bulten Sara 127 yaşındaölür ve Hevron’da bizzat Avraam tarafından Hitiler’den 400 gümüş şekele satınalmış olduğu Mahpela Mağarası’na gömülür...

Bu Hafta İçin Saatler

25HEŞVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:07

   17:27

-----

Yeruşalayim

16:02

17:22

Tel Aviv

16:27

    17:29

   7 KASIM

Tel Aviv

16:22

17:24

İstanbul

17:40

    18:21

2015

İstanbul

16:34

17:15

İzmir

17:56

18:35

İzmir

16:50

17:29

HAYESARA-חיי שרה

                                                                      12-13 Kasım 2015 Roş Hodeş KİSLEV                                                                                                             

                                                                                             

                                                                               PeraşaÖzetİ(Bereşit1:1-68)
                                                                                      [www.chabad.org]

Sara 127 yaşında ölür ve Hevron’da bizzat Avraam tarafından Hitiler’den 400 gümüş şekele satın almış olduğu Mahpela Mağarası’na gömülür.

Avraam’ın hizmetkarı Eliezer, Yitshak için uygun bir eş bulmak üzere hediyelerle birlikte Haran’a doğru yola çıkar. Kasabaya geldiğinde Eliezer ,Tanrı’dan bir işaret talep eder. Yöre kızlarının kuyudan su çekmek üzere geldiğini gördüğünde, onlardan biraz su isteyecektir, kendisi ile birlikte develeri için de su teklif edecek olan, sahibinin oğlu için öngörülen kız olacaktır.

Avraam’ın yeğeni Betuel’in kızı olan Rivka bu testi başarıyla geçer. Eliezer, davet edildiği müstakbel gelinin evinde günün olaylarını aktarır. Rivka, Eliezer ile birlikte Kenaan topraklarına gelir. Yitshak ile Rivka’nın karşılaşmaları, Rivka’nın Yitshak’ı açık arazide dua ederken gördüğü bir sırada gerçekleşir. Yitshak onunla evlenir, onu sever ve annesinin kaybından dolayı içinde bulunduğu kederli durumdan çıkarak teselli bulur.

Avraam kendisine Ketura adında yeni bir eş alır ve ondan altı yeni çocuğu olur, ancak Yitshak onun tek gerçek varisidir. Avraam 175 yaşında ölür ve iki oğlu, Yitshak ve Yişmael tarafından karısı Sara’nın yanına gömülür.

                                                                                    Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                              Rav İsak Alaluf

                                                     ELİEZER 

Peraşamızda, Avraam’ın sadık kahyası Eliezer’in Haran’a yaptığı yolculuk ve Yitshak için bir eş arayışı detaylarıyla iki kez anlatılmaktadır. İlk anlatım, olanların doğrudan tanımıdır. Ardından, Eliezer Rivka’nın ailesinin evine ulaştığında kendisine verilen görevi ve bunu takip eden diğer olayları anlatır ve bu da bir tekrar olmasına karşın Tora’ya kaydedilir. 

Hahamlarımız Tora’nın sadece bu olay için neden kadar bu kadar fazla yer ayırdığını merak etmişlerdir. Rav Aha şöyle der: “Ataların hizmetkarlarının sözleri bile, Tanrı için, çocuklarının Torası’ndan daha memnuniyet vericidir. Bu, Tora’da birçok kanunun sadece ince detaylardan öğrenilmesine karşın, Eliezer’in sözlerinin ise uzun uzadıya tekrar edilmesinden anlaşılmaktadır” (Raşi, 24:42) der.

Rav Aha, Eliezer’in konuşmalarının neden bu kadar değerli olduğunu ve neden bu kadar yeri ve dikkati hak ettiğini özellikle belirtmez. Ancak onları “Yafa -  Güzel – memnuniyet verici olarak tanımlar. Bu da bizlere  Eliezer’in yorumları ve davranışlarında özel bir nitelik ve özellik olduğunu gösterir. Tora Eliezer ve söylediklerine verdiği değeri bunları tekrar etmek suretiyle göstermektedir?

Tora’da sözlerin önemi çok yüksektir. Şabat ve sünnet kuralları gibi, özel öneme sahip konular genellikle tekrar edilir. Burada da, bu anlatımda tam olarak neyin bu kadar önemli olduğunu keşfetmek bizim görevimizdir.

Yahudi olmak isteyen biri, bir keresinde Bilge İllel’e ona bütün Tora’yı “tek ayak üstünde”, yani Tora’nın temel amacını ya da özünü tek bir cümle içinde formüle ederek öğretmesini istediğinde ona, “Senin sevmediğin bir şeyi başkasına yapma” diye karşılık vermiştir (Gemara Masehet Şabat 31). Rabi Akiva da benzer bir açıklamada bulunur: “ ‘Akranını kendin gibi sev’ kuralı,  “klal gadol ba Tora” Tora’nın  esaslarından biri olarak öğretilmektedir.  Bu öğretinin bizden ne gibi şeyler beklediği hakkında birçok tartışma yapılmıştır. İllel, Yahudi olmak isteyen kişiye, emrin temelinde olumsuz davranıştan uzak durulmasının amaçlandığını söylemiştir: “Akranını kendin gibi sev. Başkalarının sana zarar vermelerini istemediğin gibi, sen de kimseye zarar verme”. Hahamlarımız, İllel’in sözleri hakkında farklı açıklamalarda bulunur. Ancak Eliezer, “akranını kendin gibi sev” mitsvasına yeni bir boyut eklemektedir. Bu hem olağanüstü, hem de güzeldir.

Eliezer, başka birinin mutluluğu ve başarıları karşısında, bu sanki kendi başımıza gelmiş gibi neşelenmenin mümkün olduğunu göstermiştir. Genelde, başka birinin iyi talihi hakkında bir şey duyduğumuzda, tipik reaksiyonumuz orta derecede tatminden hiç umursamamaya ya da en kötüsü kıskançlığa kadar geniş bir yelpazede değişir. Komşunuzun piyango kazandığını düşünün. Tipik reaksiyon, “Keşke bana çıksaydı” şeklinde olur. Şanslı talihli çok mutlu olur ve belki de şaşkınlıktan hiçbir şey söyleyemez, ama bir arkadaşın bu şekilde tepki vermesi enderdir. Ancak bu tam da Eliezer’in verdiği cevaptır. Tora şöyle der: “Adam ona hayretle bakakalmıştı. Ama Tanrı’nın, görevini başarılı kılıp kılmadığını anlamak için sessiz kaldı” (Bereşit 24:21). Raşi şöyle açıklar: “Görevinde başarıya yaklaştığını gördüğü için son derece heyecanlandı”. Eliezer neşe içinde, Avraam ve Yitshak için üstlendiği görevin başarıya ulaşmak üzere olduğunu ve onlar için ettiği duaların cevaplandığını  görerek mutlu olmaktadır.

Kişisel olarak, amacının başarısızlığa uğraması için çok nedeni olduğunu düşünebiliriz. Hahamlarımız, Eliezer’in de bir kızı olduğunu ve anlaşılabildiği gibi, onu Yitshak’la evlendirmeyi çok istediğini açıklarlar. Haran’da başarısızlığa uğrasaydı neler olacağını kim bilebilirdi? Belki de kızı, Yitshak’ın eşi olurdu. Ama Eliezer, başarısızlığa uğraması için elinde olan bu güçlü dürtüye rağmen, Avraam’ın umutlarının gerçekleştiğini gördüğünde gerçekten mutlu olmuştur. Bu, “akranını kendin gibi sev” ilkesinin en üst düzeyidir. Bu seviyeye ancak ender kişiler ulaşabilir.

Eliezer, bu emri en üst seviyesinde yerine getirmiştir. Tora bu nedenle Eliezer’i en onurlu şekilde ödüllendirmiş ve Haye Sara peraşasının yarısını onun sözlerine ayırmıştır.

                                                                                             DİVRE TORA

                                                                                         Rav Berti Derofe

Değerlendirilmiş Günler

“Ve bunlar Avraam’ın yaşam yıllarının günleridir, ki o yüz ve yetmiş ve beş yıl yaşadı.”(27:7)

Pasuktaki “yıllarının günleri” deyimi bariz bir şekilde göze çarpmaktadır. “Yaşam yıllarıdır” veya “yaşamının günleridir” şekilde yazılsaydı da anlamda hiç bir fark olmayacaktır. Peki o zaman genelde kelime kullanımı konusunda pek de bonkör davranmayan Tora’mız bu noktada bize ne öğretmek amacıyla bu deyimi kullanmıştır?

“Geşer Ahayim” kitabı bize “gün ve yılların uzunluğu” ile sadece “yılların uzunluğu” arasındaki farkı şu şekilde açıklar: İçerisindeki günlerin de uzun olduğu uzun yıllar, her bir gününün değerlendirildiği yıllardır. Buna karşın günlerini boşa harcayan ve kendi maneviyatı adına hiç bir şey yapmayan bir kişi hakkında konuşurken uzun günlerden bahsedemeyiz. Eğer buna rağmen bu kişi yine de belirli bir yaşa ulaşmışsa, onun için “sadece uzun yıllara nail oldu” diyebiliriz. Avraam Avinu’nun her bir günü maneviyat ile dolu olduğundan ve günün her anını Tanrı’ya ibadet adına değerlendirdiğinden dolayı Tora, “yaşam yıllarının günleri” deyimini kullanmıştır.

Bir keresinde Yahudilerin yaşadığı şehirlerden birinde bir mezarlık varmış. Bu mezarlığın özelliği, içerisinde bulunan çok sayıdaki mezar taşının üzerindeki yaşların çok küçük olmasıymış. Birinde yirmi yıl ve elli gün, diğerinde otuz yıl ve on gün… Bu mezarlığa giren herkes bu olay karşısında çok şaşırır ve buradaki insanların neden bu kadar genç öldüklerini merak ederlermiş. Fakat sorduklarında aldıkları cevap çok farklıymış. Bu mezar taşlarında yazan sayılar kişilerin gerçek yaşları değil, kendi yaptıkları hesaba göre değerlendirdikleri günlerin hesabıymış. Gerçekten de çoğu kişi bu şekilde bir hesap yaptığında malesef aynı sonuçla karşılaşacaktır.

Zoar, “Ve Avraam yaşlandı ve günlerini doldurdu(tam çeviriyle: günleri geldi)” pasuğunun üzerine benzer bir açıklama yaparak şöyle der: Kişi yaratılıp bu dünyaya geldiği günden itibaren bütün günleri bellidir ve bu günler her gün sırayla kişiye gelir ve ona, Tora’nın yolunda ilerlemesi için uyarıda bulunurlar. Gün gelip kişiyi uyardığında o kişi, o gün içerisinde Tora’ya uygun olmayan bir hareket yaparsa, gün utanç içinde gökyüzüne yükselir ve kişi teşuva yapana dek dışarıda bekler. Eğer kişi teşuva yapmaya nail olursa o günü kurtarır. İşte günah işleyen bir kişinin de günleri sayıldığında, günah işlediği günleri düştüğünden, günleri her zaman eksik kalır.

Kişi bu dünyadan ayrıldığında, günleri Tanrı’nın önüne gelir. Eğer bu kişi bir tsadikse, günleri onun ruhu için gelecek dünyada onurlu bir giysi(manevi dünyada kişinin onurlandırılması adına kullanılan bir terim) olur. Malesef günleri eksik olan kişinin de, gelecek dünyada giydirileceği kıyafeti eksik olacaktır ve tabii eğer bu kaybettiği günler çok fazla ise, gelecek dünyadaki kıyafetten yoksun kalacaktır. Avraam da yaşamının her gününü Tanrı’ya ibadet ve Tora öğrenimi adına değerlendirdiğinden, Tora bize, bütün günlerinin Tanrı’nın önüne geldiğini, yani Gelecek Dünya’da eksiksiz bir şekilde bu onur kıyafetine nail olduğunu öğretir.

   

                                                         ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                 RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

E- “ Şeakol niya bidvaro “ Berahası:
Yazımızın başlığında söz ettiğimiz  “ Şeakol Berahası ” , Rabilerimizin yenilip içildiğinde özel bir Beraha önermedikleri her şeye söylenir. Bu  beraha  genel bir özellik taşır. O kadar ki yanlışlıkla özel berahası olan, örneğin ekmek ve şarap gibi yiyeceklere dahi  “Şeakol “ berahası denmişse   “ hova “  dan çıkılmış olur.(Şulhan Aruh, Orah Hayım 206/1)

Yiyeceği veya içeceği şeyin berahası ne olduğunu bilmeyen ve bilen birine sormak imkânı olmayan biri “Şeakol” berahası söyler. Ağaçta veya toprakta yetişmeyen et, süt, balık, yumurta ve benzeri gibi şeylerin berahası “Şeakol”dur. Topraktan yetişir gibi görünen bütün mantar çeşitlerinin, köklerinden değil de, havadan beslendikleri için, beraha`ları “ Şeakol ” dur.

Üzüm hariç bütün saf meyva sularına “ Şeakol ” berahası denir. Üzüm suyu saf değilse, tadı üzüm olmasına rağmen “Şeakol” denir. Portakal, mandalina ve greyfurt gibi meyvaları sıkarak değil de, sularını yani özlerini emerek yemek istediğinde , berahası “a-Ets” tir. Bira, viski ve likör gibi alkollü içeceklere “Şeakol” denir.

Görüldüğü üzere yiyerek ve içerek faydalandığımız şeylere söylediğimiz    “Birkat a-Neenim” leri, önemlerine göre altı grupta toplayabiliriz. A-Motsi, Mezonot, a-Gefen, a-Ets, a-Adama ve Şeakol. Bunların önemleri , özelden genele doğru bir sıra takip etmeleridir.

Ağaçlarda yetişen meyvalar da, kendi aralarında önemlerine göre iki grupta toplanır. 1) Erets-Yisrael`in övüldüğü yedi çeşit meyva (Şivat a-minim) 2) Diğer meyvalar. Erets-Yisrael`in övüldüğü yedi meyva, Tora`da yazılı oldukları sıraya göre şunlardır: a) Buğday b) Arpa c) Üzüm d) İncir e) Nar f) Zeytin ve g) Hurma        “Ertes hita o-seora, gefen u-teena ve rimon. Erets zet-şemen udvaş”  (Devarim   8/8-9).

Çeşitli meyva, sebze, tahıl unundan mamul şeyler ve şarap gibi yiyecek ve içecekler bulunduğu bir masada hepsinden tatmak ve yemek niyetinde olan biri, beraha söylemek için, hangi şeyi önce yemelidir? En başta Mezonot ardından        a-gefen  sonra a-Ets, a-Adama ve en sonda Şeakol berahası olan şeyleri yemelidir.

Berahası a-Ets olan meyvaların arasında, Şivat a-Minim varsa, Berahayı ona söylemelidir. Yoksa, en hoşuna giden yani  ençok sevdiği meyvaya  a-Ets der.Şivat a-minim meyvaları arasında da öncelik sırası şöyledir: a) Zeytin, b) Hurma,c) Üzüm, d)İncir e) Nar.

                                                                                         TARİHİMİZDEN

                                                                                        RABİ YEHİEL BASSAN 

1550 yılında Rodos’ta dünyaya geldi. Babasının yanında ilk dini eğitimini aldı. Yeşiva eğitiminin ardından İstanbul’a gelerek 1610 yılında “dayan” sıfatıyla görev almaya başladı. Duraklama döneminin en güçlü padişahlarından olan Dördüncü Murad’ın tahta çıkma törenine Hahambaşı sıfatıyla iştirak etti. Kendisine sorulan soruları ile “responsa” dediğimiz yanıtlarını Yahudi bilgelerin oldukça yaygın olarak kullandığı “şeelot utşuvot – sorular ve yanıtları” şeklinde derlenen kitabında topladı. 1625 yılında hayata veda etti.

                                                                                          MİMAAYAN

                                                                                       KAYNAKLARIMIZDAN
                                                                                              Rav İsak Alaluf

Bakın Gemara'da neler neler var?

Gemara Masehet Eruvin 15’de şöyle öğretir: burada Gemara fiziksel olarak insan vücudunun yapılandırılmasından söz etmektedir. Tanrı’nın fiziksel vücudu şekillendirmesinden çok şeyler öğrenmek mümkündür. İnsandaki bütün duyu organları dışta olmasına karşın dil içeride ve yatay pozisyondadır. Dilimiz iki sur tarafından korunmaktadır. Bir tanesi daha sert olan dişler diğeri daha yumuşak olan dudaklar. Tanrı dilimizi bu kadar surlar içinde yaratırken aslında çok da güzel bir mesaj vermektedir. “Çok fazla konuşma.” Yani onu iki kapı arasında tutmaktadır. Dil kolay kolay dışarı çıkmayı başaramamalıdır. Önce dileri daha sonra da dudakları aşması gerekir. David Ameleh Telim’de (120) dil için bakın ne der: “Ma yiten leha uma yosif lah leşon remiya – o sana ne verebilir ve ne kazandırabilir ey hilekar dil” Yani bu kadar sınır içindeyken bile konuşmaya devam mı ediyorsun.

Rabi Yosef Salant der ki eğer dil içeride ise fazla konuşmuyor susmayı biliyorsa bu kutsallıktır. Vilna Gaon’u da eğer insan susmayı bilirse Şehina da ona yaklaşır der. Ancak eğer dil doğal sınırlarını aşmaya çalışır ve olur olmaz yerlerde konuşmaya başlarsa kutsallığını bozar.

                                                                                                       HAFTANIN SÖZÜ

               Çoğu kişiler ellerindeki olanakların farkında olmazlar. Sonsuz ihtiras içinde olan kişi sahip olduğu nimetleri

                                                                                             kaybetme tehlikesi içinde olur.

                                                                                                 (Talmud Sanedrin 106/1)