Bu Hafta İçin Saatler

16 AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5778

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:04

20:18

-----

Yeruşalayim

18:59

20:12

Tel Aviv

19:21

20:21

28 TEMMUZ

Tel Aviv

19:15

20:15

İstanbul

20:10

20:50

2018

İstanbul

20:04

20:44

İzmir

20:05

20:54

İzmir

19:58

20:47

VAETHANAN- ואתחנן



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 3:23-7:11)

 

Moşe her ne kadar Yeoşua'nın kendisinden sonraki lider olarak seçilmesinden memnunsa da, buna rağmen Erets-Yisrael'e özgü mitsvaları yerine getirebilmek için buraya girmesine izin verilmesi konusunda dua eder. Ancak Tanrı bu isteği kabul etmez. Moşe Bene-Yisrael'e Sinay'daki eşsiz tecrübelerini hatırlatır.

Tora'yı aldıklarında Tanrı'nın Sesi'ni duymuşlar, ancak Tanrı'yı fiziksel olarak algılayabilecekleri herhangi bir şekil görmemişlerdi. Moşe Bene-Yisrael'e, Tanrı'nın Sinay'da açığa çıkışının sadece elit birkaç kişinin değil, Bene-Yisrael'in tümünün şahit olduğu eşsiz ve benzersiz bir tecrübe olduğunu özellikle hatırlatır ve başka hiçbir ulusun Tanrı'nın kendileriyle Bizzat konuştuğunu iddia edemeyeceğini vurgular. Moşe halka özel bir direktif vererek, bu dönüm noktası niteliğindeki olayın her nesilde sürekli anlatılmasını ister.

Moşe daha sonra Bene-Yisrael'in Erets-Yisrael'e girdikten bir süre sonra günah işlemeye başlayacaklarına ve bu sebeple ileride bu topraklardan sürüleceğine dair - doğruluğu tarihçe de kanıtlanmış - bir kehanette bulunur. Bu sürgün boyunca Yahudiler, diğer milletler arasına küçük gruplar halinde yayılmak zorunda kalacaklar ve nüfusları her zaman düşük seyredecektir. Ancak sonunda Bene-Yisrael Tanrı'ya dönecek, Tanrı da onları kabul ederek, ülkelerine geri getirecektir.

Moşe, hata sonucu ölüme sebebiyet veren bir kişinin kaçabilmesi için üç tane "sığınak şehir" belirler. Ardından On Emir'i halka tekrarlar ve onlara Yahudilik'in en temel prensiplerini içeren Şema'yı öğretir. Şema'nın ilk cümlesi Tanrı'nın var ve Biricik olduğuna dair bir tanıklıktır. Moşe daha sonra halkı, maddiyatçılığın tuzaklarına düşmemeleri ve maneviyatı yüksek bir millet olmaları gerektiğini unutmamaları konusunda uyarır. Peraşa, Moşe'nin Bene-Yisrael'e, Erets-Yisrael'e girdikten sonra başka milletlerle karışık evlilik yapmamalarını emretmesiyle sona erer. Zira karışık evlilikler yapıldığı anda halkın kutsal benliği sekteye uğrayacak ve diğer halklardan farkları kalmayacaktır.

AFTARA
Rav İsak Alaluf
NAHAMU

 


Yedi teselli haftasının ilkinde Yaşayau peygamberin kırkıncı bölümünün ilk yirmi altı cümlesi okunur. Aftara bu Şabat gününe ismini verir. Midraşik kaynaklara göre yıkımdan sonra Yeruşalayim şehri ataların ve peygamberlerin “teselli” girişimlerini kabul etmez. Bunun üzerine Bizzat Tanrı Yeruşalayim’e teselli vermek için harekete geçer.

 

HAFTANIN SÖZÜ

 


Teselli edin halkımı teselli edin. Tanrı’nın sözü. (Yeşayau 40/1)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
SÜKUNET VE HUZUR

 

Geçtiğimiz hafta Devarim peraşasını açıklarken peygamberin söylediği “hinam nimkartem velo bakesef tigaelu” sözüne gönderme yapmış ve Yahudilerin yeniden yükselişe geçmesi için, Bet Amikdaş’ın yeniden inşa edilmesi için gereken en önemli yolun “ben adam lehavero – insan insan arasındaki mitsvalara dikkat etmek olduğunu söylemiştik. Pele Yoets adlı kaynak “tişa be Av” maddesinde Bet Amikdaş’ın yıkılış nedeninin “sinat hinam” olduğuna tekrar dikkat çekerek mitsvalara harcanan paraların ve benzeri maddi çabanın geri dönmek için yardımcı olamayacağını öğretmektedir. Sinat hinam problemi düzelene kadar beklemekte olduğumuz güzel günlere ulaşmak o kadar da kolay değildir. Hiçbir sebep Bet Amikdaş’ın yıkılış nedeni olarak sebepsiz nefretin olduğunu gizlemeye muktedir değildir. Çünkü bu öyle bir nefrettir ki günümüzde bile devam etmekte ister sıkıntıda isterse refah dolu günlerde olsun bu konuda bir ilerleme kaydedilememektedir. Bu da Bene Yisrael’in asıl ulaşması gereken hedef olan Bet Amikdaş’ın inşa edilmesi ve Maşiah günlerine erişimi geciktirmektedir.

Yahudi geleneğinde işlere genellikle sağ elle başlamak ve işleri sağ elle yönlendirmek vardır. Çünkü sağ el ve sağ taraf Tanrı’nın “hesed” özelliğini sol taraf da “din” özelliğini temsil eder. Bir beraha vermek istediğimiz zaman sağ elimizi çocuğumuzun başına koyarız. Lulav demetinin tamamını sağ elimizle tutarız. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bir yere girdiğimiz zaman da sağ ayakla girme geleneği birçoklarımız tarafından bilinir. Ben İş Hay alkış tutulacağı zaman sağ el sol elin üzerinde olmalı öğretisini getirir. RaMBaM uyurken gecenin başında kişinin sol tarafa doğru yatması gerektiğini söyler. Çünkü her gece yargı dediğimiz olay bizleri beklemektedir. 

RaMBaM İbranice lisanına “laşon akodeş – kutsal lisan” denmesinin sebeplerini araştırırken “Biblik” İbranice’de kötü sözlerin olmadığına dikkat çeker. Bilindiği gibi İbranice diğer lisanların aksine sağdan sola doğru yazılır. Birçok dilde istikamet sol yani yargı yönünde başlarken İbranice’de istikamet sağ yani “hesed” yönünde başlar. İbranice’deki harflerin yazılış tarzı ise buna uyum sağlamamaktadır. Harflerin çoğu soldan sağa bir şekilde yazılır. Yisrael sözcüğü “yeş şişim ribo otiyot latora – Tora’da altı yüz bin harf vardır” sözcüklerinin ilk harflerinden oluşur. Buna göre Tora’daki boşluklarla beraber her Yahudi bir harfi temsil etmektedir. Harfler teker teker yargının etkisindeyken sözcükler ve pasuklar bir araya geldiğinde hesed devreye girer. O halde tezimizi şu şekilde anlatmaya çalışalım. Bene Yisrael tek tek olduklarında yani birliktelik söz konusu olmadığında yargı ön plandadır. Ancak birlikte hareket ettiklerinde hesed yani iyilik faktörü devreye girmeye başlar. Tora’da hepimizin yakından bildiği “veaavta lereaha kamoha – yakınını kendin gibi sev” pasuğu “ani Ad…” şeklinde sonlanır. Pasukta yer alan  “kamoha – kendin gibi” sözcüğünün sayısal değeri Tanrı’nın yargı çağrıştıran ismi olan E.loim sözcüğünün sayısal değeri ile aynıdır. Her ikisi de seksen altı sayısını verir. Şimdi cümlenin sonunu daha iyi anlamak mümkün olabilir. “Eğer yakınımızı “kendimiz gibi” sevecek olursak yargı çağrıştıran isim yeni “ani Ad…” yani dört harfli hesed ismine bırakmaktadır. Tanrı’nın merhamet özelliğini harekete geçirmenin yolu birlikten ve birbirimizi sevmekten geçmektedir.

Ancak ne yazık ki günümüzde bile birlik için bir şeyler yapmak istesek bile bu birlik uzun süreli olmamaktadır. Kişilerin kendilerine yarayacak stratejileri, hesapları, oyun ve düzen peşinde koşmaları ne yazık ki bu birliğe izin vermemektedir. Acaba düzenin bozulması kimin neden işine yaramaktadır. Bu sorumuzun cevabını Gemara Masehet Gitin’den alınan bir öğretiyle bulmaya çalışalım:

Masehet Şabat’ta yer alan Mişna’ya göre Şabat akşamı daha Şabat girmeden kişi evinde üç söz söylemelidir. Bunlar “esarten eravten adliku et aner – maaser ayırdınız mı, eruv tamam mı ve Şabat mumlarını yakınız ifadeleridir. Gemara Masehet Gitin bu sözlerin evin içinde söylenirken sakin olunması gerektiğini öğretmektedir. Büyük rabiler “betoh beto – evin içinde” söylenmesi gereken bu sözlerin asıl ses tonunun evin içinde kalacak şekilde olması gerektiğini anlatmaktadırlar. Şabat gününün huzurunu bozmamak, Şabat sofrasını çekilmez bir hale dönüştürmemek için sükunetin erev Şabat dediğimiz Cuma akşamları korunması gerekmektedir. Çünkü Cuma akşamı yetser ara’nın en aktif olarak Şabat’ı bozma endeksli çalışma yaptığı zamandır. Bu tuzağa düşmemenin tek çaresi sakinliğinizi koruyabilmektir.

Haftanın Cuma gününden “genel çerçevede” Cuma gününe doğru kaymaya çalışalım. Genel görüşe göre her binyıl tarihte haftanın bir gününü temsil etmektedir ve hedef Şabat gününe asıl “menuha – huzur ortamının” olacağı ulaşmaktır. 5777 yılında olduğumuz bu günlerde Cuma akşamüstü Şabat gününe çok yakın olduğumuz bir noktadayız. Şabat gününe huzurla erişebilmek için söylenmesi gereken üç sözün sakin bir şekilde evin içinde söylenmesi gerekmektedir.

Yetser ara veya Sameh Mem kendisi için zamanın daraldığını Şabat gününe huzura çok az zaman kaldığını bilmektedir. Onun için bu zaman aralığında elinden gelen her şeyi yaparak o huzurdan bizleri uzaklaştırmak isteyecektir. Cemaatte ikilik, çekememezlik, sıkıntı, strateji belirleme, oyunlar gibi huzuru bozacak etkilerin en üst düzeyde yaşanacağı bu günlerde bizlere düşen huzuru elden bırakmamak ve sözlerimizi evin içinde sakin bir şekilde dile getirmektir.

Yedi teselli haftasında ve özellikle Elul ayı boyunca bu fikri benimsemek, vicdan muhasebemizi yaparak tsedaka, hesed gibi iyi davranışlarımıza insan sevgisini de katmak iyi bir başlangıç olacaktır. Eha adlı ağıtın son cümlesinde yer aldığı gibi Tanrı’ya dönmek bizim eskiden olduğu gibi günlerimizin yenilenmesini sağlayacaktır.

“Aşivenu Ad… eleha venaşuva, hadeş yamenu kekedem.”  

DİVRE TORA
Rav İzak Peres

 

Size emretmekte olduğum sözün üzerine hiçbir şey eklemeyin ve ondan hiçbir şey eksiltmeyin. Tanrınızın size emretmekte olduğu emirleri gözetmelisiniz.

“Tanr’nın Baal Peor da ne yaptığını gören, sizin kendi gözlerinizdir. Şahsen tanık oldunuz ki Baal Peor un peşinden giden her bir kişiyi Tanrı senin içinden imha etti; ama siz Tanrı’nıza yapışık kalanlar bu gün hepiniz hayattasınız.”

Neden peor ile ekleme yapmayın cümlesinin ard arda yazılmıştır? Şöyle söylemek gerekir ki, hata yapan insanlar Tanrı’nın emirlerini ihlal etmek için değil, aslında onlar akıl yolunu takip ederek onun kontrolünde kalarak hata yapmaktadırlar.

Tora dedi ki “ eklemeyin ve çıkartmayın”  yani emirlerin hiçbirinden zekanıza güvenerek ekleme çıkartma yapmayınız.  Gözleriniz gördü ki “Tanr’nın Baal Peor da ne yaptığını gören, sizin kendi gözlerinizdir.” 

Baal Peor konusunda da (putlar) herkesin amacı ona hizmet değildi. Aslında Tora ya ekleme yaparak Baal Peor’u aşağılamaktı çünkü buna hizmette ancak utanç verici davranışlarla gerçekleşebiliyordu. Aşağılama ek mitsvasını düşünen İsrail halkına Tanrı’nın verdiği cevap “işmido aşem elokeha” , ”Tanrı’n yok edecek” buradan öğreniyoruz ki, Tora’nın emirleri bir saç teli kadar basit değişikliğe bile izin vermeyen bir sistemdir. Hatta kişisel mantık ve düşüncelere de yer vermez. Çünkü Tora insanoğlunun herhangi bir ekleme ya da ölçüm yapmasından çok daha üstündür. Hikaye şöyle der: Gaon Ribi Azriel Z-tl reform ravları bu rabi ile görüştüler. Reform Ravı Ribi Azriel’e büyük bir heyecanla Tora’da ufak değişikliklerin, mitsvaların uygulanması açısından ne kadar faydalı olacağını anlatmaktaydı.  Eğer istiyorsak kardeşlerimizin Tora’nın temel mitsvalarını korumalarını, reform ravı yüksek sesle ve heyecanla görevimiz günümüze uymayan,  kalbimize ve yeni nesle hitap etmeyen mitsvaları kolaylaştırmak, değiştirmek ve hatta bazılarını iptal etmektir.

Rav Azriel cevap verir:  Vaethanan peraşasında şöyle yazmakta; Size emretmekte olduğum sözün üzerine hiçbir şey eklemeyin ve ondan hiçbir şey eksiltmeyin. Bu pasukta Tanrı bize birisi kulağımıza bir şeyleri çıkartmak ki bu sayede daha iyi koruma ve yükselebilmeyi sağlasa, o zaman bile nesillere verilen bir şeyi eksiltmek veya eklemek yasaklanmıştır. Çünkü 613 emir bir ceviz yığını gibidir. Düzenli duran ceviz yığınından bir tane çekmek suretiyle bütün ceviz yığınının yıkılacağı kaçınılmazdır.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


Moşe Erets Yisrael’e girmeyi çok istemiştir, ancak Tanrı onun girmesine izin vermez ve bunun üzerine şöyle der: “O zaman Tanrı’ya şöyle yalvarmıştım:” Devarim 3:23

Torayı anlamanın bir yoluda gematriayla(kelimelerin sayısal değerlerini inceleyerek) olur.  Peki peraşanın ilk kelimesi olan “Vaethanan’ın(yalvarmıştım)” sayısal değeri olan 515’ten ne öğrenebiliriz.

Hahamlar Moşe’nin Tanrı’ya  tam olarak Vaethanan kelimesinin sayısal değeri olan 515 tane dua ettiğini söyler. Bu Moşe’nin Erets Yisrael’e ne kadar çok girmek istediğinin göstergesidir.


Bunu şöyle resmedelim: Eğer birisi bir başkasına soru sorarsa ve o kişi diğerini geri çevirirse ve onun tekrar sorma ihtimali vardır. Ancak, birkaç zaman sonra, pes eder. Bir şeyi başkasına sormak için bir limit vardır. Burada görüyoruz ki Moşe 515 kez sormaya devam etmiştir. Bu gerçekten de muhteşemdir. Buradan başarılı olmanın yolunun  ısrardan geçtiğini öğreniriz. Özellikle manevi hususlarda birisi tutumlu olmalıdır.


Başarılı olmanın üç tane kuralı vardır: 1) Girişken olmak. 2) Azimli olmak. 3) Tanrı’nın çabalarınızı kutsaması. Eğer bir şey sizin için yeterince önemliyse, başarmak için tutumlu olmalısınız.

ÇOCUK PERAŞASI

 

Moşe Peygamberimiz Yahudiler'e konuşmaya devam etti. İşte şunları söyledi:  "Tanrı bana dedi ki: 'Moşe Peygamberimiz, sen Erets Yisrael'e gidemezsin! Çünkü Sen kaya ile sana söylediğim şekilde konuşmak yerine, ona vurdun ve günah işlemiş oldun.'

Sihon ile Og'u öldürdükten sonra yalvardım, 'Lütfen Tanrım, Erets Yisrael'e gitmeme izin ver'
Tanrı, 'Hayır, bunu yapamam' dedi.
Dua etmeye ve Tanrı'ya gitmeme izin vermesi için yalvarmaya devam ettim.

Ama Tanrı: 'Dua etmeyi bırak! Sana yardım etmeyeceğim.' dedi."
Moşe Peygamberimiz dedi ki: "Babalarınız Ar Sinay'da (Sinay Dağı) aseret adibrot'u (On Emir) Tanrı'dan duydu. Ama sizler daha doğmamıştınız. Onun için aseret adibrot'u benden duymanızı istiyorum." Moşe Peygamberimiz On Emir'i tekrarladı. Onları hatırlıyor musunuz? Moşe Peygamberimiz Bene Yisrael'e şunu da öğretti:
"Şema Yisrael Ad...Eloe-nu Ad...Ehad... / Dinle, Yisrael (İsrailoğulları)! Tanrı-Tek'tir!" Bu sözcükleri her gün söyleriz.
Gözlerimizi örteriz. Bu sayede söylediklerimizi daha iyi düşünürüz.
Bu pasuk (cümle) şu anlama gelir: "Tanrı Dünya'nın tek hakimi tek hükümdarıdır ve O'nu dinleyeceğiz."
Moşe Peygamberimiz şunu öğretti: "Bar-mitsva yapmış olan her Yahudi, her gün tefilim takmalıdır.
Bir kutuyu koluna, bir kutuyu da alnına koymalıdır."
Tefilim nedir? Özel siyah deri kutulardır. İçerlerinde parşömen* parçaları bulunur. Üzerinde Tora'nın bazı bölümleri yazılıdır. Onları yazan adama sofer denir. Mürekkebe daldırdığı bir tüy kullanır. Yazarken çok dikkatli olmalıdır. Ufacık bir hata bile olsa tefilim kaşer (dine uygun, kullanılabilir) değildir.

* Parşömen hayvan derisinden yapılır.

Moşe Peygamberimiz şunu öğretti: "Bir Yahudi kapılarına mezuzot koymalıdır."

Mezuza nedir? Bir parşömen parçasıdır. Üzerinde Tora'dan bir bölüm yazılmıştır. Sofer onu çok dikkatle yazar. Hiçbir hata olmamalıdır. Mezuza rulo haline getirilir, küçük bir kutunun içine konur ve kapı kenarına çivilenir. Bize Tanrı'nın o evin hakimi olduğunu hatırlatır.

BİR HİKAYE
UMUDUN GÜCÜ

 

Hiç kimse neler olduğunu bilmiyordu. Dokuzuncu setin yarısıydı. Şövalyeler, Kaplanların ilk atıcısının ortaya çıkmasını bekleyerek sahaya dağılıyordu. Ama aradan uzun bir zaman geçtiği halde, kimse ortaya çıkmıyordu! Bu bir top oyunu muydu, değil miydi?

"Atıcı ortaya çıksın!" diye sabırsızca bağırmaya başladı hakem. 
Bu arada Kaplanların tarafında takım kaptanı Roni ile, ikinci orta saha oyuncusu Eli arasında bir konuşma sürüp gidiyordu. "Haydi Eli, senin sıran " dedi Roni, "Neden bekliyorsun? Oyunu geciktiriyorsun...."
Ama çocuk yerinde oturmaya devam etti. Eli, oturduğu sıranın sonundan bakınmaya başladı ve topu kendi kendine sektirdi. "Neden bunu yapıyım ki" dedi. "Şövalyeler son sette bizden 8 sayı öne geçti. Hiç bir şansımız yok. Bana şimdi oyuna devam etmenin ne anlamı olduğunu söyler misin? "
"Neden bunu yapasın ki?" diye Eli'nin sözlerini tekrar etti Roni inanamayarak. "Çünkü daha oyun bitmedi. Evet bizden öndeler. Ama bu onlara yetişemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Ama emin olduğum bir şey var- denemezsek kesinlikle kaybedeceğiz..."
Eli omuzlarını silkti. Yavaşça eline sopasını almak için ayağa kalktı ve "Bak, sen kaptansın. Oyuna katılmam gerektiğini söylersen, tabii ki katılacağım. Ama yine de zamanımızı boşa harcadığımıza inanıyorum" dedi.
Eli, sahaya doğru ilerledi. "Sen daha baştan kaybetmişsin" diye kızdırdı Cem, Şovalyeler takımının yıldız oyuncusu...
"Kes bunları da oyununa bak" diye sinirli bir şekilde ona baktı Eli. 
Top kendisine doğru atıldığında, Eli topa tam isabet vurunca kendisi dahil herkes şaşırdı. Bu Kaplanlara büyük avantaj sağlamıştı. İki kez daha yapılan doğru vuruşlar, oyunu heyecanlandırıyordu. 
Takım kendine gelmişti birden. Bir sür sonra berabere kalınınca oyun uzatmalara kaldı. 
Kaplanlar sahaya dağıldıklarında, Roni, Eli'nin şimdi nasıl da enerji dolu olduğunu fark etti. "Bütün takımı kendine getirdin! Şimdi oyuna katılmanın fark edip etmeyeceğini görebiliyor musun?"
Eli gülümsedi ve " Kesinlikle! Ama Roni, Biliyor musun, kazansak da kaybetsek de, bir oyunun nasıl oynanması gerektiğiyle ilgili bana çok önemli bir ders öğrettin bugün..." dedi.