Haftanın Peraşası BülteniYisrael halkına, her kişinin yarım gümüş şekel ile Mişkan'a katkıda bulunması söylenir. Mişkan'daki su havuzu, mesh yağı ve tütsüsü ile ilgili talimatlar verilmiştir.

 

Bu Hafta İçin Saatler

 18ADAR

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:55

   18:15

-----

Yeruşalayim

17:01

18:21

Tel Aviv

17:15

    18:17

27ŞUBAT

Tel Aviv

17:21

18:23

İstanbul

17:21

    18:37

2016

İstanbul

17:45

18:29

İzmir

17:40

18:30

İzmir

17:48

18:38

    Kİ TİSA-כי תשא

                                                                                                                                              

                                                                                             

                                                                               PeraşaÖzetİ
                                                                            [www.chabad.org]

Yisrael halkına, her kişinin yarım gümüş şekel ile Mişkan'a katkıda bulunması söylenir. Mişkan’daki su havuzu, meshetme yağı ve tütsüsü ile ilgili talimatlar verilmiştir. "Bilge yürekli" zanaatçılar Betzalel ve Aoliav, Mişkan'ın inşaatı ile görevlendirilirler ve halka Şabat'a uyması tekrar emredilir.

Moşe Sinay Dağı'ndan beklenen zamanda dönmeyince, halk altın bir buzağı yapar ve bazıları ona doğrudan tapar. Tanrı, doğru yoldan sapan ulusu yok etmeyi önerir; ancak Moşe, onlar için araya girer. Moşe dağdan inerken, üzerinde On Emir'in hakkedilmiş olduğu Tanıklık Levhaları'nı taşımaktadır. Halkı putun etrafında dans ederken görünce, levhaları kırar, Altın Buzağı'yı öğütür ve başlıca suçluları ölümle cezalandırır. Sonra Tanrı'ya doğru döner ve şöyle der: "Eğer günahlarını bağışlarsan [çok iyi]. Yoksa, lütfen beni yazmış olduğun Kitabın'dan sil!" (Şemot 32:32).

Tanrı affeder; ama halkın günahlarının birçok nesil süresince hissedileceğini söyler. Tanrı önce onlarla birlikle meleğini göndermeyi önerir; ama Moşe, Tanrı'nın, Erets-Yisrael'e giderken Halkı'na Bizzat eşlik etmesi için ısrar eder.

Moşe iki yeni levha hazırlar ve bir kez daha dağa tırmanır. Tanrı orada anlaşmayı bu İkinci Levhalar'a tekrar yazar. Dağda iken Moşe'ye İlahi Merhametin On Üç Niteliği hakkında bir vizyon da gösterilir. Geri döndüğünde Moşe'nin yüzü öylesine ışıldamaktadır ki, yüzünü bir maske ile örtmek zorunda kalır. Bu maskeyi sadece Tanrı ile konuşurken ve halkına Tanrı'nın kanunlarını öğretirken çıkaracaktır.

 
 

                                                                                                                  

                                           Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                  Rav İsak Alaluf

                                                                                             TSEDAKA

Ki Tisa peraşası “mahatsit aşekel – yarım şekel verilmesi” mitsvasının anlatımı ile başlar. daha sonra pasuk bize bu bağışın “venatenu iş kofer nafşo – kişinin canının kaparası” için verildiğini öğretir. Bu bağış genelde toplumun kaparası için kullanılmaktadır. Pasukta yer alan “venatenu – verecekler” sözcüğü palindrom yani baştan ve sondan okunuşu aynı olan bir sözcüktür. Bu da vermenin nedenlerinden birini ortaya koyar.

Yaşam sürekli dönen bir çark gibidir. Bir gün en tepede olan kişi bir başka gün en dipte olabilir. Kişi elinde maddi imkan olduğu zaman vermek mitsvasını yerine getirmelidir. Çünkü verici olabilecek iken vermek istemeyenlerin bazen alıcı olduklarında almak imkanları o kadar da kolay karşılarına çıkmamaktadır.

Para için kullanılan sözcüklerden bir tanesi de “zuz” olarak bilinir. Bu sözcük aynı zamanda “kıpırdamak” anlamına gelir. Maddi zenginlik hareketlidir. Her zaman aynı yerde durmak zorunda değildir. Kişi elinde fırsat var iken maddi açıdan yardım edebilme fırsatını değerlendirmelidir. Vermeyi bilen kişi zaman içinde bazı zorluklar yaşasa da Tanrı onun yaptığı bu mitsvanın değerinin bilincindedir ve zamanı geldiğinde ona gereken kazancı mutlaka verecektir.

Teilim 121’de yer alan “Ad… tsileha al yad yemineha – Tanrı sağ elimin siperidir” cümlesinde “yad yemineha – sağ el kullanılır. Baal Şem Tov sağ elin simgelediklerinin başında “hesed – iyilik” geldiğini öğretir. Hesed özelliklerinden biri de tsedaka vermektir. Tanrı’nın sağ elini bir siper gibi bize tutması için bizlerin de sağ elimizin özelliklerini iyi bilmemiz ve tsedaka konusunda hassas olmamız gerekir. Baal Şem Tov sürekli olarak tsedaka veren bir kişinin öyküsünü paylaşır. O kişi Tanrı’nın hazinesinin kendi hazinesinden büyük olduğunu biz verdikçe Tanrı’nın da kendi hazinesinden bizlere vermeye devam ettiğini anlatır.

Bu mitsva dile getirilirken kullanılan “mahatsit – yarım” sözcüğünün orta harfi “tsadi” harfi tsedaka sözcüğünün ilk harfidir. Tsadi harfinin iki yanında bulunan “yud” ve “het” harfleri “hay – yaşam” sözcüğünü; uzağında bulunan “mem” ve “tet” sözcüğü de ölüm sözcüğünü oluşturur.

Damadın düğün gününde tsedaka vermesi şeklinde bir gelenek vardır. Bunun nedenlerinden biri “pizar natan laevyonim – fakirlere pay vermek” şeklinde Teilim 110’da yazılmaktadır. Ancak bu sözlerin ilk harfleri “nafal – düşmek” sözcüğünün de harfleridir. Kişi kuracağı yuvada başarısız olma tehlikesini tsedaka vermek ile bertaraf etmeye gayret etmektedir.

Düğün günündeki tsedaka olayına Mişle’den iki pasukla başka bir yaklaşım getirelim. Mişle’de yazan “matsa işa matsa tov – eş bulan iyi bulur” ile “vematsa ani et aişa mar mimavet – ölümden daha acı bir eş buldum” pasukları iyi farklı yöne gönderme yapar. “Tsedaka tatsil mimavet – tsedaka seni kötülüklerden (ölümden) koruyacaktır” pasuğu gereğince damat evlendiği eş ile ölüm kadar acı bir hayat sürmek yerine iyi bir hayat yaşamak dileğini tsedaka vererek daha sağlama almaya çalışmaktadır.  Gemara zor karışı olan bir kişinin Gehinam’dan kurtulduğunu öğretir. Çünkü zor bir eş bu dünyada Gehinam demektir. Bu bağlamda damak tsedaka vermek suretiyle bu dünyada Gehinam kadar zor bir evlilik yaşamak yerine iyi vebarış içinde bir evlilik yaşama dileğini ortaya koyar. 

Gemara Masehet Berahot 6’da “agra detaanita tsidkata” ifadesi yer alır. Basit anlamıyla bu ifade taanit yapmanın ödülünün tsedaka olduğunu öğretmektedir. Genel açıklama yapan bilgelere göre taanit yapmanın amacı kişiyi rafine etmek, kişiyi daha iyi bir hale getirmek olarak belirtilir. “Tsidkata” ifadesi tsadik ökünden türemektedir ve bu açıklamanın ışığında  taanit insanı daha tsadik bir hale getirmeye çalışır. Kişi oruç tutuyor ve yollarını düzeltmiyorsa bu boşuna yapılmış bir harekettir. Bilgelerden biri kişinin oruç tuttuğu zaman midesini zora soktuğunu öğretir. Halbuki ona günah işlettiren gözleri veya kalbidir. O halde neden midesini cezalandırmaktadır. Bu da insanın oruç tutmasındaki asıl amacı ortaya koyar. Oruç kişinin yanlış yollarını düzeltme amacına hizmet etmelidir.

Raşi bu Gemara’yı açıklarken taanit günlerinde akşamüzeri insanların fakirler için tsedaka verdiklerini öğretir. Raşi akşamüzeri karınları acıkmış iken insanların fakir isanları daha iyi anladıklarını ve bu yüzden de tsedaka vermek konusunda daha hassas olduklarını anlatmaya çalışmaktadır. İnsanoğlu genellikle tok ve doymuştur. Bu noktada fakir olanları anlaması mümkün değildir. Ancak taanit’in son zamanlarında sıkıntı içindeyken bunu daha iyi ayırt edebilecektir.

Rusya’da bir Rabi ısınmak için yeterli odunu veya yakıtı olmayanlar için bağış toplamak üzere kapı kapı dolaşmaktadır. Zengin bir adamın evine gider ve kapıyı çalar. Adam Rabi’yi çok sıcak karşılar, soğukta beklememesini ve içeriye girerek ısınmasını söyler. Fakat Rabi dışarıda durmak konusunda ısrarcıdır. Bir süre geçtikten sonra aralarındaki konuşma devam ederken çok üşüyen zengin adam Rabi’yi bir kez daha eve davet eder. Rabi o anda niyetinin ne olduğunu ve yakıt için bağış topladığını söyleyince adam Rabi’nin istediği bağışı yapar. Rabi ile kapıda duran adam üşümüştür ve o anda yakıtı olmayanların ne halde bulunduklarını anlamıştır. Şimdi Gemara daha iyi anlaşılmaktadır. Taanit insanları daha iyi anlayabilmek için bizde bir dürtü oluşturmakta bu yolla imkanı olmayanlar daha iyi anlaşılmaktadır.

Maharaşa taanit günü verilen tsedakanın o gün yemek almadığımız için harcamadığımız paradan verilmesinin doğru olmadığını öğretir. Kişi tsedakasını o gün yemek için harcama yapmışçasına o miktar kadar vermelidir. Böylece o taanit tsedaka ile başka bir anlam kazanacaktır.

Bu Gemara için bir başka açıklamaya bakalım. Turnus Rufus Rabi Akiva’ya “eğer Tanrı fakir insanları seviyorsa neden onların fakir olmalarını engellememiştir” şeklinde bir soru sorar. Rabi Akiva soruyu “başka insanlara tsedaka vermek için fırsat yaratmak için” şeklinde yanıtlar. 

Turnus Rufus tam tersi şeklinde itiraz eder. bir de örnek verir. Bir kral bir hizmetkarına sinirlenir ve onu hücreye kapatır. Ona yemek verilmesini yasaklar. Birinin ona yemek vermesi halinde bu hareketi yapan kişi cezalandırılacaktır. İşte fakir insanlar da Tanrı tarafından bu şekilde cezalandırılmıştırlar. Kim ona karşı hareket ederek tsedaka verecek ve fakirlerin yiyecek bulmasına yardım edebilecektir? Rabi Akiva bu parabolün bir eksikle doğru olduğunu söyler. Tanrı ile Yahudiler arasındaki ilişki kral ile köleler arasındaki ilişki gibi değil baba ile oğul arasındaki ilişki gibidir. Pasuk “banim atem L’Ad… E.loehem – sizler Tanrı için onun çocukları gibisiniz” demektedir. Bazen bir baba oğluna kızar ve onu odaya kapatır yiyecek verilmemesini ister. Birileri ona yiyecek verecek olursa öfkesi geçtikten sonra o baba yiyecek vereni mutlaka ödüllendirir. Benzer şekilde fakir insanlara tsedaka vermek suretiyle onlara yardım edenleri Tanrı mutlaka ödüllendirecektir.  

Tsedaka veren kişi Tanrı ile arasındaki sevgiyi bir kez daha keşfeder. Uzun bir taanit gününün sonunda duaların sevgi ile kabul edilmesi için tsedaka konusuna daha fazla önem vermek gerekir. Dua ve tsedaka ile anlamlaştırılmış bir taanit daha iyi bir kişi olmak yoluna girmemizde bizlere daha fazla yardımcı olacaktır. Gemara taanit’in ödülü tsedaka derken aslında bu noktaya da vurgu yapmaktadır. Taanit günleri için geçerli olan oruç – dua  - tsedaka üçlüsü taanit sözcüğünde bir remez – giz olarak da yer almaktadır. Buna göre taanit sözcüğünün ilk ve son harfleri “tav – tav” “tet – vermek” sözcüğünün harfleridir. Ortada yer alan “ayin – nun – yud” harfleri de fakir anlamına gelen “ani” sözcüğünü oluşturur. Taanit günü fakirlere tsedaka vermek bu şekilde çağrıştırılır. İki “tav” harfi aynı zamanda “teşuva – tefila – teşuva – dua” sözcüklerinin ilk harfleridir. Tefila – teşuva – tsedaka üçlüsü Tanrı nezdinde olumsuz kararların olumlu kararlara dönüşmesini sağlayacaktır.

                                                                                               DİVRE TORA

                                                                                           Rav Selim Eskenazi

Akadoş Baruh U, Yisrael Milletini Mısır’dan çıkarıp, kutsiyetin doruklarını yükseltir. Kötü kuvvetler tarafından oynatılan bir senaryo sonucunda, Moşe Rabenu’nun gelmediklerini gördüklerinde, Aş-em ile aralarında elçilik görevi yapabileceğini düşündükleri altından bir buzağı yaparlar. Pasukların gidişatı iyi takip edildiğinde görülecek ki, Akadoş Baruh U, onlara altın buzağıyı yaptıkları için değil, buzağıyla içki edip dans ettikleri için kızar.

Teşuva kapılarından yeni girmiş bir kişi, kendisini ayaklarının altında sanki sihirli bir kutsiyet halısı varmış gibi hisseder. Her yaptığı mitsva o kadar anlamlı, o kadar keyiflidir ki, kendi kendine “kanatlarım olmadan da uçabiliyorum” demektedir. Bu güzel his yavaş yavaş ortadan kalkar, işin içine girildikten sonra heyecan kaybolur, yeni arayışlara girilir, ve sonra mitsvalar rutin bir şekilde yapılmaya başlanır. Tahminimce istinasız hepimiz böyle bir hisse kapılmışızdır. Kendimizi etrafımızdaki insanlardan farklı hisseder, kahraman olmanın verdiği hisle gücümüz yettiği kadar uçmaya çalışırız.

1.tabletler verilmeden evvel, Akadoş Baruh U bizleri Mısırdaki tuma’dan çıkarıp, kutsiyetin doruklarına ulaştırmıştır. Altın buzağı günahının sonucunda, 1.tabletlerin kırılmasıyla beraber,  bu hafta okuduğumuz peraşada 2 kelime geçmektedir. Aş-em Yit-barah, Moşe Rabenu’ya şöyle demektedir: “Pesol leha”, 2.tabletleri çabalayarak kazıyarak sen yazacaksın, bu andan itibaren kutsiyet yolunda sizlerin çalışması gerekiyor, 1.tabletlerde sizler hiçbir çaba göstermeden, Ben bütün Yisrael milletini, Peygamber seviyesine getirdim ama uğraşılmadan çalışılmadan elde edilen kutsiyet, sizlere sadece dışsal kutsiyet kazandırdı, bu noktadan itibaren sizlerin içsel kutsiyet kazanmanız gerekmektedir.

Aş-em’in İbadeti, Ramhal’in Mesilat Yeşarim’de bahsettiği gibi basamak basamak çıkılan ciddi bir çaba gösterilmesi gereken, Gelecek Dünya’yı, bu dünyada yaşama amaçlı hayat denilen uzun soluklu, iyi ve kötünün karmaşasında iyiyi seçebilme sanatıdır.

İşte bir insan teşuva yoluna girdiği zaman Akadoş Baruh U, o kişinin içerisinde bir ateş yakmaktadır. Belli bir zaman geçtikten sonra, Akadoş Baruh U yakmış olduğu dışsal ışığı (1.tabletler) geri alıp, bizlere şimdi ateşi yakma sırası sizde, “Pesol Leha”, odunları alın, başlayın çalışmaya, ama şimdi yakacağınız bu ateş, dışsal değil içsel olmalıdır (2.tabletler).

Yüce Tora’mız, tam 10 kere farklı peraşalarda, Tora’nın ateşle bağlantısından bahsetmektedir. Tora’nın verdiği mesaj açıktır:

Yahudi ne kadar fazla derinlemesine Tora öğrenirse, içindeki içsel ateş de o seviyede büyümektedir.

Yakılacak bu ateşin canlı kalması için yapılması gereken şey, “Bene Aliya” yani ruhaniyet yolunda yükselme isteği olan, ateşin canlı olduğu kişilerle beraber olmaktır.       

                                                     ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                         RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

                                                                            BİRKAT AMİTSVOT

                                                                         Mitsvalara Söylenen Berahot’lar

                                                                                     BİRKAT  KOHANİM

C-Hangi Kohen’ler Duhan’a çıkabilir, hangileri çıkamaz ?

Baba tarafından Kohen ailesinden doğan her erkek, 13 yaşını doldurduktan itibaren, yani Bar-Mitsva yaptıktan sonra, kendi başına Duhan ‘a çıkıp “Birkat Kohanim”  yapabilir.   Bar-Mitsva ‘dan küçük olanlar ise, yalnız bir büyük Kohen ‘in  eşliğinde  Duhan ‘a çıkar.

Rabilerimize göre Duhan ‘a çıkması için çağırılan Kohen, itiraz etmesi durumunda, Tora’nın üç Mitsva’sını çiğnemiş gibi olur.-1-“Ko tevarehu”-2-“Amor laem”-3-“Ve  samu et şemi al Bene-Yisrael”

Şahsi sebeplerden dolayı Duhan’a çıkmak istemiyen bir Kohen, “Kohanim” diye çağırıldıkları vakit, dışarı çıkması gerekir. (Şulhan Aruh, Orah-Hayim 128/2) Diğer Kohen’ler ayakkabılarının bağlarını açtıktan sonra, ellerini bileklerine kadar yıkar ve Duhan’a yalınayak çıkarlar.

Soyları Kohen olupta, Kehuna’ları ihlâl olduğundan Duhan’a çıkıp  “Birkat  Kohanim “  yapması  yasak  olan  Kohen’ler şunlardır :

1-Medeni bir evlilikle  Zona, Goya, Giyoret, Geruşa (Boşanmış), Halutsa ve Halala gibi  kadınlardan biri ile evlenen, veya da bir arada onunla evli imiş gibi yaşaşayan bir Kohen,

2-Kendilerini “Tumat Metim” den sakınmayanlar. Kohen’lerin ölülerle temas etmeleri veya bir arada olmalarını, Tora yasaklar. Bu yüzden Kohen’ler mezarlıklara giremezler. Buna aldırış etmeyen Kohen’ler, kutsallıklarını ihlâl etmış sayılırlar.

3-Birinci maddedeki kadınlardan doğanlar, babaları Kohen olmalarına rağmen, kendileri Kohen sayılmazlar. Teudat Zeut (nüfus kâğıdı.) larında Kohen soyadlarını taşımaları, bir şey ifade etmez

4-Her ne vesile ile olursa olsun, [savaşlarda düşman öldüren asker veya terörist öldüren güvenlik görevlisi hariç] adam öldürenler, kendisinin hiç bir suçu olmadan, kaza ( teunat derahim ) sonucu adam öldüren şoförler veya işçiler (teunat avoda), Şeelat Rav yapmaları gerekir.

5-Şabat ve Bayram günlerini bilinçli bir şekilde (bemezid) ve açıkçana (beferasya) ihlâl edenler.

6-En az bir bardak şarap içenler. Bu yasak, şarap kendisine hiçbir şekilde tesir etmemesine rağmen, geçerlidir. Ancak ertesi gün “Birkat Kohanim” yapabilir. Bu yüzden Rabilerimiz “Birkat Kohanim” yapmayı yalnız sabah tefila’sında uygun görmüşlerdir.

Minha duasının zamanı öğle yemeği saatinden sonra olduğu için, yemekte şarap içme olasılığından, Minha’da “Birkat Kohanim” yapılmaz. Ancak Taanit Tsibur günlerinde, [İstanbul Yahudileri hariç] bütün Sefaradim cemaatları “Birkat Kohanim” yaparlar.

                                  TARİHİMİZDEN

                                            RAV HAYİM NAHUM EFENDİ – 3

İsrael’in 1948  yılında  kurulmasından sonra 1940'ların sonlarında ve 1950'lerin başlarında Mısır'da yükselişe geçen Arap milliyetçiliği Mısır Yahudilerini zor durumda bıraktı. Nahum bu dönemde Yahudilere dönük yaptırımların ve baskıların yumuşatılması için uğraştı.

Tarih konusunda da büyük çalışmalar yapan Rav Hayim Nahum yaşamını Mısır’da noktaladı. Rav Nahum’un Osmanlı’nın son hahambaşı olarak kabul edilmektedir. Kendisinden sonra Hahambaşı unvanı alan Rav Moşe Hayim Becerano ise Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hahambaşı unvanına sahiptir.

                                                                              MİMAAYAN

                                                                        KAYNAKLARIMIZDAN

                                                                          RavİsakAlaluf
                                                                 TANRI’YA BAĞLANMAK

“Tamim tiye im Ad... E.loeha -  bütün kalbinizle birlikte Tanrı ile olmalısınız.”

Alşih adlı kaynak  Tanrı ile bir bütünlük içinde  olmak durumunu Tanrı’ya karşı olan görevlerimizde içten davranmaya bağlar. Kişi yalnız başına olduğunda da başkalarıyla olduğunda da aynı içtenliği göstermelidir.

Kotzk şehrinden Rabi Mendel ise Tanrı’ya karşı olan inancımızın bölünmüş değil bir bütün olması gerektiğini savunur. Bazı şeyleri Tanrı için bazılarını da kendimiz için yaptığımızda Rabi bu durumu Tanrı ile bir bütünlük içinde olma durumu olarak kabul etmez.

Dr. Twerski’ye göre bu iki görüş birbirini tamamlar görünümdedir. Bir kişi toplumla beraber olduğunda mitsvaları izler bir görünüm çizer, yalnız olduğunda ise Tora’nın kurallarını çiğnerse bu kişi Tanrı ile bir bütünlük içinde değildir. Bir başka deyişle bütün kalbiyle Tanrı’ya bağlı değildir.

Örneğin eğer muhteşem bir Kaşer yemekten zevk alıyorsak bunun yanında da Tanrı’nın emrini yerine getirmekten dolayı mutluysak bu durum Rabi Mendel’in görüşüne göre bütün kalbimizle Tanrı’ya dönmüşlük olarak algılanmaz. Ancak yediğimiz yemeği Tanrı’ya ibadet edebilmek için bize enerji veren bir araç olarak gördüğümüz zaman bu Tanrı’ya bütün kalbimizle bağlandığımız anlamını taşır.

Bir başka açıklamaya göre ise bu cümle Tanrı ile birlikte  mükemmel olmak olarak verilmektedir. Elbette ki insan mükemmel değildir ve davranışlarıyla bunu kolay kolay elde edemez. Ancak kişi Tanrı’nın yolunda O’na bağlanmak amacı ile yürürse zamanla mükemmelliğe erişemese bile ona çok yaklaşmış olur.

Bizlere düşen egolarımızdan arınarak Tanrı’nın yolunda O’na bağlanmak, O’nun çizdiği yola ilerlemek ve O’nun emirlerini yerine getirmek suretiyle  mükemmelliğe doğru yol almaktır.

                                                                                         HAFTANIN SÖZÜ

"İsminin dünyanın dört tarafına yayılmasını arzulayanlar; isimlerini, şan ve şereflerini kaybederler." (İllel Azaken)