bulten"Yedi açılış gününü" takip eden sekizinci gün, Aaron ve oğulları "Koanim - Koenler" olarak görev yapmaya başlarlar; Mizbeah'taki korbanları yakmak üzere "Tanrı'nın Önünden" bir ateş çıkar ve Şehina, Mişkan'a yerleşir.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  10 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2010

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

5:24

6:36

-----

Yeruşalayim

5:29

6:42

Tel Aviv

5:39

6:39

26 Nisan

Tel Aviv

5:44

6:44

İstanbul

6:17

6:57

5770

İstanbul

6:32

7:12

Ş E M İ N İ

Hatırlatmalar

ü Omer 11

ü 12 Nisan Pazartesi: Yom Aşoa

ü 14-15 Nisan Çarşamba-Perşembe: Roş Hodeş İyar

ü 19 Nisan Pazartesi: Yom Azikaron

ü 20 Nisan Salı: Yom Aatsmaut

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Vayikra 9:1-11:47)

[www.chabad.org]

 

"Yedi açılış gününü" takip eden sekizinci gün, Aaron ve oğulları "Koanim - Koenler" olarak görev yapmaya başlarlar; Mizbeah'taki korbanları yakmak üzere "Tanrı'nın Önünden" bir ateş çıkar ve Şehina, Mişkan'a yerleşir.

Aaron'un iki büyük oğlu Nadav ve Aviu, "Tanrı'nın huzurunda, O'nun emretmediği yabancı bir ateş" getirirler ve ölürler. Aaron bu felaket karşısında sessiz kalır. Daha sonra Moşe ile Aaron, korbanlarla ilgili bir kanun maddesi konusunda fikir ayrılığına düşer; ama Moşe, Aaron'un haklı olduğunu kabul eder.

Tanrı, yenmesine izin verilen ve yenmesi yasak olan hayvan türlerini belirleyen Kaşerut kanunlarını verir. Kara hayvanları ancak çift toynaklı oldukları ve geviş getirdikleri takdirde yenebilir; balıkların yüzgeçleri ve pulları olmalıdır. Sonrasında, Kaşer olmayan kuşların ve Kaşer olan böceklerin (dört tür çekirge) listesi verilir.

Şemini peraşasında, "Mikve"nin (belirtilen özelliklere uygun bir su havuzu) ve kaynak suyunun arındırıcı gücü dâhil, manevi saflık kanunlarının bazıları da yer alır. Yisrael halkına böylece "saf olanı ve olmayanı ayırt etmesi" emredilir.

Bu hafta, peraşaya ek olarak Para peraşası (Bamidbar 19:1-22) okunur. Ölü biriyle temas etmiş bir kişinin Bet-Amikdaş'a girmesi yasaktı. Bu manevi engelin düzeltilmesi için kızıl bir inek (Para Aduma) korban edilir, yakılır ve külleri su ve başka maddelerle karıştırılarak söz konusu kişinin üzerine serpilirdi.

DEVAR TORA

["Kol Hakollel" / Rabi Pinhas Avruch - www.torah.org]

 

Düşük Maliyetler, Bol Verimli Yatırımlar

 

Tora'nın kaşer ve kaşer olmayan hayvanlarla ilgili verdiği talimatlar arasında şöyle denmektedir: "... canınızı yeryüzünde kümelenen her türlü küçük canlı[yı yemek sureti] ile tame hale getirmeyin. Çünkü Ben, sizi Mısır Ülkesi'nden, size Tanrınız olmak için yükselten Aşem'im. Kutsal olmalısınız; çünkü Ben Kutsal'ım" (Vayikra 11:44-45). Raşi pasukta, normalde kullanılan "Mısır'dan çıkaran" ifadesi yerine Mısır Ülkesi'nden "yükselten" sözcüğünün kullanılması üzerinde durur. Buna açıklık getirmek üzere, Talmud'dan bir alıntı yapar (Baba Metsia 61b): Talmud'a göre, Yahudiler sürünen ve kümelenen yaratıkları yeme suretiyle tame, yani manevi açıdan kirli hale gelmedikleri takdirde, bu, onların Mısır'dan yükseltilmeleri için yeterli bir neden teşkil edecektir. Böylelikle, bu kurala riayet etmekle sağlayacakları manevi yükseliş, pasuğun sözünü ettiği yükseliştir.

 

Ama akla hemen bir soru gelecektir: Bu emri diğerlerinden farklı kılan nedir? Tora bu yiyecekleri yalnızca Yahudiler'e yasaklamıştır. Başka bir deyişle bu emir, putperestlik veya cinsel ahlaksızlık gibi tüm insanlığı bağlayan türdeki kesin yasaklar arasında değildir. Bunun yanında, kümelenen canlılar içinde şekilde, Yahudiler'in de yiyebileceği türler vardır ve bunları yemek insana manevi bir olumsuzluk getirmez. Bir başka nokta da, bu emrin, uyulması en kolay emirlerden bir tanesi olmasıdır. Ne de olsa insanların çoğu bu sürünen yaratıkları yemeyi iğrenç bulurlar. Eğer bunları yemek sadece emir yüzünden yanlışsa ve buna uymak bu kadar kolaysa, o zaman diğer birçok emir varken neden özellikle bu emir manevi yükseliş sağlama özelliğine sahiptir?

1895-1986 yılları arasında yaşamış olan, New York'ta Metivta Tiferet Yeruşalayim Yeşivasının başkanı, meşhur alaha otoritesi ve o dönemin tanınmış Yahudi lideri Rabi Moşe Feinstein, bunun bir mitsvaya riayet etmenin basit güzelliği olduğunu belirtir. Şöyle ki, bir kişi bir mitsvaya, kendi doğal içgüdülerinin bir parçası olarak değil de, özellikle Tanrı'nın emri olduğu için riayet ediyorsa, işte bu, manevi yücelme için geçerli bir nedendir. Uyulması insan doğasına bu kadar uygun bir mitsva için bile bu doğrudur. Evet, bu yaratıklar iğrençtir; ama eğer onları yememe sebebimiz kendi doğal zevklerimize uymaması değil de, özellikle bunu Tanrı'nın emretmiş olması ise bu, böyle bir ortamda bile kendi zevklerimizi değil Tanrı'nın isteğini yerine getirmeye odaklanmamız anlamına geldiğinden, özel bir manevi yücelmeyi beraberinde getirir. Ama bir kişinin bu mitsvayı uygulaması, kendi damak tadıyla Tanrı'nın isteğinin rastlantısal bir şekilde örtüşmesi nedeniyleyse, manevi bir yücelme söz konusu değildir. Hahamlarımız'ın belirttikleri üzere: Kişi, "domuz yemiyorum, çünkü iğrenç" dememelidir. Aksine, "istiyorum, hem de çok istiyorum; ama ne yapayım ki Göklerdeki Babam bunu bana yasakladı" demelidir.

Sonuçta mitsva uygulamasında eylem önemlidir; ama tek ölçüt değildir. Tora'nın yasakladığı bir şeyi yapmazken, aklımızda neyi ön planda tuttuğumuz o mitsvanın kalitesini de belirleyecektir.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in bakış açısıyla verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Geçenlerde yaptığım bir otobüs gezisinde şoförün radyosu beni ve diğer yolcuları çok rahatsız edecek şekilde yüksek sesle açıktı. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey nedir?

 

MİŞNE TORA

[Rambam'ın Sözlü Tora'nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora'nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora'nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak - hem de çok kısa bir özet olan - kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham'a danışmak gerekir.

 

Altıncı Kitap: AFLAA / AYIRMA (Devam)

33. Arahim VeHaramim - Değerlemeler ve Kutsiyete Adamalar

 

Bir kişi Bet-Amikdaş'a para veya mal bağışlama vaadinde bulunduğu takdirde, o bağış tamirat işleri için kullanılır. Kişi bir insanın değerini Bet-Amikdaş'a bağışlamayı vaat edebilir. Ancak bunda bir ayrım vardır: Tora değerleme amaçları için,  Vayikra kitabının sonunda, yaş ve cinsiyete göre bir değer listesi vermiştir. Eğer kişi vaadi sırasında "filanca kişinin değerleme karşılığını (ereh) bağışlamayı üstleniyorum" derse ve buna parası yeterse söz konusu listedeki tarifeye göre bağışını yapar. Ancak eğer söz konusu parayı verecek gücü yoksa, Bet-Amikdaş'ta bu amaçla görevli olan Koen'in o kişinin maddi gücü doğrultusunda yapacağı bir değerlemeyi vermesi gerekir. Eğer Tora'daki değerleme listesindeki miktarı vaat etmemişse, değerini bağışlamayı üstlendiği kişinin fiiliyattaki parasal değeri, bu konudaki hesaplama kriterlerine göre hesaplanır ve kişi de bu değeri bağışlar (Vayikra 27:2-8).

Eğer kişi [Erets-Yisrael'deki] atasal mirası niteliğindeki bir toprağı Bet-Amikdaş'a bağışlamak vermek isterse, bunu yaptıktan sonra, o toprağı geri almak isterse, Tora'nın belirttiği bir miktar karşılığında onu kutsiyetten kurtararak geri alabilir. Bu miktar, o toprak üzerine ekilebilecek arpa miktarıyla, Yovel yılına (=ellinci yıla) kadar olan yıl sayısı üzerinden hesaplanır (Vayikra 27:16-21). Ancak o bunu yapmadan önce bir başkası bu toprağı kutsiyetten kurtarmak isterse bu da mümkündür. Böyle biri, toprak sahibinin kurtarması halinde ödemesi gereken miktarın 4/5ini ödeyerek toprağı alabilir. Eğer arazi arpa ekmeye müsait değilse, kendi değerine göre kurtarılabilir. Bet-Amikdaş'a adanan bir atasal arazi, Yovel yılına kadar kurtarılmadığı takdirde, toprak bu yılın başında Bet-Amikdaş'ta görevli olan Koen grubunun malı haline gelir; ancak bunun için, toprağın parasal karşılığını ödemelidirler. Eğer arazi, sahibinden farklı birisi tarafından kurtarılmışsa, ellinci yıl geldiği zaman otomatik olarak Koenler'e ait olur. Eğer arazinin orijinal sahibi bir Koen veya Levi ise, onu ellinci yıldan sonra bile kurtarabilir (Vayikra 25:32). Eğer kişi atasal mirası olmayan bir araziyi Bet-Amikdaş'a adamayı üstlenirse, o veya bir başkası, ellinci yıla kadar kalan zamanla orantılı olarak onun değerini ödeyerek araziyi kurtarabilir. Ellinci yıl geldiği zaman, kurtarma parasının ödenip ödenmemesine bakılmaksızın, mülk ilk sahibine döner (Vayikra 27:22-24).

Eğer kişi Bet-Amikdaş'a taşınabilir bir mal bağışlamayı üstlenirse, bu mal istendiği zaman, kendi değeri karşılığında (veya eğer sahibi tarafından kurtarılıyorsa, değerinin 5/4'ü karşılığında) kurtarılabilir. Eğer bu bir evse ve bir başkası kefaretini ödemişse, ellinci yıl sahibine döner. Ancak eğer ev surlarla çevrili bir şehrin içindeyse, o mülk, sahibi onu bir yıl içinde geri satın almadıysa, alıcının mülkiyetinde kalır (Vayikra 25:29-31; 27:11-15). Eğer bağışlanan mal Mizbeah'ta korban edilmeye uygun bir hayvansa, önce kurtarılmalı sonra korban edilmelidir (Vayikra 27:9). Kişi Bet-Amikdaş'a bu tipte bir bağışta bulunmamalı, bunun yerine onları doğrudan korban olarak vermelidir.

Bir kişi, Koenler'e de para veya mülk bağışında bulunmayı üstlenebilir. Özellikle de başka hiçbir açıklama yapmaksızın bunu "herem" (mahrumiyet kapsamında) adadığı takdirde, bağışladığı para ya da mal, görev başındaki Koenler'in malı haline gelir (Bamidbar 18:14). Böyle bir bağışın geri kurtarılması mümkün değildir (Vayikra 27:28).

Her sene Adar ayının 15'inde mahkemeler kutsiyete adanmış şeylerin kurtarılması konusuna odaklanırlar. Tüm bu kurallar Bet-Amikdaş dönemi ile ilgilidir. Kişi Bet-Amikdaş'ın var olmadığı bir dönemde herhangi bir şey adayamaz; eğer adarsa bunun kullanılamayacak şekilde yok edilmesi gerekir. Alternatif olarak para karşılığında kurtarılır ve o para yok edilir; ancak böyle bir durumda tam parasal karşılığın kullanılması gerekli değildir.

Bir insanın Tanrı adına bağışlarda bulunması uygun bir davranıştır. Peygamberler şöyle emretmişlerdir: "Tanrı'yı servetinle onurlandır" (Mişle 3:9). Buna karşılık, böyle bir bağışta bulunmamak günah değildir. Pasukta söylendiği gibi: "Eğer vaatte bulunmazsan sende günah olmayacaktır" (Devarim 23:23). Her durumda, kişi, servetinin beşte birinden fazlasını bağışlamamalıdır. Pasukta söylendiği gibi: "Tanrın'ın sana vermiş olduğu bereket doğrultusunda, herkes, elinin verebileceği kadarını [getirmelidir]" (Devarim 16:17).

MODERN ÇAĞ Ve TORA

["Şabat BeŞabato" - www.zomet.org.il]

 

Yangın ya da Ateş Kurbanlarının Kimliğinin Saptanması

 

Aaron'un oğullarının ve yıllar sonra Soykırım'da milyonlarca Yahudi'nin başına gelen felaket sık sık acı dolu soruların ortaya çıkmasına yol açar. Bu olaya nasıl bakılmalıdır. Acaba bir adamın başına bir trajedi gelmiş ve artık dul olan karısı bir başkasıyla evlenebilir mi, yoksa burada çifte bir trajedi mi söz konusu? Yani acaba sadece adam ölmüş değil, kimliği tam olarak tespit edilemediği için karısı da, kocasının hayatta olması olasılığına karşı "aguna" terimiyle ifade edildiği şekilde bir başkasıyla evlenemeyecek midir?

Anlaşıldığı kadarıyla Yeruşalayim ve Babil Talmudları bu soruya farklı cevaplar verir görünmektedir. Talmud Bavli'de şöyle yazar: "Eğer kişi bir fırının içine düşerse, onun hakkında şahitlik kabul edilebilir" [Yevamot 121b], yani şahitler adamın fırına düştüğünü gördülerse, ayrıca kimlik tespiti yapmaya gerek yoktur ve adam ölmüş kabul edildiği gibi, dul karısı da bir başkasıyla evlenebilir. Ancak, Talmud Yeruşalmi'de şöyle denmektedir: "Kişi yanan bir fırının içine düşerse, tanıklık kabul edilemez, çünkü [Babil kralı tarafından fırına atılan ama mucizevi bir şekilde zarar görmeden kurtulan peygamberler] Hananya, Mişael ve Azarya gibi, bir mucize ile kurtulmuş olması muhtemeldir" [Yevamot 16:3]. Bu çelişkili ifadeleri açıklayabilmek için otoriteler, farklı koşullarda cereyan etmiş iki farklı olaydan bahsedildiğini öne sürmüşlerdir. Ancak yine de her iki olayda da aynı ifade kullanılmıştır: "kişi kızgın bir fırının içine düşerse". Dolayısıyla tamamen aynı tipte bir olaydan bahsediliyor gibidir.

Cevap olarak Talmud Yeruşalmi'nin yazıldığı yer olan Erets-Yisrael'de Babil'den daha çok mucize olduğunu söyleyip işin içinden çıkmak mantıklı değildir; özellikle de Hananya, Mişael ve Azarya'yı kurtaran mucize Babil'de meydana gelmişken! Bunun yanı sıra, Talmud Bavli'de ele alınan bir olayda, bir kadın, kocası ile birlikte evin içinde iken evinin yandığı "kocasının öldüğü ve kendisinin kurtulduğu" yönünde tanıklık ifadesi vermektedir [Yevamot 115a]. Talmud Bavli'nin orada verdiği kurala göre, böyle bir olay meydana geldiği takdirde kadının tanıklığına inanılmaz, zira "onun için nasıl bir mucize gerçekleşmişse, kocası için de bir mucize gerçekleşmiş olabilir". Buradan görüldüğü üzere, mucize olasılığını geçerli bir sebep olarak kabul eden sadece Talmud Yeruşalmi değildir; Talmud Bavli de böyle bir olasılığı dikkate alabilmektedir. Aruh Aşulhan adlı eserde yapılan açıklamaya göre, bu olayda, tam olarak bir mucizeden değil, mucizeye benzeyen bir olaydan bahsedilmektedir; yani belki koca da, kurtulmasını sağlayacak bir delip bulup kaçabilmiştir.

Talmud Bavli'de bu olayın yanında bir başka trajik olay daha anlatılır. Bir düğünün sonlarına doğru, gelinle damadın odasında bir yangın çıkar. Gelin yardım için koşar, ama tek bulunan şey tamamen kömür olmuş ve kimliği tespit edilemeyen bir cesettir (bu, en azından o dönemde kullanılan tekniklerle doğruydu. Belki bugünkü DNA teknolojisi, doku tespiti, dişlerin kayıtları gibi modern metotlarla kimlik tespiti imkânı daha yüksektir.). Talmud'da sorulur: Acaba bu ceset taze damadın cesedi olarak kabul edilebilir mi? Yoksa başka bir insana ait olma olasılığı da göz önünde mi tutulmalıdır? Talmud'un bu olay hakkındaki kararı, kadının tekrar evlenmesine izin verildiği şeklindedir. Zira bu olay öncekinden farklıdır. Önceki olayda kadının öyküsüne destek verecek hiçbir şey bulunmamıştır. Bu öyküde ise kadının öyküsünün doğruluğunu kanıtlayan bir bulgu mevcuttur.

Kaynak: Rabi Y.Z. Ushinsky "Tehumin" cilt 24.

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[El Gid Para El Pratikante - Rabi Nisim Behar]

 

Omer Kuralları

 

1. Omer neden sayılır? Bet-Amikdaş zamanında 16 Nisan gecesinin başlangıcında, yani Pesah'ın ilk gününden çıkılan gece, yeni ürün hasadı yapılırdı. En seçkin yeni rekolte arpadan bir "Omer" kesilirdi (Omer,yaklaşık 20lt.ye eşit bir ölçüdür). Her Yisraeloğlu, Omer saymakla yükümlüydü. Bunun anlamı, Omer'in getirildiği Pesah'ın ikinci gecesinden, Şavuot bayramına kadar, 49 gün sayılmasıdır. Bu süre yedi tam haftaya eşittir. Bet-Amikdaş'ın yıkılmasından sonra Hahamlarımız Bet-Amikdaş'ın anısına Omer sayımının devamını öngörmüşlerdir.

2. Pasukta yazılı olduğu gibi "Kendiniz için sayacaksınız" (Vayikra 23:15) emri uyarınca, her Yisraeloğlu Omer saymakla yükümlüdür.

3. Omer ayakta sayılır. Fakat oturularak sayılmışsa Hova'dan çıkılmıştır.

4. Omer, Pesah'ın ikinci gecesinden itibaren Arvit'in ardından başlanarak, 49 gece boyunca sayılır.

5. Gecenin başlangıcında Omer saymayı unutmuş bir kimse, bunu bütün gece boyunca yapabilir.

6. Omer saymak için asıl vakit, yıldızlar çıktıktan sonradır. Hata sonucu, Omer hava kararırken sayılmış ve yıldızlar henüz çıkmamışsa, kimi otoritelere göre Hova'dan çıkılmaz. Bu sebeple böyle bir durumda en iyisi, Omer'i yıldızlar çıktıktan sonra tekrar, ama berahasız olarak saymaktır.

7. Eğer yıldızlar çıkmışsa, henüz Arvit söylenmemişse bile Omer sayılabilir.

8. Bazı yerlerde, Omer'i önce halk, sonra Hazan sayar. Bunun sebebi Hazan'ın saymasıyla halkın da Hova'dan çıkması olasılığıdır. Fakat cemaatın yanılabileceği göz önünde bulundurularak, önce Hazan'ın sonra cemaatın sayması yaygın adet olmuştur.

9. Omer sayma vakti geldiğinde yemeğe başlayan bir kimse, yemeğini bırakmalı ve Omer saymalıdır. Fakat yemeğe Omer vaktinden önce başlamışsa yemeği ortada bırakmak zorunda değildir. Yemeğini bitirir ve Omer'i ondan sonra sayar.

10. Herkesin Omer'i bizzat sayması mitsvadır.

11. İbranice Omer saymasını bilmeyen bir kimse, bildiği bir dilde sayabilir.

12. Omer saymadan önce "Bu akşam kaç sayacağız?" sorusunu soran birine, karşısındaki "Dün akşam, şu kadar saydık" cevabını vermelidir.

13. Unutkanlık sonucu bütün gece Omer saymamış bir kimse, takip eden gündüz [akşam olana kadar] berahasız olarak sayar ve geri kalan günleri beraha ile saymaya devam eder.

14. Omer saymayı bir gün bile olsa unutan bir kişi, başkalarını [Omer sayımı konusunda] Hova'dan çıkartmak üzere Hazan olamaz.

15. Kadınlar Omer saymaktan muaftırlar. Fakat saymak isteyen bir kadın berahasız olarak sayabilir.

16.Omer sayarken sayıda yanılan bir kişi, yanıldığının farkına ertesi akşama kadar varmazsa saymamış sayılır ve artık beraha ile Omer sayamaz. Ancak bu durum, yanıldığından eminse geçerlidir. Fakat yanılıp yanılmadığından sadece şüphe ediyorsa, ertesi geceden itibaren berahayla saymaya devam eder.

17. Şabat geceleri Omer, Kiduş'tan sonra sayılır. Bunun sebebi günün kutsallığının önce gelmesidir. Fakat Şabat çıkışında önce Omer sayılır, sonra Avdala yapılır.

18. Omer akşamları havanın kararmasından itibaren, kadınlarımız iş yapmamayı adet edinmişlerdir.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Geçenlerde İsrail'de bir otobüs şirketine 15.000 şekel ceza kesildi, çünkü şoförü bir yolcunun talebi üzerine radyoyu kısmayı reddetmişti. Bu da yolcuların itiraz etmeye hakları olduğunu ve zarar veren tarafın ceza ödemesi gerektiğini ifade eder.

Ancak, şoförün sesi açmaktaki amacının yolcuları rahatsız etmek değil de, kendisini uyanık tutması olduğu da düşünülmelidir. Bu nedenle, nazikçe sesi kısmasını rica etmek ve ancak ısrarla reddettiği takdirde, onu yetkililere ihbar etmek yerinde olacaktır.

Haftanın Sözü

["Shabbat Shalom Weekly" - Rabi Kalman Packouz]

 

Farkı yaratan, neye sahip olduğunuz değil, neyi kullandığınızdır.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.