bultenBene-Yisrael'in Mısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar... 

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  19 Ocak

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2008

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:25

5:39

-----

Yeruşalayim

4:31

5:45

Tel Aviv

4:39

5:41

12 Şevat

Tel Aviv

4:46

5:47

İstanbul

4:51

5:31

5768

İstanbul

5:00

5:40

B E Ş A L A H

 Hatırlatmalar:

 

ü 22 Ocak Salı: Tu Bişvat

Not: Tu Bişvat Sederi, 21 Ocak Pazartesi gecesi yapılacaktır.

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

Peraşa Özeti (Şemot 13:17-17:16)

[www.chabad.org]

 

Bene-Yisrael'in Mısır'dan çıkışına izin verdikten kısa bir süre sonra, Paro onları zorla geri getirmek üzere peşlerine düşer ve Bene-Yisrael kendilerini Paro'nun orduları ile deniz arasında kıstırılmış halde bulurlar. Tanrı, Moşe'ye asasını suyun üzerinde kaldırmasını söyler; deniz yarılarak Bene-Yisrael'in geçişine imkân tanır ve sonrasında, onları takip eden Mısır ordusunun üzerine kapanır. Moşe ve Bene-Yisrael, Tanrı'ya şükran ve övgü içeren bir şarkı söylerler.

 

Çölde halk susuzluk ve açlık sebebiyle çeşitli kereler Moşe ve Aaron'a şikâyette bulunur. Tanrı, Mara'daki acı suları tatlılaştırır, başka bir yerde de Moşe'nin kayaya asasıyla vurması sonucu kayadan su çıkar. Tanrı gökten Man adı verilen mucizevî bir yiyecek yağdırır. Man çöl boyunca her sabah tan vaktinden önce yağacaktır. Bunun yanında Tanrı her gece Yisrael kampına sülün sürüleri yollar.

 

Bene-Yisrael'e, Cuma günler iki porsiyon Man toplamaları talimatı verilir; zira Tanrı'nın tam bir iş bırakma günü olarak belirlediği Şabat günü Man yağmayacaktır. Bazıları bunu dikkate almayıp Şabat sabahı Man toplamaya çıkarlar, fakat bir şey bulamazlar. Aaron az miktarda Man alıp, gelecek nesiller için bir tanık olması amacıyla bir kaba koyar.

 

Refidim'de halk Amalek'in saldırısına uğrar; fakat Moşe'nin duaları sayesinde Yeoşua'nın komutasındaki ordu saldırganları bozguna uğratır.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Yürekten Bir Yakarış

 

Korku mantığa bağlı bir şey değildir. Zihin hiçbir tehlike olmadığını bildiği zaman bile, sinsi gölgeler insan yüreğine korku salabilir. Bene-Yisrael Mısır'dan çıkarlarken Paro ve ordusunun peşlerinde olduklarını gördükleri zaman, onların doğal tepkisi ne olmalıydı?

 

Tanrı'nın iradesi karşısında Mısırlılar'ın mutlak güçsüzlüğünü sergileyen on belâyı görmüşlerdi. Kendilerini savunmak için parmaklarını bile kıpırdatmadan iki asrı aşkın bir süredir devam eden köleliklerinden kurtulmuşlardı. O halde peşlerinde olan bu ordu nasıl bir tehlike arz edebilirdi ki?  Açıkçası, hiçbir tehlike yoktu.

 

Buna rağmen, Bene-Yisrael dehşete kapılmıştır. Ürkütücü Mısır savaş arabaları onlara doğru atılırken, Tanrı'nın, düşmanları, onlar henüz hiçbir hasar vermeden zararsız kılacağını olasılıkla akılları sayesinde anlamışlardır. Ama yine de, berbat bir korkuya kapılmaktan kendilerini alamamışlardır. Umutsuzca Tanrıya yakarmışlar ve Moşe'yi, onları denizin kenarında zalimce yok etmek üzere Mısır'dan çıkarmakla suçlamışlardır.

 

Saldırıya uğrayan Moşe panik olmuş halkını rahatlatmaya çalışır. "Korkmayın," diyerek onlara seslenir. "Kıpırdamayın ve Tanrı'nın sizi kurtarışını seyredin. Bir daha bu Mısırlılar'ı görmeyeceksiniz."

 

Tam o sırada Tanrı, Moşe'ye: "Neden Bana haykırıyorsun?" der, "Halka söyle de yola çıksınlar!" Bu sözlerin tek bir anlamı vardır: Moşe o sırada Tanrı'ya dua etmiştir!

 

Öyleyse akla hemen şu soru gelecektir: Moşe, bir yandan dehşete kapılmış Bene-Yisrael'i, Mısır'ın düşüşüne şahit olmak üzere oldukları konusunda rahatlatmaya çalışırken, neden kendisi Tanrı'ya yalvarmıştır? Halkı sakinleştirirken söylediği sözlere kendisi inanmıyor muydu?

 

Üstelik otoriteler bir noktanın altını önemle çizerler: Moşe'nin dua etmekte olduğunu Tora açıkça söylemekte değildir. Biz bunu sadece Tanrı'nın ona "Neden Bana haykırıyorsun?" şeklindeki sözlerinden anlıyoruz. Moşe'nin Tanrı'ya haykırışı konusunda neden Tora'da tam bir açıklama yoktur?

 

Otoriteler, Moşe'nin duasının, Tanrı'ya şuurlu bir yalvarma kararının sonucu olmadığı açıklamasını yaparlar. Moşe, Bene-Yisrael için kurtuluşun kesin olduğunu zaten bilmekteydi. Moşe'nin duası, daha ziyade, halkın gerçek acısı karşısında refleks niteliğinde bir tepkiydi. Bene-Yisrael'e beslediği yoğun sevgi nedeniyle, Moşe onların duygusal durumlarından kendini ayrı tutamamıştır. Mükemmel bir lider olarak, halkının üzüntüsünü hissetmiş ve bilinçaltında ona göre tepki vermiştir.

 

Bu nedenle, Tora Moşe'nin duasından söz etmemektedir, çünkü o bunu bilinçli bir şekilde yapmış değildir. Ama bunu yapınca, Tanrı da onu, cesurca harekete geçmek yerine dua ettiği için azarlamıştır.

 

Bir adam, eline derinden batmış olan bir kıymık nedeni ile doktora gider. Doktor elin şiştiğini ve iltihap kaptığını görür. "Şimdi beni dinle dostum," der doktor. "Bunu halledeceğiz, ama çok acı verecek ve senin hiç kıpırdamadan oturman gerekiyor."

Adam başını sallar, gözlerini sımsıkı kapattır, dişlerini gıcırdatır ve farkında olmadan ayakları ile yere vurmaya başlar.

Doktor aletlerini yayar, kıymık yerini iyice temizler ve kıymığı çıkarmaya başlar. Ama aniden doktor havaya sıçrar ve "Ah!" diye bağırır.

Adamın gözleri kocaman açılır ve ayakları ile yere vurmayı keser. "Özür dilerim doktor, ben ne yaptım? Ayağına mı bastım? Özür dilerim" der.

"Merak etme, der doktor. "Sen hiçbir şey yapmadın. Kıymığı çıkardığım zaman, ne kadar acı çektiğini biliyordum, bu yüzden bağırmaktan kendimi alıkoyamadım."

 

Kendi yaşantımızda, sık sık başkalarının, aileleri, arkadaşları, tanıdıkları veya haberlerdeki insanlar olsun, acılarını görürüz ve nedense ilk eğilimimiz konuya eleştirel yaklaşmaktır. Eğer bu acı çeken ruhlar, söz konusu acıyı kendi ihmal veya çılgınlıklarıyla davet etmişlerse, bunu zihnimizden kolayca temizleyip "Buna kendisi neden oldu. En baştan beri iyice düşünmesi gerekirdi" diyerek işin içinden çıkarız. Doğru. Belki de bu düşüncemiz haksız değildir. Ama Tora bizden daha yüksek bir duyarlılık seviyesi beklemektedir. Tora acılı insanların duygularını her koşulda paylaşmamızı, acılarını hissetmemizi, zor şartlardan çıkmaları için onlara yardım etmemizi ister. Çünkü Tanrı'nın gözünde bütün insanlar yardım görmeye layıktır. Hata etmiş olanlar bile - ve belki de öncelikli olarak onlar.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

Sabah ofise giderken, karşıdan karşıya sadece bir yetişkinle geçme konusunda ailelerinden aldıkları tembihler üzerine, benden sık sık yardım isteyen çocuklarla karşılaşırım. Acele içinde olduğum zamanlarda, içimden, çocuğu benim yolumun ters yönünde olan karşı kaldırıma geçirmek yerine, etrafı kolaçan ettikten sonra ona "işte yol şimdi açık, geçebilirsin" demekle yetinmek geliyor. Yapılacak doğru şey nedir?

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Beşalah peraşasında her gün çöle yağan mucizevi yiyecek Man'la tanışırız. Bu, Bene-Yisrael'in çöldeki yolculukları boyunca yedikleri yiyecekti. Talmud'da (Yoma 76) Rabi Şimon Bar Yohay'ın öğrencileri, Tanrı'nın Man'ı söz gelimi yılda sadece bir gün toplu halde yağdırmak yerine neden her gün yağdırdığını sorarlar? Rabi Şimon Bar Yohay, bu soruyu bir benzetmeyle cevaplar.

 

Tek bir oğlu olan bir kral vardı. Bu kral senede bir gün oğluna harçlık verirdi. Bu nedenle, oğlu da çekini almak üzere senede bir gün babasını ziyaret etmek durumundaydı. Daha sonra kral bu kuralı değiştirdi ve oğluna harçlığı günlük bazda vermeye başladı. Böylece oğlu her gün babasını ziyaret etmeye başladı.

 

Rabi Şimon Bar Yohay öyküsünü bitirirken, aynı şeyin Bene-Yisrael için de geçerli olduğunu belirtir. O dönemde çölde 4 veya 5 çocuğu olan bir kişi, Man'ın bir sonraki gün gelmeyeceğinden ve böylece, Tanrı korusun, belki de ertesi gün kıtlık, tehlike veya ölümün gelebileceğinden endişe duyuyordu; bu nedenle, her gün o ve diğer tüm Yahudiler, ailelerini beslemek üzere Man'ın yağması için her gün Tanrı'ya dua etmek, yalvarmak ihtiyacını hissediyorlardı.

 

Rabi Şimon Bar Yohay'ın demek istediği açıktır: Man'ın her gün gelmesinin iyi tarafı, Yahudiler ile Tanrı arasında bir ilişkinin kurulmasıydı. Çünkü böylece her gün dua yolu ile Tanrı'ya yaklaşmak zorundaydılar. Bu da aradaki ilişkiyi güçlendiriyordu. Eğer Tanrı bunu bize yılda sadece bir gün toplu halde verseydi, sadece bir gün dua edecek ve ertesi yıla kadar bekleyecektik. Ama Tanrı bizi sever. Günde bir kez gelen Man Tanrı'nın bizi sevdiğinin bir işareti idi; böylece her gün O'na yaklaşacak, O'nunla konuşacak ve O'na daha yakın olmak için bir şey isteyecektik.

 

Hatırlanacağı üzere, Adam ve Hava'ya günah işlettiği için, yılan, Tanrı tarafından lanetlenmişti. Buna göre yılan, hayatı boyunca yerde sürünecek ve toprağın tozunu yiyecekti. Musar ustaları sorarlar: Bu bir lânet midir ki? Toprağın tozundan bol ne vardır? Demek ki yılan nereye gitse, yiyeceği hazır olacaktı! İnsanların her gün geçimleri için alın teri dökmek zorunda kaldıkları göz önünde bulundurulduğunda bu ne biçim bir lanettir?

 

Ama işte lanet tam olarak buradadır. Talmud'da Rabi Şimon Bar Yohay'ın söylediklerine bakarsak konu daha iyi anlaşılacaktır. Tanrı yılana geçimi için, en çok bulunan şeyi vermiştir! Neden? Çünkü Tanrı, yılanla arasında hiçbir ilişki istememiştir. Sırf, sözün gelişi, dua etmemesi ve Tanrı ile bir yakınlık ilişkisine girmemesi için, ona hayatı boyunca isteyebileceği tüm yiyeceği sağlamıştır. Tanrı bir daha yılanla konuşmak istememektedir. "İşte sana sonsuza dek bir yiyecek, artık Beni rahat bırak." Buna karşılık, Adam Arişon çalışmak ve ekmeği için alın teri dökmek zorunda bırakılmıştır. İlk bakışta lanet olsa da, aslında bu, aynı zamanda insana Tanrı ile sürekli ilişki içinde olma fırsatı anlamına gelmektedir. İnsan her zaman geçimi için Tanrı'ya dua edecektir.

 

İşte bu şekilde, tıpkı Tanrı'nın Man'ın günlük olarak yağmasını sağlaması gibi, bizi her gün ekmeğimiz için çalışmak zorunda bırakması da, üstü kapalı bir sevgi işaretidir.

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

Mitsva: Kaşer kuş ya da yabani bir hayvan Şehita ile kesildikten sonra, akan kanın üstünü örtmek Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "...kanını akıtınca, [kanı] toprakla örtmelidir" (Vayikra 17:13).

 

Uygulama: Kanın örtülmesi kuralı Kaşer kuşlar ve yabani hayvanlar için geçerlidir; ama çiftlik hayvanları için böyle bir yükümlülük yoktur. Toprak olmayan yerde bu hayvanlar kesilmemelidir, çünkü kanı örtme mitsvasını yerine getiremeyecek, bu mitsvayı ihmal edecektir. Şohet, hayvanı kesmeden önce kanı üzerine akıtacağı bir toprak yığını hazırlar, zira kan hem üstten hem de alttan örtülmelidir. Örtme işleminden önce "... Al Kisuy Dam Beafar - Bizi emirleriyle farklı kılan ve bize kanı toprakla örtme emri veren Sen, Tanrımız, Mübarek'sin" berahası söylenir. Bu mitsvayı ilk kez yerine getiren kişi ayrıca Şeeheyanu berahasını söyler.

 

Örtme işlemini eliyle ya da bir aletle yapabilir; ama ayağıyla yapmamalıdır, zira bu, mitsvayı küçümsediği izlenimi verecektir. Örtme yükümlülüğü Şohet'e aittir ve mitsva ona aittir; ama eğer o yapmadıysa, bunu gören bir başka kişi kanı örtmekle yükümlüdür. Eğer Şehita geçersiz bir şekilde yapılmışsa ya da hayvan terefa çıkmışsa [yani kontrol sırasında hayvanın ölümcül bir yarası olduğu görülmüşse, hayvan Kaşer olmadığı için] kanı örtme yükümlülüğü yoktur. Bu nedenle Şohet, kontrol işlemini kanı örtmeden önce yapmalıdır; zira hayvan terefa ise, örtme için söyleyeceği beraha boşuna olacaktır.

 

Maase: Fas'ın uzak bir köyünde oldukça fakir Yahudiler yaşardı. O kadar fakirdiler ki, et yemek onlar için çok uzun aralıklarla belki olabilecek bir şeydi. Zar zor para biriktirip bir iki tavuk alabilen kişiler de bunu kesecek bir Şohet bulmakta güçlük çekiyorlardı. Yine de çocuklar, Yom Kipur arifesinde küçük bir tavuk parçası yiyebileceklerini biliyorlardı, zira köy halkı Kapara yapmaya çok önem veriyordu ve ne yapıp edip birer tavuk alacak parayı biriktiriyorlar, şehirden de bir Şohet getirtmek için fedakârlıkta bulunuyorlardı.

 

Bir yıl, ne kadar büyük para teklif ettilerse de, hiçbir Şohet köye kadar gelmeye yanaşmamıştı. Bu nedenle ertesi yıl köy halkı aynısının tekrarlanmasından korkuyordu. Cemaatin başkanı birkaç günlük yol uzakta olan şehre indi ve oraya yeni bir Şohet'in taşındığını öğrendi. Hemen ona gitti ve adamın görünüş ve davranışından, uygun bir şahsiyet olduğu kanaatine vardı. Şohet'e köyünden ve onu dört gözle bekleyen halktan bahsederek, teklifi kabul etmesi için ona yalvardı. Şohet eşine danıştıktan sonra teklifi kabul etti. Birkaç günlüğüne köye gelecekti, ama bir şartla: Ona isteyeceği hatırı sayılır ücreti ödeyeceklerdi.

 

Yom Kipur arifesi gün doğmak üzereyken Şohet'in önünde uzun bir kuyruk oluştu. Şohet, kanı üzerine dökeceği bir toprak yığını hazırlamıştı. Bıçağını iyice bileyip tekrar tekrar kontrol etti; hazır olunca cemaatin ileri gelenlerini çağırarak şöyle dedi: "Bilin ki, Şehita konusu iki mitsvayı birden içerir: Şehitanın kendisi ve kanın örtülmesi. Bunların her ikisi için uygun birer beraha vardır. Ben köyünüze, bu mitsvaları kazanmak için geldim - ücretim bu olacaktır."

 

Cemaat liderleri "Ödemeyi kabul ettiğimiz o hatırı sayılır miktardan nasıl vazgeçer?" dercesine şaşkın bakışlarla onu sorguladılar. Şohet bunu görünce açıklama yaptı: "Talmud (Hulin 87a) bir olayı aktarır. Şohetin biri bir tavuk keser; ama kanı örtme mitsvasını yerine getirmeden önce başka bir adam gelip kanı örter. Şohet bunun üzerine, mitsvasını çaldığı gerekçesiyle diğer adamı dava eder ve Raban Gamliel onu, oldukça yüksek bir miktar olan 10 altın ödemeye mahkûm eder. Talmud bu örnekten yola çıkarak tüm mitsvaların aslında çok büyük değere sahip olduğunu öğretir."

 

Şohet gülümseyerek sözlerini tamamlar: "Ben de yıllardır Şehita mitsvası için ücret almamayı, bunun yerine bu iki mitsvayı çok kez yerine getirmenin avantajıyla yetinmeyi âdet edindim. Size hatırı sayılır ücretten bahsederken kastettiğim de buydu."

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Ofisinize acele ile gitme ihtiyacında olmanıza saygı duymakla birlikte, çocuğa sadece karşıya geçmek için trafiğin açık olduğunu söylemekle yetinmenin kötü yanlarına dikkatinizi çekmek isteriz.

 

Ebeveynlerin çocuklarına yolu tek başlarına geçmekten sakınmalarını tembihlemeleri, aynı zamanda kendi muhakeme yeteneklerine güvenmeleri için çok küçük oldukları mesajını da içerir ve karşıya geçmek için bir yetişkinden yardım istemeleri gerektiğini söylemelerinin sebebi de tam olarak budur. O çocuk sizin ona karşıya geçmekte aktif olarak yardım etmeyip, sadece yolun müsait olduğunu kendi muhakeme gücünüzle söylediğinizi gördüğünde, ilerde kendi gözünde benzer görünen bir durumda da bu kez kendi muhakemesini işletmeye karar verebilir ki bu, büyük felaketlere yol açabilir.

 

Bir sorun daha vardır: Yardımınızı isteyen çocuk, bu isteğiyle, ona henüz yabancı olan yetişkinler dünyası ile bir tür temas kurmuş olur. Dolayısıyla onu karşıdan karşıya geçirirken ne kadar zahmete girmeye hazır olduğunuz, onun gelişiminde de önemli ölçüde etkili olacaktır.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Meyve ve Şeakol Berahaları Kuralları

1.             Topraktan çıkmayan her türlü besin maddesi (örneğin; balık, peynir, et ve her türlü içecek) için şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam Şeakol Niya Bidvaro - Her şeyi sözüyle var eden, Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin". Yalnız şarap ve sıkılmış üzüm suyuna, farklı olarak şu beraha söylenir: "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam Bore Peri Agefen - Üzüm meyvesini yaratan Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin".

2.             Herhangi bir beraha söyleyen bir kişi, ağzından çıkanı kulağı duyacak şekilde yüksek sesle söylemelidir. Berahayı yavaş yavaş, Kavana (konsantrasyon) ile ve dikkatle söylemelidir. Kelime atlamamalıdır. Tanrı'nın İsmi'ni veya "Meleh - Kral" kelimesini atlayan biri, berahayı tekrar söylemelidir.

3.             Beraha söylenecek meyve ya da başka bir yiyecek sağ elde tutulmalı ve berahadan hemen sonra konuşmadan yenmelidir.

Meyve yenmeden önceki beraha çok ufak bir miktar için bile söylenmelidir. Fakat Kazayit (27gr.) kadar yiyen bir kişi, yemekten sonra, "Baruh Ata AD... E-loenu Meleh Aolam, Bore Nefaşot Rabot Vehesronan Al Kol Ma Şebarata Leahayot Baem Nefeş Kol Hay Baruh Hay Aolamim - Bir çok can ve [bu canların] tüm yaşayanların canlarını onlarla yaşatmak üzere yaratmış olduğun her şeye [karşı duydukları] eksikliklerini yaratan, Evrenin Kralı, Sen, Tanrımız; Mübareksin".

Haftanın Sözü

[Brewlov'lu Rabi Nahman]

 

Gerçek, karanlıktan çıkmak için kullanılan ışıktır. Yakın onu.

                                       

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.