Yazdır

Basit Olabilmek“Bu ne?”… Basit bir çocuktan gelen basit bir soru. 

“Yaakov çadırlarda oturan basit (Tam) biriydi” (Bereşit 25:27). Tora, Atamız Yaakov’dan “basit biri” olarak söz etmektedir. Diğer yandan, geleneklerimiz, Yaakov’un oturduğu söylenen “çadırların”, birer bilgelik çadırı olduğunu öğretir. Yahudi bilinci içinde, Yaakov, kendisini tüm kalbiyle Tora’nın derin bilgeliğine adayan kişiyi simgeler. Gariptir – bir yandan “basit” tir; diğer yandan en olağanüstü bilgedir.

Çocuğunuz size “bir metal neden mıknatısa yapışır?” gibi basit bir soru sorduğu zaman ne söyleyeceksiniz? Ya da şöyle bir soruya ne dersiniz: “Yazın neden kar yağmıyor?”. Çocuklarımızın gözünde ulaşılmaz ve son derece bilgili olan bizler, çoğunlukla bu “hoş” sorular karşısında saklanacak yer aramaya başlarız. “Ben birazdan geliyorum” deriz can havliyle. Birden aklımıza, etmemiz gereken çok acil bir telefon gelir! “Bu arada televizyonu açıp belgesel kanalını seyretmeye ne dersin?” 

Çocuklarımıza verecek çok fazla cevabımız olmamasının sebebini aslında biliyoruz. Çünkü içimizden onların çok yakında yapmasını dilediğimiz şeyi biz çoktan yapmışızdır – soru sormaktan vazgeçmek. Ne büyük trajedi. Gençliğimizin getirdiği ilgiyi, basitliğimizi, saflığımızı, masumiyetimizi, entellektüel anlamda üst düzeyde olma uğruna kaybetmişiz! 

Yaakov, Hahamlarımız tarafından doğruluğun simgesi olarak tanımlanır. Yaakov bir yandan askeri bir strateji uzmanı, bir yandan da insanların kişiliklerini okuyabilen bir bilgeydi. Bir lider, bir idealist, bir bilgelik kulesi – ve buna rağmen hala “basit biri”. 

Kafanızı ve herhangi bir hedefe yönelik isteğinizi toparlarsanız, siz de doktora sahibi olabilirsiniz. Fakat çocuklarınızın en zorlu sorularını cevaplayabilecek misiniz? “Gökyüzü neden mavi?” değil; ama “Sevginin gerçek olduğunu nasıl anlayabilirim?” – ya da “İnsanlar ağlarken neden gözyaşı dökerler” değil; ama “Yalan söylemek kimseye zarar vermediği zamanlarda bile yanlış mıdır?” gibi çetrefilli sorulara? 

Tora’nın tüm bilgeliğinin Yaakov tarafından öğrenilebilmesinin temelinde, onun en iyi ve en zeki olması değil, onun “bu kadar basit olabilmesi” yatar. Kendisine bahşedilmiş tüm zekasına karşın, hayatın basit şeyleri karşısında hayret edebilmeyi, ya da sorulara cevap arama konusundaki gösterişsiz çabasını terk etmiş olsaydı, emin olun, Yaakov da belki akıllı biri olurdu – ama bilge olamazdı. Albert Einstein’in söylediği gibi: “Yaşamda tecrübe edebileceğimiz en güzel şey, gizemli olandır… Bu duyguyu kendisine yabancı gören, herhangi bir şey için durup merak edemeyen, onun karşısında şaşkın bir huşu duymayan kişi, ancak bir ölü kadar iyidir – çünkü gözleri artık kapanmıştır” 

Ne dersiniz; belki de “Bu ne?”, pek de basit bir soru değildir… (Rabi Şimon Apisdorf).

Bu yazı "Pesah Agadası" kitabından alınmıştır