Haftanın Peraşası BülteniSinay’daki tecrübenin ardından Tanrı Yisrael Ulusu için bir dizi kanun verir.

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

25 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:52

6:04

-----

Yeruşalayim

4:57

6:10

Tel Aviv

5:06

6:06

  18 Şubat

Tel Aviv

5:12

6:11

İstanbul

5:20

6:00

2012

İstanbul

5:37

6:17

M İ Ş P A T İ M

 Hatırlatmalar:

ü  Paraşat Şekalim

ü  23-24 Şubat Perşembe-Cuma: Roş Hodeş Adar

ü  3 Mart Şabat: Şabat Zahor

 

Bu HP …..’nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 21:1-24:18)

[www.chabad.org]

 

Sinay’daki tecrübenin ardından Tanrı Yisrael Ulusu için bir dizi kanun verir. Bunlar arasında, Yahudi köleler; cinayet, adam kaçırma, saldırı ve hırsızlık konularındaki cezalar; zarar ve tazminatları konu alan medeni kanunlar; borçlanma kuralları; dört çeşit emanetçi ve mahkemelerde adaletin yerine getirilmesi için gereken kurallar vardır.

Peraşa ayrıca yabancılara karşı yanlış davranmamak, yıl içindeki bayramlar, Yeruşalayim’deki Bet-Amikdaş’a getirilmesi gereken tarımsal bağışlar, et ve sütün birlikte pişirilmesi yasağı ve dua konularına değinir. Böylece Mişpatim peraşası, 23 “yap”, 30 “yapma” şeklinde olmak üzere, toplam 53 mitsva içerir.

Tanrı Bene-Yisrael’i Erets-Yisrael’e getireceğine söz verir ve buranın sakinlerinin putperest uygulamalarından etkilenmemeleri konusunda uyarır. Bene-Yisrael, Tanrı’nın emrettiği her şeyi “yapacaklarını ve dinleyeceklerini” beyan ederler. Moşe Rabenu, Yisrael kampının sorumluluğunu Aaron ve Hur’a bırakarak Sinay dağına çıkar ve Tanrı’dan Tora’yı almak üzere orada kırk gün kırk gece kalır.

Bu hafta, peraşaya ek olarak Ki Tisa peraşasının başındaki Şekalim peraşası okunur (Şemot 30:1-16). Bu peraşa, kişi başına yarımşar gümüş şekelin Mişkan’a ve daha sonraları Bet-Amikdaş’a bağışlanmasına dair emri içerir. Bu yarımşar şekel hem çöl neslindeki nüfusu belirleyecek, hem de Bet-Amikdaş için gerekli fonu sağlayacaktır.

YÜKÜ TAŞIMAK

[Rabi Mordehay Wollenberg – tannentorah.com]

 

Bu haftaki peraşa, geçen hafta okuduğumuz, Tora’nın Sinay Dağı’nda verilişinin ardından gelir. Peraşamız gündelik hayatımızda etik davranışlarımızı yöneten bir kurallar dizisi içerir.

Sözü edilen kanunlardan bir tanesi şöyledir: “Düşmanının eşeğini (hamor), yükü altında çökmüş halde görürsen, ona yardım etmekten kaçınma [düşüncesine kapılsan bile, sahibi] ile birlikte [eşeğin] yükünü mutlaka indirmelisin” (Şemot 23:5).

Bu emrin basit anlamının ötesinde daha derin bir açıklama mevcuttur. İbranice’de “hamor” sözcüğü, eşek anlamına geldiği gibi, çok fiziksel ve maddi bir dünyada fiziksel bedeni ve onun dünyevi arzularıyla ihtiyaçlarını kastedebilir.

Dolayısıyla, yukarıdaki pasuk şu şekilde de anlaşılabilir:

Hamor’u düşmanın olarak gördüğün zaman” – başlarda kişi maddi benliği düşman olarak görebilir. Karakter özelliklerimizi ve benliğimizi düzeltmeye çalışırken, fiziksel gerçekler ve gündelik dürtüler manevi gelişimin yoluna çıkabilir. Bu durumda beden ve onun temsil ettiği şey, ruhun birer düşmanı haline gelir.

“…Yükünün altında çökmüş…” Bu tür durumlarda, beden Tora’nın ağırlığı ve gereksinimleri altında mücadele etmektedir. Esasında Tora bedeni düzeltmeye ve değiştirmeye yardım etmek üzere planlanmıştır. Ancak bunu fark etmediğiniz sürece, beden tıkanır ve bu yükün altında ezilebilir.

Böyle bir durumda ilk içgüdümüz “yardım etmekten kaçınmak”, yani, maneviyatımıza engel teşkil ettiği düşüncesiyle basitçe fizikselliği inkâr etmek olabilir. Oysa Yahudiliğin istediği bu değildir. Yahudilik çilecilik değildir, etrafımızdaki fiziksel nesneleri ve dünyayı kutsal amaçlarla kullanarak yüceltmek ve değiştirmektir. Bu nedenle, “yükünü mutlaka indirmelisin” talimatı verilmektedir. Fiziksel bedeni yükü olan Tora ile birlikte almamız ve esasında onun bir yük olmadığını, aksine, yardım etmek ve fizikseli düzeltmek, ona kutsallık ve maneviyat aşılamak amacıyla orada olduğunu fark etmemiz gerekmektedir.

DEVAR TORA

 [Rav Moşe Benveniste]

 

KİMSEYİ KÜÇÜMSEME

U Aya Omer: Al Tei Baz Lehol Adam Veal Tei Maflig Lehol Davar. Şeen Leha Adam Şeen Lo Şaa Veen Davar Şeen Lo Makom (Pirke Avot 4/3) Ben Azay der ki: Hiçbir insanı küçümseme. Tehlike benden çok uzaklardadır deme, her kişinin bir eşref saati vardır. Her varlığın bir yeri ve ihtiyacı olabilir.

Ben Azay şunu söylemek ister: kimseyi küçümsemememiz gerekir, çünkü zaman içinde ona ihtiyacımız olabilir. Hor gördüğümüz bir kişinin intikamı çok büyük olabilir. Herhangi bir kişiye bu adamdan bana zarar gelmez dememek gerekir. Hiç ummadığımız bir günde yüksek bir mevkie gelebilir.

Kral Şelomo şöyle der: Aşre Adam Mefahed Tamid- Umakşe Libo Yipol Beraa. (Mişle 28/14) Günahtan çekinen mutludur, inatçılık edense belaya düşer. Raşi şöyle yorumluyor: Geleceği gören kişi mutlu yaşar. Kimseden çekinmeyen kişi sonunda acı çeker.

Bunun en çarpıcı bir örneğini Talmud Gittin 55/ B anlatır: Erets-Yisrael Romalılar tarafından işgal edilmişti. O devirde zengin bir adam oğlunu evlendirir ve büyük bir ziyafet verir, hizmetçisini Kamtsa adında en büyük dostunu ziyafete davet etmesi için görevlendirir. Hizmetçi isim benzerliğinden dolayı yanlışlıkla ev sahibinin düşmanı olan Bar Kamtsa’yı davet eder. Adam ziyafet sofrasında en büyük düşmanı olan Bar Kamtsa’yı görünce derhal evini terk etmesini ister. Bar Kamtsa büyük bir utanç içindedir. Beni utandırma diye yalvarmaya başlar. Gerekirse ziyafetin tüm masraflarını üstüne alacağını bildirir. Ancak hiçbir şey fayda etmez Bar Kamtsa ziyafet evinden kovulur. Bar Kamtsa intikam hırsıyla Roma imparatoruna gider ve Yahudilerin isyan hazırlığında olduklarına dair ona ikna eder. Bu işin sonu Bet Amikdaş’ın yıkılmasına ve Yahudilerin Erets Yisrael’den kovulmalarına kadar gider. Görüldüğü gibi; bir insanı küçümsemek, sonunda çok acı sonuçlara sebep olabilir.

Güzel bir örnek ise Rabi Akiva’nın hayat öyküsüdür. Rabi Akiva gençliğinde devrin en zenginlerinden Kalba Savua adında bir adamın yanında çoban olarak çalışıyordu. Adamın kızı Rahel, Akiva’ya âşık olmuştu. Babası bunu duyunca ikisini de evinden kovdu. Rahel Akiva ile evlendi. Rahel kocasını bir Tora okuluna gitmesi için ikna etti. Akiva okula girdiği gün kırk yaşındaydı, uzun ve meşakkatli yıllardan sonra Rabi Akiva yirmi dört bin öğrencisi ile geri döndü. Kayınpederi Kalba Savua onun önünde eğilmek mecburiyetinde kaldı.

Tora kitabında başka çarpıcı bir örnek de şudur: Kıskanç kardeşler Yosef’i Yişmaelilere satarlar. Yosef Mısır’da çok zor günler geçirir. Fakat sonunda Firavun’un yardımcısı olur. Kardeşler onu satarken bir gün onun önünde eğileceklerini düşünebilirler miydi? Her kişinin ne olacağını sadece yüce Tanrı bilir. Her insanın dünyada bir ödevi vardır. Bizler bunu bilemeyiz, onun için kimseyi küçümsememek gerekir, yalnız insanlar değil dünyada bütün yaratıkların bir ödevi vardır.

Kol Paal Ad… Lamaaneu (Mişle 16/4) Tanrı her şeyi amacına uygun yarattı.

Talmud Pesahim 50/A şöyle bir olay anlatır: Rav Yosef hasta iken bir rüya görür. Kendisi göklerde Tanrı’nın huzurundadır, uyandığında etrafındakilere şöyle der: “Çok değişik bir rüya gördüm.  Elyonim Lemata Vetahtonim Lemaala. Yüksek şahsiyetler altta, basit insanlar yüksekte.” Babası ona sevgiyle cevap verir: “Oğlum, yüce Tanrının huzurunda doğruyu gördün. Bizler bu aldatıcı dünyada çoğu zaman kişileri ve olayları yanlış değerlendiririz.”

Kefelah Arimon Rakateh (Şir aşirim 6/7) En boş zannettiğimiz kişi, nar taneleri gibi bol miktarda Mitsvot Umaasim Tovim – sevaplar işleyebilir. İşte Ben Azay bize bunu öğretmek istedi; her insanın bir eşref saati vardır. Kişi istese bir saat içinde yaptığı hatalardan dolayı pişmanlık duyup Tanrı’ya ve Tora’nın buyruklarına yönelirse cennette ebedi hayata ulaşabilir.

Sevgi dolu bir dünya ve tekrar görüşmek ümidiyle,

Rav Moşe Benveniste

MAASE

Duruşma

 

Bir Cuma öğleden sonra adamın biri Vitebsk’in hahamı Rabi Yitshak’ın kapısını çaldı. “Rabi, bir din Tora (Tora’ya göre çözüme kavuşturulacak bir dava konusu) var” dedi. “Benim sorunumu dinlemenizi ve bir hüküm vermenizi istiyorum.”

“Gerçek şu ki, şu anda Şabat hazırlıklarıyla meşgulüm. Belki sen ve davalın Şabat’tan sonra gelebilirsiniz, o zaman ikinizi de dinlerim,” dedi haham.

“Ben sabahtan akşama kadar öğrencileri eğiten bir melamed’im (öğretmen). Tek boş olduğum zaman Cuma öğleden sonralarıdır” diye cevap verdi adam.

“Pekâlâ. Senin sorununu şimdi dinlerim. Ama davalını da çağırmalıyız. Onun mevcudiyeti olmadan senin iddialarını dinlemem yasak,” diye cevap verdi Rabi Yitshak.

“O burada. Benim din toram (davam) Tanrıyla.”

Rabi Yitshak uzun bir aradan sonra “Peki, anlat” diye cevap verdi.

Melamed şöyle cevap verdi: “Tanrı beni, şimdi evlenme çağına gelen bir kız evlat ile mübarek kıldı. Ama cebimde tek bir kopek yok, ne giysiler için, ne düğün masrafları için, ne de drahoma için param var. İddia ediyorum ki, Tanrı kızımın düğünü için yasal olarak bana para sağlamak zorundadır.”

“Neye dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsun?” diye sordu Rabi Yitshak.

“Tora der ki, bir insanın üç ortağı vardır: babası, annesi ve Tanrı (Talmud – Kiduşin 30b). Kızım üzerindeki ortaklardan iki tanesi fakir, ama üçüncüsü Kendi tasdiki ile belirttiği üzere oldukça zengin. Pasukta ‘Benimdir gümüş ve Benimdir altın’ (Hagay 2:8) denmiyor mu? Bu nedenle, ortak girişimimizin masraflarını üstlenmek zengin ortağa düşüyor.”

Rabi açıklayıcı kaynaklar bulmak ve durum hakkında düşünmek için köşesine çekildi. Bir süre sonra kararını verdi: “Melamed haklı” diye açıkladı. Tora kanununa göre, Tanrı, genç kızın düğün masraflarını karşılamak zorunda.”

Melamed oradan ayrılıp evine yaklaştığı zaman, yıkık dökük kulübesinden lüks bir faytonun uzaklaştığını gördü. Kapıya geldiği zaman eşi haykırdı: “Az evvel olanlara inanmayacaksın. Soylu bir adam buraya karısıyla geldi. Karısı birinin ona nazar değdirdiğini aklına takmış ve Melamed’in eşinin bunu bozmak için uygun muskaları olduğunu duymuş. Onun istediklerini yaptım ve soylu adam ne kadar borcu olduğunu sorduğu zaman drahoma ve düğün masrafları için gerekli olan miktarı söyledim… Adam tek kelime etmeden parayı masanın üzerine bıraktı ve gitti.”

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss – www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna’da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat’ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav’a başvurulmalıdır.

Şabat Günü Meyve veya Kumaş Sıkmaya Dair Kanunlar

 

Melaha 5: DAŞ – Harmanda Dövmek (devam)

 

Harmanda dövmenin ana ilkesinin, bir nesneyi kullanmak için onu parçalamak ve çeşitli kısımlarını ayrıştırmak olduğunu belirtmiştik. Bunun pratikteki uygulamalarına devam ediyoruz.

C. Kendiliğinden Sızan Sıvı (örneğin bir yiyeceği kestikten sonra)

 

Bir şeyi içindeki özsuyu için sıkma melahasına benzerlik nedeniyle birer Gezera (Hahamların çit niteliğindeki sınırlamaları) olarak Asur (yasak) olan işlemler:

 

- Zeytin ve üzüm gibi, özsuyu için yetiştirilen bir meyveden ise, yasaktır.

- Hem özsuyu hem de meyvesi için yetiştirilen, ama sıkılmak üzere ayrılmış bir meyveden ise , yasaktır.

 

Mutar (serbest):

- Eğer hem özsuyu hem de meyvesi için yetiştirilen bir meyveyse ve yenmek üzere ayrılmışsa (örneğin greyfurt yemek), yasak değildir.

- Karda veya buzda yürümek, basılan yerlerin suya dönüşmesine neden olmasına rağmen, yasak değildir.

 

PERAŞADAN DERSLER

[Rabi Şelomo Ressler – www.weeklydvar.com]

Tora’nın belirttiği gibi, “VE bunlar onların karşısına çıkaracağın kanunlardır.” Mişpatim peraşası Tora’nın verilişinin hemen ardından, Tora’nın adalet kanunlarına doğrudan girerek başlar. Raşi şöyle açıklar: “Bu peraşa, tıpkı bir önceki peraşa gibi Sinay Dağı’nda verildiği vurgulansın diye, “VE” bağlacı ile başlar. Rabi Zweig On Emir ile sosyal kanunlar arasında neden bir ayrım olduğunu sorar. Dahası, bütün kanunların Sinay Dağı’nda verildiği zaten bariz değil midir? Bütün Tora o zaman verildiğine göre, Tora bize bilmediğimiz ne söylemektedir? Üçüncü bir soru: Peraşadaki bu kanunların ilki, Yahudi kölelerle ilgilidir. Oysa bu kanun Bene-Yisrael ülkelerine yerleştikten en az 14 yıl sonra yürürlüğe girecektir. Öyleyse neden verilen ilk kanun bu olmuştur? Daha güncel kanunlarla başlamak daha mantıklı olmaz mıydı?

Rabi Zweig’ın da cevabında belirttiği gibi, insan ile Tanrı arasındaki ilişkide iki anlayış vardır. Bir yandan Tanrı’nın kanunlarını kabul etmeyi üstleniriz, ama akranlarımızın refahı için sorumluluk almayı da üstleniriz. Bu haftaki peraşanın odak noktası bunların ikincisi, yani insanların birbirleriyle alakadar olması konusudur. Toplumdaki kural çalmamayı gerektirdiği için hırsızlık yapmamamız gerekir. Ama Yahudileri eşsiz kılan unsur şudur ki, bizler hırsızlık yapmayız, çünkü akranımızın elinde her ne varsa bunu hak ettiğini ve elinde tutması gerektiğini biliriz. Başkasının refahını umursamazsak, o zaman sosyal adaletimizi muhafaza etmeyi başaramamış sayılırız. Bu farkı, başka bir kişiye – o kişiden nefret etsek bile – hayvanını yükleme konusunda yardım etme gerekliliğinde görürüz. Bu farkı aynı zamanda, bulduğumuz herhangi bir kayıp nesneyi göz ardı etmeme gerekliliği gibi kurallarda görürüz.

Bu anlayış doğrultusunda, eğer akranlarına karşı sorumluluğunu fark etmemiş bir insan varsa, o da hırsızlık yapmış olup, bunun bedelini ödeyebilmek için köle olarak satılmış bir Yahudi’dir. Bu kişi sadece Tanrı’nın hizmetkârı olma zorunluluğunu inkâr etmekle kalmamış, aynı zamanda bir akranının sınırlarını da ihlal etmiş olur. Tora bize açıkça, bir kişiyi dışlamak için geçerli bir nedene sahipsek bile, onu topluma kazandırma sorumluluğunu taşıdığımızı söyler. İşte Yahudi kölelere dair kanunun bu peraşada verilen ilk kanun olmasının nedeni de budur! Bir önceki peraşada Tanrı’nın kulları olma ve Tanrı’nın ihtiyacı olanı yapma kavramını okumuştuk. Bu peraşa ise bir ulus olma ve bireyleri bir araya getirme kavramına odaklanır. Bir takım, ancak tüm üyeleri o takım için kendi paylarına düşeni yaparlarsa, parçalarından daha büyük olur!

ALİHOT OLAM

[Sefer Yalkut Yosef – Rabi Yitshak Yosef]

 

Ebeveyne Saygı Kuralları

 

1. Anne ve baba, yaşlılıklarında yaşlılar yurduna gönderilmemeli, evlatların evine alınarak aile tarafından bakımları yapılmalıdır. Ama eğer bu durum evde sıkışıklığa neden olacaksa veya aile içi barış ve huzuru bozacaksa veya yaşlılar yurdunda olmak anne-babanın daha çok yararına olacaksa veya oğul uzak bir şehirde oturuyorsa, o zaman yaşlılar yurduna gönderilmeleri tercih edilir. Yine, eğer anne ya da baba evladın evinde oturmak istemiyorsa ve yaşlılar yurdunda rahatsa, ebeveynin parasının olmadığı ve evladın parasının olduğu bir durumda, evlat ebeveyninin yiyecek masraflarını karşılamalıdır.

2. Eğer oğlun eşi, kayınvalidesiyle aynı evde oturmak istemiyorsa ve oğul, ebeveyni onurlandırma ve onların bakımını yapma mitsvasını yerine getirmek üzere anne-babasının evinde oturmak istiyorsa, oğul, eşini buna zorlayamaz. Özellikle de eğer kayınvalide, oğul ve eşi arasında sürtüşmeye yol açıyorsa veya durum oğlun eşi için zorluk teşkil ediyorsa, oğlun böyle bir yetkisi yoktur.

3. Evladın, ebeveynini kendi ikilemlerine ortak etmesi yerinde bir davranıştır. Özellikle de eğer ebeveyni, onun kafasını kurcalayıp canını sıkan bir şeyin olduğunu ve bunu onlara açıklamadığını seziyorlarsa, bu onlarda üzüntüye yol açacaktır.

 

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek üzere çalışmak için kimsenin tek an bile beklemek zorunda olmaması ne kadar muhteşem bir şey!

-- Anne Frank

 

Haftanın Peraşası’nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 – 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza’ya getiriniz.