Bu Hafta İçin Saatler

26 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5781

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:48

20:03

-----

Yeruşalayim

18:53

20:09

Tel Aviv

19:05

20:06

8 MAYIS

Tel Aviv

19:10

20:11

İstanbul

19:52

20:33

2021

İstanbul

19:59

20:40

İzmir

19:48

20:39

İzmir

19:54

20:45

BEAR-בהר BEHUKOTAY-בחקתי


10 Mayıs 2021 Yom Yeruşalayim

12 Mayıs 2021 Roş Hodeş Sivan

 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Vayikra 25:1-26:2)

Tanrı, Sinay Dağı'nda Moşe'yeŞemita (toprağın çalıştırıldığı altı yılı takip eden yedinci "Şabat" yılı) kanunlarını verir. Tüm toprak işleri yedi yılda bir durdurulmalı ve herkes, insan ve hayvan, toprağın ürününü serbestçe alabilmelidir. Yedi Şemita döngüsü tamamlandıktan sonra, Yovel adı verilen ellinci yıl gelir. Ellinci yılda toprak işleri durur, tüm köleler serbest bırakılır ve Erets-Yisrael'de satılmış olan mülkler, esas sahiplerine geri verilir. Bearperaşası, arazi satışı ile ilgili ilave kanunları ve sahtekarlık ve tefecilikle ilgili yasakları da içerir.

Behukotay peraşasında ise Tanrı, Yisrael halkı emirlerine uyduğu takdirde, onların maddi refaha kavuşacaklarına ve anavatanlarında güvenli biçimde yaşayacaklarına söz verir. Kendisi ile anlaşmalarını terk etmeleri durumunda sürgün edilecekleri, zulme uğrayacakları ve başlarına başka kötülükler geleceği konusunda sert bir uyarıda bulunur. Ancak "düşmanlarının topraklarında bulundukları zaman bile onları terk etmeyeceğim; onları hiçbir zaman hor görmeyecek, yok etmeyecek ve onlara Anlaşmamı bozmayacağım çünkü Ben, onların Tanrısıyım" demekten de geri kalmaz. Peraşa, Tanrı'ya verilen çeşitli antların değerinin nasıl hesaplanacağı konusundaki kurallarla sona erer.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

KİŞİNİN AKLINI KARIŞTIRMAMAK

Bear ve Behukotay peraşalarıyla üçüncü kitap olan Vayikra sonlanmakta ve yerini Bamidbar kitabına bırakmaktadır. Oldukça kısa bir peraşa olan Bear içinde oldukça fazla konu ve kural işlenmektedir. Bu kurallardan bazılarına yakından bakmaya çalışacağız.

Yetenekli çocuklar: Rav İzak Peres bir deraşasında tiyatro yeteneği olan bir çocukla ilgili bir öykü paylaşır. Bu çocuk çıkartıldığı tiyatro sahnesinde gelen davetlilere ne kadar büyük sıkıntılar içinde olduğunu oldukça açıklı bir şekilde anlatır. Yeteneği sayesinde seyircileri etki altına almayı başaran bu çocuğun performansı sonunda o çocuğun söylediklerinin gerçek olduğuna kanaat getiren seyirciler tiyatro gişelerine akın ederek çocuğa bir yardım kampanyası başlatırlar ve çok kısa zamanda müthiş bir para toplarlar. Aslında çocuğun öyle sıkıntıda olduğu yoktur ama yeteneği sayesinde seyircileri etkilemiştir. Burada toplanan paranın büyüklüğünü göre tiyatro sahipleri parayı kullanmadan dönemin büyük Rabisi Rav Elyaşiv’e danışırlar. Rav Elyaşiv yapılan bu durumun “geneva” hırsızlık olduğunu çok açık bir şekilde ifade eder. Çünkü ortada zor durumda olan bir çocuk yoktur sadece sahnede ajitasyon yapılmış ve seyirci etkilenmiştir.

Peraşamız “lo tonu iş et amito” derken aslında çevremizi böyle üzmememiz konusunda bir mitsvaya gönderme yapmaktadır. Olmayan bir şeyi varmış gibi yaşatmak ve bundan kazanç sağlamanın hırsızlıktan farklı olmadığını Rabiler bizlere öğretmektedir.

Öğrenmek ve uygulamak: Hayatımızda yakınlarımızın bazen ciddi değişiklikler gösterdiğini görür ve nedense bunları kabullenmekte zorlanırız. Hele bu değişiklikler dini anlamda kat edilen bir yol şeklindeyse tepkimiz daha acımasız olur. İnsanlar yaşamlarının belirli dönemlerinde daha fazla maneviyata ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç onları bazı şeyleri öğrenmeye iter. Öğrendiklerini bazen de uygulama aşamasına geçmeleri gereken zaman geldiğinde hayatlarında bazen küçük bazen de radikal değişiklikler yaparlar. Bize düşen o kardeşimizin yanlışlarla dolu olan geçmişini ona anımsatmamaktır. O kişi hayatında bazı değişiklikleri yapma ihtiyacı duymuş ve bunu uygulamıştır. Bu konuda ona yanlışlarını anımsatmak, bununla ilgili olarak alaycı sözler söylemek yukarıda andığımız yasağı ihlal etmekten başka bir şey değildir. Hele onu seçtiği doğru yoldan vaz geçirmek için çaba göstermenin anlamı olmadığı gibi kişinin kafasını karıştırmaktan başka bir sonuç elde edilemeyecektir. Hele hele de yaptığı doğru atılımı bir şekilde engelleyip onu eski haline döndürmek ciddi bir yanlıştan başka bir şey değildir.

Bu noktada Pirke Avot’un beşinci bölümünde yer alan öğretiyi paylaşmak doğru olacaktır. Pirke Avot bu bölümde Moşe Rabenu ile bölünmeden sonra kuzeyde kurulan İsrael devletinin ilk kralı Yarovam ben Nevat arasında bir karşılaştırma yapar. Moşe Rabenu’nun hem mitsva yapıp hem de insanlara doğru yolu gösterdiğine değinen Mişna Yarovam’ın sadece kendisinin hata yapmadığını insanlara da hata yaptırdığını paylaşır. Krallığın bölünmesinden sonra kuzeydeki krallığın başına geçen Yarovam’ın en büyük korkusu Yeuda krallığının topraklarında kalan Bet Amikdaş’ın senede üç ziyaret bayramında insanlara bazı şeyleri hatırlatması ve o krallığa geçiş yapmalarıdır. Bu korku ile iki altın buzağı yaptırarak insanları putperestliğe sevk eder, Yeruşalayim’e ziyareti yasaklar. İki yüz doksan yedi yıl boyunca ayakta kalan krallık son kral Oşea ben Ela’ya kadar başa kim geçerse geçsin aynı endişeyle putperestliğe devam etmiştir.

Benzer bir şekilde kendi yanlışını görerek arkadaşının mitsva yapmasını engellemek ve onu doğru yoldan saptırmaya çalışmak hata işlediği gibi başkalarının da hata yapmalarına neden olmaktır.    

Tesellide bile dikkat etmek: Tanrı bu emirle insanlara acı çektirmememizi söylemektedir. Sıkıntısı olan bir insanı teselli etmek amacı güderek belki de iyi niyetle başına gelen bu olayların mutlaka temelinde bir yanlışın yaptığını söylemek onu daha sıkıntılı arayışlara yönlendirir. Tarihimizde sıkıntı çekmek konusunda hiç de az olmayan kişilerin başında İyov adlı tsadik gelmektedir. İyov son derece rahat bir hayat sürerken başına gelen sayısız felaketle yıkılır. Onu teselli etmeye gelen arkadaşlarının söylediği “hagiga nigmera – kutlama bitti” ifadesi onu derinden yaralar. Doğrudur bir kişi sıkıntı çekiyorsa bunun Tanrı katında bir nedeni vardır ama bunu o kişiye sıkıntısı sırasında söylemenin bir anlamı da yoktur.

Yaakov Avinu Rahel ile evlenmek isterken Lea ile evlenir. Daha sonra Rahel ile evlenebilmek için yedi yıl daha çalışmayı göze alan Yaakov çok sevdiği eşine kavuşur. Ancak bir süre sonra Lea Yaakov’a çocuk vermeye başlar ve Rahel bu konuda oldukça dertlidir. Bu sıkıntısını Yaakov ile paylaşan çocuksuz kaldığı sürece “ölü” gibi olduğunu söyleyen Rahel’e Yaakov’un cevabı onu teselli etmek şöyle dursun daha da üzmekten başka bir işe yaramamıştır. Yaakov Tanrı’nın yerinde olmadığını oldukça katı bir ifadeyle söyler. Rabiler Yaakov’un bu yaptığının Rahel’in acısını arttırmaktan başka bir işe yaramadığı için onu hatalı bulurlar. 

Sözü buraya getirmişken kendilerine acı veren sözleri duyan kişinin nasıl davranması gerektiğini de paylaşmak isteriz. Acı çeken bir insan bu sözlerle daha fazla üzülebilir hatta bu sözlere karşı tepkisini oldukça şiddetli bir şekilde gösterebilir. Ancak asıl erdemli olan bu sözlere karşı sessiz kalması ve bunu hazmedebilmesidir. Unutulmamalıdır ki Tanrı utandırılıp sıkıntı çekenlerin yanında ve onların yardımındadır. Bu erdemi göstermek oldukça güçtür çünkü insanoğlu yaratılışı gereği ve yetser ara etkisiyle bazen vermemesi gereken tepkileri verebilir. Asıl olan erdemli bir şekilde susmayı bilmektir.

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

Tanrı Sinay dağında Moşe’yle konuştu ve ardından İsrailoğulları’na Şemita kurallarından bahsetti. Tora’mıza yorum yapan Raşi Tora’da bahsedilen bu cümle ile ilgili bu soruyu sordu.

Tanrı, bu peraşada, neden yalnızca Sinay dağındaki öğretilerden şemitadan bahsetti?

Bütün kanunlar İsrailoğullarına Sinay dağında verildiğine göre neden yalnızca Şemita’ nın kendisini ön planda tutuldu?

Bu cümle ile Tora bize, nasıl geniş bir öğretiye sahip şemita kuralları tüm detayları ile Sinay’da verildiyse aynı şekilde diğer tüm kural ve kanunların Sinay dağında verildiğini öğretmektedir.

Tüm emirlerin detaylarının Sinay dağında verildiğini göstermek için neden özellikle şemita kanunları örnek olarak seçilmiştir?  Bunun sebebini anlayabilmek için Şemita’nın arkasındaki derin öğretiyi kavramamız gerekmektedir.

‘’Size vermekte olduğum ülkeye geldiğimizde, toprak Tanrı adına Şabat dinlenecektir. Altı yıl tarlanı ekebilir, altı yıl bağını budayabilir ve ürününü toplayabilirsin. Fakat yedinci yılda, Ülke için işi bırakmayı gerektiren bir Şabat olacaktır.’’

Bazılarına göre bu kanun Tanrı’nın yaratılışını ve Şabat’ı hatırlamamız için verilmiştir. Dünyanın yaratılışına paralel olarak altı gün çalışmalı ve yedinci gün dinlenmemiz gerekliliği dile getirilirken aynı düşünce ile altı sene çalışmalı ve yedinci sene toprağı dinlendirmeliyiz. Bu sayede dünyanın yaratıcısının Tanrı olduğu hatırlanacaktır. Böylelikle,  Şemita kanunun ilk öğretisi,  Tora’nın en önemli Yahudi felsefesi Şabat öğretisine paralel olmasıyla birlikte Tanrı’nın yaratıcı gücünü dile getirmektedir. Şemita, insan ile Tanrı arasındaki ilişkide düşüncemizde Tanrı fikri üzerinde odaklanmaktadır. Şemita kanunun ilk öğretisi beynimizde Tora ile birlikte Tanrı’yı düşünmemizi ve O’nun bu dünyanın yaratıcısı olduğunu kabullenmemizi sağlamaktadır. Bu düşünce ile Tora’nın en önemli boyutunu idrak etmemizi sağlamaktadır.

Yukardaki cümlede belirtilen cümlede  ‘’Altı yıl tarlanı ekebilir, altı yıl bağını budayabilir ve ürününü toplayabilirsin.’’ ifadesinden yola çıkarak Şemita’nın ikinci boyutu öğretilmektedir.

İnsanın çalışması ‘’Avoda ‘’ gerekliliğinden bahsedilmektedir. İnsanın yaşamını belli bir düzene ve anlamlı bir boyut kazandırması için gerek fiziksel ve gerekse de manevi çalışmasını gerektiği gibi yerine getirmelidir. Fiziksel ve ruhsal çalışma sayesinde Tanrı ile olan ilişkisi de büyücektir. Burada bahsedilen manevi çalışma ile dile getirilen avodat balev kalpte çalışacaksın,  sözünden yola çıkararak bize duadan ibadet etmekten bahsedilmektedir. Bet- Amikdaş zamanında ‘’ Avoda –Tanrı’ya hizmet ‘’ insanın pişmanlığını belirtmek ya da isteklerini sunmak için getirdiği kobranlar ile yapılırdı. Bet-Amikdaş’ın yokluğunda ise Tanrı’ya bu görevimizi kalbimizin hizmeti olan Tefila (dua) ile yerine getiriyoruz. İbranice’de dua etmek için kullanılan en yaygın terim ‘’leitpalel’’ sözcüğüdür. Leitpalel sözcüğü dönüşümlü bir fiil olup, kendimizi incelemek ve yargılamak anlamına gelir. İncelememiz gereken temel noktalar tutumumuz ve davranışlarımızdır. Bilincimizi geliştirmek için hayatta nerede olduğumuzu bilmek çok önemlidir. Duadan önce veya dua esnasında bir veya iki kavram üzerinde yoğunlaşmamız kişisel gelişmemizi ve maneviyatımızın yükselmesini sağlayacaktır. Yahudilik yaşamı, öğrenmek gelişmek ve değişmek için düzenli akan bir nehir gibi görür. Buna ‘’Tikun amidot - insan karakterinin ve davranışlarının yükselen bir bilinçle devamlı olarak yontulması ve işlenmesi’’ denir. Dua, insanın değişerek daha iyiye yönelmesini sağlayan bir araçtır.  

Böylelikle,  Şemita’nın ilk öğretisinde Tora ve inanç esas olduğundan, bu öğreti bize önce beynimizi sonra da kalbimizi yani duygularımızı ifade etmektedir.

Şemita’nın üçüncü öğretisini de Tora’daki şu cümleden öğrenmekteyiz:

‘’Toprağın dinlendiği ürünü, sizin için yenebilir olacaktır. Senin, kölen, cariyen ve ihtiyaç olan herkes için yiyecek olacaktır. ‘’

Bu cümleden yola çıkarak Şemita’nın üçüncü öğretisi ‘’Gemilut Hasadim – Yardımseverlik ‘’ boyutunu öğretmektedir.  Bu kanunda bizlere tüm vücudumuzu ifade etmektedir. Dünyanın temelini oluşturan taşların üçüncüsü iyilik yapmaktır. Fakire yardım etmek, hasta ziyareti,  dul ve yetimlerin ihtiyaçlarını karşılamak, yakınını kaybeden bir kişinin yanında bulunup gereken yardımları yapmak, moral ihtiyacı olan kişiye zaman ayırarak ona manevi destek olmak gibi tüm iyilikler ‘’Gemilut Hasadim –İyilikseverlik‘’ içine girer.

Buradan görüldüğü gibi şemitanın üç ayrı öğretisi bizlere insanın vücudunun üç temel kısmını ifade etmektedir. Tora ve inanç beynimiz, avoda manevi çalışma (dua) kalbimiz, gemilut hasadim yardımseverlik tüm vücudumuzu ifade etmektedir.

Pirke Avot’ta şöyle der;

Anşe Keneset Agedola’nın en son üyelerinden Şimon Atsadik şunu öğretir:

Bu dünya üç temel unsur üzerinde var olur:  Tora öğrenmek TORA – Tanrı’ya hizmet etmek AVODA –  İyilikseverlik - GEMİLUT HASADİM

Şemita’nın öğretisi de bu üç önemli temel taşını içerir. Bu nedenle Tora kanunların ve detayların tümünün Sinay dağında alındığına dair Şemita örnek gösterilmektedir.

 Tora yorumcularından Raşi’nin sorduğu sorunun cevabı da Şemita’nın bu derin öğretilere sahip olmasındandır.

Her insanın davranışları kendine, Tanrı’ya ve diğer insanlara karşı uygun olmalıdır. İnsan kendini ve karakter yapısını Tora öğrenmekle geliştirir. Dua etmek ve mitsvaları uygulamakla Tanrı’ya hizmet eder, insanlarla şefkat ve saygıya dayalı ilişkiler kurarak da insanlara karşı olan görevlerimizin iyi olmasını sağlarız. Tanrı’ya ve diğer insanlara karşı davranışlarımızın mükemmel olabilmesi bu üç temel unsura bağlıdır: TORA (Tora’nın kendisi), Avoda (dua), Gemilut Hasadim (iyilikseverlik)

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Omer süresince yeni kıyafet alınır mı? (Emor veya Behukutay)

Omer süresince yeni bir kıyafet satın alınabilir. Hatta bu işlem bir mitsva içinse çok daha rahat satın alınabilir. Yeni satın alınan kıyafet Şabat günü giyilip, “şeeheyanu” berahası söylenir. Eğer giysi berit mila bar mitsva gibi mitsva için satın alınanmışsa o gün giyip”şeeheyanu” söyleyebilirler.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Rav İsak Alaluf

קדושה – KEDUŞA

Şahrit, Musaf ve Minha Amidalar’ında yer alan Tanrı’yı yücelten hatta benzer sözlerle meleklerin de aynı şeyi yaptıkları bir bölümdür. Minya yokluğunda okunmaz. Amidalar’daki giriş bölümleri farklılık gösterebilir. Arvit duasında yoktur ama “Keduşa” berahası burada da yer alır. Şahrit içinde ve “Uva letsiyon” dediğimiz duada Keduşa vardır. Amida Keduşa bölümü mutlaka ayakta okunurken diğerleri oturarak okunmalıdır.

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf

Kan yeme yasağı

Sefer Ahinuh 148 numaralı mitsva olarak kan yeme yasağını işler. Tsav peraşasında net bir şekilde belirtilen bu yasağa iştirak etmemek için “tuzlama” dediğimiz kandan arındırma işlemi uygulanır. Tarih boyunca Yahudiler’e kan iftirası yöneltenlerin bu yasağı nasıl görmediklerini de sorgulamak gerekir.

HAFTANIN SÖZÜ

Kendine ağır olduğu kadar hafif bir mitsva da edin. Çünkü mitsvaların ağırlığı ve ödülleri belli değildir. (Rabi Yeuda Anasi – Pirke Avot 2/1)