Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

11 HEŞVAN

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:09

17:21

-----

Yeruşalayim

16:04

17:17

Tel Aviv

16:25

17:22

9 KASIM

Tel Aviv

16:20

17:19

İstanbul

17:38

18:17

2019

İstanbul

17:31

18:10

İzmir

17:43

18:32

İzmir

17:37

18:27

LEH LEHA-  לך לך

 

PERAŞA ÖZETİ 

[www.chabad.org] 
(Bereşit 12:1-17:27) 

Noah'tan sonra on nesil daha geçmiştir. İnsanoğlu bir kez daha manevi düşüş içindedir. Yaratılış'ın 20. nesli olarak Avram doğar. Dünyayı gözlemleyerek, Avram Tanrı'nın Varlığı'na dair kaçınılmaz gerçeğe ulaşır ve sonunda Tanrı'nın kendisi ile iletişim kurmasına hak kazanır.

Tanrı Avram'a ülkesini, akrabalarını ve babasının ailesini terk ederek, kendisine göstereceği bilinmeyen bir ülkeye gitmesini söyler ve orada büyük bir millet haline geleceğini vaad eder. Avram söyleneni yapar, yanına eşi Saray'ı, yeğeni Lot'u, hizmetkarlarını ve Tanrı'ya yaklaştırmış olduğu diğer insanları alarak yola koyulur. Kenaan topraklarına geldikleri zaman, Tanrı Avram'a görünür ve buranın, Avraam'ın çocuklarına vereceği ülke olduğunu bildirir. 

Kenaan 'da kıtlık başlar ve Avram yiyecek sağlamak için Mısır'a göç etmek zorunda kalır. Avram Kenaan Bölgesine, Mısırlılar'ın kendisine verdiği büyük bir zenginlikle döner. Çobanları arasında çıkan "iyi otlak" kavgası sonucunda Avraam, yeğeni Lot ile yollarını ayırmaya karar verir. Lot, Yarden ovasındaki zengin, ancak sınır derecesinde yozlaşmış Sedom kentinde yaşamayı tercih eder.

Bölge krallıkları arasında patlak veren savaşta Sedom yenilgiye uğrar; Lot esir düşer. Avram, adamlarını toparlar ve kendisinden sayıca çok fazla olan karşı gücü yenilgiye uğratarak Lot'u kurtarır. Sedom kralının ganimetten pay teklifini ise reddeder. 

Kehanetsel bir anlaşma ile Tanrı Avram'a, çocuklarının yabancı topraklarda 400 yıl boyunca sığıntı olacaklarını, ancak bunun sonunda, ebedi mirasları Kenaan'a, büyük bir zenginlikle döneceklerini bildirir.  

Kısır olan Saray, Mısır'lı hizmetkarı Agar'ı, aileye bir çocuk kazandıracağı ümidiyle Avram'a ikinci eş olarak verir. Agar, hamile kalır ve Yişmael'i doğurur.  

Tanrı Avram'a sünnet olmasını ve Kendisi ile yapmış olduğu antlaşmanın simgesi olarak tüm nesillerinin de sekiz günlükken sünnet (Berit-Mila) olmalarını emreder. Tanrı Avram'ın ismini Avraam, Saray'ınkini de Sara olarak değiştirir. Kendisinin 99, Sara'nın ise 89 yaşında olduğu bir zamanda, Tanrı'dan, Yitshak'ın doğacağına dair söz alan Avraam, daha önce hem kendisi sünnet olur, hem de Yişmael ve kendisine bağlı diğer tüm erkekleri sünnet eder.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ 

Şabat günlerinin çıkışını sağlayan Kiduş benzeri duaya “avdala” ismi verilir. Bu sözcük İbranice’de “leavdil – ayırmak” fiilinden türer. Rabiler Şabat girişinin Kiduş ile olması gerektiği gibi çıkışının da öyle olması gerektiğini öğretirler. Avdala aynı zamanda “yom tov” dediğimiz bayram günlerinden çıkışta da okunur. Şabat çıkışında Avdala okunduğu zaman dört beraha söylenir. İlki şarap berahası olan “bore peri agefen” kutsamasıdır. Onun ardından güzel kokulu baharatlar için “bore mine besamim” berahası söylenir. İzmir gibi cemaatlerde kokulu baharat yerine “adas” bitkisi koklanır ve “bore atse besamim” berahası söylenir. Adas olmadığı zamanlarda koklanan limona da “anoten reah tov baperot” berahası söylenir. Üçüncü beraha meşale gibi yanan bir muma söylenen “bore meore aeş” berahasıdır. Bu beraha sadece Şabat ve Kipur çıkışında söylenir. Dördüncü beraha “amavdil ben kodeş lehol” berahasıdır. Yom tov çıkışlarında sadece birinci ve dördüncü beraha söylenir.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK

Rav İsak Alaluf
PROTOTİP 

Avraam Avinu’nun hayatındaki en önemli denemelerden biri Kenaan topraklarına gelir gelmez karşılaştığı kıtlıktır. Son derece rahat yaşadığı toprakları terk eden Avraam Tanrı emri ile Kenaan topraklarına gelir ancak burada beklediğinden farklı bir şeyle kıtlık tehlikesiyle karşılaşır. Bunun üzerine de Kenaan topraklarını geçici olarak terk etme kararı alır ve Mısır ülkesine gider. Tora bizlere yolda Sara ile arasındaki konuşmasını da aktarmaktadır. Avraam eşine çok güzel bir kadın olmasından dolayı Mısır’a geldiklerinde kendisini kardeşi olarak tanıtmasını ister. Çünkü ancak bu şekilde hayatta kalabilme ve iyilik bulabilme şansına sahip olacaktır. Avraam’ın öngörüsü gerçekleşir Sara güzelliği ile dikkat çeker ve Paro’nun sarayına alınır. Bu arada Avraam da hediyelerle taltif edilir. Ancak Tanrı Paro’ya büyük darbeler göndermektedir. Paro gerçeği anlar ve kendisini tsadik gibi gösterir. Avraam’ı suçlar ve onları Mısır ülkesinden gönderir. 

Tora’da basit ve anlaşılabilir bir öykü olarak karşımıza çıkan bu öyküye yakından bakacağız. Öncelikle toprakta nasıl bir kıtlık olmuş olabilir? Avraam bu kadar inançlı biriyse o inancı nereye gitmiştir? Avraam’ın yaşayabilmesi için ne kadar bir bolluğa ihtiyacı vardır? Eğer gerçekten Tanrı inancı olsa buna gerek kalmazdı. Çünkü Krallar kitabında çölde üç yıl kadar kalan Eliyau Anavi’ye her gün kuzgunlar yemek getirmektedirler. Eğer bu mucize Eliyau için olduysa Tanrı inancına sahip olan Avraam için de olması işten bile değildir. Nasıl bir kıtlıktır ki Avraam Mısır ülkesine gider ve burada hem kendisini hem de eşini zor durumlara sokacak adımlar atar. Kenaan ülkesinde açlık vardır ama idare edebilmek de mümkün olabilir. Bu sorular belki birçoğumuzun aklından geçen sorulardır ancak asıl bu soruları soran büyük bilgin Ramban’dan başkası değildir. Ona göre Avraam istemeden de olsa büyük bir yanlış yapmıştır. Kennan ülkesinde kalıp Tanrı’nın kurtuluşunu bekleyeceğine tehlikelerle dolu Mısır diyarına gitmiş kendini ve eşini büyük bir tehlikenin içine atmıştır. Ramban açıklamasının sonunda İbraniler’in iki yüz on yıl sürecek Mısır sürgününün nedenlerinden biri olarak bu Mısır’a gidiş gösterilir. Çünkü Tanrı Avraam’a Mısır’a değil Kenaan’a gitmesini söylemiştir. Bunun sonuçlarından biri de Mısır sürgünüdür.

Bu kadar sert ifadelerle Avraam’a yüklenen Ramban açıklamasının devamında çok farklı şeyler söylemektedir. Kıtlıkta Avraam canını yaşatmak için Mısır’a inmiştir burada Mısırlılar tarafından sıkıntılara maruz kalmıştır. Tanrı duruma müdahale ederek Mısırlılar’ı cezalandırmıştır ve sonunda da Paro Avraam’dan ülkeyi terk etmesini istemiştir.

Ramban devam eder. Avraam’ın başına gelen bu hikaye gelecekte Yahudi halkının başına geleceklerin bir prototipi konumundadır. Yıllar sonra Avraam’ın torunu Yaakov da aynı nedenlerden dolayı Mısır ülkesine gitmek zorunda kalır. Dünyada kıtlık vardır ve tek yaşanabilecek yer Mısır’dır. Yaakov çok az bir toplulukla “bimte meat” Mısır ülkesine göç eder. daha sonra Mısırlılar İbrani kadınlarını almaya yeltenirler. Bunu da bizzat Paro emri ile yapar: “Kol aben ayilod layora taşlihuu vehol abat tehayun – her doğan erkeği nehre atın ve kızları yaşatın. Nasıl ki Paro Avraam’ın eşini almak istemişse benzer şekilde de Mısırlılar İbrani kadınlarını elde etmeye çalışmışlardır. Nasıl ki Tanrı Avraam’ın karısı Sara’yı aldığı için Paro’yu cezalandırdıysa aynı şekilde de İbraniler’e işkence eden Mısırlılar yaklaşan Pesah bayramında okuduğumuz gibi on bela ile cezalandırılmışlardır. Nasıl ki Avraam Mısır’ı çok zengin olarak terk ettiyse benzer şekilde de Moşe liderliğinde İbraniler Mısır’ı altın ve gümüşle terk etmişlerdir. Nasıl ki Avraam bizzat Paro tarafından Mısır’dan eskort edilerek gönderilmişse aynı şekilde Bene Yisrael Mısır çıkışında bizzat Paro tarafından eskort edilmişlerdir. İşte Ramban bundan dolayı Avraam’ın Mısır seyahatini İbraniler’in Mısır sürgününe hazırlayacak bir iş seyahati gibi görür. Bu seyahat bir korku veya inanç eksikliğinden dolayı gerçekleştirilmemiştir. Burada Midraş’a göre Tanrı’nın Avraam’a bir emri vardır. “Git ve çocukların için gidecekleri yolu hazırla.”  

Ramban’ın suçlayıcı tavır dolu açıklamasından sonra farklı bir perspektif sunması ve bu şekilde Avraam’ı haklı çıkarması Tora’da çok sık olmasa da bilinen bir durumdur. Humaş öğrenmek Tora’nın belki de en zorlu çalışmasıdır çünkü her cümle birbirinden farklı görüşlerle açıklanabilir. Tora elimizde tuttuğumuz bir mücevhere benzetilecek olursa elimizde onu her çevirdiğimizde farklı bir parlaklık görebilme şansımız vardır.

İzmir kökenli Rabi Hayim Palaçi Tora’nın son pasuğu ile ilk pasuğu arasındaki ilişkinin ne olduğunu sorgulayan bir kitap yazmıştır. Bu pasukların birbiriyle bağlantılı olduğunu yüz elli farklı açıklamayla öğretmektedir. Rabi Palaçi Tora’nın yetmiş açıklaması vardır sözünü her Tora öğrenen Yahudi’nin yetmiş açıklaması vardır şeklinde etüt eder. Bu da Tora’nın açıklamalarını öğrenmek için ne kadar uzun vakte ihtiyacımız olduğunu kanıtlar.

Zohar Akadoş yukarıdaki öyküyle ilgili iki farklı görüş öne sürer. Birinci görüşe göre izin almadan Mısır’a giden Avraam kendi çocuklarının burada dört yüz sene kölelik yapmasına neden olmuştur. Bu görüşe göre Ramban ilk açıklamasında Zohar’dan Rabi Yeuda’nın açıklamasını esas olarak almıştır.   Buna karşın Rabi Şimon bar Yohay şöyle der: Bütün bu hikayede büyük sırlar vardır. Bunun içinde de büyük gizemler vardır. Her ne kadar Avraam Mısır’a gitmemeli ise de bunu sadece çocuklarına bir yok hazırlamak için yapmıştır. Böylece Paro on tane seza almış, İbraniler Mısır’ı büyük bir zenginlikle terk etmişlerdir. Bu iki farklı görüş Zohar’da bir tartışma olduğunu bizlere göstermektedir. Ramban burada hem Rabi Yeuda’nın hem de Rabi Şimon’un görüşlerine yer vermektedir.  Genelin kabul ettiği görüş Zohar’ın yazarı olan Rabi Şimon bar Yohay’ın görüşüdür.

Bir tsadik kendisine konuşma fırsatı verilirse birçoklarını doğru yola döndürmeye muvaffak olur. Ancak kendisine konuşma fırsatı tanınması gerekir. Eğer bu fırsat verilmezse karşısındakini etkileme şansı yok denecek kadar azdır. Örneğin bir cemaat üyesi Rabi’nin derslerine bir süre geldikten sonra gelmeyi keser. Rabi ona bunun nedenini sorunca açık yüreklilikle cevap verir. Derslere gelmeyi kestim çünkü etkilenmeye de değişmeye başladım.

Avraam Paro ile karşılaştığında eğer Sara’nın eşi olduğunu söyleseydi Paro ile konuşma fırsatı bulamadan öldürülürdü. Kardeşi olduğunu söyleyinde, gerçek ortaya çıkıp da Paro bizzat onu Mısır’dan yolcu edince konuşma fırsatı doğar. Avraam belki Paro’yu Tek Tanrı inancına dahil edemez ama Mısır’dan Hagar adında bir kızla ayrılır. Hagar Paro’nun kızıdır. Paro kızının sarayda prenses olmasındansa Avraam gibi birinin hizmetçisi olmasını yeğlediğini söyler ve kızını Avraam’ın hizmetine verir. Hagar Avraam’ın sadece hizmetçisi değil gelecekte onun eşi olma onuruna da erişir.

Basit bir öykünün içeriği araştırıldığı zaman Rav Palaçi’nin de söylediği gibi inanılmaz sonuçlara ulaşmak mümkün olabilmektedir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN

Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Maaser için ayrılan para hangi durumlarda kullanılabilir?

Tora öğrenimi yolunda çocuklarını yönlendiren kişi çocuklarının evlenmesi, ev, mobilya gibi ihtiyaçlarının karşılanması için maaser için ayırdığı parayı kullanabilir. Paranın kullanımında en öncelikli olanlar yakın aile fertleridir. Eli darda olan bir kişi verememe durumunda ise durumu düzeldiğinde maaser vereceğini dile getirmelidir.  

DİVRE TORA

Rav Naftali Haleva

İçimizdeki Şarkıyı Dinlemek ve Sözlerine kulak vermek 

Avraam’ın yeğeni halkının ahlaksızlığıyla ünlenmiş Sedom şehri yakınlarında çadırını kurar. Bu arada; Kenaan’ın güneyinde, aralarında Sedom ve Amora’nın da bulunduğu beş krallık, on iki yıl boyunca vergi ödedikleri Elam Hükümdarı Kedarlaomer’e karşı ayaklanırlar. Bunun üzerine; Kedarlaomer de üç müteffik kral ile birlikte, isyanı bastırmak için harekete geçer. İsyan bir savaşa dönüşür ve savaştan Kedarlaomer galip çıkar. Savaşın galipleri Sedom ve Amora’nın bütün mallarını yağmalarlar ve halkının büyük bir kısmını da esir alırlar. Esirler arasında Lot da vardır. Yeğeninin esir alındığını duyan Avraam, yanına adamlarını alır ve Kedarlaomer’le savaşır. Sonuçta da savaşı kazanıp, Lot’u ve de esirleri mallarıyla birlikte kurtarır. Sedom Kralı, Avraam zaferinden dolayı kutlamak amacıyla, karşılamaya çıkar ve Avraam’ın, Kedarlaomer’den kurtardığı tüm mallarını, bir teşekkür ifadesi olarak, ona hediye etmek ister. Ancak Avraam bunu kabul etmez.

Karşılığında Kral’a şu şekilde cevap verir: ‘’ Ellerimi, Tanrı ‘En yüceye göklerin ve yeryüzünün Yaratıcısı’na kaldırıyorum. İplikten, ayakkabı bağına kadar, sana ait olan hiçbir şeyi almayacağım ve sen ‘Avraam’ı zengin eden benim’  demeyeceksin.’’  Tora’yı yorumlayan Rabilerimiz Avraam bu cümlelerle yemin aldığını belirtirler.

Midraş Talpiyot kitabını derleyen, 18 yy İzmir Rabilerimizden Eliyau Kohen, Avraam’ın bu kelimelerle yemin etmediğini ve bu sözlerle bir şarkı söylediğini ifade ediyor. Bu yoruma göre Avraam, Sedom Kral’ın karşısında şarkı söylemiş ve bu şarkı ile birlikte savaş sırasında kendisi ve askerlerinin suçsuz insanların öldürmemesi için dua etti.

Bu midraşı farklı bir bakış açısı ile yorumlayabiliriz. Her insanın bu dünyaya farklı bir katkısı vardır.

Bu katkı kişinin hayata bakış açısı, yeteneği, hassasiyetine ve başkalarına yardım etme şekline göre şekillenir. Sembollik olarak kişinin bu özel katkısı bir şarkı olarak ifade edilebilir. Bu dünyada yaşayan her insanın amacına ve hedeflerine göre yaşamını ifade eden özel bir şarkısı ve melodisi vardır.  Buna paralel olarak Avraam, Sedom Kralı’nın karşısına çıktığında kendi yaşamını, inancını, ideolojisini dile getiren bir şarkıyı söylemek amacı ile Kral’a, ‘’ Ellerimi, Tanrı ‘En yüceye göklerin ve yeryüzünün Yaratıcısı’na kaldırıyorum.’’ dedi.

Avraam’ın Kral’a söylediği bu sözler aslında tüm insanlığa hitaben söylenen bir mesajdı ve tek Tanrı inancını, ahlaki monoteist fikrini ifade eden bir şarkıydı. Aslında insanoğlu da birbirlerine buna benzer inançlarını ifade eden melodiler ve şarkılar söyleme isteğindedir ama zamanla kendilerine özel bu melodilerini çeşitli nedenlere söylemeye cesaret edemezler ve sonucunda bu güzel melodiler unutulmaya yüz tutar. Avraam, tüm insanlığa devrim olabilecek bir şarkıyı çekinmeden söyledi.

Pagan dünyasının yoğun olduğu o dönemde büyük bir cesaretle o şarkıyı söyledi. Kendisinin söylediği bu sözler herkesten farklı ve özel sözlerdi. Tüm dünya bir yerde dururken, Avraam ise öteki tarafta durmayı başardı. Böyle bir durumda olmasına rağmen şarkıyı söyledi.

Her bir inançlı insanın kendisine ait özel bir şarkısı ve melodisi vardır. Bize ait bu şarkı herkes tarafından beğenilmeyebilir, takdir görmeyebilir ve bazı durumlarda işitilmek bile istenmeyebilir; Ama bütün bunlara rağmen inancımızı ifade eden, bizim için önemli bir yer teşkil eden, bu şarkıyı söylemeye cesaret etmeliyiz. Kendimize ait içten gelen şarkıyı unutmaya yüz tutmamalı ve Avraam’ın, Sedom Kralına karşı söylediği gibi aynı güven ve cesaretle dile getirilmelidir.

Teilim kitabında geçen şu cümleye kulak verelim. Şiru LAd Şir Hadaş….Tanrı’ya yeni bir şarkı söyleyelim… Her birimizin derlediği melodi ve şarkının kelimeleri aslında yaşamımıza renk katan, mutluluk getiren, etrafımıza enerji ve inancı aşılayan bir güçtür. Bu şarkı yaşımız büyüdükçe eskide kalabilir ama aslında bu şarkı gün ve gün manevi olarak büyüdükçe, tazeliğini ve enerjisi kaybetmeyebilir.  Yeter ki o şarkıyı söyleyelim ve o şarkının sözleri yaşamımıza adapte edelim. 

HAFTANIN SÖZÜ

Kişi kendini her zaman yarı haklı yarı haksız görmelidir. Bir mitsva yaptığında övgüye hak kazanır çünkü iyiliğin tarafına doğru eğilmiştir. Günah işlediğinde ise yanlış tarafa eğim göstermiştir. (Midraş Kohelet Raba 10/1)