Bu Hafta İçin Saatler 

22 Heşvan

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5775

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

16:02

17:22

-----

Yeruşalayim

15:58

17:18

Tel Aviv

16:21

    17:23

15 Kasım

Tel Aviv

16:18

17:20

İstanbul

16:32

17:13

 

İstanbul

16:26

17:08

  HAYE SARA

 


PERAŞA ÖZETI(Bereşit 23:1-25:18)

[www.chabad.org] 

Sara 127 yaşında ölür ve Hevron’da bizzat Avraam tarafından Hitiler’den 400 gümüş şekele satın almış olduğu Mahpela Mağarası’na gömülür.

Avraam’ın hizmetkârı Eliezer, Yitshak için uygun bir eş bulmak üzere hediyelerle birlikte Haran’a doğru yola çıkar. Kasabaya geldiğinde Eliezer Tanrı’dan bir işaret talep eder. Yöre kızlarının kuyudan su çekmek üzere geldiğini gördüğünde, onlardan biraz su isteyecektir, kendisiyle birlikte develeri için de su teklif edecek olan, sahibinin oğlu için öngörülen kız olacaktır.

Avraam’ın yeğeni Betuel’in kızı olan Rivka bu testi başarıyla geçer. Eliezer, davet edildiği müstakbel gelinin evinde günün olaylarını aktarır. Rivka, Eliezer ile birlikte Kenaan topraklarına gelir. Yitshak ile Rivka’nın karşılaşmaları, Rivka’nın Yitshak’ı açık arazide dua ederken gördüğü bir sırada gerçekleşir. Yitshak onunla evlenir, onu sever ve annesinin kaybından dolayı içinde bulunduğu kederli durumdan çıkarak teselli bulur.

Avraam kendisine Ketura adında yeni bir eş alır ve ondan altı yeni çocuğu olur, ancak Yitshak onun tek gerçek varisidir. Avraam 175 yaşında ölür ve iki oğlu, Yitshak ve Yişmael tarafından karısı Sara’nın yanına gömülür.

 

 RAVLARIMIZDAN DİVRE TORA

Rav İsak Alaluf

Herkes çok iyi bilir ki yaşam insana verilmiş güzel bir hediyedir. Günlerden saatlere hatta dakikalara kadar yaşamımızın her bir anı çok önemlidir. Kişi yaşamının her anı için gelecek dünyada hesap vermeye davet edilecektir. Boşa harcanan, havaya giden her an için verilecek bir hesabımızın olması gerekir. Bilgeler olası daha önceki yaşamlarımızda bile boşa harcanan zamanlarımızın olmaması için Tanrı’ya dua etmenin gerekli olduğunu bizlere öğretmektedirler. İyov kitabının 7/18. pasuğunda sözü edilen “ve onu her sabah incelersin, her dakika kontrol edersin onu” cümlesi Gemara Masehet Roş Aşana 16/A’da şu şekilde açıklanmaktadır:

Rabi Yose şöyle der: İnsan her gün yargılanır. Pasukta söylendiğ gibi “ve onu her sabah incelersin.” Rabi Natan şöyle der: İnsan her an yargılanır. Pasukta söylendiği gibi: “Her dakika kontrol edersin onu.” Sürekli yargıda gibi görünen bu yargı son derece katı bir tutum içindedir. Tora öğreniminden alıkonan her an mutlaka hesap verilmesi gereken bir an olarak öğretilmektedir. İyov’daki pasuk şöyle devam etmektedir: “ Beni tükrüğümü yutacak kadar(lık bir süre için bile) bırakmazsın. (7/19) Bu kadar kısa bir süre Tora ihmali bile göz ardı edilmemektedir.


Zaman gerçekten boşa harcanmayacak kadar büyük bir değere sahiptir. Birçok insan zaman kaybını maddi anlamda bir kayba benzetir ve “vaktin nakit” olduğunu ifade eder. Ancak zaman aslında yaşamın ta kendisidir. O zamanın kaybı boşa akıp giden bir yaşamdan başka bir şey değildir.

Rav Yaakov Hillel kitabında güzel bir öykü anlatır: Saygıdeğer bir Rav bir cemaate lider olması için davet edilir. Doğal olarak geniş bir tur atar ve bilgilendirilir. Sıra mezarlığa geldiğinde oldukça ilginç bir görüntüye rastlar. Bu kasabada insanların öldükleri yaş çok erkendir. Onlu ve yirmili yaşlarda vefat edenlerin sayısı çok ama çok fazladır. Bunun üzerine Rabi görevi kabul edemeyeceğini bildirerek bu kasabadan bir an evvel çıkmak ister. Cemaat liderleri bu durumun farkına varırlar ve Rabi’ye bir açıklama yaparlar. “Öncelikle size daha önce bu konuda bilgi vermediğimiz için özür dileriz. Bu kasabada da insanlar normal bir yaşam süresine sahiptirler. Ancak burada bir geleneğimiz vardır. Herkes Tanrı’ya hizmet ettikleri süreyi kapsayan bir defter tutar. Yapılan Tefila zamanlarını, mitsva için harcadıkları zamanı, Tora dersi aldıkları zamanı kaydederler. Biri vefat ettiği zaman bu zamanlar toplanır. Mezar taşına yazılan yaş bu zamandır.

Hafets Hayim hakkında ömrünün son yıllarında geçen bir olay anlatılır: Rabi bir keresinde kapalı bir kapının ardında oturup saatlerce acı acı ağlar. Öğrencileri doksanlı yaşlardaki bu büyük Rabi’nin neden ağladığını anlayamazlar. Kendisi bunu şöyle açıklar. “Yaşamım boyunca zamanımla ne yaptığımın bir hesabını tuttum. Geriye baktığımda hesabını veremediğim tam on iki saat olduğunu görüyorum. Yaşamın on iki saati kayıp ve bu saatler nereye kayboldu?

Bu öyküleri okuyunca her birimizin yaşadığı ama boşa giden zamanları hakkında şöyle bir düşünmesi gerektiği sanırım çok da abartılı bir ifade olmaz.

“Uzun günler ve yıllar boyunca yaşamak.” Hele bir de sağlıklı olursa ne güzel bir beraha diye hepimiz düşünürüz. Mişle 3/2’de yer alan “çünkü gün uzunluğu yaşam yılları ve barış eklenecektir sana” cümlesi bu berahanın kaynağıdır aslında. Burada uzun yıllar uzun bir yaşamı kast eder. Uzun günler acaba bizlere neyi ifade etmektedir?

Avraam’ın yaşamı bu soruya verilecek yanıtı barındırır. Bizlere hem günler hem de yıllar bahşedilmiştir. Günlerimizi Tora ve mitsvalarla dolduracak olursak o zaman yıllarımız bütün ve kusursuz olur. Her bir dakika bizler için bir hazine olabilir. Bu dakikalar uzun günleri dolu dolu günleri oluşturur. Avraam’ın yaşamının her günü mitsvalar ve ebedi başarılarla yüklüdür. Bu şekilde tam olarak uzundur. Hem günleri hem de yılları.

Şimdi de kendimize bakalım. Ne kadar zamanımızı Tora ve mitsvot ile dolu olarak geçiriyoruz? Ne kadar zamanımızı da boş ve anlamsız işlerle geçirmekteyiz? Hayata bir anlam katabilmek ve günleri dolu dolu yaşayabilmek için günlerimizin her bir dakikasını Tora ve mitsvalarla dolu geçirmemiz gereklidir.

   

DEVAR TORA

Rav Şelomo Levinşteyn

Avraam Avinu’nun develeri ile Rabi Pinhas Ben Yair’in Eşeği Arasındaki Fark nedir?

“Hizmetkar, efendisinin develerinden on tanesini aldı ve yola koyuldu. Efendisinin en iyi şeyleri elindeydi.”(24,10)

Efendisinin develerinden: Diğer develerin arasında seçilebiliyordu, çünkü ağızlarında başkalarının vadilerinde otlamasınlar da hırsızlık olmasın diye ağızlık vardı.”(Raşi)

Rabi Pinhas ben Yair’in eşeği haydutlar tarafından çalındığında üç hafta boyunca kendisine verilen arpayı yemeyi redder ve sonunda eşeğin öleceğini anlayan haydutlar onu geriye yollarlar. Eşek eve döndüğünde önüne yiyecek koyarlar fakat o yine yemez. Rabi Pinhas ben Yair der ki: “ Yoksa bu arpaların maaseri ayrılmadı mı?”(İsrael topraklarında yetişen ve maaseri ayrılmamış bir yiyeceğin yenmesi yasaktır.) Hizmetkarları: “Ayrıldı”der. Bunun üzerine “Belki bunlar demay” der. (Demay: Sıradan bir Yahudiden alınmış sebzelere verilen addır. Bu sebzelerin maaserini ayırmaya gerek yoktur çünkü Yahudi zaten ayırmıştır diye varsayılır.) Hayvanın yemesi için alınan demay sebzelerin maaserinin ayrılmasına gerek olmamasına rağmen Rabi Pinhas ben Yair’in eşeği daha titiz olduğundan yemez.

Midraş bunun üzerine sorar; Rabi Pinhas Ben Yair’in seviyesi Avraam Avinu’nun seviyesinden daha mı yüksekti? Avraam Avinu’nun develerine başkalarının vadisinde otlamasın diye ağızlık koymak gerekiyordu fakat Rabi Pinhas Ben Yair’in eşeği maaseri ayrılmamış bir yiyeceği kendiliğinden yemiyordu.

Şaar Aaron şu şekilde cevaplar: Gemara Masehet Hulin’de şöyle der: “Akadoş Baruh U tsadiklerin hayvanlarının hataya düşürmez, buna göre tsadiklerin kendilerini hayli hayli.” Tosafot bunun üzerine sorarlar: Birçok yerde tsadiklerin hataya düştüğünü görüyoruz. Örneğin; Yeuda Ben Tabay öldürülmemesi gereken birine yanlışlıkla ölüm cezası vermiştir, Rabi Yişmael Şabat günü Tora okurken yanlışlıkla kandili eğmiştir.

Şöyle cevaplarlar: Sadece yemek konusunda Akadoş Baruh U tsadikleri hataya düşürmez çünkü yasak bir şeyi yemek tsadik için utanç verici, küçültücü bir durumdur. Bunun sebebi ise yasak yiyecek vücut tarafından emilir, insanın bir parçası olur ve kişinin kalbini hissezleştirir.

Tosafot bunun üzerine yine sorarlar: Peki tsadiklerin yiyecek ile ilgili bir hataya düştüğünü hiç görmedik mi? Örneğin; Babil’de yaşanan olay gibi. İsrael’de gerçekleşen Ay’ın kutsanmasını bilemediklerinden dolayı takvimde hataya düşüp Kipur Günü yemek yemişlerdir. Aynı şekilde Rabi Yirmeya Bar Aba Şabat çıkışı Avdala yapmadan yemek yemiştir.

Tosafot cevap verirler: Orada yasak yemeğin kendisinde değildi. Yemeğin kendisinde bir problem yoktu. Yemeğin kendisi yenilebilecek bir yiyecekti. Sadece dış etkenden dolayı yenmesi yasaktı. Örneğin; yemek yemenin yasak olduğu bir gün olduğundan dolayı.

Buradan çıkan sonuç; Akadoş Baruh U tsadikleri hataya düşürmez dediğimiz durum sadece yiyecek için ve o da sadece yiyeceğin kendisi yasak ise geçerlidir. Fakat eğer yasak yiyeceğin kendisinde değilse sadece bir dış etken yüzünden ise bu durumda tsadikler için özel bir koruma yoktur.

Buna göre Rabi Pinhas Ben Yair’in eşeği ile Avraam Avinu’nun develeri arasındaki farkı daha iyi anlayabiliyoruz. Rabi Pinhas ben Yair’in eşeğinin karşılaştığı durumda yiyeceğin maaseri ayrılmamıştır yani yasak yiyeceğin kendisindedir. Böyle bir durum için Hahamlarımız Akadoş Baruh U tsadiklerin hayvanlarını hataya düşürmez demişlerdir. Ama Avraam Avinu’nun develerindeki tehlike çalıntı birşeyi yemeleriydi. Yani yiyeceğin kendisi aslında yasak bir yiyecek değildir. Yasak sadece dış bir etken yüzündendir. Böyle bir durum için Akadoş Baruh U tsadiklerin hayvanlarını hataya düşürmez denmemiştir bu yüzden Avraam Avinu develerine ağızlık koymaya dikkat etmiştir.

 

YAHUDİLİKTE KAVRAMLAR

El Gid Para El Pratikante

İLEL AZAKEN: Tora’yı, Erets-Yisrael’deki ilk yeşivaları kuran Şemaya ve Avtalyon’dan öğrenmiştir. İlel, annesi tarafından Kral David’in soyundandır. Şevna adında bir kardeşi vardı. İlel Tora’yı öğrenirken, kardeşi ticaretle uğraşır ve ailenin geçimini sağlardı. Ailesi Kutsal Topraklar’ı terk edip Babil’e yerleşmiş, İlel de orada doğmuştur. Bundan dolayı ona “İlel ABavli” de denirdi. Talmud bize onun 40 yaşındayken Erets-Yisrael’e geldiğini ve orada yerleştiğini anlatır. Hayatının son günlerinde, devrinin tüm din bilginlerini geçmiştir. O dönemde Sanedrin’in başına getirilmiştir.

İlel’in en büyük isteği tüm Yisrael Ulusu’nun kutsal Tora’yı öğrenmesiydi ve bu konuda, meslektaşı Şamay ile fikir ayrılığı içindeydi. Şamay, bir öğrenci iyi huylu olmadığı takdirde, ona Tora öğretmenin doğru olmadığı görüşündeydi. Fakat İlel, Tora öğrenmek isteyen herkesin Tora’yı öğrenebilmesinden yanaydı. Nitekim Yisrael Ulusu’nda çok kişi dini öğrendikten sonra yanlış yoldan dönüp dürüst ve iyi birer insan haline gelmişlerdir.

İlel için şöyle denmiştir: Yisrael Ulusu Tora’yı unutmaya yüz tuttuğunda, Babil’den gelen Ezra Asofer, dinin temellerini kuvvetlendirmişti. Sonraları Tora tekrar unutulmaya yüz tuttuğunda bu kez İlel Babil’den geldi ve Tora’yı yeniden tüm Yisrael Ulusu’na öğretti.

İlel büyük bir bilgin olmasına rağmen çok alçakgönüllü bir kişiydi. Tüm yaratılanları severdi. Halkına şu öğüdü verirdi: “Aaron Akoen’in takipçilerinden olun; barış ve uyumu sevin; barışa erişmek çok zorsa da onu yakalayana kadar peşinden koşun. Tüm insanları sevin ve onları Tora’ya yaklaştırın”.

İlel Yisrael’i 40 yıl yönetmiş 3768 [MS 8] yılında ölmüştür. Hatırası daima mübarektir.

ASE   LEHA   RAV : KENDİNE RAV SEÇ

RAV ELİYAU KOEN:MAHAZİKE-TORA

İLHOT TEFİLA

(Tanrı’ya ibadet)

A-Tanrı’ya ibadet etmek için, her gün yaptığımız üç Tefila’(dua)nın kaynağı:

Şahrit, Minha ve Arvit olarak adlandırılan her günkü Tefila`ların kaynağını araştırmadan evvel, Tanrı`ya dua etmenin, Tora’nın bir emri mi, yoksa Haham’larımızın bir buyruğu mu olduğunu bilmek gerekir. Rişonim gurubu Posek’lerinden Arambam  (Ribi Moşe ben Maymon)’ a göre, günde bir kere Tanrı’ya dua etmek, Tora’nın bir emridir. Diğer kereler ise Hahamlarımızın buyruğudur. Arambam bunu şöyle açıklamaktadır: Tora’nın muhtelif yerlerinde geçen “Tanrı’ya ibadet etmek” (Avodat aŞem) deyiminden, Tanrı’ya dua etmenin (Tefila) anlaşılması gerekir. Buna göre Şemot 23/25 te yazılı olan ve Şema textinde geçen “Vaavadtem et Ad…. Elokehem » cümlesinden kasit, « Tanrı’ya dua ediniz » demektir. Bu da günde bir kere yeterlidir.

Rişonim gurubu Posek`lerinden Aramban (Ribi Moşe ben Nahman) ise, Tora bizlere günde bir kere bile dua etmemizi mecbur etmez, der. Ancak sıkıntılı ve zor anlarımızda Tanrı’ya dua etmemizi öğütler. Göklerde her zaman bizi dinleyen, sıkıntılarımızı bilen ve onlardan bizleri kurtarabilen bir Baba’mız olduğunu ve yalnız O’ndan umut beklememiz gerektiğini unutmamak gerekir. Dua yalnız O’na yapılmalı ve yardım yalnız O’ndan beklenmelidir.

Rişonim’lerin bu değişik görüşleri, yukarda zikrettiğimiz gibi, Tanrı’ya yaptığımız duaların, Tora’dan olup olmadıkları hakkındadır. Oysa Haham’larımızın buyruğu günde üç kere Tanrı’ya dua etmemiz gerektiğidir. Bunlar da Şahrit (Sabah), Minha (Akşam üstü) ve Arvit (Gece) vakti yapılan dualardır. Bila-istisna bu Tafila’lar, Şabat ve Bayram günleri dahil her gün ve tercihan bir minyan (10 kişi)  insan eşliğinde yapılmalıdır.

İbranice’de Avoda sözcüğü, Türkçe’de iş veya da çalışma sözcükleriyle eşdeğerdedir. Bunlar da bedenimizin bütününü veya da bazı organlarını kullanarak gayret ve enerji sarfı ile yaptığımız iş ve çalışmaları kapsar. Kısaca bunlar fiziksel çabalardır. Avodat Aşem ise (Tanrıya ibadet=dua) fiziksel değil tamamen ruhsaldır. Gerçi bunun için bedensel bir çabaya ve yorgunluğa lüzum yoksa da, onu tam olarak ifa etmek te sanıldığı gibi, hiç de kolay değildir.

Tanrı’ya dua etmeye karar veren biri, her şeyden evvel kendini buna iyi hazırlamalı, düşüncelerini dünyevi şeylerden arındırmalı ve bütününü Tefila anında Tanrı’ya adamalıdır. Etrafı ile ilişkilerini kesmeli ve karşısında Tanrı’nın varlığını ve kutsiyetini hissetmelidir. Tefila süresi boyunca bu hissiyet içinde bulunmanın ne kadar zor olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu bakımdan Rabilerimiz hiç olmazsa Amida anında ayakta kıpırdanmadan durarak, ağzımızdan çıkardığımız kelime ve cümle anlamlarına dikkat etmemizi (kavana) ve katiyetle başka konuları düşünmememizi istemektedir.  

 

CUMA AKŞAMI SEDERİ ALAHALARI

Rav Berti De Rofe

22. Kiduş yapılacak bardakta herhangi bir kırık veya bozukluk olmamasına özen göstermek gerekir.

23. Kiduş bardağı iki elle alınmalı, daha sonra sağ ele geçirilmelidir.

24. Bardak sağ ele geçirildikten sonra sol elle desteklenmez.

25. Kabala’ya göre bardağı bir başkasının iki elle Kiduş’u yapacak kişiye vermesi, ardından Kiduş’u yapıcak kişi bardağı sağ eline geçirdikten sonra bardaktaki şaraba üç damla su eklenmesi gerekir. Bu su ekleme işlemini yapacak olan kişinin bardağı Kiduş yapacak kişinin eline veren kişi olması iyidir.

26. Kiduş’a başlarken Şabat mumlarına göz atmak iyidir.

27. Kiduş sırasında Kiduş’u söyleyen kişi Kiduş’u ezbere biliyorsa dahi şaraba bakıp Kiduş yaptığına konsantre olmalıdır.

28. Kiduş’u dinleyenler de şaraba bakarak Kiduş’a konsantre olmalıdırlar.

29. Kiduş’u söyleyen kişi dinleyenleri Hova’dan çıkarmayı düşünmeli, dinleyenler de bu dinledikleri Kiduş ile yükümlülüklerini yerine getirdiklerini düşünmelidirler.

 

HAFTANIN SÖZÜ


Kendine bir Rav yap, arkadaş satın al, ve her zaman herkes hakkında iyi düşün.

Yeoşu Ben Perahya