Haftanın Peraşası BülteniSimhat Tora'da ("Tora Neşesi") yıllık Tora okuma döngüsünü tamamlar ve ona tekrar başlarız...

Bu Hafta İçin Saatler

  20 TİSRİ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5777

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:24

   18:35

-----

Yeruşalayim

17:17

   18:29

Tel Aviv

17:40

    18:37

 22 EKİM

Tel Aviv

     17:33

   18:33

İstanbul

17:59

    18:39

2016

İstanbul

17:50

    18:30

İzmir

18:04

18:53

İzmir

17:55

18:44

     VEZOT ABERAHA

          וזאת הברכה

                                                     SUKOT HOL AMOED ŞABAT    REE ATA     PERAŞASI OKUNUR                                                                                                             

                            24EKİM2016       ŞEMİNİ HAG ATSERET   -   25 EKİM 2016       SİMHA TORA

                                                                                             

 PERAŞA ÖZETİ
 [www.chabad.org]

Simhat Tora'da ("Tora Neşesi") yıllık Tora okuma döngüsünü tamamlar ve ona tekrar başlarız. Öncelikle, Moşe'nin ölümünden önce on iki Yisrael kabilesinin her birine verdiği berahaları içeren Vezot Aberaha peraşasını okuruz. Beş nesil önce Yaakov'un kendi ölümünden önce oğullarına vermiş olduğu berahaları andıran bu berahalarda Moşe her bir kabileye Yisrael toplumu içindeki özel ve kendine özgü görevi vererek onları bu yönde teşvik eder.

Vezot Aberaha peraşası daha sonra Moşe'nin Nevo dağına çıkışını anlatır. Moşe bu dağın zirvesinden Erets-Yisrael'i görür: "Tanrı'nın kulu Moşe, Tanrı'nın Sözü üzerine, orada, Moav Ülkesi'nde öldü... Mezarını bu güne kadar kimse bilmedi" (Devarim 34:5). Tora ayrıca "Yisrael'de Moşe gibi bir peygamber daha çıkmadı" (Devarim 34:10) sözleriyle Moşe'nin büyüklüğüne tanıklık ederek son bulmaktadır.

Tora'nın okunuşunu tamamladıktan hemen sonra Bereşit kitabının ilk kısmının okunmasıyla yıllık okuma döngüsüne tekrar başlarız. Bu kısımda Tanrı'nın dünyayı altı günde yaratması ve yedinci günde yaratma işini durdurarak bu günü kutsaması ve bir dinlenme günü olarak mübarek kılması anlatılır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf

EMUNA PEŞUTA

Tora’nın son peraşası olan Vezot Aberaha Şabat günü diğer peraşalar gibi  okunmaz. Bu peraşa Simhat Tora günü okunur ve hemen Bereşit peraşası ile Tora’ya yeniden başlanır. Bu broşürde biraz Simhat Tora’dan biraz da peraşamızdan söz etmek ancak esas anlamıyla  inancın ne demek olduğunu sizlerle paylaşmak istedik. Böylece bu broşürde Tora’nın bütün peraşalarından az veya çok söz ettik. 

Uzun yıllardır evli olan bir kişi zaman geçtikte eşini daha az önemsemeye, ilgi göstermemeye başlamıştır. Eşi üzülmekte ama sesini de çıkarmamaktadır. Birkaç gün içinde evlilik yıldönümü vardır. Hiç beklenmedik bir şekilde kocası eşini alır ve müzikli bir mekana yemeğe götürür. Yemek, müzik ve dans o gece eşini mutlu etmeye ve gelecek için umutlandırmaya başlamıştır ki gecenin sonunda her şey eskiye döner. Adamın ilgisizliği sanki o gece hiç yaşanmamış izlenimini verir. Gelecek evlilik yıldönümüne kadar durum benzer şekilde devam eder. Gün gelip çattığında bir günlüğüne adam bambaşka biri olup çıkar.

Garip gibi görünse de bu örnek Yahudiler ile Tora arasındaki bağı göstermektedir. Çoğunlukla “Simhat Tora” günü  şarkılar eşliğinde Tora ile dans ederiz. Çocuklarımızla sinagogları doldurur şarkı ve danslara eşlik ederiz. Sefer tora Ehal’e yerleştikten ve gece bittikten sonra sinagoglarda minyan arayacak durumlara bile düşeriz. Yıldönümü bitmiş Yahudilerin en büyük eksikliklerinden biri olan “ilgisizlik” yeniden su yüzüne çıkmıştır. Bu ilgisizlik aslında “bilgisizlik” kavramını doğurmakta nesiller kaybolup gitmektedir. Bunun önüne geçebilmenin tek yolu o “ilgiyi” hep canlı tutmaktır ki bu da sadece Tora öğrenimi ve uygulamasından geçer. Eğer Yahudi toplumu olarak Tora ile evliysek onun için de bir şeyler yapmamız gerekecektir. Emin olmalıyız ki biz bu evliliği sürdürmek için bir şeyler yaparsak Tora kendi üzerine düşeni çok daha fazla yapacak ve bu “beraha” bizim üzerimizde olacaktır. Unutmayalım ki Tora ile dans arada özel bir bağ olunca daha büyük anlam taşır.

Peraşamızda her kabilenin adı zikredilse de Şimon kabilesinin ismi geçmez. Şimon kabilesi Zimri olayında oynadığı rol ile Bene Yisrael’i son derece zor durumda bırakmıştır. Bu onların hem sayısal olarak nüfusunu azaltmış hem de Bene Yisrael içindeki saygınlıklarına gölge düşürmüştür. Ancak Moşe Rabenu bu kabileyi “Şema Ad… kol Yeuda” pasuğunda harflerini kullanarak zikretmiştir. Yeuda ile birlikte beraha almış sayılan bu kabile Yeoşua tarafından pay edilen Erets Yisrael’de Yeuda kabilesi ile birlikte yaşamak durumunda kalmıştır.

Bağdatlı Rabi Yosef Hayim “Od Yosef Hay” adında bir kitap yazmış ve bu kitabında birçok prensibi Yahudi toplumuna öğretmiştir. Rabi açıklamalarına çok ilginç bir Gemara ile başlar. ilk bakışta anlaşılması güç olan bu öğretiyi açmaya çalışacağız. Önce öğretimize bakalım:

Gemara Berahot 33’de yer alan MişnaTora’da ödülü belli olan mitsvalardan birine gönderme yapar. Eğer yuva yapmış bir kuş yuvasından yumurtaları almak istiyorsak bunu yapmadan önce anne kuşu yuvadan göndermek gerekir. Bunu yapanların da “ömrünün uzayacağına” dair bir öğreti Tora’da mevcuttur. İşte bu mitsvayı yapan bir kişi “Tanrım kuşlara karşı ne kadar merhametlisin” lafını söylerse onu susturmak gerekir. Öğreti devam eder. Tefila’da Amida sırasında teşekkür berahasına geldiğimizde “modim modim” diyen kişiyi de susturmak gerekir.

İlk bakışta bu iki öğreti arasında bağlantı kurmak olanaksızdır. Ancak eğer aynı Mişna içinde kullanıldıysa mutlaka burada bir etik öğreti vardır.

Öncelikle Yahudilikte yer alan iki yaklaşıma bakacağız. Birinci yaklaşım daha gelenekçidir. Babamız ve büyükbabamız ne yapıyorsa onlar gibi bunları yapmaya devam etmektir. Madem ki Rabi bunu onlara söylemiştir biz de onu yapmaya devam ederiz yaklaşımını izleyen bu düşünce tarzı Tora’da kendine bir pasukla taraftar bulur. “Şeal aviha veyaged ehazek eneha veyomeru lah – babana sor sana söylesin büyükbaban sana söyleyecektir.” Devarim kitabının sonuna doğru yer alan bu öğreti bilginler tarafından “emuna peşuta – basitçe iman” olarak algılanmaktadır.

Diğer yaklaşım ise daha farklıdır. Kuralların nedenlerinin filozofik, bilimsel, sosyolojik, psikolojik nedenlerinin öğrenilmesini istemektedir. Bu düşünce tarzı da kendine Divre Ayamim kitabında “da et E.loe aviha – babanın Tanrı’sını bil” pasuğu ile taraftar bulmaktadır. Burada yer alan “da – bil” sözcüğü bilmekten daha fazla neden ve niçinleri ile bilmekten söz etmektedir.

Bu yaklaşımların hangisinin doğru olduğu konusunda tartışma vardır ama genel görüş her ikisinin de doğru olduğu yönündedir. Birinci yaklaşım Tora’nın emirlerinin Tanrı tarafından emredildiği için yapılmasını ister. Bu son derece doğrudur ve başlangıç noktasıdır. Bizler Tora’nın emirlerini öncelikle Tanrı’nın emri olduğu için yaparız. İkinci aşama rasyonel yaklaşımdır. Bu kuralın neden yapıldığını anlamaya çalışırız. Öncelikle rasyonel yaklaşımla araştırıcı olmak bir gün Tora’nın emirlerinin geçerliliğini yitirdiğini ve artık yapılmaması gerektiğini düşünmemize neden olabilir. Kaşerut bu konuda iyi bir örnektir. Bir kişi “domuz” yemiyor da bunu sadece Trichinosis hastalığına yakalanmamak için Tanrı tarafından emredildiğini düşünüyorsa gün gelip de Trichinosis’in artık bir tehlike oluşturmadığı durumlarda domuz yememekten vaz geçebilir. Kaşerut sadece sağlık nedenlerine bağlanır ve sorgulanacak olursa günün birinde bu uygulama sekteye uğrayabilir.

Rabi Şimon bar Yohay Berit Mila’nın sekizinci günde yapılmasını bir nedene bağlar. Doğum yapan kadın yedi gün boyunca “nida” durumundadır. Yedinci günün akşamı mikve ritüelini yerine getirebilir ve sekizinci günde neşeyle törene gidebilir. İlk bakışta Rabi’nin bu yaklaşımı çok da doğru değildir. Doğum yapan bir kadın haftalarca “nida” durumunda kalabilir ve eşinden uzak olmalıdır. O halde Berit mila sekizinci günden başka bir güne mi ertelenmelidir.

Rabi’nin yaptığı açıklama sadece sekizinci günde yapılması gereken Berit mila’nın neden bu günde yapıldığının nedenlerinden birdir. Bunun asıl tek bir nedeni vardır o da Tanrı tarafından emredilmiş olmasıdır. “Bir kurala koşulsuz inanıyor ve onu uyguluyorsan ancak o zaman o kural hakkında açıklama yapabilirsin” genellemesi bilgeler tarafından çokça dile getirilir. Sefer Ahinuh adlı kitap her mitsvanın neden ve niçin yapıldığını anlatır. Ama açıklamalarını yaparken “mişorşeamitsva – mitsvanın temellerinden “ifadesini kullanır. Çünkü Tora çok derindir her zaman onu anlamak kolay değildir. Tora nedenleri açıklandığında bunu “taam” olarak değerlendiririz. Taam o mitsvanın ne olduğu hakkında bir fikir verebilir. Ama o mitsva Tanrı emri olduğu için yerine getirilir.

Bir doktor reçete yazdığında insan onu alıp eczaneye gider, ilaçları alır ve kullanır. Herkes ilacın prospektüsüne bakmaz. Çünkü doktoruna güvenir. Biz de öncelikle Tanrı’ya güvenmeliyiz çünkü O zaten “ani Ad… rofeeha – ben senin doktorunum” demektedir. Bu biraz da iman ve güven meselesidir. Mitsvayı öğrenmek sana mitsvayı uygulamanda yardımcı olmalıdır.

Şimdi Gemara’yı daha rahat anlamak mümkün olacaktır. Eğer ana kuşu göndermek mitsvasını yerine getiren kişi “yagiurahameha” yani merhametin bir kuşun yuvasına kadar gelmiştir diyorsa onu hemen susturmak lazımdır. Çünkü derin anlamı olan bir mitsvaya kendince basit ve yüzeysel bir neden, yorum getirmektedir. Aynı şekilde mitsvayı bilmeden öğrenmeden robot gibi “modimmodim” diyerek yapan kişi de susturulur. Bir mitsvayı yapmak önemlidir ancak onun değerini, içeriğini daha iyi anlamak ve anlayarak bunu yapmak çok daha önemlidir. Bir kişiye “tefilin tak çünkü öyle gerekiyor” demek işin en kolay yanıdır. Tefilin takan birine bu mitsvanın nedenini açıklamak ise en keyifli olanıdır.

Yukarıda önce “emuna peşuta” gelmeli ve koşulsuz o mitsva yerine getirilmeli demiştik. Bu konuda taraftar ararken çok iyi bilinen bir şarkıyı hatırlatmak isteriz. Bu şarkı “en KE.loenu” şarkısından başkası değildir. Şarkımızın ilk mısraında “Tanrı’mız gibi, efendimiz gibi, kralımız gibi ve kurtarıcımız gibi yoktur” ifadesini kullanmaktayız. Daha sonra ikinci mısrada “kim Tanrı’mız, kim efendimiz, kim kralımız ve kim kurtarıcımız gibidir” diye soruyoruz. Halbuki önce soruyu sormak daha sonra yanıtını vermek gerekirdi. Bizler önce kesin inancımızı ortaya koyuyoruz. Daha sonra araştırmacı kimliğimiz ile bunun nedenlerine girmeye çalışıyoruz. Küçük bir benzetme yapalım:

Mağaralara giren araştırmacılar dolambaçlı yollarda yollarını kaybetmemek için girişten itibaren kendilerini sağlama alırlar ve yardımcı işaret ipi ile çalışmalar yaparlar. Bir ucu mağaranın dışında olan ip zaten çıkışı kaybolsalar bile onlara gösterecektir. Çıkışı gösteren ipimiz “en KE.loenu”dur. Mağaramızın dolambaçlı yollarında sorgulasak da, kaybolsak da çıkış bellidir. Onun için “emunapeşuta” her şeyden önce gelmelidir.

Her sabah Tefilin takarken orta parmağımıza üç kez doladığımız Tefilin için Oşea peygamberin üç pasuğunu okuruz. Son okuduğumuz pasuk “veerastih li beemuna veyadaat et Ad – seni iman ve Tanrı bilinciyle nişanlayacağım” anlamını taşımaktadır. Her takılan Tefilin Tanrı ile bir kez daha kendimizi nişanlamak anlamına gelmektedir. İşte Tanrı burada öncelikle evliliğin temel şartının “iman” olduğunu söylemektedir ki daha sonra Tanrı bilinci kendini gösterebilecektir.

Emunapeşuta bir yapının temelidir, temel yapısıdır. Rabi Yosef Hayim’e göre detaylar ve açıklamalar o binanın süslemeleridir. Süslemeler olmadan belki bina güzel görünmez ama temel yapı olmadan bina hiç var olamaz.

Gemara Masehet Sota 13’de yer alan bir öğretiye bakalım: “Kol otan şanim şeayu Bene Yisrael bamidbar ayu şene aronot alalu ehad şel met veehad şel Şehina mealhim ze im ze – Bene Yisrael’in çölde olduğu bütün senelerde iki sandık beraberce gitmişlerdir. Bir tanesi ölünün diğeri ise Şehina’nın sandığıdır.” Burada sözü edilen Şehina’nın sandığı içinde on emir levhalarının bulunduğu “Aron Aberit”tir. Ölünün sandığı tabiri ise Yosef Atsadik’in tabutu için söylenmektedir. Bu iki sandık her zaman yan yana gitmişlerdir. Gemara daha sonra gelip geçenlerin neden bu iki sandığın beraberce yürüdüğünü sorduklarını ve neden Şehina’nın sandığı ile bir ölünün sandığının birlikte yürüdüklerini sorguladıklarını anlatır. Yanıt basit ve açıktır. Ölü olan Şehina’nın sandığında yazılı her şeyi yerine getirmiştir. Yani Yosef Atsadik Tora’da yazılı emirleri yerine getirdiği için cenazesini bulunduran sandık ile Aron Aberit yan yana gitmektedirler.

Bu Gemara’nın basit açıklamasıdır. Ben İş Hay buna biraz daha derin bir bakış açısı getirmektedir. Şehina’nın sandığı “ ”dır. Son derece bariz bir şekilde Tanrı’nın kitabıdır ve kesin emirleri içerir. Buna sonuna kadar inanmak gerekir. Yosef’in ismi “eklemek” fiilinden türer. Şimdi temel yapıya eklenen süslemeler araştırmalar, filozofik yaklaşımlar temel inancın hemen yanında yürümektedir. Bu iki sandık elbette ki yan yana yürüyeceklerdir. Yosef’in sandığı “ölünün sandığı” şeklinde ifade edilmektedir. Bunun da açıklaması şöyle verilebilir. Sadece eklemeler, süslemeler, yorumlar dinin temelleri olmadan o inancı öldürebilir. Bunu unutmamak gerekir. Bunlar ancak beraber gittikleri zaman sorun olmamaktadır.

Bazen Tora’da yer alan mitsvaları uygulamak için mantıklı nedenler ararız. Bilimsel yaklaşımları okumak, değerlendirmek hoşumuza gider. Eğer okuduklarımız mitsvaları yerine getirme şevkimizi arttıracaksa, daha keyifle bu yapılacaksa sorun yoktur. Ama araştırmalarımız “aklıma yatmazsa yerine getirmem” mantığı ile yürüyorsa bu sadece inancımızı ortadan kaldırmaya yarar. Günümüzde bilim Tora’nın gerçeklerini henüz keşfetmeye başlamıştır. Her şeyin bilimsel ve mantıklı açıklamaları yoktur. Her konunun nedeni ve niçin yapıldığı ancak koşulsuz yerine getirme kararlılığı olduğu durumlarda yararlı olacaktır. 

Teilim “dereh emuna baharti mişpateha şiviti – inanç yolunu şeçtim kanunların hep eşittir” ifadesini kullanır. Tora’da 248 yap ve 365 yapma dediği mitsva vardır. Toplan sayı 613’dür ve değiştirilemez. Tora “mitsva eklemeyin veya mitsva eksiltmeyin” demektedir. Eğer şifreli bir çantanız varsa sadece bu numara ile onu açabilirsiniz. Bir sayı üstü veya altı o çantayı açmaz. Emuna sahibi olanlar zaten bu sayıya erişirler. Sadece sorgulamaya yönelik iseniz elli tane entelektüel insan bunu yapmaya kalkarsa her biri farklı sayılara ulaşır. Çünkü her birine göre Tora’nın mitsvalarının kabul edilebilirliği, uygulanabilirliği, güncelliği farklıdır. David Ameleh’in söylemek istediği budur. Emuna yolunu seçersen her zaman aynı sayıya ulaşırsın. Emuna olmadan sorgularsan eşit sayıya ulaşman mümkün olmaz.

Böylelikle bir yılımızı tamamlamış olduk. “Haftanın Peraşası” çalışmasında yer almak hem bir ayrıcalık hem de büyük bir sorumluluk. Elden geldiğince, dilimizin döndüğü ve anlayışımızın izin verdiği ölçüde ve bilgimizin küçüklüğü kadar sizlerle bir şeyler paylaşmaya çalıştık. Tanrı’nın yardımı ile önümüzdeki sene de bu çalışmamızı sürdürmeye gayret edeceğiz. Bizi bu çalışmayı yapmamız için teşvik eden herkese özellikle sevgili Hayim Hason’a teşekkür ederken ettiğim sürç-ü lisan için bağışlanmayı diliyorum. Tanrı daha nice yıllar Tora öğrenmeyi ve öğretmeyi bizlere nasip etsin amen. 

 

DİVRE TORA
Rav İzak peres

Neden Tora’nın okunmasının tamamlanışı Şavuot’tan aylar sonra gelen Simhat Tora’da kutlanmaktadır?

Dubnov Magid bu soruyu şu hikaye ile yanıtlamaktadır:

‘’Bir zamanlar çok güçlü ve varlıklı bir kral vardı. Ancak bu kralın çok büyük bir derdi vardı: Çocuğu olmuyordu. Yakındaki bir kasabada yaşayan bir adamın önemli kişilerin dileklerini yerine getirme gücü  olduğunu duyduğunda kral ümitlendi.

Kral hemen bu adamı ziyarete gitti ve ona kalbini açtı. Adam, Kralın bir kız çocuğuna sahip olacağı müjdesini verdi.

Ancak kralın, kendi krallığında, kimsenin kızına bakmasına izin vermemesi gerekiyordu. Kral, istemeyerek de olsa bu şartı kabul etti.

Kızı dünyaya geldiğinde Kral çok mutlu oldu. Daha önceden adama söz verdiği gibi kızını mahremiyet ile büyüttü. Kızı evlenecek yaşa gelene kadar sabırla bekledi ve daha sonra krallığındaki tüm nitelikli genç adamları sarayına davet etti. Genç adamların her birine, kralın kızının bu gençlerden biriyle evleneceği söylenmişti. Fakat bir şartla. Damat kızın yüzünü ancak evlendikten sonra görebilecekti. Bu durum karşısında gençler çok huzursuz oldu. Kral kızını bu şekilde saklamak zorunda kaldığına göre, kızı bir canavara benziyor olmalıydı. Gençler teker teker saraydan çıkıp gittiler. Kızla evlenmek isteyen bir aday kaldı. Kral evliliği onayladı. Genç çift evlendi ve damat ancak o zaman gelini görmeye hak kazandı. Gelin, damadın beklentisinin aksine bir cadı değil, hayatında gördüğü en güzel kızdı.

Fakat yine de kafasındaki şüpheler damadı rahat bırakmadı. Eğer kız bu kadar güzelse, neden kral onu senelerce kapalı kapılar ardından yaşatmıştı? Kızda gözle görülmeyen bir problem mi vardı? Karısının gerçek karakterini çözmeye kararlı bir şekilde, damat eşini yeni evlerine götürdü.

Aylar sonra çift saraya geri döndü. Herkes damadın etrafına toplandı ve onun tepkisini bekledi.

 Damat gülümseyerek şöyle söyledi :’ Aylarca onunla yaşadıktan sonra söyleyebilirim ki eşimin hiçbir kusuru yok ve kendisi, dünyadaki en muhteşem gelindir.’ Ve mutluluğunu kutlamak için bir parti düzenleyeceğim.’’

Tanrı da diğer milletlere Tora’yı vermeyi teklif edip, geri çevirmelerinden sonra, Tora’yı kabul eden Yisrael Oğulları, Tora’nın kapsamına çok aşina değillerdi. Tora’nın büyüklüğünü  anlamaları zaman aldı.

Şavuot’tan, Simhat Tora’ya kadar geçen zamanda, Tora’nın  güzelliğinden ve iyiliğinden tamamen emin olmuşlardı.

 İşte bu yüzden, Tora Şavuot’ta verilmesine rağmen, Yisrael Oğulları’nın Tora ile birleşimini Simhat Tora’da kutlar.

PİRKE AVOT
Rav İsak Alaluf

NEŞAMANIN DUYACAĞI SES

Talmud Masehet Eruvin 54/A’da bu cümle güzel bir şekilde açıklanır: Eğer bir kişi kendini herkesin ayak bastığı çölde giden biri gibi teslim edecek olursa, kendini onun tarafından alıkoyulmuş gibi hissedecektir. Çünkü Tora çölde bir hediye gibi yani “matana” gibi verilmiştir. Bu matana’ya yani hediyeye sahip olan bir kişi için Tanrı bir mirastır. Bunu da Tora “nahaliel” ifadesi ile vermektedir. Yani çok zor şartlarda bile hediyesine sahip çıkan bir kişi Tanrı’nın ebedi mirasını hak edecektir.  Eğer bu mirası sahiplenecek olursa da kendisini çok daha yükseklere taşıyacaktır. Yüksek yerlerde buhur yakmak için kurulan sunaklara bama, çoğul ifade ile bamot denir. İşe kişi kendini yüceltince bamot kadar yükselecektir. 

Doğru yolu zamanlıca seçmek. Zamanımız varken teşuva yapmak. Bazen şeylerden feragat etmemiz gerekse bile sahip olacağımız ebedi mirası sahiplenmek. Ona göre yaşamımızın çizgisini belirlemek. Çok mu zor görünüyor. O kadar da değil. Yine Talmud isteğin önünde hiçbir şey duramayacağını belirtmektedir. Onun için öncelikle gerçekten istemek ve yol almaya başlamak gereklidir. 

MİMAAYAN 
Rav İsak Alaluf 

ŞALOM BAYİT

Yosi Eskenazi tarafından  paylaşılan Sukot ile ilgili  bir öyküyü sizlerle paylaşmak isteriz. 

Son derece güç şartlarda yaşayan bir kişi yaklaşan Sukot bayramı için bir etrog almak istemektedir. Etrog çok pahalıdır ve parası bunu yetmemektedir. Birden büyükbabasından kalan antika Tefilin aklına gelir ve onu satarak etrog alabileceğini düşünür. Etrog satan kişiye geldiğinde önce etrog almak istediğini ifade eder. Satıcı bunun çok pahalı olduğunu söyler ve bir öneri getirir. Büyükbabasından kalma Tefilin’i satması halinde kendisine etrog verebilecektir. Adam çok sevinir ve değiş tokuş gerçekleşir. Son derece güzel bir etrog ile eve gelen adama eşi bunu nasıl aldığını sorar. O da yaptığı değişimi anlatır. Kadın çok sinirlenir ve mutlaka Tefilin’i satacaksa bununla yiyecek almalarının daha da önemli olduğunu söyler. Şiddetle masaya vurur ve etrog yere düşerek “pasul” yani geçersiz olur. Adam büyük bir şok yaşamaktadır. Hem Tefilin’i hem de etrogu gitmiştir. Ancak Şalom bayit yani evin barışını sağlamak adına ses çıkarmaz. O gece büyükbabasını rüyasında görür. Büyükbabası  etrog almak için Tefilin’i sattığında göklerde büyük olumlu değişimlerin olduğu söyler. Ancak şalom bayit uğruna eşi ile kavga etmeyip susunca bu değişimin daha büyük ve olumlu hale geldiğini söyler. Adam uyandığında eşi ile barışır ve yaşamlarına devam ederler. Bu da bizlere şalom bayit’in ne kadar önemli olduğunu ispatlar.

HAFTANIN SÖZÜ

Bol  tartışma  fakat  tek uygulama  birlikteliğimiz için çok  önem  taşır. (Rav MoşeBenveniste Z’’L)