Bu Hafta İçin Saatler

17 TAMUZ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5778

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:13

20:30

-----

Yeruşalayim

19:13

20:29

Tel Aviv

19:30

20:33

30 HAZİRAN

Tel Aviv

19:30

20:32

İstanbul

20:25

21:07

2018

İstanbul

20:24

21:05

İzmir

20:18

21:08

İzmir

20:17

21:07

BALAK- בלק



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Bamidbar 22:2-25:9)

 


Moav Kralı Balak, Bene-Yisrael'e lanet okuması için peygamber Bilam'ı çağırır. Yolda, Tanrı ona engel olması için bir melek gönderir. Meleği gören eşek ters davranışta bulununca, durumun farkında olmayan Bilam tarafından dövülür. Bilam ancak eşeğin dilinin mucizevi şekilde açılması sonucunda meleği fark eder.

Balak'a ulaşan Bilam, üç kez, üç farklı seyir noktasından Bene-Yisrael'e lanet okumaya çalışır; fakat her seferinde, lanet yerine ağzından berahalar çıkar. Balam, ayrıca tarihin sonu ve Maşiah'ın gelişi hakkında da kehanetlerde bulunur.
Halk, Moav kızlarının çekiciliklerinin tuzağına ve Baal Peor adlı puta tapma hatasına düşerler. Tanrı halk içine bir salgın gönderir. Yüksek rütbeli Yahudi, Midyanlı bir prensesi alenen çadırının içine alınca, Koen Gadol Aaron'un torunu olan Pinehas, her ikisini de öldürür ve salgın son bulur.

AFTARA
Rav İsak Alaluf
VEAYA ŞEERİT

 

Miha peygamberin beşinci ve altıncı bölümlerinden pasuklar Aftara’mızı oluşturur. Kırk yıl boyunca çöldeki bazı mucizevi olaylarda Tanrı’nın koruyuculuğu vurgulanmaktadır. Bilam’ın lanetlerinin kutsamaya çevrildiği ifade edilmekte Tanrı’nın sevgisinin büyüklüğünden söz edilmektedir. Aftara’mızın final yaptığı cümlesi çok anlamlıdır: “Tanrı sana neyin iyi olduğunu ve senden Tanrı’nın ne talep ettiğini söyledi. Getireceğin tüm korbanlardan daha önemli bir şey var. Senden isteğim adaleti yerine getirmen akranına haksızlık etmemen, iyiliği sevmen Tanrıyla tevazu içinde yürümen.”

HAFTANIN SÖZÜ

 


“Ne iyidir çadırların Yaakov, meskenlerin Yisrael.” (Bamidbar: 24/5)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
ANTİSEMİTİZM

 

Balak peraşası antisemitizmin klasik peraşası olarak kabul edilir. Bene Yisrael’in haberi olmadan iki dev antisemitin Balak ve Bilam’ın Bene Yisrael’i lanetleme çabalarını ve bunların nasıl başarısızlığa uğradığını anlatan bu peraşanın tarih boyunca da gerçekleşmediğini görmek mümkündür. O zamanların antisemitleri ile günümüzün antisemitleri hala aynı yöntemleri kullanmaktadır. Dünya hala bunları dinlemeye ve inanmaya devam etmektedir. Değişen sadece isimler, yerler ve zamandır. Sorun hala aynıdır. 

Geçen hafta okunan Hukat peraşası gerek Sihon gerekse Og ile olan savaşların nedeni üzerinde durur. Sadece metin bilgileri ile bile açıklayıcılara bakmadan her iki kralın da Bene Yisrael ile savaşmak için hazırlık yaptıkları görülür. Kaldı ki Bene Yisrael Emori topraklarından sadece geçiş izni ister. Bu izin verilmediği gibi Emori krallığı savaşa girer. Bene Yisrael’e geçiş izni vermeyen diğer toplumlar ile savaş olmamıştır. Çünkü o toplumlar savaşa hazırlanmazlar. Geçiş izni verilmez konu kapanır. Ancak Emori ve Başan krallıkları savaşa girer. Bu hazırlık Bene Yisrael’i savaşmak zorunda bırakır. Mucizevi bir savaş sonunda bu iki krallık bertaraf edilir.

Antisemitizmin bir başka boyutuna ve sonucuna bakalım: Balak “ine am yatsa mimitsrayim – işte Mısır’dan çıkan halk” sözünü kullanır. Burada önemli bir suçlama vardır. Bu halk Mısır’ı terk ederken birçok yer harabe haline gelmiş bu halk Mısır ülkesine en büyük zararı vermiştir. Halbuki bu halk iki yüz on senedir Mısır’da kölelik yapmaktadır. Son seksen altı sene “avodatpareh” dönemidir. Çocukların tuğla olarak kullanıldığı gerek fiziki gerek psikolojik işkencelerin her gün yer aldığı bir zamandır. Balak için bu durum önemsizdir. Bene Yisrael orayı mahvederek çıkmıştır.

Balak bir antisemittir. Ancak planını uygulayabilmek için daha güçlü birine ihtiyacı vardır. Bilam bir peygamber olarak bilgi ve gücünü bu uğurda kullanmaya hazırdır. Balak, Bilam’a yol gösterir: “Leha ara li – onlara benim için lanet et.” Ancak Bilam burada antisemitizmin bir başka şeklini gösterir. Bene Yisrael’in potansyelini tespit eder. İstemese de ağzından dualar çıkar. Gemara “mibirhotavşel oto raşa ata yodeama aya belibo – o “raşa”nın dualarından kalbinde ne olduğunu bilirsin” diyerek o duaların samimiyetle yapılmadığını göstermektedir. Bene Yisrael’i durumunu tespit eden, Bilam bu yolla halkların nefretini onlar için alevlendirmektedir. Günümüzde bunun örnekleri oldukça fazladır. Bene Yisrael’in aklını, zekasını, bilgisini, zenginliğini, birlikteliğini tespit edip kullananlar, aslında bu yolla antisemitizmi körüklemeye çalışmaktadırlar.

Bilam hakkettiğini bulur. Midyan savaşında beş Midyan kralı ile birlikte yaşamını savaş meydanında kaybeder.  Bu gün tarihin en büyük antisemitlerinin kırıntısı bile kalmamıştır. Onların yerine elbette yenileri türemiştir. Sadece Kristal gecede bin sinagogu yakılmış, altı milyon evladını Soykırım’da kaybetmiş bir toplum yıkılan sinagogların ve öğrenim evlerinin yerine yenilerini inşa edebilmişse ve hala Tora öğrenmeye devam edebiliyorsa bu antisemitlere verilecek en güzel cevaptır.

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

 

"Badereh şeadam rotse leyeleh molihim oto - İnsana gitmek istediği yola göre eşlik edilir.” 

Gemara Makot bölümünde sözü edilen bu cümlenin peraşamızdaki  Bilam ben Beor için söylendiğini öğreniriz. 

Akadoş Baruh U, Bilam'ın Balak’ın gönderdiği elçilerle gitmemesini ister ve ona “lo teleh imaem - onlarla gitme” der. Ancak Bilam 'in ısrarlı tavırları devam edince sonunda onlarla gitmesine izin verir. “Kum Leh itam - kalk ve onlarla git.” Yolda bu kez de bir melek karşısına çıkar ve onu uyarır. Ona geri dönmesini aksi durumda bu yolun onun sonu olabileceğini ikaz etse de Bilam gitmekte ısrar eder ve Balak’ın yanına ulaşır. Buradan görüyoruz ki insan görmek istemezse ve gittiği yolda ısrarcı olursa sonunda onu o yolda gitmesi için aracı olunur;  ama yolun sonu muhtemelen onun da sonu olur.

Rav Kamenitz, Balak peraşası haftasında tefiladan sonra cemaatine bir deraşa verir. Rav kendisi hakkında başından geçen bir olayı anlatır. Rav 8 yaşında bir çocuk iken, çok hastaymış. Herkes onun için tefila yapmasına rağmen durumunda bir düzelme olmamış. Babası ona sende bir şey yapmalısın ve üstüne bir karar almalısın diye öğüt vermiş. Baba ben ne yapabilirim ki?  Mesela tefilalari sürekli minyanla yap demiş ve sonunda böyle de olmuş. İyileşmiş büyüdüğü ve Rav olduğu ilk zamanlarında Amerika 'ya yeşiva için bağış toplamak amacıyla seyahat ederken uçakta tefila yapmak istemiş, sonra minyan bulamayacağını düşünerek Amsterdam'da inip; birkaç saat orada geçirmeye karar vermiş. Havaalanındaki durakta şehir merkezine gitmek için beklerken yanına biri yaklaşmış. “Rav nereye gidiyorsunuz?” diye sormuş ve o kişide tefilaya gidiyormuş. Sinagogta sadece 8 kişi varmış ve onlarla minyan olmuş. Rav kendi cemaatine hikayesini anlatırken gittiğimiz sinagogta bir kişinin daha gelme ihtimalinin olmadığını Akadoş Baruh U'nun o kalda minyan olması için onu oraya gönderdiğini anlatmış. Bu şekilde cemaatinin Tanrı’ya olan güvenlerini uyandırmaya çalışmış.

Buradan   mitsva konusunda güçlenmek ve öğrenmek istediğimizde de,  günah konusunda düşmek ve hata yapmak istediğimizde de her şeyin elimizde olduğunu öğreniyoruz. Rav deraşasını  “seçim bizlerin” şeklinde bitirmiş. 

Tanrı, hep iyiyi ve doğruyu seçmek için bize bilgelik ve güç versin AMEN. 

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 


“Üç tane özelliğe sahip olan kişi Avraam'ın takipçisi ve başka bir üç tane özelliğe sahip olan kişi Bilam'ın takipçisi olabilir. İyi göz, alçakgönüllü ve tevazuya sahip olma özellikleri kişiyi Avraam Avinu'nun takipçisi; kötü göz, kibir ve bencilliğe sahip olan kişi ise kötülüğü ile tanınan Bilam'ın takipçisi durumuna gelir.” Pirke Avot 5:22.

Acaba Pirke Avot neden Avraam ve Bilam’ın “takipçileri” arasındaki farklara yoğunlaşmışta, onun yerine Avraam ve Bilam’ın arasındaki farklara yoğunlaşmamıştır.

Bunun cevabı Avraam ve Bilam’a bakan birinin ikisinin arasındaki farkı anlayamayabileceğidir. Her şeyin sonunda, Bilam Tanrı’ya boyun eğmemiş miydi? “Bilam söz alıp Balak’ın kullarýna (þöyle) dedi: “Balak bana sarayı dolusu gümüş ve altın verirse (bile), küçük ya da büyük (bir şey) yapmak üzere Tanrım Tanrı’nın sözünden çıkamam.” Bamidbar 22:18. “(Bilam) Cevap verip (şöyle) dedi: “Tanrı’nın ağzıma yerleştireceği (neyse sadece) onu konuşmaya özen gösterecek değil miyim ki?!” Bamidbar 23:12. Bunlar bir Tsadik’in sözleri değil miydi? Bilam’ı duyan birinin onun Tanrı korkusu olan birisi olduğu kararına varabilirdi.

Görünüm aldatıcı olabilir. Eğer birinin gerçek yüzünü görmek istiyorsanız, onun takipçilerine bakın. Birinin gerçek doğası onun eğittiklerinde açığa çıkar. Onların kişilikleri, tutumları ve inançları öğretmenlerininkine benzerdir.

ÇOCUK PERAŞASI

 

Kral Balak ve halkı Erets Yisrael'in yakınında yaşıyordu. Onlar: "Korkuyoruz! Yakında İsrailoğulları buraya gelecek. Bize karşı savaşacaklar!" dediler.
Kral Balak: "Sihirbaz Bilam'ı çağıralım. O, insanlara nasıl lanet edileceğini (kötü şeyler dilemek)
bilir!" dedi.
Kral Balak, Bilam'a insanlar yolladı. Bilam'a: "Lütfen bizimle gel. İsrailoğulları'nı lanetle!" dediler.

Bilam bunu yapacağı için mutluydu. O bir raşa (kötü adam) idi. Ama Tanrı ona: "Bene Yisrael'i lanetleyemezsin." dedi. Bilam, Kral Balak'ın adamlarıyla yolculuk ediyordu. Tanrı onu durdurmak için bir melek yolladı. Melek bir kılıç tutuyordu. Bilam'ın eşeği meleği gördü. Eşek korkmuştu. Durdu. Bilam eşeğe vurdu. Bir nes (mucize) oldu. Eşek konuştu! Bilam'a: "Bana neden vurdun?" diye sordu. Aniden Bilam meleği gördü.
Melek onu uyardı: "Bene Yisrael'i lanetleme!" Ama Bilam aldırmadı. Bene Yisrael'i lanetlemek için yolculuğuna devam etti. 

Kral Balak Bilam'a: "Bak görüyor musun, İsrailoğulları orada! Şimdi onları lanetle!" dedi. Bilam Tanrı'ya korbanot (armağan olarak hayvanlar) getirdi. Sonra da İsrailoğulları'nı lanetlemeye çalıştı. Aslında şunları söylemek istiyordu:
"Bene Yisrael iyi değil. Tanrı'm lütfen onları cezalandır!"
Ancak bunun yerine: "Bene Yisrael Avraam, Yitshak ve Yaakov'un oğullarıdır. Her zaman mitsvot yaparlar! Öldükten sonra Tanrı onları Gan Eden'e götürür!" dedi.
Bunun üzerine Kral Balak:
"Ne oluyor?" diye bağırdı. "Neden İsrailoğulları hakkında iyi şeyler söylüyorsun? Sana onları 
lanetle demiştim!"
"Benim suçum değil," dedi Bilam. "Tanrı sözlerimi değiştirdi!"
Kral Balak: "Tekrar deneyelim." dedi.
Bilam yine İsrailoğulları hakkında kötü şeyler söylemek istiyordu. Onun yerine: "Tanrı İsrailoğulları'nın dostudur. Düşmanlarını yenecekler." dedi.
Bilam İsrailoğulları'nı bir kez daha lanetlemeye çalıştı. Ama ağzından sadece iyi sözcükler çıkıyordu.
Kral Balak: "Çabuk evine git! Sen İsrailoğulları'na yardım ediyorsun. Bana yardım etmiyorsun!" dedi.
Neden Tanrı Bilam'ın İsrailoğulları'nı lanetlemesine izin vermedi? Çünkü Tanrı İsrailoğulları'nı sever. İsrailoğulları O'nun çocuklarıdır.  Bilam Kral Balak'a: "İyi bir fikrim var! İsrailoğulları averot (günahlar) işlerse, Tanrı onları cezalandırır." dedi ve şöyle devam etti: "Moav ve Midıan'dan İsrailoğulları'nı ziyaret etmeleri için genç kızlar gönder. İsrailoğulları'nın erkekleri onlarla evlenir. Böylece avera (günah) işlemiş olurlar." Kral Balak Bilam'ı dinledi. Yahudi erkeklerden bazıları Yahudi olmayan kızlarla evlendi. Bu kızlar onlara "Putlarımıza tapın!" dediler. Tanrı İsrailoğulları'nı cezalandırmak için bir hastalık gönderdi. Aralarından birçoğu öldüler. Zimri bir kabilenin lideri idi. "Moşe'yi dinlemeyeceğim!" dedi. "Yahudi olmayan bu kızlarla evlenmenin hiçbir kötü yanı yok!" Zimri çadırına Yahudi olmayan bir kız getirdi. Bu yaptığı çok kötü bir şeydi. Aaron'un torunu Pinhas Zimri'nin çadırına gitti.  Zimri'yi ve kızı öldürdü. Bu olaydan sonra Tanrı İsrailoğulları'nı cezalandırmayı kesti. Başka Yahudiler ölmediler.

BİR HİKAYE
Kİ SOL AYAK

 

"Bir konser bileti alın ve ihtiyacı olanlara yardım edin!" diye bağırdı Vera. Bir yandan gülümsemeye çalışıyor, bir yandan da kendisiyle aynı işi yapan ve bir kaç metre ileride duran kızı gözlüyordu. 
Bayan Esti, bir gün önce konser biletlerini dağıtmış, bunları satarak hem evsizler için düzenlenen yardım kampanyasına destek verebileceklerini, hem de sürpriz hediyelerden kazanabileceklerini açıklamıştı. Vera bir sürü bilet satabileceğinden emindi. Ama neredeyse iki saattir kavurucu sıcağın altında bilet satmaya çalışmıştı ve sadece bir adet satabilmişti...
"Bir dakika" diye düşündü kendi kendine, "İşte komşum Bayan Ester geliyor. Eminim benden bir bilet alacaktır." Vera tam komşusuna doğru yürürken, başka bir yönden Şirli'nin de ona doğru ilerlediğini fark etti. 
"Ne kadar sinir!" diye düşündü hızlanarak. "İlk benim yöneldiğimi gördü. Bu müşteriyi elimden çalamayacak..."
İki kız aynı anda kadının yanına öyle bir hızla vardılar ki, neredeyse onu düşüreceklerdi. Bilet sattıklarını aynı anda anlatmaya başladılar. Birbirlerinin seslerini bastırmaya çalışıyor, kadına biletleri uzatıyorlardı. Genelde hep nazik olan Bayan Ester bu ani konuşmaların etkisiyle başını salladı ve " Siz ikinizin ne istediğini anlayamıyorum. Eğer birinden bir şey isteme şekliniz buysa, pek ilgilenemeyeceğim..." deyip yoluna devam etti. 
Bu sahne gün boyunca tekrarlandı. İki çocuk da neredeyse sabır sınırlarına dayanmıştı. "Ne yaptığına baksana!" diye suçlayarak bağırdı Şirli. 
" 'Ben' mi ne yapmışım? Asıl bütün gün müşterilerimi çalan sendin." diye cevap verdi Vera. 
İkisi de birbirlerine bağırmaya ve ortalığı ayağa kaldırmaya başladılar. Kısa bir süre sonra önünde durdukları dükkan sahibi yanlarına geldi. "Üzgünüm kızlar, " dedi, "dükkanın önünde bilet satmak için izin aldığınızı biliyorum ama sürekli tartışmanız müşterilerimi rahatsız ediyor. Korkarım her ikinizin de buradan gitmesini istemek zorundayım."
Vera dayanamıyordu. Bu kovuldukları üçüncü dükkan olmuştu. 
Yorgun ve terlemiş bir halde Vera, Şirli ile birlikte yolun karşı tarafındaki ayakkabıcının önüne gitti. Şirli rakibiydi. Vera sinirli bir halde, "Başka bir yere gidemez misin?" diye sordu. 
"Burası benim de mahallem". Ben de bilet satmak istiyorum. Ben de ödülü kazanmak istiyorum. Beğenmiyorsan, senin başka bir yere gitmen gerekir." diye cevap verdi Şirli sertçe. 
Dükkan sahibi onlara bilet satmaları için izin verdi ama kısa bir süre sonra sert tartışmalar yeniden başladı. "Of inanmıyorum. İşte dükkan sahibi yanımıza yaklaşıyor. Yine kovulduk..." diye düşündü Vera. Başlarına neyin geleceğinden emindi ama yine de bu sefer dükkan sahibi, diğerleri gibi kızgın görünmüyordu. 
"Merhaba kızlar. Sizinle bir iki dakika konuşabilir miyim?" diye sordu. 
"Tabii ki," diye düşündü Vera, "Kovulmak için bir dakika bile yeterli"
Ama dükkan sahibi onları klimalı dükkanın içine davet etti ve onlara soğuk bir şeyler ikram etti. "Demek bilet satıyorsunuz, öyle mi?" diye sordu gülümseyerek. 
Her iki kız da sinili bir şekilde başlarını salladı. 
"Eminim her ikiniz de bir sürü bilet satıp ödülü kazanmak istiyorsunuz değil mi?"
Yine başlarını salladılar. 
"Nasıl gidiyor?"
Bu sefer üzüntüyle yere baktılar. 
"Konser biletleri hakkında pek bilgim yoktur ama ben de zamanında epey bir ayakkabı sattım. Ayakkabı satmak için insanların nasıl yürüdüğünü bilmeniz gerekir. İnsanların nasıl yürüdüğünü hiç fark ettiniz mi?"
Vera ve Şirli o anda kendilerini çok daha sakin ve rahat hissediyordu. 
"Şimdi her ikinizde ayağa kalkın e bir kaç adım atın."
Çocuklar kadının dediğini yaptılar. Birinin bağırmasından çok daha iyiydi bu. 
"Harika. Şimdi tekrar yapın. Bu sefer her iki ayağınızı da aynı anda hareket ettirmeye çalışın."
Vera bir adım atmaya çalıştı ama yapamadı. Bir ayağını hareket ettirirken, diğeri hareketsiz kalmak zorundaydı. Şirli'ye baktı ve her ikisi de aynı durumda olduklarını gördüğünde güldüler. 
"Sorun nedir?" diye sordu kadın. 
"İki ayağımızı da aynı anda hareket ettirerek yürüyemiyoruz" diye güldü Şirli. 
"Bu doğru. İstediğiniz yere gitmek için iki ayağınızın da sıraya girip işbirliği yapması gerekir, değil mi?"
Vera artık bu garip konuşmaların nereye varacağını sezmişti. "Biz de bilet satmak istiyorsak işbirliği yapmamız gerekir, değil mi?" diye sordu.
Kadın başını salladı. "Ayakkabılar hakkında da bir şeyler bildiğinizi görüyorum. Şimdi gidip işbirliği yapın bakalım başarıl olabilecek misiniz?"
Yenilenmiş ve heyecanlanmış bir şekilde Vera ve Şirli yaklaşan insanlarla sırayla konuştular. Tanıdık birinin çıkması halinde, sıra onda olmasa bile tanıyan kişiye öncelik tanıdılar. 
O andan sonra işler yolunda gitti ve bütün biletlerini satıp ödülü kazandılar. Hem Vera hem de Şirli, dükkan sahibine minnettar bir şekilde evlerine döndüler. O da diğerleri gibi onlara yürümeyi öğretmişti- ama çok daha farklı bir biçimde...