Haftanın Peraşası BülteniTanrı,Buluşma Çadırı'ndan Moşe'yi çağırır ve ona korban kanunlarını iletir. Korban çeşitleri arasında şunlar sayılabilir:

Bu Hafta İçin Saatler

5 NİSAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:22

19:35

-----

Yeruşalayim

18:27

19:40

Tel Aviv

18:39

19:37

 1 NİSAN

Tel Aviv

18:44

19:42

İstanbul

19:14

19:55

2017

İstanbul

19:21

20:01

İzmir

19:13

20:04

İzmir

19:19

20:10

VAYİKRA- ויקרא



Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Vayikra 1:1-6:7)

 

Koenler'i ilgilendiren birçok kural içerdiği için "Torat Koanim - Koenler Yasası" olarak da bilinen Vayikra kitabı, çoğunlukla korbanları konu eder. İlk korban grubu "Ola - [Tamamen Yakılan ve Dumanı] Yükselen"dir. Hayvan önce Mişkan'ın girişine getirilir. Hayvan büyükbaş ise, korbanı getiren kişi elini hayvanın başına koyar. Ardından hayvan kesilir ve Koen, kanı sunağa serper. Deri yüzülür ve hayvan parçalara ayrılır. Sonra bu parçalar düzenlenir, yıkanır ve sunak üzerinde yakılır. Diğer hayvanlar ve kuşlar söz konusu olduğunda da benzer bir prosedür uygulanır. 

Peraşada ayrıca unla yapılan sunular (Menahot) konu edilir. Bu sununun bir bölümü sunakta yakılır, kalan bölümü de Koenler tarafından yenir. Sunuya herhangi bir şekilde hamets bir madde ya da bal karıştırmak yasaktır. 

"Şelamim - Barış" korbanı, ister büyükbaş ister küçükbaş hayvanlarla gerçekleştirilebilir ve bir bölümü sunakta yakılırken, bir bölümü de getiren tarafından yenir. Tora, kan ve "Helev - İç Yağı" yemeyi yasaklar. Peraşa daha sonra sırayla, bir Koen Gadol'un, Sanedrin'in (71 Tora otoritesinden oluşan Yahudi üst kurulu), bir liderin ve normal bir vatandaşın hata sonucu işlediği bir günahın affı için getireceği korbanları detaylar. Bazı sözel hatalar ile manevi saflık kurallarının ihlali sonucu gerçekleştirilen günahların affı için getirilen "Aşam - Suç" korbanları listelenir. Peraşa, normal bir suç korbanına parası yetmeyenler, "Kutsal" olarak ayrılmış malların (Ekdeş) bu amaç dışında kullanılmasıyla hata işleyenler ve "soru işaretli bir suç"tan sorumlu olanların getireceği un sunuları ile gayri-dürüstlük sebebiyle getirilen sununun detaylarıyla sona erer.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
KÜÇÜK ALEF’İN SIRRI

 

“Vayikra el Moşe vaydaber Ad… elav meoel moed lemor.”

Vayikra kitabının ve aynı adı taşıyan ilk peraşasının hemen ilk cümlesinde dikkati çeken bir yazım şekli vardır. İlk sözcükteki “alef” harfi diğerlerinden küçük yazılmıştır. Gelenek Tora’nın tamamında normalden büyük veya küçük yazılmış yirmi yedi harfin varlığına işaret eder. Rabiler bu küçük “alef” harfinin peraşanın anahtarı olduğuna dikkat çekerler. Alef harfi sayısal olarak “bir” sayısına eşittir. Ancak bu harfi isim olarak yazarsak alef – 1 + lamed – 30 + pe – 80 olarak toplamda yüz on bir sayısına ulaşmak mümkündür. Bu sayı Vayikra peraşasında yer alan pasukların sayısına eşittir. Peraşanın anlamını çözmek için Rabiler bu küçük “alef” harfinin sırrının çözülmesi gerektiğine dikkat çekerler.

TANRI’YA ULAŞMAK

Peraşalarda yer alan bölümlerde Tanrı Moşe ile konuşmak istediği zaman “vaydaber” veya “vayomer” sözcüklerine yer verir. Bu peraşada bu gelenek yerini “vayikra” sözcüğüne bırakır. Raşi buna açıklama getirirken emir, söylem ve mitsvaların söyleneceği zamanda Tanrı’nın bu ifadeye yer verdiği, bu ifadenin de bir sevgi sözcüğü olduğu vurgulanır. Tanrı Moşe’yi çağırarak sevgisini göstermektedir. Melekler Tanrı’yı çağıracakları zaman benzer bir ifade kullanırlar ve bu ifade günlük dualarda Keduşa’ya girmiştir. Meleklerin kullandığı “vekara ze el ze veamar” ifadesine tarafımızdan Keduşa olarak dualarda yer verilmektedir. Halbuki Tanrı yabancı peygamberlerle konuşacağı zaman “vayikar” rast geldi ifadesini kullanır.

Hepimizin içinde Tanrısal bir parça olarak Neşama bulunur. “Vayipah beapav nişmat hayim” pasuğu gereğince Tanrı bunu içimize üflemiştir. Eğer bir balona hava üflerseniz kendinizden bir şeyleri oraya aktarırsınız. Benzer şekilde Tanrı da içimize Kendisinden bir parçayı üflemiştir. Neşama sözcüğü “neşima” üfleme sözcüğü ile bağlantılıdır. Neşama Tanrı’nın dört harfli isminden kaynaklanır. Bu meleklerin ruhaniliğinden daha üstündür. Çünkü Meleklerin ruhaniliği “Vayavou Bene AE.loim” pasuğu gereğince E.loim isminden kaynaklanır.

Tanrı insanı “Kendi imajında” yaratmıştır. Burada Tanrı’nın düşüncesiyle yaratıldığımızı görürüz. Halbuki melekler Tanrısal söylemle yaratılmışlardır. Bu da ruhaniliğimizi meleklerin üzerine çıkarır. Meleklerin ruhaniliği limitliyken bizimki çok daha ileri düzeydedir. O halde soru bellidir. Neden bizler bu ruhaniliği bir türlü içimizde hissetmemekteyiz?

Insanın sahip olduğu arzular ve istekler onda günah yapma eğilimi uyandırır. Bu yapılan yanlış davranışlar ve günahlar “tuma” dediğimiz olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olur. Tuma gelince Tanrı’nın varlığı orada barınmaz ve sürgün edilir. Bu kişisel bir sürgündür. Bu sürgünü hissetmek her zaman çok kolay olmaz. Günah olarak dilimize çevirebileceğimiz “avera” sözcüğü “avar Y.a – Tanrı’nın sürgünü” sözcüğü ile bağlantılıdır. Dilimize dönmek, doğru yolu bulmak şeklinde çevirdiğimiz “teşuva” sözcüğü de “taşuv he – He harfinin dönüşü” şeklinde algılanabilir.

BEEMA

Bir günah işlediğimiz zaman Bet Amikdaş dönemlerinde korban olarak “beema” getirilirdi. Neden bir beema o günahın kapara olması için kullanılır sorusuna Rav Hida’nın bir öyküsü ile yanıt bulmaya çalışacağız.

Bikurim, Maaser, ilk doğanlar gibi bütün kutsallıklarımız Kohenler’e aittir. Evdeki kutsallıklar Tora’nın emir gereği Kohen’e verilince “biarti akodeş min abayit – evden kutsallıkları uzaklaştırdım” cümlesi söylenir. Bu ifadenin ilk harfleri “beema” sözcüğünü verir. Rabi durumu şöyle açıklar. Evde sana olumlu bir hava veren ve vermek zorunda olmadığın bir şeyi uzaklaştırarak evin kutsallığını düşürdün. Rüyada da “beema” diyerek bunu sana hatırlattılar. Benzer şekilde bir günah işlediğimiz zaman içimizdeki kutsallık sürgüne gider. Bunu telafi etmek için “beema” korban olarak getirilir.

KUTSALLIĞIN DÜŞÜŞÜ

Matan Tora anı Bene Yisrael için son derece önemli bir andır. Öyle büyük bir Keduşa seviyesine ulaşılır ki sadece kendi günahlarımız değil iki bin dört yüz kırk sekiz senedir kapara olmayan Adam Arişon’un günahı bile kapara olur. Artık Şehina içimizdedir. Hepimizde mutlak bir saflık vardır. Neşama da sürgünde değildir.

Bu güzel rüya sadece kırk gün sürer. Altın buzağı ile bu saflık kaybolur. İçimizdeki şehina sürgüne gider. Sadece Levi kabilesinde bu saflık kalır. Moşe kimin Tanrı’nın yanında olduğunu sorduğu zaman “mi l’Ad… elay” şeklinde bir cümle kullanır. Burada Moşe kimin içinde Tanrı’nın dört harflik ismi barınmaktadır diye sormaktadır. Buna olumlu yanıt ise Levi kabilesinden gelir. Bu olaydan sonra Tanrı bize doğrudan liderlik yapmaktan vaz geçer. “İne anohi şoleah malah lefaneha – işte Ben önünüzden bir melek göndereceğim” darken bene Yisrael’in seviyesinin de düştüğünü söylemektedir. Bene Yisrael bunu tamir etmek ister ve bunun için Tanrı Mişkan yapımı emrini verir. Şehina’nın geri gelmesi çok kolay olmamıştır. Önce insanlar bağış yaparak konsantrasyonlarını doğru yönlendirmeye başlarlar. Mişkan bir reseptör gibi davranır. Daha sonra Mişkan’ın açılış tarihi olan 1 Nisan tarihinden yedi gün önce Moşe Mişkan’ı kurmaya başlar. Her gün bir parçasını yerleştirir ve her bir parça Şehina’nın bir kısmının geri gelmesini sağlar. Açılış günü olan 1 Nisan tarihinde ise Şehina tekrar Mişkan’a daha doğrusu içimize geri döner. Tanrı “veasu li Mişkan veşahanti betoham” diyerek yeniden içimizde barınmaya başlar.

Mişkan aynı zamanda bir Mikve görevi görür. Yani insanları saflaştırır. Pekude peraşasında yazılı olan “ukam – yerleşti” sözcüğünü tersten okursak Mikve sözcüğüne ulaşırız. Mikve Yahudi olmayanları bile Yahudi yapabilme gücüne sahiptir. Doğal olarak zaten Yahudi olan birini saflaştırabilecektir.

YENİDEN YÜKSELİŞ

Bir kişi karanlıkta çok fazla kalınca ve birden ışığa maruz kalınca gözleri kamaşır. Birden bire ışığa balamaz. Yavaş yavaş alışana kadar ışığın küçükten büyüğe artması gerekir. Yahudiler altın buzağı yaptıkları zaman karanlığa gömülmüşlerdir. Karanlık Tanrısal dört harfli ismin de sürgünü anlamına gelir. Mişkan ortaya çıkınca dört harfli isim geri döner. Mişkan bir yana Moşe’nin kutsallığı bile Bene Yisrael’in bakamayacağı kadar yüksektir. Yani karanlıkta kalan topluma ışık verirken Moşe’nin kendini minimalize etmesini Tanrı istemiştir. Bu yüzden “vayikra” sözcüğündeki “alef” harfi daha küçük yazılmıştır. “Alef” aynı zamanda ışık anlamına gelen “or” sözcüğünün de ilk harfidir. Birden bire büyük ve kuvvetli bir ışıkla karşı karşıya kalmamak için bu harf daha küçük yazılmıştır.

VE SONUÇ

Şimdi Raşi’nin açıklamasını daha iyi anlayabiliyoruz. Tosh Rebbe tarafından kaleme alınan Avodat Avoda kitabının ışığında Tanrı Bene Yisrael’i ne kadar çok sevdiğini öğrenmemizi istemiştir. Işık fazla geleceği ve bizler bu ışığa alışık olmadığımız için ışıklar öncelikle biz alışana kadar minimalize edilmiştir. Bu Tanrı’nın onu sürgüne bile gönderen bene Yisrael’e karşı olan büyük sevgisinin bir kanıtıdır.

Tanrı bizlerin O’na ulaşmasını ister. Her gün Amida duasında okuduğumuz “arotse bitşuva – teşuvayı arzulayan” ifadesi teşuva konusunda Tanrı’nın çok istekli olduğunu öğrenmemizi sağlar. Baal Şem Tov global geula’nın gelebilmesi için öncelikle kişisel geula’nın gerçekleşmesi gerektiğini yani insanların içlerine Tanrısal dört harfli ismin yerleşmesi gerektiğini öğretir.

DİVRE TORA
Rav Yehuda Adoni

 


Vayikra Kitabı ve ilk peraşası “Tanrı, Moşe Rabenu’ya seslendi.” Sözleriyle başlar.

Rabenu Bahye bu sözleri şöyle açıklar. Şelomo Ameleh Mişle kitabında “alçak gönüllü olmanın özelliği Tanrı korkusudur ve alçak gönüllü olmak Tanrı korkusuna sahip olmak insana varlık, saygınlık ve güzel yaşam getirir. İyi insan karakterlerinin özelliği, mütevazi olmak, gurur ve kibirlikten kaçınmaktır. Moşe Rabenu tüm güzel özellikleri arasında alçak gönüllülüğü ile Tanrı tarafından takdir görmüştür. Bamidbar Kitabının Beaaloteha peraşasında (12/3) yazılı olduğu gibi.

Moşe Rabenu yeryüzünde yaşamış en mütevazi kişidir. Bu karakterinden ötürü mabede girmekten çekiniyordu. Zira mabedi bir bulut kaplamıştı ve Tanrı’nın varlığı orada mevcuttu. Tanrı’nın Moşe Rabenu’ya “sana mabette konuşacağım” demesine rağmen yine de girmeye çekiniyordu. Dua etmeye Tanrı’dan ilham almaya korban işlevlerini yapmaya dahi çekindiğini gören Tanrı, bizzat onu çağırır işte peraşamızın ilk kelimesi alan Vayikra, çağırdı bunu ifade eder.

Bütün bu özellikleri bize gösteren, Tora da Vayikra kelimesindeki Alef harfinin diğer harflerden küçük oluşudur. Buna İbrani dilinde Alef zeira- küçük Alef adı verilir. Bilindiği gibi Moşe Rabenu’nun ağabeyi Aaron Akoen, Kohen Gadol olarak atanmıştır. Moşe Rabenu Tanrı tarafından çağırıldığı zaman “Tanrı niye beni çağırsın Koen Gadol ben değilim” diye hayret eder ve Vayikra kelimesi alefsiz Vayikar olarak okunur ki anlamı aklı bu olayı tasavvur edemedi. Fakat Tanrı Ona meleklere konuşur tarzda konuşunca, benimde mabette bir görevim olacak diye düşünür ve memnun olur. Moşe Rabenu’nun memnuniyeti aynı zamanda Tanrı’nın ona meleklere konuştuğu gibi konuşması ve de tesadüfi olmayışıydı. Zira Vayikar kelimesi tesadüfen anlamına gelir ki Bilam’a böyle konuşmuştu. “VAYİKAR BİLAM”  .Bilinir ki Sefer Tora’yı Tanrı MoşeRabenu’ya dikte ettirir ve o yazar. İşte MoşeRabenu’nun bu kelimede tereddüt edişinin bir nedeni de halkın, onun hakkında yanlış bir kanaat edinmemeleri idi. Vayikra kelimesini Alef ile yazarsa halk onun Gaava kibirli kişi olduğu kanaatine varırdı. Alefsiz vayikar olarak yazsaydı, Tanrı’nın sözüne ters düşerdi bu nedenle Alef Zeira küçük alefle yazdı ki yanlış bir anlaşılma olmasın.

Navi Şemuel, Eli Akoen’in yanında ona hizmet eden bir gençti. Tanrı bir kez Şemuel’e gece yarısı seslenir Şemuel Eli Akoen’in ona seslendiğini zannederek yanına gider, fakat Eli Akoen ben seni çağırmadım der. Tanrı ikinci kez Şemuel’e seslenir, tekrar Eli Akoen’in yanına gider, fakat Eli Akoen bunun basit bir olay olmadığını O’na Tanrı’nın seslendiğini anlar. Üçüncü kez Tanrı Şemuel’e seslenince Eli Akoen Şemuel’e “Tanrım! Buradayım, seni dinliyorum.” der.

Vayikra kitabının konusu Korbanlardı. Bet amikdaş ve mişkan olduğu zamanlarda sabah ve akşam yapılan korbanlar bir ibadet teşkil ederdi. İnsanların yaptıkları günahları bağışlatma aracı olarak yapılırdı. Bu gün Bet Amikdaş olmaması nedeniyle temiz bir kalple kötülük düşünmeyen bir beyinle yapılan dualar korbanlarının yerini tutar. UVŞALEMA PARİM SEFATEMO korbanrımızı dudaklarımızdan dökülen dualarla yerine getirelim.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar

 

“Bene-Yisrael’e konuş ve onlara [bunları] söyle: “Sizden bir adam Tanrı Adına korban getireceği zaman… ”Vayikra 1:2

Tora’nın 3. Kitabı olan Vayikra Kitabı bir günah işlendikten sonra tapınağa getirilmesi gereken kurbanlardan bahseder. Peki Tora neden günah işleyenlerin pişman olması için hayvan kesilmesi gereken bir sistemi önemli bulup anlatmıştır? Hiç şüphesiz, Tora Günahkar bir kişiye günah işlediğinde bu işlediği günahı itiraf etmesini emretseydi Tora için daha kolay olurdu, böylece rahatlıkla günah işlediği anlaşılırdı.


Tora bizi Teşuva yapmaya zorlamak için etkili yöntemi seçmiştir. Tabii ki de Tora bir günahkarın işlediği günahı sadece sözlü bir şekilde itiraf etmesini isteyebilirdi. Ancak, söylenen birkaç söz kurban edeceği hayvanın yerini hiçbir şekilde tutamaz, çünkü kurban ettiği hayvan bu yaptığı günahla ilgili canlı ve görsel bir etki yaratır. Bu yüzden de bir kişi Bet Amikdaş’a, kutsal tapınağa bir hayvan getirmeli, elini hayvanın üstüne koymalı ardından da o getirdiği hayvanın kesilip yakıldığını görmelidir. Bir kişinin, kurban edilen hayvana yapılan prosedürün belki de o hayvan yerine kendine yapılabileceği konusunda bilinçli olmalıdır ki böylece bir günahkarda işlediği günahla ilgili yalnızca bir sözlü bildirgeye göre daha içten bir farkındalık uyandırır.

 
Bu günlerde, işlediğimiz günahlar için bir hayvan kurban etme gibi bir imkanımız olmadığı için, bu yüzden de işlediğimiz günahın farkına varmak için daha farklı bir şeye ihtiyaç duyarız. Bir insan günah işler, çünkü günahın yalnızca bir kaza olduğunu düşünür  ve sonuç olarak ta, yaptığı hareketin sonucunu göreceği büyük tabloyu kavrayamaz. Bunun sonucu olarak bir kişi günahı zehir olarak görmelidir ki zehirli bir yemekten bir parça bile yemenin vücudu için ne kadar tehlikeli olduğunu herkes bilir. İşte bu yüzden günah ruhumuz için bir zehirdir ve de çok tehlikelidir.  Bunun için manevi dünyaya da fiziksel dünya kadar önem vermeliyiz.


Bir Rabi Moşe Feinstein’a Bet Midraş’tan çıkıp yurt dışından biriyle önemli bir konuşma yapması rica edilir. Ancak çıkışın önünde Amida okuyan bir adam vardır ve konuşma yapmak için Amida okuyan bir adamın yanından geçemezdi, çünkü Amida duasını okuyan birinin yanına 4 ama’dan daha fazla yaklaşmak Alahaya göre yasaktır. Bu yüzden de yanındakiler Rabi’ye neden dışarı çıkıp konuşma yapmadığını sorar. Ve o da tam kapının önünde onun kapıdan geçmesini engelleyen bir şeyin olduğunu söyler. Zira Rav Moşe için, bu 4 ama belirsiz bir kavram değildi- bu somut bir gerçeklikti.

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf
ŞEMUEL – ŞAUL’UN SON SAVAŞI

 

David’in İsrael topraklarında olmadığını bilen ve Şaul’un zayıf ve hasta olduğunu öğrenen Peliştiler Şemuel peygamberin ölümünden sonra ilk kez çok iyi silahlanmış olarak saldırıya geçerler. Şaul bu savaşa bizzat katılma kararı alır. Önce Kohenler’den dua etmelerini ister ama bir yanıt alamaz. Sonunda kendi yasakladığı büyücülere başvurur ve Şemuel’in ruhu ile konuşmak istediğini söyler. Şemuel’in ruhu Şaul’a artık Tanrı’nın ondan uzaklaştığını oğulları ile beraber ertesi gün yanında olacaklarını söyler.

Bu acı habere ragmen Şaul savaşa katılır. Bu savaşta binlerce kahraman Gilboa dağlarında hayatını kaybeder. Yeonatan, Aminadav ve Malkişua adında üç oğlunun ölümlerini Şaul kendi gözleri ile görür. Düşman kendisine yaklaşırken ellerine canlı düşmek istemediğinden yardımcısına kendisini öldürmesini emreder. Yardımcısı bunu reddedince kılıcının üzerine düşerek intihar eder.

Ertesi gün ganimet toplamak için savaş alanına gelen Peliştiler Şaul ve üç oğlunun cenazelerini savaş meydanında görürler. Kıyafet ve silahları tapınaklara koyarlar. Cenazeleri de Bet Şaan surlarına asarlar. Vaktiyle kendilerine yapılan iyilikleri hatırlayan Yaveş Gilad halkı gece cesur gençleri buraya göndererek cenazeleri Yaveş’e getirirler ve onurla defnederler. Şaul’un kırk yıllık krallığı trajik bir biçimde sona erer. Bu olayla beraber Şemuel’in birinci kitabı da nihayet bulur. Bilgeler Şemuel peygamberin ölümünden sonraki yazıların Yirmiyau peygamber tarafından kaydedildiğini öğretirler.

MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
NİSAN AYI

 

Nisan geula ayıdır. Hepimiz ilk geula nasıl Nisan ayında gerçekleşip Mısır’dan çıkabilmişsek final geula’nın da bu ay içinde gerçekleşmesini bekleriz. Mısır geula’sı kişisel geula gerçekleştikten sonra olabilmiştir. Tuma dediğimiz manevi safsızlığın kırk dokuzuncu basamağında olan Bene Yisrael can tehlikesi olsa da Tanrı’nın emrini yerine getirmek için çaba göstermişler ve Korban Pesah mitsvasını yapmışlardır. Bu olaydan sonra da Mısır çıkışı gerçekleşmiştir. Bizler de öncelikle kişisel bazda geula’mızı gerçekleştirmek için çaba göstermemiz durumunda global geula için gerekli şartlar oluşacaktır.

Bahar canlılar için yeni bir başlangıç kabul edilir. Baharda bir yenilenme ve canlanma vardır. Nisan da Yahudi toplumu için baharın ilk ayıdır. Yenilenmek, canlanmak ve doğru bir şeyler yapmak için bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırmamak gerekir.  

HER HAFTA İKİ ALAHA

 

*Sol eli ile yazı yazan ve her işini sol elle yapan bir kişi Tefilin’i sağ kola takar.

*İki elini de kullanabiliyorsa Tefilin sol kola takılmalıdır.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Eninde sonunda anlaşıldı ki: Tanrıdan kork ve buyruklarını yerine getir, çünkü her insanın görevi budur. (Koheler 12/13)