Bu
Hafta İçin Saatler |
9KİSLEV |
Gelecek
Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5776 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
15:59 |
17:19 |
----- |
Yeruşalayim |
15:57 |
17:17 |
Tel
Aviv |
16:18 |
17:20 |
21KASIM |
Tel
Aviv |
16:16 |
17:18 |
İstanbul |
16:27 |
17:08 |
2015 |
İstanbul |
16:23 |
17:04 |
İzmir |
16:45 |
17:24 |
|
İzmir |
16:41 |
17:21 |
VAYETSE-ויצא |
||||||
|
PeraşaÖzetİ(Bereşit1:1-68)
[www.chabad.org]
Yaakov Beer
Şeva’daki aile ocağını bırakır ve Haran’a doğru yola çıkar. Yolun üstünde
“[bildik] yer”e rastlar ve orada uyur. Rüyasında, göklerle yeryüzünü bağlayan
bir merdiven görür, melekler bu merdivenden çıkıp inmektedirler. Tanrı belirir
ve üzerinde yattığı toprakları Yaakov’un soyundan gelenlere vaat eder. Ertesi
sabah, Yaakov üzerine başını koyduğu taşı bir anıt olarak diker ve burasının
Tanrı’nın evi olacağını ilan eder.
Yaakov
Haran’da dayısı Lavan’ın koyun sürülerine çobanlık eder. Lavan ona yedi yıl
çalışması karşılığında Yaakov’un sevdiği, küçük kızı Rahel’i eş olarak vermeyi
kabul eder. Ancak Yaakov, düğünün ertesi sabahı, Lavan’ın Rahel yerine büyük
kızı Lea’yı verdiğini görerek aldatıldığını fark eder. Yaakov, bir hafta sonra
Lavan için yedi yıl daha çalışması karşılığında Rahel ile evlenir.
Lea’nın
altı oğlu – Reuven, Şimon,Levi, Yeuda, Yisahar ve Zevulun – ve bir kızı – Dina–
olur, ancak Rahel kısırdır. Rahel kendi yerine çocuk doğurması için cariyesi
Bila’yı Yaakov’a eş olarak verir; Dan ve Naftali adlı iki oğul daha doğar. Lea
da aynı şekilde davranır ve Yaakov’la evlendirdiği cariyesi Zilpa, Gad ve Aşer
adında iki oğul doğurur. Sonunda Rahel’in duaları kabul edilir ve Yosef doğar.
Yaakov
Haran’da on dört yıl kalmıştır ve artık evine dönmek istemektedir. Ancak Lavan
onu gitmemesi için ikna eder ve artık çalışmalarının karşılığı için koyun
vereceğini söyler. Lavan’ın onu zayıflatma çabalarına rağmen Yaakov
zenginleşmektedir. Altı yıl sonra, Yaakov tüm ailesi ve servetini alarak,
Lavan’a haber vermeden Haran’dan ayrılır. Lavan Yaakov’un peşine düşer fakat
kendisiyle rüyasında temas kuran Tanrı tarafından, ona zarar vermesi için uyarılır.
Lavan ve Yaakov, bir antlaşma yaparak Gal-ed adı verdikleri bir anıt dikerler.
Yaakov Kutsal Ülke’ye doğru yoluna devam eder ve yolda meleklerle karşılaşır.
Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
Yaakov
zorunlu bir yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculuğun temel amacı Esav’ın nefretinden
kaçmaktır. Ancak babası Yitshak’ın talimatlarıyla bir amaç daha edinmiştir ki
bu da kendine eş bulmaktır. Haran’ın dış mahallelerine varan Yaakov için birden
bire “vayifga bamakom – o yere erişti” terimi kullanılır. Burada Midraş Haran’a
varmasına karşın Yaakov’un Moria dağında dua etmediğini fark ettiğini söyler.
Yaakov için yapılması gereken şey geri dönmektir ve bu gerçekleşir. Eğer hiç
açıklama olmadan metni okuyacak olursak Yaakov olması gereken yere yani Moria
dağına geri dönmüştür. Raşi burada ilginç bir açıklama yapar. “vayifga” sözcüğü
aniden gerçekleşen şeyler için kullanılır. Buradan hareketle Raşi “o yerin”
aslında kendisine geldiğini iddia eder. midraş başka yerlerde yeryüzünün
döndüğünü ve Yaakov’un oraya eriştiğini de söyler. Raşi aynı zamanda “vayifga”
sözcüğü için “dua etmek anlamındadır” yaklaşımını kullanır. Buradan da Raşi
Yaakov için Arvit duasını tesis eden kişi söylemini savunur. Bu görüşü
destekleyen açıklamalardan biri olan Sifte Hahamim adlı kaynak da “makom” sözcüğünün
aslında Tanrı’nın isimlerinden biri olduğunu ve Yaakov’un buraya erişerek
Tanrı’ya dua ettiğini söyler. Bu gerçekleştikten sonra da peraşamıza göre
güneşin battığını gören Yaakov geceyi orada geçirmeye karar verir. Yaakov
Midraş’a göre ondört senedir ilk kez yatmaktadır. Son on dört senesini Şem ve
Ever’in yanında öğrenimle geçiren Yaakov bu süre içinde uzanmamıştır. Gemara
yatmama sürecinin en fazla üç gün olabileceğini savunurken Yaakov bunu on dört
sene boyunca başarmıştır. Bu süre içinde sadece eğitimiyle meşgul olmuştur. Bu
sürenin sonunda Yaakov ilk kez yatmak için uzanmaktadır ve “o yerde – bamakom
au” uzanmış durumdadır.
Zaman
zaman Tanrı’nın isimlerinden ve bu isimlerin özelliklerinden söz ederken
“makom” sözcüğünün ifade ettiklerini hiç konuşmadık. Sifte Hahamim adlı kaynak
tarafından izah edilen “mekomo şel olam – dünyanın yeri” tamlaması neyi ifade
etmektedir?
Prag’lı
Maaral stabilitesi olan her şeyin bir yeri olduğunu söyler. Ancak Tanrı için
sadece bir yerde bulunmak ifadesi kullanılamaz çünkü O her yerdedir. “makom”
sözcüğünün etimolojik kökenine inildiğinde “kiyum” var olmak sözcüğü ile aynı
kökten geldiği bulunur. Buradan hareketle Prag’lı Maaral Tanrı’nın dünyayı her
an var ettiği sonucuna varır. Bununla ilgili olarak da Rabiler nasıl ki vücut
her an kendini yenileyebiliyorsa Tanrı da her an kainatı var etmeye devam
ediyor benzetmesini yaparlar. Şirat Ayam’da yer alan natita yemineha tivlaemo
arets” cümlesinde Raşi Tanrı’nın ellerini biraz kaydırdığını ve Mısırlılar’ın
oradan düştüğünü açıklar. Teilim 145’de yer alan “poteah et yadeha” cümlesinde
de Tanrı’nın ellerini açarak var olmamız için gerekenleri bizlere verdiğini
öğreniriz. Prag’lı Maaral’a göre “mekomo şel olam” dünyayı sürekli var etmek
anlamına gelmektedir.
Tanrı’nın
isimleri içinde dört harfli ismin merhamet, E-lo-im isminin yargı hatta Şa-day
isminin de koruyucu anlamına geldiğini biliyoruz. Rabiler “makom” isminin ise
her şeyin ve herkesin yerini belirleme gücü olarak tanımlandığını öğretirler.
Başımıza iyi, daha iyi bazen de olumlu olmayan bir şey geldiğinde bunun kaynağı
“mekomo şel olam” olarak nitelendirdiğimiz “makom” ismidir.
Bunu
açıklamanın en iyi örneği peraşamızda bulunmaktadır. Yaakov hayatının ilk
altmış üç yılında son derece stabil ve rahat bir yaşam sürmüştür. “Yaakov iş
tam yoşev oalim” cümlesi gereği Yaakov sürekli olarak öğrenimine devam
etmiştir. Yaakov’un hayatı birden bire bir günde değişiverir. Annesi ona
Esav’dan kaçması gerektiğini söyler. Pek de genç olmayan Yaakov “kaçmak”
kavramı ile tanışır. Kaçışına başlayan Yaakov kısa bir süre sonra Elifaz ile
yüzleşir. Babası Esav’dan aldığı talimat gereğince Yaakov’u öldürmek için
Elifaz onun yanına gelir. Yaakov ona Gemara’nın bir ilkesini öğretir. Fakir bir
adamın zatem “ölü” kabul edildiğini öğretir. Elifaz herşeyini hatta
kıyafetlerini elinden alır. Hem babasının emrini yerine getirimiş, hem de
öğretmeni Yaakov’u öldürmemiş olur. Yaakov dayısı Lavan’ın yanına beş parasız
gider. Öğrenim evinde oturan Yaakov, hiç derdi olmayan adam birden bire beş
parasız Lavan gibi birinin evindedir. Lavan isim itibarı ile “beyaz” anlamına gelir
ama olumsuzlukta Esav yanında melek gibi kalmaktadır. Lavan işlerini aldatmaca,
kurnazlık ama güler yüzle gerçekleştirdiğinden bu isim ona verilmiştir.
Görünüşte harika bir insandır. Yaakov’a evini açmış kızlarını vermiştir. Agada
şel Pesah Paro’nun sadece erkekleri öldürmek amacını güttüğünü ama Lavan’ın
bütün toplumu yok etmek istediğini vurgular.
Başına olumsuzluklar gelen ve gelmeye devam eden Yaakov “vayifga
bamakom” sözleri gereği Tanrı’nın “makom” ismine dua etmiştir. Orada teşuva
yapmış ve gerçek yerini bulması için yakarmıştır. Bu isim insanın gerçek yerini
belirleyecek olan Tanrı’nın ismidir. Buradan önemli bir mesaj çıkarmak
mümkündür. Her koşulda Tanrı’ya dua etmek gerekir. Sadece iyi koşullarda değil
bütün iniş ve çıkışlarda dua etmek şarttır. Kendi olumsuz durumumuzu
Tanrı’dan kaçış için bir özür vesilesi
olarak kullanmak mümkün değildir. Yaakov’un yaptığı gibi iyi durumda da
olmayanda da Tanrı’ya dua etmek, inanmak ve güvenmek esastır. Bu kadar zorluk içinde karanlıkta
okuduğumuz Arvit duasının Yaakov tarafından tesisi tesadüf değildir. Son derece
rahat geçtiği kabul edilebilecek olan Avraam’ın yaşamında gündüz hakimdir.
Şahrit duası da böylece ortaya çıkar. Amida öncesinde okunan “gaal Yisrael”
berahasında girişte Tanrı’nın bizim için çok güzel olan on beş özelliği
sayılır. Ancak karanlıkta söylenen Arvit duasında aynı beraha için “veemuna kol
zot” iman ile ilgili sözler söylenir. İşte Teilim 92’de yer alan “leagid
baboker hasdeha veemunateha balelot” cümlesi bu duruma gönderme yapar.
DİVRE TORA
Rav İzak Peres
Yaakov
Lavan’a giderken Ber Şeva’dan ayrıldı ve Moria dağında dua etmek üzere durdu.
Bir anda güneş batınca Yaakov geceyi orda geçirmeye karar verdi. Taş topladı
ve kendisini vahşi hayvanlardan korumak
için etrafına taşları dizerek bir çit oluşturdu. Her bir taş, sadik Yaakov
uyurken başını kendi üstüne koysun
istedi. Bu yüzden de birbirleri ile
tartışmaya başladılar. Tartışmayı sonlandırmak için Tanrı taşları birleştirdi
ve büyük bir taş oluşturdu. Yaakov o büyük taşın üstünde uyudu.
Yaakov,
rüyasında binlerce kilometre uzunluğunda bir merdiven gördü. Merdiven yerden
göğe kadar yükseliyordu. İnsanları simgeleyen üç melek merdiveni çıkmaya
başladılar. Bu melekler basamakları temsil ediyorlardı. Daha sonra merdivenden
indiler. Paras’ıtemsil eden melek 52 basamak çıktıktan sonra aşağı indi.
Yavan’ ı temsil eden melek 180 basamak çıktıktan sonra aşağı indi. Edom’u
temsil eden melek sayısız basamak çıktı
ve giderek yükseldi. Yaakov korkuyla sordu: ‘Hiç aşağı inmeyecek mi?
‘Korkma’ dedi Tanrı. ‘Bu millet çok yükseliyor gibi görünse
de o da aşağı düşecek.’ (Bereşit Rabbah 68)
Bu şekilde Yaakov milletinin ve kültürünün yükseliş ve
çöküşünü gördü.
Neden Yaakov bu rüyayı
kardeşlerinden kaçarken ve kendine bir eş seçmek üzereyken gördü?
Daha sonra Yisrael olarak anılacak olan Yaakov Bene Yisrael’in
en son kurucusudur. Yaakov, sürgünde olan bir milletten diğerine giden belirsiz
bir yolu bilen Bene Yisrael’i temsil eder. Ve Yaakov’un rüyasında da gördüğü
gibi bir çok milletin yükselişini ve çöküşünü izlemişler, kendi sonlarını
görmüşlerdir. Bazen bir milletin hükümdarlığının sona erip ermeyeceğini merak
ederlerdi çünkü bazı milletler hiç çökmeyecek kadar güçlüydü. Onlar da Yaakov
gibi sordular:’ Bu millet hiç çökmeyecek mi?’ Fakat Tanrı’nın cevabı hala
geçerlidir. Tüm milletler bir gün çökecektir ancak Bene Yisrael sonsuza kadar
hüküm sürecektir. ‘Yarın için endişelenme. Yarının neler getireceğini
bilemezsin.’ (Ben Şira)
Tanrı eğer isterse en güçlü insanın bile düşüşünü
sağlayabilir. Kötü General Titus Bet Amikdaş’ı yıktıktan sonra Bet Amikdaş’taki tüm değerli eşyaları almış, Parohetler’e
sarmış (Bet Amikdaş’daki kutsal eşyaları ayırmak için kullanılan perde) ve
gösteriş yapmak üzere evinin yolunu tutmuştur.
Bindiği gemi büyük dalgalardan ötürü şiddetle sallanmaya başlamıştır.
Tanrı’nın bu olaydaki etkisini bilmesine rağmen meydan okumaya devam etmiştir.
‘Gördünüz mü? Yahudiler’in Tanrısı bana sadece sudayken saldırabiliyor. Bu
kadar yüce bir varlıksa benimle karada savaşsın bakalım.’ demiştir.
Bir ses yükselerek ‘Esav’ın nesli. Kötüsün sen.
Dünyada küçük bir sinek var. Karaya çık ve onunla savaş.’dedi.
Gemi karaya yanaştı. Fakat Titus karaya ayak bastığı anda
küçük bir sinek Titus’un burnundan kafasına girdi. Titus kafasını sallayarak
sinekten kurtulmak istedi ama başaramadı. Daha sonra Titus şiddetli baş ağrıları
çekmeye başladı.
Tüm Romalı doktorlar Titus’u iyileştirmeye çalıştı ancak baş
ağrıları giderek daha da kötü bir hal almaya başladı. Sonunda bu baş ağrıları
Titus’u delirtti ve acı içinde hayatını kaybetti. Doktorlar otopsi
yaptıklarında küçük bir sinegin Titus’un
beyninde giderek büyüdüğünü ve beynine
nüfuz ettiğini tespit ettiler. Yani en güçlü insan bile kudretli Tanrı’nın
karşısında basit kalır. (Gittin 56b)
ASE LEHA RAV : KENDİNE RAV SEÇ
RAV
ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA
Yemek ve İçmekten sonraki Berahalar
A-Çeşitleri ve Birkat a-Mazon
Aşağıda söyleyeceğimiz şekilde, belli bir zaman içinde asgâri
bir miktar kadar, yenilen ve içilen şeylerin sonunda söylenen Berahalara “Beraha
aharona “ denir. Bunları söyeleme mükellifiyeti katı ve sıvılara göre değişir. Katı
yiyecekler için asgari miktarda “kazayit”
(27 gr.) sıvılar için “ reviit “ (86 cc.) dir. Kazayit
miktarı en az 4-7 dk. içinde yenmelidir.
Bu miktar daha uzun bir zaman içinde yenilirse, Beraha
aharona söylenmez. Bu bakımdan keyif için yenen fındık fıstıktan (pitsuhum)
sonra hiç bir zaman Beraha aharona söylenmez. Zira asgari 27 gr.lık bir miktar,
genellikle bu kısa zamanda bitirilemez.
Sıvılara gelince, “Reviit “ miktarı bir kerede
içilmelidir. Sıcak çay ve kahve gibi yudum yudum içilen içeceklerin sonunda
Beraha ahrona söylenmez. Ayni şekilde bir dikişte içilmiyen Coca Cola gibi
gazlı, Rakı ve Votka gibi sert alkollü içkilerden sonra da Beraha söylenmez
Berahot aharonot üç tanedir : (1) Birkat a-Mazon
(2) Birkat Meen Şaloş (3) Bore Nefaşot
(1) Birkat a-Mazon. Tajıl ‘dan mamul ekmekle
yediğimiz öğünlerin (seuda) sonunda
söylenir. Başka bir deyişle, ilk
berahası “ a-Motsi “ olan
yiyeceklerin sonunda söylenen Berahaya “ Birkat a-Mazon “
denir. Bütün Berahot’lar, Rabilerimizin bir buyruğu olmasına rağmen, “ Birkat a-Mazon “ söylemek Tora’mızın buyruğudur. “
ve-Ahalta ve Savata u-Berahta et A…E….eha “ (Devarim 8/10) “ Yemek yeyip doyduktan sonra, Tanrın Aşem
‘e şükret “
Tora ‘ ya göre “Birkat
a-Mazon” söylemek için doymak
şarttır. Ancak Rabi ‘lerimiz en azından
bir “Kazayit “ kadar ekmek yiyen birinin de “Birkat
a-Mazon” söylemesini buyurmuşlardır. Bu berahanın, yemekten hemen sonra
yenilen yerde ve oturarak söylenmesi gerekir. Söylenmeden evvel eller (Mayim
aharonim ) yıkanmalıdır. “
Birkat a-Mazon “ söylerken, aynen “Amida “ tefilası gibi
ciddi olmalı, konuşmamalı, hatta ellerle ve gözlerle dahi işaretleşmemelidir.
Bir yanlışlık yapma durumunda berahaya tekrar baştan başlanmalıdır.
“Birkat a-Mazon “ söylemeyi unutan kişi 72.dk. içinde hatırladığı
taktirde Berahayı söyleyebilir. Bu zamanı geçirdiğinde söyleyemez.
Şabat günleri “Birakt a-Mazon ”da
“Retse ve-Ahalitsenu” Roş-Hodes ve bayram günlerinde “Yaale
ve-Yavo” Hanuka ve
Purimde “Al a-Nisim “ paragrafları eklenir.
TARİHİMİZDEN
RABİ YOMTOV
BEN YAEŞ
1639 ile 1642 yılları arasında Dördüncü Murat ile Sultan İbrahim dönemlerinde Hahambaşılık görevini üstlenmiştir. Kendi çağında “Marbits Tora” olarak bilinen ve büyük Tora bilginlerine atfedilen bir unvana sahiptir. Çok varlıklı bir aileden gelen Rabi Ben Yaeş kurduğu dini eğitim okulunu da kendisi finanse edebilmiştir. Ticarı etik ve kanunlar konusunda değerli öğretileri vardır. Kendisinden öncesi Hahambaşı Rav Mitrani’nin kitabında. “Bae hayay” adlı kitapta ve Rabi Yeoşua Benveniste’nin “Şaar Yeoşua” kitabında kendisinden söz edilir.
MİMAAYAN
KAYNAKLARIMIZDAN
Rav İsak Alaluf
Duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının
bir paket açtıklarını gördü.
"İçinde yiyecek mi var?'" derken. Bir baktı ki fare
kapanı!! . Hemen bahçeye koşup, alarm verdi : Evde kapan var! Evde kapan var!'
Tavuk gıdaklayıp , kafasını kaldırdı ve, 'Bay fare", bu
sizin için ciddi bir sorun olsa da şahsen, beni ilgilendiren bir tarafı yok ne
yazık ki! .
Fare dönüp bu sefer koyuna, "Evde kapan var, evde kapan
var"! dedi. Koyun konu ile ilgilendi ama, kendi hesabına 'Üzgünüm bay
fare, vah, vah emin ol senin için dua edeceğim" dedi.
Fare bu kez öküze yöneldi: "Evde kapan var!" "Evde kapan
var!" diye bagırdı nefes nefese.
Öküz: 'Wow, Bay Fare, Senin icin üzüldüm, ama burnumu
sokacagım bir şey degil.' dedi.
E farenin de başını eğip, gitmekten baska çaresi
kalmamıştı... yalnızlık ve terk edilmişlik hisleri içinde, fare kapanı ile
artık....tek başına başa çıkmaya çalışacaktı.
***
O akşam evde, alışılmamış bir ses duyuldu. Sanki bir kapan,
avının üzerine kapanmıştı.
Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana, zehirli bir
yılanın kuyrugu
kaptırdığını görmemis. Yılan da kadını ısırmıştı.. çiftçi karısını hemen
hastaneye götürdü, Karısı
eve ateşli ve hasta olarak döndü. Eeeeeeee ateşli insana ne verilir?? Sicacik bir tavuk çorbasi!!!.
Tavuk hemen kesilmiş ve acilen pisirilmis!
Ama kadin hala iyilesmiyormuş, Eee e dost ahbap, gelince
hasta ziyaretine, çiftçi de sofraya koyunu çıkarmak zorunda kalmış!!.
Ama çiftçinin karısı iyilesmemis; ölmüş!!!!!. Aman ne kalabalik gelmiş
cenazeye, ne kalabalık!!! Bu sefer de konukları, doyurmak icin kesilen öküz olmuş.... Fareye de olan biteni
deliğinin ardindan izlemek kalmiş!....
***
Onun için bir daha, seni ilgilendirmeyen bir sorun karşına
cıkarsa... bir düşün!!! Birimiz tehdit altındaysak, hepimiz risk altindayız.
HAFTANIN SÖZÜ
Dürüstlerin kurtuluşu,Tanrı’da dır.
(Teilim
37/40)