Yazdır

aile perasasi

'Kendi grubumuzdan' ve bize benzeyen kişilere yardım etmek ve iyi davranmak doğaldır. Ama asıl iyi kalplilik bu davranışımızı diğer kişilere, bizden farklı olanlara da karşı gösterebilmektir.

Bu haftanın peraşasında kaşer olmayan ve yenmeyen çeşitli kuş türleri anlatılır. Ancak bunlardan biri İbranice'de "iyilik" anlamına gelen 'Hasida' kuşudur. Ancak bu kuş sadece kendi türündeki kuşlara karşı iyidir. Kaşer olmayan kuşlar arasında olması, bizlere onun olumsuz karakter özelliğini taklit etmememiz gerektiğine işaret eder. Bizler, kendimizi geliştirmeli ve bizlere benzesin veya benzemesin, herkese karşı iyi kalpli olmalıyız.

HİKAYE
Hikayemizde bir kız daha da iyi olmayı öğrenir.

KUŞLAR

Sınıf gezilerine bayılırım. Hem tatil yapar, hem de biraz dinlenmiş oluruz. Kim bir doğa parkından, küçük bir sinek veya kuştan hayatımdaki en önemli derslerden birini öğrendiğimi bekleyebilir ki?
Kafanızı daha karıştırmadan açıklayayım. Gezimiz Altın Göl doğal parkındaydı. Herkes harika vakit geçiriyordu. Çok güzel bir bahar günüydü ve taze açmış çiçeklerin arasında, çeşit çeşit hayvan ve kuş bizlere adeta rehberlik ediyordu. Doğal bir harikalar diyarındaydık. Bizden başka sadece tek bir sınıf vardı. Dolayısıyla neredeyse bütün park bize aitti.
Parıldayan göle doğru giden patikayı indik. O sırada bir vızıldama duydum. Ah! Artık çok geçti...sivrisinek beni sokmuştu. Etrafıma bakındım ve yalnız olmadığımı gördüm. Bütün yol boyunca çocuklar kaşınıyor, hoplayıp zıplıyordu. Görünüşe göre herkes sivrisineklerden rahatsız olmuştu.
Rehberimiz havaların normalden sıcak olması yüzünden, sivrisineklerin bu yıl erken ortaya çıktıklarını anlattı.
Bu ne acı! Böceklere aldırmamaya çalıştık ama bu zordu ve artık gezi eskisi gibi değildi. Aniden çantamda sivrisinek kovucu olduğunu hatırladım. Daha önce hiç kullanmadığım için orada olduğunu unutmuştum. İşte şimdi kullanmanın tam sırasıydı. Kendime sürdükten sonra, sınıf arkadaşlarımla da paylaştım. Arkadaşlarım da mutlulukla sürdüler.
"Lora, bizlerle paylaştığın için sana çok teşekkür ederiz" dediler.
Şimdi, sivrisinekler olmadan gezinin tadını çıkartabilirdik. Kendimi günü kurtaran bir kahraman gibi hissediyordum.
Tam kapağı kapatıyordum ki tanımadığım bir çocuğun yaklaştığını gördüm. Bu diğer sınıftan bir kızdı. "merhaba" dedi bana, "sende sivrisinek ovucu olduğunu gördüm. Acaba ben de bir parça kullanabilir miyim?" diye sordu.
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Kendi sınıfımla paylaşmaktan hiç tereddüt etmemiştim. Ne de olsa hepsi benim arkadaşlarımdı. Ama şimdiki durum farklıydı. Bu çocuklar yabancıydı, ayrıca geri kalanını belki sonradan bize lazım olacaktı.
"Şey, üzgünüm" dedim. "Ben de çok az kaldı. Sanırım veremeyeceğim".
Kız hayal kırıklığına uğramış biçimde geri döndü. Ben de kendimi kötü hissettim ama ne yapabilirdim ki? Kendi başının çaresine bakmalıydı diye düşündüm.
Yolda biraz daha ilerlemiştik ki, rehberimiz birden heyecanlandı. Hepimizin sessiz olmasını isteyerek gölüm üstündeki otların arasında duran beyaz kuşlara işaret etti. Anne kuş yavrularını besliyordu. Çok sevimliydiler.
Sınıfın akıllı öğrencilerinden arkadaşım Reni, "Bunlar Hasida kuşu. Tora sınıfında öğrenmiştik" dedi.
Ne kadar da ilginç. Ama bir dakika diye düşündüm kendi kendime. Biz bu kuşların yırtıcı davranan ve bu nedenle kaşer olmayan kuşlar olduğunu öğrenmemiş miydik? Ama bu anne kuş yavrularını beslerken sn derece iyi ve sevimli görünüyordu.
Bunu Reni'ye söylediğimde şaşırmadı. "Kendi türüne iyi davranabilir ama diğer kuşlara karşı böyle değil. İşte onların yırtıcı sayılmasının nedeni bu." diye açıkladı.
Artık ilerleme zamanıydı. Yoldan inmeye başlarken arkamı döndüm ve diğer sınıfın da bizi takip ettiğini gördüm. Onlar hala, artık bizi rahatsız etmeyen sivrisineklerle boğuşuyordu. Çoğu kaşınıyordu. hatta bazı kızların ağladığını bile gördüm. "çok kötü" diye düşündüm. "ama sonuçta bu benim problemim değil mi? Ne de olsa kendi arkadaşlarıma yardım ettim..."
Ama tam o sırada anladım. Ben tam da Hasida kuşu gibi davranıyordum. Sadece kendi arkadaşlarıma iyi davranıyor, diğerlerinin iyiliğini düşünmüyordum. Yolda kalakaldım ve bunu düşünmeye başladım.
"Haydi Lora. Hayal kurmayı bırak, ilerliyoruz!"dedi arkadaşlarımdan biri.
"Tamam, geliyorum" dedim. Sınıfı yakalamak üzere hızlanacaktım ki, bundan önce yapacak önemli bir işimin olduğunu fark ettim.
"İşte, alabilirsin. Sanırım burada kalan hepimize yeter" dedim, demin bana ilacı soran diğer sınıftan gelen kıza. Oldukça şaşırmışa benziyordu. Şimdi kendimi diğer sınıfı da kurtaran bir kahraman gibi görüyordum.
"Hey nerelerdeydin?" diye sordu Reni geri döndüğümde.
"Şey.." diye gülümsedim, "sadece küçük bir kuşun bana söylediklerini yapıyordum..."

TARTIŞMA SORULARI
3-5 YAŞ

Soru: Lora ilk başta sivrisinek kovucusunu diğer sınıfla paylaşmak hakkında ne düşündü?
Cevap: Sadece kendi sınıfıyla paylaşmanın yeterli olacağını ama yabancılarla bunu yapmaya ihtiyacı olmadığını düşündü.
Soru: En sonunda neler hissetti?
Cevap: O, iyiliğin sadece kendi 'grubumuza' değil, herkese karşı yapılması gereken bir şey olduğunu anladı.

6-9 YAŞ
Soru: Lora neden kendi sınıfıyla paylaşmaktan çekinmediği halde, diğer sınıfla paylaşmak konusunda tereddüt etti?
Cevap: O iyilik yapmaya ve yardım etmeye inanıyordu ancak bunu sadece bir şekilde kendisine bağlı insanlara, yani kendi sınıfına yapması gerektiğini düşünüyordu. Bu bir anlamda bencillikti, çünkü sadece kendimize benzer kişileri düşündüğümüzü gösterir. Gerçek iyilik sadece verme ve paylaşma arzusundan doğar ve her kim olursa olsun ihtiyacı olana yardım eder.
Soru:Bize benzemeyen insanlara karşı iyi olmak için kendimizi nasıl motive edebiliriz?
Cevap: Bunun yollarından biri onların da bize benzediğini düşünmek, farklılıklara odaklanmak yerine aramızdaki benzerlikleri bulmaya çalışmaktır. Aslında dünyadaki herkes birbiriyle bir şekilde ilişkilidir. Sonu.ta herkes Adam ve Hava'dan gelmiştir. Çoğu zaman daha yakın ilişkileri düşünebiliriz. Ve her şeyden çok, hepimiz, Tanrı'nın çocukları olarak kardeş sayılırız.

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Sadece kendi grubumuzdan kişilere yardım etmek neden kötü bir şey sayılır?
Cevap:Bu kişinin isteğinin bencilce olduğunu gösterir. "bizler ve onlar" düşüncesine göre hareket etmiş olur ve sadece "biz" diye düşünmek bencilce bir davranıştır. Bu tip davranışlar, grup dışındaki kişilere farklı davranmaya yol açar ve işte bu kötülüktür.
Soru: Yardım ederken bizlere yakın olanlara öncelik tanımalı mıyız yoksa herkese eşit şekilde mi yardım etmeliyiz?
Cevap: Bizler, yardıma ihtiyacı olan herkese yardım etmeye hazır olmalı ve bunu yapabildiğimiz zamanlar gerçekten teklif etmeliyiz. Ancak kaynaklarımız kısıtlı olduğunda önceliklerimizi de düşünmeliyiz. Örneğin Tora, tek bir kişiye yardım etme imkanımız olduğunda bir yabancı yerine akrabamıza, ya da başka bir şehirden olan kişi yerine kendi şehrimizdeki birine yardım etmemiz gerektiğini açıklar. Ancak burada bile istisnalar vardır. Örneğin desteği olmayan bir dul, bir yetim, onları tanısak da tanımasak da önceliğe sahiptirler. Tora yoluyla, Tanrı bizlere adil ve iyi davranmamız için rehber kuralları gösterir. Bu rehber kuralları bilmek ya da bilen birine danışmak çok önemlidir.