Bu Hafta İçin Saatler

27 ŞEVAT

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5780

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:54

18:07

-----

Yeruşalayim

17:00

18:12

Tel Aviv

17:10

18:09

22 ŞUBAT

Tel Aviv

17:16

18:14

İstanbul

18:31

19:13

2020

İstanbul

18:39

19:20

İzmir

18:34

19:25

İzmir

18:42

19:33

MİŞPATİM- משפטים


 
25-26 ŞUBAT 2020 ROŞ HODEŞ ADAR

Peraşa Özetİ
[www.chabad.org]
(Şemot 21:1-24:18)

 


Sinay'daki tecrübenin ardından Tanrı Yisrael Ulusu için bir dizi kanun verir. Bunlar arasında, Yahudi köleler; cinayet, adam kaçırma, saldırı ve hırsızlık konularındaki cezalar; zarar ve tazminatları konu alan medeni kanunlar; borçlanma kuralları; dört çeşit emanetçi ve mahkemelerde adaletin yerine getirilmesi için gereken kurallar vardır.

Peraşa ayrıca yabancılara karşı yanlış davranmamak, yıl içindeki bayramlar, Yeruşalayim'deki Bet-Amikdaş'a getirilmesi gereken tarımsal bağışlar, et ve sütün birlikte pişirilmesi yasağı ve dua konularına değinir. Böylece Mişpatim peraşası, 23 "yap", 30 "yapma" şeklinde olmak üzere, toplam 53 mitsva içerir.

Tanrı Bene-Yisrael'i Erets-Yisrael'e getireceğine söz verir ve buranın sakinlerinin putperest uygulamalarından etkilenmemeleri konusunda uyarır. Bene-Yisrael, Tanrı'nın emrettiği her şeyi "yapacaklarını ve dinleyeceklerini" beyan ederler. Moşe Rabenu, Yisrael kampının sorumluluğunu Aaron ve Hur'a bırakarak Sinay dağına çıkar ve Tanrı'dan Tora'yı almak üzere orada kırk gün kırk gece kalır.

KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
Baruh U Ubaruh şemo

Birçoğumuz berahanın ilk kısmı okunduğunda yani Tanrı’nın kutsal ismi söylendiğinde “Baruh U Ubaruh şemo” ifadesini kullanırız. Öncelikle bilinmesi gereken bu ifadenin net ve kelimelerin açıkça bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Alaha kendimizin de sorumlu olduğu bir berahada “baruh U ubaruh şemo” ifadesini kullanmanın o berahayı kestiğini yani “efsek” yaptığımızı bizlere öğretir. Bir örnekle bunu açıklayalım: Purim bayramında Megila okunması gereklidir ve hepimizin bu mitsvayı yapması beklenir. Hazan bizim yerimize Megila okur biz de dinleriz. Böylelikle mecburiyetimizi yerine getirmiş oluruz. Megila okunmadan önce bir beraha okumak gerekir. İşte bu berahada bu ifade kullanılmaz. Çünkü hazanın okuduğu berahayı aslında benim söylemem lazımdır. Ancak bunu ben okuyamayacağım için benim adıma hazan bunu yapmaktadır.

Mİ-DRAŞ YİTSHAK
Rav İsak Alaluf
HANGİ KÖLELİK?

 

Bu hafta okunan “Mişpatim” peraşası aynı zamanda “Şovavim” dediğimiz haftaların imzası olarak bilinir. Sinay dağında Tora’yı alma tecrübesiyle tanışan Bene Yisrael Moşe’nin öğreteceği derin sırları beklemekte iken peraşamız çok da derin olmayan hatta günümüzde uygulama alanı bile olmayan “İbrani köle” bahsi ile anlatımına başlar. İbrani kölenin altı sene çalışacağını “şemita” senesinde özgür kalacağını belirten peraşamız eğer ayrılmak istemediği durumlarda ise efendisinin neler yapması gerektiğini paylaşır. Bu durumda Bet Din huzurunda efendisi kölesinin kulağını delmek suretiyle onu “Yovel” senesine kadar yanında tutabilecektir.

Kişinin neden köle durumuna düşebileceğine de kısaca bakalım. Eğer kişi hırsızlık yapar ve yakalanırsa iki mislini ödemeye mahkum edilir. Bunu yapmadığı durumda “venimkar bignevato” kuralı gereğince köle olarak çalışmak durumunda kalır. Bu işçilik süresince aslında bir sıkıntısı yoktur. Efendisi ona çok iyi bakmak zorundadır çünkü kardeşidir. Bu kardeşlik efendisinin sahip olduğu şeylerin aynısının kölenin de sahip olması gerektiği anlamına gelir. Rabilerimiz “kol kone eved İvri keilu kone adon leatsmo – her kim ki İbrani köle alırsa kendine efendi satın alır” diyerek aslında kölenin durumunun kötü olmadığını belirtirler. Aslında kişi hırsızlık öncesinde berbat bir hayat yaşamaktaysa ve kölelik sayesinde daha iyi bir duruma gelmişse elbette ki oradan ayrılıp kendi kötü hayatına dönmek istemez. Ancak Tanrı Sinay dağında herkesin kulağına olduğu gibi onun da kulağına ancak Tanrı’ya kulluk edebileceğini “kulların kölesi” olmak istemesinin anlamsız olduğunu fısıldamıştır. Gemara’nın verdiği bilgiye göre eğer adam hala kalmak arzusundaysa o zaman kulağının delinmesi ve Sinay dağında duyduklarının hatırlatılması ritüeli uygulanır.

Aslında köle ayrıldığı zaman aynı insan değildir. Hapis hayatı çoğunlukla insanların hayatını değiştirmez. Daha kinlenmelerine ve intikam duygularının alevlenmesine neden olur. Ancak İbrani köle bu süre zarfında insan olmanın onurunu kavrar. Yaptığı yanlışın analizini yaparak neden bu duruma düştüğünün nedenlerini düşünmek zorundadır. Kişi altı sene sonunda “hofşi – serbest” kalır. Bu serbestlik sadece kölelikten değil köle durumuna düşmesini sağlayan yetser ara’dan da özgürleşme anlamını taşır.

Günümüzde yukarıda belirttiğimiz anlamda bir kölelik yoktur. İnsanoğlu aslında kendisinin özgür olduğunu düşünür ama aslında gerçek köleliği içinde yaşamaktadır. Başkalarının gözünde nasıl görünürüm, başkaları benim hakkımda ne düşünür soruları insanı köleleştiren etkenlerin başlangıcıdır. Toplum halinde yaşamanın getirdiği “mahalle” veya “cemaat” baskısı kişiyi istemese de bazı kriterlere uymak zorunda bırakır. Günümüzdeki yaşam tarzı insanı köleleştiren bir etkendir. Herkesin giyindiği gibi giyinme arzusu, herkesin konuştuğu şeyleri konuşma çabası, herkesin gittiği yerlere gitme zorunluluğu, marka bağımlılığı ve hepimizin hayatında fazlaca bulunan ve burada listemizi çok uzun yapmaya yetecek birçok etken bu tutsaklığın nedenlerini oluşturur. Şimdi ise sorumuza cevap bulmak için düşünme zamanıdır: Fert olarak kendimizi bu tutsaklıktan nasıl kurtarabilir ve gerçek özgür bir yaşama kavuşabiliriz?

Kişinin Tanrı’nın sözlerinin kölesi olmasıyla kişilerin sözlerinin kölesi olması arasında ciddi fark vardır. Tanrı’nın sözleri ve yol göstericiliği “emet” yani gerçektir. İnsanların sözleri ve yol göstericiliği kişiye, çıkarlara, duruma göre değişkenlik gösterir. Bizi yaratanın sözleri ve rehberiyle hareket etmek önemlidir. İnsan hayatında onu yönlendiren yüz tane e ihtiyacı yoktur. Başkalarının ne düşündüğü de her zaman çok önemli değildir. İnsan reklamların, mahalle baskısının ve insanların kölesi olmamak için çaba göstermeli gerçek bir yol göstericiyi izlemelidir. Bu yol gösterici de Tora’dan başkası değildir. Talmud “en leha ben horin ella şeadam osek batora” derken insanın özgürleşmesi için Tora’nın rehberliğine güvenmesinin gereğine işaret etmektedir. “Ase leha rav – kendine Tora öğretecek bir bilge bul” şeklinde yol gösteren Pirke Avot her kişinin soru sorabileceği ve öğrenebileceği bir Rabi olmasının gereğine işaret eder. Sinay dağında bunu duyan Bene Yisrael Tanrı’nın “avaday em velo avadim meavadim – onlar benim kullarımdır. Kullarımın köleleri değildir” sözü gereği yaşamalıdır.

Hafets Hayim “gilgul neşamot” ile ilgili olarak bir örnek verir: Günün birinde bir iş adamı daha fazla kazanmak ve ailesinin yaşam standartını düzenlemek için uzak bir yere çalışmaya gider. Çalışır, çabalar ve biriktirir. Geri dönmek için gemiye bineceği anda vergi borcu olarak iki yüz dolar ödemesi gerektiğini öğrenir. Miktarın fazla olmaması nedeniyle durumu önemsemez, gemiye biner ve ailesinin yanına yola çıkar. Gemi limana yanaştığında uzaktan ailesini görür heyecanlanır ve aşağıya iner. Ancak gemiden inerken vergi borcu nedeniyle inmesine izin verilmez. Bindiği yere geri gönderilir. İşte bu dünyaya bir şeyleri düzeltmek ve mitsva biriktirmek için gönderilen bizler bazı borçlar nedeniyle “gilgul” olarak yeniden gelmek zorunda kalırız. Bu da kolay bir şey değildir.

GÜNLÜK YAŞAMDAN
Kaynak: www.hidabroot.org
Rav İzak Peres

Duymadığı berahaya “Amen” denir mi?

Bir beraha duyan kişi tamamını duymamış olsa ve bu berahadan sorumlu olmasa bile “Amen” ile cevap vermesi gerekir. Berahayı söyleyen kişi kelimeleri karıştırdıysa veya Tanrı’nın kutsal ismi zikredilmediyse bu berahaya “Amen” ile cevap verilmez.

 

DİVRE TORA
Rav Yehuda Adoni

 

Tanrı yaşamımızda, toplum davranışlarımızda ve aile içinde dürüst ve adil davranmamız için Toramız’ da birçok kurallar koymuştur ve bu kuralların birçoğu Mişpatim peraşasında belirtilmiştir. Rabi Eliezer: Yeryüzünde her kese karşı adil davranırsak Tanrı bizlere her güzelliği ve bereketi verir. İnsanlar arasında barış, dolayısıyla dünya da barış olur der.

Peraşamız ilk konu olarak Eved İvri yani İbrani köle; her hangi bir kişi hırsızlık suçu işlerse ve çaldığını ödemiyorsa çaldığı kişinin kölesi olur. Bu kölelik zamanı altı yıldır, yedinci yıl onu azad eder. Bu altı yıl onun için hayatta çalışması ve dürüst yaşamasını öğrenmesi için bir zaman dilimidir. Bu kişinin belki ihtiyaç karşısında bu kötü davranışa tevessül ettiği düşünülerek dürüst yaşamayı ve çalışmayı öğrenmesi için verilen bu zaman için de kölenin sahibi ona karşı nasıl davranacaktır? Onur kırıcı işlerden, ağır işlerden onu uzak tutacaktır. Yedinci yıl onu azad edince köle, köleliğine devam etmek istese dahi sahibi onu tutamaz. Köle; ben efendimi çok sevdim sonsuza kadar ben ona hizmet vermek istiyorum derse, efendisi onu kapı önüne mezuzanın yanına götürür, Sinay dağında on emri Aseret Adiberotu Tanrı’dan aldığımız, zaman çalmayacaksın emrine uymayıp çaldığı için, Tanrı’nın insanlar benim kullarımdır insanların kölesi olmaz sözüne uymadığı için köle olarak efendisinin yanında sonsuza kadar köle olarak kalır. Bu konuda 7 rakamının sembolik bir rakam olduğunu görmekteyiz. Altı yıl çalıştırılan bir köle yedinci yıl azad edilir. Tanrı altı günde dünyayı yaratıp yedinci gün hiçbir şey yaratmadı ve bize dinlenme günü Şabatı verdi. Bir tarla sahibi tarlasını 6 yıl çalıştırdıktan sonra şemita dediğimiz tarlayı yedinci yıl dinlendirmesi ve 7 şemita yılından sonra 7x7=49 uncu yıl yovel senesi. Dürüst olma kurallarından bazıları da dul ve yetimi üzmeyeceksin. Dul ve yetim kimsesizdir haykırır ve yakarırsa Tanrı’ya yakaracaktır. Tanrı onları üzen kişileri cezasız bırakmayacaktır. Bu konuda varlıklı olmak yani dul ve yetim varlıklı olabilir, fakat başlarında onları koruyanlar yoktur bu nedenle onlara şevkatle davranmak gerekir.

Toramız peraşamızda borç verme konusunu şöyle anlatmaktadır. Bir fakiri kendine borçlandırırsan kendini onun yerine koyup borçlandır. Eğer yorganını rehin olarak almışsan gece ona götür çocukları üşüyüp ağlarlarsa bu gözyaşları Tanrı’ya ulaşır. Peraşamız da okuduğumuz bu kurallara uyan Tanrı’nın bu sözleri ve emirlerinden asla ayrılmayan kişinin Tanrı tarafından hak edeceği ödülleri Toramız şöyle sıralamıştır. Tanrıya ibadet eden kişinin Tanrı, ekmeğini ve suyunu bereketli kılar. Onu hastalıklardan uzak tutar. Ona uzun ömür ihsan eder ve çocuklarının mürüvvetini görmesini ihsan eder.

İnsan üç konuda başarılı ve bereketli olmayı arzu eder evlatları, ömrü ve geçimi. İşte bu güzel şeylere vakıf olmak için inanç, Tanrı’ya öyle bir inanç olmalı ki her şeyin onun inayeti ile bize ulaştığı. Bizim de bencillikten çok uzaklaşmamız kimsenin ıstırap çekmesine göz yummamalıyız. Bu güzel hislere ancak sevgi ile sahip olabiliriz. Her şeyden önce Tanrı sevgisi ve onun yanında insan sevgisi. Nefret, kıskançlık hislerine kalbimiz de yer vermemek.

HAFTANIN SÖZÜ

 

“Bir kişi,  izin almadan ve izin istemedikçe, öğretmeninden veya arkadaşından ayrılmamalıdır.”
(Dereh Erets Raba)