Bu Hafta İçin Saatler

16 AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5779

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:46

19:59

-----

Yeruşalayim

18:39

19:50

Tel Aviv

19:03

20:01

17AĞUSTOS

Tel Aviv

18:55

19:53

İstanbul

19:47

20:27

2019

İstanbul

19:37

20:17

İzmir

19:43

20:31

İzmir

19:33

20:22

VAETHANAN- ואתחנן



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 3:23-7:11)

 

Moşe her ne kadar Yeoşua'nın kendisinden sonraki lider olarak seçilmesinden memnunsa da, buna rağmen Erets-Yisrael'e özgü mitsvaları yerine getirebilmek için buraya girmesine izin verilmesi konusunda dua eder. Ancak Tanrı bu isteği kabul etmez. Moşe Bene-Yisrael'e Sinay'daki eşsiz tecrübelerini hatırlatır.

Tora'yı aldıklarında Tanrı'nın Sesi'ni duymuşlar, ancak Tanrı'yı fiziksel olarak algılayabilecekleri herhangi bir şekil görmemişlerdi. Moşe Bene-Yisrael'e, Tanrı'nın Sinay'da açığa çıkışının sadece elit birkaç kişinin değil, Bene-Yisrael'in tümünün şahit olduğu eşsiz ve benzersiz bir tecrübe olduğunu özellikle hatırlatır ve başka hiçbir ulusun Tanrı'nın kendileriyle Bizzat konuştuğunu iddia edemeyeceğini vurgular. Moşe halka özel bir direktif vererek, bu dönüm noktası niteliğindeki olayın her nesilde sürekli anlatılmasını ister.

Moşe daha sonra Bene-Yisrael'in Erets-Yisrael'e girdikten bir süre sonra günah işlemeye başlayacaklarına ve bu sebeple ileride bu topraklardan sürüleceğine dair - doğruluğu tarihçe de kanıtlanmış - bir kehanette bulunur. Bu sürgün boyunca Yahudiler, diğer milletler arasına küçük gruplar halinde yayılmak zorunda kalacaklar ve nüfusları her zaman düşük seyredecektir. Ancak sonunda Bene-Yisrael Tanrı'ya dönecek, Tanrı da onları kabul ederek, ülkelerine geri getirecektir.

Moşe, hata sonucu ölüme sebebiyet veren bir kişinin kaçabilmesi için üç tane "sığınak şehir" belirler. Ardından On Emir'i halka tekrarlar ve onlara Yahudilik'in en temel prensiplerini içeren Şema'yı öğretir. Şema'nın ilk cümlesi Tanrı'nın var ve Biricik olduğuna dair bir tanıklıktır. Moşe daha sonra halkı, maddiyatçılığın tuzaklarına düşmemeleri ve maneviyatı yüksek bir millet olmaları gerektiğini unutmamaları konusunda uyarır. Peraşa, Moşe'nin Bene-Yisrael'e, Erets-Yisrael'e girdikten sonra başka milletlerle karışık evlilik yapmamalarını emretmesiyle sona erer. Zira karışık evlilikler yapıldığı anda halkın kutsal benliği sekteye uğrayacak ve diğer halklardan farkları kalmayacaktır.


ZAHOR ET YOM AŞABAT – ŞABAT GÜNÜNÜ HATIRLA

 
 

Hafta arasına özgü konuların Şabat günü konuşulması yasaktır. Zihinden dahi olsa Şabat günü iş hesapları yapılmaz. İş mektupları, gazete ve roman okunmaz. Fakat mitsva ile ilgili konularda zihinden hesap yapılabilir. Şabat günü ile ilgili konuların konuşulmaması için Rabilerimiz Şabat günü Tora okumamızı emretmişlerdir.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Bereket doğru kişinin başına yağar. (Mişle 10/6)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
YIKIMDAN TESELLİYE DOĞRU

 


Rabiler tarafından düzenlenen Aftara parçalarında bazı özel haftalarda değişmez ve şaşmaz bir düzen uygulanır. Özellikle Şiva asar be Tamuz ile Roş Aşana arasındaki on haftalık düzende değişiklik yoktur. Şiva asar be Tamuz ile Tişa be Av arasındaki üç haftada ikisi Yirmiyau bir tanesi de Yeşayau’dan olmak üzere yıkım kehanetlerini ve uyarılarını sıralayan üç sıkıntılı Aftara okunur. Geri kalan yedi hafta ise Yeşayau peygamberin teselli edici sözlerini içeren bölümlere yer verilir. Teselli bölümleri yıkım bölümlerinin iki katından fazladır. Bu da yıkımın ani, toparlanmanın da zamana ihtiyaç duyduğunu öğretir. Rabiler yıkım Aftara bölümlerindeki cümleler ile teselli bölümlerinde yer alan cümleler arasında ilişki kurarlar. “Bina Aitim” kitabının yazarı olan Rabi Azarya Pico’nun bu konudaki öğretilerine bakmaya çalışacağız.

“Vedibarti mişpati otam al kol raatam aşer azavuni – onlara Beni bıraktıkları ve kötülükleri için yargımı söyledim” diyen Yirmiyau’nun sözlerine karşılık Yeşayau daha ilk Aftara’da “daberu al lev Yeruşalayim vekiru elea – Yeruşalayim’in kalbine söyleyin ve onu çağırın” demektedir. Peygamber kötülüklerin sona erdiğini burada yüzeysel anlamda değil Yeruşalayim şehrinin kalbine dolayısı ile de Bene Yisrael’in ruhuna müjdelemektedir.

Yirmiyau için Tanrı “ree ifkadtiha ayom aze al agoyim veal amamlahot lintoş velintots ulavid velaaros – gör seni bu gün uluslar ve krallıklar üzerine kökten koparma ve ufalama yok etme ve yıkma için görevlendirdim” derken Bene Yisrael’i bekleyen yıkımın şiddetinden ve azabından haber vermektedir. Haftalar içinde okuyacağımız teselli sözcükleri ise bu azabı nötralize etmektedir: “Mearasayih umeharivayih mimeha yetseu – seni ufalayanlar ve yıkanlar senden uzaklaştılar.” Aynı Aftara içinde yıkılan ve ufalanan yerlerin Tanrı yardımı ile inşa edileceğinden haber verilir.

Yıkım Aftaralar’ından “Şimu”da okunan ve Tora öğreniminin kalmadığı uyarısı için Yirmiyau “Akoanim lo amru aye Ad… vetofese Atora lo yedauni – Kohenler Tanrı nerede diye sormadılar, Tora’yı tutanlar da Beni bilemediler” demektedir. Özellikle birinci Bet Amikdaş dönemlerinde Tora bilgisi ve öğrenimi ciddi anlamda azalmıştır. Yine de bu günle kıyaslamak mümkün olmayacak kadar yüksek bir bilgiye sahip olduklarını not etmek gerekir. Burada özellikle Sanhedrin üyelerine gönderme vardır. Tanrı bizleri tekrardan uyaracağını, dinlemeyeceğimizi bile bile yine de bunu yapacağını söylemektedir. Bunu nötralize edecek olan söz ise birçoğumuzun bildiği bir cümledir: “Vehol banayih limude Ad… verav şelom banayih.”     Burada Tanrı kutsal Tora’nın öğrenileceğini bunu ödülü olarak da çocuklar arasında her zaman barış olacağını ilan etmektedir.

Bene Yisrael yabancı diyarlarda yaşadıkları çağlar boyunca birtakım sıkıntılara maruz kalmışlardır. Bu sıkıntıların başında Erets Yisrael’den uzak ve Bet Amikdaş’ın kutsiyetinden yoksun kalmak gelmektedir. Günümüzde Yahudilerin çoğunluğu artık Erets Yisrael’de yaşamaktadır ve “Geula” kavramı artık daha farklı dillendirilmektedir. Erets Yisrael’e ve hatta Yeruşalayim’e sahip olmamıza rağmen çekilen sıkıntıların tamamen bitmemesini neye bağlamak mümkün olacaktır?

Rabi Aaron Kotler bununla ilgili bir hikaye anlatır. Zamanında Erets Yisrael’de yaşayan iki Yahudi vardır. Bunlardan biri Galil’de ikamet ederken diğeri Yeruşalayim’de ikamet eder. Galil’de yaşayan Yahudi’nin sürüleri, atları, tavukları, çiftliği, evi ve ailesi vardır. Hayatına mutlu bir şekilde devam etmektedir. Yeruşalayim’de yaşayan Yahudi ise Bet Amikdaş’a komşudur. Kohenlerin “avoda” görevlerini yapmalarını, Levilerin şarkılarını, Kipur gününde Kohen Gadol’un Tanrı’ya yakarışını, yetmiş bilgenin oturuşunu, Ketoret’in kokusunu ve gökyüzüne çıkışını, hiç durmadan yanan “ner amaaravi”yi görmektedir. Fazla bir mal varlığı yoktur ancak Bet Amikdaş’ın kutsiyetinden faydalanmaktadır ve bu yüzden çok mutludur.

Günün birinde Romalılar Erets Yisrael’i işgal eder ve Bet Amikdaş yıkılır. Galil’de oturan adam mal varlığını, evini kaybeder ancak bir süre sonra yeniden onları elde etmeyi başarır. Yeruşalayim’de oturan için hayat asla eskisi gibi değildir. Evi, bahçesi çevresi, ailesi vardır ancak maneviyatının kaynağı olan Bet Amikdaş yoktur.

Durum bizler için de benzerdir. Erets Yisrael’de oturanlar bu gün özgürlüğün ne demek olduğunu çok iyi hissetmektedirler. Yeruşalayim sokaklarında dolaşabilmekte oranın havasını teneffüs etmektedirler. Diaspora’da yaşayan bizlerin de özellikle maddi anlamda keyfi yerindedir. Ancak en büyük eksiklik ve bu eksikliğin getirdiği sıkıntılar hala hissedilmektedir. Bet Amikdaş inşa olana kadar da hissedilmeye devam edecektir.

Sevgili dostum Rav İzak Peres tarafından anlatılan Gemara kaynaklı bir öykü ve verdiği dersle yazımızı noktalayalım:

Büyük İskender bir kartalın kanatlarında uçar ve her yere gidermiş. Kartalı yönlendirmek için de ucuna et parçası takılmış bir çubuğu kullanırmış. Kartal o eti kapabilmek için çubuğun işaret ettiği yere gidermiş. Günün birinde o et parçası nedense düşmüş. Kartal da en yükseklerden o parçanın peşinden inişe geçmiş. Kartal hızla toprağa doğru yaklaşırken İskender de yeniden yükselebilmenin çarelerini aramış. Sonunda kendinden bir parça et koparıp o çubuğun ucuna takmış. Kartal yeniden o çubuğun yönlendirmesi gereği yükselişe geçmiş.

Burada verilen mesaj oldukça açıktır. Bir yerlere varabilmek için fedakarlık yapmak gerekir. Fedakarlık, kendimizden kattığımız bir şeyler yoksa hedefe ulaşmak zordur. Yukarıdaki yıkım sözcükleri bizlerin ümidini kırabilir. Erets Yisrael’e sahip olmamıza rağmen sıkıntıların devam etmesi bizi üzebilir. Ancak teselli sözcüklerinin gerçekleşmesi için fedakarlık yapmak ve Tanrı’nın emrettiği yolda ilerlemek gerekir.

DİVRE TORA
Rav Selim Eskenazi

 

“VeAavta et Ad. El. …”

“Tanrı Elokeha’yı seveceksin…”

Tanrı’yı sevmek mi? İnsanoğlu gibi neşaması vücudunun içinde hapsedilmiş olan bir yaratılanın, Yaratan’ı sevmesi nasıl bir mitsva olabilir? Eğer bir kişi bu duyguyu hissedemiyorsa, bu mitsvayı nasıl yerine getirebilir? aRambam, ünlü alahik eseri Yad aHazaka’nın birinci fasikülü olan Yesode aTora’nın (Tora’nın Temel Prensipleri) 2. bölümünde Tanrı’yı sevmenin, Tanrı’dan korkmanın, Tanrı’ya yapışmanın, 1. bölümde açıkladığı Emunat Aş-em (Tanrı’ya İman) ile birlikte Tora’nın temellerini oluşturduğunu öğretmektedir. Öyleyse Tora aKedoşa, bu önemli mitsvaları öğretmek için ne sebeple Devarim Kitabını beklemiştir? Şemot Kitabında Yitro Peraşasında 10 emirin birinci emrinde Tanrı’ya iman etmemiz gerekliliği öğretildiği gibi, Tanrı’yı sevmek, Tanrı’dan Korkmak da gene orada Emunat Aş-em ile beraber öğretilmeliydi? 

Or aHayim aKadoş, bu soruların cevabının bir sonraki pasukta olduğunu öğretmektedir. “Veayu adevarim aelle, aşer anohi metsaveha ayom al levaveha”, “Sizlere emretmiş olduğum bu mitsvalar kalpleriniz üzerinde olmalıdır”. Tora’nın burada bahsettiği sevme emri, duygusal bağlamda direk sevgi değil bu sevgiyi yakalamak için aranması gereken yollardır. Bu mitsvayı yerine getirmenin çıkarımı/sonucu bahsi geçen direk sevgiye ulaşmaktır. Baal Şem Tov’un isminde de bu şekilde öğretilmiştir. Rambam’ın Yad aHazaka kitabı, alahalar kitabıdır, musar kitabı değildir. Öyleyse mitsvayı yerine getirme şekli bahsettiğimiz gibidir.

Toldot Yaakov Yosef adlı kitap bu konsepti enine boyuna açıklar ve der ki “Bütün Tora ve Mitsvalar, Tanrı’yı sevmeye bir hazırlıktır.

Bu konsepti Rambam’ın aynı kitabında İlhot Deot’taki benzer bir öğretisi ile pekiştirelim.

Vücudun geçirdiği hastalıklarda, hasta olan kişi acıyı tatlı, tatlıyı acı hisseder, aynı şekilde manevi olarak hasta olan kişiler de kötü karakter özelliklerini sevip arzularken iyi yoldan nefret ederler. Demek ki hasta olan kişi emet’in tam tersini hissetmektedir. Hastalığından iyileştiği zaman doğru lezzet o kişiyi geri döner. Tora ve mitsvalar, insanın manevi dünyasında yaşadığı hastalıkları iyileştirir, bunun sonucu olarak gerçekten sevmesi gereken şeylere geri döner. Avraam Avinu çocuklarına iyi karakter özelliklerine sahip olmanın Dereh Aş-em (Tanrı’nın Yolu) olduğunu öğretir. Yani Tora’daki mitsvaların dışında iyi karakter özellikleri de bahsi geçen tedaviyi gerçekleştirir. Baal Şem Tov insanın yasak sevgilerin arkasından gitmesini şu şekilde açıklar. Gökten kesinlikle kötülük yağmaz. Tanrı, sevgi konseptini Tanrı’yı sevmek için, Am Yisrael’i sevmek için insanoğluna hediye etmesiyle beraber insanoğlu bu sevgiyi alçaltıp, doğru olmayan yollar için kullanmaktadır.

Bu derin anlayışı fazla derine girmeden açıklamamızın ardından, başta sorduğumuz şu soruya da cevap bulabiliyoruz. Niçin Tora Tanrı Sevgisi’ni emretmek için Devarim kitabını beklemiştir? Ancak ve ancak Tora’daki mitsvalar (sevgiye ulaşma yolları) öğretildikten sonra, harcayacağımız eforların sonucunda, Tanrı’yı sevmeye layık olabiliriz.

İçinde bulunduğumuz teselli günleri, yaptığımız hataların bizi bu sevgiden uzaklaştırmasının ardından, tekrardan bu yolları arzulayıp, Tanrı’yı Sevme Emrini yerine getirebilmemiz için özel bir zamandır.

Eşler arasındaki sevgi de bu konseptin bir sonucudur. Sevgiye ulaşmanın karşılıklı yollarını aramak, eşler arasında kalıcı sevgiyi getirecektir.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

Moşe Erets Yisrael’e girmeyi çok istemiştir, ancak Tanrı onun girmesine izin vermez ve bunun üzerine şöyle der: “O zaman Tanrı’ya şöyle yalvarmıştım:” Devarim 3:23

               
Torayı anlamanın bir yolu da gematriayla (kelimelerin sayısal değerlerini inceleyerek) olur.  Peki peraşanın ilk kelimesi olan “Vaethanan’ın(yalvarmıştım)” sayısal değeri olan 515’ten ne öğrenebiliriz.


Hahamlar Moşe’nin Tanrı’ya  tam olarak Vaethanan kelimesinin sayısal değeri olan 515 tane dua ettiğini söyler. Bu Moşe’nin Erets Yisrael’e ne kadar çok girmek istediğinin göstergesidir.


Bunu şöyle resmedelim: Eğer birisi bir başkasına soru sorarsa ve o kişi diğerini geri çevirirse, ve onun tekrar sorma ihtimali vardır. Ancak, birkaç zaman sonra, pes eder. Bir şeyi başkasına sormak için bir limit vardır. Burada görüyoruz ki Moşe 515 kez sormaya devam etmiştir. Bu gerçekten de muhteşemdir. Buradan başarılı olmanın yolunun  ısrardan geçtiğini öğreniriz. Özellikle manevi hususlarda birisi tutumlu olmalıdır.


Başarılı olmanın üç tane kuralı vardır: 1) Girişken olmak. 2) Azimli olmak. 3) Tanrı’nın çabalarınızı kutsaması. Eğer bir şey sizin için yeterince önemliyse, başarmak için tutumlu olmalısınız.

 

BERAHA VE BERAHA SÖYLEMEK
(PELE YOETS’TEN DERLEMELER)

 

Mişle’de “tov ayin u yevorah – tok göz bereketlendirilmiştir” (22/9) ifadesi yer alır. Gemara Masehet Sota’35’e göre Rabiler bereketlendirilmiş anlamına gelen “yevorah” sözcüğünün “yevareh – kutsar” olarak da okunabileceğini öğretirler. Buradan çıkan sonuca göre iyi bir insan her zaman beraha verir ve kutsar. Bu kutsamanın ödülü de Bereşit kitabında (12/3) “vaavareha mevareheha”, fadesiyle verilir. Her kim ki beraha verirse o da kutsanmış olur.