Bu Hafta İçin Saatler

8 ŞEVAT

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:39

17:53

-----

Yeruşalayim

16:46

17:59

Tel Aviv

16:55

17:55

4 ŞUBAT

Tel Aviv

17:02

18:00

İstanbul

18:10

18:50

2017

İstanbul

18:19

19:00

İzmir

18:15

19:06

İzmir

18:23

19:14

BO- בא


11 ŞUBAT 2017 TU BİŞVAT

 

PeraşaÖzetİ
[www.chabad.org]
(Şemot10:1-13:16)

 


Mısır'da gerçekleşen on belanın son üç tanesi aktarılmaktadır: Bir çekirge istilası, tüm ürünleri ve bitki örtüsünü tüketir, koyu ve elle dokunulabilir bir karanlık, ülkeyi etkisi altına alır ve Nisan ayının 15'i gece yarısını vurduğu sırada Mısır'ın tüm behorları ölür.

Tanrı, Bene-Yisrael'e bir halk olarak verilen ilk mitsvayı bildirir: Ay'ın hareketlerine göre düzenlenmiş bir takvim belirlemek. Bene-Yisrael'e bunun yanında Tanrı Adına bir Pesah-korbanı getirmeleri emredilir. Buna göre bir kuzu ya da oğlak alınıp kesilecek ve Mısırlı behorları öldürmek üzere geldiğinde, Tanrı'nın Yahudi evlerini pas geçmesi için, bu hayvanın kanı evlerin kapı sövelerine sürülecektir. Korbanın ateşte çevirme yapılarak pişirilen eti, matsa (mayalanmamış ekmek) ve maror (acı otlar) ile birlikte yenecektir.

Behorların ölümü, sonunda Paro'nun direnişini kırar ve Bene-Yisrael'i ülkesinden kelimenin tam anlamıyla kovar. Yahudiler ülkeden o kadar telaş içinde çıkmak zorunda kalırlar ki, yoğurdukları hamurlar mayalanmaya vakit bulamaz ve yolluk olarak yanlarına sadece mayalanmamış yiyecekler alırlar. Çıkışlarından önce Mısırlı komşularından altın gümüş ve giysiler isterler ve Mısır'ı servetinden ederler.

Bene-Yisrael'e tüm behorları kutsal olarak ayırmaları emredilir. Ayrıca her yıl, yedi [Diaspora'da sekiz] gün boyunca iyeliklerinde hiç [tahıl bazlı] mayalı yiyecek bulundurmayarak, matsa yiyerek ve kurtuluşlarını çocuklarına aktararak, Mısır Çıkışı'nın yıldönümünü kutlayacaklardır. Bunun yanında Mısır Çıkışının ve bunun sonucunda Tanrı'ya olan sadakatlerinin bir hatırlatıcısı olarak kol ve başlarına tefilin takacaklardır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
YARGI VE MERHAMET


Mısır çıkışını yaşadığımız peraşa olan “Bo” üç tane cezayı daha barındırır. Zaten eğer “Bo” sözcüğünün sayısal değerine bakacak olursak bulduğumuz sayı da üçtür. Tanrı peraşanın ismi ile dahi burada üç bela daha geleceğini öğretmektedir. Pasuk şöyle der: “Bo el Paro ki ani ihbadti et libo veet lev avadav leman şiti ototay elle bekirbo – Paro’ya gel çünkü Ben alametlerimi onların içinde çoğaltmak için onun ve etrafındakilerin kalplerini sertleştirdim.” Bağdatlı Rabi Yosef Hayim veya bilinen diğer ismi ile Ben İş Hay Ateret Eliyau kitabında bununla ilgili güzel bir açıklama yapar. Elbette Tanrı tek bir ceza ile bizi Mısır’dan çıkarabilirdi. Bunun için on cezaya gerek yoktu ama Tanrı bunu Paro için değil gelecekte Esav için yapmıştır. Pasuk “kime tseteha meerets Mitsrayim arenu niflaot – Mısır çıkışı günlerinde olduğu gibi bize mucizeler göster” demektedir. Maşiah döneminde Mısır için gönderilen belalar bir şekilde tekrarlanacaktır. Çünkü Mısır sürgünü bir modeldir. Nasıl ki bu sürgünden on ceza göndererek Tanrı bizi kurtardıysa Roma sürgününden de benzer on bela göndererek bizi kurtaracaktır. Eğer Tanrı burada tek bir ceza gönderseydi bu Esav için son derece az olurdu. Çünkü Holokost, pogromlar, enkizisyon gibi büyük acılara sebep olan bu sürgünün müsebbiplerinin daha etkin bir karşılık almaları icap eder. Ben İş Hay “bekirbo – içinde” darken Paro sözcüğü ile Esav’a gönderme yapmaktadır.

Mİ ELE

Bu güzel Midraş’I bir kenara bırakarak Tanrı’nın çok iyi bilinen ve yargı özelliği taşıyan “E.loim” ismini mercek altına alarak incelemeye çalışalım. Biyoloji laboratuarlarında bir bitki incelenirken parçalara ayrılır ve her bir parça ayrı incelenir. Daha sonra bu incelemeler birleştirilir. Rabenu ha Ari de Tanrı’nın isimlerinden “E.loim”  ismini incelerken parçalara ayırmakta ve bu isimde iki parça olduğunu iddia etmektedir. “Ele” ve “mi.” Ari AKadoş bu ismin yargı ismi olmasına rağmen hem yargıyı hem de merhameti barındırdığını öğretir. “Ele” kısmı merhameti simgelerken “mi” kısmı da yargıya tekabül eder ve ne mutlu ki bu isimde bile merhamet yargıdan önce gelmektedir. İsmin “ele” kısmı “mi” kısmını yumuşatıcı bir özellik sunmaktadır.

Ancak eğer soru “mi ele” şeklinde gelirse o zaman yargı merhametin önüne geçer. Tora’da bununla ilgili iki örneğe yakından bakacağız.

Bereşitperek 48/8’de Yaakov torunlarını getiren Yosef’e bir soru sormaktadır: “Vayar Yaakov et bene Yosef vayomer mi ele? – YaakovYosef’in çocuklarını gördü ve ona bunlar kim dedi”. Yaakov elbette torunlarını tanımaktadır. Raşi’nin görüşüne göre Yaakov onların soyundan çıkacak bazı “raşa - kötü” tabir edilen insanları görmüştür. Yarovam ben Nevat ile Ahav ben Omri Efrayim soyundan gelirken Yeu ben Nimşi de Menaşe soyundan gelen ve olumsuz izler bırakan krallardır. Burada Yaakov bu kadar olumsuz adam çıkacak birine ben nasıl beraha vereyim diye sormaktadır. Ancak Yosef durumu düzeltir. Nesillerde “raşa” dahi çıksa “banay em aşer natan li E.loimbaze – bu Tanrı’nın bana verdiği çocuklardır” der. Yaakov o zaman “kahem na elay vaavarehem – bana yaklaştır ve onları kutsayacağız” karşılığını verir. Yaakov “mi ele” diye sorup da yargıyı ön plana çekerken Yosef yargıyı yumuşatma yoluna giderek E.loim ismini kullanmaktadır.

Bereşit 33 perekteEsavYaakov’un ailesini görmüştür ve ona “mi ele lah – bunlar senin midir” gibisinden bir soru sorar. Buradaki gizli soru “sen bu dünya ile ilgilenmeyen bir insan olarak bu kadar dünyevi varlığı nasıl edindin” sorusudur. Ancak Esav bu soruyu sorarken bile yargıyı harekete geçirmek için “mi ele” sorusunu sormakta ve yargıyı merhametin önüne çekmektedir. Yaakov cevaben “aşer hanan E.loim et avdeha – Tanrı’nın bana verdikleri” şeklinde yanıt vererek merhameti yargının önüne çekmekte ve Esav’a karşı hamle yapmaktadır.

Biyolojide incelenen bitkinin ana kısımları ayrılıp irdelendikten sonra sıra daha mikroskobik incelemelere gelir. Burada biz de biraz daha mikroskopumuzun ayarını yükseltip bu isme daha da yakından bakmaya çalışacağız.

KAİNATTAKİ TANRISALLIK

İbranice’de dünya için kullanılan sözcüklerden biri “olam” sözcüğüdür. Olam İngilizce’deki “world” veya “globe” sözcüklerinin karşılığı olarak bilinse de asıl kökeni “neelam – gizli” sözcüğünden gelmektedir. Bu dünya gerçekten gizli bir kısım içerir o da dünyanın Tanrısal kısmıdır. Bu kısın doğa içinde kamufle olmuş ve iyice gizlenmiştir.  Küçük bir çaba ile kainattaki Tanrısallığı görebilmek mümkündür.

Örneklerimizi Biyoloji biliminden vermişken insan vücudunun çok önemli bir organına böbreklere bakalım. Çok da karmaşık  olmayan bir yapıdaki böbrekler oldukça küçük olan bu organlar kanın içindeki zararlı bileşikleri süzerek kanı temizlemektedirler. “Tanrı korusun” böbreklerin çalışmadığı durumlarda devreye giren son derece pahalı ve zahmetli bir makine olan dializ makinesi dahi bu küçük organların yaptığı işi tam manasıyla yapamamaktadır.

Şimdi de Yeşayau peygamberin pasuğuna bakalım: “Seu marom enehem uru mi bara elle – gözlerinizi yükseklere kaldırın ve görün bunları kim yarattı.”

Burada “mi” ile “ele” arasındaki ilişkiye yakından bakabiliriz. “Mi” Tanrı’nın varlığını sorgulayan düşünce sistemidir. Birçok bilim insanının ve elbette Mısır ülkesinde Paro gibi düşünenlerin sistemidir. Kainatın basit bir koaservat damlacığının evrimleşmesiyle meydana geldiğini savunanların düsturudur. Paro daha Moşe ile ilk karşılaşmasında “Mi Ad…” diye sormuştur. Çünkü ona göre yaratan da yaşayan da var olan da sadece kendisidir. Ancak Tanrı’nın varlığını bilmek ve işaret etmek ise “ele” demektir. Dünyaya merhamet getirmenin yolu “mi” dediğimiz sorgudan “ele” dediğimiz gerçeğe ulaşmaktır. Tanrı doğa içinde gizlenmiştir. İbranice’de doğa anlamına gelen “ateva” sözcüğünün sayısal değeri seksen altıdır ki bu sayı “E.loim” sözcüğünün de sayısal değeridir.

Bir hanımefendi akşam yemeğinde eşine güzel bir yemek hazırlamak için bütün gün çabalar. Güzel, lezzetli ve şık görünümlü yemek eşinin önüne geldiği zaman eşi hanımının çabasını görmezden gelip de “bunu hazır mı aldın” şeklinde bir soru sorarsa eşinin öfkesi doğal olarak alevlenir. O kişi bir süreliğine bile olsa eşinden pek de merhamet göremez. Ancak kişi yemeği hazırlayan eşini överek takdir sözcüklerini söylerse o zaman eşi daha güzel şeyler yapmak için bir merhamet ve sevgi duygusuna kapılır. Benzer şekilde kainatın güzelliğini ve mükemmelliğini yaratan Tanrı’yı bilmek, tanımak ve “mi” şeklinde doğrulamak yerine “ele”ye terfi etmek Tanrı’nın merhametinin üzerimizde olmasını sağlayacaktır. Tanrı’nın varlığını anlatan öyküler insanlara anlatıldığında sorgulamanın yerini Tanrı bilinci alacak ve merhamet dünyayı yargıdan önce dolduracaktır.

Paro ve onun takipçileri sorgulayıcıdır ve “mi” ekolüne aittir. Paro kendisinin tanrı olduğuna inanmakta ve Nil nehrini kutsadığını söylemektedir. Bu yüzdendir ki ilk ceza olan “kan” belasında Nil nehri kana dönmüş Tanrı’nın isteği olmadan da geriye dönememiştir.

YARGIYI YUMUŞATMAK VE ŞEMA DUASI

Peraşamızın başında Tanrı bir kez daha Moşe’yi Paro’nun sarayına “Bo” diyerek çağırırken daha verilecek cezaların nedenini “lemaan ototay elle bekirbo” şeklinde vermektedir. Kutsal kitaplar burada Tanrı’nın mesajını “elle”nin harflerinin Mısır’a konuşlandırılması olarak vermektedirler.

Tanrı’nın birliğine, tek Tanrı inancına şahitlik etmek amacıyla günde iki kez söylediğimiz Şema duasının ilk cümlesi yirmi beş harf içerir. Bu dua günde iki kez söylenmelidir ve toplamda sayı elli olur. Elli sayısı “mi” sözcüğünün sayısal değeridir. Şema söylerken hemen ikinci cümlede “veayu adevarim aelle” ifadesi yer alır. Rabiler bunu sayısal anlamda “mi” sözcüğünü Şema okuyarak yaptığımız şahitlikle “bu sözlerimi yani adevarim aelle” şeklinde yumuşatmak şeklinde açıklamaktadırlar. “Şema” sözcüğü aslında Yeşayau peygamberin “seu marom enehem” sözcüklerinin ilk harflerinden müteşekkildir. Bu da Şema söylemek suretiyle “ele” sözcüğünü “mi sözcüğünden önceye çekme isteğini gösterir.

Yaakov Mısır’a geldiğinde Yosef ile karşılaştığında Şema duasını söyler. Eğer zaman Şema okuma zamanıysa bunu Yosef de yapmalıdır ama yapmaz. Yaakov peygamberlik gücüyle Mısır ülkesinin “Mi” görüşünde olduğunu anlamıştır. Şema okumak suretiyle durumu yumuşatmak ve hiç olmazsa kendi çevresine doğru musar vermek niyetindedir.

Bilelim ki günde iki kez söylenen Şema duası da bu konuda yardımcı olacak ve dünyada merhametin yoğun bir şekilde gelmesini sağlayacaktır.

DİVRE TORA
Rav YehudaAdoni

 


Tanrı MoşeRabenu’ya, Paro’ya gel, Bene Yisrael’i artık azad et, etmediğin takdirde onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağına dair ikaz etmesini söyler.

Şelomo Ameleh,Mişle kitabında şöyle bir cümle kullanır. İçinde korku hissi taşıyan kişi mutludur.

Bu korku hissinin açıklaması insanın yaptığı işlerden davranışlarından faaliyetlerinden kimseye zarar getirecek sonuçların çıkmamasıdır, aynı zamanda insan maddiyata daha yöneliktir buna rağmen iyiliklerde yapmak ister. İnsan yalnız karnını doyurmak için yememeli, sağlıklı olup Tanrı’ya olan mükellefiyetlerini yerine getirebilmesi, hayır işlerine koşabilmesi için yemesi içmesi gerekir. Tanrı’ya bağlı olan kişinin kalbi yumuşak olur. Tanrı karşısında iyi insanlar karşısında iyiliksever olur.

Peraşamızda Paro’da gördüğümüz gibi Tanrı emirlerini olumsuz olarak karşılamak inanmamak, inançsız olmanın sonucu onu kötülüklere boğar.

Talmud’da bir atasözü vardır. İnsan hangi yolu seçerse Tanrı ona o yolda yardım eder. Bu söz bize her zaman iyi yolu seçip Tanrı’nın bize yardımcı olmasına duacı olmamızı öğretir. Bu nedenle Tanrı Moşe Rabenu’ya; Paro’ya gel ve evine git, onu ikaz et: Kaç kez Tanrı’nın sözünden çıktın, verdiğin sözler inançsızlıkla sonuçlandı, yalnız kendin istediğini yaptın Tanrı’nın mucizelerini inançla karşılamadın, şimdi Mısır topraklarını çekirgeler kaplayacak. Toprak üstünde ne bir ağaç ne bir ot, kalacak ekinlerin yok olacak öyle bir çekirge salgını ki evlerinin içine kadar girecekler büyük zarar verecekler. Sonuç olarak böyle bir felaketi ki yeryüzünde görülmemiş, ne sen ne de senden önce yaşamış insanlar görmediler. Tanrı’nın Mısır’da Paro’ya getirdiği 10 felaket sistemli bir şekilde oluşuyordu.Rabenu Bahye şöyle anlatır. 15 Nisanda Tanrı Moşe Rabenu’yu Paro’ya gönderir. Moşe RabenuParo’yu ikaz eder tabii Paro kurtulmak için kabul eder ve sözünde durmaz. 3 ay İyar, Sivan ve Tamuz ayarında Tanrı Moşe Rabenu’yu Paro’ya göndermez. Roşhodeş Av’da suların kan oluşu felaketi başlar, 7 gün sürer. Moşe Rabenu’yu Paro’nun çağırmasıMoşeRabenu’nun Tanrı’ya dua etmesi felaketin son bulması 1 ay sürer bu şekilde 10 felaket 12 ayda tamamlanır. Nisan ayında başlayan felaketler 1 yıl boyunca Nisan ayında Behorların ölümü ile son bulur ki 15 Nisanda Pesah bayramını kutlarız.

Bene Yisrael Mısır’dan çıktıkları zaman yolda yiyecek her hangi bir şey hazırlayamamışlardı bu kadar büyük mucizeler yaratan ulu Tanrı’nın onları aç bırakmayacaklarına büyük inançları vardı. Tanrı onlara her kez behor oğullarını kutsallaştırmaları için Moşe Rabenu’ya emir verir ve her annenin ilk evladı behor sayılıp, kutsallaşacaktı. Makot behorotta Mısır’da Behorlar ölüyor ve Bene Yisrael evlerinde tek bir ölü yoktu. Bu nedenle Erev Pesah,Pesah arifesinde Taanit Behorot:BehorlarınTaaniti yapılır.

PeraşamızdaTefilin  mitsvasını da öğrenmiş oluyoruz. Bu Mısır mucizesi esaretin bağımsızlığı kavuşmamızın hatırası unutmayacak her gün kolunda ve başında bir işaret olarak kalacaktır. Rabi Şimon Ben Lakiş her tefilin takanın ömrü uzar der, aynı zamanda evlerimizde ki mezuzalar aynı anlamı taşır: Tanrı bizim evlerimizi her zaman korur.

GENÇ NESİLDEN ÖĞRENİYORUZ
Beri Bahar
BEHORLARIN ÖLÜMÜ

 

“[Tam] Gece yarısıydı. Tanrı, Mısır Ülkesin’deki - tahtında oturan Paro’nunbehorundan, esirin behoruna kadar - tüm behorları; ayrıca hayvanların tüm behorlarını öldürdü.” Bereşit 12: 29

Geçen haftaki peraşadaParoMoşe ve Aaron’un Bene Yisrael’i bırakması için uyarmıştı, ancak Paro o kadar inatçıydı ki ne zaman Moşe ve Aaron ona Bene Yisrael’İ bırakmasını söylese o hep bırakmayacağını söylüyordu. Bu yüzden de ardından 10 bela başlamıştır. Moşe her ne kadar çoğu beladan önce uyarsa bile Paro hiçbir şekilde Bene Yisrael’i bırakmayacağını söylüyordu. Ancak ne zaman belalar gerçekleşmeye başlasa Moşe’ye yalvarmaya başlıyordu, Moşe’de her zaman ki gibi Bene Yisrael’i bırakması şartıyla dua edeceğini söylüyordu. Paro’da her seferinde bırakacağını söylüyordu ancak bela bittiğinde bırakmayacağını söylüyordu, çünkü Tanrı bilerek Paro’nun kalbini sertleştiriyordu.

Geçen hafta sırasıyla; kan, kurbağa, bit, vahşi hayvan istilası, salgın hastalık, çıban ve dolu belaları gerçekleşmişti. Bu hafta ise son 3 belayı okuyacağız, bunlar çekirge, karanlık ve behorların ölümü belalarıdır. Bu haftaki peraşada da aynen geçen haftaki gibi MoşeParo’yu uyarır ve Paro yine Bene Yisrael’İ bırakmaz bu yüzden de yine belalar devam eder. Ta ki son bela olan Behorların ölümüne kadar. Bu beladan önce Tanrı Moşe’ye Bene Yisrael’inPesahKorabanı’nın kanını kapılarının pervazlarına sürmelerini söylemesi için emreder ki bütün Mısır’daki tüm behorlar gibi ölmesinler.

Şimdi ise en tepedeki pasuğu inceleyelim. Bu pasukta yazan “  Mısır Ülkesin’deki… tümbehorları” ifadesi Raşi’ye göre, Mısırlı olsun olmasın, o sırada Mısır’da yaşayan tüm behorların öldüğünü belirtmektedir. Mısır’lıbehorların ölümü, Yahudiler’e yönelik eziyetlerin karşılığıdır. Mısırlı olmayan esirlerde eziyete ortak olduklarından dolayı ölmüştür. Ayrıca Mısırlı olmayanların behorları ölmeseydi, kendi putlarının onları koruduğunu düşünerek böbürleneceklerdi. Oysa buradaki en önemli nokta sadece ve sadece Aşem’İn Tanrı olduğunun vurgulanmasıdır. Bela ayrıca sadece behor oldukları bilinen kişileri değil, yasak ilişkilerden doğan tüm behorları da vurmuştur. Zinanın çok yaygın olduğu Mısır’da kadınlar, kocalarından başka bekar erkeklerle olan ilişkilerinden de çocuk sahibi oluyorlardı. Ve böylece de bir kadın birden çok behor doğurmuş olabiliyordu. Bunlar baba tarafından olan behorlardı ve onlar da bu bela sırasında ölmüşlerdi.

 

YAZILI VE SÖZLÜ TORA
Rav İsak Alaluf
ŞEMUEL


Şemuel Anavi yaşı ilerlediği zaman oğulları Yoel ve Aviya’yı kendine yardımcı alır. Ancak babaları gibi olmayan bu iki kardeş halkı gerektiği gibi idare edemezler. Bunun üzerine zamanın bütün ihtiyarları Rama şehrine Şemuel peygamberin yanına gelirler ve oğullarının kötü idaresini anlatırlar. Diğer milletlerde olduğu gibi başlarına bir kral isterler. Şemuel bu fikre olumlu bakmadığından iyi hakimler bulma sözü verir. Ancak halkı ikna etmek mümkün olmaz. Tanrı emir ile Şemuel kabileler arasında kral olmaya layık birini aramaya başlar.


MİMAAYAN
Rav İsak Alaluf
ÇEKİRGE BELASI HAKKINDA

 


Çekirge belasına baktığımızda, 7 günün sonunda çekirgelerin çekilmesi gerekiyordu. Burada diğer belalardan farklı bir şey meydana gelir. Kurbağa ve vahşi hayvanların saldırısı ile ilgili belalarda hayvanlar Mısır sokaklarında ölmüş ve pislik her tarafa bulaşmıştı. Ancak çekirge belasında çekirgeler Kızıldeniz tarafına çekilir ve orada denize dökülür. Çünkü Mısır halkı bu çekirgeleri yiyen bir halktır. Kızıldeniz’e gitmemeleri halinde yıllarca yiyebilecekleri bir besin Mısır’a hediye edilmiş olacaktır. Bir başka deyişle bela bir tür ödüle dönüşecekti. Bunun olmaması için çekirge belası daha farklı sonlanmıştır. (Refi Chaban’ın bir anlatımından derlenmiştir.)

HER HAFTA İKİ ALAHA

 

 *Talit veya Talit katan giyilmeden önce Tsitsitler’in kontrol edilmesi gerekir. Tsitsitler’de kopukluk veya eksik ip varsa söylenen Beraha boşa söylenmiş olur.

*Talit giyme mitsvası gündüz içindir. Dolayısı ile gün doğuşundan itibaren sabah Tefilası için Talit giyilebilir.

HAFTANIN SÖZÜ

 


Paye  peşinde  koşanlar  şunu bilmelidirler ki;  Yüce Tanrı’nın yargısı önünde kişi payesine  göre değil,  davranışlarına  göre  yargılanır. (Rav MoşeBenveniste(Z’’L)’nin bir yazısından)