Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

14 SİVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:07

20:24

-----

Yeruşalayim

19:10

20:27

Tel Aviv

19:23

20:27

6 HAZİRAN

Tel Aviv

19:27

20:30

İstanbul

20:17

20:58

2020

İstanbul

20:21

21:04

İzmir

20:11

21:02

İzmir

20:15

21:05

NASO- נשא



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Bamidbar 4:21-7:89)

 


Sinay çölünde Bene-Yisrael'in nüfus sayımı tamamlanır ve Mişkan'ı taşıma işini üstlenmek üzere Levi kabilesinden 30 ila 50 yaşları arasında toplam 8.580 erkek sayılır.

Tanrı, Moşe'ye "Sota - [Kocasına sadık olmadığından kuşkulanılan] Yoldan Çıkmış Kadın" kanunlarını açıklar. Şarap içmemeye ve saçını uzatmaya yemin eden ve bir ölüyle temas etmesi yasak olan "Nazir" ile ilgili kanun da verilir. Aaron ve soyundan gelen Kohenler'e, Yisrael halkını nasıl mübarek kılacakları konusunda talimat verilir.

Yisrael'in on iki kabilesinin liderleri, sunağın açılışı için armağanlarını getirirler. Armağanlar aynı olmakla birlikte, her biri farklı bir günde getirilir ve hepsi Tora'da detaylarıyla tarif edilir.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ

כסאשלאליהוהנביא – Eliyau Anavi’nin Sandalyesi

Brit Mila törenlerinde “sandak” yani çocuğu tutan kişinin hemen yanında yer alan ve peygamber Eliyau’ya ait olduğu kabul edilen sandalyedir. Bu sandalyenin kaynağı Melahim kitabındaki bir olaya dayandırılır.  Eliyau Anavi kral Ahav döneminde kehanetlerinden dolayı kaçmak zorunda kalır. Tanrı onunla konuştuğu zaman O’na Bene Yisrael’i mitsvalara uymadığı konusunda şikayet eder. Tanrı “çocuklarına” kötü söz söylememesi konusunda kendisini uyarsa da Eliyau Anavi buna devam eder. Bunun üzerine Tanrı artık peygamberin kendi yerine öğrencisi Elişa’yı hazırlamasını emreder. Aynı zamanda Eliyau Anavi mitsvaların yerine getirildiğine tanık olmak için her Brit Mila törenine iştirak etmekle cezalandırılır. Kendisi için bir ceza olsa da bizler her Brit Mila töreninde Eliyau Anavi’nin orada olduğuna ve çocuğun iyileşmesine katkı yaptığına inanırız. 

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
AF ÖVGÜLER VE İSİMLER

 

“Vayi amakriv bayom arişon et korbano Nahşon ben Aminadav – birinci günde korbanını getiren Nahşon ben Aminadav’dı” (Bamidbar 7/12)

Lider: Nesiim korbanlarını sunarken hepsinin hangi kabilenin “lideri” olduğu Tora tarafından belirtilir. Sadece Nahşon için “lider” ifadesi kullanılmaz. Burada akla gelen soru Nahşon ben Aminadav’ın bu unvanı hak edip etmediğidir.

Unvanlar: İnsan olarak genellikle ünlü kişilere bol keseden unvan dağıtırız. Bunu hak edip etmediği o kadar da önemli değildir. O unvanlar da normalde kişinin ruhunu okşar. Ancak gelin bir de şuna bakalım. Yahudiler’in en büyüğü Moşe sadece Rabenu yani öğretmenimiz olarak anılır. Bir başka örnek. Zamanının en büyüklerinden biri olan İllel önünde herhangi bir unvanla değil sadece ismi ile anılmaktadır.

Tosefta Eduyot 3-4’e göre bir kişiye verilebilecek en büyük unvan o kişinin yine kendi ismi ile anılmasıdır. Uzun övgü listelerine, süslemelere ve zambakları altınla kaplamaya gerek yoktur.

Kişinin kendi ismi: İsraeloğulları Kızıldeniz kıyısında deniz ile Mısır ordusu arasında sıkışmışken Bene Yisrael Tanrı’ya kendilerini kurtarması için yalvarırlar. Tanrı’dan Moşe’ye gelen emir sadece “yürüyün” emridir. Çok kuvvetli bir inanç ve Tanrı’nın sözüne olan güvenle denize ilk dalan Nahşon’dur ve bu hareketin sonucunda denizin yarılması gereken ortam oluşmaya başlar. Herkes Nahşon’un kim olduğunu bilmektedir. Fazla unvan ve süslemelere ihtiyaç yoktur.

Birçok kişi toplumsal anlamda alkışlanmayı, övülmeyi ve sürekli olarak unvanlarla göklere çıkarılmayı bekler. Asıl unvan bir kişinin toplum içinde gerçek anlamda görev ve sorumluluklarının bilincinde olması ve bunları yerine getirmesidir. Bol keseden unvan dağıtmak sadece vitrin süslemeye benzer ki bu da değişkenlik gösterir. Bir kişi unvan ve gösterişten ne kadar kaçınırsa Talmud’un görüşüne göre, yaptığı olumlu şeyler ve yerine getirdiği görev ve sorumluluklarla bu unvan mutlaka ona ulaşır.

Midraş Tanhuma Vayakel peraşasında bir kişinin üç ismi olduğundan söz eder. Birincisi ona anne ve babası tarafından verilen ismidir. İkincisi etrafındakiler, onu gözlemleyenler tarafından verilen ismi. Üçüncüsü de kendi kendine almış olduğu isimdir. Birinci ismi onun resmi ismidir. İkincisi onun toplum içindeki yerini ve konumunu gösteren ismidir. Üçüncüsü de kendi davranışlarının ve yaptıklarının ona kazandırdığı isimdir.

Tevazu: Maor Vaşemeş adlı kaynak ise bir başka görüş bildirir. Nahşon elbette ki Yeuda kabilesinin lideridir. Ancak son derece alçakgönüllü olduğundan Tora onu burada bu şekilde anmaktadır. Teilim 51/19’da şöyle der: “Zivhe E.loim ruah nişbara – Sen’in kabul ettiğin korban alçakgönüllü bir ruhtur.” Bu cümle Talmud tarafından şöyle yorumlanır: Bet Amikdaş’ın günlerinde bir kişi ola kobranı getirdiği zaman bunun zehutuna, minha kobranı getirdiği zaman da bunun zehutuna sahip olmaktaydı. Alçakgönüllü bir insan ise bütün korbanların zehutuna sahip olan bir kişidir. Maor Vaşemeş burada cümleyi tekrar ama dikkatli bir şekilde okumamızı ister: “Vayi amakriv bayom arişon et korbano Nahşon ben Aminadav” Korban ile Nahşon sözcükleri yan yanadır. Son derece alçakgönüllü olan Nahşon asıl olarak bu özelliği ile korbanların hepsinden daha fazla zehutu hak etmektedir. Getirdikleri o kadar da önem arz etmez. Önemli olan kendisini Tanrı hizmetine sunmasıdır.

Günün birinde bir Rabanit ders verdiği çocukların velilerine “kim çocuğunun alçak gönüllü olmasını ister” sorusunu sorar. Velilerden kimse buna cevap vermez. İkinci soru “kim çocuğunun Moşe gibi olmasını ister” şeklindedir. Herkesin eli havadadır. Burada dikkatten kaçan şey Moşe’nin yeryüzündeki en alçakgönüllü kişi olduğudur.

Bet Amikdaş’ın olmadığını günümüzde ise bu zehuta erişmek için izlememiz gereken yol farklı değildir. Gerçek anlamda alçakgönüllü olabilmek. Alçakgönüllü olmak pısırık çekingen kafası yerden kalkmayan kişi şeklinde yorumlanmamalıdır. Gerçek alçakgönüllülük yeteneklerimizin farkında olup bunların Tanrı’nın bir hediyesi olduğunu kabullenmektir. 

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Kötü söz edilen ortamda bulunduğumuz zaman ne yapmalıyız?

Talmud, Şabatta 33. sayfada “biglal avon nivlut ape, tsarot rabot ve gezerot kaşot nithatşot…”

“ağız kirliliği sebebiyle büyük sıkıntılar hoşumuza gitmeyecek yaptırımlarla karşı karşıya kalınabilir. Böyle bir durumda yetimlerin, dulların tefilaları bile dikkate alınmaz. Bu sebeple böyle bir ortamdan uzaklaşmak, daha kaliteli bir çevre bulmak tercih edilmelidir.

Konuşma gücü sadece insana verilmiştir, bu güçle birçok karar iptal ettirilebilir, daha hayırlı karalar alınabilir bunun da tek formülü ağzımızı temiz tutmaktır.

 

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

 

Kohenleri’in Klal Yisrael adına okudukları beraha kafa karıştırıcı bir ifade ile başlar: ‘Yevareheha Aşem veyişmereha- Tanrı seni kutsasın ve korusun.(Bamidbar 6:24)‘ Bu, çelişkili bir ifadedir. Eğer Tanrı bizi kutsuyorsa, neden bizi korumak zorunda olsun ki? Tanrı’nın üstümüzdeki kutsiyeti, bizim korunacağımızın da bir garantisi değil midir?

Cevabın bir kısmı ‘ Yevareheha’ ve ‘veyişmereha’ kelimelerinin arasındaki farkta yatmaktadır. ‘ Yevareheha’, Tanrı’nın İsrael oğullarını maddesel zenginlik ile kutsayacağı anlamına gelmektedir. ‘veyişmereha’ ise İsrael Oğulları’nın bu zenginliği kötü amaçlar için kullanmaması adına Tanrı’nın onları koruyacağı anlamını taşımaktadır. Yahudiler her zaman, sahip oldukları zenginliğin Tanrı’nın berahası sayesinde olduğunu hatırlamalı ve bu zenginliği bilge bir şekilde kullanmalıdır. Servetinin, kendisini kibirli ve kendini beğenmiş birine dönüştürmesine müsade etmemeli, aksine sahip olduğu zenginlik için şükretmelidir.

Rambam’da şöyle yazmaktadır: ‘Aç birine yemek vereceğiniz zaman en güzel ve en lezzetli yiyeceğinizi verin. İhtiyaçlı birine kıyafet vereceğiniz zaman en iyi kıyafetlerinizi verin.’

Bir gün fakir bir adam Rav Saligman Baer Bamberger’e giderek bir çift ayakkabıya çok ihtiyacı olduğunu söyler. Talmud dersinin tam ortasında olan Rav dersine ara vererek bu ihtiyaçlı kişiye, kendisine ait bir çift ayakkabı getirir. Bu duruma tanık olan öğrencilerden biri Rav’a neden daha yeni almış olduğu en güzel ayakkabılarını o adama verdiğini sorar. Rav şöyle cevap verir: ‘ Bu fakir adamın ayakkabıları zaten eskiydi. Ona eski ayakkabılarımı vererek nasıl bir yardımda bulunmuş olabilirim ki? Tabii ki en iyi ayakkabılarımı vermem gerekirdi. ‘

Dubno Maggid, varlıklı bir insanın sergilemesi gereken en uygun davranışı şu hikayeyle anlatır:

Zengin bir tüccar, at arabasında değerli mallarıyla bir fuardan dönmektedir. Yanı başında eski püskü kıyafetler içinde el arabası iten bir adam görür. El arabasında ucuz eşyalar taşımaktadır. Varlıklı iş adamı sinirlenir ve yanında yol almakta olan adama bağırır:’ Ne cürretle yanımda gidiyorsun? Bizi görenler eşit olduğumuzu düşünebilir. Halbuki ben üst tabakadan biriyim. Sense fakir bir satıcısın.’

‘Herkes, senin benden daha zengin olduğunu bir bakışta anlayabilir. Fakat unutma ki; her ikimiz de mallarımızı nakit değil kredi ile aldık. Aslında, bu kadar pahalı mallar aldığın için senin benden daha fazla borcun var. Bunu aklına getirirsen, belki beni bu şekilde küçümsemezsin. ‘ diye cevap verir diğer adam.

Aynı şekilde, sahip olduklarından dolayı zengin bir insanın Tanrı’ya olan borcu ortalama bir insana kıyasla daha fazladır. İşte bu yüzden, zengin kişi Tanrı’ya karşı diğer insanlardan daha fazla şükran duymalı ve diğer insanları asla küçümsememelidir.

Birkat Kohanim ve Tanrı’ya dua etmek

Tora’da bahsedildiği gibi, Kohenler insanları kutsadığında sıradışı bir şey yaparlar. Tüm hazanların yaptığı gibi yüzlerini Aron’a dönmek yerine, halka dönerler. (Sotah 38a, Orah hayim 128) Neden Kohenler dikkatlerini Tanrı’dan alarak topluluğa yönlendirmektedirler? Dualar genelde Tanrı’ya yönelik değil midir?

Bu soruların yanıtını bir hikayede bulabiliriz:

Oğlunun düşüncesiz hareketlerine sinirlenen ve onunla bir türlü anlaşma yolu bulamayan bir baba, sonunda oğlunu evden kovar. Evden hiç bir destek almadan ayrılan ve iş bulamayan bu çocuk sonunda aç kalır, zamanla kıyafetleri parçalanır. Çocuğun bu halini gören bir komşu, babayla konuşmaya karar verir. ‘Oğlunla ilgili sana söylemek istediklerim var.’ der adam. Baba şöyle cevap verir: ‘Gerçekten bana gelerek, oğluma yardımcı olamam gerektiğini mi söyleyeceksin bana? Neticede onun mutluluğu, benim için en az kendi mutluluğum kadar önemlidir. Doğru yolu bulabilmesi için, artık onu umursamıyormuşum gibi davrandım. Ona gerçekten yardımcı olmak istiyorsan, bana değil ona konuşmalısın. Eğer doğru yolu bulursa, onu eve geri alacağımı ve ihtiyaçlarını karşılayacağımı söyleyebilirsin.’

Aynı şey Tanrı ile aramızdaki ilişki için geçerlidir. Gerçekten Kohenler’in Tanrı’ya dönerek bizim için beraha ve iyilik istemeleri gerekli midir? Çünkü tanrı zaten her zaman için İsraeloğulları’nın yani çocuklarının mutlulukla kutsanmasını ister. Bu yüzden, Kohenler Tanrı’ya değil, İsrael oğullarına dönerek doğru yolda gitmelerini, Tanrı’nın isteklerini yerine getirmelerini söylemeleri gerekir. Eğer uygun şekilde davranırlarsa, Tanrı hiç bir aracıya gerek duymadan İsraeloğulları’na gerekli olan mutluluğu ve refahı sağlayacaktır.

HAFTANIN SÖZÜ

 

Çünkü Tanrı bilgelik verir. O’nun ağzında bilgi ve anlayış vardır. (Mişle 2/6)

  NOT: Haftalık peraşa bültenimize abone olmak için "This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it."  adresine mail atmanız yeterli olacaktır.