Bu Hafta İçin Saatler |
9 KİSLEV |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5779 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
16:04 |
17:17 |
----- |
Yeruşalayim |
16:01 |
17:14 |
Tel Aviv |
16:19 |
17:18 |
17 KASIM |
Tel Aviv |
16:15 |
17:15 |
İstanbul |
17:30 |
18:10 |
2018 |
İstanbul |
17:25 |
18:05 |
İzmir |
17:37 |
18:26 |
|
İzmir |
17:33 |
18:22 |
VAYETSE-ויצא |
||||||
|
Peraşa
Özetİ |
Esav'dan
kaçan Yaakov Beer-Şeva'dan ayrılır ve annesinin ailesinin yaşadığı yer olan
Haran'a doğru yola çıkar ve Moriya Dağı'na ulaşır. Burada uyur ve yeryüzü ile
gökler arasında uzanan bir merdiven üzerinde inip çıkan meleklerle ilgili bir
rüya görür. Tanrı kendisine Erets-Yisrael'i vaad eder, büyük bir milletin
babası olacağına ve onu koruyacağına dair söz verir. Yaakov uyanır ve eline
geçen her şeyden Tanrı için onda birlik bir bölüm (Maaser) ayıracağına dair
adak adar.
Sonunda Haran'a ulaşır ve kuyu başında kuzini Rahel ile karşılaşır. Rahel'in babası Lavan'la, yedi yıllık çalışma karşılığında Rahel ile evlenme konusunda anlaşır. Ancak Lavan, Rahel'in yerine Lea'yı geçirerek Yaakov'u aldatır. Yaakov Rahel ile de evlenmek için yedi yıl daha çalışmayı kabul eder. Lea dört oğul doğurur - Reuven, Şimon, Levi ve Yeuda. Bunlar Bene-Yisrael'in ilk kabileleridir. Rahel ise kısırdır ve Yaakov'a kendi veremediği çocuğu kazandırmak için, hizmetçisi Bila'yı Yaakov'a üçüncü eş olarak verir. Bila Dan ve Naftali'yi doğurur. Bu arada doğurmaya ara veren Lea da aynı amaçla kendi hizmetçisi Zilpa'yı Yaakov'a eş olarak verir ve Zilpa da Gad ile Aşer'i doğurur. Daha sonra Lea tekrar doğurmaya başlar; oğulları Yisahar ve Zevulun ile, Dina adını verdiği kızı doğar. Tanrı sonunda Rahel'i bir oğulla mübarek kılar. Yosef doğar.
Yaakov Lavan'dan ayrılmaya karar verir, ancak Yaakov'un kendisine kazandırdığı zenginliğin farkında olan dayısı onu göndermeye yanaşmaz. Kendisiyle bir iş anlaşması yapar. Bu yıllar boyunca Lavan Yaakov'u oyuna getirmeye çalışsa da başarılı olamaz; Yaakov gittikçe zenginleşir. Altı yılın sonunda Lavan'ın, servetine göz dikmeye başladığını hisseden Yaakov ailesini alır ve Lavan'a haber vermeden Kenaan'a dönmek üzere yola koyulur. Onları takibe koyulan Lavan, rüyasında Tanrı tarafından Yaakov ve ailesine zarar vermemesi yönünde uyarılır. İki taraf bir antlaşma yapar ve Lavan evine döner. Artık Yaakov'un düşündüğü tek şey, yıllar önce intikamından kaçtığı Esav'la gerçekleşecek tarihi yüzleşmedir.
|
Şabat mumlarını yakmadan önce tsedaka için biraz para ayırmak güzel bir
gelenektir. Çok fakir olan ve elinde sadece mum veya şarap alacak kadar parası
olan biri mumları tercih etmelidir. Kiduş ekmek ile de yapılabilir. Şabat
mumlarını söndürmek yasaktır. Mumların sönmesi için de kapı ve pencerelerin
açılmaması gerekir.
HAFTANIN SÖZÜ |
“Kötü komşudan uzak dur, kötü kişilerle bağlantıda olma ve kötülükle
karşılaştığında inancını kaybetme.”
(Nitay Aarbeli)
Mİ-DRAŞ YİTSHAK |
Yaakov gibi birisi için Lavan’ın “avoda zara” ile bezenmiş evinde kalmak büyük
bir testtir. Breslev’li Rabi Nahman goyim içinde bulunup Yahudi değerlerine
bağlı kalmanın kolay olmadığını, böyle yaşayan kişilerin mutlaka kendilerini
korumaları gerektiğini izah eder. Hem günümüzde hem de goyim ile karşılıklı
alış verişin olduğu bir ortamda yaşayan bizlerin ise tuzağa yakalanmamız ve
ruhani seviyemizden çok daha aşağılara çekilmemiz sürpriz değildir. Günümüzde
internet, okul, üniversite ve diğer
sosyal ortamlarda kendimizi koruyabilmek için çok fazla çaba göstermek zorunda
kaldığımız bir gerçektir.
Yaakov Lavan’ın evinden hiç zarar görmeden ayrılmayı başarabilmiştir. Bunun anahtarını da Moria tepesinde gördüğü merdiven rüyasında bulacağız. Çünkü eğer bir rüya Tora’da kendine yer bulduysa o zaman mutlaka bizlere vermek istediği bir ders vardır. Rüya zarar görmemek için Yaakov’a nasıl davranması gerektiğini anlatmıştır. Bizler “asiya” adını verdiğimiz ve ruhani değerlerin fiziksellik içinde gizlendiği eylem dünyasında yaşıyoruz. Kise Akavod yani Tanrı’nın onursal tahtının olduğu yer ise tamamen ruhanidir. Cismanilik bile en yukarıda ruhani olarak başlar ve dünyaya yaklaştıkça fizikselliği artar sonunda dünyada fiziksel hale gelir. Bizim görevimiz fizikselliğin içindeki ruhaniliği keşfetmek onu alıp yeniden ruhani dünyaya geri göndermektir.
Basit bir örnekle açıklamaya çalışalım: İbranice’de yağmur anlamına gelen iki sözcük vardır. Bunlardan birincisi “matar” olarak bilinir ve ruhanidir. Yağmur en yukarılarda “matar” şeklinde oluşur ve yeryüzünde “geşem” haline döner. Geşem sözcüğü “cismani” yani fiziksellik sözcüğü ile aynı etimolojik kökten türer. Geşem toprakta meyveyi besler. Biz o meyveyi alır, yemeden önce beraha söylediğimizde o cismanilik tekrar ruhaniliğe doğru yola çıkar. Kışın söylediğimiz “maşiv aruah umorid ageşem – rüzgarlara emredip yağmur yağdırtan” ifadesi tam olarak bunu gösterir. Biz ruhaniliği geri döndürünce “maşiv aruah” Tanrı da bunu dünyaya yağmur olarak geri verir “umorid ageşem” ve devamlı bir devinim gerçekleşir.
Tora fiziksel davranışları destekler ve zorunlu kılar. Yemek zorundayız ancak bunun Kaşer olması ve berahaların okunması buna ruhanilik kazandıracaktır. Uyumak fiziksel bir ihtiyaçtır Rabiler bunun dinlenip Tanrı’nın isteklerini daha iyi bir şekilde yerine getirmek için adım olduğunu öğretirler. Evlilik fiziksel bir gerekliliktir ama Ketuba, Kiduşin ve Şeva Berahot ile bu gerekliliğe ruhanilik kazandırılır.
Yaakov merdiven rüyasını bu peraşada görür. Lavan’ın evine giden yolda yetmiş yedi sene boyunca sadece Tora öğrenen Yaakov saf bir ortamdan hiç de temiz olmayan bir ortama giriş yapacak ve orada yirmi iki sene geçirecektir. Merdiven rüyasında merdivenimiz yere çakılı vaziyettedir ve melekler inip çıkmaktadırlar. Buradaki merdiven Yaakov Avinu’nun ta kendisidir. Ayakları yere basmakta ve başı manevi anlamda göklere erişmektedir. Bu hayat merdiveninin esasıdır. Bu dünyadan alıp göklere ruhaniliğe geri kazandırmak. Tanrı Yaakov’a artık çalışması, para kazanması, evlenmesi, çocuk sahibi olması konusunda tavsiyeler vermektedir. Artık yeşivada olduğu gibi korunaklı bir ortam yoktur. Hayatın ta kendisi vardır. Bir Yahudi hayatın içindeki tozu göklere çıkararak altın yapmak, bu hayatta ruhaniliği yaşamak zorundadır. Tanrı’nın Lavan’ın evine giden Yaakov’a söylediği budur. Bunu yapması halinde Lavan’ın gücünden korkmasına gerek yoktur.
Akademik ortamdaki testler basittir. Ama hayatın testleri farklıdır. Çalışan bir Yahudi sabah Tefila’sını yapmalı, dua zamanlarını kaçırmamalıdır. Dereh Erets yani edepli davranışlar hayatının ve işinin bir parçası olmalıdır. Dürüst olmalı kurallara aykırı bir kazancı tercih etmemelidir. Şabat gününün kutsallığını asla atlamamalıdır. Tora öğrenimini asla aksatmadan buna zaman ayırmalıdır. Bunlar gerçek testler olarak her gün karşımızda bulunmaktadır.
Lavan’ın evinde Yaakov da Lavan da fiziksel ihtiyaçlarını gidermek için yemek yerler. Ama ikisinin yemekten anladığı şeyler çok farklıdır. Lavan karnını doldurmak, Yaakov ise Tanrı’ya daha güçlü bir şekilde yaklaşmak için yemek yer.
Haftanın yedi günü içinde Şabat gününün bir özelliği vardır. O gün “yom meyuhad” yani özel, tek olan gündür. Midraş her günün bir eşi olduğunu ama Şabat gününün olmadığını anlatır. Şabat durumu Tanrı’ya anlatınca Tanrı ona eş olarak Yahudi toplumunu verir. Her Şabat akşamı bir düğün gecesidir. Şabat “boi kala” diyerek karşılanır.
Rivka oğluna “yamim ahadim – birkaç gün” için Lavan’ın yanında kalmasını söylerken bu özel günlere dikkat etmesini istemektedir. Lavan’ın yanında kendisi olabilmesi, korunabilmesinin tek yolu bu özel güne gerekli önemi vermek ve korumaktır. Yaakov annesinin emrini anlamış ve Lavan’ın olumsuzluklarından etkilenmemenin tek yolunun Şabat gününü korumak olduğunu görebilmiştir. Şabat gününü korumak asimilasyonun karşısındaki en güçlü kaledir.
Şabat sabahı okunan Kiduş duasında İzmir’de Yeşayau peygamberin elli dördüncü bölümünden bir parça okunur. Bu parçada Şabat gününü kutsamamız halinde “veaahaltiha nahalat Yaakov aviha – baban Yaakov’un mirasını yiyeceksin” ifadesi yer alır. Bu mirasa sahip olmanın yegane yolu Şabat gününü kutsamaktır.
DİVRE
TORA |
Dinin hem insanlığı Tanrı’ya hem de birbirine bağlayan bir olgu olduğunu
düşünmek isteriz. Dini olgunun, kişilerin alçakgönüllü, erdemli ve dürüst
olması yolunda yön veren bir etken olduğunu ve yaşamımızı renklendirdiğini
söyleriz. Bu olgu, bize başkalarına karşı daha sevgi dolu ve merhametli
davranmayı da öğretir.
Bu haftaki peraşada Yaakov ‘un rüyası var. Yaakov rüyasında maneviyatı, gökyüzü ile yeryüzünü bütünleştiren bir merdiven şeklinde tarif eder. Bu şekilde tarif edilen merdiven, ihtiyaçlarımızı belirlerken manevi dünyadan ve onun değerlerinden ilham almamız gerektiğini öğretmektedir.
Merdivenden çıkan ve inen melekler bize yaşamımızda aynı şekilde iniş ve çıkışların olabileceğini gösterirler. Hayatın içinde ayaklarımızın yere sağlam basmasını istiyorsak; gözlerimizi daima yukarıya- gökyüzüne yani Tanrı’ya doğru odaklamalıyız.
Dini olguyu ve önemini bu şekilde düşünmek ve tarif etmek hepimizin hoşuna gider. Aslında bu gerçek tarif, dini olgunun bizlere vermek istediğidir. 21. yüzyılın dünya görüşünde, dini olgunun amacının bu olduğunun bilinmesi çok önemlidir.
Bilindiği gibi din adına, engizisyon sırasında korkunç işkenceler yaptılar, insanların mal varlıklarına el koydular, masum insanlara gözdağı verdiler ve insanları kazıklarda yaktılar. Yine din adına, teröristler Yeruşalayim’de, Londra’da, İstanbul’da, Mumbai’de ve diğer pek çok yerde masum sivilleri öldürdüler. Bu “sözde dindarlar” insanlığa karşı en iğrenç, en büyük suçları Tanrı adına işlediler. Din adına, sayısız Yahudi, haklarından mahrum edildi; yurtlarından kovuldu ve şiddete ve cinayete maruz kaldı. Bu zulüm bugüne kadar din adına devam etti.
Yahudi toplumu içinde de dini, sevginin ve insanlar arasındaki uyumun kaynağı olarak gören, vizyonumuzu oluşturan dindar fanatikler var. Neyse ki bizim fanatiklerimiz terörü misyon edinmiş veya farklı inançlara sahip insanlara işkence eden insanlar değiller.
Yine de aşırı dindarlığın yükselişi farklı inanç ve köklerden olan diğer insanlara karşı olan nefreti teşvik etmeyi meşrulaştırmaz. Aşırı dindarlık, hangi dinde olursa olsun, “diğerlerinin” sevilecek, saygı görülecek hatta tolere edilecek olmadığı gerçeğine dayanır.
Teşa Beav günü Bet Amikdaş’ın yıkılışı anısına oruç tutarız. Sinat Hinam yüzünden tapınağın yıkıldığını çok iyi bilmekteyiz. Sinat Hinam, sebepsiz nefret olarak tercüme edilir. Bu ifadenin bende çağrıştırdığı şey; sebepsiz nefret diye bir şeyin olmadığıdır. Biri, başka birinden nefret ediyorsa bu, karşısındaki kişinin farklı bir dinden, ırktan, ya da başka bir ulustan olması gerçeğine dayalıdır. Nefret eden, her zaman duyduğu nefrette haklı olduğunu düşünür.
O zaman Talmud “sinat hinam” demekle neyi anlatmaya çalışıyor?
Bence bu ifadedeki hinam kelimesi, lütuf anlamına gelen hen kelimesinden türemiştir. Toplumun trajedilerinden biri, insanın kendisi haricinde başkalarını adeta bir nesne olarak görme eğiliminde olmasıdır. İnsanlıktan çıkmış, iğrenç bir başlıkla etiketlenmiş birinden nefret etmek kolaydır. Birinin gözlerinin içine bakıldığında ve o kişide de bir saygınlık olduğu fark edildiğinde ondan nefret etmek çok daha zordur. Bu kişinin de herkes gibi; duyguları, korkuları, ümitleri ve özlemleri vardır.
Sinat Hinam, insanlar, başkalarının saygınlığını görmediğinde ortaya çıkar. Bu tip nefretler zulüm, şiddet ve toplumsal anlaşmazlıklar sonucu ortaya çıkar. Bunun günahı şudur: diğerlerinin saygınlığından nefret etmek – Yeruşalayim’deki tapınağın tahrip edilme nedeni budur. Yahudi gruplar kendi aralarında savaştıklarında, diğerlerini insandan saymadılar. Onlar düşmanların yarattığı zorlukların veya kendi durumlarını iyileştirecek yollar üzerinde durmadılar.
Başkalarını kendimizin bir yansıması olarak görmeyi öğrenmeliyiz. Sempatik ve empatik olmalıyız, içsel insanlığı görmek için aramamız gerekir, başkalarının saygınlığını. Dinin temel dersi budur; tüm insanlar tarafından paylaşılan insanlığı takdir etmek ve dünyayı Tanrı’nın varlığıyla iyileştirmek.
Aşırı dincilik sadece nefret ve terörü doğrudan mağdurlarına yansıttığı için tehlikeli değildir. Ayrıca kendilerinin insanlığını da zayıflatır ve baltalar. İnsanlığın uygarlığını da tehdit eder. Bu dini bir rezalet ve Tanrı’ya karşı bir saygısızlıktır.
Bu hafta peraşada belirtildiği gibi; Yaakov, “Rüya içinde bir vizyon gördü: Yeryüzüne sabitlenmiş ve başı göklere kadar erişen bir merdiven vardı. Tanrı’nın melekleri onun üzerinde çıkıp iniyorlardı.”
Başkalarına saygı duymak, lütuf bulmak insanlık merdivenlerini çıkmamız için bize yardımcı olabilir, böylece Yüce Tanrı’yla daha yakın ilişkiler kurabiliriz.
Duamız; tüm insanlığın gerçek anlamda belirtilen din olgusunu kavrayıp dünyaya barışın ve insanlar arasında sevgi ve saygının gelmesi ve Din adına yapılan tüm vahşetlerin sona ermesidir.
GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ |
“Lavan, yeğeni Yaakov’la ilgili haberi duyunca onu karşılamak
üzere koştu. Onu öptü, kucakladı ve evine getirdi. (Yaakov) Lavan’a tüm bu
olanları anlattı.” Bereşit 29:13
Raşi Lavan’ın Yaakov’u karşılamak üzere koşmasını şöyle açıklar: Lavan
Yaakov’un bütün zenginliğiyle ve değerli hediyelerle geldiğinden emin olduğu
için onu karşılamak üzere koşmuştur. Ve onun eli boş olarak geldiğini görünce,
kıyafetlerinin altında elmaslar sakladığını düşünür. Yaakov’a sarılır ve
ellerini Yaakov’un giysilerinde gezindirir, ama hiçbir şey hissetmez. Ardından
Yaakov’un normal olarak soygundan korktuğunu düşünür ve değerli eşyalarını
ağzında sakladığını varsayar. Lavan onu sevgiyle öper, ama yine bir şey
bulamaz. Acaba Raşi neden Lavan’ın bu hareketlerini olumsuzca yorumlar; belki
de onu yeğeni olduğu için öpüp sarılıyordu.
İnsanlar çok arkadaşçıl olabilir ve size bir tanıdık gibi davranabilir, ama gerçekte senden arabanı ödünç almak gibi bir şey veya başka bir iyilik yapmanı istiyordur. İstediklerini aldıkları sürece ortadan kaybolurlar. Sanki seni hiç tanımıyor gibi. Peraşanın sonunda, Yaakov ailesiyle Lavan’ın evinden ayrıldığı zaman, pasuk Lavan’ın torunlarını ve kızlarını öptüğünü ama Yaakov’u öpmediğini söyler. Lavan Yaakov’un eli boş olduğunu bildiğinden dolayı, onu öpmesi için hiçbir sebebi yoktu!(Hafets Hayim)
Gerçek arkadaş paran için seni öpen veya sarılan kişi değildir. Gerçek arkadaş
seni umursar - hiçbir karşılık beklemeden. Böyle bir arkadaş edinmek için, sen
kendin tam olarak öyle bir arkadaş ol! Gerçekten başkalarını umursa ve de
onların en çok ilgisini çekecek şeyleri yap!
EŞİMİZİ SEVMEK |
Erkeğin görevi nasıl ki eşini onurlandırmak ve sevmekse kadının görevi de eşini onurlandırmak ve sevmektir. Kadın erkeğini bazen doğru yola yönlendirmek için konuşmalı, sıkıntılı zamanlarında ona destek olmalı ve teselli etmelidir. Bilgelik dolu kadınların evlerini inşa edenler olduğu unutulmamalıdır.