aile perasasiBir zamanlar, küçücük, çaresiz ve yapayalnız bir bebek vardı. Kendi kendine ne yiyebiliyor, ne de giyinebiliyordu. Zar zor hareket edebiliyordu. Tek başına kalınca, bir gün bile yaşaması imkansızdı! Ama yaşadı! Peki bunu nasıl başarabildi?

Bu bebek çok şanslıydı. Bir yerlerden bir takım insanlar gelip, gönüllü bir şekilde bu bebeğin her türlü ihtiyacını karşılama ve ona bakma sorumluluğunu üstlendiler. Bebeği evlerine aldılar, bir sürü yiyecek verdiler, giysiler giydirdiler, hatta pis bezlerini bile değiştirdiler. Bebek kendini iyi hissetmediği zaman, onunla beraber uzun ve uykusuz geceler geçirdiler. Onlar bebeği çok sevdiler ve büyüyüp başarılı bir hayata sahip olabilmesi için ona her şeyi öğretmek için çok çalıştılar. Çocuk büyüyüp de bu muhteşem insanların kendisi için neler yaptığını fark edince çok büyük bir minnet duygusuyla doldu. Onları memnun etmek için elinden gelen her şeyi büyük bir saygıyla yaptı. En azından bunu yapması gerektiğine inanıyordu.

Aslında, her birimiz işte bu bebek gibiyiz. Ve o muhteşem insanlar da anne babalarımızdır. Bu haftanın Peraşa'sında Tanrı, Yahudiler'e On Emir'in de içinde bulunduğu Tora'yı verir. Tanrı'nın özellikle vurgulamak isteğini bu on emirden biri, anne babamıza saygı duymak ve onlara hürmet etmektir.

HİKAYE 
Hikayemizde, bir kız annesini onurlandırmak için zorlu bir seçim yapar.

"ANNELER GÜNÜ"
Açık ve serin bir kış öğleni, Sendi sıkılmış bir halde oturma adasındaki koltukta oturuyordu. Genellikle o ve annesi o günkü gibi Pazar öğlenlerini beraber, sohbet ederek, hafta içinde olan ilginç olaylardan bahsederek geçirirlerdi. Ama bugün, annesi, acil bir iş nedeniyle ofise çağırılmıştı ve Sendi de evde yalnız kalmıştı. Yapacak hiçbir şey yoktu. 
Kız, annesinin giderken kendisini kötü hissettiğini biliyordu. Ama annesinin, bu işe, geçimlerini sağlamak için ihtiyaç duyduğunun da farkındaydı. Gitmekten başka seçeneği yoktu. "Çok üzgünüm canım. En kısa zamanda gelmeye çalışacağım" demişti annesi kapıdan dışarı çıkarken. 
"Annem her zaman çok çalışıyor..." diye düşündü sendi. Birdenbire aklına harika bir fikir geldi. Geri döndüğünde annesini karşılamak için ona güzel bir akşam yemeği hazırlayacaktı! Ne de olsa annesi ona yılın her günü akşam yemeği hazırlıyordu! Bir kere de yemeği kendisi hazırlayabilirdi!
Hevesli bir şekilde, Sendi buzdolabına ve mutfaktaki raflara göz gezdirdi. En sonunda mönüye karar vermişti: Soslu makarna ve salata. Bunların annesinin en sevdiği yiyeceklerden olduğunu biliyordu. İhtiyacı olan her şeyi mutfak tezgahına dizdiği zaman telefon çaldı. Arayan Arkadaşı Lora'ydı. Lora ve bir arkadaşı, şehre yeni gelen buz gösterisi için üç adet bilet bulmayı başarmışlardı. Gösteri yarım saat sonra başlayacaktı ve şimdi Sendi'yi de çağırıyorlardı!
"On dakika sonra sendeyiz!"
Sendi buna inanamadı. Bu buz gösterisini görmeyi hep hayal ederdi ve şimdi de bu gerçekleşebilirdi! Tam "evet" diyecekken, tezgahın üstündeki yiyecekleri gördü. Eve dönünce annesinin ne kadar yorgun olacağını alından geçirdi. Annesinin, kapıda asılı " Ben arkadaşlarımlayım" notu yerine, önünde sıcak bir akşam yemeği bulunca ne kadar mutlu olabileceğini hayal etti. Annesi, kendisine bakmak için kim bilir kaç kere planlarını iptal edip kendi eğlencesinden feragat etmişti? Ama buz gösterisi ne olacaktı?
"Eee ne diyorsun? " diye sordu Lora sabırsızlıkla. 
Sendi derin bir nefes aldı ve arkadaşına çok üzgün olduğunu çünkü çok önemli bir projenin tam ortasında olduğunu açıkladı. 
Sendi yemeğe hazırlamaya başladığında kendisi çok iyi hissetti. Tam her şeyi bitirdiği sırada Sendi kapının açıldığını ve annesinin içeri girdiğini duydu. Yorgun göründüğü halde, Sendi'nin hala evde olduğunu görünce yüzü aydınlandı. "Merhaba canım, Bu kadar uzun zaman aldığı için çok üzgünüm. Eve hemen gelmeye çalıştım. Çok acıkmış olmalısın. Şimdi ben hemen..."
Sendi'nin yüzüne gittikçe büyüyen bir gülümseme yayıldı. Annesinin elinden tutarak mutfağa getirdi. Masa çok güzel bir şekilde kurulmuştu. Yemekler ise son derece lezzetli görünüyordu. " İnanamıyorum Sendi'ciğim!" diye bağırdı annesi. "Çok teşekkür ederim. İşte günümü aydınlattın!"

Anne kız masaya oturup harika akşam yemeğini yemeğe başladılar. Sendi kendini çok iyi hissetti. Doğru seçimi yaptığından emindi. "Başka buz gösterileri de olacaktır mutlaka" diye düşündü "Ama benim bir tek annem var..."

TARTIŞMA SORULARI

3-5 YAŞ

Soru: Arkadaşları gösteriye davet edince, Sendi kendini nasıl hissetti?

Cevap: Ne yapacağına karar veremedi. Hem gösteriye gitmek, hem de annesine güzel bir sürpriz yapmak istiyordu.

Soru: Annesi eve gelince, Sendi, kararı hakkında neler hissetti?

Cevap: Kendisi için çok şey yapmış Annesi için güzel bir sürpriz hazırlamaya karar verdiği için çok mutu oldu.

6-9 YAŞ

Soru: Bir insan büyüyüp tek başına kaldığında da anne babasını onurlandırmalı mıdır? Neden?

Cevap: Anne babanın onurlandırılmasıyla yaşın veya anne baba sorumluluğu altında olmanın hiçbir alakası yoktur. Bizlere hayat vermiş ve ihtiyaçlarımızı karşılamış kişilere minnettarlığımızı göstermek bütün yaşamımız boyunca sürecek bir şeydir. İnsanın bunu gösterme şekli yaşına göre farklılaşsa da temelindeki değer hiçbir zaman değişmez.

Soru: İnsanın anne babasını onurlandırma yollarından bazıları ne olabilir?

Cevap: Anne babamızı onurlandırmanın en önemli iki şeklinden biri, sevdiklerini bildiğimiz şeyleri yapmak, diğeri ise onlara fazladan bir saygıyla yaklaşmaktır. Örneğin hikayedeki kız gibi, bizler de anne babamız için onların en sevdikleri yiyeceği pişirebilir ya da onlara anlamlı armağanlar alabiliriz. Her zaman anne babamızı dinlemeli ve onlara karşı saygılı olmalı, onlara isimleriyle hitap etmemeliyiz. Bazen fikir anlaşmazlığına düşsek bile, her zaman düşüncelerimizi saygılı bir şekilde dile getirmeliyiz. En sevdiğiniz kahramanın günün birinde sizi ziyarete geldiğini düşünün. Ona nasıl davranırdınız? İşte anne babanıza da bu şekilde davranın.

10 YAŞ VE ÜSTÜ

Soru: Anne babanın onurlandırılması için kişinin kendi özgürlüğünden feragat etmesi mi gerekir?

Cevap: Gerçek özgürlük olgun kararlar verip bu kararlara göre hareket etmektir. Anne babasına karşı olgun bir tavır takınan kişi, onların kendisini dünyaya getiren kişiler olduğunu ve kendisine bakabilmek için ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını fark edecektir. Sadece bu nedenle bile bizim saygımızı hak ederler. Anne babayı onurlandırma kararı, özgürlüğümüzden fedakarlık etmekten çok, bir olgunluk ve kendine güven hareketidir.

Soru: Sizce anne babaların, çocuklarını yetiştirmek için girdikleri tüm zorlu uğraşlar, çocuklarını sevmelerini kolaylaştırır mı yoksa zorlaştırır mı?

Cevap: Yüzeysel bakılırsa bu zorlu görevin sevgiyi zorlaştıracağı düşünülebilir. Ne de olsa anne babalar, çocuklarının rahatı için birçok işten feragat ederle. Ama gerçekte, bu durum çocukların daha da çok sevilmesini sağlar. İnsan doğasının şaşırtıcı bir özelliği olarak, birine bir şey verdiğimiz zaman, o kişiye karşı daha büyük bir sevgi ve yakınlık duyarız. Bu nedenle, anne babalar çocukları için fedakarlık ettiği sürece, güçlü sevgi duyguları da gelişir.