Haftanın Peraşası BülteniSinay çölünde, Tanrı Yisrael'in on iki kabilesini kapsayan bir nüfus sayımı yapılmasını emreder...

 

Bu Hafta İçin Saatler

5  SİVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:09

20:26

-----

Yeruşalayim

19:11

20:29

Tel Aviv

19:26

20:29

11HAZİRAN

Tel Aviv

19:28

20:32

İstanbul

20:17

20:59

2016

İstanbul

20:24

21:06

İzmir

20:15

21:05

İzmir

20:17

21:07

BAMİDBAR-במדבר

12-13 Haziran 2016 ŞAVUOT

Peraşa Özeti

[www.chabad.org]

Sinay çölünde, Tanrı Yisraelin on iki kabilesini kapsayan bir nüfus sayımı yapılmasınıemreder. Moşe, askere alınabilecek yaşta (20 ile 60 yaş arası) 603,550 erkek sayar; Levi kabilesinin, sayıları 22,300’ü bulan ve yaşları 1 aylıktan büyük olan erkekleri ise ayrıca sayılır. Leviler Mişkanda hizmet edecekler, Altın Buzağı olayı sonrasında kutsal göreve uygunluklarını kaybeden Behorlar’ın yerine geçeceklerdir. Yerlerini alacak bir Levi bulamayan 273 Behor ise kendilerini azat etmek için beş şekel “fidye” ödeyecektir.

Bir kamp dağıldığı zaman, üç Levi ailesi Mişkan’ı parçalarına ayırıp bir sonraki kampın tam ortasında yeniden kurardı. Daha sonra Mişkan’ın çevresine kendi çadırlarını kurarlardı. Mişkan’ın özel eşyalarını (Menora, Aron vs.) kendi özel örtüleri içerisinde omuzlarında taşıyan Keat ailesi, Mişkan’ın güneyine kamp kurardı. Mişkan’ın goblenleri ve çatı örtülerinden sorumlu olan Gereşon ailesi ise Mişkan’ın batısında kamp kurardı. Duvar kalaslarını sütunlarını taşıyan Merari ailesi ise kuzeye yerleşirdi. Mişkan’ın giriş kapısının karşısında, yani doğusunda ise Moşe, Aron ve Aronun oğullarının çadırları yer alırdı.

On iki kabile, Levi ailelerinin oluşturduğu dairenin dışında her birinde üç kabile olan dört grup halinde kamp kurarlardı. Doğuda Yeuda (nüfus: 74,600), Yisahar (54,400) ve Zevulun (57,400) kabileleri; güneyde Reuven (46,500),Şimon (59,300) ve Gad (45,650) kabileleri; batıda Efrayim (40,500), Menaşe (32,200) ve Binyamin (35,400) kabileleri; ve kuzeyde Dan (62,700), Aşer (42,500) ve Naftali (53,400) kabileleri bulunurdu. Bu kamp düzeni seyahat ederken de korunurdu. Her kabilenin kendi Nasisi (prensi ya da lideri) ile, kabile renklerini ve amblemini taşıyan bir bayrağı vardı.

 

Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf

 

 HER YAHUDİ BİR HARFLE BAĞLANTILIDIR

Bamidbar peraşası  çölde atalarımızın sayımı ile başlar. Bu kitapta iki kez sayım yapılır. Bir tanesi bu hafta okuduğumuz Bamidbar peraşasın da ikincisi de Pinehas peraşasında. Bu iki sayımın da sonucu aynı çıkar. Çölde altı yüz bin Yahudi erkek bulunmaktadır. bu sayım ile Moşe bizzat ilgilenmektedir. Aaron ve kabile başkanları da ona bu konuda yardım etmektedirler. Nüfus sayımı birçok ülkede basit işi olan insanların çalıştığı bir eylemdir. Tanrı neden bu emri bizzat Moşe ve Aaron’a vermek ihtiyacı duymuştur? Bu sorunun yanıtını bulmaya çalışacağız.

Tora’da üçyüzbeşbin’den fazla harf vardır ama Rabiler Tora’nın harf sayısının altı yüz bin olduğunu savunurlar. Bunun göstergesi olarak da YİSRAEL sözcüğünü gösterirler. “Yeş Şişim Ribo Otiyot Latora.” İlk harflerini yazdığımız zaman YİSRAEL sözcüğünü buluruz. Toplum aynı zamanda YEŞURUN ismi ile bilinir. Bu da “Yeş Şişim Ribo  Neşamot” harflerinin bir araya gelmesi ile oluşur. Buradan Rabiler altı yüz bin neşamanın her birinin Tora’daki harflerin her biriyle bağlantısı olduğunu gösterir. Her Yahudi bir şekilde Tora’ya bağlıdır.

Hepimiz biliyoruz ki Tanrı kainatı yaratırken Tora’ya bakarak bunu yapmıştır. Zohar Akadoş bu konuda “Tora’ya baktı ve yarattı” demektedir. Her şeyin bir planı olduğu gibi kainatın da bir planı vardır. Bu da Tora’nın harflerinde bulunmaktadır. Bizler Tora’ya baktığımız zaman sadece orada harfler, cümleler ve kelimeler görürüz. Ancak biz Tora’ya sahip olduğumuz fiziksel özellikteki gözlerimiz ile bakıyor ve içinde gizli olan planı göremiyoruz.

Bunun örneğini muhteşem bir Rabi’yi anımsayarak anlatalım. Netivot’ta yaşayan Baba Sali Z”L’yi görmeye İngiltere’den bir çift gelir. Çocuklarının kaçırıldığını ve nerede olduğunu bilmediklerini söylerler. Rabi bir kağıda bir cadde krokisi çizmeye başlar. çifte bunu gösterince yakındaki bir yer olduğunu öğrenir. Ardından da çocuğun yerini söyler. Polis baskını sonucu çocuk bulunur ve kurtarılır.

Bizler Tora’da sadece harf ve kelime görürken büyük bilgeler dünyanın tamamını Tanrı izin verdiği sürece görmek yeteneğine sahiptirler. Bu onların bilgeliğinde gizlidir.

Tanrı Yahudi toplumunu seçer elbette ki Yahudi toplumu da Tanrı’yı seçer. Bu özellik bize daha fazla sorumluluk yükler. Bu bizler için büyük bir onur ama aynı zamanda da büyük bir sorumluluktur.  Eğer bizler O’nun için “banim atem L’Ad… E.loehem – sizler Tanrı için çocukları gibisiniz” cümlesi gereğince özel isek ve  aynı zamanda O’nun ismi ile beraha söylüyorsak “aşer bahar banu mikol aamim” sözünü söylemek bize gurur veriyorsa O’nun Tora’sında da yerimizin olması gerekir. İşte Rabiler buradan hareketle Tora’daki her harfin Bir Yahudi ile bağlantısı olduğunu söylemektedirler. Onun için herkes kendi ismi ile başlayan bir sözcüğü Tora’da bulabilir. Yahudilerin sayısı altıyüzbinden çok daha fazla olsa da hepimiz Tora’daki harflerden birinin birer parçasıyız bu da oldukça önemlidir. Çünkü küçük bir parçası bile eksik olan Sefer tora pasuldur.  Tora’ya bir harf yazan, bir parçasını yazan hatta yazılmasına katkı sağlayan  kişi bütün Tora’yı yazmış kabul edilir. Çünkü o harf olmadan Sefer tora geçersizdir.

Gemara Talmudik Rabilerin “sofrim” olarak çağırıldıklarını söyler. Bunun nedeni olarak da Tora’daki harfleri sayarlar ifadesini kullanır. Hiç işi olmayan biri için oradaki harfleri saymak ilginç gelebilir ama bilgeler neden bu isimle bilinmektedirler? Çünkü bilgeler Tora’daki her harfi gördüklerinde bunu farklı algılama ve her bir harf için bir şeyler söyleyebilme yetisine sahiptirler. Bizler ise ancak bir pasuğu tam olarak gördüğümüzde ne dediğini anlamaya çalışırız. Örneğin fazladan eklenen bir harften bir alaha bile çıkabilir. Onun için Rabiler bu isimle bilinir. Çünkü onlar her harfin değerini bilirler.

Alaha bir Sefertora’nın yakıldığını gören kişinin elbiselerini yırtması gerektiğini öğretir. Herhangi bir Yahudi’nin ölümüne tanıklık eden kişi de benzer şekilde keria yapmalıdır. Gemara bunu “yakılan bir Sefertora’ya tanıklık eden kişi gibi” yapmamızı gerektiğinden söz eder. Çünkü bir canın gitmesi Sefer tora’dan bir şeylerin eksilmesi ve o Sefer tora’nın geçersiz olması kadar önemlidir. Bir Yahudi’nin kaybı sadece kişisel veya ailesel kayıp değil toplum için bir kayıp olarak bilinmelidir. Çünkü her Yahudi Sefer tora’daki bir harf demektir. Ancak her brit mila veya kıza isim koyma töreni aynı zamanda “ahnasat Sefer tora” gibidir.

Çölde Tanrı Moşe’ye toplumun sayısını değil harflerini saymasını, ruhundaki gizli harfi keşfetmesini istemiştir. Bunu alelade bir kişinin yapması mümkün değildir. Ancak Moşe gibi ruhları görebilecek, harflerin değerini bilebilecek bir kişi bu görevi yerine getirebilir.

Sayımdan hemen sonra “iş al diglo” emri gelir. Herkes kendi pozisyonuna göre yer almalıdır. Bir dörtgenin önünde, arkasında, sağında ve solunda üçer kabile vardır. Ortada Mişkan Kohen ve Leviler yer alır. Bu emir sayımdan hemen sonra gelir. Çünkü artık Moşe onların harflerini, durumlarını ve ruhlarını daha iyi bilmektedir ve buna göre yolculuk düzeni ve toplum düzeni yapılanmaktadır. Pasuk “iş al diglo beotot” derken kampın oluşumunda harflerin önemini vurgulamaktadır.

Kampta beş pozisyon vardır. Bu da Tora’nın beş kitabına göndermedir. Çünkü her Yahudi bir harfi simgeler. Tora’nın ortasındaki kitap da Vayikra’dır. Bu kitap Gemara’da Torat Koanim olarak bilinir. Ortadaki pozisyonda da Mişkan’ın yanında Kohen ve Leviler vardır.

Leviler farklı bir durumda sayılırlar. Bu kabile Tanrı tarafından özel kılınır ve ölmeden önce Moşe onları şöyle kutsar: “Yorum iş pateh ale Yaakov veTorateha leYisrael – kuralları Yaakov’a ve Tora’yıYisrael’e öğretecek.” Gerçekten de Levi kabilesi çağlar boyunca topluma öğretmenlik yapmışlardır. Magen Avraam, Sifte Kohen, Mişna Berura gibi büyük yorumlar Kohen ve Leviler tarafından gerçekleştirilir.

İbranice’de yirmi iki harf vardır. Leviler’in sayısı da yirmi iki bin kişidir. Bu da kendileri de bir harfin temsilcisi olan Levi kabilesinin bu harfleri binlerce Yahudi’ye öğretme görevini üstlendiklerini anlatır. Bu Moşe Rabenu’nun bu kabileye olan kutsamasıdır.

Birkaç hafta önce Emor peraşasında bir kişinin Tanrı’nın ismine lanet okuduğuna ve cezalandırıldığına tanık olmuştuk. Bu kişi annesi Yahudi babası Mısırlı olan bir kişiydi. Tora verilmeden önce kişinin dini babaya göre belirlendiğinden bu kişi convert olarak kabul edilir.

Bu kişinin Tanrı’nın adına lanet okuması durup dururken gerçekleşmez. Önce çadırını alır ve gelişigüzel bir şekilde bir kabilenin toprağına diker. Çadır kavgası sonunda Bet Din kurumuna taşınır. Moşe kurulun başı olarak kişiye haksız olduğunu herkesin kendi yerinde yaşaması gerektiğini söyler ve adam Tanrı’nın adına lanet okur. Rabiler buradan çok önemli bir şey öğrenirler. Sefer tora’ya fazladan bir harf eklersen de o Sefer tora pasul olur. Herkes kendi yerindedir yerler değişmemelidir.

Burada bir soruya yanıt verelim. Rabilere göre “ger” konumunda olanlar Tora’nın harfleri değil ancak harflerin üzerinde yer alan “tag” dediğimiz oluşumlarla bağlantılıdırlar. Rabi Akiva da ger kökenli bir aileden gelir ve büyüklüğü sadece harfleri değil aynı zamanda tag dediğimiz oluşumların da gizemini bilmesinden kaynaklanır.

Rut’un öyküsünü biliriz. Rut yazılış itibarı ile Tora sözcüğünün harflerini içerir. Eksik olan “he” harfidir bu da onun Tora’nın beş kitabını henüz kabul etmediğinin göstergesidir. Topluma dahil olduktan sonra Boaz ile evlenir. David ve Şelomo’nun hatta Maşiah’ın bile atası konumuna yükselir. Şelomo muhteşem tahtını inşa ettiği zaman bir tane de ana kraliçe gibi gördüğü Rut için yaptırır. Rut nasıl bu konuma yükselmiştir. Rut kitabının içinde bir noktaya bakalım:

Çok fakir olan Rut Boaz’ın tarlasına başak toplamaya gelir. Boaz tarlaya geldiğinde ise hemen onun dikkatini çeker. Tarlada başak toplayan onca kişi varken Rut’un ne özelliği vardır. Rabiler bunu şöyle açıklar. Rut başakları kendini kapatarak mütevazi  bir şekilde toplamaktadır.  Yahudiliği kabul eden bir kişi olarak artık bir Moavlı gibi davranamayacağının farkında mütevazilikten ödün vermemektedir. Bu şekilde Boaz’ın dikkatini çekmiştir. Ger neşamaları taçlardan tag oluşumundan gelir. Bu iyi davranışı da kralların atası olmasını sağlamıştır.

Şimdi yoldan geçen bir Yahudi’ye nasıl bakarsınız? Tanıdık veya uzak biridir. Ona karşı bir saygımız var mıdır? Bazen evet bazen hayır. Unutmayalım ki her Yahudi kardeşimiz Sefer tora’dan bir harf ile bağlantılıdır. Tanrı’nın kainat planının bir parçasıdır. O olmadan Sefer tora pasuldur. Sefer tora’ya gösterilen saygıyı o da hak etmektedir.

Mücevher dükkanına gittiğimiz zaman en değerli mücevherler kasada saklıdır. Onları görebilmek için kasanın anahtarla açılması gerekir. Çünkü değerli şeyler öyle açıkta bırakılmaz. Benzer şekilde Sefer tora masanın üzerinde değildir. Sinagogun en özel yerindedir. Saklıdır. Rimonim ile süslenmiştir. Onur verilir. Kodeş Kodaşim’de olduğu gibi üç kapı veya üç perde arkasında bulunur. Çünkü özel bir değeri hak etmektedir. Biz de kendimiz Sefer tora’nın birer harfi olarak kendimize bu öz saygıyı göstermek zorundayız. Sefertora her zaman örtülüdür. Bizler de günün şartlarına uygun ama saygılı giyim tarzını öğrenmeliyiz. Rav Moşe Benveniste Z”L kişinin giyinirken bile kendini kapatması konusundaki alahadan söz etmiştir. Sefer tora’nın bir harfi olarak bulunduğumuz yerlere, konuştuklarımıza kısacası kendimize gereken saygıyı gösterme zorunluluğumuz vardır.

DİVRE TORA

Rav Naftali Haleva

                                                                                                  ŞAVUOT UYKUSU NE TATLIDIR….

                                                               DUA OKUDUĞUM  ZAMAN, TANRI İLE KONUŞURUM .

                                                             TORA ÖĞRENDİĞİM ZAMAN, TANRI BENİMLE KONUŞUR…

“Şavuot”; Musevi tarihinin eksen nitelikli olaylarından biri olan ve “Zeman Matan Toratenu/Tora’nın Veriliş zamanı” olarak tanımladığımız; Tora’mıza kavuşmamızın yıldönümüdür.

Bundan yaklaşık 34 asır önce Sinay Dağı’nda Tora’sına sahip olan İsraeloğulları’nın torunları olarak biz Museviler; yine Tora sayesinde, insanlık tarihi sahnesinden kaybolmadan  bugünlere kadar gelmeyi başarmış bulunuyoruz.

Birçok cemaate; “Şavuot” gecesini hiç uyumaksızın sabaha kadar Tora tetkikleri yaparak geçirme gibi güzel bir gelenek hala devam etmektedir. Sinagoglar Şavuot’ta bir düğünü andırır şekilde çiçeklerle süslenir.

“Şavuot”  bayramının en önemli anı hiç kuşkusuz sinagoglarda On Emir’in okunuşudur.

On Emir’i dikkatle incelediğimizde; Tanrı’nın İsrael oğullarına bu  buyrukları verirken  tekil şahıs zamiri kullandığını görmekteyiz. Bu da; tek başına bile kalsa Musevi inançlısının Tora öğrenimiyle ödevli olduğunu simgelemektedir. Bu noktadan hareketle; bireyin Tora öğreniminin bereketini ve güzelliği tek başına elde edebileceği inancı yaygındır. Ayrıca; Tora’yı tek başına da olsa öğrenen kişinin, bu çabası sayesinde dünyaya bereket getirdiği,  evrenin devamlılığı adına pozitif enerji üretimine katkı sağladığı da yaygın inançlar arasındadır.

Varoluşun ve yaşamın ilkelerini olduğu kadar gizemlerini de öğrenebilmenin en sağlıklı yolu; Tora’yı sabır, azim, çaba ve gayretle tektik etmek ve bu konuda günümüze kadar yapılan çalışmaları öğrenip izlemektir. Bu nedenledir ki; her insan Tora öğrenimi için zaman ayırmalı, bunu özel bir haz kaynağı haline getirmelidir.  

Tora diğer bir yönüyle de “Yaşam Ağacı” olarak tanımlanır. Bu tanımın simgelediği;  İnsanın maddi ve manevi anlamda gelişimini sağlayan unsurların birer meyve gibi Tora öğrenimi konusunda gösterilen gayretle elde edileceğidir.

Kişide tanrısal maksat anlayışının gelişmesi yanında , insan varlık ve Tanrı sevgisinin oluşup kökleşmesi bu meyvelerin sabır ve azimle olgunlaştırılması sayesinde mümkün olabilir.

Talmud Yeruşalmi’de (Berahot 9:5) Tora öğrenimi hakkında şöyle bir bahis geçer: Eğer bir insan Tora’yı  bir günlüğüne terk ederse Tora o kişiyi iki günlüğüne terk eder. Günün birinde öğrencilerinden birisi HiduşeArim’e sorar; ‘bir insan Tora’yı nasıl unutmıyabilir? Rav cevap verir: Yemek yemeyi unutur musun? Yemeği ağzın yerine kulaklarına götürür müsün? Elbette hayır. Çünkü yemek yemek kişinin yaşaması için yapması gereken bir harekettir. Aynı şekilde insan yaşamının Tanrı’sız olamayacağı bilincine varırsa o zaman Tora öğrenimine hiçbir zaman ara vermeyecek ve elinden geldiğince Tora öğrenimine zaman ayıracaktır. Teilim’de Kral David’in belirttiği gibi; Leolam lo eşkah pikudeha ki vamhiyitani. Senin öğrettiklerini hiçbir zaman unutmam. Çünkü Tora ile yaşam verdin. 

Her ne kadar Tanrı evrenin ötesinde üstün bir varlık ise de, “Şehina” kelime anlamıyla Tanrı’nın varlığı, bu dünyadaki yeri ve kendisinin fiziksel dünyada yansımasıdır. İnsanlar Tora’yı yaşamlarının bir parçası haline getirirlerse, Tanrı, yaşamlarının her yerini kapsayacaktır. Tanrı’ya ulaşmanın en akılcı ve kolay yolunun, Tanrı’nın verdiği kutsal kelimeler ola “Tora” olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Buna göre bu kuyudan su içen kişi yaşamında Tanrı’yı doyasıya hisseder. Genç birinin “Tanrı nerededir? sorusuna arkadaşı şu şekilde cevap verir: “Tanrı’nın görkemi tüm evrende doludur.” Bu cevabı duyan Kotzk’lu Rabi şunları öğretir. “Hayır; Tanrı insanın istediği ve kabul ettiği her yerde bulunur. “Kısaca Tanrı Kendisini istediğimiz her yerde hissettirecektir. Yeter ki , O’nun yaşamımıza girmesini isteyelim. O orada olacaktır. Mitsvaları uyguladığımız zamanlarda ruhumuz Tanrı ile ilişkiye girer ve O’nun varlığını hissederiz.

Bir Rabi, bir iş adamına her gün Tora çalışmayı neden ihmal ettiğini sorar.

“Hiç zamanım yok ki” der iş adamı, “Tüm güç ve enerjimi işime adamam gerekiyor.”

Rabi şöyle der: Bana büyük bir telaş ve aceleyle trene atlayan birinin hikayesini hatırlattın. Adam trene biner binmez, trenin gittiği yönde bulunan duvarı tüm kuvvetiyle itmeye başlar. Adamın bu anlamsız hareketini gören diğer yolcular, neden bu şekilde davrandığını sorunca, adam da ‘çok acil bir işim var. Trenin daha hızlı gitmesini sağlamaya çalışıyorum.’şeklinde cevap verir. Diğer yolcular ‘kendi kendini aldatıyorsun ‘derler, ‘içinde bulunduğun treni ittiğin zaman, onun daha hızlı gitmesini sağlayabileceğini mi düşünüyorsun? Tek yaptığın kendini yormak, o kadar.’Senin yaptığın da bundan farklı değil. Tanrı bizlere her gün Tora çalışmamızı emretti. Kişinin yıl boyunca elde edeceği kazanç Roş-Aşana’da belirlenir. Bu sebeple kazanacağımız parayı nasıl olsa kazanacağımıza göre, zamanımızı akıllıca kullanıp Tora çalışarak, Tanrı’nın emirlerini mitsvaları yerine getirerek ek bir kazanca sahip oluruz.    

Bir çok inanışa göre, kişinin gerçekten Tanrı’ya bağlı olabilmesi için, hayatından her türlü maddiyatı kaldırması, yoksul bir hayat yaşaması gerekir. Oysa Tora bizden kesinlikle bizden kesinlikle bunu istememektedir. Mişna’da da belirtildiği gibi: “Rabi Elazar Ben Azarya şöyle dedi: Tora yoksa dünyevilik de yoktur; dünyevilik yoksa Tora da yoktur. (PirkeAvot3:21)

Tora ve mitsvalar maddi dünyada yaşayan biz insanlar için verilmiştir. Midraş’a göre, MoşeRabenuSinay Dağı’na çıktığı zaman Sözlü Tora’yı öğrenmek üzere Tanrı katına yükselir. Melekler ise Tanrı’ya şikayette bulunarak ‘insanoğlu zayıftır ve mutlaka Senin Tora’nı ihlal edeceklerdir. Öyleyse neden kutsal Tora’yı bize, hiçbir şekilde günah işlemeyen manevi yaratıklar olan “et ve kan”a (insanlara)  veriyorsun? derler.  Tanrı bu soruların cevabını kendisi vermez  veMoşe’ye meleklerin öne sürdüğü savı çürütmesini söyler. MoşeRabenu sadece fiziksel öğeler içeren birçok mitsvayı örnek verir. Meleklerin toprağı süremeyeceklerini, kurban yapamayacaklarını, ve bunun gibi birçok örneği sıralar.

Tora’da verilen emirler melekler değil, bu fiziksel görevleri yerine getirebilen insanoğlu içindir. Dolayısıyla Tora’nın insanlarından istediği şey fiziksel inkar ve ihmal edip tümüyle manevileşmesi değil, dünya üzerindeki fiziksel her bir şeyi maneviyatla besleyerek yüceltmesidir.

Bu durumda insanlar Tora’yı ve Tanrı’nın bizlere verdiği emirleri yaşamlarının bir parçası haline getirilerse, Tanrı yaşamlarının her noktasını kapsayacaktır.

Şavuot Bayramı vesilesiyle bir kez daha hatırlanması gereken şu Tanrı sözü Tora’nın bize verilişindeki tanrısal amacı olduğu kadar, biz Musevi inançlılar açısından Tora’nın yaşamsal önemini daha iyi kavramamıza ortam hazırlayacaktır:

“ Ki  Lekah Tov Natat iLahem Torati Al Taazovu/Sizlere iyi öğreti armağan ettim yasamı terk etmeyin.” 

Midraşa göre Tanrı Tora’yı atalarımıza vermeden önce, MoşeRabenu ve halkdan kanunlara sahip çıkıp çıkmayacaklarına dair bir güvence ister. Halk “Avotenu”  “Atalarımız “ (Avraam, Yitshak, Yaakov ) kefil olsunlar diye cevap verirler. Fakat Tanrı bunun yeterli olamayacağını belirtir. Bunun üzerine halk, peygamberlerimiz ve ileri gelen liderlerimiz bizim için kefil olsunlar dediler. Ancak bu kişiler de Tanrı için yeterli güvence değildi. Sonunda “çocuklarımız” bizim garantimiz olsun dediklerinde, Tanrı gelecek için çocuklarımız kefil oluyorsa ben Tora’yı vereceğim diyerek Yahudi milletine Tora’yı verir. Çocuklarımız, Tora’nın ve Yahudiliğin devamının garantisidir.

Bilge hükümdar Şelomo Ameleh’in en önemli özdeyişlerinden biri olan:  “Şema Beni Musar Aviha Veal Titoş Torat İmeha – Evladım Babanın öğütlerini dinle ve annenin Tora’sını bırakma.” sözünü, sıradan bir özdeyiş olmaktan çıkarıp somut bir gerçek olarak yaşama geçiren mutlu kişilerdir.

“Yeşalem A. Paolan./Tanrı eylemlerini ödüllendirecektir.”

HAG SAMEAH

                                                                                               PİRKE AVOT

BİLGE – GÜÇLÜ – ZENGİN – ONURLU KİMDİR? (Birinci Bölüm)

Tora’nın dikkate aldığı değerler ile seküler dünyanın dikkate aldığı değerler ne kadar da farklıdır.  Normal bir insana göre “en akıllı insan” Nobel ödülünü kazanan, bir bölümün başında olan  veya filozofide yüksek yerlere gelmiş olan olarak tanımlanır.

Aynı insanlara göre güçlü olan kişi orduları yöneten ve ülkeleri fetheden kişidir. Dünyadaki “en zengin kişi” sorusuna yanıt aynı kesimden yine banka hesabı en kabarık olan veya işleri çok iyi giden kişidir. “Saygıyı en fazla hak eden kişi” ise magazin dergilerinde veya popüler sütünlarda boy gösteren, belli başlı kesimlerce verişmiş ödülleri toplayan kişiler olarak bilinir.

Ancak Tora’nın bu dört başlığa bakış açısı o kadar farklıdır ki... Bu günkü konuşmamızda “Ben Zoma” adlı bilgenin bir mişnasına açıklık getirmeye çalışarak bu dört soruya Tora’nın ve bilginlerin fikirleri ışığında yanıt bulmaya çalışacağız.

Ezeu haham? Alomed mikol adam. – Bilge olan kimdir? Herkesden öğrenebilen.

Bilgi seviyemizi test edecek olursak tek bir sonuca ulaşmamız mümkündür. Aslında hiç bir şey bilmediğimiz. İnsanoğlu olarak her canlıdan bir şeyler öğrenme şansına sahibiz. Şelomo Ameleh Kohelet adlı eserinde “karıncadan birçok şey öğrenebileceğimizi” bizlere öğretmektedir. Mezeritch Magidi oldukça iddialı bir söz eder ve bir insanın bir hırsızdan bile birçok şey öğrenebileceğini belirtir. Bu iddialı sözüne açıklama da getirmekten geri kalmaz. Bir hırsız kendisini nasıl gizleyeceğini iyi bilir. Sen de tsedaka verirken kendini öyle bir gizlemelisin ki sağ elin verdiğini sol el bile görmesin. Aynı Magid  çocukların da bizlere çok önemli üç şey öğrettiğini söyler. Bunlardan birincisi hiç bir zaman bomboş oturmamaktır. Bir çocuk sürekli bir şeylerle ilgilenir. Bebekken bile ilgisini her zaman canlı tutar ve öğrenmeye çok meraklıdır. Bir çocuk soru sorar ve öğrenme isteğini her zaman canlı tutar. İkincisi çocuk genellikle gülümser. Bu gülümseme onu daha olumlu bir havaya sokar. Kişilerin gözünde daha sempatik görünmesini sağlar. Nihayet bir çocuk bir şeyi çok isterse  onu elde etmek için her yolu dener. Ağlar, yalvarır sızlanır ama sonunda onu elde etmeyi başarır.

Benzer bir şekilde kişi sürekli öğrenmeye açık bir şekilde çaba gösterirse bilgisini ve tecrübelerini arttırır. Gülümsemek ve her şeye olumlu bir pencereden bakmak hem yaşamı daha kolay bir hale getirir hem de karşımızdakilere pozitif bir elektrik vermemizi sağlar. Magidekler: Gözyaşları ile Tanrı’ya yakarmak, dilemek ve dua etmek dua ve isteklerimizin kabulünü daha da mümkün kılar.

Gimara MasehetTamid 28 A’da Rabi Yehuda Hanasi’nin bilge adamı farklı tanımladığını ifade eder. Bilgeye göre haham geleceği görebilen kişidir. Rabi Dr. Twersky ise Ben Zoma ile Rabi’nin aslında çelişkiye düşmediklerini öğretir. Çünkü geleceği görmek isteyen kişi her zaman öğrenmeye açık olmalıdır. Bu onun tecrübesini ve bilgisini çoğaltacak atacağı adımları önceden görebilmesini sağlayacaktır.

Ezeu gibor? Akoveş et yitsro. – Güçlü olan kimdir? İsteklerini kontrol edebilen.

 

Popüler alanda güçlü olanın başkalarını kontrol edebilen kişiler olduğunu söylemiştik. Aslında ironikolarak  güçlü olan kendi isteklerine gem vurabilendir. Bir başka deyişle özsaygıya sahip kişiler başkalarına hükmetmeye ihtiyaç duymazlar. Toplumda özellikle başta olan kişilerin özsaygı ve alçakgönüllü olmaya gereksinimleri vardır. Özsaygının indikatörü başkalarına hükmetmek değil, kendi kendini denetleyebilmektir.

Özsaygısı olan kişi spiritüel anlamda yükselmeye meyillidir. Alçakgönüllülükle icra edilen görevler kişinin ruhani anlamda yücelmesini sağlar. Ancak bu durum bir başka mücadeleyi beraberinde getirir. Talmud yetser ara ile mücadelenin hiç bir zaman bitmediğini öğretir. Kişi ruhani olarak ne kadar yükselirse yetser ara da o kadar kuvvetlenir. Yetser ara ile mücadele etmek için daha fazla efor ve kontrol gerekir ki bu da insanı gerçek anlamda güçlü kılar. (Devam edecek)

 

MİMAAYAN

Rav İsak Alaluf

 

ŞAVUOT VE SÜT

Şabat çıkışı ile birlikte Şavuot bayramını kutlayacağız. Çoğumuz biliriz. Şavuot bayramında sütlü yiyecekler yenir. Bunun nedenleri hakkında midraşik ve mistik görüşler var tabii. Kaynaklarımızdan derlediğimiz köşemizde bununla ilgili bir yazı paylaşmak istedik.

*Süt sözcüğünün sayısal değeri 40'dır.Moşe Rabenu dağda 40 gün kalmıştır.

*Teilim'de Şavuot günü okunan 68 numaralı mizmorda "ar gavnunim" der ve dağın beyaza büründüğünü söyler. “Gavnunim” “gevina” yani peynir ile aynı kökten gelir. Peynirin de ana hammaddesi sütttür.

*RavNisimBarmaymon’un (Z’’L) öğretisine göre MoşeRabenu 7 Adar tarihinde doğar. Annesi onu üç ay saklar. Sonra da nehre bırakır. Paro'nun kızı tarafından kurtarılan Moşe hiçbir kadının sütünü emmek istemez. Annesi Miryam tarafından çağırıldığında onun sütünü emer. Bu tarih de Şavuot bayramına denk gelir.

*Midraşa göre Bene Yisrael önceden oldukça fazla sayıda hayvan kesmiş ve Şavuot bayramına hazırlanmıştı. Ancak Tora'nın alınması ile birlikte bu hayvanlar Şehita kurallarına uygun kesilmediğinden Kaşer olarak kabul edilmezler. Bu yüzden de o gün sütlü yiyecekler yemeyi tercih ederler.HagSameah

 

                                                                                            HAFTANIN SÖZÜ

                                                    En iyi"nin en azılı düşmanı "yeteri kadar iyi"dir. (Rabi Kalman Packouz)