Yazdır

Haftanın Peraşası BülteniTanrı evreni altı günde yaratır. İlk gün karanlık ve ışığı var eder. İkinci gün “üst sular” ile “alt suları” ayırarak gökleri oluşturur...

                       Bu Hafta İçin Saatler                   

24 Tişri

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

        16:26

17:46

-----

Yeruşalayim

16:39

17:39

Tel Aviv

16:46

17:48

18 Ekim

Tel Aviv

16:38

17:40

İstanbul

18:06

18:47

2014

İstanbul

17:56

18:37

BEREŞİT

Hatırlatmalar:

24 Ekim Cuma 25 Ekim Cumartesi günleri Roş Hodeş Heşvan kutlanacaktır.

Peraşa Özeti (Bereşit 1:1-68)

[www.chabad.org]

Tanrı evreni altı günde yaratır. İlk gün karanlık ve ışığı var eder. İkinci gün “üst sular” ile “alt suları” ayırarak gökleri oluşturur. Üçüncü gün karalar ve denizlerin sınırlarını belirler; yeryüzünden ağaçlar ve yeşilliklerin çıkmasını emreder. Dördüncü gün güneş, ay ve yıldızları yaratıp hareketlerini belirler ve onları dünya için birer zaman belirleyicisi ve aydınlatıcı olarak atar.Balıklar, kuşlar ve sürüngenler beşinci günde, hayvanlar ve en sonda insan,altıncı günde yaratılır. Tanrı yedinci günde yaratmayı durdurur ve bu günü birdinlenme günü olarak kutsal ilan eder.

Tanrı insan bedenini yeryüzünün toprağından yoğurur ve burun deliklerinden içeriye bir yaşam ruhu üfler. Başta İnsan tek kişi olarak yaratılır. Fakat sonra“insanın tek başına olmasının iyi olmadığını” söyleyen Tanrı, insanın bir“tarafını” alır ve erkek ile kadın yaratılmış olur. Tanrı bu ikisini evlendirir.

Adamve Hava, Eden bahçesine yerleştirilir ve “İyi-Ve-Kötüyü-Bilme Ağacı”nınmeyvesinden yemeleri yasaklanır. Yılan, Hava’yı bu emri ihlal etmeye teşvik eder; Hava bu meyveden yer ve kocasına da yedirir. Günahları sebebiyle, insanoğlunun ölümlü olmasına karar verilir; kaynağı olan toprağa geri dönecektir. Ayrıca bir şeyi elde etmek için çok çaba göstermek durumunda kalacaktır. İnsan, Eden bahçesinden kovulur.

Hava iki oğul doğurur: Kayin ve Evel. Kayin, Evel ile tartışmaya girer ve sonunda onu öldürür. Tanrı onu sürekli göçebe yaşamaya mahkûm eder. Adam’ın üçüncü bir oğlu olur: Şet. Şet’in soyundan gelen, Adam’a göre onuncu nesildeki kişi Noah’tır. Kendi dönemindeki yozlaşmışlığa katılmayan Noah, Tanrı’nın gözünde beğeni kazanır.

RAVLARIMIZ’DAN DİVRE TORA
Rav İsak Alaluf

Her yıl bir kez daha Bereşit peraşası ile Tora’yı okuma döngüsüne başlamak her Yahudi için çok özeldir. Roş Aşana ve Kipur günlerinde yanlışlarını bulmaya ve bertaraf etmeye niyetlenen Yahudiler Sukot bayramında hasat toplamanın ve affedilmiş olmanın sevincini mitsvalar yaparak kutlarlar. Bundan büyük bir sevinç duyarlar. Kendini yenilemenin gereklerini öğretmektedir ve bir şekilde bizleri sarmalamaktadır. Artık yeni bir yıl başlamıştır ve Tora okuma sevinci Simhat Tora gününü takip eden ilk Şabat günü Bereşit peraşası ile yerini almaktadır.

Altı gün veya altı aşama boyunca Tanrı çalışarak mükemmel bir dünya yaratmıştır. Bereşit peraşasında yer alan “Tanrı yaptığı her işi gördü ve işte çok iyi idi” ifadesi yaratılan kainatın mükemmelliği hakkında bilgi vermektedir. Bu yaratılışın en son adımı odak noktasındaki canlı olan insanın yaratılışı şeklinde gerçekleşmiştir. İnsanın yaratılışı peraşamızda şöyle verilmekte ve açıklama katmak sureti ile Rabiler tarafından şöyle çevrilmektedir:

“Naase adam betsalmanu kidmutenu – şekil açısından meleklere benzeyen kararlarını bilgi ve anlayışı ile özgür seçimimi kullanarak vermesiyle Tanrı’ya benzeyen  bir insan yaratalım.” (Bereşit 1/26)

İlk insan olan Adam Arişon’un kutsiyeti bizim anlayışımızın çok üzerindedir. Midraş Adam’ın mükemmeliyetini gören meleklerin Tanrı’ya sürekli yaptıkları gibi Adam’a da methiye söylemek istediklerini öğretir. Talmud Hagiga 12/A’da insanı şöyle tanımlamaltadır: “Adam Arişon yeryüzünden gökyüzüne kadar erişmektedir. Dünyaı bir ucundan diğerine kaplamakta, gökyüzünü bir ucundan diğerine kaplamaktadır.” Burada Talmud’un anlatmak istediği Adam’ın fiziksel büyüklüğü ve mükemmelliği değil aslında günah öncesi kutsiyet durumunun dünya ve gökyüzüne tek başına hükmedecek kadar üstün olduğudur. Adam bu aşamada fiziksel olarak bir bedenden çok bir ruha benzemektedir. Yine Midraş’a göre Adam’ın derisini (or – ayin vav reş) günah işlemeden önce bir ışık demeti (or – alef vav reş) kaplamakta ve bu ışık bir tırnak gibi parlamaktadır. Adam’ın günah öncesi halini anımsamak için Avdala’da bore meore aeş berahasında tırnaklara yansıyan ışığa bakmamızın nedeni burada yatmaktadır.

Ramban Adam’ın günahtan önceki durumunu açıklarken tıpkı göklerin ve yeryüzünün kapsadıkları tüm varlıklarla, hiçbir sapma olmadan sadece Tanrı’nın isteğini yerine getirmeleri gibi onun da kendi iç doğası gereği payına düşeni eksiksiz olarak yaptığını öğretir.

İyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesi. İşte bütün sorunları meydana çıkaran ünlü meyve. Bu meyve insanın içine iyi veya kötüyü seçme isteğini yerleştirme özelliğine sahiptir. Adam özgür seçim hakkına sahiptir ama meyvenin verdiği istek olmadan bu seçimle nasıl olabilmiştir?

Rav Hayim de Volozhin Adam’ın iyi veya kötü arasında seçim yapma yeteneğine günahtan önce de sahip olduğunu öğretir. Sahip olduğu kutsiyet nedeniyle Adam, kendisini kötüye çeken bir dürtüye sahip değildir ve bu dürtü ancak dışarıdan bir etki ile gelebilecektir. Adam meyveyi yediği andan bu bir dış etki olmaktan çıkarak insanın içinde devamlı bir savaşın başlangıcı haline gelir. Yılanın yaptığı etki ile Adam bir sınavla karşı karşıya kalmıştır. Seçme durumunda olduğu iki yol vardır ve acaba hangisi onu gerçeğe ulaştırabilecektir? Yılan Hava’yı kandırmaya çalışırken meyveyi yemesi durumunda Tanrı gibi  iyi ve kötüyü bilen kişiler olacaklarını söylemektedir.   Raşi burada farklı bir açıklama getirir. “Tanrı gibi olacak ve dünyalar yaratacaksınız.”tanrı bizim dünyamızda Kendisini gizler. Bunun sebebi bizlerin özgür seçimimizi rahatça yapabilme serbestisine sahip olabilmemizdir. Bizim dünyadaki amacımız Tanrı ile tam bir bağlantıya geçebilmektir ki bunu yapmanın da yolu Tora ve mitsvaların uygulanmasından geçmektedir.

Şimdi Adam burada önemli bir hataya düşer. Eğer bu meyveyi yiyince dünyalar yaratıp yaratılışa ortak olacaksa ve Tanrı ile arasında özel bir bağ kurulacaksa bu özel seçimi yapması gerektiğine inanmış ve meyveyi yemiştir. Kendi parlaklığı ve kutsal düzeyi nedeniyle kötünün ona getireceği karmaşa ve karanlığı algılayamamış ve iyiye ulaşmak için kötünün yapılabileceğini düşünmüş ve bu durumda da çok önemli bir hata yapmıştır.

Adam’ın hatasının temeli farz ettiğimiz bir şeye ulaşmak için Tanrı’nın gerçek isteğine karşı gelmektir. Kendimizce asil ve önemli saydığımız istekler uğruna Tanrı isteklerine karşı gelmek bir insanın yapabileceği en önemli yanlışlardan biridir. İnsanın ilk günahının temeli olan bu davranış günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Ne kişisel ne de toplumsal olarak bu yanlış gerektiği kadar önemsenmemektedir. Bir doğruya ulaşmanın yolu Tanrı’nın emrettiği şeyleri yapmamak veya yasakladığı şeyleri yapmak değildir ve asla olamaz. Gerek kişisel ve gerekse toplumsal anlamda yaptığımız yanlışların çoğunda sebep olarak hep bu sözde asil amaçlarımız öne çıkmakta bazen kişi bazen de toplum yıkıma sürüklenmektedir.

Toplum olarak bu gün geldiğimiz gerileme noktalarının kaynakları içinde en önemlisi bu düşünce tarzıdır. Tora ve kuralların uygulamalarının çağ dışı olarak kabul edilmesi, uygulanmaması, yasakların sözde hayırlı sonuçlar için çiğnenmesi, temel kuralların bazı çıkar ve kişiler için göz ardı edilmesi toplumu içinden çıkılmaz bir karanlığa doğru sürüklemektedir. Tora emirlerinin mantığa ve göze hoş görünen sonuçlar bahane edilerek göz ardı edilebilir şekilde kabul edilmesi bunun başlıca sebebidir.

Bereşit. Yeni bir başlangıç yaptığımız ve Tora’yı bir kez daha okuma mutluluğuna eriştiğimiz bu Şabat gününde yapılabilecek en güzel davranışlardan biri Adam’ın yaptığı yanlıştan ders çıkarabilmektir. Bu çıkan ders bizleri doğru yola sevk edecek ve gerçek iyiyi bulmak konusunda da yönlendirecektir.

Rabi Şelomo Levinşteyn

Beraha’yı Tora Getirir

“Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeryüzünü yarattı. Yeryüzü şekilsiz ve boştu, derinliklerin yüzeyinde karanlık vardı; ancak Tanrı’nın ruhu suyun üzerindehareket halindeydi.”

Midraş Tanhuma’da şöyle yazar; “Neden Dünya’nın yaratılışı Bet harfi ile başladı da Alef harfi ile başlamadı? Sonuçta Alef bütün harflerden önce gelir!” Cevap verir; “Çünkü Alef Arur(Lanetli) kelimesini anımsatır ve Bet de Baruh(Mübarek, Bereket) kelimesini anımsatır.” Akadoş Baruh U şöyle der;”Dünya’yı Baruh ile yaratayım. Baruh ile yaratılan Dünya’da bile insanlar Tanrı’yı kızdırıyorlarsa, Arur ile yaratırsam hayli hayli daha fazla kızdırırlar.”

Aynı şekilde Yeruşalmi Gemarası Hagiga Maseheti’nde de şöyle yazar;”Neden Bet ile?” Akadoş Baruh U şöyle der;”Dünya’mı Bet ile yaratıyorum ki Dünyalılar Arira(Lanet) ile yaratılan Dünya nasıl ayakta kalacak demesinler. Ve işte Dünya’yı Beraha kelimesini anımsatan Bet ile yaratıyorum belki ayakta kalır...”

Bu bilgilere göre bir soru sormamız gerekir. Eğer öyleyse neden On Emir Alef harfi ile başlamıştır? Pasukta yazdığı gibi; Anohi Aşem Elo-eha...

Yalkut Gereşuni şöyle der;”Tora Dünya’nın yaratılışından önce yaratılan yedi şeyden biri olmasına rağmen Dünya yaratıldığında Tora daha Yisrael Halkı’na verilmemişti ve o yüzden Tora uygulanmıyordu. Ve Tora Dünya üzerinde uygulanmadığı sürece Dünya’yı “Arira(Lanet)”dan koruyacak ve kurtaracak bir şey yoktu. Bu yüzden Dünya’nın yaratılışı Arur kelimesini anımsatan Alef ile değil Baruh kelimesini anımsatan Bet ile yaratılmıştır.

Diğer yandan On Emir verildiği zaman Tora Yisrael Halkı’na verilmişti. Bu yüzden onlar Tora’nın kendilerini koruyacağına güvenebilirlerdi. Üzerlerinde Tanrı’nın yargı özelliği yoğunlaşsa bile Tora öğrenimi ve uygulaması sayesinde yargıyı merhamete çevirebilirlerdi.

Yalkut Gereşuni devam eder ve şöyle der;” Bu olay Tora’nın ilk pasuğunda da gizlenmiştir. “Be(Bet harfi)-Reşit(İlk, önce)”(Başlangıçta) “Tanrı gökleri ve yeryüzünü yarattı” yani öncelikle Bet harfi ile yarattı. Neden mi? Çünkü pasuğunda devamında yazdığı gibi; “Yeryüzü şekilsiz ve boştu, derinliklerin yüzeyinde karanlık vardı.” Tora dünya üzerinde uygulanmadığı sürece Dünya şekilsiz ve boştur. Tora’nın ışığı dünyayı aydınlatmadığından dolayı her yer karanlıktır. “Ancak Tanrı’nın ruhu(Ruah Elo-im)” bilindiği gibi “Elo-im” ismi Tanrı’nın yargıyı simgeleyen ismidir. Yani Dünya üzerinde Tanrı’nın yargı özelliği yoğundu. Peki neden? “Suyun üzerinde hareket halindeydi.” Çünkü Tora’yı simgeleyen suyun üzerindeydi yani Tora daha yoktu. Bu yüzden dünyayı lanetten koruyacak hiç bir şey yoktu. Ama daha sonraki pasuk ne diyor? “Ve Tanrı “Işık olsun” dedi” Tora Yisrael Halkı’na verildikten ve ışığıyla dünyayı aydınlattıktan sonra, “ve ışık var oldu” Işık lanetten daha güçlü gelir çünkü Tora’nın gücü bütün kötülükleri yok eder.

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

El Gid Para El Pratikante

“[Tora’nın kanunlarını] gözetin ve koruyun. Çünkü [Tora, tüm] halkların gözünde sizin bilgeliğiniz ve zekanızdır. [Onlar] Tüm bu kanunları duydukları zaman. ‘bu halk kesinlikle bilge ve anlayış sahibi’ diyeceklerdir”(Devarim 4:6)

Moşe Rabenu’ya Sinay’da verilen tüm kanunlar, detaylarıyla verilmiştir. Tora’da şöyle yazılıdır: “Sana taş levhaları, Tora’yı ve Mistva’yı vereğim.” (Şemot 24:12). Pasukta geçen “Tora” Yazılı Tora’yı [Tora ŞeBiHtav]; “Mitsva” ise, bununla ilgili detayları ifade eder. Tora’yı “detaylarıyla beraber” yerine getirmemiz emredilmiştir. Bu detaylara “Tora ŞeBeal Pe – Sözlü Tora” adı verilir.

“Tora”yı Moşe Rabenu, ölümünden önce kendi eliyle yazmış, her kabileye birer kitap teslim etmiş, bir kopyayı da tanık olması için Aron Aberit(Tanıklık Sandığı)’te saklamıştır. Tora’da şöyle yazılıdır: “Bu Tora kitabını al. Onu, Tanrınız’ın Antlaşma Sandığı’nın yanına yerleştirin. Orada senin için tanık olacaktır.”(Devarim 31:26)

“Mitsva”yı; yani Tora’nın detaylarını ise, Moşe Rabenu yazmamış, onları sözlü olarak halkın ileri gelenlerine, Yeoşua Bin Nun’a ve tüm Yisrael’e öğretmiştir. Tora’da şöyle yazılıdır: “Size emrettiğim her şeyi titizlikle uygulayın; üzerine ekleme yapmayın ve ondan herhangi bir şey eksiltmeyin” (Devarim 13:1) Bu detaylara “Sözlü Tora” adı verilmesinin sebebi budur.

Cuma Akşamı Sederi Alahaları

Rav Berti De Rofe

1. Şabat akşamı kişinin sinagogdan eve döndüğünde sevinçle “Şabat Şalom!” demesi ve

ebeveynleri hala hayatta ise ellerini öpmesi güzel bir adettir.

2. Eve gelindiği anda vakit kaybetmeden Kiduş yapmak amacıyla hemen sofraya geçilmelidir.

3. Eğer kişi eve geldiğinde henüz acıkmamışsa başkalarını rahatsız etmeyecek şekilde biraz

bekleyebilir.

4. Sofraya geçildikten sonra önce “Şalom Alehem” ve ardından “Eşet Hayil” parçalarını söylemek

güzel bir adettir.

5. Kadınlar zamana bağlı yap mitsvalarından muaf olmalarına rağmen, Kiduş mitsvasından

sorumludurlar.

Haftanın Sözü

“Dünya üç şeyin üzerinde durur. Bunlar; Tora, Avoda (Dua) ve iyi hareketlerdir.”

Şimon ATsadik