Bu Hafta İçin Saatler

1 İYAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:39

19:53

-----

Yeruşalayim

18:44

19:59

Tel Aviv

18:56

19:55

25 NİSAN

Tel Aviv

19:01

20:01

İstanbul

19:39

20:20

2020

İstanbul

19:46

20:27

İzmir

19:36

20:26

İzmir

19:36

20:26

TAZRİA- תזריע

METSORA- מצורע


24-25 NİSAN 2020 ROŞ HODEŞ İYAR
28 NİSAN 2020 YOM AZİKARON
29 NİSAN 2020 YOM AATSMAUT

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra 6:8-8:36)

 


Tazria peraşası "Tuma veTaara - Manevi kirlilik ve Saflık" kurallarını ele almaya devam etmektedir. Doğum yapan bir kadının, Mikve'ye (belirli niteliklere sahip su havuzu) dalma ve Bet-Amikdaş'a korban getirme gibi hareketleri kapsayan bir arınma sürecine girmesi gerekir. [Sağlık durumu imkan veren] Bütün erkek bebekler hayatın sekizinci gününde sünnet edilmelidir.

Tsaarat (cüzam benzeri semptomlara sahip, manevi kaynaklı bir rahatsızlık), giysileri de etkileyen doğaüstü bir hastalıktır. Eğer bir kişinin derisinde beyaz ya da pembe [giysilerde pembe ya da yeşilimsi] lekeler ortaya çıkarsa, bir Koen'e başvurulur. Bu Koen, etkilenen bölümün yedi günlük karantina süresinden sonraki büyüklüğü gibi çeşitli belirtileri inceleyerek onun Tame (manevi açıdan saf olmayan) veya Taor (saf) ilan eder. Tsaraat bulaşmış bir kişi iyileşene kadar kampın (ya da şehrin) dışında tek başına ikamet etmelidir. Hastalık bulaşan bölümü kesilip atılmış olan bir giyside tekrar hastalık ortaya çıkarsa, bütün giysi yakılmalıdır.

Metsora Peraşası: İyileşen bir Metsora'nın (Tsaraat'a yakalanmış kişi) Koen tarafından iki kuş, çömlek bir kap içerisinde bulunan doğal kaynak suyu, sedir ağacından elde edilmiş bir parça odun ve bir tutam zufa otu kullanılarak saflaştırılmasını sağlayan özel bir işlemin detaylarını anlatarak başlar.

Bir evin duvarlarında kırmızımsı ya da yeşilimsi lekeler belirmesi, bu evinde rahatsızlıktan etkilenmiş olma olasılığını gösterir. On dokuz gün kadar sürebilen bir işlem sonucunda, Koen evin saflaştırılabileceğine ya da yıkılmasına karar verir.

Tuma, erkekte meni ya da diğer akıntılar, kadında adet veya diğer kanamalar sonucunda da ortaya çıkabilir ve Mikve'ye dalarak arınmayı gerektirir.




KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Asur

Yasak anlamına gelen אסור sözcüğü yapılması yasak olan eylemleri ifade eder. Sözgelimi Şabat günü ateş yakmak “Asur” olarak bilinir. Kaşer olmayan bir gıdayı tüketmek aynı şekilde Asur’dur. Bu yasaklar sadece Tora emirleri için geçerli değildir. Rabinik emirler için de aynı ifade kullanılır. Günümüz İbranice lisanında da bu sözcük “yasak” anlamında kullanılır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
İKİ NEHİR

 

Bu hafta okuduğumuz Tazria ve Metsora peraşaları büyük ölçüde “tsaraat” dediğimiz hastalıktan söz eder. Bu hastalığın sebep işlenen bazı günahlardır ki bu konuda kibir ve laşon ara yanlışı başı çekmektedir. Bu kişi yakınları, arkadaşları veya bir aile mensubu tarafından Kohen’e tanı için getirilmelidir. Aslında kişinin bir başkası tarafından Kohen’e götürülmesinin nedeni çok basit değildir. Kişi kendisinde meydana gelen değişikliklere karşı oldukça duyarsız hatta kör gibidir. Derisindeki değişikliği bir ekzema, bir enfeksiyon olarak nitelendirebilir. Kişinin en son düşüneceği yanlışları yüzünden Tanrı tarafından cezalandırıldığıdır. Özellikle bu yanlış kibir ve laşon ara gibi son derece ciddi günahları barındırıyorsa bu cezayı kişi kendine pek de konduramaz. İşte tam da bu yüzden kişiyi tanı için Kohen’e bir başkasının götürmesi gerekir. Kişiye hangi yolda olduğunu göstermek doğru yolu bulabilmesine yardımcı olmak ve yanlışlarından vaz geçip teşuva yapmasını sağlamak toplumsal bir görevdir. Bu konuda çekingen durmamak gerekir.

Günümüzde bu kurallar geçerli değildir çünkü günümüzde bu hastalık yoktur. Ancak günümüzdeki “tsaraat” durumu birçok yıkıcı ajanın iş başında olduğu modern dünyamızda hemen yanı başımızdadır. İlaçlardan aşırı alkol kullanımına davranış bozukluğundan çarpık ilişkilere kadar birçok sorun insanoğlunun kendi kendini bitirmesini sağlamaktadır. İnsan yine aynı insandır ve gerçekleri görmemek için kör taklidi yapmaktadır. Bu yıkıcı ajanlar sadece iş dünyasında değil aile yaşamında, çocukların gözlerinde ve yetişmesinde aktif rol oynamaktadırlar. İnsanlar yardıma ihtiyaçları olduğunu reddetmekte kendi kendilerine bazı tedbirler almaya çalışmaktadırlar. Bu tedbirler de düzenli ve etkili olmadığından vermesi gereken sonuçları vermemektedir. Çünkü insanı bu yolla iten “gaava” dediğimiz bir özelliği vardır. Bu özellik ile ilgili TaNaH bağlantılı öykülerle tarihimizden örnekler vermeye çalışacağız.

Pirke Avot “gaava” ile ilgili olarak “Akina ataava veakavod motsiim et aadam meaolam – kıskançlık, ihtiras ve kibir insanı dünyadan çıkarır” demektedir. Öncelikle büyük başarısı ile nesillere örnek olan kral olmayı reddeden alçakgönüllü bir babanın kibir sahibi oğluna bakacağız.

Öyküler: Midyanlılar’ın istilasında Tanrı’nın emri ile hakim seçilen ve sadece üç yüz kişi ile onları kovarak büyük bir başarıya imza atan Gideon ben Yoaş büyük başarısına rağmen kendisine önerilen “krallık” teklifini kabul etmez. Ne kendisinin ne de oğlunun kral olmayacağını tek kralın Tanrı olduğunu söyler. Gideon’un oğlu olan Avimeleh tahta geçme sevdası ile para ile topladığı cahil bir kitleye bu kardeşlerini öldürtür. Sadece en küçük kardeşi Yotam ellerinden kurtulur. Avimeleh taht sevdasına kavuşur ama idaresi altında inleyen Şehem şehri sonunda isyan eder. Halk katliamdan kurtulmak için büyük bir kuleye saklanır. Avimeleh kuleyi ateşe verir. Tepede olan bir kadın Avimeleh’in başına değirmen taşı atar ve halk ondan kurtulmuş olur. Sadece üç sene hakimlik yapan Avimeleh ölümünden hemen önce teşuva yapmak yerine şu talimatı verir: “Kılıcımı kalbime sapla. Beni öldür. Hiç kimse Avimeleh’i bir kadın öldürdü demesin.” Son anda teşuva yapabilecek iken kibiri, gururu kendisine bir yanlış daha yaptırır.

Birinci tapınağın son zamanlarında yaşayan Yirmiyau peygamber “yıkım kehanetleri” ile bilinir. Yıkımı yaşadığı için birkaç bölüm dışında kitabı oldukça kötümserdir. Çok sert sözlerle halkı uyaran peygamber halka teşuva yaptırmak amacı ile hareket eder. Tanrı’nın merhametinin farkında olan Yirmiyau bu şekilde yıkılışı engelleyebileceğini düşünür. Ancak yaşadığı dönemde sadece etrafındakiler değil arada bir ortaya çıkan yalancı peygamberler ile uğraşır. Bunlardan bir tanesi Hananya ben Azur olarak bilinir. Yirmiyau’nun yıkım kehanetlerine karşı Hananya olumlu ve zafer müjdeleyen konuşmalar yapar. Halk ve askerler “halkın moralini bozduğu” gerekçesiyle Yirmiyau’ya kızgınken Hananya oldukça popülerdir. Yirmiyau Tanrı adına söylediği kehanetlerden birinde Hananya’nın o yıl içinde “öleceğini” söyler. Hananya Roş Aşana’nın hemen öncesinde ölür ama kitapta yedinci ayda yani Tişri ayında öldüğü yazılıdır. Burada Gemara bir soru sorar. Yirmiyau’nun kehaneti gerçekleşmemiş midir?

Hananya yılın son gününe kadar sağlıklı yaşamaya devam eder. Son günde aniden hastalanır. Evine vasiyet ettiği en önemli şey ölümünün Roş Aşana sonrasına kadar saklanması ve Yirmiyau’nun bu şekilde yalancı çıkmasıdır. Yalancı peygamberin “yalancı” olduğu en iyi olarak “kendisi” tarafından bilinir. Hananya öleceğini anlayınca kibri sayesinde geç gömülmeyi vasiyet eder.  

Alaha vefatından sonra gömülmeyen bir kişinin ruhunun acı çektiğini Neşama’sının sıkıntıya girdiğini öğretir. Bu yüzden Yeruşalayim gibi bazı şehirlerde gömme işlemi gece bile gerçekleştirilir. Hananya kibri uğruna bütün bu sıkıntılara katlanmayı göze alır. Çünkü egosu doğruyu ortaya çıkarmasına engeldir.

İsrael’in David hanedanına ait ilk kralı David’dir. Kendisinden sonra tahta sadece on iki yaşında oğlu Şelomo geçer. Ondan sonra yaptığı bazı günahlar yüzünden krallık ikiye bölünür. Şelomo’nun ölümünden sonra tahta oğlu Rehavam geçer. Tanrı emri ile peygamber Ahia aŞiloni güçlü bir general olan Yarovam ben Nevat’ı İrael kralı tayin eder. 

Pesah bayramı öncesinde Yarovam hem düşünceli hem de kızgındır. Halkın Yeruşalayim’e gitmesi gerekmektedir. Oraya gidildiğinde kurulan platforma yerleştirilen tahta herhangi birinin oturması mümkün değildir. O tahta sadece David hanedanının kralı oturacaktır. Rehavam orada otururken Yarovam içinde bulunacağı durumun yaratacağı sıkıntıyı kibrinin etkisi ile çok büyütür ve halkı yanlış yönlendirir. Yaptırdığı iki buzağının birini Dan kentine diğerini de Bet E.l kentine koydurur. Yeruşalayim’e gidip ziyaret bayramlarını kutlamayı yasaklar. Yarovam Mişna tarafından “hote umahati et aam” olarak tanımlanır. Olam aba hakkını yitirir. Kendi kendini bitirir.

Gemara Sanhadrin’e göre Tanrı Yarovam’a bir fırsat daha sunmak için şöyle bir öneri getirir. Teşuva yapacak olursa Tanrı’nın David’in ve kendisinin aynı yerde Gan Eden’de olacaklarını söyler. Yarovam’ın sorusu kibirin doruğa ulaşmış halidir. “Mi baroş – başta kim olacak?” Yarovam devam eder: “Ben mi David mi?” Tanrı “David” yanıtını verince Yarovam “ilgilenmediğini” söyler ve olam aba hakkını kaybeder.

İki nehir: Bereşit kitabında yer alan bir Midraş Perat (Fırat) ile Hidekel (Dicle) nehirlerini karşılaştırır. Perat güçlü bir nehirdir ama sessizce akar. Bilge nehre neden sessiz aktığını sorunca nehir yaptıklarının onu anlatacağını ifade eder. Bilge Rabi Yeoşua daha sonra Hidekel nehrine gider ve çok sesli aktığını görür. Aynı soruyu ona da “neden gürültülü akıyorsun” şeklinde sorar. Nehir “gürültümle bana bakmalarını sağlıyorum” şeklinde yanıt verir. Eğer tsedaka kutusu ağzına kadar dolu ise ses yoktur. Aynı kutu boş ise müthiş gürültü çıkarır. Rabiler buna benzeterek boş insanların çok gürültü koparacaklarını dolu insanların ise bunu yapmayacaklarını öğretir.  Tevazu sahibi dolu insan kendinden de yaptıklarından da emindir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Bir dükkana girip ürünü tatmak mümkün müdür?

Çoğumuzun başına gelmiştir. Bir ürünü satın almadan önce tazeliğini, lezzetini kontrol etmek için o ürünü tatmak isteriz. Alaha bu konunun mümkün olduğunu bizimle paylaşır. Ancak amacımızın o ürünü almak yönünde olması bir zorunluluktur. Aksi durumda dükkan sahibini kandırmak ve heveslendirmek durumu gerçekleşir ve bu bir yasağın ihlali demektir. Aynı zamanda fiyat indirimi konusunda “aşırı” ısrarcı olmamak önemli bir gerekliliktir.  

 

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

 

"Yaşamın, ağzından çıkana bağlıdır." 

Peraşamız, doğum yapan kadınla ilgili kurallarla başlıyor. "İşa ki Tazria veyalada Zahar..." Kadın, erkek bir çocuk doğurduğunda..." sonrasında, peraşa doğum sonrası kadının arınma süreci, kız veya erkek çocuk doğumuna göre değişen bu arınma süreci sonrasında da Tsaraat denen bir çeşit manevi hastalıktan Toramız bahseder ve peraşanın 67 pasuğunun tam 59 u bu konuyla devam eder. Bir sonraki metsora peraşasıda bununla ilgilidir. 

 Peraşa, açık bir şekilde Tsaraat denen ve günümüzde cüzzam olarak tarif edilen ama aslında manevi bir hastalığa yer veriyor. Peki neden doğum yapan kadınla ilgili kurallarla başlıyor?  Bu hastalığa yakalanan kişi Metsora olarak çağrılır. Bu sürece gelene kadar önce evinde, sonra elbiselerinde son olarak vücudunda bu lezyonları görür ve bunu Kohenlere teşhis ettirir.  Sonrada zahmetli bir arınma süreci vardır. Aynı doğum sonrası arınma süreci gibi ancak asıl bağlantı nedir? 

Ramban, Bo peraşasının sonunda yaptığı bir yorumdan konumuz ile ilgili bir şey çıkarabiliriz. "Bütün mitsvaların amacı, Tanrı'ya inanıp, onun bizim yaratıcımız ve yaşam kaynağımız olduğunu bilmektir onun bizden beklentisi de doğduğumuz andan itibaren ona hizmet edip sadece ona güvenip, dua etmemizdir " Bu yoruma göre peraşamıza dönersek doğum yapacak olan kadına doğum anında bir melek gelir ve bebeğin ağzına dokunarak ona şöyle der, "dinle, bu dünyadaki görevin annenin karnında sana öğretilen Torayı tekrardan hatırlamak, öğrenip, öğretmek için çabalamak ve seni yaratana hizmet etmektir ancak bu şekilde sağlıklı kalıp, yaşayabilirsin "Gemaranın bize öğrettiği bu bilgi (masehet Nida) doğumun, fiziksel yada biyolojik bir süreçten ziyade manevi bir görev olduğudur. Annesinin karnında başladığı manevi yolculuğu bebek, doğduktan sonrada sürdürmek zorundadır.  Neden? Annesinin karnında fiziksel hiç-bir tehdit altında olmayan bebek tamamen saf bir bedendi doğumu takiben ona verilen neşama ve meleğin ona verdiği görevle aynı sağlığı korumalıdır ve beden toprağa girene neşama tekrar kaynağına dönene kadar bu görev sürecektir. Bu durumda cevabı bulmuş olduk doğumla başlayan peraşanın amacı saflıkla başlayan hayatın, Tsaraat 'a sebep olan hataları yapmamamız gerektiğini öğretmektir bu hatalar özellikle meleğin bize öğrettiği üzere ağzımızla yaptığımız laşon ara ve boş konuşmalardır ağzımıza dokunan melek öğretisi bizim de bir yaratma işlemi yaptığımızı ve kelimeleri dünyaya getiren bir anne gibi olduğumuzu gösterir ve bu kelimelerle ya manevi bir dünya ya da Tsaraat gibi önce evimizi sonra kendimizi sıkıntıya sokacak durumlar yaratabiliriz rabilerimizin dediği gibi "Mavet ve hayim beyad laşon" Hayat ve ölüm ağzından çıkanlara bağlıdır. Daima ağzımızı beraha ve şükretmek için kullanmak ümidiyle... Amen 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Şomron dağlarına yeniden gül dikeceğiniz günleri bekleyin.
(Yirmiyau 31/4)