Bu Hafta İçin Saatler 

8 HEŞVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5778

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:18

18:30

-----

Yeruşalayim

16:12

17:24

Tel Aviv

17:34

18:31

28 EKİM

Tel Aviv

16:28

17:25

İstanbul

17:52

18:32

2017

İstanbul

17:43

18:22

İzmir

17:56

18:45

 

İzmir

17:48

18:37

LEH LEHA-  לך לך

 

 

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Bereşit 12:1-17:27)

 


Noah'tan sonra on nesil daha geçmiştir. İnsanoğlu bir kez daha manevi düşüş içindedir. Yaratılış'ın 1948. yılında Avram doğar. Dünyayı gözlemleyerek, Avram Tanrı'nın Varlığı'na dair kaçınılmaz gerçeğe ulaşır ve sonunda Tanrı'nın kendisi ile iletişim kurmasına hak kazanır. Tanrı Avram'a ülkesini, akrabalarını ve babasının ailesini terk ederek, kendisine göstereceği bilinmeyen bir ülkeye gitmesini söyler ve orada büyük bir millet haline geleceğini vaad eder. Avram söyleneni yapar, yanına eşi Saray'ı, yeğeni Lot'u, hizmetkarlarını ve Tanrı'ya yaklaştırmış olduğu diğer insanları alarak yola koyulur. Kenaan topraklarına geldikleri zaman, Tanrı Avram'a görünür ve buranın, Avraam'ın çocuklarına vereceği ülke olduğunu bildirir.
 

Kenaan 'da kıtlık başlar ve Avram yiyecek sağlamak için Mısır'a göç etmek zorunda kalır. Avram Erets-Yisrael'e (Kenaan), Mısırlılar'ın kendisine verdiği büyük bir zenginlikle döner. Çobanları arasında çıkan "iyi otlak" kavgası sonucunda Avraam, yeğeni Lot ile yollarını ayırmaya karar verir. Lot, Yarden ovasındaki zengin, ancak sınır derecesinde yozlaşmış Sedom kentinde yaşamayı tercih eder.

Bölge krallıkları arasında patlak veren savaşta Sedom yenilgiye uğrar; Lot esir düşer. Avram, adamlarını toparlar ve kendisinden sayıca çok fazla olan karşı gücü yenilgiye uğratarak Lot'u kurtarır. Sedom kralının ganimetten pay teklifini ise reddeder.

Kehanetsel bir anlaşma ile Tanrı Avram'a, çocuklarının yabancı topraklarda 400 yıl boyunca esir olacaklarını, ancak bunun sonunda, ebedi mirasları Erets-Yisrael'e, büyük bir zenginlikle döneceklerini bildirir.

Kısır olan Saray, Mısır'lı hizmetkarı Agar'ı, aileye bir çocuk kazandıracağı ümidiyle Avram'a ikinci eş olarak verir. Agar, hamile kalır ve Yişmael'i doğurur.

Tanrı Avram'a sünnet olmasını ve Kendisi ile yapmış olduğu antlaşmanın simgesi olarak tüm nesillerinin de sekiz günlükken sünnet (Berit-Mila) olmalarını emreder. Tanrı Avram'ın ismini Avraam, Saray'ınkini de Sara olarak değiştirir. Kendisinin 99, Sara'nın ise 89 yaşında olduğu bir zamanda, Tanrı'dan, Yitshak'ın doğacağına dair söz alan Avraam, o gün içinde hem kendisi sünnet olur, hem de Yişmael ve kendisine bağlı diğer tüm erkekleri sünnet eder.

 

AFTARA
Rav İsak Alaluf
LAMA TOMAR

 


Yeşayau peygamberin “teselli edici” bölümlerinin başlangıcı sayılan kırkıncı bölümün ortalarından kırk birinci bölümünün ortalarına kadar pasukların okunduğu bir Aftara’dır. Aftara’da Avraam’ı uyandıranın Tanrı olduğu belirtilmekte ve Avraam’ın tarih sahnesine çıktığı bu peraşanın konusu ile örtüşmektedir. Tanrı’nın yorgunlara kuvvet, çaresizlere bolca dayanma gücü verdiğini ifade eden peygamber sürgünün zor zamanlarında bile umutlarını yitirmemeleri ve iyimserliklerini kaybetmemeleri konusunda halka cesaret vermektedir. Boş şeylere güvenenlerin hezimete uğrayacağı ve iyiliğin zafere ulaşacağı Aftara’mızın satırlarında bulmak mümkündür.

HAFTANIN SÖZÜ

 


“Dürüst kişiye iyilik göreceğini söyleyin, çünkü iyiliklerinin meyvesini yiyecek.” (Yeşayau 3/10)

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
YİŞMA E.L

 


Bene Yisrael’in geçirmekte olduğu dört büyük sürgün aslında Daniel kitabının ikinci bölümünde kral Nevukadnetsar tarafından bir rüyada görülen dev yaratık ile gösterilmiş ve Daniel tarafından açıklanmıştır. Başı altından olan dev Babil sürgününü karakterize eder. Boynunun gümüşten olması Pers ve Med sürgünlerine işaret eder. Devin vücudunun bakır olması Yunan sürgününü ayaklarının da demirden olması Roma sürgününü işaret eder. Bu arada ayaklarında ek bazı yapıların olması bu sürgünün iki aşaması olduğunu bunlardan birinin de Yişmael sürgünü olduğunu öğretir. Maşiah’ın ayak seslerinin duyulmaya başladığı günümüz ortamında hem Edom hem de Yişmael sürgünü bir arada yaşanmaktadır. Yişmael’in toplumumuzla olan karşıtlığı Yitshak zamanından ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar Yişmael hayatının sonunda teşuva yapmış ve bu kabul edilmişse de yine de teşuva gerçekleşene kadar Yişmael açıktan veya gizli olarak Yitshak ile olan karşıtlığını yaşamıştır.

YİŞMAEL VE YİTSHAK

Vayera peraşasında Yitshak’ın doğumundan sonra Sara’nın Hagar’ın oğlunun gülünç şeyler yaptığına ilişkin görüşü ve bunun üzerine onları evden gönderme isteği tesadüfi değildir. Sforno’nun açıklamasına göre uzun yıllar boyunca çocuğu olmayan Sara’nın yaşlı Avraam’dan çocuk sahibi olması imkansız olarak görülmüş ve babasının Avimeleh olduğu savunulmuştur. Yişmael özellikle Yitshak’ın Brit Mila gününde verilen eğlencede bunu açıktan açığa ifade etmektedir. Hagar bunu savunur çünkü Avraam’ın bereketli mirasına ortak istememektedir. Bu fikrin daha on üç yaşlarında olan Yişmael tarafından iddia edilmesi mümkün değildir. Pasuk bunun Hagar tarafından çıkarıldığını öğretir. “Vatere Sara et ben Agar Amitsrit aşer yaleda leAvraam metsahek – Sara Mısırlı Hagar’ın Avraam’a doğurmuş olduğu oğlunun oynadığını gördü.” Pasukta yer alan “oynamak” ifadesi Sforno’ya göre “alay etmek” olarak açıklanmaktadır. Burada Yişmael’in isminin geçmemesi olayı asıl manipüle edenin Hagar olduğunu gösterir ki Yişmael burada “Mısırlı Hagar’ın oğlu olarak lanse edilir. Yişmel’in burada kullandığı argüman başkasından doğan çocuğa neden eğlence yapıldığı şeklindedir. Bu girişim Sara tarafından zamanında fark edilir Yişmael ve Hagar evden uzaklaştırılır.   

Haye Sara peraşasındaki Avraam’ın cenaze günündeki pasuk Yişmeal’in teşuva yaptığına delalettir. Burada önce Yitshak’ın daha sonra Yişmael’in ismi zikredilir. Bu ifade Yişmael’in Yitshak’ın kimliğini kabul ettiğini ve artık Avimeleh’in oğlu gibi düşüncelere saplanmadığını gösterirse de daha sonraları Yişmael nesli bu hikayeye geri dönmüş ve Yitshak’ın hiçbir şeye hakkı olmadığını hatta Avraam’ın oğlu bile olmadığını iddia etmiştir. Yitshak ile ilgili Tora’da anlatılan her olayı Yişmael tarafından yaşanmış gibi göstermelerinin nedeni budur ve amaç Yitshak’ın neslini Avraam’ın mirasından mahrum etmektir.

ESAV VE YİŞMAEL

Esav’ın derdi ise farklıdır. Esav berahasının Yaakov tarafından “çalındığını” söylemesinden dolayı Bene Yisrael’e düşmandır. Bu noktada iki düşmanlık nedeni görülebilir. Birincisi Yitshak’ın Avraam’ın oğlu olmadığına ilişkin iddia diğeri de Yaakov’un Esav’a verilmek üzere hazırlanan berahayı çalması. Bu iki olay günümüzdeki antisemitik olayların nedenini daha kolay anlamamızı sağlayacaktır.

Zohar’a göre Esav ve Yişmael beraber olmadıkları sürece Yahudi toplumu için büyük bir tehlike yoktur. Ancak ikisinin işbirliği Yahudi toplumu için son derece tehlikeli ortamların ortaya çıkmasına neden olur. Bunun nedeni Tora’nın satırlarında bulunmaktadır. Esav Yaakov ile baş edemeyeceğinin farkındadır. Bunun için Yişmael’in kızı ile evlenir. Mahalat ile Esav arasındaki bu evlilik bir aşk evliliği değildir. Her şeyden önce Yitshak Kenaani kızlara karşıdır ama Yişmael hakkında olumsuz tek laf etmemiştir. Esav da babasına daha hoş görünmek için bu evliliğe sıcak bakar. Bir diğeri de Esav ile Yişmael’in Yaakov’a karşı yapacakları işbirliğidir. Bunun nelere neden olduğunu tarihte de görmek mümkündür.

İkinci dünya savaşında Kudüs müftüsü olan Hacı el Emin Hüseyin binlerce Müslümanı Alman ordusu saflarında savaşması için ikna etmesi ile bilinir ve bu konuda bizzat Hitler tarafından tebrik edilir. Auschwitz kampını da ziyaret eden Müftü benzerinin orta doğu ülkelerinde inşa edilmesi için çalışacağını ilan eder.

ÇARE ARARKEN

Eğer günlerin sonuna doğru Yişmael ve Esav sürgünleri birbirinin içine görecekse Bene Yisrael bu sıkıntılardan bir başka deyişle Maşiah’ın doğum sancılarından kendisini nasıl koruyacaktır. Bu soruya Gemara “yaasok batora ugmilut hasadim – Tora ve iyi edimlerle meşgul olsunlar” karşılığını verir. Zohar Esav neslinin “öküz” ile Yişmael neslinin de “eşek” ile benzeştiğini söyler. Bu benzeşmelerin Yahudilikte de karşılığı vardır. Nitekim Yosef kabilesinin simgelerinden biri “öküz”, Yisahar kabilesinin simgesi de “kalın kemilki bir eşek”tir. Yaakov baba evine dönüşünü ancak Yosef doğduktan sonra düşünmeye başlar. Çünkü Yosef’in gücü sayesinde Esav’ın olumsuzluklarının takipçisi olan Lavan’ı berataf edebilecektir. Gemilut Hasadim konusunda çok ileri olan Yosef bir başka deyişle “öküz” Esav’ın benzer “öküz” olumsuzluğunu kutsallıkla yok edebilecektir. Gemara Masehet Bava Batra’da Tora öğrenen ve Gemilut Hasadim ile ilgilenen kişilerin Yosef ve Yisahar kabilelerinin zehutlarına sahip olacakları yazılıdır. Yisahar’ın “kalın kemikli bir eşek” benzetmesi çok güç Tora sorularıyla baş edebilecek ve onları çözebilecek bilgelerin ortaya çıktığı kabile olmasıyla anlaşılabilir. Bu Gemara’yı esas alarak bir açıklama yapan Maarşa, Yosef’ın kardeşleri Mısır ülkesine geldikten sonra çok büyük bir “hesed” mitsvası yaptığını onlar yerleşene ve çoğalana kadar onlara baktığını öğretir. Tora öğrenme ve tabii ki Tefila bir yanda Gemilut hasadim diğer yanda Yahudi toplumu için kurtuluşun anahtarıdır. 

Baal Aturim’e göre TaNah’ta dört kez “vekarat – onu çağıracaksın” ifadesi yer alır. Birincisi peraşamızda olan “Vekarat şemo Yişmael – adını Yişmael çağıracaksın” ifadesidir. İkinci ifade Vayeleh peraşasında yer alır. “Vekarat ethem araa beaharit ayamim – günlerin sonunda kötülüğü çağıracaksın.”Yeşayau’da yer alan ifadelerden biri “vekarat şemo İmanuel – adını Tanrı bizimledir çağıracaksın”, diğeri de vekarat yeşua homotayih – surları kurtuluş olarak çağıracaksın” demektedir. Erets Yisrael’de güvenlik sorunları başlayınca en iyi çare olarak bir duvar inşası gündeme gelir. Bu kısmen başarılı olmuştur ama  “Yişmael” yani “pere adam” yani “yabanıl – asi olan adam hem bu tarafta hem de diğer tarafta yani hep içimizde kalmıştır.  Keduşat Tsiyon adlı kaynak olayı biraz farklı bir nüans ile değerlendirmektedir. “Adını Yişmael koyacaksın ve günlerin sonunda Yisrael toplumu için özellikle Erets Yisrael’de sorunlar olacaktır. İnşa ettiğin duvarları kurtuluş olarak görme asıl kurtuluş “İmanuel” Tanrı’nın bizimle olmasıdır.

Vaera peraşasında “venatati ota lahem moraşa adi Ad” cümlesinde Erets Yisrael’in miras olarak bize verileceği yazılıdır. Baal Aturim Moraşa sözcüğünün sadece bir yerde daha geçtiğini öğrenir. “Tora tsiva lanu Moşe moraşa E.loe Yaakov.” Gerek Erets Yisrael gerekse Tora Bene Yisrael’e aittir. Gemara “miras” anlamına gelen “moraşa” sözcüğünün “meorasa – nişanlı, gelin” olarak okunabileceğini söyler. Bene Yisrael hem Tora hem de Erets Yisrael ile nişanlıdır. Ayrı düşebilirler ama aralarındaki bağ asla kopmaz.

BEREKETİN KAYNAĞI

Erets Yisrael’e öncü olarak gidenler dönüşlerinde toprağı “erets zavat halav udvaş” olarak tanımlarlar. Bir salkım üzümün ancak iki kişi tarafından taşındığı çok üretken bir ülke olan Erets Yisrael Yahudiler oradan gidince tamamen ıssız bir çöle dönüşür. 1800’lerde orayı ziyaret eden Marc Twain orası için ıssız bir yer olarak söz etmektedir. Geri dönüş başladıktan ve “asıl sahipleri” geri döndükten sonra oralarda üretkenlik yeniden başlar. 

Rabinik kongre dolayısıyla Şomron civarında bir yerleşim birimini ziyaret ettiğimde oradaki şarapların dünya çapında birincilik madalyası aldığını ve dağın yemyeşil bağlarla kaplı olduğunu gördüm. Yirmiyau peygamber yıkım haberlerini verirken otuz birinci bölümünde halkını teselli etmekten geri kalmamaktadır. Yirmiyau Şomron dağlarına yeniden bağ dikeceğimiz günlerin müjdesini iki bin yıl önceden vermektedir. Başlığımızda yazdığımız gibi Yişma E.l – Tanrı duyacak” ancak burada sesini duyuracak olan Bene Yisrael’dir. Midraş bu sözcüğü “Yişma E.l LeYisrael” olarak okumamız gerektiğini öğretir.

 

DİVRE TORA
Rav Albert Gerşon

 


"Vayikah Avram et Saray işto veet Lot ben ahiv veet kol rehuşam aşer rahaşu veet anefeş aşer Asu beharan - Avram eşi Saray 'ı ve kardeşinin oğlu Lot'u ve beraberindekileri ve Haran'da yaptığı bütün canları yanına aldı.”

Bu pasuk Raşi'nin “Aşer Asu beharan” sözcüklerindeki açıklamasına göre Avram ve Saray’ın Tanrı”nın birliğine kattığı yaptığı insanları kastetmektedir. Pasuğumuz sanki onları Avraam ve Sara doğurmuş gibi anlatmaktadır. 

Midraş’ta anlatılan bir hikayede bir gün Avraam 90 yaşında bir yolcuyu evinde misafir eder. Ona krallara layık bir ziyafet sunduktan sonra Avraam misafirine dünyanın yaratıcısına teşekkür etmesi gerektiğini söyler. Misafiri cebinden çıkardığı heykelciği öpünce Avraam teşekkür edilmesi gerekenin kainatın yaratıcısı olduğunun altını bir kez daha çizer. Altı saat boyunca Avraam bu kişiyi Tanrı inancına geri döndürmek için çaba gösterir ancak çabaları nafile kalır. Kişi inancını değiştirmeye yanaşmaz. Bunun üzerine Avraam misafirini yolcu eder. O anda Tanrı Avraam’a görünerek bu yaşlı adamın Kendisine dönmesi için doksan yıl beklediğini ve sabrettiğini söyler. Tanrı Avraam’ın çabuk pes ettiği konusunda onu uyarır. 

Bunun üzerine Avraam misafirinin peşinden koşar ve gece yolculuğunun tehlikelerini anlatır. Misafiri geceyi Avraam’ın çadırında geçirir. Sabah kahvaltı sırasında Avraam ona yeniden gerçek yolun Tanrı’nın yolu olduğunu anlatmaya çalışır. Sonunda yaşlı adam heykelciği fırlatır, kırar ve Tanrı’ya inanmaya başlar. Tanrı’nın Şehina’sına bir kişiyi yaklaştıranı Rabilerimiz bu yüzden sanki “o doğurmuş gibidir” ifadesini kullanırlar.

Musevi takvimine göre 5762 senesinin  bir yaz günü Hafets Hayim Lida şehrinin bilgesinden şehirdeki insanlarla görüşerek orada bulunan Mikve’yi yeniden inşa etmeleri için yardımcı olmaları konusunda konuşmasını isteyen bir çağrı alır. Hafets Hayim yaklaşan kutsal günler için şehirdeki insanların güzel bir mitsva yapmalarını sağlamak için damadı Rabi Tsvi ile beraber 5763 senesinin kış mevsiminde Şabat öncesinde orada bulunmak amacıyla şehre hareket eder.   

Yaşlı ve rahatsız olan Rabi’yi bu seyahatten vaz geçirebilmek için bütün ev halkı seferber olur. En azından kış geçtikten sonra bu seyahati yapmasını önerirler. Ancak Rabi ayağına gelen bir mitsvayı geciktirmemek için harekete geçer. Tanrı huzurunda “neden gitmedin” sorusuna “hava soğuktu” yanıtının kabul edilmeyeceğine inandığını da sözlerine ekler.

Rabi şehre geldiğinde bütün çabasına rağmen Mikve’nin yenilenmesi için halkı ikna etmeyi başaramaz. Ancak halkın sinagogta toplanmasını ister. Halka Mikve’nin yenilenmesi için büyük çaba sarf ettiğini ancak başarılı olmadığını halka da kızgın veya kırgın olmadığını sözlerine ekler. Rabi’nin halktan bir de ricası vardır.

Rabi Tanrı’nın huzuruna çıkacağı günün yaklaştığını ve onu bekleyen sorulardan birinin “komşularında Mikve sorunu varken neden duymamış gibi davrandın” sorusu olduğunu bu yüzden kendini suçlu hissettiğini en azından kendisini halkın suçlamamasını dilediğini söyler.

Lida şehrinin bilgesi olan Rabi Nehemya bunun üzerine Hafets Hayim’e üzülmemesi gerektiğini elinden gelen her şeyi yaptığını ve yeni Mikve için ilk bağışı beş yüz ruble olarak bizzat kendisinden geleceğini ifade ederek Rabi’yi rahatlatır.

Yanı başımıza kadar gelen mitsvaları tepmemek konusunda hassas olmamız gerektiğini anlatan bu öyküye dikkat etmek mitsva yapmak konusundaki hassasiyetimizi arttıracaktır. 

 

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

 

“Seni mübarek kılanları mübarek kılacak, seni lanetleyeni ise lanetleyeceğim. Yeryüzünün tüm aileleri senin sayende mübarek kılınacaklar.” Bereşit 12:3

Tora Avraam için “Seni mübarek kılanları mübarek kılacak” dediğinde aslında sadece Avraam’ı mübarek kılan birinin mübarek kılınacağından bahsetmez, Avraam’ın neslinden olan herkesi mübarek kılsa bile Tanrı tarafından mübarek kılınacağından bahseder. (Talmud Bavli, Hulin 49a)

Rabi Yehezkel Levenstein bir deraşasında birisini mübarek kılmanın ne kadar değerli bir davranış olduğundan bahsederken bu pasuktan alıntı yapmıştır. Birisini mübarek kılarken, ağzınızdan sadece birkaç kelime çıkar ve bunun karşılığında Akadoş Baruh-U’dan bolca beraha alırsınız.

Unutmayın ki!--  Birisini “İyi günler!” veya “İyi geceler!” gibi kelimelerle neşeli bir şekilde selamlarken, o kişiyi mübarek kılarsınız ve bu sayede Tanrı’da sizi mübarek kılar. Kelimeleri öyle sadece ağzınızda gevelemeyin. Samimi olun ve birine “İyi günler!” derken aslında ona “Güzel bir gün geçirmen için sana dua ediyorum!” dediğinizi aklında tutun.

 

ÇOCUK PERAŞASI

 

 

Tanrı Avram'a: "Sen bir tsadik'sin (dürüst ve doğru adam). Putlara tapmıyorsun. Bütün insanlara Tanrı'yı dinlemelerini söylüyorsun." dedi.

"Ama baban ve erkek kardeşlerin putlara tapıyor. Onlardan uzaklaş! Eretz Kenaan'a (Kenaan Toprakları) git.
O zamanlar Eretz Yisrael'e (İsrail Toprağı) Eretz Kenaan denirdi.
Avram, karısı Saray'ı, yeğeni Lot'u ve bütün eşyalarını aldı.
Hep birlikte Eretz Kenaan'a gittiler.
Eretz Kenaan'da yiyecek hiçbir şey yoktu.
Bu nedenle Avram ve Saray Mısır'a (Mitzrayim) gittiler.
Fıravun orada kraldı.
Saray'ı Avram'dan aldı.
Ama Tanrı Avram ve Saray'a hep yardım etti.
Tanrı Fıravun'u cezalandırdı. Fıravun hastalandı.

O zaman Saray'ı Avram'a geri verdi.

Bu bir nes (mucize) idi!
Avram ve Saray hemen Mısır'dan ayrıldılar.
Avram'la Lot'un çobanları kavga etti.
Avram Lot'a: "Bir ailenin bireylerinin kavga etmesi güzel değil! Ayrı ayrı yerlere gidelim." dedi.
Lot Sedom'a taşındı.
Sedom halkı kötüydü.
Ama Lot buna aldırmadı; yine de oraya gitti.
Dört düşman kral Sedom'a saldırdı ve kazandılar.
Sedom'un bütün halkını ve eşyalarını aldılar.
Lot'u da götürdüler.
Avram: "Krallara karşı savaşacağım. Lot'u kurtaracağım." dedi.
Avram savaşı kazandı ve Lot'u kurtardı.
Tanrı Avram'a söz verdi: "Gökteki yıldızlar kadar çok çocukların ve torunların olacak!"
Yahudi ulusu Avram'ın soyundan gelmiştir.
Sen de Avram'ın çocuklarından birisin!
Tanrı Avram'a şu sözü de verdi: "Eretz Yisrael'i senin torunlarına vereceğim. Orası hep onların olacak!"
Avram ve Saray'ın çocukları yoktu.
Avram ikinci bir eş aldı. Adı Agar'dı.
Agar'ın bir erkek bebeği oldu.
Avram ona Yişmael adını verdi.
Tanrı Avram'a emretti: "İşte senin için bir mitsva. Berit Mila ol!"
Avram Tanrı'nın isteğini yerine getirerek Berit Mila oldu.
Artık o gerçek bir Yahudi idi.
Tanrı: "Artık adın 'Avram' yerine 'Avraam' olacak. Ve Saray'ın yeni adı 'Sara' olacak." dedi.
Önce: Avram
Sonra: Avraam
Önce: Saray
Sonra: Sara

 

BİR HİKAYE
POPÜLER OLMAK

 


Esin, gününü Melis ve arkadaşlarıyla bir alışveriş merkezinde geçirmek üzere davet edildiğinde çok sevinmişti. Herkes, Melis'in grubunun, okuldaki en popüler grup olduğunu bilirdi. Herkes onlarla kolay kolay 'takılamazdı'.
Esin, uzun zamandan beri, bu daveti almayı bekliyordu. Tabii ki, o da popüler sayılırdı ve yeteri kadar arkadaşı vardı ama bu davet, onun için çok daha geniş bir çevrede tanınmasını sağlayabilirdi. Heyecan içindeki kız, o gün bir kaç saatini aynanın karşısında geçirerek özenle hazırlandı. Giysisinin uygun olduğuna en sonunda karar verdiği anda kapı çaldı. Arkadaşları, onu almaya gelmişlerdi. Esin, mutlulukla, alışveriş merkezine gitmek üzere onlara katıldı. 

Bir an, kızlardan bir kaçının yaşlı komşuları Bayan Berman'a bakıp aralarında gülüştüklerini fark etti. Bu hiç de uygun bir davranış değildi. Ama üstünde fazla durmadı. Farklı grupların farklı davranış tarzları vardır diye düşünüp yoluna devam etti. 
Kısa bir süre sonra alışveriş merkezine varmışlardı. Grup, mağazadan mağazaya giriyor, yüksek sesle şakalar yapıyor, etraftakileri taklit ediyorlardı. Esin, onlarla olmaktan mutlu olsa da, yavaş yavaş bu davranış tarzlarından rahatsız olmaya başlamıştı. Kasiyerlere ve garsonlara, nasıl kaba davrandıklarını, hatta hakaret ettiklerini kendi gözleriyle görmüştü. 
Bir ara, Eda, bir aksesuar dükkanında Esin'e dönüp eline bir not defteri almış, tam satış görevlisinin önünde "Bu dükkanda da çöplükten başka bir şey yokmuş, değil mi?" deyivermişti. Esin, satış görevlisinin yüzünün kızardığını görmüş, bir şey diyememişti. Ayrıca o, dükkanı epey de beğenmişti. 

Ama Eda, bir cevap bekler şekilde, Esin'in suratına bakmaya devam etmişti. Esin, ne yapacağını bilemeyerek başını sallayıp yanına dönmüş, grubun gürültü patırtı içinde dükkandan çıkışını seyretmişti. 

Bu gibi olaylar, öğlen boyunca yinelenip durdu. Şimdi, Esin gerçekten kendini iki arada bir derede kalmış hissediyordu. Bu grubun bir parçası olmak için çok uzun süre beklemişti ama onlar, kendisinden ve eski arkadaş grubundan çok daha kötü hareket ediyorlardı. 


Kızlar, alışveriş merkezindeki cafelerden birine oturdular. Garsonlara emirler verip, sanki bütün her yer kendilerine aitmiş gibi davranmaya başladılar. Esin de onlar gibi davranmaya ve hareket etmeyi denedi ama içinde istediği hiç de bu yönde değildi. Kendini hayale dalmışken ve lokantada etrafına dalgın dalgın bakarken yakaladı.


Birdenbire, gözüne aşina bir sahne takıldı. Esin gözlerine inanmıyordu. İşte orada, aynı cafede, eski arkadaşları oturmuştu. Her zamanki gibi, sohbet ediyorlar ve iyi vakit geçiriyorlardı. Ama tabii ki bu yeni gruptan çok daha sessiz ve nazik bir şekilde duruyorlardı. Eda, Esin'in diğer tarafa baktığını fark etti. 

"Eminim, o eski arkadaşların yerine bizlerle takıldığın için çok mutlusundur değil mi?"
Esin sessiz kaldı, ama Eda kızıştırmaya devam etti:" Tabii sen de o "popüler olmayan " taraftan değilsen..."
Esin, sanki bir teste tabii tutulduğunu hissetti. Derin bir nefes aldı. Bunun sosyal merdivenlerdeki yükselişinin sonu olduğunu bilse de, Eda'nın tam gözlerine baktı ve "Biliyor musun sanırım haklısın" dedi, "Ben popüler biri değilim. Senin ve grubunun vurdumduymaz davranışları karşısında sabrım tükendi!"

Böylece, Esin yerinden kalktı, eski arkadaşlarının yanına gitti ve gülümseyerek oturdu. O andan sonra, Esin, yerinin "popülerlerin" yanı değil, iyi olanların yanı olduğunu anladı.