Bu Hafta İçin Saatler

25 TEVET

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5781

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:16

17:31

-----

Yeruşalayim

16:22

17:37

Tel Aviv

16:32

17:33

9 OCAK

Tel Aviv

16:38

17:38

İstanbul

17:38

18:19

2021

İstanbul

17:46

18:28

İzmir

17:46

18:37

İzmir

17:53

18:44

ŞEMOT- שמות

 

 

Peraşa Özeti
[www.chabad.org]
(Şemot 1:1-6:1)

Yosef’in ölümüyle Bereşit kitabı bitmiştir. Tora'nın ikinci kitabı Şemot, Yaakov'un oğullarından oluşan ve "Bene-Yisrael" adını alan milletin bağımsızlığa kavuşmasını konu eder. Bu haftaki peraşamızın başında, Mısır hakimi Paro'nun, Bene-Yisrael'in gösterdiği nüfus patlamasından korkarak onları köleliğe zorlamasını okuruz. Ancak doğum oranı buna rağmen artınca, Paro Yahudi ebeleri çağırır ve doğan tüm erkekleri öldürmelerini emreder. Ebelerden biri olan ve bu emri uygulamayı reddeden Yoheved, bir süre sonra Moşe'yi doğurur ve gizli verdiği ilk emrin işe yaramadığını gören Paro'nun, doğan tüm erkek çocukların Nil Nehri'ne atılmasını gerektiren ikinci ve bu kez açık emrinden korumak için, Moşe'yi bir sepet içinde Nil sazlıkları arasına bırakır. Paro'nun kızı Moşe'yi bularak, onun büyük olasılıkla İbrani olduğunu anlamasına rağmen onu evlat edinir. Moşe'nin olayı başından itibaren seyretmekte olan ablası Miryam, kimsenin sütünü kabul etmeyen Moşe için, Paro'nun kızına bir sütanne teklif eder. Bu sütanne, Yoheved'den başkası değildir. Moşe böylece sarayda, kendi annesinin denetiminde büyür.
Yıllar sonra Moşe bir İbrani'yi dövmekte olan bir Mısırlı'yı öldürür. Bu olay sonucunda hayatı tehlikeye giren Moşe Midyan'a gider; burada, çobanlarla başı derde giren Tsipora'yı kurtarır ve onunla evlenerek Yitro'nun damadı olur. Yitro'nun çobanlığını yapan Moşe, sürüsüyle birlikte Horev (Sinay) Dağı'nın yanından geçerken, ateş içinde olmasına rağmen yanmayan bir çalılık fark eder. İlgisi uyanan Moşe yaklaşınca Tanrı kendisiyle iletişim kurarak, kendisine, kölelikten çıkaracağı Bene-Yisrael'i, atalarına vaat etmiş olduğu topraklara götürmesini emreder. Halkın kendisine inanmayacağından endişelenen Moşe kabul etmeyince Tanrı, inanırlığını sağlaması için ona üç tane mucize yapmasını söyler: Asası yılana dönüşecek, sağlıklı eli bir anda cüzamı andıran yaralarla dolacak, su kana çevrilecektir.
Moşe iyi bir konuşmacı olmadığını öne sürünce Tanrı, Aaron'un onun sözcülüğünü yapacağını söyler. Mısır'a dönen Moşe'yi Aaron karşılar; ikisi Paro'nun karşısına çıkarak Bene-Yisrael'i serbest bırakmasını talep ederler. Paro'nun buna cevabı, Bene-Yisrael üzerindeki baskıyı artırma şeklinde olur. Buna göre Bene-Yisrael'e artık hammadde verilmeyecek, ama üretimde günlük tuğla kotasına ulaşmaları yine de beklenecektir. Halk tüm ruhunu kaybetmiştir. Tanrı, duruma içerleyen Moşe'yi, Paro'nun sonunda Bene-Yisrael'i serbest bırakmak zorunda kalacağına ikna eder.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
Tanrısal İsim ve Mitsvalar

Her Yahudi’nin içinde Tanrı’dan bir parça vardır. “Ki helek Ad... amo” pasuğu gereğince bu kanıya varmak mümkündür. Nasıl ki vücudumuzun her hücresinde bulunan DNA bütünün bir parçası olarak kabul edilir. Benzer şekilde Tanrı’nın varlığının birer parçası hepimizin içinde yer almaktadır. Bereşit peraşasında yer alan “Tselem E.loim – Tanrı’nın imajı” ifadesi fiziksel özelliklerden değil Neşama’dan söz eder. Neşama zihinde bulunur ve bu nedenle zihnimize özel olarak saygı duyarız sözgelimi yıkanırken önce başımızı ve daha sonra vücudun geri kalanını yıkarız. Nasıl ki vücudumuzun sinirleri ve kemikleri toplamda 613 sayısına ulaşıyorsa, Neşama da kendi içinde 613 mitsvaya denk gelen 613 ışık barındırır. Pasuk “kedoşim tiyu ki kadoş ani – kutsal olun çünkü Ben kutsalım” demektedir. Bu pasuk gereğince kutsal olmamız emredilmektedir ancak bu kutsallık elbette kaynağın ile karşılaştırıldığında sözü edilemeyecek kadar küçük bir miktara denk gelmektedir. Ancak Tanrı’nın isteği kendi içimizde kendi kutsallığımızı kendi potansiyelimiz içinde gerçekleştirebilmek ve koruyabilmektir.

Tanrı Bene Yisrael’e Moşe’nin hangi İsmi söyleyeceğini bildirdikten sonra pasuk “ze şemi leolam veze zihri ledor dor - bu benim sonsuza dek ve bu nesillere anımsamış adımdır ” şeklinde devam eder. Tanrı burada hem İsminden hem de anımsanmış olmaktan söz etmektedir. İsim olarak kullanılan “şemi” sözcüğü “Şem Avaya” olarak bilinen ismin ilk iki harfi olan “yud” ve “he” harflerine tekabül eder. “Zihri” yani hatırlanacağım ifadesi de aynı ismin son iki harfi olan “vav” ve “he” harflerine gönderme yapar. “Şemi” sözcüğünün sayısal değeri 350 olup buna gönderme yaptığı ilk iki harfi eklediğimizde ortaya “mitsva lo taase” sayısı olan 365 çıkar. Benzer şekilde “zihri” sözcüğünün sayısal değeri 237’dir. Buna son iki harfin sayısal değeri eklendiğinde 248 sayısına ulaşılır ki bu da “mitsvat ase” olarak belirtilen görevlerin adedini verir. Buradan hareketle pasuğun içindeki bu iki terimin sadece Tanrısal isimleri değil aynı zamanda mitsvaların sayısını da barındırdığını görebiliriz.

Her ikisi de Şelomo Ameleh tarafından yazılan Şir Aşirim ve Kohelet’in ilk cümlelerinde ciddi farklılıklar yer alır. “Şir Aşirim aşer LiŞlomo – şarkıların şarkısı Şelomo’nundur” şeklinde başlar. Bu manzumede Şelomo günahları olsa da güzelliğini kaybetmeyen bir sevgiliyi yani Bene Yisrael’i övmektedir. Pasuk “şehora ani venava – günahlarımdan dolayı kararmış ama güzelim” demekte Bene Yisrael’in günahlarından arınma şansının her zaman bulunduğunu bu da güzelliğinin hep onunla olduğunu anlatmaktadır. Birisini övdüğümüz zaman öven kişinin kimliği o kadar da önemli değildir. Övgü dolu bir manzume olarak kabul edebileceğimiz Şir Aşirim de bu nedenle sadece ismen yazarını belirtir.

Halbuki Kohelet “divre Kohelet ben David meleh biruşalayim – Yeruşalayim’de kral olan David’in oğlu Kohelet’in sözleri” şeklinde başlar. Bu kitabın temeli fiziksel ve anlamsız zevkleri sıralayan Şelomo’nun sonunda Tanrı korkusunun ve emirleri yerine getirmenin tek gerçek olduğu kanısına varması olarak belirtilir. Burada Şelomo halkı ciddi anlamda eleştirmekte ve uyarmaktadır. Bene Yisrael gibi bir toplum uyarılacağı zaman uyaranın kimliği son derece önemlidir. Beni kim uyarmaktadır? Nereden geliyorsun? Kimliğin nedir? Bu gibi soruların yanıtı tek cümle ile açıkça verilir. Seni uyaran sözler herhangi bir yerde değil Yeruşalayim’de kral David’in oğlun kral Şelomo’nun sözleridir.

Kohelet’in finali de çok vurucudur: “Sof davar akol nişma et AE.loim yera veet mitsvotav şemor ki ze kol aadam – her şey söylendi. Tanrı’dan korkan ve emirlerini yerine getiren. Zaten insan da budur.” Pasukta yer alan “et AE.loim yera” ifadesi korku kavramı yer aldığından “mitsvot lo taase”, “mitsvotav şemor” ifadesi ise koruma kavramı yer aldığından “mitsvot ase” için söylenmiştir. Pasuk “ki ze kol aadam – insan budur” şeklinde sonlanır. Gerçekten de insan bünyesinde 613 mitsvaya tekabil eden 613 ışığı barındıran Neşama’dan ibarettir. Bu 613 ışık kutsamanın kaynağı olan Tanrı’dan gelmektedir. Bu kutsama yaşamımızda fiziksel olarak maddiyata da bürünmekte sahip olduğumuz maddi şeylerin berahasının temelini oluşturmaktadır. Bu ışığın verdiği beraha ile bizler fiziksel yaşamlarımızdan keyif almakta hem maddi hem de manevi mutluluğu bir arada yaşamaktayız. Tanrı’nın bize kazandırdığı bu ışık parçasının kaynağının “ner Ad... nişmat adam” pasuğu gereğince muhteşem bir meşaleye ait olduğu her zaman hatırlanmalıdır.

Tanrı’nın dört harfli bilinen kutsal ismi on iki farklı yapılandırma ile yazılabilir. Her isim bir aya tekabül eder. Mısır çıkışının yaşandığı ve Tora’ya göre ilk ay olan Nisan ayında “yud – he – vav – he” şeklinde yazılırken oldukça fazla sıkıntının yaşandığı “Av” ayında “he – vav – he – yud” şeklinde yazılır. Burada her şey tersine dönmüş gibidir. Aslında gerçeği yansıtan bu ifadeye rağmen ayın isminin “baba” ismi ile aynı olduğu unutulmamalıdır. Bir baba bazen çocuğunu doğru yola döndürmek için “sırtını dönebilir” ama gözü her zaman üzerindedir. Aylık yapılandırmanın vermek istediği mesaj da budur.

Bu on iki yapılandırma aynı zamanda peraşamızın başında yer alan on iki kabile ve Yaakov’un on iki oğlu ile bağlantılıdır. Peraşanın hemen başında yer alan “veelle şemot Bene Yisrael” pasuğundaki “şemot Bene Yisrael” ifadesinin ilk harflerinin sayısal değer toplamı 312 sayısını verir. Bu Tanrısal ismin on iki sayısı ile çarpımının verdiği sonuçla aynıdır.

Bene Yisrael bu duruma gelene kadar zorlu bir yoldan geçerler. Her biri bünyesinde Tanrısal ismin bir yapılandırmasını içermiş olsa da bu onların “hatasız” oldukları anlamına gelmez. “Şeva yipol tsadik vekam” öğretisi bir tsadiğin bile hata yapabileceğini ancak sonunda teşuva yapma yolu ile konumuna geri dönebileceğini öğretir.

Birkat Kohanim on beş sözcük içerir. Bunlardan on dört tanesi daha önce de yinelediğimiz gibi parmaklarımızda yer alan kemik sayısı ile aynıdır. On beşinci sözcük ise elimizin ayasını gösterir. Karşımızdaki ile barış içinde olduğumuzu belirtmenin en güzel yollarından biri ellerin tokalaşmasıdır. Bu tokalaşma asıl birlikteliğin ve berahanın “Ş.alom” yani barış ile mümkün olabileceğini göstermektedir.

Aslında kabilelerin kendilerini bulmasında yardımcı olan esas da Ş.alom yani barış olmuştur. Yosef’in kendisini tanıtmasından sonra kardeşlerin bir araya gelmeleri, Yaakov’un Mısır’a gelmeden önce Yeuda ve Yosef’in barış yapmaları için Yeuda’yı önden göndermesi barış olmadan gerçek birlikteliğin ve kutsamanın gerçekleşmeyeceğini göstermektedir.



DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

Akadoş Baruh U ile hareket ettiğimizde, mantığın almadığı durumlar bile normal karşılanır.

Bu başlık, bence peraşamızın esas konusunu tarif etmektedir. Nasıl mı? Paro, İbrani ebelere basit bir emir vermişti. Doğum yapan İbranilere müdahale edecekler, eğer doğan bebek kız ise yaşatacaklar, erkek doğduğu takdirde ise öldüreceklerdi. Tora da ebelerin, yani Şifra ve Pua'nın, (Rabilerimize göre Yoheved ve Miryam) emri yerine getirmedikleri yazılıdır. Aksine çocukları yaşatmak için her türlü müdahaleyi yaptıkları Rabilerce kaydedilir. Paro, bunun nedenini sorduğunda ise ''İbraniler, kendi başlarına doğum yapıyor ve bir batında altı çocuk birden doğuruyorlar bize ihtiyaç duymuyorlar'' şeklinde cevap verirler. Paro da bu cevabı kabul eder çünkü Toramızda bunun aksine bir şey söylediğini görmüyoruz. Bu noktada bir soru da biz soralım. Nasıl olur da Paro bu cevabı kabul etmiştir? 

Paro’nun yerinde olsak ''peki siz nasıl geçiniyorsunuz? Niye ebe olarak bu işi sürdürüyorsunuz?'' gibi sorular sorardık. Paro aptal değildi nasıl böyle çabuk ikna olabildi? Bunu bir şeye benzetelim: Adamın biri Afrika'dan Avrupa'ya göç eder ve iş bulmaya işçi kurumuna gider ona neler yapabildiğini ve uzmanlığının olup, olmadığını sorduklarında kibirle ''ben araç uzmanıyım'' der ne tür araçlar bunlar? Şeklinde bir soru gelince yine aynı tavırla ''at ve eşek arabaları uzmanıyım'' der. Bu cevaptan sonra memur onu doğrudan psikiyatri kliniğine yönlendirir geldiği yerde böyle bir uzmanlık sadece akıl hastanesinde mümkündür.

Bu örnekteki iki İbrani ebe, benzer bir cevabı Paro'ya verdiklerinde geçimlerini sağlayacak hiçbir iş kalmadığı kesindir. Böyle aptalca bir cevap nasıl kabullenebilir? Çünkü ebeler, Tanrı’yla yürüdüler, Tanrı’yı her işine ortak eden ve onunla yürüyen biri, böyle zor durumlarda kaldığında düşünmeden yaptığı hareketler ve aptalca sözleri bile onu kurtarabilir.     

75 sene önce olmuş bir hikâye bize bu tezi ispatlamaktadır. Haredi ve Hasidik bir Rabi olan Rav Frindler, Macaristan kralından ucunda gümüş bir haç olan bir asa alıp, onunla herkesin önünden geçerek kendisine gelmesi emrini alır. Rav düşünür, haçı keserse, onun kellesi de gider, asayı yok ederse kral her an onu soracaktır sonunda düşünür, taşınır haçı kesmeye karar verir. Bir ay sonra kral, onu çağırtır, asa ile ona gittiğinde, kral hemen sorar'' niye haçı kestin?''

Rav, ''asa çok uzundu, bende kısaltmak zorunda kaldım'' der. Kral bu seferde '' peki niye alt ucundan kesmedin?'' şeklinde bir soru sorunca Rav,''asanın alt ucunda bir sorun yoktu ki yere temas ediyordu üst ucu, çok uzundu bu yüzden kestim.'' şeklinde cevap verir. Kral da bu cevabı kabul eder. Buradan da görüyoruz ki İbrani ebeleri normalde bu cevapları kurtaramazdı, kurtulmalarının yegâne sebebi Tanrıya güvenleri ve sadece ondan çekinmeleriydi. Tanrıyla ilişkilerimizi sağlam tutalım, kendimize dürüst olalım, inancımız konusunda sağlam Tora eğitimi ile Tanrı’ya olan güvenimizi arttıralım o zaman hepimizin Tanrı’yla buluşacağı zaman gelince akıllı ve mantıklı cevaplarımız, olur bizi o zaman bunlar kurtarabilir. 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
(Kaynak: www.hidabroot.org)
Rav İzak Peres

Şabat günü çalar saat susturulur mu?

Şabat günü mekanik (kurmalı) saat kurulabilir ve çaldığı zamanda susturulabilir. Şabat öncesinde cep telefonundaki alarm kurulursa Şabat çalmasında bir sakınca yoktur, hatta melodi ile çalarsa çok daha iyidir. Ancak saati susturamaz yerinden oynatamaz ama üstüne bir şey koyarak sesini azaltabilir.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Rav İsak Alaluf
ספר תורה – SEFER TORA

Moşe Rabenu ölmeden önce Tanrı’nın kendisine dikte ettirdiği Sefer Tora’yı tamamlar. Moşe aynısından on iki tane daha yazarak bunları kabilelere verir. İlk Sefer Tora ise Aron Aberit’teki yerini alır. İşte bu işlem tamamlandıktan sonra literatüre giren bu sözcükler Tora rulosu anlamını taşır. Birinci Bet Amikdaş’ın yıkılmasından sonra yeniden Sefer Tora’ya kavuşmamız Ezra Asofer’in günlerine denk gelir. Günümüzdeki Sefer Tora ile çok eski Sefer Tora ruloları arasında bir fark yoktur. Gerek bilim insanları gerekse Rabiler bu konuda birçok çalışma yapmışlardır. RaMBaM prensiplerinde söylendiği gibi “elimizdeki Tora Sinay dağında Moşe Rabenu’ya verilenin aynısıdır. Değiştirilemez.”

MİTSVALARI TANIYALIM
Rav İsak Alaluf

Sefer Ahinuh yirmi yedinci sırada baba ve anneyi saymayı ve onurlandırmayı emreden mitsvayı işler. Şemot kitabı 20/11’de “baba ve annene saygı göster” ifadesine yer verir. Kişi gerektiğinde baba ve annesini yedirip içirmek, giydirmek, dışarı çıkarıp getirmekle yükümlü olarak kabul edilir.

HAFTANIN SÖZÜ

“Bene Yisrael’e kurtuluşu getiren faktörlerden en önemlisi Bene Yisrael’in isimlerini değiştirmemeleridir.” (Öğretilerimizden)