Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

1 Nisan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

5:18

6:30

-----

Yeruşalayim

6:22

7:35

Tel Aviv

5:33

6:32

  24 Mart

Tel Aviv

6:37

7:37

İstanbul

6:07

6:47

2012

İstanbul

7:14

7:54

V A Y İ K R A

 Hatırlatmalar

ü  Roş Hodeş Nisan - Paraşat Ahodeş

ü  31 Mart Şabat: Şabat Agadol

ü  5 Nisan Perşembe Akşamı: Hamets Kontrolü ve Kal Hamira

ü  6 Nisan Cuma: Erev Pesah - Biur Hamets

ü  7 Nisan Şabat: Pesah I

 

Bu HP .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Vayikra 1:1-5:26)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

·          "Korban Ola - Yükselen Korban". Bu korban türünde, hayvan, Mizbeah üzerindeki ateşte tamamen yakılarak bir anlamda "Tanrı'ya yükselir".

·          "Korban Minha - Un Korbanı". Kaliteli un, zeytinyağı ve günlük ile hazırlanan ve beş farklı türü olan özel korban.

·          "Korban Şelamim - Barış Korbanı". Hayvanın bir kısmı Mizbeah'ta yakıldıktan ve bir kısmı Koenler'e verildikten sonra eti, korban sahibi tarafından yenir.

·          "Korban Hatat - Hata Korbanı". Koen Gadol, cemaatin tamamı, kral veya sıradan bir Yahudi tarafından yanlışlıkla yapılan ihlallerin affı için getirilen, farklı türlerde korbanlar.

 "Korban Aşam - Suç Korbanı". Kutsal hizmete ayrılmış bir canlı ya da eşyadan kişisel yarar sağlayan, Tora'nın bir yasağını ihlal ettiğinden kuşkulanan veya bir başkasını aldatmak için yalan yere yemin ederek "Tanrı'ya ihanet eden" kişiler tarafından getirilen korbanlar.

Bu hafta ayrıca, Bene-Yisrael'e verilen ilk emir olan Roş Hodeş mitsvasının yer aldığı Peraşat Ahodeş (Şemot 12:1-20) okunur. Bunun sebebi, burada ilk ay olarak Nisan'ın belirlenmesidir. Zira Nisan ayı bu hafta başlamaktadır.

DEVAR TORa

[Rabanit Malka Touger]

 

Küçük Alef

 

Bu peraşanın açılış sözcüğü olan Vayikra, "seslendi" anlamına gelir. Vayikra, Tora'nın beş kitabının üçüncüsünün adı ve aynı zamanda bu peraşanın da hem adı hem de ilk sözcüğüdür.

Vayikra sözcüğünün Tora'da burada yazılış şekline baktığımız zaman, olağandışı boyutta bir harf içerdiğini görürüz. Bu sözcüğün son harfi olan Alef diğer harflere göre küçük yazılmıştır.

Tanah'ta farklı boyutta olan tek Alef bu değildir. Divre Ayamim I kitabında diğerlerinden farklı boyutta olan bir Alef daha vardır. O da "Adam" sözcüğünün başında, ilk insan olan Adam ile başlayan nesillerin sırasını anlatan pasuktadır.

Ancak Adam sözcüğünün içindeki Alef, Vayikra sözcüğünün içindeki gibi küçük değildir. Tam aksine, bu Alef diğer harflerden daha büyüktür.

Adam sözcüğündeki olağanüstü büyük Alef sayesinde Adam hakkında bir fikir edinebiliriz. Adam çok özel biri olduğunu biliyordu, çünkü Bizzat Tanrı'nın Eli'yle yaratılmıştı. Kendinden çok emindi, o kadar emindi ki dikkatli davranmadı ve Bilgi Ağacı'nın meyvesini yeme hatasına düştü.

Elbette her insan ne kadar özel olduğunu bilmelidir, ama kibirli veya dikkatsiz olmamalıdır. Moşe de mutlaka özel biri olduğunu biliyordu. Ne de olsa, Tanrı ile "yüz yüze" konuşan tek kişi oydu. Buna rağmen, Moşe herkesten daha alçakgönüllüydü. Kendi kendine şunları söylerdi: "Sahip olduğum her şey Tanrı'nın bir hediyesidir. Eğer Tanrı bu fırsatları bir başkasına verseydi, o kişi kesinlikle benden daha üstün olurdu."

Moşe kendini başkalarından daha küçük ve daha önemsiz görürdü. İşte bu yüzden Vayikra sözcüğünde küçük bir Alef vardır. Meşhur otorite Raşi bize Tanrı'nın Moşe'ye seslenmesinin özel bir ilginin işareti olduğunu anlatır. Tanrı alçakgönüllü insanları sever. Moşe alçakgönüllü olduğu için Tanrı onu çağırdı ve ona özel ilgi gösterdi.

Hepimiz Adam'ın çocuklarıyız ve Yahudiler olarak her birimizin ruhunda Moşe'nin bir kıvılcımı vardır. Adam'ın olabileceği kadar büyük olmak için, Moşe'nin yaptığı gibi, mütevazı bir şekilde hareket etmeliyiz.

DEVAR TORA

 [Rav Moşe Benveniste]

BİLGİ ZENGİNLİKTİR

 

Rabi Yonatan Omer: Kol Amekayem Et Atora Meoni Sofo Lekayma Meoşer. Vehol Amevatel Et Atora Meoşer Sofo Levatela Meoni  (Pirke Avot 4:9) Rabi Yonatan der ki: Tora'nın kurallarını yoksulluk ve zorluklar içinde uygulayan kişi eninde sonunda onları zenginlik ve refah içinde uygulamaya devam edecektir. Tora'nın kurallarını zenginlik ve bolluk içinde görmezlikten gelen kişi eninde sonunda kendisini yoksulluk içinde bulacaktır.

Rabi Yonatan bu öğretisi ile şunu demek ister. Zenginlik ve fakirlik insanlar için zorlu birer sınavdır. Bazı kişiler ekmeklerini kazanmak için çaba sarf ederken eğitim ve kültürünü artırmak için zorlanabilir. Aynı şekilde zenginlik peşinde koşan kişi servetine servet katmak için uğraşı verirken eğitim ve kültürünü ihmal edebilir.

Rabilerimiz şöyle derler: Marbe Nehasim - Marbe Deaga (Pirke Avot 2/7) Kişinin serveti artıkça - Kaygıları da artar.

Zenginlik ve yoksulluk sınavları aslında çok zorludur. Kral Şelomo Tanrıya şöyle seslenir: Raş Veoşer Al Titen Li- Atrifeni Lehem Huki (Mişle 30/8) Bana ne yoksulluk ne de aşırı zenginlik ver. Payıma düşen ekmeği ver yeter!

Ve şöyle devam eder: Pen Esba Vehihasti Veamarti Mi Ad... Ufen İvareş Veganavti Vetafasti Şem Elokay. Bolluk yüzünden seni inkâr etmeyeyim. Yoksulluk yüzünden de hırsızlık edip senin Adını ihlal etmeyeyim (Talmud Yoma 35/B ).

Rabilerimiz bu iki sınav için şöyle derler: 120 yaşında [yani ömrün sonunda] zengin veya fakir kişi yüce Tanrının önünde yargılanacaktır. Yoksul kişiye ‘neden eğitime öncelik vermedin?' diye sorulacaktır. Cevabı şöyle olacaktır: Çok yoksuldum ekmek peşine düştüm, eğitime vakit ayıramadım. Tanrı ona şu şekilde cevap verecektir: Sen İlel'den daha zor durumda olmadın ki! İllel her gün zorlukla kazandığı çok az bir paranın yarısını, onu içeriye alsın diye yüksek bir din okulunun kapıcısına verirdi Sonunda da büyük bir din bilgini oldu.

Daha sonra çok zengin olan bir kişi Tanrının huzuruna çıkar. Aynı soru ona da sorulur, Cevabı ise: işlerimle çok meşguldüm, toplantılar, seyahatler, uğraşılar, kültür ve eğitime vakit ayıramadım. Ona da şöyle bir cevap verilir: Sen Rabi Elazar Ben Hartum'dan daha zengin olamazsın. Babasından ona karada iş yerleri, deniz de gemiler miras kalmıştı. Kendisi ise bütün bunlara rağmen elinde bir parça ekmekle yüksek din öğretimi veren okullara giderdi.

Bu iki şahsiyet bir yoksul biri de zengin olarak eğitim ve Tora kurallarını ihmal edenlere birer çarpıcı örnektir.  Yaşamımız boyunca bu türlü sınavlardan başarı ile çıkmamız gerekir. Aksi halde Yetser Ara'nın kötü dürtünün kölesi oluruz.

Aslında şöyle bir soru sorabiliriz: Rabi Yonatan; "Sınavdan başarıyla çıkan kişiler eninde sonunda ödüllendirileceklerdir" der. Halbuki çoğu kez kültüre özen gösteren Tora'nın kurallarını yerine getiren kişilerin yoksulluk içinde bu dünyadan ayrıldıklarını, maddiyata önem verenlerin ise zenginlik içinde ayrıldıklarını görürüz. Bunun cevabı şöyledir: Zenginlik ve yoksulluk sade maddiyat ile sınırlandırılmaz. Kültürlü insan maddi olarak yoksul olabilir, fakat o kişi gönül zenginidir, Yaşamından memnundur. Diğeri ise maddi olarak çok zengin olabilir fakat doyumsuzdur. O da gönül fakiridir.

Kral David mezmurunda şöyle der:  Lule Torateha Şaaşuay Az Avadti Beonyi  (Teilim 119/92) Yüce Tanrım senin yasaların olmasaydı çektiğim acılardan yok olurdum.

Görülüyor ki en büyük zenginlik eğitimli ve kültürlü bir kişi olmaktır.

Tekrar görüşmek ümidiyle,

Rav Moşe Benveniste

 

MAASE

Nereye Gittiğini Biliyor Musun?

 

Meşhur Tora âlimi Rabi Yonatan Aybeşuts kralın danışmanıydı. Bir gün kral kendi arabasında Viyana sokaklarını dolaşırken bu akıllı danışmanına ve dostuna rastladı. Birbirlerini sevgiyle selamladıktan sonra, kral hahama nereye gittiğini sordu:

"Bilmiyorum," diye cevap verdi Rabi Yonatan.

Kralın gözleri aniden öfke ile parladı. Arkadaşı olsun veya olmasın, bu Yahudi, majesteleriyle nasıl böyle konuşmaya cüret edebilmişti! Hemen muhafızlara danışmanı tutuklamalarını ve hapse atmalarını emretti. Ancak gün bitmeden kral merhamet etti. "Ne de olsa bu benim en akıllı danışmanımdır; beni adam yerine koymamayı düşünmüş olamaz. Bu davranışının bir açıklaması olmalı."

Gidip ünlü âlimi hücresinde ziyaret etti. "Kralına nasıl bu kadar saygısız bir şekilde hitap etmeye cüret ediyorsun?" diye onu azarladı.

"Size karşı saygısız olmak istememiştim, Majesteleri. Bana nereye gitmeyi planladığımı sormadınız. Nereye gittiğimi sordunuz. Ben gerçekten nereye gittiğimi bilmiyordum. Ve şimdi sizinle açık konuşmalıyım; çünkü haklıydım. Sinagogda Tora öğrenip dua etmeyi planlamıştım, ama onun yerine hapse girdim!"

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss - www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna'da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat'ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav'a başvurulmalıdır.

Melaha 5: TOHEN - Öğütmek

 

Av Melaha: Tahılı un haline getirmek için öğütmek.

Temel Prensip: Bir nesneyi yeni bir işlevde kullanmak için küçük parçalara bölmek.

‘Tolada'lar: Tahtadan veya metalden talaş yapmak, kaya tuzunu öğütmek, çiğ sebzeleri küçük parçalara doğramak.

Tohen melahası şunlar için geçerlidir (yani aşağıdakilerin Şabat günü öğütülmesi yasaktır):

1. Topraktan çıkan yiyecek maddeleri.

2. Topraktan çıkmayan, ama öğüterek yenebilecek hale gelen yiyecek maddeleri (örneğin, yaşlı bir insanın kolay yemesi için pişmiş eti öğütmek gibi). Ancak bu işlem yemekten hemen önce yapılırsa buna izin verilir. (Peynir ve yumurta ezilebilir. Ama tüm bu işlemler için rende benzeri aletler kullanılamaz.)

3. Topraktan çıkmış olsun ya da olmasın, yiyecek maddesi olmayan nesneler.

PERAŞADAN DERSLER

[Rabi Zelig Pliskin - Love Your Neighbor]

[Haftanın Peraşası, Vayikra 5760]

"Hata işleyen ve arkadaşını kendisine emanet edilen mal konusunda ... aldatarak Aşem'e ihanet eden kişi..." (Vayikra 5:21) Kendisine bir mal emanet eden bir arkadaşına, malın kendisinde olmadığını söylemek, o kişiye karşı elbette bir suçtur. Ancak bu neden aynı zamanda "Tanrı'ya ihanet" olarak adlandırılmaktadır?

 

Rabi Akiva şu bakışı sunar: "Bir arkadaşına bir mal emanet eden bir kişi, bunun başkaları tarafından bilinmesini istemez; dolayısıyla bu olay ikisi ve Tanrı arasında kalacaktır. Bu sebeple, emanetçi kişi bu malı aldığını inkar ettiği zaman, Tanrı'yı inkar etmiş olur." Adam bu hareketiyle, Tanrı'nın bu tipteki bir davranışı yasakladığını, olaya şahit olduğunu ve buna önem verdiğini; sonunda da bu hareketten dolayı kendisini sorumlu tutacağını inkâr etmektedir. Yahudilikteki Tanrı kavramı, O'nun Yaratıcı, Devamlılığı Sağlayıcı ve Müfettiş olduğu, her şeyi bildiği, her şeye gücü olduğu ve sonsuz iyiliğin kaynağı olduğu şeklindedir. Tanrı her birimizi düşünür ve azami potansiyelimize erişmemiz için bize gerekli olanları temin eder. Dolayısıyla, böyle bir durumda tek şahit O'dur; ve durumu inkar etmek, Tanrı'yı inkar etmekle eşanlamlıdır

ALİHOT OLAM

[Sefer Yalkut Yosef - Rabi Yitshak Yosef]

 

Ebeveynin Huzurunda Ayağa Kalkmak

1. Baba Sefer-Tora'ya kalktığı zaman, oğul onun onuruna ayağa kalkar ve babası yerine geri oturana kadar bekler. Aslında kural gereği yalnızca babası Sefer-Tora'ya çağrıldığında oraya ulaşana kadar, okuma bittikten sonra da yerine dönene kadar ayakta durmak yeterli olurdu; ama geleneğimiz Sefer-Tora okunurken de ayakta bekleme şeklindedir ve bu gelenek değiştirilmemelidir. Sefer-Tora'dan indikten sonra babanın elini öpmek gerekir.

2. Bazı yerlerde Tora'ya kalkan bir kişi, okuma bittikten sonra geri döndüğünde onunla öpüşürler. Bu kişilere, bu uygulamayı bırakmaları gerektiğini açıklamak yerinde olacaktır; zira her ne kadar bu öpüşme sevgiden çok saygı ifadesi olarak yapılıyorsa da, buna rağmen öpüşme sinagoga uygun bir davranış değildir. Ancak bu o kişilere tatlı bir dille, söylenenleri kabul edecekleri bir şekilde açıklanmalıdır. Ve elbette bunun hiç yapılmadığı bir yerde bunu yapmaya başlanmaması gerektiğini söylemeye lüzum yoktur.

3. Bir kişinin babası Hazan olarak dua ediyorsa, elbette oğlunun duanın sonuna kadar ayakta durma yükümlülüğü yoktur; ancak babası yerinden Teva'ya giderken oğlu ona saygı olarak ayağa kalkmakla yükümlüdür.

4. Kişi, annesi, babası veya hocası-Ravının odaya her girdiğinde onu görünce ayağa kalkmakla yükümlüdür. Günde yüz kez bile olsa yükümlülük devam eder. Kural, orada babasından başka kimse yoksa bile aynı şekilde geçerlidir. Aşkenazların uygulaması ise, öğrencinin, Rav'ın önünde günde yalnızca iki kez, sabah ve akşam, kalkması şeklindedir ve bu uygulamayı dayandırabilecekleri bir temel vardır.

5. Onurundan feragat eden bir babanın buna hakkı vardır ve bu nedenle eğer baba, oğlunun kendisi için, günde iki kez için bile olsa, hatta hiç kalkmamasını hoş görüyorsa, babayı bu şekilde onurlandırma yükümlülüğü ortadan kalkar ve oğul babası için ayağa kalkmama hakkına sahiptir. Yine de babası veya annesi odaya girdiyse oğul öne doğru kalkarmış gibi hafif bir harekette bulunarak doğru bir davranışta bulunmalıdır. Bir evlat ebeveyninden bu konuda feragat etmelerini ister ve onlar sessiz kalırsa bu onların feragat ettiği anlamına gelmez. Bunun için ebeveynin ‘evet' veya ‘tamam' demesi veya başıyla onaylaması gerekir. Ve eğer ebeveyn bu feragatten vazgeçerse evladın ayağa kalkma yükümlülüğü tekrar geçerlilik kazanır.

                                                                                             

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

Başarıya giden yol her zaman inşa halindedir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.