Yazdır

Bu Hafta İçin Saatler

11 AV

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

19:01

20:15

-----

Yeruşalayim

18:55

20:08

Tel Aviv

19:17

20:17

1 AĞUSTOS

Tel Aviv

19:11

20:10

İstanbul

20:07

20:48

2020

İstanbul

19:58

20:39

İzmir

20:01

20:50

İzmir

19:54

20:43

VAETHANAN- ואתחנן


5 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA TU BE AV

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Devarim 3:23-7:11)

 

Moşe her ne kadar Yeoşua'nın kendisinden sonraki lider olarak seçilmesinden memnunsa da, buna rağmen Erets-Yisrael'e özgü mitsvaları yerine getirebilmek için buraya girmesine izin verilmesi konusunda dua eder. Ancak Tanrı bu isteği kabul etmez. Moşe Bene-Yisrael'e Sinay'daki eşsiz tecrübelerini hatırlatır.

Tora'yı aldıklarında Tanrı'nın Sesi'ni duymuşlar, ancak Tanrı'yı fiziksel olarak algılayabilecekleri herhangi bir şekil görmemişlerdi. Moşe Bene-Yisrael'e, Tanrı'nın Sinay'da açığa çıkışının sadece elit birkaç kişinin değil, Bene-Yisrael'in tümünün şahit olduğu eşsiz ve benzersiz bir tecrübe olduğunu özellikle hatırlatır ve başka hiçbir ulusun Tanrı'nın kendileriyle Bizzat konuştuğunu iddia edemeyeceğini vurgular. Moşe halka özel bir direktif vererek, bu dönüm noktası niteliğindeki olayın her nesilde sürekli anlatılmasını ister.

Moşe daha sonra Bene-Yisrael'in Erets-Yisrael'e girdikten bir süre sonra günah işlemeye başlayacaklarına ve bu sebeple ileride bu topraklardan sürüleceğine dair - doğruluğu tarihçe de kanıtlanmış - bir kehanette bulunur. Bu sürgün boyunca Yahudiler, diğer milletler arasına küçük gruplar halinde yayılmak zorunda kalacaklar ve nüfusları her zaman düşük seyredecektir. Ancak sonunda Bene-Yisrael Tanrı'ya dönecek, Tanrı da onları kabul ederek, ülkelerine geri getirecektir.

Moşe, hata sonucu ölüme sebebiyet veren bir kişinin kaçabilmesi için üç tane "sığınak şehir" belirler. Ardından On Emir'i halka tekrarlar ve onlara Yahudilik'in en temel prensiplerini içeren Şema'yı öğretir. Şema'nın ilk cümlesi Tanrı'nın var ve Biricik olduğuna dair bir tanıklıktır. Moşe daha sonra halkı, maddiyatçılığın tuzaklarına düşmemeleri ve maneviyatı yüksek bir millet olmaları gerektiğini unutmamaları konusunda uyarır. Peraşa, Moşe'nin Bene-Yisrael'e, Erets-Yisrael'e girdikten sonra başka milletlerle karışık evlilik yapmamalarını emretmesiyle sona erer. Zira karışık evlilikler yapıldığı anda halkın kutsal benliği sekteye uğrayacak ve diğer halklardan farkları kalmayacaktır.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ

ברכת הלבנה – BİRKAT ALEVANA

Yaratılış konusunda geçen bir Midraş’a göre başlangıçta ay ve güneş iki ayrı “ışık kaynağı” olarak yaratılır. Ay buna itiraz eder ve “bir ofiste iki müdür olmaz” misali karşı çıkar. Bunun üzerine Tanrı ayın küçülmesini ve güneşe bağımlı olmasını sağlar. Duruma çok üzülen ayın teselli bulması için de her ay Bene Yisrael “ayın kutsanması” ritüelini yerine getirir.

Bene Yisrael aslında aya benzer. Bazen pırıl pırıldır bazen de ortadan yok olur. Bazen yükselir bazen de küçülür. Her ayın yedisi ile on dördü arasında Bene Yisrael “ayın kutsanması” dediğimiz ritüeli gökyüzü açık ve ay net olarak görüldüğünde yerine getirir. Rabiler bu kutsamanın insanın canının sağlığı için önemli olduğunu da eklerler.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
KURALLARLA YAŞAMAK

 

Hukim mi Mişpatim mi? Peraşamızın başında “Şema Yisrael” sözleri ile başlayan bölüm Bene Yisrael’e “hukim” dediğimiz açıklaması olmayan emirlerle “mişpatim” dediğimiz akla yakın açıklaması olan emirlerin uygulanması konusunda uyarılarda bulunan Moşe Rabenu bunun nedenini “lemaan tihyu – yaşamanız için” ifadesi ile vermektedir. Elbette “hok” dediğimiz emirler bilimsel açıklamaları bizden uzakta olanlardır ancak Tanrı emrettiği için bunları ruhumuza kazımak ve bu nedenle yerine getirmek gerekir. “Mişpatim” benzeri emirlerin zaten “mantıklı” açıklamaları olduğundan insan bu konuda çok da sorgulamaya yanaşmamaktadır. Her ikisi de insanın ruhani anlamda yükselmesi için elzemdir ancak “hok” türü olan emirler sadece Tanrı emrettiği için yapıldığından daha hızlı ve net bir ruhani gelişim sağlar.

Gemara Masehet Tamid’de Büyük İskender’in Negev bilgeleriyle olan sohbetini anlatır. İskender sorduğu soruların yanıtlarını aramaktadır. Bazı sorular basit ve açıktır. Cevaplar da açık verilir. “Güçlü olan kimdir” sorusunun yanıtını “kendi isteklerine gem vurabilen” şeklinde veren bilgeler “yaşamak için ne yapmalıdır” sorusuna “kendini öldürmeli”, yaşamamak için ne yapmalıdır sorusuna “kendini yaşatmalı” yanıtını verirler.

Gemara bunu detaylandırmasa da bilgeler bu konuda öğreticidir. “kendini öldürmek” elbette fiziksel olarak yaşamına son vermek değildir. Zaten burada anlatılan fiziksel değil ruhani yaşamdır. Kişi Tanrı’nın isteklerini kendi isteklerinin önünde tutup onları uygularsa zaten yaşam yolunu seçmiş demektir. Bilgelerin “kendini yaşatmak” dediği şey de kendi isteklerini her şeyin üzerinde tutmaktır. Bu belki de fiziksel anlamda mutlu bir hayatı bir yere kadar sağlayabilir ancak ruhani gelişimi olmayan bir yaşam gerçek yaşam olmaktan uzaktır.

Uygulamak: Konumuzun başında emirler ile ilgili bilgi verirken Moşe Rabenu’nun vurgulamak istediği asıl sözcüğü göz ardı etmeden açıklamak gerekir. Moşe “laasot – uygulama” konusunda hassastır. Tora güzelliği, filozofisi, anlamı, içeriği nedeniyle öğrenilir ancak uygulama olmadığı zaman bu yaşam yolunu belirlemekten uzak kalır. Şabat konusunda Kabala’nın gizli öğretilerini araştıran ancak Şabat’ı korumak konusunda hiçbir gayreti olmayan kişi aslında pek de bir şey yapmış sayılmaz. Bu sigaranın zararlarını anlatan bir doktorun herkese açık bir şekilde sigara içmesine benzer. Nitekim benzer sorularla karşılaşan doktor sigaranın zararlarını anlatmanın kendi “işi” olduğunu söyler. Tora bir iş değildir. Tora ancak uygulandığı zaman anlam kazanır.

Motorlar: İnsanoğlunun edimlerini yönlendiren iki motordan söz edilir. Bunlardan birincisi “emet” dediğimiz gerçekler, olması gerekenlerdir. Yolda giden ve düşen bir kişiye yardım etmek bir çıkar veya kendi iyiliğimizi istediğimizden değil etik olarak yapılması gerektiğinden dolayı yapılır. İkinci motor ise “tov” dediğimiz bizler için iyi olan edimlerdir. İşinin başında erken saatte olmak ve onu izlemek bizler için iyi bir davranıştır. Moşe peraşamızda “emet” motorunu gördüklerimizle vermeye çalışır. “Enehem aroot – gözlerinizle gördünüz” ifadesi bunu vurgular. Hemen ardından “vetov lah” ifadesini kullanır bu da bizim için iyi olanı işaret eder. Kısacası Tora’nın yolu bu iki motorun kombine bir şekilde çalışması demektir. Moşe bu ifadelerin ardından da özellikle Roş Aşana ve Kipur günlerinde kullandığımız bir söze gönderme yapar: “Veatem adevekim B’Ad… E.loehem hayim kullehem ayom.” Daha açık anlamıyla Tanrı’ya yapışan kişi yaşama da yapışmıştır. İnsan elinin çok fazla değmediği doğal ortamlarda kişinin kendini Tanrı’ya yakın hissetmesi doğaldır. Ancak bu şekilde yaşamak da mümkün değildir. İşte Tora hem doğallığı hem de güncel yaşamı birlikte sunmaktadır.   

Ekleme ve çıkarma: Peraşamız Moşe’nin çok önemli bir uyarısını daha içerir. Mitsvalara eklememek ve eksiltmemek konusunda Moşe bizi çok kesin uyarır. Talmud tamamlanana kadar Rabiler birçok mitsva eklemişlerdir ve bunlar Mitsvot deRabanan olarak bilinirler. Ancak bunlar Tora’nın mitsvalarına bir ekleme değil bir sınır, bir çit veya bir duvar örmektir. “Uşmartem et mişmarti” emri gereğince Rabiler Talmud tamamlanana kadar bazı ek mitsvaları bize kazandırırlar. Et ve süt


konusundaki en klasik örnek tavuk etinin de süt vermemesine rağmen süt ürünleriyle birlikte yenmemesidir. Rabilerin bu mitsvaları eklemesinin nedeni “yeridat adorot – nesillerin çöküşü” olarak gösterilir. Nesiller Sinay neslinden uzaklaştıkça sorunlar büyümektedir. Nitekim Rabiler tarafından kazandırılan birçok mitsvanın berahası “aşer kideşanu bemitsvotav vetsivanu” şeklindedir. Çünkü Tanrı korunması gerekeni göstermiş Rabiler de bunu yapmıştır.

Magid mi Duvna bize çok yakın gelen bir hikaye anlatır. Günün birinde adamın biri komşusundan bir tencere ister. Ertesi gün tencereyi “doğurdu” ifadesi ile yanında bir tane daha vererek iade eder. Bu birkaç gün devam eder. Bir gün eşinin pırlanta kolyesini ister ancak uzun zaman iade gelmez. Adam buna şaşırır ve arkadaşını arar. Arkadaşı üzgün bir sesle kolyenin öldüğünü söyler. Buna sinirlenen arkadaşı “kolye nasıl ölür” sorusuna adam “doğuran tencereler olduğu gibi ölen kolyeler de vardır” şeklinde cevap verir. Magid mitsvalarla “oynamamak” gerektiğini öğretir. Eklemek bir marifet değildir çünkü zamanı gelince kişi asıl yapılması gerekeni de yerine getirmez.

Mitsvalara dönmüş kişilerde görünen bir durum bu kişilerin “kendi düşüncesinde olmayan” Rabileri hatta büyük bilgeleri beğenmemeleri şeklinde karşımıza çıkar. Kişi kendisi “humra” yapmak isteyebilir ancak mitsva veya alaha bunu emretmemektedir. Ne yazık ki çok görünen vakalarda bu denli yön değiştirenlerin eski duruma döndükleri görülmüştür. Bunun nedeni sindirilmeden daha fazla bir şekilde uygulamaya çalışılan kurallardır. Alaha bunu emretmemektedir.

Rabiler daha da ileri giderek “ekleme” yapanların mitsvanın ruhani karakterini bozduğunu öğretirler. Mitsvayı değiştirmek onun işlevini bozacağından olması gereken etkiyi göstermeyecektir. Zohar AKadoş insan vücudunda iki yüz kırk sekiz organ ve üç yüz altmış beş sinir olmasının nedenini vücudun neşamanın şeklini aldığını ve neşamanın orada olmasının nedeninin Tora’nın emirlerini uygulamak olduğu şeklinde öğretir. Adam topraktan yaratıldığında hiçbir şey ifade etmez. Tanrı tarafından üflenen “nişmat hayim” onu canlı bir insan haline getirir. Vücut Tora’ya göre inşa edilmiştir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

İlaç içmek için içtiğimiz suya beraha söylenir mi?

İlaç içmek için su içen biri suya “şeakol” berahası söylemez. Ancak. Eğer susamışsa ve sudan keyif alıyorsa o zaman “şeakol” berahası söylemelidir. Böyle bir durumda önce susuzluğunu gidermek için beraha söyleyip su içer daha sonra ilacını bir miktar suyla alabilir. Sağlık amacı ile yenen veya içilen tüm yiyecek ve içeceklerden keyif aldığı durumda ve lezzeti iyi ise öncesinde ve sonrasında beraha söylemelidir. Vitaminler de bu guruba girer. Eğer lezzeti kötü ve keyif almasına engelse beraha söylemez. 

 

DİVRE TORA
Rav Naftali Haleva

 

Bu haftaki peraşamız, Yahudiliğin  temellerinden biri olan On Emir’i anlatmaktadır. On Emir’den biri de, anne ve babaya saygı göstermektir. Anne ve babaya saygı, akla son derece mantıklı gelen, hatta tüm dünya milletleri tarafından dahi, Tora yoluyla emredilmemelerine rağmen, kabul gören bir mitsvadır. 

Rambam Tora’nın mitsvalarını açıklarken, sayılı mitsvaya “büyük mitsva” tanımını yapar. Bunlardan biri de anne ve babaya saygı mitsvasıdır. 

Ayrıca Tora’mızda, babasını ve annesini hor görenin lanetleneceğini dile getirmektedir. 

Tora’mızın ilerleyen bölümlerinde Ki Tavo perşasında,  Eval Dağı'nda okunan lanetler arasında, ebeveynle ilgili olan bu lanet diğerlerinden ayrılır. Bu ayırımın sebebi belki de çoğu zaman anne -baba saygısını yerine getirme eksikliğinin çok "hafif" bir ihlal olduğunu düşünmemizdir. Pasuğun tam tercümesine "hor görmek" her ne kadar uygunsa da Raşi ve Rabi Samson Hirsh, bu kelimeyi "ucuzlaştırmak" olarak anlarlar. Bu açıklamaya göre insanın anne babasını yüksek değerde tutma eksikliği lanete neden görülmektedir.


Bu saygıyı bu denli önemli kılan nedir? Baal Aturim, Talmud'dan şu alıntıyı yapar:  "Her insanın yaratılışında üç ortak vardır. Anne, baba  ve Tanrı." dolayısıyla insanın anne babasına gösterdiği saygı, Tanrı'ya duyduğu saygının bir parçasıdır. Bu ortaklığın olumlu bir sonucu da vardır. Hahamlarımıza göre, Eval Dağı'nda ilan edilen tüm lanetlere karşılık, Gerizim Dağı'nda ilan edilen birer beraha vardı.

Buradan anlaşıldığı üzere, insanın anne-babasına yüksek değer vermesi, beraha alması için yeterlidir.
İnsanların ebeveynine itaat "etmemesi" gerektiği durumlar vardır. Ebeveyn ancak çocuklarının Tora'ya aykırı davranmalarını istedikleri zaman çocuklarının anne -babalarının sözünden çıkmaları gerekir. Ancak yine de evlat, onlara saygısını sürdürmekle yükümlüdür. Zira onlar, kendisinin dünyaya gelişinde, Tanrı'nın ortaklarıdır ve yaşamları boyunca böyle kalacaklardır.

Anne -baba Tanrı ortaklığını, İbranice'nin yapısal özelliklerinden de çıkarmak mümkündür. Türkçe'deki  "insan" kelimesinin İbranice'deki karşılığı "Adam" dır ve bu kelime Alef -Dalet-Mem harfleriyle yazılır. "Adam " kelimesini parçalandığımızda bir Alef harfi ve Dam kelimesi "kan"anlamına gelir ve insanın fiziksel özelliğini yansıtır. Alef harfi de İbranice alfabesinin ilk harfi olarak daima Tanrı'yı simgeler. Böylece,  insanın ruhunu veren Tanrı (Alef) ile fiziksel özelliğini (Dam) veren anne -baba'nı Ortaklığı'ndan insan (ADAM) meydana gelir.

Talmud anne baba mitsvasının uygulanışını değişik örneklerle açıklar.
Rabi Tarfon, yaşlı annesinin, yatağına çıkabilmesi için kendisini bir basamak yere sererdi. Bir keresinde Rabi Tarfon, annesinin ayakkabısız olduğunu gördüğünde, ayaklarının taşlı zeminle temasını engellemek amacıyla annesi yürürken ellerini yere yerleştirdi ve annesi Rabi Tarfon'un ellerine basarak yürüdü.
Rabilerimiz, Rabi Tarfon'un bu yaptığını bile, Kibud Av Vaem mitsvasının yarısını bile yerine getirmeye yetmediğini belirtirler.

Talmud aynı zamanda Dama Ben-Netina'dan bahseder. Dama Yahudi değildi ve babasına gösterdiği saygı sebebiyle Talmud tarafından övülmektedir. Koen Gadol göğsünde, üzerinde Urim Vetumim adı verilen taşların bulunduğu bir levha taşırdı. Bunların bir tanesi kullanılabilirliğini yitirmişti. Geniş aramalar sonunda, levha için en uygun taşın Dama Ben-Netina'da bulunduğunu öğrenen zamanın liderleri, bu kişiye gelerek yüksek miktarda para önerirler. Dama bu teklifi geri çevirir. İstenen taş babasının yastığının altında bulunmaktadır ve babası da o sırada uyumaktadır. Liderler, Dama'nın fiyat arttırmak için bu taktiğe başvurduğunu düşünerek teklifi arttırırlar. Fakat birçok deneme sonunda fiyatın çok yükselmesine rağmen, Dama babasını rahatsız etmeye yanaşmaz. Sonuç alamayan liderler geri dönerlerken Dama içeri girer ve babasının uyandığını görür. Taşı alıp liderlere yetişir ve teklifi kabul ettiğini söyler. Liderler kendisine en son teklif ettikleri miktarı vermeye kalkınca Dama bunu reddeder ve taşı ancak ilk teklif karşılığında vereceğini belirtir. Çünkü babasına gösterdiği onur kendisi için yeterlidir.


Talmud Dama Ben-Netina'nın Tanrı tarafından eşsiz bir şekilde ödüllendirdiğini belirtir. Olayın bir yıl sonrasında Dama'nın sürüsünde bir tane Para Aduma ( Kızıl İnek ) doğar. Bu inek, Bet - Amikdaş'taki arınma törenleri için gerekliydi ve çok seyrek olarak görülürdü. Olay duyulunca toplum liderleri Dama'ya gelerek büyük miktarda para karşılığı ineği satın alırlar. Talmud Dama'dan bu konuda alınacak çok büyük derslerin bulunduğunu vurgular.

Haham ben Siyon Aba Şaul tarafından anne ve baba saygısının önemi şu şekilde anlatılmaktadır. Şabat akşamı anne ve babanın eli öpülmelidir mitsvasını yerine getirebilmek için, oturduğu semtten kalkıp birkaç saat  yürür ve geri dönerdi. 

“İnsan gücünün son noktasına kadar, maddi ve manevi her anlamda bu mitsvayı yerine getirmelidir” 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Kainatta hepimizin büyük sorumlulukları vardır. Tanrı'nın her yerde olduğunu bilerek sorumluluklarını mutlaka yerine getirmen gerekir. Çünkü sorumluluklarını yerine getirecek kişi senden başkası değildir ve olmayacaktır.(Munkacz Rebbe)