Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

4 Şevat

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

5772

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:33

5:47

-----

Yeruşalayim

4:39

5:53

Tel Aviv

4:47

5:49

  28 Ocak

Tel Aviv

4:54

5:55

İstanbul

5:02

5:42

2012

İstanbul

5:11

5:51

B O

 Hatırlatmalar:

ü  8 Şubat Çarşamba: Tu Bişvat

 

Bu HP …..’nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 10:1-13:16)

[www.chabad.org]

 

Mısır’da gerçekleşen on belanın son üç tanesi aktarılmaktadır: Bir çekirge istilası, tüm ürünleri ve bitki örtüsünü tüketir, koyu ve elle dokunulabilir bir karanlık, ülkeyi etkisi altına alır ve Nisan ayının 15’i gece yarısını vurduğu sırada Mısır’ın tüm behorları ölür.

Tanrı, Bene-Yisrael’e bir halk olarak verilen ilk mitsvayı bildirir: Ay’ın hareketlerine göre düzenlenmiş bir takvim belirlemek. Bene-Yisrael’e bunun yanında Tanrı Adına bir Pesah-korbanı getirmeleri emredilir. Buna göre bir kuzu ya da oğlak alınıp kesilecek ve Mısırlı behorları öldürmek üzere geldiğinde, Tanrı’nın Yahudi evlerini pas geçmesi için, bu hayvanın kanı evlerin kapı sövelerine sürülecektir. Korbanın ateşte çevirme yapılarak pişirilen eti, matsa (mayalanmamış ekmek) ve maror (acı otlar) ile birlikte yenecektir.

Behorların ölümü, sonunda Paro’nun direnişini kırar ve Bene-Yisrael’i ülkesinden kelimenin tam anlamıyla kovar. Yahudiler ülkeden o kadar telaş içinde çıkmak zorunda kalırlar ki, yoğurdukları hamurlar mayalanmaya vakit bulamaz ve yolluk olarak yanlarına sadece mayalanmamış yiyecekler alırlar. Çıkışlarından önce Mısırlı komşularından altın gümüş ve giysiler isterler ve Mısır’ı servetinden ederler.

Bene-Yisrael’e tüm behorları kutsal olarak ayırmaları emredilir. Ayrıca her yıl, yedi [Diaspora’da sekiz] gün boyunca iyeliklerinde hiç [tahıl bazlı] mayalı yiyecek bulundurmayarak, matsa yiyerek ve kurtuluşlarını çocuklarına aktararak, Mısır Çıkışı’nın yıldönümünü kutlayacaklardır. Bunun yanında Mısır Çıkışı’nın ve bunun sonucunda Tanrı’ya olan sadakatlerinin bir hatırlatıcısı olarak kol ve başlarına tefilin takacaklardır.

ÇOCUĞUMUZU SERBEST BIRAKMAK

[Rabanit Hana Weisberg – tannentorah.com]

 

Bu hafta okuduğumuz Bo Peraşası Mısırlıları vuran ve Bene-Yisrael’in orayı terk etmesi ile sonuçlanan son belaları betimler. Peraşanın adı olan “Bo” yani “gel”, parçadaki açılış pasuğundan gelir… Bu pasukta Tanrı Moşe’ye “Paro’ya gelmesini”, yaklaşmakta olan belalar konusunda onu uyarmasını ve Bene-Yisrael’i serbest bırakması için talepte bulunmasını söyler.

Tora’daki peraşaların isimleri genel olarak, peraşanın içinde anlatılan olayların temel mesajını ve ortak temasını yansıtır. O halde neden Bo peraşası, örneğin “Özgürlük”, “Çıkış” ya da yıllarca Mısır’a kölelik etmiş olan Bene-Yisrael’in olağanüstü bir şekilde serbest kalışını çağrıştıran başka bir isimle adlandırılmamıştır?

Aslına bakılırsa “Paro’ya gel” sözleri sanki bunun tam tersini – Bene-Yisrael’in köleliğini – anımsatıyor gibidir. Bene-Yisrael’in liderinin Paro’ya gelip halkını sefaletten kurtarmak için ona yalvarması gerekiyordu. Peraşanın adı neden, tarif ettiği sevinçli kurtuluşu değil de bunun tam tersini yansıtmaktadır?

Otoriteler bunun yanında, daha uygun görünen “Paro’ya git” yerine “Paro’ya gel” denmesini sorgularlar.

Ama belki de bu ilginç kullanımın içinde, çocuklarımızın sorunlarına kurtarıcı çözümler bulmalarına yardımcı olmamızı sağlayacak psikolojik bir anahtar gizlidir.

Kutsal Zoar kitabının açıklamasına göre, Tanrı Moşe’ye “Paro’ya gel” diyerek, onu Mısırlı hükümdarın özüyle karşı karşıya gelmeye davet etmiştir. Tanrı Moşe’ye, Mısır’ın en büyük idolünün zihninin ve karakterinin derinlerine girmesi anlamında, Paro’nun içine girmesini söylemiştir.

Bene-Yisrael’i esaret zincirinden kurtarmak için, Moşe’nin sadece “Paro’ya gitmesi” ve bu liderin gücünün dışsal görüntüsünü algılaması yeterli değildi. Moşe’nin, Paro’nun karşısına, tam olarak “onun iç sahası” içinde çıkması gerekiyordu. Paro’nun zihninin içine, ruh halinin ve şuurunun en derin noktalarına girmesi gerekiyordu. Hükümdarın gücünün kökenini ve Bene-Yisrael’i ısrarla ve zorbalıkla elinde tutmasının temelini kavraması gerekiyordu.

İşte bu, özgürlüğe kavuşmanın ilk aşamasıydı. Bu önemli eylem olmadan, Bo peraşasının devamı, yani Bene-Yisrael’in büyük, mucizevî ve sevinçli kurtuluşu gerçekleşmeyecekti.

Moşe ister büyük, ister küçük olsun, her ihtiyacımızla ilgilenerek halkımızın “çobanı” ve en büyük “ebeveyni” idi. Bize olan sevgisi bir ebeveynin çocuğuna olan koşulsuz sevgi akışı ile aynıydı.

O halde Moşe’nin tavrı bize, çocuklarımıza kendi köleliklerinden, sınırlamalarından kurtulma konusunda yardım ederken gerekli ilk adımları gösterir. Çocuğumuzun sorununu önemsiz kulak arkası mı ediyoruz? Onun “şu anda” deneyimlediği şeye dikkatimizi gerçekten vermeksizin, onu bu “küçük” olayın geçeceği, “bir gün geriye dönüp bakınca güleceği” konusunda temin mi ediyoruz? Sorunlarını gerçekten anlamadan ve onlarla baş edemeden onun dikkatini başka tarafa mı çekmeye çalışıyoruz?

Anne-babalar olarak hepimiz çocuklarımıza yardım etmek isteriz. Onları sorunlarının, korkularının ve güvensizliklerinin zincirlerinden kurtarmak isteriz. Tora bize, bunu yapabilmek için “Paro’ya gelmek” gerektiğini öğretmektedir.

Çocuğunuzun sorununun derinlerine girin. Onun acılarını, çatışmalarını ve güvensizliklerini yakından deneyimleyin. Onun duygularını keşfedin ve sorumluluklarının zorluklarını değerlendirin. Gelişmesini engelleyen şeylerin sınırlarını izleyin. Onu bunaltan şeyin sınırları içine girin. Onun canavarlarını hayal edin ve korkularını hissedin. Onun engellerinden kaçmak yerine, onlara göğüs gerin.

Çocuğunuzun sorundan kurtulmasını sağlamayı, ancak onun bunaltan şeyin alanına tamamen ve derinlemesine girdiğiniz zaman umut edebilirsiniz.

DEVAR TORA

 [Rav Moşe Benveniste]

 

BİLGE, YİĞİT, ZENGİN, SAYGIN

 

Ben Zoma omer: Ezeu haham? Alomed mikol adam. Şeneemar: Mikol melameday iskalti ki edevoteha siha li. Ezeu gibor? Akoveş et yitsro şeneemar: Tov ereh apayim, umoşel beruho milohed ir. Ezeu aşir? Asameah behelko şeneemar: Yegia kapeha ki tohel aşreha vetov lah. Aşreha baolam aze vetov lah leolam aba. Ezeu mehubad? amehabed et aberiyot şeneemar: Ki mehabeday ahabed uvozay yekalu (Pirke Avot 4/1). Ben Zoma der: Bilge kime denir? Her insandan öğrenen kişiye. Teilim 119/99’da yazılı olduğu gibi: Bütün öğretmenlerimden faydalandım, çünkü buyrukların çok değerli. Yiğit kime denir? Hırsına yenilmeyen kişiye Mişle 16/32’de denildiği gibi: Sabırlı kişi yiğitten üstündür. Kendini denetleyebilen kentler fethedenden üstündür. Zengin kime denir? Sahip olduğu nimetlerden memnun olan kişiye Teilim 128/20 kitabında yazılı olduğu gibi: Emeğinin ürününü yiyeceksin mutlu ve başarılı olacaksın. Saygın kişi kimdir? Herkese saygılı olan Şemuel 2/30 kitabında yazılı olduğu gibi: Beni onurlandıranı ben onurlandırırım. Beni saymayan ise küçük düşürülecek.

Ben Zoma çok değerli bir din adamıydı. Hocalarından “Rabi” belgesi almadan genç yaşta vefat ettiği için babasının adı ile anılırdı.

Toplum tarafından çok konuşulan bilgelik, kahramanlık, zenginlik ve saygınlık konularını Ben Zoma kendi anlayışına göre yorumlamıştır.

İlk insandan başlayarak tarih boyunca herkes bunları arzulamıştır. Peygamber Yermiyau zamanında bu konular hakkında şöyle demiştir: Ko Amar Ad…. Al yitalel haham behohmato, veal yitalel agibor bigvurato. Al yitalel aşir beoşro, ki im bezot yitalel amitalel – askel veyodea oti (Yermiya 9/22). Tanrı şöyle diyor: Bilge kişi bilgeliği ile, zengin zenginliği ile, güçlü kişi gücü ile övünmesin. Övünecek ise beni bilmek ile övünsün.

Biz insanlar çoğu zaman bilgenin başkasına ders vereceği, yiğidin zayıfları koruyacağı, zenginin başkalarına yardım edeceği, saygın kişinin herkes tarafından takdir edileceği şekilde algılarız. Ben Zoma ise başka türlü algılıyor: Bilge adam herkesten öğrenen kişidir. Yiğit kendi arzularını zapt eden kişidir. Zengin sahip olduğu nimetlerden memnun olan kişidir. Saygın kişi ise başkalarına saygı ile yaklaşan kişidir.

Bilge adamın daima kendisini öğrenci olarak görmesi gerekir. Din bilginlerine Talmid Haham, “öğrenci bilge” sıfatı verilir. Çünkü yaşam boyunca kendini geliştirmesi gerekir.

Yiğit kişi sadece savaşlarda değil, kendi kötü dürtüsü –YETSER ARA – ile mücadele edebilen kişidir. Ki yetser lev adam ra mineurav (Bereşit 8/21) “Çünkü insanların yüreğindeki kötü eğilimler çocukluğundan beri gelişir.”

Zenginliğe gelince, zenginlik sadece miktar ile belirlenmez. Kişi zenginliği karakterine göre algılar. Esas zenginlik Tanrı’nın ona verdiği nimetler ile mutlu olabilmektir.

Saygınlığı çoğu zaman kişinin bulunduğu mevki durumuna göre algılarız. Görevden ayrıldığı an, çoğu kez başkaları tarafından unutulur. Fakat etrafına daima saygı ile yaklaşanlar her zaman saygınlıklarını korur.

Tekrar görüşmek ümidiyle,

Rav Moşe Benveniste

MAASE

Toz ve Zenginlik

 

Pşisha’lı Hasidik üstad Rabi Simha Bunim (1767-1827) hayata bir eczacı olarak atılmış, ama daha sonra Hasidik bir lider olmuştu ve takipçileriyle Tora tartışmayı severdi.

Bir gün Gan Eden’de Havva’yı kandıran yılan hakkında konuşuyordu. Tora Tanrı’nın yılana lanet ettiğini anlatır, “Karnının üzerinde sürüneceksin ve hayatın boyunca toz yiyeceksin” (Bereşit 3:14).

“Tozla beslenerek yaşasaydık iyi olmaz mıydı?” diye düşündü Rabi Bunim: “Bu o kadar korkunç bir lanet miydi? Toz her yerde var; o halde yılan nereye giderse gitsin, sofrası her zaman dolu olacaktır. Şimdi kasabamızdaki ve her yerdeki insanlara bakın: ekmek paralarını zor kazanıyorlar, birçok aile yoksul, çocuklar aç ve bazıları bir sonraki öğünlerinin nereden geleceğini bilmiyorlar. Tozla beslenerek yaşayabilseydik bizim için ne kadar iyi olurdu!”

“Ama bir insan olarak yaşam” diye açıkladı Hasidik üstad, “yardım için sürekli Tanrı’ya yakarmak anlamına gelir: Doğum yapan kadınlar, aç çocuklar, işsiz babalar… Böylece insanla Tanrı arasında, yılanın sahip olmadığı çok güçlü bir bağ mevcuttur. Yılanın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, hiçbir şey istemez. İşte bu gerçek bir lanettir. Ama bizler babamızın yanındaki çocuklar gibiyiz. Tanrı bizim babamızdır, bize yardım etmesi ve koruması için günde defalarca başvurduğumuz babamızdır…”

“Yoksul bir insan her zaman bu nimetin farkındadır. Aslında zengin adam da aynı şekilde mübarek kılınmıştır, ama onun bunu hissetmesi biraz daha zordur. Zenginliğin zor tarafı, kişinin bunu her zaman aklında tutması ve her gün yardım ve kılavuzluk için Tanrı’ya dönmesi gerektiğidir.”

ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ

[Rabi Daniel Schloss – www.pidyon.org]

Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi Mişna’da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat’ın ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olarak bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir Rav’a başvurulmalıdır.

Şabat Günü Meyve veya Kumaş Sıkmaya Dair Kanunlar

 

Melaha 5: DAŞ – Harmanda Dövmek

 

Av Melaha: Tahılı kabuğunun (doğal örtüsünün) içinden çıkarmak.

 

Temel Prensip: Bir nesneyi kullanmak için, parçalarına ayırmak.

 

‘Tolada’lar Meyveyi suyu için sıkmak (Sehita), inek vs. sağmak, ıslak bir kumaşı sıkarak içindeki sıvıyı çıkarmak (Mefarek).

Önümüzdeki yazılarda bu konuyu daha geniş bir şekilde ele alacağız.

PERAŞADAN DERSLER

[Rabi Şelomo Ressler – www.weeklydvar.com]

 

Bo peraşası Mısırlılara gönderilen belaların anlatımına devam eder ve ardından Mısır’dan çıkışı anlatır. Paro çekirge belasıyla ilgili uyarıyı aldıktan hemen sonra Moşe ve Aaron’u pazarlık etmek için çağırdığı zaman ilginç bir olayla karşılaşırız. Sadece erkeklerin gitmesine izin vermeyi önerdikten ve ret cevabı aldıktan sonra, Paro, Moşe ile Aaron’u saraydan kovar. Riva (Rabi Yitshak ben Aşer A-Levi 11-12. yüzyıl) Moşe ile Aaron’un saraydan kovulana kadar beklemelerine gerek olmamasına rağmen nede o noktaya kadar beklediklerini sorar. Riva’ya göre, Moşe ve Aaron emir almadan önce sarayı terk etselerdi, Paro’ya saygısızlık etmiş ve onu utandırmış olacaklardı. Onları davet eden Paro olduğuna ve içinde bulundukları ülkenin hükümdarı o olduğuna göre, bu bekleyiş onların kovulma nedeniyle bir nevi aşağılanmalarına neden olmasına rağmen, Paro’ya saygıda kusur etmemişlerdir.

Tevazua dair bu şaşırtıcı olay, çevresindeki olaylarda daha da desteklenir. Olaydan hemen sonraki bela olan çekirge Moşe’nin ellerini, tevazuun simgesi olan toprağın üstüne uzatmasıyla başlar. Her birimizin hayatında ortak ve devamlı bir mücadele vardır, o da egomuzdur. Eğer kandırıldığımız veya kızdırıldığımız “her” olayda basitçe durup düşünürsek, bizi kandırılmış veya kızdırılmış hissini veren şeyin kendi egomuz olduğunu fark ederdik. Eğer bu egoyu bir kenara atmayı öğrenebilirsek, çok daha fazla şey başarabiliriz, hatta bu, Moşe ile Aaron’un başardıklarıyla aynı düzeye gelebilir! Bizler egomuzu kontrol etmeyi öğrenmedikçe egomuz eylemlerimizi ve tepkilerimizi kontrol edecektir!

ALİHOT OLAM

[Sefer Yalkut Yosef – Rabi Yitshak Yosef]

 

Ebeveyne Saygı Kuralları

 

1. Bir kişinin annesi, babasının geçindirmekle yükümlü olmadığı bir konumdaysa, bazı otoritelere göre, evlat annesini geçindirmekle yükümlüdür. Yine, eğer babasının malı mülkü varsa ama annesini geçindirmeye yanaşmıyorsa ve Bet-Din de [örneğin şiddete başvuran, anlayışsız vs. biri olduğu için] onu buna zorlayamıyorsa, evlat annesini kendi parasıyla geçindirmekle yükümlüdür.

2. Bir kişiye annesiyle babası gelip yiyecek ve giysi yardımı isterse ama evlatta onlardan sadece birine verebilecek kadarı varsa, önce annesine vermelidir ve babası sonra gelir.

3. Anne veya babanın geçim kaynağı yoksa ve onları evlatları [maddi durumları elverdiği için kendi paralarıyla] geçindiriyorlarsa, anne ile babanın geçimi [veya hastane, huzurevi vb. masrafları] için evlatların her birinin ne kadar vereceği, evlatların maddi durumu göz önünde bulundurularak hesaplanır. Bazı evlatlar zengin bazıları fakirse, fakir olanlar ebeveyni geçindirmekte zengin olanlara yardım etmekten muaftır ve tsedaka kuralları çerçevesinde bile buna katılmakla yükümlü değillerdir.

4. Babasını ve annesini kendi parasıyla geçindiren bir evlat, eğer onlara ait bir mal ya da mülk varsa, vefatlarından sonra, onların geçimi için harcamış olduğu parayı bu maldan tahsil edebilir.

5. Eğer babanın geçim olanağı yoksa ve evladın kendi parasıyla ebeveynini geçindirme olanağı varsa, onları tsedaka parasıyla geçindirmemelidir, zira bu şekilde anne-babasını küçük düşürmüş olur. Hatta onlar bu paranın tsedaka parası olduğunu bilmiyorlarsa bile bunu yapmamalıdır. Ama eğer evladın, anne-babasını kendi parasıyla geçindirecek durumu yoksa, onları tsedaka için ayırmakla yükümlü olduğu parayla geçindirebilir. Ve kazancından ayırdığı onda birlik payın (maaser) tümünü bile onlar için kullanabilir ve bir kısmını başka fakirlere vermesi şart değildir.

6. Kişinin geçindirebileceği birkaç fakir varsa ve babası da bunlardan biriyse, babası diğerlerine göre önceliklidir.

 

Haftanın Sözü

[www.weeklydvar.com]

 

İyi olmak haklı olmaktan çok daha önemlidir.

 

Haftanın Peraşası’nı, t e b e r r u d a b u l u n a r a k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 – 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza’ya getiriniz.