bultenBene-Yisrael'inMısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paroonları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisraelkendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasındakıstırılmış halde bulurlar...

Bu Hafta İçin Saatler

 13ŞEVAT

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:25

   17:45

-----

Yeruşalayim

16:32

17:52

Tel Aviv

16:44

    17:46

 23OCAK

Tel Aviv

16:51

17:53

İstanbul

16:54

    17:37

2016

İstanbul

17:04

17:46

İzmir

17:01

17:51

İzmir

17:09

17:59

    BEŞALAH-בשלח

                                                                     ŞABAT ŞİRA-25 Ocak 2016 TU BİŞVAT                                                                                                                  

                                                                                             

                                                                               PeraşaÖzetİ
                                                                            [www.chabad.org]

Bene-Yisrael’in Mısır’dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro’nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar. Tanrı, Moşe’ye asasını suyun üzerinde kaldırmasını söyler; deniz yarılarak Bene-Yisrael’in geçişine imkân tanır ve sonrasında, onları takip eden Mısır ordusunun üzerine kapanır. Moşe ve Bene-Yisrael, Tanrı’ya şükran ve övgü içeren bir şarkı söylerler.

Çölde halk susuzluk ve açlık sebebiyle çeşitli kereler Moşe ve Aaron’a şikâyette bulunur. Tanrı, Mara’daki acı suları tatlılaştırır, başka bir yerde de Moşe’nin kayaya asasıyla vurması sonucu kayadan su çıkar. Tanrı gökten Man adı verilen mucizevî bir yiyecek yağdırır. Man çöl boyunca her sabahtan vaktinden önce yağacaktır. Bunun yanında Tanrı her gece Yisrael kampına sülün sürüleri yollar.

Bene-Yisrael’e, Cuma günler iki porsiyon Man toplamaları talimatı verilir; zira Tanrı’nın tam bir iş bırakma günü olarak belirlediği Şabat günü Man yağmayacaktır. Bazıları bunu dikkate almayıp Şabat sabahı Man toplamaya çıkarlar, fakat bir şey bulamazlar. Aaron az miktarda Man alıp, gelecek nesiller için bir tanık olması amacıyla bir kaba koyar.

Refidim’de halk Amalek’in saldırısına uğrar; fakat Moşe’nin duaları sayesinde Yeoşua’nın komutasındaki ordu saldırganları bozguna uğratır.

 
 

                                                                                                                      

                                    Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                                           Rav İsak Alaluf

                                          DENİZİN ŞARKISI

Bu hafta okunan Şira nedeniyle Şabat gününü “Şabat Şira” olarak tanırız. Aslında peraşamızın bu parçasına bizler oldukça aşinayız. Çünkü günlük dualarımızda “her gün” okunan bir parça olarak bilinir. Her gün sabah dualarında bu parçayı okuruz. Bu parçanın her gün okunmasının nedeni de mevcuttur. Bu parça günahları kapara yapma özelliğine sahiptir. Kriz sırasında kavana ile bu parçanın okunması mucizeler yaratabilecek güçtedir. Bununla ilgili bir öykü anlatılır.

Mezerich Magidi zamanında ortaya çıkan Reform hareketini engellemek için iki öğrencisini görevlendirir. Bunlardan biri olan Rav Şmelka cemaate gittiği gün bu hareketin liderlerinden Moses Mendelsohn ile karşılaşır ve aralarında kaçınılmaz bir gerilim meydana gelir. Mendelsohn Rabiyi yetkili makamlara “Almanca bilmiyor” gerekçesiyle şikayet eder. Rabi Viyana’da yargıya davet edilir. Yargı Şabat günü sonrasında yola çıkılması halinde yetişemeyeceği kadar uzaktadır ancak Tanrı’nın yardımı ve mucizeleriyle Rabi Viyana kenarına kadar gelir. Şehir ile aralarında sadece bir nehir vardır. Ancak nehir buz tutmuştur. Hiçbir gemici nehri geçmeyi göze almazken bir gemici Rabi’nin kutsal biri olduğunu anlar ve ona yardım eder. Nehrin diğer kıyısında Viyana prensi yakın bir dostu olan bir Rabi ile beklemektedir. Rabi Rav Şmelka’yı savunmak için gelmiştir. Rabi arkadaşı olan prense birazdan göreceklerinin bir mucize olduğunu söyler. Nitekim Rav Şmelka’nın bindiği bot nehirdeki buz parçalarını yararak hareket etmektedir. Hiçbir buz parçası ona yaklaşmamaktadır. Prens bunun nasıl olduğunu sorunca her gün okunan “Şira”nın kavana ile söylenmesi durumunda mucizelerin olacağını söyler. Rav mahkemede beraat eder ve prens tarafından kişileri yargılama yetkisi ile donatılır.

Bilindiği gibi Yosef’in kemikleri Mısır çıkışında Bene Yisrael ile birlikte çıkar. Bunun için Yosef kardeşlerine   yemin ettirmiştir. Moşe bizzat kendisi bu işle ilgilenir. Pasuk “vayikah Moşe et atsmot yosef imo – Moşe  kendisi ile birlikte Yosef’in kemiklerini aldı” demektedir. “İmo – onunla beraber” kullanıldığı zaman Gaon mi Vilna’ya göre aralarında bir bağ, iletişim olan iki kişiden söz edilir.

Yosef kardeşleri tarafından kıskançlıkla, kendini beğenmişlikle, iktidar meraklısı olmakla suçlanmış, öldürülmek istenmiş, itham edilmiş ve Mısır’a satılmıştır. Buna karşın Yosef kardeşlerini affetmiş Tanrı’nın işi olduğunu anlamış ve onlardan intikam almamıştır. Yosef kardeşlerine Mişle’de yazan ve kıskanç olanların kemiklerinin yok olacağına dair bir cümleyi söyler. Arkasından da “veaalitem et atsmotay mize itehem – kemiklerimi sizinle birlikte çıkarın” talimatını verir. Kemiklerim kıskançlık nedeniyle erimeyeceğinden bunları çıkarırken bunu sizler de göreceksiniz. Moşe kemikleri aldığı zaman buna tanıklık eder.

Benzer şekilde Mısır’dan çıkanların lideri konumundaki Moşe ölümüne kadar her zaman ithamlara, isyanlara, itirazlara ve suçlamalara maruz kalmıştır. Ancak Yosef’ten öğrendiği gibi onları affetmiş ve hiçbir zaman intikam alma yoluna gitmemiştir. Gaon mi Vilna bu yolla Moşe ve Yosef arasında da bağlantı kurmaktadır.

Yosef’in kemiklerinin farklı bir işlevi olduğunu hepimiz biliyoruz. Teilim’de “ayam raa vayanos -  deniz gördü ve kaçtı” der. Midraş Vayanoş mipne anas – kaçandan dolayı kaçtı” derken Yosef’in kıyafetini Potifar’ın karısının elinde bırakıp kaçmasına atıfta bulunur ve denizin Mida keneged mida kuralı gereğince yırtıldığını öğretir.

Gemara bu açıklamada farklı bir yön sunar. Ne sanki Yosef’in rolünü ortadan kaldırır. Pasuk “vayet Moşe et yado al ayam vayaşov ayam lifnot boker leetano – Moşe ellerini denize uzattı deniz sabaha karşı kendi konumuna geri döndü” bir başka deyişle yırtılmayı reddetti. Bu sırada Tanrı müdahil olur ve yaratılışta denize hatırlatılan koşulu ifade eder. “yikavu amayim veterae ayabaşa – su toplanacak ve kara görünecek” yani  sen yarılacaksın ve kara görünecek.  Gemara “leetano – konumuna” sözcüğünü “letenao – koşuluna” şeklinde okur çünkü harfleri aynıdır. O zaman deniz Tanrı’nın yırtılacaksın koşuluna uyar ve yırtılır.

Bu açıklama ile Midraş’ın açıklaması birbirine tam olarak zıttır. Midraş Yosef’ten dolayı derken gemara Tanrı ile olan anlaşmasından dolayı demektedir.

Rabi Menahem Azarya miPano farklı bir görüş getirir. Kölelik dört yüz yıl sürecek iken yüz doksan yıl kısalmıştır. Bunun nedeni de gelinen tuma aşamasıdır. Tanrı’nın bunu yapmasının bir başka nedeni içinde bulunduğumuz galut sürecinde Mısır’da erken çıkılan sürenin de tamamlanacağını bilmesidir. Mısır Geula’sı ancak Maşiah’ın günlerinde tamamlanacaktır. İki aşamalıdır. Bu yüzden Pesah Seder sofrasında Yahats maddesinde matsa ikiye bölünür. Büyük parça yani içinde bulunduğumuz galut parçası “afikoman” için saklanır. Küçük parça ise eski yerine konur ve Mısır galut zamanını simgeler. Yeşaya’da on birinci bölümde yer alan bir pasuk gelecekteki geula sonrasında bir denizin daha yırtılacağını bildirmektedir.

Bene Yisrael Mısır’dadır. Tanrı denizle dört yüz yıl kölelikten sonra Mısır çıkışında yarılması için denizle anlaşma yapmıştır. Ancak dört yüz yıllık kölelik erken biter ve bu denizle Tanrı arasındaki anlamaya uymamaktadır. Deniz bu yüzden yırtılmayı reddeder. Denize yırtılması için bir başka neden gerekmektedir. Bu neden de Yosef’in cenazesinden başkası değildir.

Potifar’ın eşi tam bir sene boyunca Yosef’i tahrik eder. Pasuk “vayi keayom aze – ve o gün gibi” derken artık Yosef’in bir insanın yetser ara’ya  dayanabileceği son noktada olduğunu öğretir. Yosef bir melek değildir ve dayanma gücünün sonuna gelmiştir. Eğer bir dakika daha o odada kalsaydı artık bu günah gerçekleşebilecek kadar iğler gerilmiştir. İşte o noktada Tanrı müdahale eder ve Yaakov’un silüetini Yosef’e gösterir. Yosef odadan kaçar. Çok benzer şekilde Mısır’da kırk dokuz tuma basamağını tamamlamak üzere olan Bene Yisrael’e de Tanrı müdahale ederek çıkış gerçekleşmiştir. Deniz Yosef’in bu olayını görünce direnmez ve yarılır.  Moşe daha sonra kendi konumuna “leetano” denizi geri getirir. Ancak Tanrı ile yapılan anlaşmaya göre  “letenao” denizin geula’da bir kez daha yarılması gerekir. Bu yarılma da final geula günlerinden gerçekleşecektir.

Şira öncesinde birbirine benzeyen iki pasuk görmek mümkündür. “Vayavou bene Yisrael betoh ayam bayabaşa veamayim laem homa miminam umisemolam – Bene Ysrael denizin içinde kuru toprakta yürüdüler. Su onların sağında ve solunda sur gibiydi.” Burada önce denizin içinde yani betoh ayam daha sonra kuru toprakta yani bayabaşa terimleri kullanılır. Sur anlamına gelen “homa” sözcüğü de “male” yani “vav” harfi ile yazılır. Diğer cümleye bakalım: “Uvne Yisrael alehu bayabaşa betoh ayam veamayim laem homa miminam umisemolam – Bene Yisrael karada ve denizin içinde yürüdüler. Su onların sağında ve solunda sur gibiydi.” Burada önce karada daha sonra denizin içinde ifadeleri vardır. Yine “sur” anlamına gelen “homa” sözcüğü burada eksik yani “vav” harfi olmadan yazılmıştır.

Gaon Mi Vilna burada Mısır esaretinden çıkmış  iki tip insana gönderme yapıldığını öğretir. İlk guruba örnek Yeuda kabilesi lideri nahşon ben Aminadav veya Binyamin kabilesinin tamamıdır. Onlar kendilerini Tanrı söylediği için suya atmışlar ve orada yürümeye çabalamışlardır. Daha sonra deniz ayrılmış, karada yürüme gerçekleşmiştir. Burada deniz bir sur gibi gerçek koruyucu gibi sağ ve sollarında yükselmektedir.

İkinci gurup insanlar ise denizin yarılmasını bekleyenlerdir. Önce karada ama denizin içinde yürüyen inançları daha zayıf kalmış olan kişilerdir. Burada sur anlamına gelen sözcüğün “vav” olmadan yazıldığını söylemiştik. Bu sözcüğü artık “hema – öfke kızgınlık” olarak okumak mümkündür. Çünkü Tanrı Kendine güvenmeyen bu tip insanlara karşı kızgındır ve kurtarılmayı hak etmediklerini düşünmektedir. Ancak genel olarak hareket etmiş ve Bene Yisrael’i kurtarmıştır.  

                                                                                           DİVRE TORA

                                                                              Rav Selim Eskenazi

 

Erets Yisrael’deki Sefarad Cemaaatlerinde, Hazanların güzel sesleriyle seslendirdikleri nağmelerle meşhur, Şabat Şira yani Şarkılar Şabat’ı olarak da bilinen Beşalah Peraşası’nda Yisrael Milleti’nin Mısırlılardan kurtarılması amacıyla Akadoş Baruh U tarafından yapılan ve bütün dünyanın tanık olduğu denizin ikiye yarılma mucizesiyle karşılaşmaktayız.

Masehet Sota 36a’da şöyle öğretilir: Rabi Meir dedi ki: Yisrael Milleti denizin kenarında dururken kabileler arasında bir çekişme yaşanıyordu, biri diyor ki önce ben denize gireceğim, öteki diyor ki önce ben denize gireceğim, Binyamin kabilesi atlar ve denize ilk o girer.

Rabi Yeuda ona dedi ki: Olay öyle değil şöyle gerçekleşti. Biri diyor ki denize ilk giren ben olmam, öteki diyor ki denize ilk giren ben olmam, Nahşon ben Aminadav atlar ve denize ilk giren o olur. (Nahşon’un girmesiyle beraber deniz ikiye ayrılır)

Yani Rabi Meir’e göre bütün halk Mısırlıların arkalarından geldiklerini gördükleri zaman denize atlamak için yarış yaptılar. Fakat Rabi Yeuda’ya göre Nahşon ben Aminadav’dan başka kimse denize atlamak istemedi.

Bilindiği üzere bunun gibi hikayesel durumlarda görüş ayrılığı diye bir şey söz konusu değildir. Rabi Yeuda aslında Rabi Meir’in sözlerine açıklık getirmektedir. “Lo kah aya maase” yani fikirsel bazda atlamak istediklerini belirtmelerine rağmen, harekete geçme konusunda kimse istekli değildi. Beyin fırtınasında ortaya çıkan düşünceyi kimse harekete geçirmek istemedi.

Birçok kardeşimizle konuştuğumuz zaman şöyle bir sitemde bulunurlar. Nerde! Keşke! Burada yok ki, burası Yeruşalayim değil New York değil, Paris değil. Bizim elimizde de bu imkanlar olsaydı biz de yapardık. Bak Yeruşalayim bir Tora merkezi, ben orada yaşasam günde en az birkaç saat Tora öğrenirdim, New York’ta herşey var, müthiş orada yaşayanlar hem sosyal yaşamlarından feragat etmiyorlar hem de Tora’ya uygun bir hayat yaşayabiliyorlar. Ben kaşerutu bakmaya çalışıyorum, ama Paris’te yaşasaydım kaşer olmayan bir lokantaya ayağımı bile atmazdım. Tam 110 tane kaşer lokanta var. Ama bizim yaşadığımız yerde bu saydıklarımızın hiçbiri yok, ama ben de bunları yapabilmeyi çok isterdim.

Hepimiz kendimize şu soruyu soralım, acaba bu anlattığımız senaryo gerçek mi? Acaba yapmak istediğim fakat yapamadığım şeyleri gerçekten bu yüzden mi yapamıyorum? Acaba yapmak istediğim şeyleri gerçekten yapmak istiyor muyum?

Bir baba geceleyin çok susadığı için çocuklarına “lütfen bana bir bardak su getirebiir misiniz” der.

Bunu duyan büyük kardeş David küçük kardeşlerine der ki “sevgili kardeşlerim anne babaya saygı göstermek büyük bir mitsva, bu mitsvayı kimin yapacağını belirlemek için açık arttırma başlatıyorum.

Yosef: 5 dolar

Moşe:15 dolar

Nisim:25 dolar

Baba içeriden bağırır, “çocuklar su ne oldu? hala getirmediniz!”

David der ki: Yok mu arttıran???

Avraam:40 dolar Moşe: 50 dolar

David: Satıyorum, satttttım. Mişeberah…. Moşe… babamıza su götürme mitsvasına hak kazandı. Haydi Moşe Mitsvayı yapmaya koş.

Moşe der ki: Ben bu güzel mitsva için babamı onurlandırmak istiyorum.

Biz de Tora istiyoruz, Biz de kutsiyet istiyoruz, Biz de Ribono Şel Olam’a bağlanmak istiyoruz.

Ama acaba Moşe gibi mi?

 

                                               ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                      RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

                                                                              Mitsvalara Söylenen Berahotlar

D- Birkat a-Levana  söyleme kuralları :

Ayda bir yeni doğan Ay küresini gören herkes, Rabilerimizin uygun gördüğü ve metni tefilla kitaplarında bulunan “ Birkat a-Levana “ Berahası’nı  söylemelidir. Bu beraha belli kurallar çerçevesinde söylenir. En önemlilerini sıralıyalım:

1-“ Birkat a-Levana “ söyleyebilmek için, Ay küresi gayet açık ve berrak görülmelidir. En ince bir bulut onu örttüğünde, görülebilse dahi, Beraha söylenmez. Son 2-3  gecede, bu durumda Beraha söylenebileceğini savunan Posek`ler vardır.

2- Işığından asgari de olsa faydalanabilme durumu olmalıdır. Bunun için doğuşundan (molad) yedi gün geçmeden Beraha söylenmez. Ancak Aşkenazimler`in adetine göre üç günden sonra Beraha söylenir.

3- Beraha söylemenin son zamanı doğuşundan (molad) onbeşinci gündür. Önbeşinci gece (14 ü 15 e bağlayan gece) Beraha söylenir.

4- “Birkat a-Levana” Beraha`sını en az bir minyan (10) kişi eşliğinde söylemeye gayret edilmelidir. Minyan bulamayan kimse “Beyahid” (tek başına) söyleyebilir.

5- Molad`dan sonra 7-10 gecelerinden biri Motsae Şabat`a rastlayacaksa “Birkat a-Levana” söylemeyi, o geceye bırakmalıdır. Ancak kış mevsiminde, bulutlanabilme olasılığından Motsae Şabat`a bırakılmamalıdır.

6- Şabat ve Yom-Tov gecelerinde “Birkat a-Levana” söylenmez. Ancak son gece, yani ayın 15 i, Şabat veya Yom-Tov`a rastlarsa (Pesah ve Sukot bayramlarının ilk geceleri) söylenebilir.

7- “Birkat a-Levana” açık havada, yani binanın dışında söylenmelidir. Buna sebep, bu Beraha`nın Tanrı`nın Şehinasını karşılamayı sembolize etmesidir. Görgü kurallarına göre, saygıdeğer birini kapı dışına çıkarak karşılamalıdır. Soğuk ve rüzgârlı gecelerde açık havaya çıkmak zorlu olduğundan ve bilhassa rahatsız kimseler, bina içinde pencere arkasından söyleyebilir.

8- Gözleri görmeyen biri (kör) “Birkat a-Levana” söylemez. Ancak söyleyen birinden onu hovadan çıkarmasını istiyebilir.

9- Zamana bağlı bir mitsva olduğundan, kadınlar bu Beraha`dan muaftır.

10- “Birkat a-Levana” ayakta durarak söylenir. Söylemeye başlamadan evvel, Ay küresinin berrak ve açık olduğuna bakılır. Büyük bir sevinçle kelimeler tek tek ve yavaş söylenir. “Simantov tee lanu….. cümlesini her söyleyişte aya bakar ve ayak topuklarını havaya kaldırarak atlar gibi yapar.

                                                                             TARİHİMİZDEN

                                                                          RABİ HAYİM MOŞE FRESKO

Rabi Hayim Moşe Fresko 1780 yılında doğdu. 1839  ile 1841 yılları arasında Hahambaşı görevini sürdürdü. 3 Kasım 1839 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu için son derece önemli olan Gülhane Hattı Humayunu okunması törenine Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün Yahudiler’in temsilcisi olarak katıldı. Kendinden önce gelen Hahambaşı Rabi Samuel Hayim hakkında fazla bilgi mevcut değildir. 1840 yılında Sir Moses Montefiore’yi teşvik etmek amacıyla İbranice ve Ladino lisanlarında bir bildiri yayımladı. Rabi Hayim Moşe Fresko 1850 tarihinde vefat etmiştir.

                                                                                      MİMAAYAN

                                                                            KAYNAKLARIMIZDAN

                                                                                    Rav İsak Alaluf

                                                             KORBANLAR GEREKLİ Mİ GEREKSİZ Mİ?

“Ki lo dibarti el avotehem velo tsivitim beyom otsi otam meerets Mitsrayim al divre ola vazavah – Mısır’dan onları çıkardığım günde yakılmalık takdime ve korbanlar konusunda atalarınıza konuşmadım ve onlara emretmedim.” (Yirmiya 7/22)

Yukarıda yer alan pasuk Yirmiya peygamberin atalarımıza bir ikazı şeklindedir. Tanrı atalarımızdan öncelikle korban değil O’nun sözünü dinlemelerini ve yolunda gitmelerini istemektedir. Onun için de bu şartlar yerine gelmeden yapılan korbanların değerinin olmadığını peygamber dile getirmektedir.

 Korbanlar konusunda isteksizliği belirten ilk peygamber Yirmiyau değildir. TaNaH’ın çeşitli yerlerinde bununla ilgili birçok pasuk yer alır. Örneğin Oşea peygamberin 6/6 bölümünde şöyle der: “Ki hesed hafatsti velo zavah, vedaat E.loim meolot. – kurban yerine iyiliği , yakılmalık takdime yerine de Tanrı bilincini istedim.”

Midraş Bamidbar Raba Rabi Akiva ile bir soylu arasındaki konuşmayı şöyle aktarır: Soylu kişi Rabi’ye sorar. Neden bayram kutlarsınız ki? Tanrı’nız size şöyle demektedir: Ay başlarınızdan ve bayramlarınızdan canım nefret ediyor. Rabi anında cevap verir: Eğer ay başlarımdan ve bayramlarımdan canım nefret ediyor deseydi haklı olabilirdin. O sizin bayramlarınızdan ve ay başlarınızdan demektedir.

Midraşın bu anlatımı aslında oldukça açıktır. Tanrı bayram ve Roş hodeş günlerini O’nun verdiği emirlere uyarak kutlamamızı istemektedir. İstemediği ise özellikle o zamanlarda Bene Yisrael’in saptığı yanlış yol nedeniyle ortaya çıkan ve etraftaki toplumları anımsatan uygulamalardır. Bu  tip davranışlardan da nefret etmesi doğaldır. Tanrı’nın istediği en temel şey O’nun emirlerine uymak ve O’nun toplumu olabilmektir. Yirmiyau peygamber bunu 7/23’de şöyle izah etmektedir: “ Benim sesimi dinleyin. O zaman Ben sizin Tanrı’nız siz de Ben’in toplumum olacaksınız.”

Bu söylem yeni değildir. Tanrı daha Sinay dağının eteklerine henüz geldiğimizde şöyle der: “Gerçekten Ben’im sözümü dinlerseniz, anlaşmamı tutarsanız, diğer toplumlar arasından benim için “segula” olacaksınız. Benim için kohenler krallığı ve kutsal bir toplum olacaksınız. (Şemot 19/5)”

                                                                                           HAFTANIN SÖZÜ

                                                           Bir arada olmak çocuk ve baba için bir onurdur.

                                                                                         (Midraş Raba)