Haftanın Peraşası BülteniTanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  15 Mart

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

5:11

6:23

-----

Yeruşalayim

5:16

6:28

Tel Aviv

5:26

6:25

8 VeAdar

Tel Aviv

5:31

6:30

İstanbul

5:57

6:37

5768

İstanbul

6:04

6:44

V A Y İ K R A

 Hatırlatmalar:

 

ü Şabat Zahor

ü 20 Mart Perşembe: Taanit Ester

ü 21 Mart Cuma: Purim

ü 22 Mart Şabat: Purim Şuşan

ü 29 Mart Şabat: Şabat Para

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Vayikra 1:1-5:26)

[www.chabad.org]

 

Tanrı, Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

 

·          "Korban Ola - Yükselen Korban". Bu korban türünde, hayvan, Mizbeah üzerindeki ateşte tamamen yakılarak bir anlamda "Tanrı'ya yükselir".

·          "Korban Minha - Un Korbanı". Kaliteli un, zeytinyağı ve günlük ile hazırlanan ve beş farklı türü olan özel korban.

·          "Korban Şelamim - Barış Korbanı". Hayvanın bir kısmı Mizbeah'ta yakıldıktan ve bir kısmı Koenler'e verildikten sonra eti, korban sahibi tarafından yenir.

·          "Korban Hatat - Hata Korbanı". Koen Gadol, cemaatin tamamı, kral veya sıradan bir Yahudi tarafından yanlışlıkla yapılan ihlallerin affı için getirilen, farklı türlerde korbanlar.

·          "Korban Aşam - Suç Korbanı". Kutsal hizmete ayrılmış bir canlı ya da eşyadan kişisel yarar sağlayan, Tora'nın bir yasağını ihlal ettiğinden kuşkulanan veya bir başkasını aldatmak için yalan yere yemin ederek "Tanrı'ya ihanet eden" kişiler tarafından getirilen korbanlar.

 

Purim'den önceye rastlayan bu Şabat günü, ikinci bir Sefer-Tora çıkarılarak Zahor (Devarim 25:17-19) peraşası okunur. Burada, Bene-Yisrael'e ilk saldıran millet olan Amalek'in yaptığını hatırlama ve bu milletin hatırasını gökyüzü altından silme emri vardır. Bu peraşayı okumamızın sebebi, Purim bayramının kötü adamı Aman'ın, Amalek soyundan olmasıdır.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Tuz Çözümü

 

Bet-Amikdaş'taki ibadeti oluşturan korbanların tümün ortak yanı nedir? Her korban sınıfı, getirilebilecek hayvanın türü, cinsiyeti, unla yapılan korbanların nitelikleri, şarapla yapılan işlemlere ait ayrıntılar gibi kendine özgü ayrıntılara sahipti. Birbirinin tamamen aynısı olan iki korban yoktu ve hiçbir gereklilik tüm korbanları kapsamıyordu. Bir tane hariç. Her korban tuzu gerektirirdi. Bunun yanında bu tuz gerekliliği hiç de düşük önemli bir yönerge değildi. Tora'nın 613 emrinden biri, tüm korbanlara tuz ekleme yönündedir. Dahası, bu vurguyu daha da vurgulamak için korbanların herhangi birinden tuzu eksik etmek de ayrıca yasaklanmıştır. Dolayısıyla şu açıktır ki, tuzun eklenmesi kritik öneme sahipti. Neden tuz?

 

Talmud bu akıl karıştırıcı soruya ışık tutmaktadır. Şöyle açıklar Talmud: Yaratılış sırasında Tanrı alt dünyayı gök kubbeden, göklerdeki suları yeryüzündeki denizlerin sularından ayırır. Denizler şoka girer. "Evrenin Hakimi!" diye haykırırlar. "Bizler Senin Gökler'deki Tahtın'a yakın olmak istiyoruz. Bizi neden böyle uzakta bıraktın?" Denizleri reddedilmediklerine ve terk edilmediklerine dair temin etmek için Tanrı onlara, Bet-Amikdaş'taki tüm korbanlar için tuz temin etme ayrıcalığını tanır.

 

Ancak bu Midraşsal açıklamaya rağmen, bazı sorular halen geçerliliğini korumaktadır. Korbana eklenen bir tutam tuz, Tanrı'ya yakın olma konusunda dayanılmaz bir arzu duyan denizi nasıl tatmin edebilir? Bu, Tanrı'dan uzak kalma konusunda nasıl bir telafidir?

 

Otoriteler şöyle açıklarlar: Birçok zaman, maneviyat düzeyimizi gereken noktaya getirmememizi çevremize gereğinden çok bağımlı olmamıza bağlarız. Kendi kendimize, manevi açıdan daha korunaklı bir çevrede yaşasak kim bilir ne kadar maneviyatlı insanlar olacağımızı fısıldarız. Kendimizi bu fiziksel ve maddiyatçı dünyadan bir yalıtabilsek, Yaratıcımız'a daha yakın hale geleceğimizi ve içimizdeki ruhun maneviyat arzularını daha iyi bir şekilde karşılayabileceğimizi düşünürüz. Ama tüm bunları düşünürken bir yandan da kendimizi mevcut ortama tamamen bırakır, bu ortamı olmamız gereken yerde olmamamız için geçerli bir bahane olarak görürüz.

 

Ama Tanrı'nın bizden beklediği bu değildir. Bizden, manevi gelişimimizi kendi bakışımıza göre ideal şartların oluşup oluşmamasına dayandırmamızı istemez Tanrı. Tanrı bizden, ortam ne olursa olsun, ne kadar zor olursa olsun, O'na bağlanmak için özlem duymamızı, çabalamamızı, bu yönde somut adımlar atmamızı ister. Dahası, Tanrı ile aramızdaki bağı kurup güçlendirecek olan çevresel koşullar değil, O'na yönelik bu samimi özlemdir. Kalbimizdeki sızılı arzu, zaman ve mekân kavramlarının ötesine geçer ve bizleri doğrudan Tanrı'nın sıcak kucaklamasına teslim eder.

 

Tanrı'nın denizin sularına yönelik teselli sözlerini işte bu ışık altında değerlendirmek gerekir. Evet, göklerdeki sular üst dünyalara yükselirken onlar yine alt dünyada kalmak durumundadır. Ama bu, onların Tanrı'ya karşı yabancı kalacakları anlamına gelmez. Çözüm tuzdadır.

 

Tuz, suda çözünen tüm kimyasal bileşiklerin sembolüdür. Bu özelliğiyle, denizin tümünün tek bir tuz tanesine indirgenmiş özüdür. Korbanlar için tuz sağlamakla, deniz, maneviyatın merkezine olan o engin mesafelere tüm benliğiyle uzanacak ve bu uzanmanın kendisi onu Tanrı'ya ulaştıracaktır.

 

Bir kralın iki oğlu vardı. Biri sarayda yaşıyordu ve kraliyetin başbakanı olarak görev yapıyordu. Babasıyla her gün görüşüyor ve birçok farklı devlet işleri konusunda kendisiyle temas ediyordu. İkinci oğul ise önemli ama çok uzak bir ülkede büyükelçilik görevindeydi. Her yıl kısa bir ziyaret için saraya döner, ama zamanın geri kalanını o uzak ülkedeki görevinde geçirirdi.

 

Birkaç yıl sonra kral yaşlanıp zayıfladı. Tahta kendi yerine kimin geçeceği konusunu ciddi bir şekilde ele almaya karar verdi. Bakanlarını çağırdı ve bir veliaht belirlediğini ilan etti.

 

"Bana yakın olan oğlum yerimi alacak" dedi.

Bakanlar bilgece başlarını salladılar. Tam bekledikleri gibiydi. Başbakan iyi bir kral olacaktı.

"Hemen oğluma ulaklar gönderin" diye devam etti kral. "Buraya gelmek için uzun bir mesafe kat etmesi gerekecek."

Bakanlar şaşırmışlardı. "Ama daha demin yakın olan oğlunuzu seçtiğiniz söylemiştiniz majesteleri?!"

"Gerçekten öyle" dedi kral. "Başbakan iyi ve sadık bir oğul. Ama o sürekli olarak benimle. Beni görmeye geldiğinde özel bir heyecan duymuyor. Elçi olan oğlum ise uzakta oturuyor olabilir, ama beni görmek için tüm kalbiyle özlem duyuyor. Bizim yakınlığımızı hiçbir mesafe etkileyemez."

 

Bizler de kendi yaşamımızda, bizim tüm benliğimizi ve kimliğimizi simgeleyen o tuz tanesine derinlerde bir yerde ulaşabiliriz. Eğer o tuzu Yaratıcımız'la aramızdaki ilişkiye adarsak, nerede olursak olalım, çok büyük manevi zenginlikler elde edebiliriz.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

Bir tanıdık belirli bir mülkü satın almayı düşünüyor ve başka vesilelerde olduğu gibi, bu anlaşmanın gerçekten tavsiye edilip olmadığı konusunda benim fikrimi sordu. Rastlantı bu ya, ben de aynı mülke ilgi duyuyorum ve eğer tanıdığımı bu mülkü satın almaya teşvik edersem bu işte ben kaybedeceğim. Yapılacak en doğru şey nedir?

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Üretici Talimatları

 

Vayikra kitabının büyük kısmı, oldukça zor konular olan korbanlar ve tuma (manevi saflık eksiği) konularını işler. Bu konuların daha da zor yapan, özellikle Bet-Amikdaş'ın ayakta olduğu zamanları ilgilendirmeleridir. İlginçtir, geleneksel yönergelere göre, küçük çocuklara Tora öğretmeye Vayikra kitabından başlamak gerekir. Hahamlarımız şöyle derler: "Saflar gelsin ve saflık konularını öğrensinler." Bunun anlamı, saf ve günahsız olan küçük çocukların Tora öğrenimine, yine Bet-Amikdaş'ın saflığını ve korbanları işleyen Vayikra kitabındaki konularla başlamasının uygun olduğudur.

 

Mantıksal açıdan bakarsak, herhalde çocuklara Tora öğrenimine başlama açısından seçeceğimiz en son kitap Vayikra olurdu! Küçük bir çocuğun hayvanların korban olarak kesilmelerini, kanlarının kaplarda toplanıp Mizbeah'ın üzerindeki serpme işlemlerinde kullanmasını nasıl karşılar? İlk bakışta çocukların Tora öğrenimine, çok teknik ve gizemli konular içeren Vayikra kitabıyla değil, örneğin atalarımızın hayatlarını anlatan Bereşit kitabıyla başlaması daha uygun görünebilirdi.

 

Bir Haham, öğrenime Vayikra kitabıyla başlama konusundaki geleneği bir benzetmeyle açıklamıştır. Otomobiller konusunda tam bir kara cahil olan bir adam ilk arabasını satın alır. Birkaç hafta boyunca arabasını neşeyle kullanır - ta ki bir gün araba çalışmayı reddedene kadar. Hayal kırıklığı içinde üretici firmayı arar ve arabasının kusurlu olduğunu iddia eder. Üretici ona arabanın yakıt göstergesini kontrol etmesini salık verir. Gerçekten de sorunun bu olduğu ortaya çıkar. Arabanın yakıtı bitmiştir. Konuyu hallettikten sonra üretici, bu adama, bir benzin istasyonuna gidip yakıt alması gerektiğini ve arabanın bu şekilde çalışacağını bildirir.

 

Adam benzin istasyonuna gider ve hayatında ilk kez benzin görür. Öfkeyle üretici tekrar arar ve "Bu kokuşmuş şey mi çalıştıracak arabamı?" der. "Bu şeyi yepyeni arabamın içine koymayı reddediyorum!"

 

Üretici sabırla açıklamaya girişir. "Bakın; üretici benim öyle değil mi? Bu arabayı ben yaptım ve onun nasıl çalıştığını sizden çok daha iyi biliyorum. Benzin size ne kadar iğrenç geliyorsa gelsin, bana - arabayı üreten kişiye - güvenebilirsiniz. Bu şey arabanın çalışmasını sağlayacak."

 

Aynı şey insan ruhu için de geçerlidir. Tanrı bizi yaratmış; insan ruhunu icat etmiştir ve ruhun en iyi nasıl besleneceğini herkesten iyi bilmektedir. Eğer geleneklerimiz çocukların ilk öğrenimlerini Vayikra kitabından yapmalarının en büyük yararı sağlayacağını söylüyorsa, o zaman bunun nasıl işe yarayacağını anlamak bizim için ne kadar zor olursa olsun, "Üretici Talimatları"nı kabul ve takip etmemiz gerekir. Ruhu yaratan O'dur ve onu en iyi beslemenin yolunu da en iyi o bilir.

 

Bu mesaj tüm mitsvaları kapsayacak şekilde de genişletilebilir. Birçok kez belli bir Alaha'nın manevi değerini anlamakta güçlük çekeriz; özellikle de bizim kısıtlı fiziksel algılarımız ve mantığımız bunu garip karşıladığı zamanlarda. Böyle durumlarda Tanrı'ya, "Üretici"ye güvenmemiz gerektiğini aklımızda tutmalıyız. İnsanı Tanrı yaratmıştır ve kendi ruhlarımızı en iyi nasıl geliştirebileceğimizi O bizden çok daha iyi bilir.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Amalek'in Mısır Çıkışı ertesinde Bene-Yisrael'e yaptıklarını hatırlamak, Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi. "Amalek'in sana Mısır Çıkış yolunda yaptığını hatırla" (Devarim 28:17). Amalek'in tüm zikrini yeryüzünden silmek Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "Amalek'in zikrini göklerin altından sil" (Devarim 28:19).

 

Uygulama: Sefer Ahinuh şöyle der: "Mitsvanın temellerinden biri şudur: Bize, Yisrael'e eziyet eden herkesin Tanrı katında nefret hedefi olduğunu, yaptığı kötülük ve verdiği zarar oranında kötülük görüp düşeceğini bildirmek. Tıpkı Amalek'te olduğu gibi. Amalek Yisrael'e ilk saldıran olarak büyük kötülük ettiği için Tanrı onların zikrini yeryüzünden tamamen silmeyi emretmiştir."

 

Pasuk şöyle demektedir: "Amalek'in sana yaptığını hatırla... unutma!" Pasuk hem "hatırla" hem de "unutma" demektedir. Unutmamak zihinde olduğuna göre, "hatırlamak" özellikle ağızla zikrederek olur. Dolayısıyla bu mitsva, Tora'nın bu kısmının Sefer-Tora'dan okunmasıyla yerine getirilir.

 

Amalek'in yaptığını hatırlamak Tora'nın bir emridir ve Hahamlarımız bunun en az yılda bir kez yapılması gerektiğini belirtirler. Geleneksel olarak bu, Purim'den önceki Şabat günü bu ek bir Sefer-Tora çıkarılarak bu kısmın okunmasıyla gerçekleştirilir. Buna bağlı olarak, bazı otoriteler, çok zoraki bir nedenle bu Şabat günü sinagoga gelip söz konusu peraşayı dinleyememiş bir kişinin, bu yükümlülüğü, bu parçanın Tora'daki yeri olan Ki Teste peraşasının okunduğu sırada dinleyerek yerine getirebileceğini belirtirler.

 

Zahor peraşası Kaşer bir Sefer-Tora'dan ve minyanın olduğu bir ortamda okunmalıdır. Yakın dönem otoriteleri, bir kişinin Zahor peraşası ya da Megila'dan sadece birini okumak arasında seçim yapması gereken durumda Zahor peraşasını tercih etmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

 

Bu peraşayı okuyan Hazan, her zamankine göre daha özen göstermeli, tüm seslendirme ve okuma kurallarına önemle riayet etmelidir. Bu peraşanın okunması Tora'nın bir emri olduğu için, hazan sinagogda kendisini dinleyecek herkesin yükümlülüğünü yerine getirmeye odaklanmalı, herkes de onun okumasıyla yükümlülüğünü yerine getirmeye konsantre olmalıdır.

 

Maase: Saygıdeğer bir Roş Yeşiva, Hafets Hayim'i ziyarete gelmişti. Sohbet sırasında bu Rav, Hafets Hayim'e, Yeşiva'da gün boyu ders verdiğini ve bu nedenle yemek yemeye çok az vakit bulabildiğini söyledir. Hafets Hayim ona şöyle dedi: "Biliyorsunuz ki Amalek dünyadaki tüm kötülüğün simgesidir. Maşiah Dönemi'ne yaklaşıyor olduğumuz için Amalek'in hatırasını tamamen silmemiz gerekecek. Bu hiç kolay olmayacak, dolayısıyla çok fazla kuvvete ihtiyacımız olacak. Bu yüzden sizden ricam, sağlığınızı korumanız için her gün sağlıklı yemek yemenizdir."

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Sorunuzun cevabı, bu konudaki rehber bilgileri klasik eseri "Mesilat Yeşarim"de (11. bölüm) özetlemiş olan büyük etik ustası Rabi Moşe Luzzato'nun sözlerinde bulabiliriz.

 

Dürüst insanın sorumluluğu şudur. Bir insan ondan tavsiye istediğinde, ona, soruyu soranın yararı dışında başka hiçbir şeyi düşünmeksizin, benzeri bir durumda kendisinin nasıl davranacağını söylemelidir. Bu tavsiye, en uzak bir çıkar düşüncesi olmaksızın verilmelidir. Eğer bu tavsiyeyi vermenin kendisinin kayba uğramasına yol açacağı bir durum ortaya çıkarsa, o zaman eğer mümkünse, bunu soruyu soran kişiye açıklamalıdır. Bu yapılamıyorsa tavsiye isteğinden muaf tutulmayı rica etmelidir. Ama ne olursa olsun, sonucu soru soranın yararına olmayacak hiçbir tavsiyede bulunamaz."

 

Bu konudaki kuvvetli duruşu Tora'nın "[Doğruyu] Göremeyen birinin önüne engel koyma" (Vayikra 19:14) yasağına dayalı olan yazar, Talmud'daki Hahamlarımız'ın bu kuralı, hayatın,  iş yaşantısının dışındaki alanlarına da uyguladıklarına işaret eder. Örneğin bir kişi, kendisinden evlilik niyetiyle filanca hakkında bilgi istendiği takdirde, o filancanın evlenmesini çok istemesinin bir sonucu olarak soru sahibini yanlış bilgilerle yanıltmama konusunda büyük çaba göstermekle yükümlüdür.

 

Bu gibi durumlarda insan, biraz "rötuşlanmış" bilgi vermenin yanlış değil, aksine büyük bir mitsva olduğu fikrine kapılabilir. Ama bu da bir yanılgıdır ve belki de bu nedenledir ki, Tanrı, Erets-Yisrael'e girişin ardından halkın "Görmeyen birini yolunda yanıltan lanetlidir" (Devarim 27:18) ilanında bulunmasını öngörmüştür.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

                                                                                        

Şabat Kandili Yakma Kuralları

1.      Kandil, yakılmadan önce, Şabat boyunca duracağı yere yerleştirilmelidir. Çünkü kandil,  yakıldıktan sonra başka yere taşınabileceği düşüncesiyle yakılamaz.

2.      Kandil, beraha söylemeden önce yakılmalıdır. Yakma işlemi bittikten sonra, kibritler yerine konur, çünkü berahadan sonra Şabat alınmıştır ve onlara dokunulamaz. Gözler kapatılır ve hemen şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Aşer Kideşanu Bemitsvotav, Vetsivanu Leadlik Ner Şel Şabat - Bizleri emriyle kutsayan ve bizlere Şabat kandilini yakmayı emreden, Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin".

3.      Kandil yakma mitsvası yemeğin yenileceği yerde yerine getirilir.

4.      Kandili yakarken Şabat elbiseleri giyilmiş olmalıdır. Fakat bir kişi elbise değişirken yakma saatini geçirecekse, o zaman kandili yakar ve elbiselerini sonra değiştirir.

5.      Şabat kandilini yakmadan önce hayır kurumları için biraz para ayırmak güzel bir adettir.

6.      Kandil yakıldıktan sonra güneşin batışına çok zaman olsa bile herhangi bir iş yapılması yasaktır.

Haftanın Sözü

[Ben Zoma]

 

Kendini burada küçük gör ki, seni gelecekte [Tanrı katında] küçük düşürmesinler.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.