Bu Hafta İçin Saatler

    30 AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:26

   19:37

-----

Yeruşalayim

18:17

   19:27

Tel Aviv

18:42

    19:39

3  EYLÜL

Tel Aviv

     18:33

   19:29

İstanbul

19:19

    19:59

2016

İstanbul

19:08

    19:48

İzmir

19:09

20:09

İzmir

19:08

19:58

          REE-ראה

                 3-4 EYLÜL 2016-ROŞHODEŞ ELUL       5 EYLÜL 2016 - 1986NEVE ŞALOM SALDIRISI  ANMA                                                                                                                                                                                          

                                                                                             

                                                                                    PeraşaÖzetİ
                                                                                      [www.chabad.org]

Gör!” der Moşe, Bene-Yisraele, “bugün önünüze beraha ve lanet [seçeneklerini] sunuyorum” – söz konusu berahaya, Tanrı’nın emirlerine uydukları takdirde kavuşacaklar, aksi takdirde başlarına lanet gelecektir. Bunlar, halk Erets-Yisraele girdikten sonra, Gerizim ve Eval dağlarının arasında açıklanacaktır. “Tanrı’nın, İsmini barındırmak üzere seçeceği yerde”, halkın Tanrı’ya korbanlarını getireceği bir Bet-Amikdaş inşa edilecektir. Tanrı’ya başka bir yerde korban sunmak yasak olacaktır. Hayvanlar, korban değil de etinin yenmesi amacıyla, başka bir yerde kesilebilir; ancak kan hiçbir şekilde yenemez.

Sahte bir peygamber ya da insanları putlara tapmaları için ikna eden birinin cezası idamdır; putperest bir şehir yok edilmelidir. Peraşada, Kaşer hayvanlar için belirleyici işaretler ve kaşer olmayan kuşların listesi tekrarlanır.

Bütün ürünlerin onda biri Yeruşalayime getirilip orada yenmelidir. Eğer yol uzaksa, bu ürünler satılıp, parasıyla Yeruşalayimde yiyecek satın alınır ve bunlar orada yenir. Belirli bazı yıllarda, bu onda birlik kısım fakirlere dağıtılır. İlk doğan (behor) sığır ya da davar Bet-Amikdaş’a korban olarak getirilir ve etini Koenler yer.

Yardımseverlik/Tsedaka mitsvası, bir Yahudiye, ihtiyaçlı olan kişiye armağan ya da borç verme yükümlülüğü verir. Şabat yılında (yedi yılda bir toprağın dinlendirildiği yıl – Şemita), bütün borçlar bağışlanır ve tüm köleler serbest kalır.

Peraşamız, herkesin Bet-Amikdaş’ta Tanrı’nın Huzuruna “görmeye ve görülmeye” gittiği, üç bayram – Pesah, Şavuot ve Sukot – kanunlarıyla son bulur.

 
 

                                                                                                                  Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                Rav İsak Ala luf

                                                                                 İKİ DAĞIN GİZEMİ

Ree peraşası aslında Tora’nın iki yolunun son derece açık bir şekilde ortaya konduğu bir peraşadır. Hemen daha ilk cümleden önümüze iki seçeneği de koyan Moşe Rabenu seçimin sadece ve tamamen bizlere ait olduğunun altını çizmektedir. Tanrı’nın yolundan gidenlerin beraha diğerlerinin de diğer tarafa sahip olacaklarının altını çizmektedir. Burada peraşamız iki dağdan söz eder. bu iki dağ da Yosef Atsadik’in defnedildiği Şehem civarındadır. Moşe Rabenu beraha dediğimiz kutsamalardan söz ederken yüzünü Gerizim dağına çevirir. Bilgeler bu dağın su kaynaklarıyla bereketli kılındığını ve bitki örtüsü açısından zengin olduğunu öğretirler. Kelalot dediğimiz lanetleri okurken ise Eval dağıda doğru yüzü dönüktür. Bu dağın ise kuru, boş ve verimsiz bir dağ olduğu bilgelerimiz tarafından bizlere öğretilir. Aralarındaki düzlükte halk durmakta ve iki seçeneğin de getiri ve sonuçlarını Moşe’den dinlemektedir. Bilgelerimiz bu yörenin çok önceden Yaakov tarafından satın alındığını da öğretirler. Yaakov bu yöreyi yüz “kesita” karşılığında satın almıştır. Bunu anlatan pasuğun ilk harflerinin sayısal toplamı üç yüz yetmiş iki sayısını vermektedir. Gerizim sözcüğünün sayısal değeri iki yüz altmış, Eval sözcüğünün sayısal değeri ise yüz on iki olarak bulunur. Toplamda bu iki dağın isimlerinin sayısal değeri bizleri üç yüz yetmiş iki sayısını verir.

Kutsal kitaplarda bilgelerimiz iki tür melek olduğunu yazarlar. Bunlardan biri “sanigor” dedikleri savunma melekleridir. Bunlar bizim hakkımızda Tanrı’ya olumlu bildirimde bulunurlar. Diğerleri ise “katigor” dediğimiz itham edici meleklerdir. Bunlar da günahlarımızı anımsatırlar. Bunlar da sürekli birbirlerini alt etmeye çalışırlar. Sanigor her zaman bizim yanımızdadır ama bazen katigor olanlar bizim dürüst yani tsadik olduğumuzu söyleyebilirler. Gemara ve Zohar bunun tsadik olanlar için mümkün olduğunu açıklar. Sıklıkla bizler yargı ve merhametten söz ederiz. Tsadik olanlar bazen yargıyı merhamete çevirirler.

Erets Yisrael’de olumlu enerjinin daha yüksek olduğu yerler olduğu gibi olumsuz enerjinin de yüksek olduğu yerler vardır. Tanrı Moşe’ye Erets Yisrael’i gösterdiği zaman o bunların ne olduğunun farkına varmıştır. Onun için berahalardan söz ederken halka yüzünü Gerizim dağına dönmesini ister. Oradaki olumlu enerjiden faydalanmalarını arzular. Kelala söylendiği zaman da Eval dağının bir anlamda bunların ofisi olduğuna işaret eder. bir başka deyişle savunma meleklerinin ofisi Gerizim, diğerlerinin ofisi Eval dağındadır.

Gerizim sözcüğünün nümerik değeri olan iki yüz altmış gerçek bir “beraha” değeridir. Zohar’a göre vücut on kışından oluşur. Öncelikle üç kışından oluşan beyin (hohma – bina – daat – keter sefirotu) iki kısımdan oluşan sağ ve sol taraflar (hesed ve gvura), ortada bulunan kısım (tiferet) sağ bacak (netsah), sol bacak (hod), üretken bölge (yesod) ve ayaklar(malhut) şeklinde bu on kısım sayılabilir. Bir Rabi’den beraha aldığınızda ve iyileşmek için bir ilaç aldığınızda spesifik bir bölge etkilense de aslen bütün vücut yani on kısım etkilenir. Tanrı’nın merhamet eden ve beraha veren ismi “Şem Avaya” olarak bilinir ve nümerik değeri yirmi altıdır. İşte beraha veren bu isim on bölge ile çarpıldığında ortaya iyi yüz altmış sayısı çıkar ki bu da Gerizim sözcüğü ile aynı değere sahiptir.

Tsadiklerin olumsuzluğu olumlu duruma çevirebildiklerinden söz etmiştik. Bunu yapmaları için üç yol vardır ve bizim yardımımız şarttır. Birinci yol “yehud” dediğimiz yoldur. İnsanların veya dünyanın başına felaketler insanoğlu Tanrı’nın hakim ve devamlı izleyen olduğunu unuttuğu zamanlarda gelir. Bilgeler bir deprem anında en çok korkanların inancı en az olanlar olduğuna gönderme yapar. Çünkü Tanrı bazen insanları uyarmak için bir takım şeyler yapar ve deprem de bunlardan biridir. Talmud Yeruşalmi homoseksüelliğin artmasını deprem nedeni olarak verir. Olay anında  yapılması gereken ilk şey Yaradan’ın varlığını ve hakimiyetini kabul etmektir. Bu kabul olumsuzluğu temizleme konusunda atılan ilk adımdır. Rabiler Tanrı’nın yağmurdan önce gök gürültüsü ve şimşek yolladığına ve bunun insanlar ıslanmasın diye bir uyarı olduğuna dikkat çekerler. Şimşek ve gök gürültüsü bizleri uyarır. Belki de teşuva hissi uyandırır. Tanrı’ya iman, yargıyı kıran ilk saldırı timi gibidir. Baruh Ashem, yiştabah Şemo gibi sözcükler aslında bu saldırı timinin füzeleridir.

İman işini halleden tsadik o ortama “keduşa” yani kutsallık getirmek için çaba göstermemizi ister. Gittiğimiz, bulunduğumuz yerlerde bir kutsallık bulunması gerekir. Kuru kuru Tanrı’ya iman bir şey ifade etmekten uzaktır. bunu mitsvot yaparak zenginleştirmek ve ortama keduşa vermek gerekir. Birçok mitsva beraberinde beraha ile birlikte keduşa da getirecektir. Bu kutsallık Tanrı’nın aramızda barınmasına neden olacak ve bu şekilde yargı merhamete dönüşebilecektir. Tsadik olanların ikinci adıma Şehina’nın aramızda barınabilmesi için o ortama kutsallık kazandırmaktır.

Bu iki öğeyi sağlam bir şekilde gerçekleştiren tsadik yargıyı bertaraf etmek için üçüncü aşamaya geçer ki bu da “beraha”nın ta kendisidir. İlk iki öğe sağlanmadan beraha vermek çok fazla bir şeyi değiştirmez. Ancak Tanrı’nın varlığı kabul edilip kutsallık sağlandıktan sonra verilecek beraha yargı ve olumsuz etkileri bertaraf edebilecektir.

Yukarıda sözünü ettiğimiz yehud – keduşa ve beraha sözcüklerinin ilk harflerini alıp sayısal değerlerini toplarsak yüz on iki değerine ulaşırız ki bu da olumsuzluğun ofisi sayılan Eval sözcüğünün sayısal değeridir. Şimdi katigor konumundaki Eval dağı bile sanki sanigor olarak hareket etmektedir. Çünkü tsadik buradaki olumsuzluğu bertaraf etmiştir. Bu dağlar bir mekanı tanımlamak yerine bir kavramı tanımlamaktadırlar ve Tora öğrenerek bunu anlamak mümkündür.

İbrabice lisanını daha kolay okumamızı sağlayan “nekudot” dediğimiz noktalar bazen harflerden bile fazla keduşa içerirler. Çünkü o noktalar belli şeyleri içerirler ve bize mesaj verirler. Sözgelimi (:) iki nokta üst üste olarak bilinen bazen okunup bazen okunmayan bir “e” sesi olan  “şeva” yargıyı sembolize eder. Bir üçgen gibi dizilen üç nokta olan ve yine “e” sesini veren “segol” ise merhameti simgeler. Kullanıcıya ileri bilgiler vermeye yönelik Sidur kitaplarında özellikle Amida duasındaki Tanrı’nın dört harfli ismi her berahada farklı şekillerde noktalanır. Bu noktalar bize o berahanın karakteristiği hakkında bilgiler verir.

Her harfin nümerik değeri olduğu gibi noktaların da nümerik değerleri vardır. Sözgelimi “a” sesini veren “patah” bir “vav” harfine benzer ve değeri altıdır. Yine “a” sesini veren “kamats” bir “vav” ve “yud” harfinden oluşur ve değeri on altıdır. Üç nokta veya minik “yud” harfinden oluşan “segol” sesinin değeri ise otuzdur.

Tanrı’nın merhamet içeren ismi hepimizce bilinir ve sayısal değeri yirmi altıdır. Bu ismi açık bir şekilde yazarsak ( yud= yud+vav+dalet, he= he+ yud, vav= vav+yud+vav ve he= he+ yud) sayısal değer yetmiş iki olur. Yetmiş iki aynı zamanda iyilik anlamına gelen “hesed” sözcüğünün sayısal değerine eşittir. Hesed sözcüğünde kullanılan noktalama işareti sayısal değeri otuz olan “segol” sesidir. Şimdi segol sesini bu açılımı yapılmış ismin altına koyarsak on kez otuz’dan üç yüz sayısına erişmiş oluruz. Buna sözcüğün kendi sayısal değeri olan yetmiş iki sayısını da eklersek üç yüz yetmiş iki sayısına ulaşırız ki bu Gerizim ve Eval sözcüklerinin toplam sayısal değeridir. Yehud ile keduşa ile ve beraha ile bir tsadiğin ulaşmak istediği yer bu sayı ile bizlere öğretilen ve olumsuz tarafın dahi bizler için olumlu konuştuğu yerdir.

RaMBaM çevremizin bizi her zaman etkilediğini öğretir. Aslında RaMBaM’ın yüzyıllar önce söylediklerini biz günümüzde ancak anlayabiliyoruz. Hatta o zamanlarda yazdığı diet listesi bu gün popüler listelerden biridir. RaMBaM iyi olanlar kötü olanları olumlu bir şekilde etkilemesinden ziyade kötü olanlar iyi olanları kötü bir şekilde etkileyebilirler görüşündedir.

Sukot bayramının son günü Arava adlı bitkinin yere vurulması geleneği vardır. Bunun birçok nedeni arasında “bale musar – etik veren bilgeler” şunu öğretirler. Etrog tadı, kokusu ve görünümü ile çok güzeldir. Adas’ın verdiği koku, Lulav bitkisinin meyvelerinin tadı yaşama bir keyif katar. Ancak Arava bitkisinin ne tadı ne de kokusu vardır. Bunu diğerleri ile birlikte tutmamızın nedeni belki de onların güzel özelliklerinden etkilenebilecek olmasıdır. Sukot sonunda bunun gerçekleşmediğini gördüğümüz zaman Arava yerden yere vurulur.

Ben İş Hay bir öykü anlatır: Çok fazla dürüst insanın olmadığı bir yerde yaşayan bir adam kızını evlendirecek dürüst bir genç bulur ve onu şehre getirir. Evlendikten sonra damadına evin kütüphanesinden iyi bir şekilde Tora öğrenmeden çıkmamasını etrafın iyi olmadığını söyler. Bir tsadik ile özdeşleştirilen Etrog’un bile diğerlerinden etkilenmemesi için Şahrit sonunda kutuya konduğundan misal verir.   Damadı ona karşı gelir ve dış dünyaya  çıkar. Günün birinde kayınpeder damadına bir soru sorar. Kaşer bir yiyecek kabının içine bir parça taref yiyecek düşmüştür ve durum ne olmalıdır. Damat ölçer biçer ve taref parçanın yemeğin tamamını etkilediğini ve artık yenemeyecek durumda olduğunu ifade eder. kayınpeder ertesi gün başka bir soru ile gelir. Aslında cevabını bildiğini ama bir danışmak istediğini söyler. Taref bir yemeğin içine kaşer bir yiyecek düşmüştür. Herhalde bütün yemek o sayede kaşer olmuştur der tabii ki damat buna karşı çıkar. Alaha’nın görüşüne göre o kaşer parçasının dahi artık kaşer hükmü kalmadığını söyler. Kayınpeder damadına “ne söylediğine dikkat et” der. İyi bir insan kötülerin içinde yeteri kadar Tora öğrenimi ve mitsvot olmadan bulunursa kesinlikle onlardan etkilenir. Damat bu kez bunu kabul eder ve kütüphaneye geri döner. Yaakov bile Lavan’ın yanına gitmeden önce ondört sene boyunca Tora öğrenerek kendini geliştirmiş ve ancak Lavan ile başa çıkabilmiştir. Başkalarını boğulmaktan kurtarmak için atlamadan önce yüzmeyi çok iyi öğrenmek gerekir. Kimin kime nasıl yaklaştıracağını bilemeyiz.

Genellikle bizlere bazı gençlerin gereğinden fazla dindar olmaları konusunda şikayet gelir. Çok büyük bir harcama yapılacağı zaman para biriktirilir. Harcama zamanı gelince sorun yaşanmaz ve o paradan hesap ödenir. İş dünyasının, maddi dünyanın sıkıntılarıyla karşılaşmadan çocuklarımızın iyi bir dini eğitim almaları ve Tora konusunda kuvvetli olmaları onların yararınadır. Zorluklarla karşılaştıkları zaman sahip oldukları bu bilgiler ve iyi edimler onları dünyamızın olumsuzlukları içinde kaybolmaktan kurtaracaktır. Tora bu dünyada da gelecek dünyada da hayat ağacıdır.

Tora öğrenen kişi Gerizim dağının berahaları ile karşı karşıya kalır. Yüzünü ona döner. Zaman içinde Eval dağı da onun yanında olmaya başlar ve yargı tatlılaşır. Yaşam daha anlamlı ve daha güzel bir hal alır.

                                                                                       DİVRE TORA

                                                                                        Rav Selim Eskenazi

Midraş şöyle diyor: Yaakov Avinu, ölüm döşeğindeyken çocuklarını toplar ve onlara der ki “Yisrael'in Tanrısı sizin Babanız mıdır?” Başka bir deyişle Tanrı'ya inanıyor musunuz? Bütün çocukları tek bir ağızdan cevap verir:

“Şema Yisrael Ad. El. Ad. Ehad. Sevgili Babamız, nasıl ki senin kalbinde Tanrı'nın tek olmasıyla ilgili bir şüphe yoksa bizim kalbimizde de yok.”Bu midraşı anlamak gerçekten çok zor gözüküyor.

Dünya üzerindeki gelmiş geçmiş en büyük tsadiklerden biri Yaakov Avinu nasıl çocuklarına Tanrı'ya inanıyor musunuz diye sorabilir? Bu çocuklar kimin evinde büyüdüler, Yaakov'un. Her saniye Tanrı ibadeti, her saniye Tora gördüler, Şehina, Avraam Yitshak ve Yaakov'un evinden ayrılmadı, çocukları kutsiyetten ve ruhaniyetten başka bir şey görmediler ki!

Şöyle cevap vermeye çalışacağız.

Tsadikle beraber yaşarken, Şehina'yı görmek kolay, tabiki çocukları Tanrı'ya inandılar ve Tanrı'nın tekliğini gördüler, fakat Yaakov Avinu diyor ki “Sevgili Çocuklarım, Hayatınızın her anında yaptığınız her işte, önünüze çıkan Coca Cola şişesinde Tanrı'yı görebiliyor musunuz? Attığınız her adımda Tanrı'yla beraber misiniz?”

"EN OD MİLEVADO", Yüce Tanrı'nın dışında başka bir şey yok.

İşte bu sır ‘sam ahayim’ yani hayatın sırrıdır.

“Arur agever aşer yivtah baadam, aşre agever aşer yivtah bAd., veaya Ad. mivtaho”.

“Lanetledir o kişi, güvenini insanoğluna yerleştirdiği için,

Ne mutlu o kişiye, güvenini Tanrı'ya yerleştirdi ve Tanrı da onun güveni oldu”.

Birçok kimsenin hayatı güllük gülistanlık olmayabilir, insanların hayatlarında değişik alanlarda problemleri olabilir. Biri geçim kaynağı, öbürü sağlık, başkası çocuklarıyla vs.. liste geniş.

Bu problemler bizi ‘mohin dekatnut'e sokuyor, yani yaşanan üzüntüler ileriyi görme yeteneğimizi sınırlıyor. Doğru düşünüp karar vermemizi engelliyor ve maalesef bazen bunların Aş-em'den geldiğini unutuyor ve bir de Aş-em'i sorgulamaya gidiyoruz. İşte bu konuda yapmamız gereken egzersiz şudur.

Akarat atov, yani Yüce Tanrı'ya bize verdikleri için teşekkür etmek. Yahudi sabah kalkar kalkmaz o kişiye verdikleri için Aş-em'e teşekkür eder.Uyurken benden aldığın ruhumu kalktığımda geri verdin, Teşekkürler Aş-em. Vücudumdaki organlar uyumlu birşekilde çalışıyor, Teşekkürler Aş-em, Kıyafetlerimi, ayakkabılarımı verdin, Teşekkürler, Yemeğimi verdin, beni doyurdun teşekkürler, Modim anahnu lah al şemodim anahnu lah, Sana teşekkür etmeme izin verdiğin için teşekkürler...

Yahudi bütün gün Tanrı'ya teşekkür eder, günde 100 beraha söyler, Yahudi kelimesinin kökü Yeuda, Yeuda kelimesini kökü odaa'dır, yani teşekkür etmektir. 

İnsan bankaya para koyduğu zaman, orada yatırımlar yapar, ihtiyacı olduğu zaman çeker. Aş-em bizlere diyor ki bütün teşekkürlerinizi bankamda biriktiyorum ama bazen sizin anlamayacağınız sebeplerden dolayı ruhani bankanızdan para çekeceğim.

Midat aBitahon'ı yani Tanrı'ya olan güveni geliştirmek için, ruhani bankaya sıkıntıda olunmayan durumlarda para koymak gerekir.

“Ree Anohi noten lifnehem ayom beraha uklala”

“Gör Ben Beraha’yı ve Kelala’yı senin önüne koyuyorum”.

Beraha, Aş-em’e yapışmaktır, Kelala yani beddua, Aş-em’le bağlantıda olmamanın sonucunda yabancı kuvvetlerin kontrolü altına girmektir. Beraha olan bir kişinin yani Aş-em’e yapışan bir kişinin bedduadan korkmasına gerek yoktur.

Arkadaşlarımız merhaba nasılsın dedikleri zaman onlara "Baruh Aş-em" iyiyiz diye cevap veririz. Ama maalesef bu kelimeler otomatik olarak ağzımızdan çıkar.

“Yüce Tanrı'ya şükürler olsun iyiyim, En od milevado” söylediğimiz berahalarda, ettiğimiz dualarda, hayatımızın her anında yapacağımız bu egzersiz bizlerin kafasındaki tüm dar görüşlülüğü ortadan kaldıracak, içimizdeki iman sorularını silecek ve ruhani olarak gözlerimizi açacak, “Ree” ve işte o zaman görmeye başlayacağız.

                                                                            GENÇ NESİLDEN ÖGRENİYORUZ

                                                                    Beri Bahar

                                                        LEHEM ONİ (ISTIRAP EKMEGİ)

“[Pesah-korbanı] İle birlikte hamets yeme. Ona bağlı olarak, yedi gün boyunca matsa -ıstırap ekmeği-  ye, çünkü Mısır Ülkesi’nden telaşla çıkmıştın; bu sayede Mısır Ülkesi’nden çıkış gününü hayatının tüm günlerinde hatırlayacaksın(Devarim 16:3).

Bu haftaki peraşada bir çok konunun yanında, Şaloş Regalim’den de bahsedildiğini görmekteyiz.Bu kısımda Pesah’tan bahsedilirken Matsa için -Lehem Oni- yani Istırap ekmeği denilmiştir. Matsa ne hazırlanması ne de yenmesi ıstırap veren bir ekmek olmadığına göre matsanın nesi ıstıraplıdır?

Matsa, Bene-Yisrael’İn Mısr’daki ıstırabını hatırlattığı için bu şekilde anılmaktadır; çünkü Bene-Yisrael Mısır’dayken sürekli baskı altında tutuldukları, angaryacılar onlara ekmeklerinin mayalanmasına olanak tanıyacak zamanı bile vermedikleri için mayalanmamış ekmek yerlerdi.

Bu pasuktaki Oni sözcüğü normale göre bir Vav harfi eksik yazılmıştır ve bu haliyle “Lehem Ani - Fakir Ekmek” olarak da okunabilir. Bu sadece su ve unla yapılan matsadır. Bunun dışında su dışındaki sıvılarla, mesela şarap, yağ, bal vs. ile yapılan matsaya “Matsa Aşira - Zengin Matsa” denir. Bu pasuktan, mitsva olarak yenecek matsanın sadece su ve unla yapılmış olması gerektiğini öğrenmekteyiz. Buna bağlı olarak Pesah Sederi’nde mitsvayı yerine getirmenin tek yolu sadece böyle bir matsa yemektir. Matsa Aşira ile bu mitsva yerine getirilemez.

Hatta Hahamlarımız Oni sözcüğünün aynı zamanda “söz almak; cevap vermek” anlamındaki Ana köküyle bağlantılı olduğuna dikkat çekerler. Böylece “Üzerine konuşulan ekmek” olarakta anlaşılabilir. Bu da Pesah gecesi Seder sırasında Mısır Çıkışı’nın anlatılması mitsvasına dayanak oluşturur.

Mitsva, matsanın yer aldığı sofrada Pesah Agadası’nın okunuşu ve ondan türeyen tartışmalar ve sohbetler ile yerine getirilir.

 

                                                                                                PİRKE AVOT

                                                                   Rav İsak Alaluf

                                                                                         YARGI – GERÇEK – BARIŞ - 4

Yargının yaşadığı bir başka sorun da gerçeğin araştırılmasının esas hedef olarak görülmemesidir. Nasıl ki iki farklı takım arasında futbol veya basketbol oynanıyorsa sanki mahkeme salonları da yargıcın hakemliğinde savcı ile avukatların mücadele ettikleri sahalara dönüşmüştür. Burada gerçeği aramak esas amaç olmaktan uzaklaşmıştır. Avukat en korkunç bir suçu işlemiş bile olsa müvekkilini ne olursa olsun beraat ettirmek için yeri göğü birbirine katmaktadır.

Dr. Twerski kliniğine gelen evsiz ve çok yaşlı bir kadından söz eder. Bunama derecesinde olduğundan kimse ona isteyerek bir yaklaşımda bulunmamaktadır. Havanın çok soğuk olduğu günlerde ancak otobüs duraklarında yatmakta ve otobüslerin arkasından gelen sıcaklıkla ısınabilmektedir. Hastaneye haklı nedenlerle bile gelmiş olsa hastane yetkilileri ondan orayı terk etmesini istemektedirler. Olay adalete intikal eder. Hastayı savunmakla görevli olan avukat öyle bir durum yaratır ki sonunda hastanın hastaneden atılması karara bağlanır. Daha sonra avukat Dr. Twerski’ye hastayı neden attıklarını sorar. Doktor bu kararın mahkeme tarafından alındığını söyleyince avukat kadının dışarıda soğuktan ölebileceğini ima eder. Bunun üzerine doktor avukata yaptığı konuşmayı ve oyunları hatırlatır ve kadını soğuğa mahkum edenin asıl kendisi olduğunu söyler. Avukatın verdiği cevap inanılması güç bir cevaptır. “Doğru olabilir ama ben işimi yapıyorum.”

Yargı sistemi bir tarafın kazanması veya kaybetmesi üzerine kurulduğu zaman insanoğlunun gerçek anlamda adil yargı ile karşılaşması günden güne daha olanaksız hale gelir. Kohelet’te yer alan “yeştsadikovedbetsidko – dürüstlüğü ile kaybolan dürüst adam” kavramını İdara Zuta sorgular. Sonunda şuna hükmeder: “Mişum demişpat itrahak mitsedek – çünkü yargı adaletten uzaklaşmıştır.”    

İşte bu noktada bir kez daha RabanŞimon Ben Gamliel’in sözlerini anımsamak gerekir. Toplumda barış olmasının en önemli gerekliliklerinden biri yargının gerçeği araştırması ve sonunda mutlaka gerçeğe ulaşmasıdır.

                                                              MİMAAYAN

                                                                                               Rav İsak Alaluf 

                                                                                                  BİLGELİK

Şelomo Ameleh felsefi eseri olan Kohelet'te bilgeliği öğrenmeye çalıştığını, bilge bir adam olduğunu sandığını ve aslında bilgeliğin ondan çok uzak olduğunu anlatır. Zohar Akadoş Şelomo'nun her atasözü için beşbin tane açıklama olabileceğini ve bunun da sadece bir insan olan Şelomo tarafından kaleme alınmış şeyler için geçerli olduğunu ifade eder. Yani bir insan olan Şelomo'nun yazdıklarının bu kadar farklı açıklaması olabilecek iken kainatın yaratılışının bir el kitabı olan ve onun ışığında kainatın yaratıldığı ve Tanrı'nın eşsiz sözlerinin yer aldığı Tora için acaba ne kadar açıklama mümkün olabilecektir ve insan bunların acaba kaçına ulaşabilecektir?Moralimizi biraz sarstı değil mi? Ancak gelin Pirke Avot'taki sözlere bir bakalım. "Bütün işi sen bitiremezsin ama bu da seni işi yapmaktan alıkoymamalı". Bizler elimizden geldiği kadar Tora öğrenmeli, uygulamalı, anlamalı ve yaşadığımız her ana bir kutsallık katmalıyız.

                                                                                HAFTANIN SÖZÜ

Rabi Şimon  der ki: üç  taç mevcuttur. "TORA tacı,  KEUNA tacı, KIRALLIK tacı. İyi ismin tacı  bunlardan  üstündür."

 (PirkeAvot 4/13)