Yazdır

Tarihsel geçmişiYahudi tarihindeki en acı ve üzüntülü gün olan Tişa BeAv'dan sadece altı gün sonra, çok neşeli ve hayırlı bir gün olan Tu BeAv (Av ayının 15'i) bayramı kutlanır.

Bu da bize, olayların en kötü gözüken anlarında bile umutsuzluğa yer olmadığını, her zaman Tanrı'ya güvenmeye devam etmek gerektiğini, yardımın ve Kurtuluş'un her zaman Yüce Tanrı tarafından geleceğini, , her şeyin sona ermediğini, en beklenmedik bir anda, birden yeni bir kapı açılıp işlerin düzelmeye başlayacağını hatırlatır.

Tora'da bahsedilmeyen, takvime hahamlar tarafından eklenen mutlu bir bayram olan

Tu BeAv'da, affedildiklerini anlamak, Yahudiler'in içinde yeni bir umut doğurur. Bu günde gerçekleşen mutlu olaylar ve Yedi teselli haftası sürecine girilmesi nedeniyle yeni başlangıçlar, yeni ilişkiler, yeni ortaklıklar kurulması için çok hayırlı bir dönemdir.

Tu BeAv ve Yom Kipur

"Yahudiler için hiçbir gün Tu BeAv ve Yom Kipur kadar hayırlı ve güzel olmamıştır. "(Taanit 4:8)

Yom Kipur'da, Tanrı'ya karşı bilerek/bilmeyerek işlediğimiz, pişmanlık duyduğumuz günahlarımızın Tanrı tarafından affedilmesini ve bu şekilde Tanrı'ya her yıl biraz daha yakınlaşmamızı, ilişkimizin daha güçlenmesini tarifsiz bir sevinçle kutlarız. Tu BeAv da, aynen Yom Kipur gibi bir affediliş, yakınlaşma ve kutlama günüdür.

Tu BeAv'ın Tarihsel Geçmişi

Tu BeAv ile Tişa BeAv arasındaki bağlantı

Vaad edilmiş Toprakları incelemeye giden on iki kabile liderinden on tanesi, ülkede yaşayanların gücü, savaşçı özellikleri ve bu toprakları fethetme olasılığı konusunda negatif düşünmeye yönlendiren bilgiler vererek halkı yanıltır ve umutsuzluğa düşürür. Bu ümitsizlikle halk bütün gece (Tişa BeAv gecesi)  sızlanıp ağlar. Bunun üzerine Tanrı; Moşe Rabenu dahil, 600.000  (20 yaş üstü )erkekten oluşan tüm neslin, Kutsal Topraklar'a girmeyeceklerini bildirir. (Vaat edilen toprakların ne kadar iyi olduğunu ısrarla savunan Kalev ve Yeoşua hariç).

Bu şekilde, çölde geçen yaklaşık kırk yıl boyunca, her yıl Tişa Beav günü, 15.000'den fazla kişi ölür. O yıl kimlerin öleceği bilinmediğinden, günahın yıldönümü olan Tişa Beav günü, halk mezarlar kazıp içlerine yatar, ertesi gün, o yıl içinde ölmesi gerekenler ölü olarak bulunup mezarında kalır, diğerleri kazdıkları mezarlardan çıkıp yaşamlarına devam ederler. Her sene bu şekilde devam ettikten sonra, kırkıncı yıl, herkes mezarlardan canlı olarak çıkınca, halk tarihi yanlış olarak hesapladığını düşünerek ertesi gün tekrar mezarlara girer. Herkes yine canlı kalınca, bir ertesi gün, yine mezarlara girilir. Bu düzen 15 Av ‘a kadar devam eder. Dolunay görülünce hesapta bir hata olmadığı kesin bir şekilde ortaya çıkar ve İsrailoğulları Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve artık ölümlerin sona erdiğini anlar.

Tu BeAv'da gerçekleşen mutlu olaylar ve mucizeler, Tişa BeAv'daki düşüşün onarımının sağlandığını gösterir.

Toplumdan dışlanan Binyamin kabilesi, tekrar cemaate kabul edilir

Şofetim Kitabı'nda anlatılan bir olay (Hakimler 19-21) ,İsrailoğullarının on iki kabilesinden biri olan Binyamin kabilesinin sınırları içinde geçer. Bu sınırlara gelen bir misafirin cariyesi, eşkıyalar tarafından kaçırılır ve tecavüz edilerek evin kapısına bırakılır. Cariyenin bu olay sonucu ölmesi, diğer kabileler ve Binyaminoğulları arasında büyük bir iç savaş çıkmasına sebep olur. Binyaminoğulları kabilesinin büyük bir kısmı savaş sonunda yok olur, kalan kısmının da diğer kabilelerden kızlarla evlenmeleri yasaklanır.

Bir Tu BeAv günü, Binyaminoğulları kabilesinin tamamen yok olmasını engellemek için bu yasağın sadece olayın geçtiği nesli bağladığı, sonradan gelen nesillerin istedikleri gibi davranmakta serbest oldukları ilan edilir.

Böylece Binyamin kabilesi İsrailoğulları arasına kabul edilir ve halk tekrar bir bütün haline gelir.

Kabileler arası evlilikler yapılmaya başlanır

Erkek varis bırakmadan vefat eden bir babanın toprakları kızları arasında bölüşülüyordu. Kızların başka kabileden kişilerle yapacakları evlilikler, bu toprakların da evlendikleri kabileye geçmesine neden olacaktı. Bu nedenle, bu durumdaki kızların sadece kendi kabilelerinden kişilerle evlenmeleri gerekiyordu (Bamidbar 36:2-12). Bu durum kızların üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu.

Dönemin yöneticileri, bir Tu BeAv günü, bu kuralın sadece İsrail topraklarına ilk giren nesil için geçerli olduğunu ve kızların diğer Yahudi kabilelerle de evlilik yapabileceğini duyurur. Böylece bekar kızlar, artık sadece kendi kabilelerinden kişilerle değil, gönüllerinin seçtiği kişiyle evlenebileceklerdi. Bu şekilde Tu BeAv, bekar kızlar için coşkuyla beklenen, sevinç dolu bir kutlama günü haline gelir.

Halkın Bet Amikdaş'ı ziyaret etmesini engelleyen birlikler kaldırılır

Kral Şelomo'nun ölümünden sonra ülke bölünür. İsrail, kötülüğü ile ünlü Yerovam Ben Nevat tarafından yönetilir. Nevat, tahta geçtikten üç yıl sonra İsrail'in kuzey ve güneyine altın buzağılar yerleştirir ve halkın Bet Amikdaş'ı ziyaret etmelerini engellemek ve altın buzağılara tapmasını teşvik etmek için Bet Amikdaş'a çıkan yollara engelleyici askeri birlikler yerleştirir. Kendisinden sonra gelen Kral Oşea Ben Ela, bir Tu BeAv günü bu birlikleri kaldırır.

Böylece Halk Bet Amikdaş'a serbestçe ulaşma imkanına tekrar kavuşur.

Betar'da ölenlerin gömülmesine nihayet izin verilir

Tişa Beav'da yas tutmamızın bir sebebi de Bar Kohba isyanı sırasında Yahudi direnişinin son kalesi olan Betar'ın, Romalılar'ın eline geçip 100.000'den fazla Yahudi'nin katledilmesiydi. Romalı yetkililer, Yahudiler'in itibarını zedelemek ve üzmek için bu katledilenlerin gömülmesine izin vermez. Cesetler, bir mucize eseri, gömülene kadar, yıllar boyu, çürümeden, aynı şekilde kalır. Sonunda İmparator Adrian'ın ölümünden sonra, bir Tu BeAv günü, sonunda gömülmelerine izin verilir.

Hahamlar, bu mucizenin anısına, ekmek yenilen yemeklerden sonra söylenen teşekkür duası Birkat Amazon'a "Atov Veametiv-İyi Olan ve İyilik Yapan Tanrı" kısmını ekler.

Yom Tabar Maagal-Döngünün Son Bulduğu Dönem

II. Bet Amikdaş zamanında, yetmiş yıllık sürgün boyunca toprakların bakımsız kalmasından dolayı sınırlı miktarda odun bulunabiliyordu. Mizbeah'ta (Sunak) kullanılmak üzere devamlı odun stoku olmasını garantilemek için, zengin aileler özellikle -sunakta kullanılmak üzere bağışta bulunurlardı. Bu odunlarda kurt olmasını engellemek amacıyla, odunlar tamamen kuruyana kadar güneşte bırakılırdı.

Odunların bu şekilde kurtlardan tamamen arınma işlemi, her yıl Tu BeAv gününden itibaren sona erdirilirdi. Bunun sebebi, güneşin bu tarihten sonra istenilen sonucu vermemesiydi. Tu BeAv'da, bütün sene yapılacak korbanlar için gerekli olan odun stoku sağlamış olmanın sevinci yaşanır, artık "baltalar kırılabilirdi". Bir mitsva tamamlandığı için, Tu BeAv günü, şenlikler ve mutlulukla kutlanırdı.

"Baltalar "ı kırmaya gerek var mıydı, gelecek senenin kesimi için saklanamaz mıydı?  "Balta", sunağın ve Bet Amikdaş'ın temsil ettiklerinin tam zıttını simgeler. Sunağın amacı, insan hayatını uzatmaktır. Bet Amikdaş'ın yapımında, insan hayatını kısaltan silah yapımında kullanılan demir çelik ve benzeri hiç bir madde kullanılmaz. Savaş ve yıkım için kullanılan maddelerin, insan hayatını uzatacak, sonsuz barış ve ahenk getirecek bir aracın yapımında hiçbir yeri olamaz.

Şalom Gazetesindeki Nazlı Duenyas'ın yazısından alınmıştır.