ABu Hafta İçin Saatler

9 ELUL

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:32

19:43

-----

Yeruşalayim

18:23

19:34

Tel Aviv

18:49

19:45

29Ağustos

Tel Aviv

18:40

19:36

İstanbul

19:29

20:09

2020

İstanbul

19:18

19:56

İzmir

19:26

20:14

İzmir

19:15

20:04

Kİ TETSE- כי תצא



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 21:10-25:19)
 

Savaşta esir alınmış bir kadınla evlenmenin tek yolu açıklanır. Bir kişi iki kadınla evlenirse ve ilk doğan (Behor) oğlu, daha az sevdiği eşinden ise; bu oğulun, babasının mirasından diğer kardeşlerine göre iki kat pay alma hakkı, babanın, daha çok sevdiği eşinden olan çocuğuna iltimas gösterme ihtimaline karşı koruma altındadır.

Canavar bir suçlu haline gelmesi kaçınılmaz olan isyankâr bir oğul için öngörülen ceza, taşlamadır. İdamdan sonra, bir ceset gece olmadan önce darağacından indirilmelidir; zira suçlu da olsa, kutsal bir ruha barınak olmuştur. Kayıp bir eşya sahibine iade edilmelidir. Erkeklerin kadın, kadınların da erkek kıyafeti giymesi yasaktır. Anne kuş, yumurtalarıyla birlikte alınmamalıdır. Bir evin çatısı etrafına korkuluk yapılmalıdır. Tohumları karıştırarak ekmek, bir boğa ile bir eşeği birlikte sabana sürmek, bir kıyafette yün ve keteni birlikte dokumak yasaktır. Dört köşeye sahip bir elbisenin köşelerine Tsitsit bağlamak gerekir. Yasak evlilikler listelenir. Bene-Yisrael savaşa gittiği zaman, ordu kampı manevi saflık kurallarına uygun bir şekilde yönetilmelidir. Kaçak bir köle, sahibine iade edilmemelidir. Bir Yahudi'den, kendisine verilen borca karşılık faiz almak yasaktır. Bene-Yisrael adak tarzı sözler vermemelidirler. Bahçede çalışan bir işçi, toplamakla görevli olduğu meyveleri yiyebilir. Boşanma ve tekrar evlilik kuralları verilir. Evliliğin ilk yılında, damat askerlik görevinden muaftır; evde durup eşiyle mutlu olur. İş araçları rehin tutulamaz; zira bu, borçlu kişinin hayatını kazanmasını engelleyecektir. Fidye için adam kaçırmanın cezası ölümdür. Tsaraat (cüzzam benzeri manevi bir rahatsızlık) işaretlerini ortadan kaldırmak yasaktır. Gecikmiş bir borç için bile olsa, borç veren kişi rehin aldığı eşyayı, borçluya her gün geri vermelidir. İşçilerin ücretleri geciktirilmemelidir. Suçlu bir kişinin cezası, masum bir yakınına çektirilemez. Kolay incinebilirlikleri sebebiyle Ger'lerin (Yahudiliği kabul etmiş kişi) ve yetimlerin özel korunma hakları vardır. Fakirlerin hasattan payları vardır. Bir mahkeme, kırbaç cezası verme yetkisine sahiptir. Harman yapıldığı sırada öküze ağızlık takılmamalıdır. Bir kişi çocuksuz olarak ölürse, erkek kardeşinin, ölenin dul eşiyle evlenmesi mitsvadır. Tartılar ve ölçüler ayarlı olmalı ve dürüstçe kullanılmalıdır. Peraşa, Mısır'dan yeni çıkmış olduklarını bilmesine rağmen Bene-Yisrael'e saldırmakta mahsur görmeyen Amalek'in hatırasının silinmesini gerektiren mitsvayla sona erer.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ

חזקואמץ – HAZAK VEEMATS

Geçen hafta kavramlar sözlüğünde dile getirdiğimiz “hazak ubaruh” ifadesine verilen karşılık olarak geleneğimizde yer alır. Burada da “güçlü” anlamına gelen “hazak” sözcüğü kullanılmıştır. Ancak devamında daha fazla mitsva yapmak için cesaretli olmayı ifade etmeye çalışan “emats” yani cesaretli olma kavramına yer verilir. Bazı cemaatler bu ifadeyi çoğul kullanır ve “hizku veimtsu” şeklinde karşılık verir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
YENİ BAŞLANGICA DOĞRU



 

Yeni bir yılın karşılanmasına çok yaklaştığımız bu günlerde bir parça bu konudan söz etmek istedik. Daha önce de vurguladığımız gibi Yahudilik'te yeni yıl, insanlığın doğum günüdür; zira ilk insan Adam, Tişri ayının ilk günü, yani Roş Aşana'da yaratılmıştır. Alaha Roş Aşana’da bir kişinin ziyafet yemeği yemesini, sevinmesini, sinagoga iyi kıyafetlerle gitmesini ister. Kişi sinagoga giderken aynı zamanda bir parça endişeli, bir parça da umutludur. Çünkü Tanrısal yargıdan yüzünün akı ile çıkmayı umut etmektedir.  

Bir yıldönümü, anılan olayın geçerliliğini değerlendirmek için uygun bir zamandır. Burada hedefler, amaçlar ve gayeler büyük bir titizlikle gözden geçirilir. Roş Aşana'da bu işlem her birey için ayrı ayrı yerine getirilir.

İnsanoğlunun doğum günü, yaptıklarını sıkı bir şekilde araştırmak için gerekli fırsatı doğurur. Tabii ki, gelecek yıl için kararlar alınması en çok istenen şeydir. Geçmiş hatalar için pişman olmak en çok gündemde olan konudur. İnsanoğlunun hayattaki hedefleri onun yaratıldığı günün özündedir. Roş Aşana kişinin amacı için çabalayıp çabalamadığını yargılamanın yıllık incelemesidir.

Roş Aşana’da durum gerçekten çok farklıdır. Elul ayı boyunca bizler yaşamımızı değiştirmeye çalışırız. Selihot okur, çalan Şofar ile kalplerimizi açmaya çalışırız. Aklımızda teşuva kavramı vardır. Yeni bir başlangıç yapmak için çabalarız. Peraşamızda yazdığı gibi “ben sorer umore” yani anne babasına isyan eden oğul gibi olmayız. Hepimiz biraz daha ruhani olmaya çalışırız. Hepimizin içinde bir umut vardır. Birbirimize daha otuz gün öncesinden bile “Leşana tova tikatev vetehatem – yeni bir yıl için yazılıp onanalım” demekteyiz. Bizler bu günde üzgün değiliz. Hayal kırıklıkları yoktur. Kendimiz için çok daha iyi olacağına inandığımız bir döneme girdiğimize dair inanç, umut ve Tanrı’ya güven taşımaktayız. Kaçacak bir şeyimiz yoktur. Tam tersine yeni bir başlangıç yapmak için, teşuva için kendimizde güç bulmaktayız.

Kişi yaratıldığı günde yargılanır. Yani Roş Aşana günü. İnsanoğlu yaratılışın sevincini yaşarken aynı zamanda yargılama ile karşı karşıya kalmaktadır. Aslında insan doğum gününde yargılanmak istemez. Hediyeler almak ve partilerde eğlenmek ister. Ancak olay böyle gerçekleşmez. “Ran” olarak bilinen Rabenu Nisimbu konuda şöyle bir prensip ortaya koyar. Kişi yargısından temiz çıkmaya öncelikli olduğu günde yargılanmaktadır. Yani olaya bir de Adam Arişon açısından bakalım. Adam bu günde bir yanlış yapmıştır. Tanrı tarafından yargılanmış, cezalandırılmış ancak yaşamı elinden alınmamıştır. O halde biz insanlar da bu günde yargıdan masum çıkma şansımızın en yüksek olduğu bu günde Tanrısal yargı tarafından yargılanmaktayız.

Roş Aşana'nın ana teması, Tanrı'nın evrenin üstündeki hâkimiyetini ilân etmektir.    Kendi kişisel iradesini alçakgönüllülükle sunarak, Tanrı'yı, kendi Efendisi ve Kralı olarak şereflendirme görevi, diğer herhangi bir varlıktan çok, insana aittir. İnsanın yaratıldığı ilk gün, ilk Roş Aşana, Adam'in Bilgi Ağacı'ndan yemesi ile Tanrı'ya karşı çıkarak başaramadığı şey, tam olarak budur. İlahî iradeyi yansıtması için, insanın iradesini tekrar hizaya sokma sorumluluğu bizim hedefimiz ve özlemimizdir.

Her şeyin yolunda gidiyor olmadığını haber veren Şofar uyanışa bir çağrıdır. "Hey uykucular! Uykunuzdan uyanın! Yaptığınız işleri dikkatle inceleyin ve tatlı bir şekilde pişman olun! Yaradanınızı hatırlayın! Manevi durumunuzu gözetleyin, yöntemlerinizi ve işlerinizi geliştirin".

Bunlar da sırasıyla, insanın "kendi içindeki" enderleşmiş Şofar seslerini ortaya çıkarır. O'nun emirlerini titizlikle yerine getirmeyerek, Tanrı'ya hizmet etmediği için, ya da geçmiş hatalar için yakardığında, içsel bir inilti veya ağlama duyulur ki bu, şevarim ve terua sesleri ile ifade edilir.  Teşuvanın gürleyen seslerinde, Şofar, "Leşaper" güzelleştirmek, geliştirmek fiili ile bağlantısından anlaşılacağı üzere, insanın "gelişmesini" talep eder.

Yahudi takvimi sadece hatırlatıcı değildir. O takvim bu günde de yaşamaktadır. Örneğin Pesah geldiğinde “zman herutenu” deriz. Kurtuluş kavramı binyıllarca Pesah’ta yaşanmaktadır. Kurtuluşu bir Yahudi her sene ve her sene yeniden hissetmekte ve yaşamaktadır. Roş Aşana da yargıda temiz çıkmak için öncelikli bir zamandır. Roş Aşana gününde Adam Arişon’un yargıda aklanması mümkün olduğu gibi bizlerin de yargıdan masum çıkmamız olanaklıdır. Roş Aşana’da ilk insan yargılanmış belki ceza almış ama yaşamaya devam etmiştir. O halde bu zaman da yargılanmak için çok uygun bir zamandır.

Rabi Abraham J. Twerski’ye göre insanlar geçmişinden yanlışlarından ders alır. Başka yaratılanlar bunu yapamaz. Bu yanlışlarından ders alarak geleceklerini buna göre kuramazlar. Bunu sadece insan yapar. Öfkeli ise öfkesini kontrol eder, öğrenmiyorsa öğrenmeye gayret eder. Ancak eğer kişi kendini geliştirmiyorsa geçmişinden ders almıyorsa bunu yapamayanlardan bir farkı kalmaz.

İşte bu düşünce ve duygularla bu günde “insan olmaya, yaratılışın asıl sebebi olan insan olmaya karar verdiğimiz anda Tanrı’nın bizleri bütün sevdiklerimizle birlikte yaşam kitabına yazmasını niyaz ediyoruz. Zohrenu lehayim. Meleh hafets bahayim. Kotvenu vehotmenu besefer hayim. – Bizleri yaşam için hatırla. Yaşamı dileyen kralımız bizleri yaşam kitabına yaz ve onayla amen.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Gün ağarmadan Selihot’a kalkmak niye iyidir?

Gecenin yarısından itibaren başlayan Selihot gelecek günün batımına kadar devam eder.  Rabiler Selihot için uykusundan kalkanlar  için “ne güzeldir” ifadesini kullanırlar. Çünkü  bu haftalarda Tanrı’nın da bizler için merhamet özelliği üst seviyededir. Selihot’a kalkan kişi ev ahalisini uyandırmadan sessizce işlerini halletmelidir.

 
DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva
 

Ki Tetse gibi bir cok mitsvanın yer aldığı perşanın okuduğu hafta İbrani takviminin Elul ayının içindedir. Tora’nın 613 mitsvasından 74’ü Ki Tetse peraşasındadır. Ellul ayında olduğumuz bu günlerde, davranışlarımızı bir kez daha gözden geçirmenin gerekliliği ortaya çıkar. Yıl içinde yaptığımız hatalı davranışları affettirmek için en uygun zaman budur. Tora’ya göre üç davranış günahların affedilmesinde rol oynar.                                                                                                 

           1.Teşuva  (pişmanlık ve doğru yola dönüş ),  2.Tefila(dua),  3. Tsedaka

Toramız Tsedaka kavramından bahsederken kime vereceğini belirtmekle kalmamakta, aynı zamanda nasıl vermemiz gerektiğini de açıklamaktadır. 

Tora, Tsedaka konusunda iki tarafın söz konusu olduğunu açıklamaktadır. Veren ve alan.  Çoğu zaman veren, alandan oldukça farklı düşüncelere sahiptir.  Bir şeyler vermek istemektedir ama alana karşı pek de büyük bir ilgisi yoktur. 

Hatta kapısına gelen adama karşı olması muhtemel olumsuz 

duygularına karşın, Tsedaka’yı  sırf mitsva olduğu için verenlerin sayısı az da değildir. 

Belki de Tora da “ona verdiğin zaman kalbinde kötü olmasın “ sözleriyle bize önemli bir ders vermek amacındadır. 

Kişi, Tsedaka’yı  vermekle kalmamalı, alan kişinin durumunu iyice düşünmelidir.  Alan kişinin gerçek durumu konusunda  bir an durup kafasını çalıştırmalı ve kendini onun yerine koymalıdır. 

Bu şekilde, verilen Tsedaka’nın tam olarak ne için verildiğini anlama fırsatı doğacaktır.

Tsedaka verirken kalbinizin olumsuz duygular taşımadığından emin olmamız gerekir. 

Tora, en basit ihtiyaç sahibini, kendisiyle ilgili bölümünü  tekrar  tekrar belirterek   vurgulayacak kadar çok düşünmektedir. ” Ona kesinlikle ver, ona  verdiğin zaman kalbinde kötü hissetme”   Eğer Tora ihtiyaç sahibi birini, “sadece paraya ihtiyacı olan biri’nin ötesinde bir şahsiyetle sonlandırdığına ve ona belirgin bir önem verdiğine göre, o zaman şüphesiz bizim de aynı şekilde davranmamız gerekiyor. 

Talmud, tsedaka ve Gemilut Hasadim yani insanlara karşılıksız iyilik yapmayı, insanı Tanrı katına çıkarabilecek iki melek olduğunu vurgular. 

İbranice tsedaka kelimesini diğer lisanlara çevirdiğinizde farklı anlamlar ortaya çıkacaktır. Türkçe sadaka, iyilik yapan, Fransızca şarite, İngilizce charity, İspanyolca karidad, Latince şaritaten anlamına gelir. Bunların hepsi anlamca sevgi, iyilik, bağış anlamındadır. Kısaca insanın insan olarak yapması gereken bir vazifesi olarak kabul edilir. 

Buna göre insanın vereceği tsedakanın azı, çoğu yoktur ve insana sevap kazandıracak bir harekettir. Tsedaka alan bir kişi de bu hareketi bir lütuf olarak görür. Fakat Tora’da belirtilen Tsedaka kelimesinin öğretisi diğer lisanlara göre farklı bir içeriğe sahiptir. Tsedakanın İbranice kökü tsadik dürüstlük ve doğruluk anlamındadır. 

Buna göre, Tsedaka mitsvasını yerine getiren kişi tsadik adil, dürüst olarak kabul edilir. Tsedaka verilmesinin esas nedeni adaleti yerine getiren bir vazife olmasıdır. Yahudilikte tsedakanın mecburi bir hareket olmasının nedeni sahip olduğumuz her şeyin Tanrı’ya ait olduğunun bilincinde olmamızdır. 

Bugün bizim sahip olduğumuz maddi gücümüz bizlere Tanrı tarafından ödünç olarak verilmiştir. Bu nedenden dolayı, Tanrı tarafından bize verilen ödünç parayı eşit bir şekilde vermemiz gerekir. Bir bakıma Tanrı’nın bizlere verdiği hediyeleri hakkı olan başkalarıyla paylaşmak gerekir. 

Etik Kitabımız olarak bilinen Pirke Avot’ta şöyle der: “RabiElazar iş Bartota omer: Ten lo mişelo, bedavid u omer ki mimeha akol umiyedeha natlu lah.”

Rabi Elazar Bartota şöyle der: Sen ve sana ait olan Tanrı’ya aittir. Kral David ek olarak der: Senin başkalarına verdiğin herşey senin değil Tanrı’ya aittir.

Talmud Masehet Taanit 24a’da şöyle bir olaya rastlamaktayız. Rabi Elazar tsedaka toplamakta olan iki kişiyi uzaktan görür görmez koşarak onlara neye ihtiyaçları olduğunu sorar. Yetim olan çift evlilikleri için bir miktar paraya ihtiyaçları olduklarını söylerler. O sırada kendi kızı için alacağı elbiseden vazgeçerek elindeki parayı tsedaka toplayanlara verip şu sözleri söyler: “Allah’ın inşa edeceği evlilik benim kızımın ihtiyaçlarından daha önemlidir.” Burada görüldüğü gibi bize ait olan her şey başkalarıyla paylaşmak içindir. 

Her şeyin kuralı olduğu gibi tsedaka vermenin de kendine has kuralı vardır. Rambam tsedaka vermenin sekiz derecesi olduğundan bahseder. İçten olmadan, karşılık bekleyerek verilen tsedakanın en alt derecesi olduğunu belirten Rambamiçten verilen, alan ve verenin birbirlerini tanımadan verilen tsedaka şeklinin de en yüksek derecede olduğunu belirtir.

“Kalbini sertleştirme ve elini, yoksul kardeşinden esirgeme. Ona ver ve ona verdiğin zaman kalbinde kendini kötü hissetme; çünkü bu yaptığın sayesinde Tanrı’n her yaptığında ve elinden çıkan her şeyde seni mübarek kılacaktır. (Devarim15: 7-10)

Tora açık şekilde tsedaka veren kişinin, o anda kendini içinde bulunduğu maddi kaybı dert etmemesini, zira Tanrı’nın bu hareketinin karşılığında kendisini mübarek kılacağını belirtmektedir. Ayrıca, kişinin ihtiyaç sahiplerine katkısı, kendilerine yönelik bereketin de kaynağı olacaktır. Bununla birlikte maddi varlığa sahip olan kişi ihtiyacı olanlara vermeleri gerekip de vermedikleri her kuruş, sonuçta kendilerinde gerek maddi gerekse de manevi kayba yol  açacaktır. Bütün mahsulünün ondalığını vereceksin… (Devarim 14:22) İbranice’deki Aser (ondalık) ve Oşer (Zenginlik) sözcüklerinin benzerliğinden yola çıkarak, alimleriniz bu pasuğu şu şekilde söylerler: “Ondanlığı ver ve böylece zengin ol.” Bu pasuğu aynı zamanda şöyle de söyleyebliriz. Ondalık verebilmek için zengin ol. 

Kısaca Tsedaka vermek sahip olduğun mal varlığının berekete ve vermeme durumunda ise kayba yol açmasına neden olacaktır. 

HAFTANIN SÖZÜ
 

İnancı kuvvetli olmayanlar Tora ve mitsvaları bir angarya veya sıkıntı gibi görenler Tanrı'ya ancak bir felaket veya sıkıntı anında yaklaşmaya çalışırlar. Bu sıkıntı geçtiği zamanda sanki bir şey olmamış gibi yeniden normal yaşamlarına dönerler.Onlar için sıkıntı geçmiş yeniden konfor sağlanmıştır. O halde kendimizi bilinen deyimle "sıkıntıya" sokmaya ne gerek vardır. (Rabi Dr. Abraham J. Twerski’nin öğretilerinden)