Yazdır

ebeveyn hitapİnsanın hayvandan farkını sorsak, “İnsan soru sorar” cevabı hiç de yanlış olmayacaktır. Bir bebeğin, dünyaya geldiği zaman ilk tepkisi, kuşkusuz “Bu ne?”dir. İnsanın ruhu, etrafında olup biteni anlamak ister ve “Bu ne?” sorusu – dudakları bunu telaffuz etmeyi öğrenmeden bile önce – bebeğin kalbinde sürekli canlıdır. Sadece gözlerindeki ifadeyi anlayabilsek, bakışındaki hayreti okuyabiliriz. Çocuğun tüm benliği, sadece ve sadece sorudur; dünya üzerindeki ilk yıllarındaki hızlı öğrenebilmesinin sebebi de, kafasında durup bilmeden oluşan sorulardır.

Bil ki, çocuğun ağzı, sürekli soru soran benliğinin aracı haline geldiği anda, çocuğun sürekli soru soracaktır ve sürekli "Bu ne?" demekten yorulmayacaktır. Sen de ona cevap vermekten hiçbir zaman yorulma.

Bilgiye susamışlığı, onun benliğinin ne kadar sağlıklı olduğunu gösterir. Ve onun açlığını ekmekle nasıl gideriyorsan, aynı şekilde ve aynı düzeydeki dikkat ve özenle, onun bilgiye olan susamışlığını da gider - ona istediğini sağla. Biliyorsun; her gün çocuklarımıza yemeklerini vaktinde vermeye özen gösteririz. Öyleyse, soru soran benliklerini neden doyurmayalım? Neden öğrenmeyelim; neden çocuğumuzun dokunmak isteyecekleri şeyleri önce kendimiz tanımayalım? Çünkü ancak bu şekilde, çocukların sorularını doğru bir şekilde cevaplayarak onlara öğretebiliriz!

Sakın tüm bunların ebeveynlerin değil öğretmenlerin işi olduğunu öne sürerek, her şeyi çocuğun okul günlerine erteleme! Gel ve çocukların benliklerinin yeşerdiği okula birlikte girelim. Evlerindeyken sordukları sorulara ebeveynlerinden cevap alabilmiş olan mutlu çocukların, diğerlerinden farkını hemen göreceksin. O çocukların "Bu ne?" soruları hiçbir zaman boşa gitmemiş, babaları - ve özellikle anneleri, kendileriyle sohbet etmiş, bilgiye olan susamışlıklarını gidermişlerdir. Mutludurlar! Bu mutlu çocukların anneleri, asıl mutluluğu çocuklarıyla arkadaşlık etmelerinde bulmuşlar, zamanlarını, kendi çocuklarının öğretmenliğini yaparak "değer"lendirmişlerdir. Onların oğulları ve kızları, yetişkin birer erkek ve kadın olacakları zaman, onları süsleyecek başarıların okuldan kaynaklanacağını düşünme. Çünkü bunu, annelerinin arkadaşlığında edindikleri erken eğitime borçlu olacaklardır! Okula girdiğinde, çocuklarına ayırmak için yeterli vakti ya da onlarla ilgilenecek hali veya anlayışı olmayan ebeveynlerin çocuklarını da hemen ayırt edeceksin. Aslında onların benliği de kendi zamanlarında sorularla doluydu. Fakat cevap almaya layık görülmedikleri için, artık soru sormaktan da vazgeçtiler - ta ki çevrelerine ve olaylara tamamen duyarsız hale gelene kadar. Bu şekilde kendilerine farklı eğilimler de edindiler. Fakat bunlar, öğrenme arzusundan çok uzak şeylerdi. Böyleleri bir şeyi öğrenebilmek için yıllar yılı okula gidip gelirler; fakat ebeveynlerinin ihmali ile kaçan fırsata hiçbir zaman tekrar sahip olamayacaklardır.

Bu sebeple, çocuğun sana soru sorduğu zaman, çok sorduğunda ya da sık sorduğunda, bu sana zor gelmesin. Ona azarlayarak değil, yerinde cevaplar vermeyi bil. Yerinde cevaplar! Sakın onun gözlerini saçma hikayeler ve boş laflarla boyama. Sana senin bilmediğin, onun henüz anlayamayacağı, henüz bilmesi gerekmeyen ya da genelde bilinmeyen bir şey sorarsa bile, onun çocuksu ve sınırlı anlayışını doyurabilecek düzeyde cevaplar verebilmeye alış. Ona insanoğlunun her şeyi tam olarak bilemeyebileceğini de söyle. Çünkü bu da çok önemli bir bilgidir - her şeyi bilemeyeceğini bilmek! Fakat sakın onun benliğini boş şeylerle besleme; başkalarının da onun benliğini boş şeylerle beslemesine izin verme. Çocuğun sana yakın olsun. Çocuğunun benliği için sağlıklı havanın bulunduğu yer - Yahudi baba ve Yahudi anne - senin bulunduğun yerdir.

Diğer yandan; çocuklarımızın Yahudi eğitimi söz konusu olduğunda tüm bunlar daha da büyük önem kazanmaktadır. Yaşamımızı şekillendiren Tanrı'dır; ve bizlere, hayatımızı üzerlerine inşa ettiğimiz gerçekleri ve doğruları ileten O'dur. Fakat Tanrı bu gerçek ve doğruları sadece zekasal olarak kavrayıp dudaklarımızla kabul edeceğimiz birer teori olarak vermiş değildir. Algımıza kazıdığı tüm gerçekler ve hayatımızda var olmasını emrettiği tüm doğrular için aktif davranışlar belirlemiştir. Gerçekleri kavrayabilmemiz ve doğruları görebilmemiz için kalplerimizi aydınlatıp yenileyecek olanlar, işte bu davranışlardır. Zira söz konusu gerçek ve doğruların doğalarını, ancak bu hareketlerle gerçekten keşfedebiliriz. Bunlar bir kitapta öylesine yazılmış bir grup inanç prensibinden ibaret değildir. Aksine tüm varoluşumuzun, yaşamımızın ve yaptıklarımızın temelleridir. Ve Yisrael'in ruhu bir nesilden diğerine ancak ve ancak söz konusu aktif davranışlarla aktarılabilir. İşte - ebeveyn, çocuğunun gözleri önünde bunları bizzat yerine getirirken, çocuk yaklaşıp ona sormaktadır: "Bu ne?" Tam o sırada, tüm bunları sevinçle yerine getirmekte olan babasından cevap aldığı anda, o çocuk da tüm bu gerçek ve doğruların bir parçası haline gelecektir. Çünkü artık çocuk için bu mitsvalar söz konusu gerçek ve doğrular için bir tanık halini alacaktır. Artık o çocuk da Yahudi kollektif benliğinin bir parçasıdır (Rabi Samson Raphael Hirsch).

(Bu yazı "Pesah Agadası" kitabından alınmıştır )