bultenParo sonunda Bene-Yisrael'i Mısır'dan göndermiştir. Tanrı halkı, gündüz bir buluttan, gece de ateşten birer sütunun rehberliğinde, Peliştiler'in topraklarından geçirmemek için dolambaçlı bir yoldan Erets-Yisrael'e doğru yönlendirir...

Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

   3 Şubat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:39

5:52

-----

Yeruşalayim

4:45

5:58

Tel Aviv

4:53

5:54

15 Şevat

Tel Aviv

4:59

6:00

İstanbul

5:10

5:50

5767

İstanbul

5:18

5:58

B E Ş A L A H

 Hatırlatmalar:

ü  Tu Bişvat

ü 17 Şubat Şabat: Şabat Şekalim

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 13:17 - 17:16)

[www.ohr.org.il]

Paro sonunda Bene-Yisrael'i Mısır'dan göndermiştir. Tanrı halkı, gündüz bir buluttan, gece de ateşten birer sütunun rehberliğinde, Peliştiler'in topraklarından geçirmemek için dolambaçlı bir yoldan Erets-Yisrael'e doğru yönlendirir. Bu denli çok köleyi bir anda serbest bırakmaktan dolayı pişmanlık duyan Paro, ordusunu toparlayıp Bene-Yisrael'i takip etmeye başlar. Mısırlılar yaklaştıkça Bene-Yisrael içinde büyük bir panik baş gösterir; fakat Tanrı onlarla birliktedir. Moşe asasını kaldırır ve Tanrı, denizi yararak halkın suların arasından kuru toprak üzerinde güvenli bir şekilde geçmesini sağlar. Kalbi Tanrı tarafından sertleştirilen Paro, ordusuna Bene-Yisrael'in peşinden denize girmelerini emreder; fakat bu emri yerine getiren Mısırlılar, eski haline dönen denizin içinde yok olurlar. Moşe'nin erkeklere, Miryam'ın da kadınlara şeflik yaptığı dev koro, Tanrı'ya şükranlarını bildiren bir şarkı söyler (Her sabah dualarımızda okuduğumuz "Az Yaşir" parçası olan bu şarkı "Şirat Ayam - Deniz Şarkısı" olarak adlandırılır ve Beşalah peraşasının okunduğu Şabat gününün "Şabat Şira - Şarkı Şabatı" olarak isimlendirilmesinin sebebidir).

 

Üç günlük yolculuğun ardından, sularının acılığı sebebiyle "Mara - Acı" olarak adlandırılan yerde, halk susuzluktan şikayet eder. Tanrı'nın gösterdiği bir yöntemle Moşe acı suları içilir hale getirir. Bene-Yisrael Mara'da çeşitli mitsvalar alırlar.

 

Halk, Mısır'da daha iyi yemekler yedikleri şikâyetiyle Moşe ve Aaron'a başvurur. Tanrı et olarak bıldırcın sürüleri getirir. Bundan sora halkın yiyeceği, Şabat haricinde her gün gökten düşen mucizevî bir ekmek olan Man olacaktır. Cuma günleri, Şabat'ın ihtiyacının karşılanması için iki porsiyon Man düşecektir. Kimse günlük payından fazlasını toplayamayacak, fazla toplananlar çürüyecektir. Sadece Cuma günü toplanan ekstra porsiyon ertesi güne kalacaktır. Bir porsiyon Man, gelecek nesillere bir anı olması için saklanır.

 

Halk tekrar susuzluktan yakınınca Moşe bir kayaya vurur ve kayadan mucizevi bir şekilde su çıkar. Ardından Amalek milleti Bene-Yisrael'e saldırır. Savaşı Yeoşua yönetirken, Moşe payına düşeni Tanrı'ya dua ederek yapar ve savaş kazanılır.

 

DEVAR TORA

[Rabi Berel Wein - www.torah.org]

 

Hiç Bitmeyen Şarkı

 

Bu Şabat, "Şabat Şira - Şarkı Şabatı" olarak adlandırılır. Bunu nedeni, Moşe ve Bene-Yisrael'in söyledikleri, peraşamızın merkezini oluşturan o güzel ve önemli şarkıdır. Yahudi halkının bütün farklı cemaatleri, bu şarkı için farklı melodiler geliştirmişlerdir. Bu şarkı Yahudi tarihinin ve geleneksel Yahudi yaşamının o kadar önemli bir bölümüdür ki, yılın her gününde sabah duasında söylenir. Bu şarkı Kızıldeniz'den günümüze kadar yaptığımız uzun yolculukta bize hep eşlik etmiştir.

 

Bir şarkı farklı niteliklere sahiptir. Sözleri, şiirselliği ve müzik teması vardır. Bunun yanında bütün şarkıların karakterini belirleyen belirgin bir içsel melodisi bulunur. İnsanın zihninde sözler biraz silinse veya arka fon müziği gücünü yitirse de, şarkının melodisi içimizde çınlamaya devam eder, bizi etkiler, hatıralarımızı canlandırır. İşte bu Şabat'a, "Şabat Şira" denilmesinin nedeni budur, çünkü şarkı, bir bütün olarak Tora'yı ve içindeki güzellikleri simgeler. Bu sayede Yahudi ruhu bu güzellikleri arka planda hissetmeye devam etmektedir ve günümüzdeki Yahudi dünyasının büyük bölümü sözleri unutmuş olsa da, Yahudi halkına yönelik aidiyet duygusu, Moşe ve Bene-Yisrael'in şarkısının Yahudi ruhunda çınlayan tınısının bir sonucudur.

 

Yirminci yüzyılın sonlarına doğru, Toronto'da Emil Fackenheim adında Yahudi bir felsefe profesörü vardı. Dindar biri olmamasına karşın, Tora'ya ve Yahudi geleneklerine büyük hayranlık duyardı. Onunla bir kere karşılaşmış ve ilginç konulardan bahsetmiştik. Bana, kitaplarının birinde de yer verdiği bir olayı anlattı. Almanya'da devlet okuluna gittiği sırada, öğretmeni bütün sınıfın başka dine ait ilahileri söylemesini ister. Babası, dindar biri olmamasına karşın, bunun sınıftaki Yahudi öğrenciler için, özellikle de küçük Emil için haksızlık olduğunu düşünür.

 

Bunun üzerine öğretmene gidip, Yahudi öğrencilerin bu ilahileri söylememesini rica eder. Uzun bir tartışmadan sonra baba ile öğretmen uzlaşır. Yahudi öğrenciler, sadece mırıldanacak ve sözleri söylemeyecektir. Şimdi Alman antisemitizmi ve Nazizmi'nden kurtulmuş biri olan Fackenheim o zaman için şöyle demektedir: "O melodiyi bile mırıldanmamalıydık!"

 

Bugün, Yahudi yaşamındaki esas soru, hangi melodinin mırıldandığıdır. İlerleyen batı kültüründeki baskın melodiler bizim yaşam ve sağlığımızı etkilemektedir. Hâlâ, o büyük şarkımızın sözlerini bilen ama melodisini hatırlamayan Yahudiler mevcuttur. Maalesef Tora kaynaklı dünya görüşünün ve değer sisteminin gerçek güzelliğini birçok Yahudi bilmemektedir. Melodiyi bilen ama sözlerini hiç hatırlamayan Yahudiler de vardır. Onların, en azından bu unutulmaz melodinin içine doğru Tora sözlerini ekleyebilme umutları vardır. Ama maalesef ne sözleri ne de melodiyi bilen, Yahudi yaşamından tamamen kaybolmuş bir kesim de mevcuttur - ki onları nasıl geri kazanacağımız meçhuldür.

 

Burada, şarkı, sözleri, müzik ve melodisi hakkında her şeyi hatırlayacak kadar şanslı olan bizlerin bunu etrafımıza öğretme sorumluluğumuz vardır. O zaman Moşe ve Bene-Yisrael'in şarkısının her yerde yeniden yüksek sesle, net bir şekilde söylendiğini duyabiliriz.

 

DEVAR TORA

[Stuart Werbin - www.tfdixie.com]

 

Beşlik

 

Bu haftanın peraşasında, tek bir sözcüğe yapılan açıklamalar arasında harika bir bağ vardır. Tora şöyle der: "Bene-Yisrael, Mısır'dan hamuşim çıktılar" (Şemot 13:18). 11. yüzyılda Fransa'da yaşamış büyük otorite Raşi, "hamuşim" kelimesini "silahlı" olarak açıklar. Yani Bene-Yisrael Mısır'dan silahlı olarak çıkmışlardır.

 

Ancak Raşi alternatif bir açıklama daha verir: Yahudiler Mısır'ı "mehumaşim" - "beşte bir" halde terk etmişlerdir. Başka bir deyişle, Mısır'da bulunan Yahudiler'in sadece beşte biri Mısır'dan çıkabilmiş, geriye kalanlar karanlık belası sırasında ölmüşlerdir.

 

Her iki açıklama da kabul edilebilir; ama bir sorun vardır. Genellikle Raşi aynı sözcüğü iki farklı şekilde açıklasa da, amacı ikisinin birbirini tamamlamasıdır. Yani ikinci açıklama ilkine bağlıdır. Ancak bu örnekte iki fikir birbirinden tamamen ayrı görünmektedir.

 

Yonatan ben Uziel'e atfedilen açıklamalı Aramca çeviri, "hamuşim" sözcüğünü, "Her Yahudi beş çocukla çıktı" şeklinde açıklar. Başka bir Aramca çeviri olan, Targum Yeruşalmi'ye göre ise anlam, "Yahudiler ellerinde mitsvalarla iyi bir şekilde donanmış halde çıktılar" şeklindedir.

 

Bu iki çeviriye dayanarak, Raşi'nin sözcük üzerindeki birbiriyle alakasız görünen iki açıklamasının arasındaki bağlantıyı kurabiliriz. Raşi'nin ikinci açıklamasında halkın beşte birinin çıkmasının sebebi, Mısır'daki dokuzuncu bela olan karanlık sırasında halkın beşte dördünün ölmesidir. Ancak bu, sadece yetişkinlerin oranıdır. Ölenlerin çocukları hayatta kalmış yetimlerdir. Bu yetimler, hayatta kalan yetişkinler tarafından evlat edinilmişlerdir. Böylece çıktıkları zaman her aileye, kendi çocuklarının yanı sıra başka dört ailenin çocukları da eşlik etmiştir. Böylece Yonatan ben Uziel'in bahsettiği "beşer çocuk [grubu]" ile kastedilen anlaşılmaktadır. Ve şüphesiz, yetimleri evlat edinmek çok üst düzeyde bir mitsvadır. Dolayısıyla hayatta kalanların, yanlarında bu çocuklarla çıkmaları, Targum Yeruşalmi'nin bahsettiği "mitsvalarla donanımlı" halde çıkışı açıklamaktadır - ki bu da, Raşi'nin ilk açıklamasına yönelik bağdır. Zira Bene-Yisrael'in en büyük silahı, ellerindeki mitsvalardır. Böylece halkın Mısır'dan çıkabilen beşte birinin donandığı "silahlar", ölenlerin çocuklarını evlat edinerek kazandıkları mitsvaların liyakatidir.

 

DEVAR TORA

[Eyal Feiler - www.tfdixie.com]

 

Mucizeviliği Azaltmak

 

"Tanrı bütün gece boyunca denizi kuvvetli doğu rüzgârıyla iteledi, deniz yatağını kuru zemin haline getirdi. Sular yarıldı" (Şemot 14:21). "Moşe elini denizin üzerine uzattı ve sabaha karşı deniz normal koşuluna döndü. ... Tanrı Mısırlılar'ı denizin ortasında çalkaladı" (Şemot 14:27).

 

Yahudi halkının tarihindeki en parlak anlardan biri, bu haftanın peraşasında yer alır. Kızıldeniz'in yarılmasıyla gerçekleşen mucize, Mısır'dan Çıkış'ın doruk noktasıdır ve bir grup köleyi ulus haline getiren olaydır.

 

Ancak, mucizeyi açıklayan cümleler üzerindeki yakın bir inceleme önemli bir soruyu akıllara getirmektedir. Yahudi düşüncesine göre, Tanrı bir mucize gerçekleştirdiğinde, bunu olabildiğince doğa kuralları çerçevesi içinde yapar. Başka bir deyişle, Tanrı mucize yaratırken, doğa kurallarını asgari düzeyde bozmak ister. Böylece olaylara şahit olan kişi, Tanrı'ya inanıp inanmama hakkındaki seçim özgürlüğünü koruyabilir. Bu anlamda, inanmayanlar mucizevî olayları, doğa olaylarının tesadüfü olarak yorumlamakta serbest olmaya devam eder.

 

Durum böyleyse, Tanrı neden olması gerektiğinden daha büyük bir mucize yaratmış, Bene-Yisrael'in denizi gece geçmelerini sağlayıp Mısırlılar'ı sabaha karşı boğmuştur? Tanrı, daha doğal olayları kullanarak bu mucizenin çok daha "indirgenmiş" bir versiyonunu yaratabilirdi. Bene-Yisrael'in de gündüz geçmelerini sağlayabilir, böylece eleştirmenlerin "Bene-Yisrael herhalde gündüz gözüyle arada kuru bir yol bulup oradan geçtiler" demelerine imkân tanıyabilirdi. Öte yandan, disiplinli ve güçlü Mısır ordusunun geceleyin boğulduğunu da söyleyebilir, bu kez eleştirmenlerin "gece karanlığında yollarını göremediler ve boğuldular" demelerine olanak sağlayabilirdi. Neden Tanrı bu mucizeyi gerektiğinden daha da büyük yapmıştır?

 

Rabbi Ben-Tsiyon Firer, İbranice'de "Nes - Mucize" sözcüğünün "Nisayon - Deneme, Test" ile aynı kökten geldiğine dikkat çekerek açıklamasına başlar. Bir mucizenin belli bir insan ya da grup için ortaya çıkan gücü ve kuvveti o mucizeyi hak etmek için geçmeleri gereken testle, nisayon ile doğrudan ilişkilidir. Başka bir deyişle, insanın karşı karıya kaldığı zorluk ne kadar büyükse Tanrı da ona o kadar büyük bir ödül verir.

 

Bene-Yisrael, Mısır Çıkışı'ndaki testten başarıyla geçmekle kalmamış Tanrı'ya olan koşulsuz ve güçlü bağlılıklarını da göstermişlerdir. Ortaçağın en büyük Tora otoritelerinden biri olan Ramban, Yahudiler'in büyük çoğunluğu Goşen bölgesindeki Rameses şehrinde yaşamasına rağmen, Mısır'ın her yerine dağılmış küçük grupların da olduğunu açıklar. Mısır'dan Çıkış zamanı geldiğinde bu küçük gruplar, hep birlikte çıkmak üzere ulusun geri kalanıyla Rameses'te buluşmak için gece yolculuk etmişlerdir. Dağılmış Yahudiler bu yolculuklarını gündüz yapabilecekken, Tanrı'ya olan derin bağlılıklarını göstererek gece yolculuk etmişlerdir. Geceler, her zaman yolculuk yapanları soymak için bekleyen hırsızların cirit attığı zamandır. Küçük Mısır cemaatlerindeki Yahudiler bütün mallarını almışlar ve gidecekleri yere sağ salim varacakları konusunda Tanrı'ya güvenmişlerdir.

 

Yahudiler, gece yola çıkarak Tanrı'ya ve O'nun koruyuculuğuna olan bağlılıklarını gösterdikleri için Tanrı da onlara denizde de geceleyin önderlik ederek ödüllendirmiş ve mucize çok daha çarpıcı bir hale gelmiştir. Bu mucizede, sadece Bene-Yisrael Mısır esaretinin sonlandırılmasıyla ödüllendirilmekle kalmamış, aynı zamanda, doğa kuralları, inançsız kişilerin eleştirmesi için bahaneye yer bırakmayacak şekilde Tanrı tarafından daha büyük çapta ihlal edilmiştir.

 

Buradan önemli bir ders öğrenilebilir. Mekanik bir şekilde bile olsa Tora'yı takip etmek ve mitsvaları yapmak elbette ödüllendirilir. Ama sadece asgari gerekliliklerle yetinmeyip mitsvaları gerçek bir heyecanla yerine getirmek bambaşkadır. Tora'ya sıcak ve kalpten bir bağlılıkla yaklaştığımız ve Tanrı'ya her yönden güvendiğimiz takdirde, Tanrı, amaçlarımıza ulaşmamız için denizleri bile yarar.

 

Her GÜn YAPILAN MİTSVALAR

[www.pirchei.com]

 

Tanrı'nın İsmi

 

Dualarda ve berahalarda Tanrı'nın İsmi son derece büyük bir dikkatle telaffuz edilmelidir, çünkü Tanrı haşmetli ve heybetli Kral'dır. Kişi, dua ederken ya da beraha söylerken, alelade bir arkadaşıyla konuşuyor gibi davranamayacağının bilincinde olmalı, söylediklerine tam olarak yoğunlaşmalı ve Tanrı'nın İsmi'ni ağzına büyük bir huşu ve saygı duygusuyla almalıdır.

 

KAYNAKLARIMIZDAN - YAHUDİ TERBİYESİ

[Sefer Maase Avot]

 

Evlilik Üzerine

 

·                     Hahamlarımız öğretirler: Kişi bayramlarda ve özel günlerde karısını mutlu etmekle yükümlüdür. Pasukta söylendiği gibi: "Bayramlarda neşeleneceksin - sen ve ailen". Bunun anlamı, bayram şerefine karısına güzel elbiseler ve/veya takılar almaktır.

·                     Bir erkek, Kaşerut, Şabat, Aile Saflığı gibi konulardaki kuralları sürekli olarak karısıyla birlikte tekrarlamalıdır.

·                     Bir erkek, evindeki tüm bereketi n karısından kaynaklandığını bilmelidir.

·                     Hahamlarımız, bir kişinin, karısını kendisinden daha çok onurlandırmasını emretmişlerdir. Bir erkek evde karısına korku salmamalı, öfkeli ya da kederli tavır takınmamalı, karısıyla daima tatlı dille konuşmalıdır. Sabah karısına sadece "günaydın" diyen bir adam bile, kendi evi içinde Gemilut Hasadim (iyilikseverlik) mitsvasını yerine getirmiş olur. Karşılıklı nezaket, sevgi ve saygı, bir Yahudi ailesinin temelidir.

·                     Hahamlarımız öğretirler: Karısını kendisi gibi seven ve onu kendisinden daha çok onurlandıran, oğullarını ve kızlarını doğru yolda yönlendiren ve yaşları geldiğinde onları vakit geçirmeden evlendiren kişiye, Tanah'taki "Bil ki çadırın [=evin] selamet ve barıştır" pasuğu uygundur.

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Tefilin Kuralları

1.      Tefilin ve Retsuot'un (kayışlar) siyah renkte olması gereklidir. Beyazlama veya eskime halinde (bu işe özel bir boya ile) siyaha boyamak gerekir.

2.      Tefilinler'i çıkarma şekli şöyledir:

    Eldeki düğümler açılır, Retsua kola dolanır, önce baş Tefilini çıkarılır, sarılarak toplanır. Sonra kol çözülür, sarılır ve özel torbasına konur. Torbada baş Tefilini sağ, kol Tefilini de sol tarafa yerleştirilir.

3.      Tefilini'ni çıkaran bir kimse Tefilin'i bizzat kendisi sarıp torbasına (Talegası'na) koymalıdır.

4.      Elinden Tefilini'ni düşüren bir kimse aynı gün oruç (Taanit) tutmalıdır. Eğer imkânı yoksa Taanit'in yerine Tsedaka verir. Eğer Tefilin'i Talega'nın içindeyken düşürürse Taanit yapmasına gerek yoktur.

5.      Tefilin Retsuot'tan bir çiviye veya çengele asılamaz. Fakat içinde Tefilin olan bir Talega asılabilir.

 

Haftanın Sözü

[Yidiş Atasözü]

 

Haksızlığa uğramak,  haksızlık yapmaktan iyidir.

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.