Bu Hafta İçin Saatler

27 TİŞRİ

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5776

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

17:36

   18:56

-----

Yeruşalayim

17:27

18:47

Tel Aviv

17:56

    18:58

   10 Ekim

Tel Aviv

17:47

18:49

İstanbul

18:20

    18:59

2015

İstanbul

18:07

18:46

İzmir

18:33

19:11

İzmir

18:23

19:00

  BEREŞİT -  בראשית 

                                                                         13-14 Ekim 2015 -Roş Hodeş HEŞVAN                                                                                                      

                                                                                             

Peraşa Özeti (Bereşit 1:1-68)
[www.chabad.org]

Tanrı evreni altı günde yaratır. İlk gün karanlık ve ışığı var eder. İkinci gün “üst sular” ile “alt suları” ayırarak gökleri oluşturur. Üçüncü gün karalar ve denizlerin sınırlarını belirler; yeryüzünden ağaçlar ve yeşilliklerin çıkmasını emreder. Dördüncü gün güneş, ay ve yıldızları yaratıp hareketlerini belirler ve onları dünya için birer zaman belirleyicisi ve aydınlatıcı olarak atar.Balıklar, kuşlar ve sürüngenler beşinci günde, hayvanlar ve en sonda insan,altıncı günde yaratılır. Tanrı yedinci günde yaratmayı durdurur ve bu günü birdinlenme günü olarak kutsal ilan eder.

Tanrı insan bedenini yeryüzünün toprağından yoğurur ve burun deliklerinden içeriye bir yaşam ruhu üfler. Başta İnsan tek kişi olarak yaratılır. Fakat sonra“insanın tek başına olmasının iyi olmadığını” söyleyen Tanrı, insanın bir“tarafını” alır ve erkek ile kadın yaratılmış olur. Tanrı bu ikisini evlendirir.

Adamve Hava, Eden bahçesine yerleştirilir ve “İyi-Ve-Kötüyü-Bilme Ağacı”nınmeyvesinden yemeleri yasaklanır. Yılan, Hava’yı bu emri ihlal etmeye teşvik eder; Hava bu meyveden yer ve kocasına da yedirir. Günahları sebebiyle, insanoğlunun ölümlü olmasına karar verilir; kaynağı olan toprağa geri dönecektir. Ayrıca bir şeyi elde etmek için çok çaba göstermek durumunda kalacaktır. İnsan, Eden bahçesinden kovulur.

Hava iki oğul doğurur: Kayin ve Evel. Kayin, Evel ile tartışmaya girer ve sonunda onu öldürür. Tanrı onu sürekli göçebe yaşamaya mahkûm eder. Adam’ın üçüncü bir oğlu olur: Şet. Şet’in soyundan gelen, Adam’a göre onuncu nesildeki kişi Noah’tır. Kendi dönemindeki yozlaşmışlığa katılmayan Noah, Tanrı’nın gözünde beğeni kazanır.

                                                                                               Mİ-DRAŞ YİTSHAK

                                                                                                         Rav İsak Alaluf

                                                                                         HAYAT BOYU SÜRECEK BİR TAKİP  

Bilginlerimiz bizlere Tora’nın derin anlamlarının sadece sözcüklerin kendilerinde olmadığını aynı zamanda bitişik veya yakın yazılmış cümlelerin içinde de bulunabileceğini öğretmektedirler. Tora öğrenirken sadece sözcük anlamlarını değil aynı zamanda diğer cümlelerle olan ilişkilerini de öğrenmek gerekir. Bu noktadan hareketle Tora’nın son cümlesinin ilk cümle ile ilişkili olduğunu öğrenmekteyiz. Tora’nın okunması Simhat Tora’da tamamlanırken gelenek olarak hemen yeniden okumaya başlanır. Normal şartlar altında bir peraşanın bitiminden sonra Kadiş okunmasına rağmen Vezot Aberaha peraşasının bitimi ile Bereşit peraşasının başlangıcı arasında kesinlikle Kadiş okunmaz. Bu da Tora’nın son cümlesinin ilk cümleyi takip ettiğini ve birbirinin yanında bulunduklarını bizlere gösterir. Bu aynı zamanda iki cümlenin birbirinin yakınında yazıldığının ve bunun bir mesaj içerdiğinin göstergesidir.

İzmir’in büyük Rabilerinden biri Olan Rabi Eliyau Akohen Tora’da birbirine yakın yazılan cümlelerin veya sözcüklerin anlamının araştırıldığı bir kitap yazar. “Semuhin Laad” adlı bu eser bu gün bu çalışmalara ışık tutmaktadır.

Öncelikle Tora’nın son cümlesinin ne anlama geldiğine bakalım. Bu cümle Mısır çıkışı sırasında Bene Yisrael’in gözleri önünde ve hepsinin bulunduğu bir ortamda Tanrı’nın doğal güçlere karşı olan  limitsiz  kudretinin birinci elden nasıl gözlendiğini anlatmaktadır. Bu aynı zamanda Tanrı’nın kainatın yaratıcısı olduğunu da ortaya koymaktadır. Bunlar gözlemlendikten sonra hiç kimse Tanrı’nın yaratıcılığı hakkında bir söz söyleyebilmeyi aklından bile geçirmemektedir. Tanrı özellikle Mısır çıkışı esnasında mucizeler yaratırken herkes Tanrı’nın yaratıcılığını ve yaratılanların üzerindeki tartışmasız hükümdarlığını görmekte ve anlamaktadır. Rabi Kohen bu noktadan hareketle bu gerçeğin Tora’nın son ve ilk cümlelerinde birbirine yakın bir şekilde yazıldığını öğretir. Tora’nın son cümlesi bu mucizelerin Yisrael toplumunun gözleri önünde gerçekleştiğini belirtirken ilk cümlesi de yaratıcının kim olduğunu mutlak bir şekilde ortaya koymaktadır.

Diğer bir yaklaşım ise Yisrael toplumunun Moşe’nin ölümünden sonra kapıldığı korku ile izah edilmektedir. Tora’nın son cümleleri Moşe’nin nasıl bir peygamber olduğunu anlatmakla kalmayıp Yisrael için bu ayarda, Tanrı’ya bu kadar yakın ve mucizeler icra eden  bir daha peygamber çıkmayacağını söylemektedir. Haklı olarak toplum Moşe’den sonra kendilerinin ve Tora bağlantılarının nasıl gerçekleşebileceği konusunda endişelidirler. Moşe büyük bir liderdir. Onlara Mısır çıkışında liderlik etmiş, Tora’yı getirmiş, zor zamanlarda onlar için Tefila yapmıştır. Onun yokluğunda yola devam etmek hiç de kolay olmayacaktır. İşte bu sorunun cevabı ve endişenin çözümü ilk cümlede yatmaktadır. “Bereşit Bara E-loim.” Raşi bu cümleye ilişkin yazdığı açıklamalarından birinde “bereşit” sözcüğünü “ilkler için”  olarak tercüme etmiş ve kainatın yaratılmasının asıl sebeplerinin ilklerin uğruna olduğunu öğretmiştir. Kainatta bazı şeyler “ilk” olarak tanımlanır. Bunlar Tora, Yisrael toplumu ve Teruma’dır. Kainat Tora öğrenen, uygulayan ve Teruma ile karakterize edilen iyi davranışlarda bulunacak olan Yisrael toplumu için yaratılmıştır.

Şimdi toplumun endişelerinin yersiz olduğunu daha kolay anlayabiliriz. Yisrael toplumunun ve kainatın varlığı Moşe Rabenu dahi olsa  hiçbir zaman bir insanın varlığına bağlı değildir. Kainat Tora ve “hesed” dediğimiz iyi davranışları üzerine inşa edilmiştir. Bunların ve mitsvaların uygulanması toplumun varlığının devamı için bir garanti niteliğindedir. 

İlk ve son cümleler arasındaki bağlantının bir başka nedeni Raşi’nin son cümlede yer alan “Leene Kol Yisrael’’ – bütünYisrael’in gözleri önünde” cümlesine getirdiği açıklamada bulunmaktadır. Bu Moşe’nin altın buzağı günahından sonra Sinay dağından getirdiği taş tabletleri kırması ile yakından ilgilidir. Midraş Kohelet’e göre taş tabletler Moşe tarafından kırıldığı anda “Şihehat ATora ‘’– Tora’nın unutulması” hadisesi dünya üzerine giriş yapar. Tabletler kırılmadan önce Tora bilgisi kalıcıdır. Biri Tora öğrendiği zaman bilgisi ebedi olarak üzerinde kalmaktadır. Altın buzağı günahına yanıt olarak Moşe tabletleri kırdığında Bene Yisrael otomatik anlamda özümledikleri Tora bilgilerini kaybetmişler daha açık bir tabirle unutmuşlardır.

Yeteri kadar ilginç olan Tanrı  Bene Yisrael’in Tora bilgilerini unutmalarına neden olan tabletlerin kırılma davranışı ile ilgili olarak Moşe’nin yanında yer almış ve bu yaptığını onaylamıştır. Bu onay da daha sonra Moşe’nin Tanrı ile olan konuşmalarındaki seviyenin yüksekliği ile kendisini belli etmektedir.

Bu onayın sebebi aslında açıktır. Moşe buna sebep olunca kararlı ve devamlı bir şekilde Yisrael toplumunun Tora öğrenmesine neden olmuştur. Bu toplumda tembelliği, boş verme alışkanlıklarını engellemiş Tora öğrenimi binyıllardır aksatılmadan süregelmiştir. Çünkü unutma olayı sadece normal eğitim görenlerde değil büyük bilgelerde de geçerli kılınmış bilgeler daha fazla öğrenmek ve öğretmek suretiyle belki de Tora öğreniminin devamlılığını ve dinamik yapısını sağlamışlardır.

Böylelikle son cümle ile ilk cümle arasında bir başka bağlantı daha kurulmuştur. Bir yıl içinde Humaş tamamlanmakta ve yeniden başlamaktadır. Tora’nın unutulma ihtimali Tora okunmasını dahi belirli kurallara göre belirlemiş her yıl mutlaka bir kez Humaş tamamlanmak durumunda kalmıştır.

Tora hayat boyu sürecek bir takiptir. Ne kadar bilirsek bilelim unutmamak adına bildiklerimizi tekrar etmek bir zorunluluktur. Son cümle ile ilk cümlenin bu kadar nedenle birbirinin ardı sıra okunması tesadüfi değildir. Tora günlük yaşamımızın bir parçası haline gelmeli ve yaşam boyu izlenen bir rehber olmalıdır. 

                                                                                          DİVRE TORA

                                                                                      Rav Selim Eskenazi

Dünyanın yaratılışının anlatılışı ile yeni senenin başlangıcı arasındaki bağlantı her sene Bereşit peraşasını dinleyenlerin içine bir heyecan vermektedir. Midraş, bizlere dünyanın "bişvil aTora" ve "bişvil Yisrael" yani Tora ve Yisrael için yaratıldığını öğretir. Bütün evren ve evrendeki her türlü madde bu hedefi optimize edebilmek için yaratılmıştır. Yisrael ne kadar fazla Tora öğrenirse dünyanın yaratılış amacı da o kadar fazla gerçekleşmiş olur. Bir diğer taraftan başka bir midraşta Tora'nın dünyanın yaratılmasından 974 nesil evvel yaratılmış olduğu söylenmektedir. Zoar Akadoş Teruma peraşasında Akadoş Baruh U dünyayı yaratırken, "istakel ba beorayta ubara alma" yani Tora'ya baktı ve dünyayı yarattı demektedir. 

Anlaşılması gereken şudur: Tora'nın içerisinde dünyayı yaratmakla ilgili talimatlar mı bulunmaktadır? Açıklama gerektiren başka bir nokta ise Zoar'da Tora'nın dünya yaratılmadan evvel dünyayı yaratmak için bir kılavuz olduğu öğretilirken, Midraş'ta Tora'nın dünya yaratıldıktan sonra bir amaç olduğu öğretilmektedir. Bunu anlamak için şu örneğe bakalım: Ünlü bir mimardan yeni bir ev tasarlamasını isteyen bir kişinin bu kısacık dileği yeterli gelmez. Mimarın yapılacak binanın hangi amaçla kullanılacağını, her bir odada kaç kişi kalacağını ve her bir odanın hangi amaçla kullanılacağını bilmesi gerekmektedir. Mimar ancak inşa edilecek binanın doğasını detaylı bir şekilde öğrendikten sonra, istenileni gerçekleştirmek üzere işe koyulabilir. 

Bu örnekten sonra sorduğumuz soruların cevabını verebiliriz. Dünyanın Yaratıcısı, sözün gelişi(kivyahol) mimarı olan Yüce Tanrı; dünyanın amacının ne olduğuna bakıp, bu amaç hakkında derin bilgi topladıktan sonra dünyayı yaratma projesini işleme koymuştur. Bu dünyanın amacı: Yisrael milleti ve Yisrael'e rehberlik eden kılavuz (Tora) olduğu için; Akadoş Baruh U, Tora'yı alacak olan milletin günlük hayatlarında Tora'nın mitsvalarını gerçekleştirebilmeleri için neye ihtiyaç duyabileceklerini görmek için Tora'ya bakmıştır. Am Yisrael'in hayat tarzının ne olduğunun tam olarak anlaşılabileceği tek yer Tora'dır. Reb Yeruham aLevi, Daat Tora adlı kitabında bu bağlamda bir açıklama yapmış ve yaptığı bu açıklamaya Zoar aKadoş'tan (peraşat Şelah Leha) bir destek getirmiştir. İnsan vücudundaki 248 evarim (kemikler), 248 mitsvot ase'ye (yap şeklindeki mitsvalar), 365 gidim (tendonlar), 365 mitsvot lo taase'ye (yapma şeklindeki mitsvalar) karşılık gelmektedir. Yani insan vücudunun yaratılışta aldığı şekil, Tora'daki mitsvalara bakılarak tasarlanmıştır. 

Örnek olarak Anne'ye Baba'ya saygı gösterme mitsvasını ele alırsak, ilk bakışta bu mitsvayı şu şekilde açıklarız. İnsanın dünyada annesi babası olduğundan dolayı bu durumun sonucu olarak annesine babasına saygı göstermesi gerekir. Fakat gerçek bunun tam tersidir. Yüce Tanrı isteseydi bütün insanları tek hücreli canlılar gibi yaratabilirdi, insanoğlunun biyolojik olarak anne babadan gelmesinin "sebebi", Tora'da anneye babaya saygı gösterme mitsvasının olmasıdır. Tabii ki sadece insanın fiziksel vücudu değil, insanın zihni, düşüncesi, arzuları, mutluluğu vb. da insanın bu dünyadaki görevini yerine getirebilmesi için yaratılmıştır. 

İnsan, zihni ve düşünme kabiliyeti sayesinde Tora öğrenebilir. İstekler arzular insanın daha fazla Tora öğrenebilmesi konusunda, mitsvaları uygulaması konusunda, karakterini düzeltebilmesi konusunda insanın şevkle çalışması için yaratılmıştır. Bu şekilde "Sadece Tora, bu dünyada insana doğru bir yaşam kılavuzu olabilir" söylemini anlamış bulunmaktayız. Baştaki örneğimize dönersek, mimar çok hoş bir ev inşa ettikten sonra, eğer bu ev hastane olarak kullanılmak istenirse, yapılan binadan gerekli verim alınamayacağı açıktır. Tora'nın talimatlarını dinleyip bu kılavuzu rehber almamızın dışındaki her türlü yaşam tarzı insanın kendisine verilen potansiyelini tam olarak değerlendirememesine sebep olmaktadır. Ferrari'ye LPG takmak böyle bir arabanın kullanımını kısıtladığı gibi, aynı durum Tora'sız bir yaşam sistemi için de geçerlidir. Yüce Tanrı'nın bizlerden beklediği seviyelere ulaşmaya layık olalım. Yüce Tanrı'dan dileğimiz yeni senede bizleri hizmetine yaklaştırmasıdır.   

                                                                           ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                        RAV ELİYAU KOEN Z’’L:MAHAZİKE-TORA

                                                                                             BİRKOT ANEENİN

A-Tarifi, çeşitleri ve özellikle Birkat a-Motsi :

Yiyip içerek faydalandığımız şeylerin tümüne söylenen Beraha ‘lara “ Birkot aneenin “ denir. Bunlar altı grupta toplanır.

1-Birkat a-Motsi. Tahıldan mamul tüm ekmek çeşitlerine söylenen beraha,

2-Bore Mine Mezonot. Tahıldan mamul pasta, börek, kek ve bisküvi gibi fırınlanmış şeylere {Mine maafe-koza de orno ) söylenen beraha,

3-Bore Peri a-Gefen. Üzümden mamul her çeşit içkiye söylenen beraha,

4-Bore Peri a-Ets. Ağaçta yetişen meyvalara söylenen beraha,

5-Bore Peti a-Adama. Toprakta yetişen meyvalara söylenen beraha,

6-Şeakol Niya Bidvaro.  Et, balık, yumurta, süt, su ve şeker gibi ne ağaçta ne de toprakta yetişen diğer şeylerin her birine söylenen beraha. 

1-Birkat a-Motsi – Beş çeşit tahılın her birinden imâl edilen ekmeklere “Baruh A.Ad.E.M.A a-Motsi lehem min a-arets” berahası söylenir. Genellikle bu Beraha, karnımızı doyurmak için yediğimiz öğünlerin (Seuda) başında ” Netilat yadayim” yaptıktan sonra, tuza batırarak yediğimiz ekmek parçasına söylenir. Öğüne oturmak şart değildir. Onların haricinde, yenilen en ufak ekmek parçasına dahi “a-Motsi” berahası denir ve bundan evvel “Netila” yapmaya lüzum yoktur.

Yemeklerin başında söylenen “a-Motsi” berahası, sebze, balık, et ve benzeri gibi, karnı doyurmak için masaya getirilen her yiyecek ve içeceği -şarap hariç- beraha`dan muaf kılar. Bunun için en azından bir “Kazayit” (27 gr) kadar ekmek yemek kâfidir. Yiyeceklerin tümünü ekmekle yemek şart değildir.

Yemek bitiminde “Birkat a-Mazon” dan evvel “Savor de boka” (Kinuah seuda) için yenen meyva ve tatlı gibi şeylere, Beraha demek gerekir. Zira bunlar, karnı doyurmak için masaya getirilmezler.

Ekmek yerine karnını doyurmak niyeti ile, beraha`sı “Mezonot” olan, börek, pasta ve kek gibi şeyleri çok miktarda  (en azından 224 gr)  yemeye niyetlendiğinde, bunlara da evvelden “Netila” yapıp  “a-Motsi” berahası söylemek gerekir.    Bitiminde de “Birkat  a-Mazon” denir.

Pesah bayramı müddetince yenilen “Matsa`’ ya “ a-Motsi ” denir. Aynı            “ Matsa ”ya  sene içinde ise “ Mezonot “ berahası söylenir. Sefaradim cemaatlarında uygulama böyledir. Eşkenazimler  ise sene içinde de Matsa ‘ya             a-Motsi Berahası  söylerler. (Kitsur Şulha Aruh Mekor Hayim 39/7)

Fırında pişirilen genellikle üstü peynirli (etli de olsa değişmez) domatesli v.s. gibi pitsa ‘lara  a-Motsi  ve   Birkat a-Mazon  denir. (Yalkut Yosef 168/2)

                                                                                                              TARİHİMİZDEN

                                                                                              RABİ MOŞE KAPSALİ

Rabi Moşe Kapsali 1420 yılında Girit Kandiye’de doğar. Hayatı hakkında fazla bilgi mevcut değildir.  Eğitimini orta Avrupa’da aldığı varsayılmaktadır. İstanbul’a döndüğünde “Dayan”(Dini Yargıç) olarak oldukça yoksul bir cemaate hizmet vermeye başlar.

1453 yılında İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in zamanın bilgelerinden Rabi Moşe Kapsali’yi o zamanki Hahamların başı olarak tayin ettiğine dair kuvvetli bir görüş vardır. Birçok kaynak Rabi Moşe Kapsali’nin ilk “Hahambaşı” olduğu görüşünü savunmaktadır. Büyük yetkisi ve bilgisine rağmen son derece alçak gönüllü bir kişi olduğu bilinmektedir. 

Hayatının son yıllarında gerçekleşen İspanya’dan kovuluş sonrasında ,Rabi,esirleri kurtarma ‘-“Pidyon Şevuyim” konusunda büyük çaba göstermiş ve birçok esirin İstanbul’a getirilmelerini sağlamıştır.

Rabi Kapsali İspanya’dan İstanbul’a ilk gelenlerin yerleştirilmesi konusunda da çalışmalar yapmıştır.

Rabi Kapsali 75 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir.


                                                                                       MİMAAYAN

                                                                                KAYNAKLARIMIZDAN
                                                                                      Rav İsak Alaluf

                                                     BEREŞİT ve’’ BET’’ HARFİ

Bilginlerimiz sıklıkla Tora'nın neden İbranice'nin ilk harfi olan "alef" ile değil de ikinci harfi "bet" ile başladığını sorgularlar. Zoar Akadoş giriş bölümünde bütün harflerin sırasıyla Tanrı huzuruna geldiklerini ve dünyayı yaratmaya o harfle başlamasını istediklerini anlatır. Tanrı sonunda kutsama anlamına gelen "beraha" sözcüğünün ilk harfi olan "bet" ile Tora'yı başlatmaya karar vermiştir.

Kli Yakar adlı kaynak bir başka görüş artaya koyar. Şlomo Ameleh'in Kohelet'te Tora'nın üç ruhani güç ile işlediğini ve bunun şeklinin kuzeyden açık olan "bet" harfine benzetildiğini öne sürer. Kli Yakar bir başka görüş olarak da yetser ara olan kötü isteklerin her zaman kuzeyden saldırdığını ve bu yüzden de diğer üç duvarın burayı koruma altına aldığından söz eder. Bunu desteklemek için de Yoel peygamberin 2/20 cümlesini getirir: "Kuzeyden gelen orduyu sizden uzaklaştıracağım."

Midraş ise farklı bir görüş getirir. Bet harfinin önü açık ve arkası kapalıdır. Bir kişinin geçmişte yaptıkları önemli olsa da gelecekte yapacakları daha önemlidir. Geçmişte yanlışları olsa da teşuva yaptıktan sonra önünde geniş ve uzun bir zaman vardır ve bu zamanı Tora'nın ışığı altında yaşayabilir.

                                                                                             HAFTANIN SÖZÜ

                                              Çok görüyorsun,Ama dikkat etmiyorsun ,kulağını açıyor ve dinlemiyorsun

                                                                                               Yeşayau(42-20)