Haftanın Peraşası BülteniMoşe, Kenaan ülkesine on iki casus gönderir...

Bu Hafta İçin Saatler

26 SİVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5779

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:13

20:30

-----

Yeruşalayim

19:13

20:30

Tel Aviv

19:30

20:33

29HAZİRAN

Tel Aviv

19:30

20:32

İstanbul

20:25

21:07

2019

İstanbul

20:24

21:06

İzmir

20:18

21:08

İzmir

20:17

21:07

ŞELAH LEHA-שלח לך


3-4 TEMMUZ ROŞ HODEŞ TAMUZ

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Bamidbar 13:1-15:41)

 


Moşe, Kenaan ülkesine on iki casus gönderir. Casuslar kırk gün sonra ellerinde devasa bir üzüm salkımı, bir nar ve bir incirle dönerek, ülkenin bereketli ve bolluk içinde olduğunu bildirirler.

Ancak casusların on tanesi, ülkede yaşayanların "bizden daha güçlü" devler ve savaşçılar olduğu konusunda uyarıda bulunur; sadece Kalev ve Yeoşua, ülkenin, Tanrı'nın söz verdiği şekilde fethedilebileceği konusunda ısrar ederler.

Halk ağlayarak Mısır'a geri dönmelerinin daha iyi olacağını söyler. Tanrı, Bene-Yisrael'in ülkeye girişinin kırk yıl boyunca ertelenmesine ve bu süre içinde o neslin tümünün çölde ölmesine karar verir. Bir grup pişman Yahudi, ülkenin sınırındaki dağa çıkar ve Amalekler ile Kenaaniler tarafından bozguna uğratılır.

Menahot (un, şarap ve yağ korbanları) kanunları ve ekmek yaparken bir hamurdan bir parçanın Tanrı'ya adanması mitsvası (Hala) verilir. Bir adam çalı çırpı toplayarak Şabat'ı ihlal eder ve idam edilir. Tanrı, mitsvaları (İlahi emirler) yerine getirmeyi hatırlamamız için giysilerimizin dört ucuna tsitsit (püsküller) koymamız talimatını verir.


ZAHOR ET YOM AŞABAT – ŞABAT GÜNÜNÜ HATIRLA

 


Sefer Tora’yı Ehal Akodeş’ten çıkaran kişi onu sağ tarafına almalı, Teva’ya götüren kişi de sağ kolu ile sararak kalbinin karşısında tutmalıdır. Sefer Tora getirip götürülürken saygı ile ayakta beklemek gerekir. Zohar Vayakel kutsal Tora’dan ayrılmak istemediğimizin göstergesi olarak Teva’ya gelişin en kısa, geri götürüşün de en uzun yoldan olması gerektiğini anlatır.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Bir duvar halısındaki tek bir iplik, rengi parlak olmasına rağmen, büyük tasarım içindeki kendi katkısını hiçbir zaman göremez.
(Bilge kişi)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
AŞIRILIK

 

Ülkenin genç prensi evlenme çağına erişmiştir. Babası kızlar içinde iyi bir seçim yapmak için ince eleyip sık dokumuş ve oğluna layık olduğuna inandığı bir kız bulmuştur. Oğlunu çağırarak kızın özelliklerini sayar ve kendisi için çok iyi bir kısmet olduğunu da ekler. Oğlu ise öncelikle kızla görüşmek istediğini daha sonra evlenip evlenmeyeceğine karar vereceğini iletir. Her konuda babasından yardım alan ve ona güvenen genç prensin bu güvensizliği babası için bir şok etkisi yaratır ve kızı beğense bile oğlu ile evlendirmemeye karar verir.

Benzer bir şekilde Bene Yisrael’e bir baba şefkati ile yaklaşan onlar için sayısız mucize yaratan, onları çöl ortamında bile oldukça iyi koşullarda yaşatan Tanrı Bene Yisrael’in girmeden önce kutsal topraklara öncü gönderme isteğine anlam veremez ve bu istekten dolayı bu neslin bu topraklara girmeye pek de hakları olmadığını düşünmeye başlar. Buna öncülerin getirdikleri olumsuz rapor da eklenince o nesil kesin kez Erets Yisrael’e girme hakkını kaybeder.

Moşe Tanrı’ya Erets Yisrael’e öncü gönderme konusunda danıştığında Tanrı “bu projeye iştirak etmeyeceğini gönderecekse kendisi için göndermesi gerektiğini” ifade eder. Tanrı’nın içinde olmadığı bir projenin başarıya ulaşma şansının çok düşük olduğunu bile bile Moşe neden bu öncüleri gönderme gereğini duymuştur?  Çünkü halk her zamanki gibi galeyana gelmiş ve Moşe halkın içinden yükselen bu sesi bastırmak zorunda kalmıştır. Halkın içinden “tsadik” pozisyonunda öncüler seçer. Amaç kişilerin ruhani seviyesinin onların yanlış yapmalarını engelleyebilecek şekilde onları korumasıdır. Moşe öncülerden biri olan Oşea Bin Nun’un adını Yeoşua olarak değiştirerek öğrencisini koruma altına alır. Öncülerin tamamına Tanrı’nın gizemli bir ismini öğreterek onları kötülükten uzak tutmaya çalışır. Kalev ben Yefune de büyük bir cesaretle Hevron’da ataların mezarını ziyaret ederek Tanrı’nın korumasını edinir.

Bu kadar ön hazırlığa ve uyarılara rağmen Kalev ben Yefune ve Yeoşua bin Nun dışında diğer öncüler kırk günlük inceleme zamanının tamamını Bene Yisrael’i olumsuz şekilde nasıl etkileyeceklerini düşünerek geçirmişler ve bunda da ne yazık ki başarılı olmuşlardır.

Bene Yisrael neden öncülere inanır? Bilginler bu nedeni sadece tek bir koşula bağlarlar. İnanç eksikliği. Tanrı’nın bu kadar büyük mucizelerini gören toplum sadece iman etmek istemediklerinden öncülerin getirdiği habere inanırlar ve sonunda akıllarına gelmeyecek kadar sert bir şekilde cezalandırılırlar. O nesil Erets Yisrael’e girme hakkını kaybetmiştir. Öncü göndermeyen Levi kabilesi zamanın kadınları be yirmi yaşından küçükler ise bu cezanın dışında kalmışlardır.

Moşe öncüleri gönderdiği zaman o topraklardan örnek için ürün getirmelerini ister ve zamanın “yeme bikure anavim” yani bağbozumu zamanı olduğunu söyler. Raşi bu zamanın üzümlerin olgunlaştığı dönem bilgisini verirken bu zamanlarda örnek ürün almak isteyen öncülerin işinin zor olduğu belirtilir. Çünkü bağbozumu olduğundan her taraf insan doludur ve bu örnekleri almak kolay değildir. Moşe öncüleri bu konuda rahatlatır ve Tanrı’nın onlara yardımcı olacağını belirtir. Midraş bu cümleyi açıklarken Erets Yisrael’in ürünlerle bereketli kılındığını öğretir. Bu gün dahi kuzey İsrael topraklarından elde edilen şarapların dünya çapında yarışmalarda başarı kazandığı bilinmektedir. Bu da Yahudilerin egemenliğinde olduğu sürece toprağın bereketli olacağı gerçeğini teyit etmektedir.

Burada “anavim” sözcüğünü sadece üzüm veya şarap olarak almak hatalı olacaktır. Kullanıldığında insanı kör eden her türlü ajanı bu guruba sokmak mümkündür. Çünkü kişi bunu alışkanlık haline getirdiğinde veya bağımlılık söz konusu olduğunda bu yanlıştan dönmek için bir adım atamaz duruma gelir. Hatta birçok durumda hasta olduğunu kabul etmez reddeder. İşte nasıl ki bizi sevmeyen manevi güçler insanı kör ediyorsa onun ortağı durumunda olan bu ajanlar da insanı kör etmek için hareket etmektedirler. En kötüsü kör olan insanın yolunu bulamamasıdır. Bu insan yetser ara tarafından yapılan tahribatın büyüklüğünü görme yeteneğini kaybetmiştir.  İşte bu yüzden yakınlarımız, arkadaşlarımız, Rabilerimiz birer yol gösterici olarak yanımızda bulunmalıdırlar. 

Kli Yakar Noah’ın tufan sonrasında bağ dikmesinin amacının sarhoş olmak olmadığını söyler. Noah Tanrı kendisini kurtardığı için “lehayim” yapmak ve teşekkür etmek istemektedir. Ama ayarını kaçırdığı zaman bu kaçamak onun düşmesine neden olmuştur. RaMBaM dengeli bir yaşam sürmemizi isterken ayarın kaçtığı yerde olumsuz manevi güçlerin hazır beklediğini söyler. Bu sadece şarap veya içki için değil bütün aşırılıklar için geçerli bir kavramdır. 

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

 

İsraeloğulları Paran çölünde bulunan Kadeş’e ulaşır. Tüm kabileleri temsil eden on iki kişi, Moşe tarafından, yaşam koşullarını, halkının yerleşim yerlerini ve toprağı araştırıp rapor vermek üzere vaad edilen Erets Yisrael’e gönderilir. Ancak bu gözlemcilerin on tanesi Bene Yisrael’in Kenaan topraklarının ele geçirmesinin imkansız olduğunu iddia eder. Halk 10 gözlemcinin verdiği raporun etkisinde kalıp inançlarını kaybeder. Halkın bu inançsızlığı Tanrı’yı çok öfkelendirir. Bütün bu gözlemcilerle halk arasında geçen olayların akıbetinde Tora üç Mitsva’dan bahseder.

Tanrı’nın onuruna takdim edilen şarap, Tsitsit ve ekmek yapıldığında Kohen’e verilmek üzere halanın ayrılması…

Gözlemciler ile geçen olaylarla bu üç Mitsva arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir?

Bu bağlantıyı daha rahat anlayabilmek için gözlemcilerin yaptıkları hatayı anlamak ve iyi bir şekilde kavramamız gerekir. Bene Yisrael, büyük mucizelere tanık olmuş bir halktı. Mısır’da birçok mucizeler görmüşler, Kızıl Deniz’in ikiye ayrılışını yaşamışlardı, çöldeki yolculuklarında gökyüzünden yağan Man ile beslenmişler, Miryam’ın hatırına Tanrı’nın verdiği kuyudan her gittikleri yerde yararlanmışlardı. Bu büyük mucizeleri yaşamış olan bir toplum nasıl olur da böyle bir hataya düşebilirdi?

Gerçekte gözlemcilerin böyle konuşmalarının sebebi inançsızlık veya sadakatsizlik değildir. Hasidik bir açıklama şöyle der: ‘’Gözlemciler fiziksel bir yenilgiden korkmuyorlardı. Korktukları, manevi bir yenilgiydi. ‘’ Çölde herkesin ihtiyacı doğrudan Tanrı tarafından gideriliyordu. Yemek için çalışmaya ihtiyaçları yoktu. Gökyüzünden yağan Man’dan ve kuyudaki sudan faydalanıyorlardı. Kenaan Toprakları’na gelindiğinde, bu tip mucizelerin yerini alın teri alacaktı. Bu da yeni bir uğraşı demektir.

Gözlemciler alelade insanlar değillerdi. Her biri kendi kabilesinin başkanıydı ve Moşe tarafından özel olarak seçilmişlerdi. Hepsi Tanrı’ya sonsuz güven duyan kişilerdi. Bu yüzden endişeleri fiziksel değil manevi yöndendi. Asıl korktukları düşman değildi. Bene Yisrael’in Kenaan Toprakları’na geldiklerinde kendi Tanrı’ya yönelik hizmetlerine daha az zaman ve enerji ayırmaları söz konusu olabilirdi. ‘’ Bu toprak üzerinde yaşayanları yutan bir toprak’’ dediklerinde asıl söylemek istedikleri, toprak üzerinde yapmak zorunda oldukları fiziksel çalışmanın, onların maneviyatlarını ‘’yutabileceği’’ idi. Onların fikirlerine göre, maneviyata en iyi, mutlak barışın hakim olduğu ve tüm dış etkilerden uzakta olan; hatta yemeğin bile ‘’gökyüzünden’’yağdığı çölde kalmakla ulaşılabilirdi.

Gözlemcilerin mantığını şimdi anlayabiliriz. Şahit oldukları tüm mucizeler ‘’onlar bizden daha güçlü’’ demelerini engellememiştir. Çünkü gözlemciler, maneviyatı sadece tüm varlıklarını Tanrı’ya adayarak sağlayabileceklerini sanıyorlardı. Ancak hata ettikleri nokta da buydu. Tora ile yaşamanın amacı ruhun maddiyattan arındırılarak yüceltilmesi değil, dünyanın maneviyatla beslenerek kutsallaştırılmasıdır.     

Yahudilik, toplum da sosyal faaliyetlerden dışlanmamızı istemediği gibi, maddi dünyada toplumsal aktivitelerde manevi değerlerle denge kurmamızı istemektedir. Bunu dile getirmek amacı ile gözlemcilerin yaptıkları hataların arkasından maddi boyutunu göstermek adına üç mitsvadan bahsedilmektedir.

Ekmek (Hala mitsvası), Şarap, tsitsit (Elbise)…

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

Ne var ki Ülke’de oturan halk azılı, şehirler de çok büyük ve güçlendirilmiş...” Bamidbar 13:28

Görünüşte casuslar Erets Yisrael’i keşfederken gördüklerini anlatırken hiçbir hata yapmamışlardır. Oraya kendi gözlemlerini yapmaya, toprakların iyi olup olmadığı ve orada yaşayan halkın güçlü olup olmadığını rapor etmeleri için gönderilmiştiler. Gerçekten de sundukları rapor buydu - Gerçeği gördükleri gibi aktarmışlardı. O zaman hataları neydi?

Düşünki bir arkadaşın seni arıyor ve senin tanıdığın genç bir adamı bir kızla evlendirmek için onun hakkında senden bilgi almak istiyor. Genç adamın önü açık, kibar, sosyal becerileri çok iyi ve de annesiyle babası ayrı. Cevabındaki anlatım biçimin ya bu kişilerin buluşup hatta evlenmelerini sağlayabilir ya da her şeyi başlamadan bitirebilir. Bir cevap şöyle olabilir: “Çocuk çok akıllı, nazik, eğlenceli. Ne var ki annesiyle babası o çok küçükken ayrılmışlar.” Böylece bütün negatif özelliklerinin pozitif olanlardan daha ağır bastığını ima etmiş olursun. “Ne var ki” sözcükleri önceki söylenenlerin hepsini olumsuzlaştırmış olur.

Casuslar her ne kadar olayları gördükleri gibi aktardılarsa bile, kullandıkları “Ne var ki” sözcükleri onların kendi bakış açılarını sunduğunu görürüz. Eğer raporları tamı tamına gerçeklere dayalı olsaydı bu sözcüklere ihtiyaçları olmayacaktı ve gerçekleri tüm çıplaklığıyla açıklamaya devam edeceklerdi. İlk söyledikleri iki cümlenin iyimserliğiyle çelişkiye düşecek birkaç sözcük kullanarak, onlar halka şöyle demiş oluyorlardı, Ülke’nin Toprakları her ne kadar kutsanmış ve zengin olsa bile, ulaşabileceklerinin çok ötesinde; orada yaşayan halk çok güçlü ve şehirlerini ele geçirmek neredeyse imkansız. Casusların raporlarını açıklayış şekilleri asıl cezalarının sebebidir.(Ramban)

Birisi bu sözcükleri bu sözcükleri birine veya bir şeye iltifat ederken de kullanabilir. Eğer birisi şöyle derse, “ Et inanılmazdı, Ne var ki birazcık tadı çiğ gibiydi,” ya da “Çok iyi birisin, Ne var ki can sıkıcısın,” bunu söyleyerek bütün iltifatı inkar etmiş olur. Bir cümle içine hiçbir zaman bir iltifat ve Ne var ki sözcüklerini bir arada koyma. 

BİRLİKTELİK
(PELE YOETS’TEN DERLEMELER)

 

Birlikte hareket etmek isteyenler tam olarak kalbi bir şekilde bir araya gelmelidirler. Bu birliktelik olumsuz zarar verici manevi güçleri etkisiz kılar.  Ancak herkes kendi fikrinin doğruluğunu savunur ve onun ardından giderse gruplaşmalar meydana gelir. O zaman o birlikteliğin başarıya ulaşma şansı yoktur. Bu gruplaşma beraberinde tartışma ve fikir ayrılıklarını getirir. Bu ayrılıklar ateşi güçlendiren kıvılcımlar gibi hareket eder ve birçok olumsuzluğun meydana gelmesine neden olurlar. Ayrı ayrı fikirler iyi niyetle bir araya gelse bile birlikteliğin olmadığı yerde başarı şansı da o kadar fazla değildir.