Sinay çölünde, Tanrı Yisrael'in on iki kabilesini kapsayan bir nüfus sayımı yapılmasını emreder...
Bu Hafta İçin Saatler |
5 Sivan |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5775 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
18:55 |
20:15 |
----- |
Yeruşalayim |
18:59 |
20:19 |
Tel Aviv |
19:15 |
20:17 |
23 Mayıs |
Tel Aviv |
19:20 |
20:22 |
İstanbul |
20:06 |
20:49 |
2015 |
İstanbul |
20:12 |
20:55 |
İzmir |
20:10 |
21:01 |
|
İzmir |
20:15 |
21:06 |
BAMİDBAR |
||||||
24-25 Mayıs 2015 -ŞAVUOT |
PERAŞA ÖZETİ (Bamidbar 1:1-4:20)
[www.chabad.org]
Sinay çölünde, Tanrı Yisrael’in on iki kabilesini kapsayan bir nüfus sayımı yapılmasını emreder. Moşe, askere alınabilecek yaşta (20 ile 60 yaş arası) 603,550 erkek sayar; Levi kabilesinin, sayıları 22,300’ü bulan ve yaşları 1 aylıktan büyük olan erkekleri ise ayrıca sayılır. Leviler Mişkan’da hizmet edecekler, Altın Buzağı olayı sonrasında kutsal göreve uygunluklarını kaybeden Behorlar’ın yerine geçeceklerdir. Yerlerini alacak bir Levi bulamayan 273 Behor ise kendilerini azat etmek için beş şekel “fidye” ödeyecektir.
Bir kamp dağıldığı zaman, üç Levi ailesi Mişkan’ı parçalarına ayırıp bir sonraki kampın tam ortasında yeniden kurardı. Daha sonra Mişkan’ın çevresine kendi çadırlarını kurarlardı. Mişkan’ın özel eşyalarını (Menora, Aron vs.) kendi özel örtüleri içerisinde omuzlarında taşıyan Keat ailesi, Mişkan’ın güneyine kamp kurardı. Mişkan’ın goblenleri ve çatı örtülerinden sorumlu olan Gereşon ailesi ise Mişkan’ın batısında kamp kurardı. Duvar kalaslarını sütunlarını taşıyan Merari ailesi ise kuzeye yerleşirdi. Mişkan’ın giriş kapısının karşısında, yani doğusunda ise Moşe, Aron ve Aron’un oğullarının çadırları yer alırdı.
On iki kabile, Levi ailelerinin oluşturduğu dairenin dışında her birinde üç kabile olan dört grup halinde kamp kurarlardı. Doğuda Yeuda (nüfus: 74,600), Yisahar (54,400) ve Zevulun (57,400) kabileleri; güneyde Reuven (46,500), Şimon (59,300) ve Gad (45,650) kabileleri; batıda Efrayim (40,500), Menaşe (32,200) ve Binyamin (35,400) kabileleri; ve kuzeyde Dan (62,700), Aşer (42,500) ve Naftali (53,400) kabileleri bulunurdu. Bu kamp düzeni seyahat ederken de korunurdu. Her kabilenin kendi Nasi’si (prensi ya da lideri) ile, kabile renklerini ve amblemini taşıyan bir bayrağı vardı.
DİVRE TORA
Rav İzak Peres
Bamidbar Kitabı belki de tüm Tora kitapları arasında en trajik olanıdır. Bize Altın Buzağı günahını hatırlatan Şemot kitabı bilindiği gibi Mişkan’ın yapımı ve Tanrı’nın varlığının Mişkan’da yer alması ile son bulmuştur. Yine bilindiği üzere Vayikra kitabı Mişkan’ın işleyişi ve kuralların uygulanışından söz etmektedir Bir çok başarıdan ve Bene Yisrael’in İsrael topraklarına girişlerinden bahsederek başlayan Bamidbar kitabı ,ne yazık ki trajik bir olayla noktalanır. Bütün bir nesil kendilerine vaad edilen topraklara giremeden, liderleriyle birlikte çölde yaşamlarını tamamlayacaklardır.
Bamidbar Kitabı bize, isyanlardan, sürekli şikayetlerden, askeri zafer ve yenilgilerden, ön yargılardan ve kişisel sapmalardan bahsetmektedir. Tora bizi daha ilk bölümden ‘Bu, insanların kitabıdır.’ sözleri ile uyarır. Toplumun Sinay çölündeki tüm zayıflıkları Bamidbar kitabında da yazıldığı gibi insanın doğasının bir parçasıdır.
Bamidbar Kitabını işlediğimiz ve anlattığımız zaman karşılaştığımız en bariz soru “Bene Yisraelin nasıl böyle” davranabildikleridir.
Bamidbar’da bahsi geçen nesil adına bir şey söylemek mümkün olmasa da şunu sorabilmek olanak dahilindedir. Bu kadar büyük sıkıntı ve kıyımların ardından hala Bene Yisrael nasıl böyle davranmaya devam etmektedir?
Buna hepimiz farklı cevaplar verebiliriz. Kimimiz bunu gelişen dünyaya, kimimiz ise çağın değişen koşullarına bağlayabilir. Ancak gerçek olan insanın doğası ve sahip olduğu zayiflik gereği mantığa ve Tora değerlerine karşı gelmesidir. Bilgelerin öğretisine göre Bamidbar kitabının nesli için de söz konusu olan budur.
Bamidbar Kitabında şaşkınlık yaratacak şeylerden biri de şudur: Çölde yaşanan 40 senenin sonunda Bene Yisrael’in sayısı, Mısır esaretine çıktıkları zamanki sayı ile aynı kalmıştır. Bu durum bize şunu göstermektedir: Ne kadar çok şey yaşanırsa yaşansın, ne kadar büyük mucizeler meydana gelirse gelsin, liderler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar insan doğası tüm güçleri ve zayıflığı ile aynı kalmaktadır.
ATEŞ, SU VE ÇÖL
Rav Berti Derofe
“Tanrı Moşe’ye, Sinay Çölü’nde, Buluşma Çadırı’nda konuştu.”(1:1)
“Neden Sinay Çölü? Hahamlar buradan öğrendiler ki, Tora üç şey ile verildi: “Ateş, su ve çöl.”
Ateş ile verildiğini nereden öğrendiler? “Ve Sinay Dağı tamamen duman ile kaplıydı…” pasuğundan.
Su ile verildiğini nereden öğrendiler? “Hem gökyüzü, hem de bulutlar damlıyordu…” pasuğundan. Çöl ile verildiğini nereden öğrendiler? “Tanrı Moşe’ye, Sinay Çölü’nde, Buluşma Çadırı’nda konuştu.”(Midraş Raba 1:6)
Ketav Sofer kitabı, bu üç şeyin bize Tora’nın kabulünün temel prensiplerini ve öğreniminin nasıl olacağını öğrettiğini anlatır.
Tora’nın su ile verilmiş olması, bize Hahamlarımızın ünlü sözünü hatırlatır: “Tora sözleri neden suya benzer? Çünkü nasıl ki su yüksek bir yere bırakıldığında alçağa doğru akarsa, aynı şekilde Tora sözleri de kendini yüksekte gören kibirlileri bırakıp, alçakgönüllülere gider.” İşte tam bu yüzden, Tora çöldeki o noktada, en alçak dağlardan biri olan Sinay Dağı’nda verilmiştir. İşte “Tora su ile verilmiştir”in anlamı budur.
Tora aynı zamanda Ateş’e benzetilmiştir. Mişle’de yazdığı gibi: “Mitsva kandil, Tora ise ışıktır.” Çünkü Tora, kişinin yolunu aydınlatır ve hayatı boyunca ona rehberlik eder. Hahamlarımız “Bilgeliğin amacı, kişinin Teşuva yapmasını ve iyi edimlerde bulunmasını sağlamaktır” demişlerdir. Tora, kişiyi Kötü Dürtü’den korur ve kurtarır.
Buna karşın öğrenip de doğru yolda ilerlemeyen kişi içinse Tora bir engele dönüşür. Am aarets (cahil) yani Tora bilmeyen kişi, bir Talmid Haham’ı Tora’ya uygun olmayan bir davranışta bulunurken gördüğünde, kendi kendine “O bunu yapıyorsa ben hayli hayli yaparım!” diyerek daha fazla günah işler. İşte bu yüzden Talmid Haham’ın yanlışlıkla yaptığı bir günah, sanki bilerek yapmış gibi sayılırken, cahil kişinin Talmid Haham’ı görerek, bilinçli bir şekilde işlediği günah ise bilmeden yapmış gibi sayılır.
İşte bu yönden Tora, onu öğrenenleri yargılarken çok daha titiz davranır. Pasukta da yazdığı gibi: “Sözlerim ateş gibidir…” Ne kadar yakınsan,, o kadar fazla yakar.
Hahamlarımız der ki: “Akadoş Baruh U’nun Moşe Rabenu’ya verdiği Tora, beyaz ateşin üzerine siyah ateşle yazılmıştı.” Tora, kişiye yaşam ve başarı verir. Bu beyaz ateştir. Beyazlık, iyiyi ve başarıyı simgeler. Buna karşın uygulamak için öğrenmeyen kişi için Tora, ölümcül bir zehire dönüşür. İşte bu yakan, beyaz ateşin üzerinde bulunan siyah ateştir.
Tora’nın çölde verilmesi de Tora’nın “Man” ile beslenen halka verilmesiyle bağlantılıdır. Man ile beslenen halk, lüks aramayan, sadece yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan ile yetinen halkı simgeler. Hahamlarımızın da Pirke Avot’ta söylediği gibi, “ Tora’nın yolu şöyledir: Tuzla ekmek ye, ölçü ile su iç ve yerde uyu.” Tabii ki kişinin illaki bunları yapmasına gerek yoktur. Fakat verilmek istenen mesaj, hem çok fakir olup bu durumda bile olsan Tora öğrenmeye devam et, hem de Tora’yı kazanabilmek için lüksten uzak durup elindeki ile mutlu oldur.
ASE LEHA RAV:KENDİNE RAV SEÇ
RAV ELİYAU KOEN ZT’’L:MAHAZİKE-TORA
Yahudilikte evlilik (1)
A:“ Pirya ve Rivya” Çoluk çocuk sahibi olmak mitzvası
Tora`daki 613 adet mitzvanın birincisi “Pirya ve Rivya” mitsva`sıdır. Tanrı Adam ile Hava`yı yarattıktan sonra, onlara şöyle buyurdu: “Peru urvu umilu et aarets vehivşua” (Verimli olunuz, çoğalınız ve dünyayı fethedip insanlarla doldurunuz!) (Bereşit 1/28) Aynı emri Tanrı, Tufandan sonra Noah`a da buyurmuştur. (Bereşit 9/1).
Alaha`ya göre her Yahudi zamanında evlenerek en azından bir erkek ve bir kız çocuğu dünyaya getirerek, bu mitsvayı yerine getirmiş olur. Bir şartla ki, dünyaya getirdikleri bu evlâtlardan herbiri, ilerde onların da çocuk yapma kabiliyetine sahip olmalarıdır. Eğer onlar herhangi bir sebepten dolayı, bu kabiliyetten yoksunsa, baba “Pirya ve Rivya” mitsvasını yerine getirmemiş sayılır. Bu bakımdan yalnız bir erkek ve bir kız çocuğu ile yetinmemeli, ellerinden gelen gayreti sarfederek, fazla çocuk yapmaya dikkat edilmelidir.
Tanrı, insanları “Behira hofşit” (Serbest seçim) sahibi olarak yaratmıştır. İsterse iyiyi, isterse kötüyü seçmekte tamamen serbesttir. Yahudiliğe göre insanın iyi veya kötü olması, kader dediğimiz, gökten inme bir gezera (önceden verilmiş bir karar ) değildir. Her insan kendi kaderini, kendisi seçer ve yapar.Bu bakımdan insan topluma yararlı olması için devamlı çalışmalı ve bu yönde gayret sarfetmelidir. Bunda muvaffak olursa, dünyanın yaratılışında Tanrı`ya sanki ortaklık yapmış sayılır. Bu ortaklığın görüldüğü mitsvotlardan en barizi “Peru urvu” mitzvasıdır.
Şulhan Aruh`un Even aezer cildinin ilk alaha’sında aynen şöyle yazılıdır: “İnsan türünün çoğalması için, her erkek bir kadınla evlenmek mecburiyetindedir. ”Peru urvu” mitzvası için çalışmayan kişi, Tanrı`nın Yahudi milletinden uzaklaşmasına sebep olur.
Zamanında evlenmiş ve çoluk çocuk sahibi olmuş bir kişinin, herhangi bir sebepten dolayı karısı ölmüşse, veya eşinden ayrılmışsa, bekâr kalmamalı, birinci karısı ile “peru urvu” mitzvasını yerine getirmiş olmasına rağmen, yeniden evlenerek tekrar çocuk yapmaya çalışmalıdır. Rabilerimiz bunu iki sebepten dolayı öngörmektedir. Birincisi bir erkeğin tabii hayatını yaşıyabilmesi için, bir kadına ihtiyacı vardır. Tanrı`nın Adam Arişon için söylediği “Lo tov eyot aadam levado” “Erkeğin yalnız başına yaşaması iyi değildir” sözü her erkek için geçerlidir. Rabilerimiz, karısı olmayan bir erkek, sevinç, bereket ve iyilikten yoksundur, demişlerdir.
İkinci sebep ise Kohelet kitabında yazılıdır. (11/6) “Baboker zera et zareha, velaerev al tenah yadeha, ki eneha yodea eze yihşar? A ze o ze? Veim şeneem keehad tovim” “Sabahleyin tohumlarını ek, akşamleyin de ara verme! Hangisinin iyi yetişeceğini bilemezsin! Bu mu öbürü mü? İkiside iyi yetişirse ne mutlu sana!”.
YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR
El Gid Para El Pratikante
RABİ MORDEHAY YAFE [Levuş]: 5290 [1530] yılında Prag’da doğmuş, Polonya yeşivalarında ünlü Hahamlar Rabi Şelomo Lurya [RaŞaL] ve Rabi Moşe İserliş’ten [RaMA] ders almıştır.
Rabi Mordehay Prag’a döndüğü zaman, büyük bir yeşiva kurdu ve birçok öğrenci topladı. O yıllarda Avrupa şehirlerinde Yahudiler’e karşı düşmanlıklar ve iftiralar yoğunlaşmıştı. Kendisi de hedefte olduğu için, Rabi Mordehay bu sıkıntılara dayanamamış ve doğduğu yeri terk edip İtalya’ya göç etmiştir. Burada on yıl yaşamış, astronomi, fizik, matematik, kimya ve Kabala’nın sırlarında ihtisas sahibi olmuştur.
5332 yılında Rabi Mordehay Yafe, Oronda Hahambaşılığı’na atanmıştır. Daha sonraları Lublin’e geçmiş ve büyük yeşivanın başına getirilmiştir. Aynı zamanda dört şehrin komite temsilcisiydi (Bu komitelerde büyük Hahamlar ve cemaat temsilcileri yılda iki kez ilkbahar ve sonbaharda fuar zamanları toplanır, dini konuları tartışır ve o zamanki güncel gereksinim ve problemlere çare bulmaya çalışırlardı).
5352 yılında Rabi Mordehay, Prag’ın Hahambaşısı olmuştur. On kitap kompoze etmiş ve birleştirerek bunlara Levuş adını vermiştir. Rabi Mordehay, bu eserinde Alaha’yı kısaca belirtmiş, Hahamlar’ın arasındaki görüş ayrılıkları ve kararlarının sebeplerini açıklamıştır.
Rabi Mordehay’ın Levuş’u tüm dünya Yahudileri tarafından sevilip tanınmasına rağmen, Rabi Yosef Karo’nun Şulhan Aruh’u her tarafa yayıldığı için, hem Levuş, hem de tüm diğer Alaha kitapları ikinci planda kalmıştır.
Tüm hayatını cemiyete adamış dini ve sosyal işlerle ilgilenmiş olan Rabi Mordehay, 3 VeAdar 5372 [1612] tarihinde ölmüştür.
ŞABAT KANDİLİ YAKMA ALAHALARI
Rav Berti Derofe
45) Kandilleri Şabat boyunca duracakları yerde yakmak gerekir. Yani kandiller farklı bir yerde yakılıp, daha sonra Şabat boyunca duracakları yere konulmamalıdır. Fakat ihtiyaç durumunda örneğin, daha sonra yüksek bir yere koyacaksa önce yakıp sonra koyabilir. Çünkü sonuç olarak Şabat’ın onuruna yaktığı belli olmaktadır.
46) Aynı şekilde evin hanımı hasta ve yatakta ise, kandilleri ona getirmek ve kadın kandilleri yaktıktan sonra Şabat boyunca duracağı noktaya götürmek izinlidir.
47) Kişi kandilleri, seudayı yapacağı yerde yakmayı unutmuşsa, aynı zamanda ışıkları da yakmamışsa ve başka bir odada yanan bir kandil varsa ben aşemaşotta yani güneş battıktan sonra yıldızlar çıkmadan önce kandilleri o odadan alıp seudayı yapacağı yere getiremez.
HAFTANIN SÖZÜ
Eğer bolca Tora öğrendiysen böbürlenme, çünkü zaten bunun için yaratıldın.
Rabi Yohanan ben Zakay