Bu Hafta İçin Saatler

30 Av

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

18:45

20:05

-----

Yeruşalayim

18:38

19:58

Tel Aviv

19:06

    20:08

15Ağustos

Tel Aviv

18:58

20:00

İstanbul

19:50

    20:30

2015

İstanbul

19:40

20:20

İzmir

19:57

20:46

İzmir

19:48

20:36

REE

                                             17 Ağustos 2015 NEVE ŞALOM 1986TERÖR SALDIRISINI ANMA

                                                                15-16 Ağustos 2015 ROŞ HODEŞ ELLUL                                                                                               

                                                                                              

PERAŞA ÖZETİ (Devarim 11:26-16:17)

[www.chabad.org]

Gör!” der Moşe, Bene-Yisraele, “bugün önünüze beraha ve lanet [seçeneklerini] sunuyorum” – söz konusu berahaya, Tanrı’nın emirlerine uydukları takdirde kavuşacaklar, aksi takdirde başlarına lanet gelecektir. Bunlar, halk Erets-Yisraele girdikten sonra, Gerizim ve Eval dağlarının arasında açıklanacaktır. “Tanrı’nın, İsmini barındırmak üzere seçeceği yerde”, halkın Tanrı’ya korbanlarını getireceği bir Bet-Amikdaş inşa edilecektir. Tanrı’ya başka bir yerde korban sunmak yasak olacaktır. Hayvanlar, korban değil de etinin yenmesi amacıyla, başka bir yerde kesilebilir; ancak kan hiçbir şekilde yenemez.

Sahte bir peygamber ya da insanları putlara tapmaları için ikna eden birinin cezası idamdır; putperest bir şehir yok edilmelidir. Peraşada, Kaşer hayvanlar için belirleyici işaretler ve kaşer olmayan kuşların listesi tekrarlanır.

Bütün ürünlerin onda biri Yeruşalayime getirilip orada yenmelidir. Eğer yol uzaksa, bu ürünler satılıp, parasıyla Yeruşalayimde yiyecek satın alınır ve bunlar orada yenir. Belirli bazı yıllarda, bu onda birlik kısım fakirlere dağıtılır. İlk doğan (behor) sığır ya da davar Bet-Amikdaş’a korban olarak getirilir ve etini Koenler yer.

Yardımseverlik/Tsedaka mitsvası, bir Yahudiye, ihtiyaçlı olan kişiye armağan ya da borç verme yükümlülüğü verir. Şabat yılında (yedi yılda bir toprağın dinlendirildiği yıl – Şemita), bütün borçlar bağışlanır ve tüm köleler serbest kalır.

Peraşamız, herkesin Bet-Amikdaş’ta Tanrı’nın Huzuruna “görmeye ve görülmeye” gittiği, üç bayram – Pesah, Şavuot ve Sukot – kanunlarıyla son bulur.

                                                                                                DİVRE TORA

                                                                                                CÖMERTLİK

                                                                                              Rav İzak Peres

Tsedaka vermek, her zaman için desteklenmesi gereken bir Yahudi özelliğidir.

Bir kişi ‘ Bu sene şemita senesi,tarlalarımı süremeyeceğim ve bir sene boyunca hiç hasat toplayamayacağım. Bu durumda tsedaka vermem nasıl beklenebilir?’ diyebilir.

Tora’ya göre bu kabul edilemez. Tsedaka vermek Yahudi dininin dayanak noktasıdır. Tora’da dendiği gibi ‘ Yisrael üç özelliği ile bilinir: Merhamet, namus ve tsedaka’ . Eğer bir Yahudi ihtiyaçlı birine yardım etmeyip, tüm kazancını kendine saklamak ister ise günah işlemiş olur.

Bir Yahudi, özellikle şemita senesi gibi maddi anlamda zor geçen bir zamanda bile tsedaka verme ile yükümlüdür. Zor zamanlar, kişinin tamamen içine dönmesi ve ihtiyaçlı insanlara karşı duyarsız kalması için bir sebep olmamalıdır. Bu durumu kısa bir hikaye ile anlatabiliriz:

Büyük bir gemi, denizde yol almaktadır.  Gemide, diğer ülkelere mal götüren pek çok tüccar vardır.  Bir gün büyük bir fırtına çıkar ve gemi batma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Geminin kaptanı, yolcuları toplayarak onlara taşıdıkları ağır malları atmalarını, aksi taktirde geminin batacağını söyler. Sadece çok önemli buldukları malları muhafaza edebileceklerdi.

Bu durum, gemide büyük bir karmaşaya neden olur. Herkes kabinine giderek, en değerli eşyalarını, mücevherlerini, altınlarını ve paralarını kurtarmak ister. Daha sonra da büyük bir isteksizlik ile eşyalarının geri kalanını gemiden atarlar.

Gemideki bir adam, tüm bu olanları üzüntüyle izler. Kabinine giderek sadece iki şeyini alır: Tallet ve tefilinini. Mücevher ve paraları dahil her şeyini gemiden aşağı atmaya karar verir. Bunu farkeden biri ‘ Neden böyle yapıyorsun? Neden paranı saklamıyorsun?’ diye sorar. ‘ Paramı nasıl tutabilirim? Paramı atsam bile, nasıl olsa sonradan kazanılır. Fakat dinimin  en önemli iki simgesini nasıl atabilirim? Bunlar benim manevi hayatım. Bunları atarsam, hayatta hiçbir şeyim kalmaz. Dünyadaki tüm paralar da işime yaramaz o zaman.’ diye cevap verir adam.

İnsanlar zor zamanlar geçirdiklerinde lüks eşyalardan ziyade dini eşyalarından ve merhametli ve yardımcı olma güdülerinden vazgeçmeyi tercih ederler. Fakat böyle yaparlarsa, hayat çizgilerinden ve insanlığın temelinden vazgeçmiş olurlar. Bu yüzden Tora bize, zor zamanlarımızda bile cömertliği elden bırakmamamızı öğütler.  Tsedakaya böyle zamanlarda daha çok ihtiyaç vardır. Zor zamanlarında bile cömert olmaya devam eden kişiler daha da ödüllendirileceklerdir.

Tsedaka vermemenin sonuçları genelde tahmin edilemez.

Bir zamanlar, başarılı bir işi, iyi bir eşi, lüks bir evi olan, hayatın tüm güzelliklerine sahip bir adam vardı. Hayatından çok memnundu.

Bir gün görkemli sofrasına oturmak üzereyken kapısı çaldı. Kapıyı açtığında karşısında üstü başı perişan bir dilenci gördü. ‘ İki gündür açım. Benimle paylaşacağınız bir miktar yemeğiniz bulunur mu?’ diye sordu dilenci.

Adam yüzünde küçümseme ile: ‘Başkalarına dilenmektense neden gidip kendin çalışıp para kazanmıyorsun? ‘dedikten sonra kapıyı dilencinin suratına kapatır.

Bu olaydan kısa bir süre sonra adamın işleri kötüye gitmeye başladı. Satışlar eskisi gibi değildi ve  adam hayat standartlarını değiştirmek zorunda kalmıştı. İşleri yolunda gitmemeye devam etti. Bu kötü bir şans mıydı yoksa kader mi? Sebep her neyse, bir zamanlar sahip olduğu her şeyden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Önce mobilyaları, kıyafetleri ve sonunda evi elinden gitti. Karısı çalışarak ona destek olmayı teklif etti ama o kabul etmedi.  Karısına eskisi gibi güzel bir hayat yaşatamadığı için o kadar utanç duydu ki sonunda ondan boşanmak istedi.

Aylar sonra karısı başka bir adamla evlendi Adam yeni zengin olmuş biriydi. Bir gün yemek için hazırlanırlarken kapının çaldığını duydular. Yine kapıda bir dilenci belirdi ve yemek istedi. Fakat kadının bu kocası, bir öncekinden daha cömertti. Dilenciyi içeri alarak ona yemek ve haftalarca yetecek kadar para verdi. Dilenci utanarak fakat müteşekkir bir şekilde tsedakayı kabul etti.

Dilenci gittikten sonra adam karısının suratındaki garip ifadeyi farketti. Bir sorun olup olmadığını sordu.

‘Ben o dilenciyi tanıyorum.’dedi karısı.’ O benim ilk kocamdı. O kadar zayıflamış ve solgun görünüyordu ki onu zar zor tanıdım. Bir adamın bu kadar çöktüğünü görmek ne kadar üzücü.’

Kocası biraz düşündükten sonra şöyle dedi’ Eğer o senin eski eşinse, şu an bir itirafta bulunayım: Eskiden evinize gelip yemek isteyen dilenciyi hatırlıyor musun? O dilenci bendim. Nasıl olduysa şansım döndü  ve varlıklı biri oldum. ‘ Karısı sordu’ Senin ile talihlerimizin tersine dönmesinin bir sebebi var mıydı sence?

’ ‘ Bence vardı çünkü  ‘Kulaklarını ağlayan fakirlerin sesine kapayan kişiler kendileri ağlayacaklar ve seslerini duyuramayacaklar.’ (Mişle 21,13)

Hayat, kuyudaki çıkrığa benzer. Dolu kovayı boşaltır, boş kovayı doldurur. (Vayikra Raba 34)

Fakirleri sevin ki çocuklarınız fakirlik çekmesin. (Dereh Eretz Zuta 2:4)  

KİMİN SINAVI?

Rav Berti Derofe

Balkon korkuluklarından aşağıya doğru bakarken dengesini kaybedip aşağı düşmeye başlar. “Tanrı’m!” diye bağırır can havliyle cimri adam. “Eğer bana bir mucize yapıp beni kurtarırsan paramdan Maaser vereceğim!” Adam hızla yere yakınlaşmaya devam ederken tekrar bağırır. “Bütün servetimin yarısını tsedakaya vereceğim!” Artık yere çakılmaya çok az kalmıştır ki, “Bütün servetimi bağışlaycağım!” diye bağırır ve tam o sırada pamuk taşıyan bir kamyon oradan geçer ve adam pamukların üzerine düşer. Cimri adam başından geçen olayın şokundan kurtulur ve gökyüzüne dönerek “Tanrı’m eminim ki beni anlarsın. Biliyorsun ki ben stres altındayken bazen saçmalarım…”

Goy bir komutan olan Tornosropus, Rabi Akiva’ya sorar: “Eğer Tanrınız fakirleri seviyorsa neden onların geçimlerini kendisi sağlamıyor?” Rabi Akiva cevap verir: “Biz onların geçimlerini sağlamalarını sağlayalım ve Cehennem’in yargısından kurtulalım”der. Bilindiği gibi Tsedaka ölümden kurtarır. Hem maddi hem de manevi açıdan…

Tornosropus sorar: “Tam tersine! Eğer bir kral kölelerinden birine kızıp onu hapse atar ve ona açlıktan ölsün diye yiyecek ve içecek verilmesini kesinlikle yasaklarsa, ardından biri gidip kralın emrine karşı gelerek o köleyi hapisteyken beslerse bu krala karşı gelmek sayılmaz mı?”

Rabi Akiva’nın verdiği cevaptan önce, Tornosropus’un iddiasını inceleyelim. Bir toplulukta kendi geçimlerini kendi becerileriyle sağlayabilen ve aynı zamanda da şansları yaver gitmeyip geçimlerini sağlayabilecek kadar para kazanamayan kişilerin olmasındaki problem nedir? Bu durum neden Tornosropus’u rahatsız etmiş ve Rabi Akiva’ya sanki ters giden birşeyler varmışcasına bir soru sormuştur. Sonuçta tsedaka vermenin, ihtiyaçlıya yardım etmenin iyi bir şey olduğunu bütün goylar kabul etmekte ve kendileri de bizzat bunu uygulamaktadırlar.

Tornosropus’un sistem ile bir derdi yoktur. Onun tek amacı Tora’yı yalancı çıkarmaktır. Yahudilerin inanç temelini Tanrı’ya olan inanç ve güven oluşturur. Yahudiliğe göre dünya üzerinde olan her olayın bir sebebi vardır ve bu Tanrı’nın isteğidir. Biz bilir ve her zaman tekrarlarız ki: Dünya üzerinde olan herşey Tanrı’nın hakimiyeti altındadır ve ağaçtan düşen bir yaprağın bile nereye düşeceği hesaplıdır ve onun bile bir amacı vardır.

Haftanın peraşasında ihtiyaçlılara yardım etmekle ilgili birçok pasuk vardır. Tora bu mitsvanın önemini vurgulamak için ikilemelerle dile getirmiş, hatta bunu yaparken ne şekilde davranılması gerektiğini anlatacak kadar da detaya inmiştir. Fakat aslında inancımızın temeline göre sormamız gereken soru şudur: “Eğer Tanrı bir insanı kötü bir şansla yaratmış ve onun ihtiyaçlı durumuna düşmesini sağlamışsa, gidip o kişiye yardım etmek inancımız temeline aykırı bir hareket olmayacak mıdır?”

Rabi Akiva cevap verir: “Hatalısın! Sen Yisrael Halkı’na kralın kızdığı kölelermiş gibi bakıyorsun. Doğrudur ki kralın kızıp aç bıraktığı bir köleyi besleyip kendi canını tehlikeye atmak doğru bir hareket değildir. Fakat Yisrael Halkı Tanrı’nın kölesi değil çocuklarıdır. Sen de anlayabilirsin ki bir kral oğluna kızıp onu aç bırakırsa, verdiği cezanın çok ağır olduğunu düşünüp pişman olduğunda, birinin gidip onu o sırada besleyip, hayatta kalmasını sağlamış olmasına kızmaz, tersine o kişiye müteşekkir olur.”

Midraş açıklamalarıyla beraber bu kadardır. Fakat Rabi Akiva, Tornosropus’a sadece onun tezini çürütmek amacıyla bu açıklamaları yapmıştır. Ama tsedaka verme mitsvasının asıl sebebi Rabi Akiva’nın da sözlerinin başında belirttiği gibi kendimizden birşeyleri vermeye alışalım ve bu sayede günahlarımızın kefaretini sağlayabilelim diyedir.

Tanrı tamamlanmamış bir dünya yaratmıştır. Birinde bilgelik , diğerinde ise para yoktur. Biri daha güçlü olmayı isterken diğeri ise güzel bir sese sahip olmayı istemektedir. Fakat aslında herkese bu dünyada tam da ihtiyacı olan özellikler verilmiş ve verilmeyenlerle de baş etme görevi verilmiştir.

Biz sıkıntılı anımızda ne kadar fazla inanç sahibi olup herşey aslında bizim iyiliğimiz içindir desek bile bunu başkası için hiçbir zaman söylememeliyiz. Eğer elimizden o kişiyi sıkıntıdan kurtarmak geliyorsa onun adına “Demek ki bunu hakediyor, bununla baş etmesi lazım, biz Tanrı’nın sınavlarına müdahale etmeyelim.” dememeliyiz. Çünkü Tanrı aslında sadece onu değil, bizi de sınıyordur. Böyle bir şeyi gördüğümüzde Tanrı’nın bizden beklentisi bir an önce harekete geçip yardım etmemizdir. Bu fakirin sınavı olmasına karşın, Tanrı’nın aslında o fakiri sevdiğini ve onun iyiliğini istediğini unutmamalıyız.

Bizim sınavımız kendimizden vermektir. Gerek para, gerek iyi bir fikir, gerek fiziki bir yardım gerekse de kocaman bir gülücük. Bilglerimiz bize şöyle der: “Kendi ,gelecek dünyan , arkadaşının bu dünya’sı için uğraş.”

                                                                             ASE LEHA RAV:KENDİNE RAV SEÇ

                                                                                 RAV ELİYAU KOEN ZT’’L:RAV MAHAZİKE-TORA

                                                                           YAHUDİLİKTE  EVLENME ve BOŞANMANIN OLUŞUMU

B-Kiduşin’de kinyan

Geçen yazımızda  yahudilikte evliliğin iki etapta gerçekleştiğini yazmıştık. Bunlardan birincisi Kiduşin’di. Diğer milletlerde ve dinlerde, bir çiftin evlilikleri, onların dışında bir kimsenin veya  bir  mercinin ilânı  ile oluşurken, Yahudilikte bu durum bizzat erkek tarafından bir sembolik hareketle (Kinyan Kiduşin) ile gerçekleşir.

Kinyan nedir? Genelde bir malın veya nesnenin hukuken sahip değiştirmesini  belirliyen sembolik harekete İbranice “ Kinyan “ denir. Örneğin Reuben belli bir  malı veya nesneyi Şimon’a  satmak veya hediye  olarak vermek istediği vakit, o malın Şimon’un mülkiyetine geçmesi için, Şimon’un  o mal üstünde  bir kinyan yapması gerekir.

Kinyan muhtelif şekillerde yapılır. Bunlardan bir çeşidi para veya minimum parasal değeri olan bir şeyi ( şave pruta ) mal sahibine vermektir. Satan kişi bunu aldığı anda malın mülkiyeti hukuken karşı tarafa geçer. Kinyan yapılmadığı müddetçe mülkiyet değişmez.

Evlilikte de bu durum aynıdır. Medeni durumu bekâr olan bir kadının, evli durumuna geçmesi için, erkeğin yani müstakbel kocanın onu koruması ve himayesi altına almasını simgeleyen, kinyan dediğimiz sembolik hareketi, iki şahit önünde eşine altın yüzüğü vermekle oluşur.

Eski zamanlarda Kiduşin’ den sonra taraflar, Hupa’ ya kadar bir sene beklerlerdi. Bu zaman zarfında  damat ve özellikle gelin, kendilerini hem ruhen hem maddeten yeni müşterek hayatlarına  hazırlarlardı. Belirli zamanlarda gelin, damatın ailesine misafir edilir, damat ta sırasında gelinin ailesini ziyaret ederek, buna karşılık verirdi. Bu şekilde birbirlerini ve ailelerini  yakından tanımak ve kaynaşmak fırsatı bulurlardı. Bu süre zarfında da damat oturacakları evi ve eşyayı hazırlar, gelin de çeyizini tamamlardı.

Kiduşin ile Hupa arasında geçen bu zaman, Gola’ da yaşamları maalesef garanti olmayan yahudiler için, zamanla problem yaratmağa başladı. Çoğu zaman aileler yerlerini terk etmek mecburiyetinde kaldıklarından, bilinmiyen bir yere göç edince, damat ile gelin arasındaki irtibat kesiliyor ve Get denilen boşanma belgesi verilemediği için, kadın hayatı boyunca “ Aguna “  kalıyordu. ( Aguna , kocası ile yaşamıyan, medeni durumu evli olan kadın)

Bu durumdaki bir kadının, başka bir erkekle yaşaması halinde doğan çocukları “ Mamzer “ sayılırdı. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı Rabilerimiz, Kiduşin ile Hupa  arasındaki zaman farkını ortadan kaldırmışlar ve bu günkü uygulama olan Kiduşin ile Hupa’ yı birleştirmişlerdir.

KERİAT ŞEMA ALAHALARI

                                                                                                                                                  

7. Keriat Şema söyleme vakti günün ilk üç saatinin sonuna kadardır.(Burada bahsi geçen saatler Şaot Zemaniyot olup günler uzunken daha uzun kısa iken daha kısadırlar.)

8. Eğer ilk üç saat geçti ve kişi Keriat Şema’yı hala söylemediyse, onu berahalarıyla beraber dördüncü saatin sonuna kadar okuyabilir. Yani günün ilk üçte birlik bölümünün sonuna kadar.

9. Eğer dördüncü saatte de okumadıysa, bu durumda artık bütün gün boyunca berahasız okur. Tora’dan bir yap mitsvasını kaçırmış, fakat en azından Tanrı’nın birliğini ilan edip kabullenme mitsvasını yapmış olur.

10. Keriat Şema’yı okumadan hemen önce kişi, birazdan Tora’dan günde iki kez Keriat Şema söyleme mitsvasını yerine getireceğini düşünmelidir.

HAFTANIN SÖZÜ

Bil ki Tsadiklerin ödülleri Gelecek Dünya’da verilecektir.

Rabi Tarfon