Bu Hafta İçin Saatler 

18HEŞVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:13

    17:33

-----

Yeruşalayim

16:07

17:27

Tel Aviv

16:33

    17:35

   31 Ekim

Tel Aviv

16:27

17:29

İstanbul

17:49

    18:30

2015

İstanbul

17:40

18:21

İzmir

18:04

18:43

 

İzmir

17:56

18:35

        VAYERA-וירא

                                               2 Kasım 2015-15 KASIM 2003 SİNAGOG SALDIRISINI ANMA

                                            Anma Töreni 1 Kasım 2015’te Neve Şalom Sinagogunda saat 18.00 de                                                                                                            

                                                                                             

                                                                            PeraşaÖzetİ(Bereşit1:1-68)
                                                                                      [www.chabad.org]

Tanrı, 99 yaşındaki sünnetini takip eden üçüncü günde, Avraam Avinu’ya görünür; fakat Avraam, çöl sıcağında birden bire ortaya çıkan üç konuğa yiyecek hazırlamak üzere konuşmayı yarıda keser. Gerçekte insan kılığında melekler olan üç konuktan ilki, tam bir yıl sonra, kısır olan Sara’nın bir oğul doğuracağını bildirir. Sara güler.Avraam, kötülükleriyle ünlü şehrin yok olmaması için Tanrı’ya yalvarır. Üç melekten ikisi, yok edilmeye mahkûm edilen şehre gelir. Avraam’ın burada yaşayan yeğeni Lot, onlara misafirperverliğini gösterir ve Sedom’lu serseri kalabalığın niyetlendiği kötülükten onları korur. İki konuk, bölgeyi tersyüz etmeye, bu arada da Lot ile ailesini kurtarmaya geldiklerini açıklarlar. Kaçtıkları sırada ateş ve kükürt yağmuru ile yok olan şehre bakmamaları söylenmesine karşın, Lot’un eşi bu uyarıya uymaz ve dönüp baktığı anda tuzdan bir sütun haline gelir.Lot, iki kızıyla bir mağaraya sığınır. Dünyada başka kimsenin kalmadığını düşünen kızları, babalarını sarhoş edip ondan hamile kalırlar. Bu olayın ardından doğan iki oğul, Moav ve Amon uluslarının atalarıdır.

Avraam Gerar’a taşınır. Burada, kral Avimeleh, kendisini Avraam’ın kız kardeşi olarak tanıtan Sara’yı sarayına alır. Bir rüyayla, Tanrı Avimeleh’i uyararak, Sara’yı kocasına geri vermediği takdirde öleceğini söyler. Avraam, açıklama bekleyen Avimeleh’e, Sara’nın güzelliği sebebiyle kendisini öldürmelerinden korktuğunu söyler.

Tanrı, Sara’ya vermiş olduğu sözü tutar ve Avraam’ın bir oğlu olur; adını Yitshak(“gülecek”) koyarlar. Yitshak sekiz günlükken sünnet edilir. Bu sırada Avraam 100, Sara ise 90 yaşındadır. Agar ve Yişmael Sara’nın isteği ve Tanrı’nın onayı üzerine Avraam’ın evinden kovulurlar. Çölde dolaşırlarken, Tanrı, ölecek hale gelen çocuğun sesini duyar ve bir kuyu göstererek onları hayatta tutar. Avimeleh, Beer-Şeva’da Avraam’la bir antlaşma yapar ve bunun işareti olarak, Avraam Avimeleh’e yedi kuzu verir.

Tanrı, Yitshak’ı Moriya Dağı’nda(Yeruşalayim) korban olarak getirmesini emrederek, Avraam’ı sınar. Yitshak bağlanıp sunağa yerleştirilir ve Avraam, oğlunu boğazlamak üzere bıçağı kaldırır. Göklerden gelen bir ses onu durdurur; Yitshak’ın yerine, boynuzlarından çalılıklara takılmış bir koç korban edilir. Avraam, yeğeni Betuel’in Rivka isimli bir kızı olduğuna dair haber alır.

 

                                                                                      Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                                                                 Rav İsak Alaluf                                     

                                                                                         ATALARIN FAZİLETİ

Noah peraşasının sonunda tarihimizin bir büyük insanının sahneye çıkmaya başladığını görmekteyiz. Pasukları okumak suretiyle bunu anlamaya çalışalım:

“Nahor 29 yaşındayken bir oğlu oldu ; Terah. Nahor Terah doğduktan sonra 119 yıl yaşadı, oğulları ve kızları oldu. Bunlar Terah’ın tarihidir; Terah Avram’a, Nahor’a ve Aran’a baba oldu. Aran’ın bir oğlu oldu; Lot. Aran babası Terah hayattayken doğduğu yer olan Ur Kasdim’de öldü.  Avram ve Nahor evlendiler, Avram’ın karısının adı Saray’dı Nahor’un karısının adı Milka’ydı. Aran’ın ki Milka ve Yiska’nın babasıdır; kızıydı. Saray kısırdı çocuğu yoktu. Terah oğlu Avram’ı, Aran’ın oğlu Lot’u ve gelini Avram’ın eşi Saray’ı aldı onlarla birlikte Kenaan ülkesine gitmek üzere Ur Kasdim’den ayrıldı. Haran’a kadar geldiler ve orada yerleştiler. Terah’ın günleri 205 yıl oldu ve Terah Haran’da öldü.” (Bereşit 11/ 24 – 32)

Parçayı incelediğimizde Avram hakkında detaylı bilgiye ulaşmak mümkündür. Büyükbabasının Nahor, babasının Terah, kardeşlerinin Nahor ve Aran, yeğeninin Lot, geldikleri yerin Ur Kasdim ve gittikleri yerin Kenaan olduğunu yolda Haran’da durduklarını görebilmekteyiz.

Tufan neslini incelediğimiz zaman Tora’nın “Elle toledot Noah;Noah iş tsadik tamim aya bedorotav – Bunlar Noah’ın tarihidir: Noah dürüst biriydi, kendi neslinde kusursuzdu. Noah Tanrı ile birlikte yürüdü” cümlesiyle giriş yaptığını görürüz. Benzer şekilde Terah’ın ve dolayısı ile Avraam’ın nesli tanıtılacağı zaman da Terah için aynı ifadeleri Tora kullanır. Bu yaygın gibi görünen kullanım tarzını sorgulamadan önce Rabi Şimşon Rafael Hircsh tarafından Noah konusunda yazılanlara bakalım:

“Bunlar Noah’ın tarihidir. Yukarıda söylendiği gibi bunlar göklerin ve yeryüzünün tarihidir. Orada yaratılışın gelişiminde yeni bir düzene giriş yapılmaktaydı. Burada insanın gelişiminde yeni bir düzene giriş yapılmaktadır. İnsanlık yok oluşa mahkum edilmiştir. Noah bir anlamda ikinci bir Adam’dır; yeni insanlığın babası o olacaktır.”  

Buradan Tora yeni bir başlangıç yapacağı zaman bu şekilde bir ifade kullanır sonucuna varabilmekteyiz. Ancak Tora devamında bu gibi yeni başlangıçları önce Noah’ın oğulları ile sonra Noah’ın oğlu Şem ile tekrar yapmaktadır. Eğer insanlığın yeni dönemi Noah ile başladıysa buna ne gerek vardır sorusuna Tora’nın kendisi yanıt vermektedir. “Babil kulesi” inşaatı insanlık tarihinde bir başka sarsıntısır. Her ne kadar yok olmak ile sonuçlanmadıysa da yeni bir başlangıca gereksinim duyulmaktadır. Bu başlangıç Avraam ile olacaktır ama ona kadar ulaşan kişilerin geçilmesi de şarttır. Tora herkesin kendine has önemi ve değeri olduğunu göstermek için nesilleri tek tek ama hızlıca geçmektedir. Radak bu konuda şunları paylaşmaktadır:

“Bunlar Şem’in tarihleridir. Ve her ne kadar Şem’in tarihinden diğer kardeşlerinin tarihiyle birlikte daha önce bahsetmişse bile ondan Avraam’a kadar olan nesilleri düzenli bir şekilde saymak için bunları burada tekralamaktadır. Bu nedenle Şem’in oğulları içinde burada yalnızca Arpahşad’ın soyunu aktarmaktadır. Zira Avraam Avinu onun soyundan çıkmıştır.”

Adam’ın kadının yaratılmasından önce daldığı uykudan bir türlü uyanamayan insanoğlu yeni bir liderle uyanmaya hazırlanmaktadır. Bu uyanmayı bilen insan aynı zamanda Yisrael toplumunun ilk atası; onunla başlayan dönem Yisrael halkının hikayesinin başlangıcı olacaktır.

Diğer bazı kişiliklerden farklı olarak Tora Avraam’ı “git” emrinden önce fazlaca tanıtmamaktadır. Bizden istenen davranışları, söylemleri ve tavırlarıyla Avraam’ı bizlerin keşfetmesidir. Bizler zaman zaman bu büyük insanın hayatından kesitler öğrenerek bu keşfi birlikte gerçekleştirmeye çalışacağız. 

Avraam’ın hayatının işlenmeye başladığı Leh Leha peraşasının başında Tanrı Avram’a kendi iyiliği için toprağını, doğduğu yeri ve baba evini terk etmesini söyler ve bunun karşılığında bir takım vaatlerde bulunur.  Onu büyük bir toplum haline getirmek, ismini büyütmek hatta kendisini bir beraha haline getirmek gibi. Bizlerin öncelikle bunların ne anlama geldiğini sorgulamamız gerekir.

Raşi’nin öğretisine göre bir kişi uzun bir yolculuğa çıktığı zaman üç önemli şeyde zorluk yaşar. Bunlardan birincisi uzun yolculuklar çoğalmaya engeldir. Tanrı bu konuda Avraam’a garanti verir: “Veesha legoy gadol – seni büyük bir toplum yapacağım.” İkinci zorluk ise maddi olarak büyüyememektir. Tanrı bu konuda da Avraam’ın yanındadır: “Vaavareheha – seni mübarek kılacağım.” Bu beraha Raşi’ye göre maddi anlamda destek demektir. Bir başka zorluk ise isminin her hangi bir şekilde bilinmemesidir. Çünkü seyahat halindedir ve yerleşik olması halinde elde edebileceği isim seferi olduğundan daha zor elde edilebilecektir. Tanrı bu konuda da beraha verir. “Vaagadela şemeha – ismin büyüyecek.”

İlk iki berahayı anlamak kolaydır. Çocuk sahibi olmak ve maddi açıdan rahat etmek tsadiklerin bile isteyebilecekleri şeylerdir. Ancak üçüncü beraha biraz gariptir. Alçakgönüllü bir insan olarak Avraam şan ve şeref peşinde değildir. Bu berahanın ona verilmesinin anlamı ne olabilir?

Gemara Tanrı insan için bir mucize yaratacak olursa kişinin bunu ödemesi gerektiğini öğretir. Yani o kişi için yapılan mucizelerin her biri o kişinin zehutlarında yani yaptığı mitsvaların getirilerinde bir azalmaya neden olur. Çünkü hiçbir şey karşılıksız değildir. Avraam için ilk iki berahanın yerine gelmesi için gerçekleşecek olan mucizelerin bedeli Avraam’ı ürkütmektedir. Fakat Tanrı onu rahatlatır. Elbette Avraam da bu mucizelerin bedelini ödeyecektir ama o insanlık için örnek ve ünlü biri olacaktır. Bu ün sayesinde birçoklarını monoteist inanca ve Tanrı yoluna geri döndürmeyi başaracaktır. Buradan kazanacağı zehut lar mucize karşılığında ödeyeceği zehutun çok üstünde olacaktır. Avraam’ın ünlü ve örnek gösterilen bir kişi olmasının ona kazandıracağı burada gizlidir.

Bu basit açıklamanın ardından daha derin bir açıklama görmeye çalışalım. Yine Raşi’ye göre Avraam öyle bir beraha almıştır ki sadece kendisi değil, oğlu hatta torunu bile bu beraha ile anımsanacaktır. Günde üç kez, Şabat’ta dört kez ve Kipur günü beş kez Bene Yisrael bu berahayı Amida’nın ilk berahasını telaffuz etmek sureti ile dile getirecektir. “Veesha legoy gadol – E.loe Avraam, vaavareheha – E.loe Yitshak, Vaagadela şemeha – E.loe Yaakov” anlamını taşıyacak ama asıl berahanın sahibi olan Avraam ile beraha nihayet bulacaktır. Bu da bütün Amidalar’ın ilk berahası olan “magen Avraam” berahasıdır.

RaMBaN tarafından verilen bir açıklamaya bakarak ataların ve ata annelerin ne denli önemli olduklarına bakalım: Bu kez sadece  Gematria ile değil aynı zamanda  isimdeki harf sayısı ile bir sonuca varmaya çalışacağız: Avraam beş, Yitshak ve Yaakov dörder harften ibaret yazılırlar. Bunların toplamı 13 sayısına eş değerdir. 13 sayısı da hem Aava yani sevgi hem de Ehad yani “tek” sözcüğünün Gematria değeridir.    Ataların bu dünyaya kattıkları en önemli değer Tanrı’nın Tek olduğunun yaygınlaşması, bilinmesi ve elbette ki Tanrı sevgisi ile hareket edilmesidir. Benzer şekilde ata annelerin isimlerini oluşturan harflerin sayısına bakalım: Sara dört, Rivka dört Rahel ve Lea ise üçer harften oluşan isimlere sahiptirler. Bunların toplamı da 13 sayısını verir ki ata annelerin atalar gibi davrandıklarının bir başka kanıtıdır. Bu iki sayıyı topladığımızda Tanrı’nın dört harfli isminin Gematria değerine ulaşırız ki bu da Tanrı’nın isminin atalar ve ata annelerin varlığı ile dünya çapında bilindiği ve tanındığı sonucunu bizlere öğretecektir.

Burada hanımların bir soru sormaları gerekir. Eğer Tanrı’nın isminin yaygınlaşmasında hem ataların hem de ata annelerin birlikte çabaları olduysa neden Amida’da sadece ataların isimleri vardır da ata annelerin yoktur. Hiçbir Gematria hesaplamasına, ilk harf son harf tartışmasına girmeden metnin kendisinde hem ataların hem de ata annelerin bulunduğunu görmek mümkündür. Şu cümleye bakalım: “Umevi goel livne beneem lemaan şemo beaava – çocuklarının çocuklarına Kendi ismi onuruna sevgi ile kurtarıcıyı getiren.” Bu cümledeki son sözcük “aava” yani er ikisinin isim harf toplamlarında bulduğumuz sözcüktür. Ancak başında “bet” harfi vardır ve bu da 2 sayısını simgelemektedir. İki kez sevgi sözcüğünün kullanılması bizlere sadece ataların değil ata annelerin de burada bulunduğunu göstermektedir.

Kipur dualarında 26 kez tekrarlanan ve herkesin bildiği bir bölüm vardır. “E-l meleh” burada şöyle bir cümle geçer: “E-l oretanu ayom berit şelos esre. Zehor lanu ayom berit şeloş esre – bize bu gün 13’lük akdi öğreten Tanrı bu gün 13’lük akdi hatırla.” Burada temelde sözü edilen Tanrı’nın 13 kelimelik merhamet özellikleridir. Ancak derinde ifade edilen ve iki kez sözü edilerek hatırlanması istenen Tanrı’nın atalar ve ata annelerle yaptığı 13 + 13’lük akdi hatırlamasıdır.

Toledot peraşasında Yitshak ve Rivka çocukları olması için dua etmektedirler. Raşi “vayetar Yitshak L’A-donay lenohah işto – Yitshak karısı için Tanrı’ya dua etti” pasuğunda ilginç bir yaklaşım sunar. Yitshak ve Rivka her ikisi de farklı köşelerde dua etmekteydiler. Raşi bunun için “bu ve bu “ köşeler ifadesini kullanır ki “zu” sözcüğü sayısal olarak 13’e eşittir. Yitshak erkeklerin tarafını tamamlayacak 13, Rivka da kadınların tarafını tamamlaması gereken 13 için Tanrı’ya yakarmaktaydılar.  Atalar ruah akodeş ile gelecekte onlar için belirlenenleri yaşayabilmek ve geleceği inşa edebilmek için Tanrı ile iletişime geçmekten hiçbir zaman geri kalmamışlardır. Yitshak geleceğini kurmak için “siha – konuşma” yöntemiyle dua ederken Yaakov Moria dağında Tanrı ile “vayifga – buluştu” buluşarak geleceğini anlatan vizyonu görmüştür. Esav ile karşılaştığında bile ölüm korkusu onu Yaakov adı altında sarmışken bile geleceğini kurmak için bu korkusunu yenmiş, melekle savaşında bütün zorluklara karşın direnmiş ve Esav’ın karşısına bambaşka biri Yisrael olarak çıkmıştır.

        

 

                                                                                          DİVRE TORA

                                                                                      Rav Naftali Haleva

Peraşa’nın başında Tanrı’nın Avraam’la temas ettiğini görmekteyiz. Raşi; Tanrı’nın, sünneti sebebiyle rahatsız olan Avraam’ı  ‘’ ziyarete geldiğini ‘’ belirtmektedir. Bikur Holim, insan şefkatinin en büyük örneklerinden biri olarak kabul edilir ve peraşamıza bakılırsa, insanın Tanrı’yı kendine örnek alması konusundaki  yollardan  biridir. Bikur Holim’in doğası ve önemi hakkında Hahamlarımız’ın söylediklerini anlayabilmek için, temel bir konuyu kavramakgerekir. Hahamlarımız hastalığı doğal bir olay olarak algılamamışlardır. Hastalık, normalden bir tür sapma olduğu için, Tanrı’nın bizleri her zamankinden daha yoğun bir dikkatle incelendiği bir zamanı işaretler. Bir yandan bu özel ilgi, özel bir tehlike anlamına gelebilir: Bir kişi her zaman hastalanmamak için dua etmelidir; zira hastalanırsa kendisine (bir bakıma) ‘’bir faziletini göster de kurtul ‘’ denir. (Talmud Şabat 32b) Başka bir deyişle, hasta kişi bir anda, yaşamayı hak ettiğine dair bir delil gösterme yüküyle karşı karşıya kalır. Diğer yandan Tanrı’nın özel ilgisi, bir tür ayrıcalıktır da. Talmud’a göre, Tanrı’nın Kutsal Varlığı  (Şehina), hasta kişiye destek olur ve yatağının başucunda bekler (Talmud Şabat 12b).  Bu sebeple bir hasta ziyaretine gidildiği zaman, ondan  çok yüksek bir hizada oturmamak gerekir.

Hasta ziyaretindeki  temel mitsva, o kişinin ihtiyaçlarını gidermektir. ‘’Bikur Holim’’ ifadesi tam olarak ‘’hasta ziyareti’’ değil, ‘’hastayı gözetmek’’ anlamına gelir. Bu elbette, hasta kişinin durumunda positif etki yaratacaktır. Fakat hasta ziyaretinin, hasta üzerinde manevi bir etkisi de vardır. Hahamlarımız, şefkat belirten davranışların (gemilut hasadim) Tanrı’ya bağlanmanın bir yolu olduğunu belirtiler. Zira bu, dünyaya her an sonsuz iyilik bahşeden Tanrı’nın izinden gitmek anlamına gelmektedir. (Talmud Sota 14a) Bu da  bizim kendi davranışlarımızla ortaya çıkan bir durum olduğu ve hastanın vesilesiyle gerçekleştiği için, hastanın durumunda olumlu etki yaratacaktır.

Talmud, hasta ziyaret eden bir kişinin dört berahaya hak kazandığını belirtir.

1. Yetser Ara – Kötü Eğilim’in bu kişi üzerindeki etkisi hafifler.

 2. Kişi olası sıkıntılardan korunur.

3. Şereflendirilir

4. Sadık dostlara sahip olur. (Nedarim 40a)

Prag’lı Maaral bunların, ziyaret edilen hastaya  bahşedilen berahalarla paralel olduklarını belirtir. Hasta bir kişinin de Yetser Ara‘sı zayıftır; gelen ziyaretçi onun çektiği sıkıntıyı azaltmıştır, onu onurlandırmıştır ve kendisine sadık bir dost olduğunu ispat etmiştir. 

 Hasta kişileri ziyaret etmek bazen  hayat bile kurtarabilir. Rabi Akiva’nın bir öğrencisi bir gün aniden rahatsızlanır. Bu öğrencinin, öğrenim hayatında önemli bir başarısı olmadığını düşünen, Rabi’nin bazı öğrencileri, onu ziyaret etmenin itibarlarını zedeleyeceğini düşünürler. Rabi Akiva bazı öğrencilierinin bu dugusuzca davranışına çok  sinirlenir. Öğrencisinin evine bizzat kendisi gider; onun tüm ihtiyaçlarını karşılar ve tedavisi sırasında ona özel bir ilgi gösterir. Öğrencisi iyileştiğinde Rabi’ye şöyle der: ‘’Efendim hayatımı kurtardınız !’’ Kısa bir süre sonra bütün öğrencileri bir araya geldiğinde Rabi Akiva derse şu sözlerle başlar: Şunu bilin ki hasta birini ziyaret etmemek onun kanını dökmekle eşdeğerdir.

Hastaları ziyaretin temel sebebi, ihtiyaçlarını gidermek ve iyileşmeleri için dua etmektir. Bir hastayı ziyaret edip dua etmeyen bir kişi görevini yerine getirmemiş sayılır. Bir kişi bir hastanın iyileşmesi için dua ettiğinde, Tanrı’dan bu hastayı ‘’Bene Yisrael’in tüm hastalarıyla beraber’’ iyileştirilmesini dilemelidir. Bunun sebebi, birden çok kişinin Tanrı katında değerli olma ihtimalinin daha fazla oluşu ve topluluk içindeki birinin hatırına diğer kişilerin de iyileşmesinin sağlanabilmesidir.

El Na Refa Laem dualarıyla Tanrı tüm hastalarımıza en yakın zamanda şifa versin.

                                                                ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                   RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

D- “Bore peri a-Ets “ ve “ Bore peri a-Adama “ berahaları

Ağaçta yetişen bütün meyva çeşitlerine “Bore peri a-Ets”, toprakta yetişen çeşitli meyva ve sebzelere “Bore peri a-Adama” berahaları söylenir. Alaha`ya göre bir bitkiye “ağaç” demek için, boyu ve cüssesi bir fonksyon taşımaz. Bitki bodur ve cılız olabilir, meyvasına yine de “a-Ets” berahası söylemek gerekir. Aksine boyu yüksek ve görkemli olabilir, yine de meyvasına “a-Adama” berahası söylenir.

Alaha`ya göre ağacın tarifi nedir? Gövdesi ve dalları seneden seneye aynı kalan ve genellikle yaprakları ve meyvaları senede bir yenilenen her bitki çeşidi, “ağaç” vasfını taşır ve meyvalarına “a-Ets” berahası denir. Gövdesi ve dalları seneden seneye değişen muz ve papaya gibi ağaçlar, boyları yüksek olsa bile, meyvalarına “a-Adama” berahası denir.

“a-Ets”  ve “a-Adama” berahaları meyva ve sebzelerin yenildikleri her durumda, yani taze, pişmiş (komposto), turşu ve tatlı (dulse) şekillerinde söylenir. Bir şartla ki hangi meyva veya sebze olduğu görülüp anlaşılabilsin. Örneğin, elma veya portokal tatlılarında, yenilen parçanın portokal veya elma olduğu teşhis edilebilsin, farkedilebilsin. Mahiyetini kaybedecek kadar ezilmiş veya pelte durumuna gelmişse, ona “Şeakol “ berahası  demek gerekir.

Olgunlaşmamış, zorlukla da olsa yenilemiyecek kadar ham olan meyvalara            “ a-Ets “  berahası söylenmez. Bu durumda onları yemekte ısrar edenler “ Şeakol “  berahası demelidirler. Taze durumlarında çiğ yenilmesi mümkün olmayan patates ve kabak gibi sebzeler, çiğ olarak yenmek istenildiğinde “ Şeakol “ berahası, pişirilip ekmeksiz yenildiklerinde “ a-Adama “ berahası denir. Havuç çiğ olarak yenildiğinde berahası “ a-Adama “ dır.

Etrafı genellikle beyaz şekerle kaplanmış badem olan, “ düğün şekeri – alkonfitgibi şekerlere yukarıdaki kurallara göre “ a-Ets “ berahası demek gerekmesine rağmen, âdetlerimize göre “ Şeakol “ berahası söylenir. Posek’lere göre onu kırmalı, bademine “ a-Ets “ , şekerine ise “ Şeakol “ demek gerekir. (Kitsur Şulhan Aruh Mekor Hayi0/14)

Meyvaların çekirdekleri yenilebildiklerinde, çekirdek, meyvanın berahası ile  hova’ dan çıkar. Yalnız çekirdekleri yemek istendiği taktirde “ Şeakol” berahası söylenir. Meyvası yalnız içindeki çekirdekleri kullanmak için ekilen beyaz kabak,    ay çiçeğı veya karpuz çekirdeklerine  “ a-Adama “ berahası denir.

Cinsi hiçbir zaman olgunlaşmayan, ağaçta kuruyup düşen meyva çeşitlerinden tatlı yapıldığında , örneğin incir tatlısına ( dulse de igo ) meyvası bütün olmasına  rağmen “ Şeakol “ berahası denir.

                                                                                         TARİHİMİZDEN

                                                                                     RABİ ELİYAU BEN HAYİM

Takriben 1530 yılında Edirne’de İspanya ve Portekiz sürgünlerinin yoğun olarak yaşadığı yerde doğdu. Çocukluğunda bilge Rabi Mordehay Matalon’un yanında yetişti. Oldukça genç bir yaşta  iken Edirne’den ayrıldı ve imparatorluğun başkenti istanbul’a yerleşti. Aynı yıllarda sultanın fermanı ile Hahambaşı olarak atandı. Gerek yüksek bilgisi ve gerekse çalışmaları kendisinden “Rabenu Ner Yisrael – Yisrael’in ışığı rabimiz” şeklinde söz edilmesine neden oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminde başladığı görevini Üçüncü Mehmet dönemine kadar kırk yıl boyunca idame ettirdi.

Rabi Eliyau Ben hayim birçok kitabın yazarı olduğu gibi Alahik ve Talmudik eserlere de yorum ve açıklamalar yazmıştır. 1602 yılında vefat eden Rabi Ben Hayim imparatorluğun yükselme döneminde olduğu gibi duraklama döneminin başında da olağanüstü hizmetleri ile bilinmektedir. 

 

                                                                                      MİMAAYAN

                                                                                  KAYNAKLARIMIZDAN                                                                                                                                                                                                                         
                                                                                       Rav İsak Alaluf

Avram'a verilen emrin satır araları...

Peraşanın başında Tanrı’nın Avraam’a baba evini terk etmesini ve Kendisi’nin göstereceği bir diyara  gitmesini söylediğini Avraam’ın da bu emre hemen itaat ettiğini görmekteyiz. Buna benzer şekilde Tanrı Avraam’ı dokuz sıvandan daha geçirmiş ve atamız her seferinde de başarılı olmuştur. Avraam’ın baba evini terk etmesi ve Tanrı’nın ona verdiği berahanın kaynağını daha iyi algılayabilmek için öncelikle peraşamızın başında yer alan pasukların anlamını ve satır aralarında gizli olan anlamları okumaya çalışalım.

 “Toprağından, doğduğun yerden ve baba evinden kendin için sana göstereceğim diyara git” ( Avraam! Senin değil ancak Ben’im uygun gördüğüm yere gideceksin) “Seni büyük bir millet yapacağım” (Tabii ki sen de büyük bir millet olmana hizmet edecek temel prensipleri ve belirli bir yaşam tarzını benimseyeceksin) “ve kutsal kılacağım ve ismini büyüteceğim” (bu nedenle Ben’in berahama ve başkalarının seni önemli biri olarak tanımasına uygun ve layık olacak şekilde davranacaksın) “ve seni kutsayanları kutsayacak, sana lanet edenleri lanetleyeceğim. Ve dünyanın tüm aileleri senin sayende kutsal kılınacaklar.” ( Diğer insanların senin gibi olmaya özenecekleri şekilde örnek bir yaşam sürmelisin.) “Ve Avram Tanrı’nın kendisine konuştuğu şekilde gitti” (Avram Tanrı’nın kendisinden istediği her koşulu kabul etti.)

 Avraam olgun bir yaşta yetmişbeş yaşında kendi isteklerini değil sadece Tanrı’nın emrini yerine getirmek için toprağını ve baba evini terk etmektedir.

 

                                                                   

                                                                                             HAFTANIN SÖZÜ

                                                                          Bilgeliğin  başlangıcı Tanrı korkusudur

                                                                                                 (Teilim 111/10)