalarına karşı daha sevgi dolu ve merhametli davranmayı da öğretir.

 Bu haftaki peraşada Yaakov ‘un rüyası var. Yaakov rüyasında maneviyatı, gökyüzü ile yeryüzünü bütünleştiren bir merdiven şeklinde tarif eder. Bu şekilde tarif edilen merdiven, ihtiyaçlarımızı belirlerken manevi dünyadan ve onun değerlerinden ilham almamız gerektiğini öğretmektedir.

Merdivenden çıkan ve inen melekler bize yaşamımızda aynı şekilde iniş ve çıkışların olabileceğini gösterirler. Hayatın içinde ayaklarımızın yere sağlam basmasını istiyorsak; gözlerimizi daima yukarıya-  gökyüzüne yani Tanrı’ya doğru odaklamalıyız.

Dini olguyu ve önemini bu şekilde düşünmek ve tarif etmek hepimizin hoşuna gider. Aslında bu gerçek tarif,  dini olgunun bizlere vermek istediğidir.  21. yüzyılın dünya görüşünde, dini olgunun amacının bu olduğunun bilinmesi çok önemlidir.

Bilindiği gibi din adına, engizisyon sırasında korkunç işkenceler yaptılar, insanların mal varlıklarına el koydular, masum insanlara gözdağı verdiler ve insanları kazıklarda yaktılar. Yine din adına, teröristler Yeruşalayim’de, Londra’da, İstanbul’da, Mumbai’de ve diğer pek çok yerde masum sivilleri öldürdüler. Bu “sözde dindarlar” insanlığa karşı en iğrenç, en büyük suçları Tanrı adına işlediler. Din adına, sayısız Yahudi, haklarından mahrum edildi; yurtlarından kovuldu ve şiddete ve cinayete maruz kaldı. Bu zulüm bugüne kadar din adına devam etti.

Yahudi toplumu içinde de dini, sevginin ve insanlar arasındaki uyumun kaynağı olarak gören, vizyonumuzu oluşturan dindar fanatikler var. Neyse ki bizim fanatiklerimiz terörü misyon edinmiş veya ve farklı inançlara sahip insanlara işkence eden insanlar değiller.

Yine de aşırı dindarlığın yükselişi farklı inanç ve köklerden olan diğer insanlara karşı olan nefreti teşvik etmeyi meşrulaştırmaz. Aşırı dindarlık, hangi dinde olursa olsun, “diğerlerinin” sevilecek, saygı görülecek hatta tolere edilecek olmadığı gerçeğine dayanır.

Teşa Beav günü Bet Amikdaş’ın yıkılışı anısına oruç tutarız. Sinat Hinam yüzünden tapınağın yıkıldığını çok iyi bilmekteyiz. Sinat Hinam, sebepsiz nefret olarak tercüme edilir. Bu ifadenin bende çağrıştırdığı şey; sebepsiz nefret diye bir şeyin olmadığıdır. Biri, başka birinden nefret ediyorsa bu, karşısındaki kişinin farklı bir dinden, ırktan, ya da başka bir ulustan olması gerçeğine dayalıdır. Nefret eden, her zaman duyduğu nefrette haklı olduğunu düşünür.

O zaman Talmud “sinat hinam” demekle neyi anlatmaya çalışıyor?

Bence bu ifadedeki hinam kelimesi, lütuf anlamına gelen hen kelimesinden türemiştir. Toplumun trajedilerinden biri, insanın kendisi haricinde başkalarını adeta bir nesne olarak görme eğiliminde olmasıdır. İnsanlıktan çıkmış, iğrenç bir başlıkla etiketlenmiş birinden nefret etmek kolaydır. Birinin gözlerinin içine bakıldığında ve o kişide de bir saygınlık olduğu fark edildiğinde ondan nefret etmek çok daha zordur. Bu kişinin de herkes gibi;  duyguları, korkuları, ümitleri ve özlemleri vardır. 

Sinat Hinam, insanlar, başkalarının saygınlığını görmediğinde ortaya çıkar. Bu tip nefretler zulüm, şiddet ve toplumsal anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkar. Bunun günahı şudur: diğerlerinin saygınlığından nefret etmek – Yeruşalayim’deki tapınağın tahrip edilme nedeni budur. Yahudi gruplar kendi aralarında savaştıklarında, diğerlerini insandan saymadılar. Onlar düşmanların yarattığı zorlukların veya kendi durumlarını iyileştirecek yollar üzerinde durmadılar.

Başkalarını kendimizin bir yansıması olarak görmeyi öğrenmeliyiz. Sempatik ve empatik olmalıyız, içsel insanlığı görmek için aramamız gerekir, başkalarının saygınlığını. Dinin temel dersi budur; tüm insanlar tarafından paylaşılan insanlığı takdir etmek ve dünyayı Tanrı’nın varlığıyla iyileştirmek.

Aşırı dincilik sadece nefret ve terörü doğrudan mağdurlarına yansıttığı için tehlikeli değildir. Ayrıca kendilerinin insanlığını da zayıflatır ve baltalar. İnsanlığın uygarlığını da tehdit eder. Bu dini bir rezalet ve Tanrı’ya karşı bir saygısızlıktır.

Bu hafta peraşada belirtildiği gibi; Yaakov, “Rüya içinde bir vizyon gördü: Yeryüzüne sabitlenmiş ve başı göklere kadar erişen bir merdiven vardı. Tanrı’nın melekleri onun üzerinde çıkıp iniyorlardı.”

Başkalarına saygı duymak, lütuf bulmak insanlık merdivenlerini çıkmamız için bize yardımcı olabilir, böylece Yüce Tanrı’yla daha yakın ilişkiler kurabiliriz.

Duamız; tüm insanlığın gerçek anlamda belirtilen din olgusunu kavrayıp dünyaya barışın ve insanlar arasında sevgi ve saygının gelmesi ve Din adına yapılan tüm vahşetlerin sona ermesidir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Hangi bardak ile Kiduş yapmak uygundur?

Kiduş için güzel bir “gümüş” bardak seçilmesi çok uygundur. Rabi Eli Mansour’un görüşüne göre şarap yargıyı temsil eden bir içecektir. Gümüş ise merhameti temsil eder. Bu yüzden yargının tatlılaştırılması için gümüş bardak tercih edilir.  Alaha’ya göre her bardak hatta tek kullanımlık bardaklar bile Kiduş için uygundur. Yeter ki bardak minimum 80 gram şarap alabilsin. Bardak çatlak olmamalı, ağız kısmı kırık olmamalıdır. Başka bir bardak yoksa her bardakla Kiduş söylenebilir. Kabala’nın görüşüne göre temiz bile olsa Kiduş öncesi bardağın yıkanması tercih edilir. Kiduş sırasında bardak sağ ele alınır, biraz yukarı kaldırılır ve Kiduş’a başlanır.  

LEHU NERANENA L’AD…

Rav İsak Alaluf

Tanrı’ya sunduğumuz ilahilerin besteleri kadar onlara hayat veren güfteleri yani sözlerini de anmak gerekir. Yahudi bestekârlar aynı zamanda sözlerin de yazarları olarak karşımıza çıkar. Zaman içinde bu güfteler  “Şire Yisrael Beerets Hakedem” adlı kitapta toplanır. Maftirim geleneği eserlerin okunmasından önce bir Tefila ile başlar. Bu Tefila’nın ardından o haftanın makamı ile Teilim ve Şemuel kitabından alınan cümlelerle bir ses taksimi gerçekleştirilir. Bu üç cümlenin hepsi de Tanrı’ya övgüler sunulmasına yöneliktir. Maftirim parçalarının okunması bittiğinde ise aynı makamda “Mizmor Şir Leyom AŞabat” mizmoru okunur. Bunun takibinde d eKadiş duası ile sunum sona erer.

 

.

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf

Yabancıların kanunları uyarınca gitmemek

Yahudi hukuku gereğince kurallar Tora ve onun izinden giden Rabiler tarafından belirlenir. Her devirde yabancı toplulukların kurallarını merak edip onları uygulamak isteyenler olmuştur. Tora birçok yerde bu uygulamayı yasaklar. Uygulamaların Tek Tanrı inancına aykırı birçok uygulamayı gerektirdiği bilinmektedir. Bu yüzden bu uygulamaların ve kuralların tatbik edilmesi yasaktır.

HAFTANIN SÖZÜ

Yıldızların sayısını sayar; hepsine ismiyle hitap eder. (Teilim 147/4)