Yazdır

bultenBene-Yisrael'inMısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paroonları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisraelkendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasındakıstırılmış halde bulurlar...

Bu Hafta İçin Saatler

11 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:33

17:53

-----

Yeruşalayim

16:39

17:59

Tel Aviv

16:52

    17:54

   31 Ocak

Tel Aviv

16:58

17:18

İstanbul

17:04

    17:47

     2015

İstanbul

17:13

17:56

İzmir

17:09

18:00

İzmir   

17:17

18:08

          BEŞALAH

                                                                       

                                                               PeraşaÖzeti (Şemot 13:17-17:16)

                                                                                         [www.chabad.org]

 Bene-Yisrael’in Mısır’dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro’nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar. Tanrı, Moşe’ye asasını suyun üzerinde kaldırmasını söyler; deniz yarılarak Bene-Yisrael’in geçişine imkân tanır ve sonrasında, onları takip eden Mısır ordusunun üzerine kapanır. Moşe ve Bene-Yisrael, Tanrı’ya şükran ve övgü içeren bir şarkı söylerler.

Çölde halk susuzluk ve açlık sebebiyle çeşitli kereler Moşe ve Aaron’a şikâyette bulunur. Tanrı, Mara’daki acı suları tatlılaştırır, başka bir yerde de Moşe’nin kayaya asasıyla vurması sonucu kayadan su çıkar. Tanrı gökten Man adı verilen mucizevî bir yiyecek yağdırır. Man çöl boyunca her sabahtan vaktinden önce yağacaktır. Bunun yanında Tanrı her gece Yisrael kampına sülün sürüleri yollar.

Bene-Yisrael’e, Cuma günler iki porsiyon Man toplamaları talimatı verilir; zira Tanrı’nın tam bir iş bırakma günü olarak belirlediği Şabat günü Man yağmayacaktır. Bazıları bunu dikkate almayıp Şabat sabahı Man toplamaya çıkarlar, fakat bir şey bulamazlar. Aaron az miktarda Man alıp, gelecek nesiller için bir tanık olması amacıyla bir kaba koyar.

Refidim’de halk Amalek’in saldırısına uğrar; fakat Moşe’nin duaları sayesinde Yeoşua’nın komutasındaki ordu saldırganları bozguna uğratır.

                                                                                 RAVLARIMIZDAN DİVRE TORA

                                                                                            Rav  Yehuda Adoni

 Mısır Firavu’nu  Paro  ,Bene Yisrael’i  azat ettiği zaman Tanrı onları çöl yolundan gitmelerini yönlendirdi. Tanrı’nın amacı Bene  Yisrael’i  sınamaktı .Acaba akrep ve yılanların bulunduğu çölden gitmek  isteyecekler miydi ? veya tekrar  Mısır’a dönmek mi  isteyeceklerdi. Çöl yolundan da onları Kızıl denize doğru yönlendirdi.

Büyük  yorumcu Rabenu Hananel kitabında şöyle yazar. Tanrı’nın amacı her an ve her zaman dürüst insanlara mucizeler göstermektir. Bene Yisrael’e çölde ilahi gıdayı göklerden yağdırarak, bıldırcınları vererek kayadan su çıkararak büyüklüğünü her şeye kadir olduğunu ve yalnız ona inancımızın olmasını, ümidimizi ona bağlamamızı bizden beklemektedir .

Tüm olaylar bize bunu öğretir. Bu nedenle Bene Yisrael Mısır’dan çıktıklarında Tanrı onları çöl yolundan denize doğru yönlendirdi. Kitabı Mukaddeste (TANAH) gördüğümüz gibi ; Babil’de Mihael, Hananya ve Mişiel adında 3 değerli genci yanan bir fırına attılar Tanrı onlara bir zarar gelmesin diye ateşi söndürebilirdi fakat söndüreceği yerde ateşi kuvvetlendirdi ve kimsenin bir tel saçına dahi zarar gelmedi. Tanrı bunu neden yaptı ? Mucizeyi güçlendirmek için aynı şekilde çok değerli alim ve bilge olan Daniel’i aslanların bulunduğu bir kuyuya atarlar, Tanrı istese idi aslanları öldürür Daniel’i kutarırdı fakat öyle yapmadı aslanların ağızlarını kapadı ve Daniel’e hiç bir zararda bulunamadılar ve Tanrı burada büyük mucize gösterdi.

Mısır topraklarından çıkan Bene Yisrael, Mara denen yere gelmişlerdi. Orada yıllardan beri tatlı sular vardı, Tanrı bilhassa suları acılaştırdı. Bene Yisrael acı suları içemediler. Tanrı Moşe Rabenu’ya bir ağaç dalı almasını ( ağaç dalı acı idi)acı sulara atmasını söyler ve acı sular tatlılaşır.

Kızıl denizin yarılması ve Bene Yisrael’in karadan geçmeleri olağan üstü bir mucize idi. İlahi gıdaya (MAN) gelince her gün Bene Yisrael’in yiyecekleri kadar göklerden yağar, her gün yağmasının nedeni insanların geçimlerini her gün Tanrı’dan istemelerini öğrenmeleri içindi.

Yosef Atsadik’in Mısır’da Bene Yisrael’e bir vasiyeti olmuştur. Onlara Mısır’dan çıkacakları zaman kemiklerini de beraber Kenaan Topraklarına götürmelerini vasiyet etmişti. Bu görevi Moşe Raben’u üstlendi, çıkarlarken Moşe Rabenu Yosef Atsadik’in kemiklerini vaat edilmiş topraklarda gömmek üzere toplar. Bir vasiyeti yerine getirmek büyük bir sevaptır. İbranice HESED ve EMET gerçek sevap adlandırılan bu mitsvayı yapan kişi Tanrı tarafından ödüllendirilir. Yosef Atsadik, babası Yaakov Avinu’yu büyük bir saygı ile defnetmiştir. Yosef Atsadik ile Moşe Rabenu ilgilenmiştir. Moşe Rabenu ile de bizzat Tanrı ilgilenmiştir. Tanrı Bene Yİsrael’i çölde gündüz, sıcak ve güneşten korumak için bir bulutla gittikleri yerlere refakat ederdi.Gece ise yine bir bulutla onları aydınlatır ve soğuktan korurdu. Beşalah peraşası baştan sona kadar bizlere Tanrı’ya inancı, ümidimizi yalnız Tanrı’ya bağlamamızı çok açık şekilde öğretir.

                                                                  SIKINTI TEFİLA SÖYLENMESİ İÇİN BİR ARACI

                                                                                       Rav Berti Derofe

“Ve Paro yaklaştı…”(14:10)

“Paro yaklaştı(İbranice “ikriv” kelimesi aynı zamanda yaklaştırdı manasına da gelir) ne demek? Yisrael’i yaptıkları teşuvaya yaklaştırdı. Rabi Berahya şöyle dedi: Paro’nun yaklaşması Yisrael için yüz oruç ve tefiladan daha faydalı oldu. Neden? Çünkü onları kovaladığı zaman Yisrael Halkı Paro’yu görüp çok korktu gözlerini gökyüzüne çevirdi, teşuva ve tefila yaptılar. Pasukta yazdığı gibi: “Yisrael Oğulları Tanrı’ya haykırdılar…” Peki Tanrı neden onlara bunu yaptı? Çünkü Tanrı onların tefilalarını arzuluyordu.

Rabi Yeoşua Ben Levi şöyle dedi: Bu neye benzer? Bir prenses haydutların eline düşer ve oradan geçen bir krala “Lütfen beni bu haydutların elinden kurtar!” diye haykırır. Kral bunu duyar ve hemen prensesi kurtarır. Belirli bir süre sonra kral bu prenses ile evlenmek ister. Kendisiyle konuşması için çabalar ama prenses onunla konuşmayı reddeder. Kral bunun üzerine prensesin kendisiyle tekrar bağlantıya geçmesi için üzerine haydutları salar. Haydutlar prensese ulaştıkları anda prenses tekrardan krala haykırmaya başlar. Kral da prensese: “Ben de sesini duymayı arzuluyordum.” der. Aynı şekilde Yisrael de Mısır’dayken onların boyunduruğu altındaydılar ve gözlerini Tanrı’ya çevirip haykırdılar. Pasukta yazdığı gibi: “O günlerde.. haykırdılar.” Hemen “Tanrı Yisrael Oğullarını gördü.” Tanrı onları oradan büyük bir güç gösterisi ile çıkarmaya başladı. Fakat Tanrı tekrardan onların sesini duymak istedi fakat onlar Tanrı’ya dönmediler. Tanrı da bunun üzerine Paro’yu onları kovalaması için üzerlerine saldı. Pasukta yazdığı gibi: “Ve Paro yaklaştı”, hemen “Yisrael Oğulları Tanrı’ya haykırdılar” O anda Tanrı da: Ben de sesinizi duymayı arzuluyordum…” der.”(Midraş Raba 21:5)

A-Gaon Rabi Yehezkel Levinşteyn zts”l bu midraştan tefila hakkında çok büyük temel bir prensip öğrenir. İnsanlar genellikle tefilayı sıkıntıdan kurtulmak için bir aracı olarak görürler. Eğer sıkıntı gelmezse tefila söylemeye gerek yoktur diye düşünürler. İnsanın başına gelen sıkıntıların sonucunda bu düşünce tarzı ile tefila ihtiyacı ortaya çıkar. Midraş ise bize bunun tam tersini öğretir. Tefilanın amacı sadece tefila söylemektir ki bu da dünyayı ayakta tutar ve tefila söyleyen kişiyi Tanrı’ya yaklaştırır. Kişi ne kadar çok söylediği tefilaların üzerinde düşünür ve anlamlarını kalbine işlerse o kadar Tanrı korkusu ve sevgisi yönünden yükselip Tanrı’nın ona yaptığı iyiliklerin farkına varır. Masehet Berahot şöyle der: “Keşke insan bütün gün dua etse…” David de dua etmesiyle övülen biriydi. Pasukta yazdığı gibi:”Ve Ben duayım”(Teilim 109) Açıklayıcılar bu kelimeleri “Ben duaların adamıyım” şeklinde açıklarlar.

Kişi tefila konusunda biraz düşnüp Yaradan’ı unutunca, onu kendine getirmek amacıyla üzerine sıkıntılar gelmeye başlar. Buradan anlıyoruz ki tefila sıkıntıdan kurtulmak için bir aracı değil, tersine sıkıntı kişinin tefilasını arzulayan Tanrı’nın, ona tefila söylettirmek için kullandığı bir aractır. Yukarıdaki hikayede prensesin kendisiyle konuşmasını arzulayan kralın, prensesin üzerine haydutları salıp kendisiyle konuşmasını sağlamasındaki mantığın aynısı bizim tefilamızı arzulayan Yaradan’ın üzerimize sıkıntıları salmasında mevcuttur.

Bu düşünceyle bilindik bir soruya da cevap verebiliriz. Kişi nasıl olur da Tanrı’nın verdiği kötü kararları iptal edebilmek için tefila söyleme gücünü kendinde bulabilir? Sonuçta başına gelen her sıkıntı Tanrı’nın yargısı sonucu hak ettiği için gelmiştir. Onların iptalini istemek bir yerde Tanrı’nın kararına baş kaldırmak sayılmaz mı? Fakat sıkıntının gelmesinin sebebi bizi tefilaya teşvik etmek olduğunu öğrendiğimize göre tam tersine Tanrı’nın isteğinin bizi tefilaya teşvik edip kendisine yaklaştırmak olduğunu anlıyoruz. Buna bağlı olarak Tanrı’nın bizimle olan bağının ve bize yaptığı sonsuz iyiliğin bilincinde olarak yaşamanın bizi bir çok sıkıntıdan kurtarabileceğini anlayabiliriz. Kişi ne kadar çok Tanrı’nın kendisine ve etrafına yaptığı iyilikler üzerinde düşünüp Tanrı’nın varlığının bilincinde yaşar ve tefila yaparsa, kendisinin başına, bu bilince vardırıp tefila söyletmek amacıyla  hiç bir sıkıntı gelmesine de gerek kalmaz.

                                                                             ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

                                                                              RAV ELİYAU KOEN: MAHAZİKE-TORA

                                                                                       İLHOT  BİRKAT  A-GOMEL

                                                                                            A-Gomel  Berahası

B – Hangi hastalıklardan sonra a-gomel berahası söylenir?

Hangi hastalıklardan sonra A-gomel söylemek gerektiği hakkında, iki ayrı görüş vardır. Şulhan-Aruh yazarı Ribi Yosef Karo`ya göre, hastalığından ötürü yatağa yatma mecburiyetinde kalan bir hasta, iyileşip ayağa kalktığında A-gomel söylemelidir. Geçirdiği hastalık tehlikeli değil ise bile, asgari üç gün yatağa yatan biri, bu berahayı söylemelidir.

Aynı devirde yaşayan Rabi Moşe İserliş (Rema) ise, hastalığın tehlikeli olması şartını ileri sürer. Grip ve anjin gibi normal şartlarda tehlikeli sayılmayan hastalıklardan birine yakalanan biri, bir iki hafta dahi yatağa yatma mecburiyetinde kaldığında A-gomel söylememelidir. Buna karşılık hastalığın cinsi tehlikeli olduğunda, hastalığın gidişatında tehlike görülmemesine rağmen, A-gomel söylenmelidir. Böyle bir hastaya bakmak için Şabat gününün kutsallığı ihlâl edilebildiğine göre (Pikuah nefeş dohe Şabat) hastanın iyileştiğinde A-gomel söylemesi tabiidir.

Sefaradim`ler birinci görüşü, Aşkenazimler ise ikinci görüşü benimsediklerinden, cemaatler arasında uygulamada âdet ayrıcalığı vardır. Buna rağmen ikinci görüşe göre de, ameliyat geçiren biri, ameliyatın cinsi göz,fıtık,basur (hemorait) ve apandisit gibi genellikle kolay sayılan ameliyatlardan sonra da,           A-gomel berahası söylenmelidir. Buna sebep her ne kadar ameliyatlar kolaysa da, hastaya narkoz verilip uyuşturulduğundan ve neticede çeşitli komplikasyonlar olabileceğinden tehlikeli addedilirler. Bu bakımdan hasta tamamen iyileştikten sonra, A-gomel berahasını söyliyerek Tanrı`ya teşekkür etmelidir. (Pnine alaha cilt 3/31).

İntihara kalkışan birinin,hasta yatağından kalkarak iyileştiğinde, A-gomel söylemesi gerekip gerekmediği hakkında, Posek`ler arasında iki ayrı görüş vardır. Birinci görüşe göre, intihara kalkışan biri büyük günah işlediğinden ve kendikendini tehlikeye attığından, A-gomel berahasını söyliyemez. İkinci görüşe göre, neticede hayatı Tanrı tarafından bağışlandığından, Teşuva yaptıktan sonra A-gomel söyliyebilir.

                                                                                         YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

                                                                                            El Gid Para El Pratikante

İki Talmud’un yazılışları sırasında Erets-Yisrael’deki şartlarla Babil’dekiler arasında büyük fark vardı. Babil’de barış hakimken Erets-Yisrael’de sürekli savaş ve baskı vardı. Erets-Yisrael’deki ilk Amoralar olan Rabi Yohanan Ben Napaha ve Rabi Şimon Ben Lakiş’i [Reş Lakiş] takip eden üç nesil boyunca Mina açıklanmış ve Rabi Yohanan Ben Napaha’nın önderliğindeki bu çalışmanın yaklaşık 150 yıl sürmesiyle, II. Bet-Amikdaş’ın yıkılışından 300 yıl kadar sonra Talmud Yerualmi ortaya çıkmıştır. Talmud Bavli’nin yazılışı ise, Rav ve Şemuel’in zamanından, altı nesil sonraki Sura’lı Ravina ve Rav Ae’nin dönemine kadar nerdeyse 300 yıl sürmüştür. Bu, II. Bet- Amikdaş’ın yıkılışından yaklaşık 400 yıl sonrasına rastlar. 

Her iki Talmud da Aramca yazılmıştır; zira o dönemde Yahudiler’in yaygın konuşma dili, Babil lisanı olan Aramca’ydı. Yine her iki Talmud, belirli bir kod dili kullanır ve kendine özgü, düzenli olarak tekrarlanan terimler içerir. Talmud Bavli barış ortamında oluşturulmuş ve daha anlaşılır bir dille yazılmış olduğu için daha geniş bir çalışmadır ve Talmud Yerualmi’ye göre daha çok rağbet görür. Fakat elbette, her iki Talmud da eşit değerdedir.

Talmud’da ele alından kanunlar tüm Yahudiler’in yaşamını düzenler; zira Talmud tamamlandıktan itibaren tüm dünya Yahudileri onun otoritesini kabullenmiştir. Bu, Yahudilik’in devamlılığı konusunda kritik önem taşımaktaydı; çünkü ulusun merkezi kanuni organı Sanedrin artık yürürlükte değildi ve zaman geçtikçe Y ahudiler dünyanın çeşitli yerlerine dağılıyorlardı. Farklı yerlerde farklı gelenekler oluşuyor, yerel Bet-Dinler kendi kararlarını, merkezi organ olmadığı için, bağımsız veriyorlardı. Bunun bir sonucu olarak, dünyanın çeşitli yerlerindeki Yahudi cemaatleri arasında uygulama farklılıkları ortaya çıkıyordu. Bu açıdan Talmud ve ona olan bağlılık, hepsini tekrar birleştiren en önemli unsurdu.

Tanrı Tora’yı Moşe Rabenu’ya öğretmiş, Moşe Rabenu’dan Rav Aşe’ye kadar, tam 40 nesil, Sözlü Tora’yı 1750 yıl boyunca nesilden nesile devretmiştir. Dolayısıyla bu hiç kopmayan zincirle, tüm Hahamlar Tora’yı Yisrael’in Tanrısı’ndan teslim almışlardır.

Her iki Talmud, Tosefta, Sifra ve Sifre’den, Tora’nın her yönüyle ilgili açıklama ve analizleri öğreniriz: Yasaklar [İsur] ve serbestiler [Eter], murdar [Tame] ve saf [Taor], yükümlülükler ve muafiyetler, Kaer ve Taref vs. Bütün bunlar Moşe Rabenu zamanından itibaren nesiller boyunca ağızdan ağıza aktarılmıştır. Bunun yanında peygamber ve Hahamlar’ın her nesildeki açıklamaları, sözleri ve Tora’nın “Emanetimi koruyacaksınız” (Vayikra 18:30) emri uyarınca koydukları tedbirsel yasaklar da bu kaynaklarda yer alır. Böylelikle, her nesildeki Bet-Din’in uygun gördüğü tüm adetler, tüzükler açıklanmışlardır. Bu sözlerle çelişmek, onları yalanlamak, bu kanun ve adetleri kabul etmemek yasaktır. Tora’da dendiği gibi: “[Neslindeki otoritenin] Sana öretecei kanuna ve sana öretecekleri kanuna uygun ekilde davran; sana söyleyecekleri sözden saa ya da sola sapma” (Devarim 17:11). Bunların yanında, her nesildeki Bet- Dinler’in, Moşe Rabenu’dan öğrenmiş olmadıkları, fakat neslin gereksinimleri için Tora’yı açıklamanın 13 yolunu [Midot] kullanarak koydukları kanunlar da, Rav Aşe tarafından Gemara’da düzenlenmiştir.

                                                                   CUMA AKŞAMI SEDERİ ALAHALARI

                                                                                 Rav Berti Derofe

82. Seuda bittikten sonra eller az suyla parmakların üçte birlik kısmından başlayarak (Kabala’ya göre parmakların avuçla birleştikleri noktadan) uçlara kadar yıkanır. Buna Mayim Aharonim - Son Sular” denir.

83. Mayin Aharonim suyu dökülürken parmakların aşağı doğru eğik olmaları gerekir.

84. Mayim Aharonim’le Birkat Amazon arasında Divre Tora söylemek amacıyla bile olsa ara vermek yasaktır.

85. Birkat Amazon başından sonuna kadar sanki Amida söylüyormuşcasına ağır başlılık ve büyük bir konsantrasyonla söylenmelidir.

86. Eğer sofrada üç veya daha fazla erkek varsa Zimun yapma zorunluluğu vardır.

87. Eğer sofrada on veya daha fazla erkek varsa Zimun yapılırken Tanrı’nın Elo-enu ismi eklenir.

88. Sofrada bulunup en azından Kazayit (27gr.) ekmek yiyenler arasında Koen varsa, zimun yapma önceliği onundur. Fakat aynı sofrada Talmid Haham varsa ve eğer Kohen, Talmid Haham değilse, Talmid Haham Kohen’den daha önceliklidir. Talmid Haham Kohen ise, her zaman herkesten önceliklidir.

                                                                                                HAFTANIN SÖZÜ

Üç şeye bakarsan hiç bir zaman günah işlemezsin: Senin üzerinde [bir güç olduğunu] bil, [herşeyi] gören bir göz, dinleyen bir kulak [var], ve bütün hareketlerin kitaba yazılıyor.

                                                                                                 Rabi Yeuda A-Nasi