Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

  16 Ocak

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2010

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:23

5:37

-----

Yeruşalayim

4:29

5:43

Tel Aviv

4:37

5:39

1 Şevat

Tel Aviv

4:43

5:45

İstanbul

4:48

5:28

5770

İstanbul

4:56

5:36

V A E R A

Hatırlatmalar

 

ü Roş Hodeş Şevat

ü 30 Ocak Şabat: Tu Bişvat

 

 

Bu HP  …..’nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

Peraşa Özeti (Şemot 6:2-9:35)

[www.chabad.org]

 Tanrı, Moşe ile temasa geçer. “Dört kurtuluş sözü” ile, Bene-Yisrael’i Mısır’ın yükü altından çıkaracağına ve Mısırlılar’ın köleleştirici işlerinden serbest kılacağına, büyük bir güç gösterisi ve sert yargılar eşliğinde Yahudiler’i özgürlüğe kavuşturacağına ve Sinay dağında onları Kendisi’ne Halk olarak alacağına söz verir. Bunun ertesinde Tanrı, Bene-Yisrael’i, Avraam, Yitshak ve Yaakov’a söz vermiş olduğu Ülke’ye getirip burayı onlara ebedi bir miras olarak vereceğini bildirir.

Moşe ve Aaron tekrar tekrar Paro’nun huzuruna çıkıp, Tanrı adına “Halkımı salıver ki Bana ibadet edebilsinler” talebinde bulunurlar. Fakat Paro da tekrar tekrar reddeder. Aaron’un asası bir yılana döner ve Mısırlı büyücülerin sihir asalarını yutar. Tanrı bunun ertesinde Mısırlılar’a bir dizi bela gönderir.

Nil’in suları kana dönüşür, ülkeyi kurbağalar istila eder, insan ve hayvanlar bitlerin saldırısına uğrar. Vahşi hayvan sürüleri şehirlere doluşur, bir salgın hastalık evcil hayvanları telef eder, Mısırlılar’ın vücutları, acı veren çıbanlarla kaplanır. Yedinci belada göklerden buz ve ateşin bir arada bulunduğu yıkıcı bir dolu yağar. Buna karşın Paro’nun inadı sürer ve Tanrı’nın daha önce Moşe’ye bildirmiş olduğu üzere, Bene-Yisrael’i salıvermeyi reddeder.

DEVAR TORA

[“Kol Hakollel” / Rabi Şelomo Jarcaig – www.torah.org]

 Duyuların Etkisi

Bu haftaki peraşa Yahudi tarihinin en çok bilinen bölümlerinden biriyle, On Bela ile başlar. Belaların ilk üçü diğerlerine göre biraz farklıdır. İlk iki belada Tanrı, Moşe’ye, suyu kana dönüştürmek ve kurbağaları ortaya çıkarmak için Aaron’a için suya asasıyla vurmasını söylemesini emreder. Üçüncü belada da Moşe, bit belasını başlatmak için tekrar Aaron’a, asasıyla toprağa vurmasını söyleyecektir. Böylece, Moşe’nin doğrudan Tanrı’nın görevlendirmesiyle başlattığı diğer yedi belanın aksine, Tanrı ilk üç bela için Moşe’nin uygun olmadığına ve onun yerine belayı Aaron’un başlatması gerektiğine hükmetmiştir. Bunun sebebini Raşi şöyle açıklar: Moşe’nin suya vurmasına izin verilmemiştir, çünkü kendisi bebekken bir sepetin içinde suya bırakıldığı zaman, su onu korumuştu. Aynı şekilde, toprağa da vuramazdı, çünkü öldürdüğü Mısırlı toprağa gömülmüş, böylece toprak Moşe’ye koruma sağlamıştı. Sonuç olarak, Moşe’nin sudan ve topraktan gördüğü iyiliğin değerini takdir etme sorumluluğu, onun bunlara vurmasını uygunsuz kılıyordu.

Her ne kadar herkes minnetin önemini fark etse bile, Moşe’nin suya veya toprağa vurmasına izin verilmemesi biraz abartılı görünebilir. Ne de olsa, bu cansız varlıklar vurulup vurulmadıklarını hiçbir zaman ayırt edemeyeceklerdi. Üstelik ona yardım etmeye karar verenler su ve toprak değildi. O halde, neden Moşe bu nesnelere karşı minnetini ifade etmek zorundadır? Suya ve toprağa vurmanın sonuçlarına bakacak olursak, Tanrı’nın İsmi’nin büyük ölçüde kutsandığını görürüz. İlahi İyiliği açıkça gösteren bu tür eylemler bir insanın gerçekleştirebileceği EN mükemmel işlerdendir ve su ile toprağı küçük düşürmez. Aksine, bu hareketler bu dünyevi unsurları kutsal kılar. Öyleyse neden Tanrı, suya ve toprağa minnet borcu olan Moşe’nin bu sonuçları şahsen doğurmasına izin vermemiştir?

1891-1954 yılları arasında Londra’da, daha sonra da Bene Berak’ta yaşamış, Musar (Yahudi etiği) hareketinin en tanınmış düşünürlerinden biri olan Rabi Eliyau Dessler, insanların, mantıkları duyularıyla algıladıklarının aksini söylese bile, doğal olarak duyularının deneyimlerinden etkilendiklerini açıklar. Moşe suyu kana dönüştürmenin doğuracağı olumlu sonucu bilmesine mantığıyla rağmen, suya vurduğu sırada gözlerinin algıladığı görüntü, daha önce kendisine yarar sağlayan bir şeye vurmak şeklinde olacaktı. Vurduğu su ve toprak cansız olmasına rağmen, onlara vurma hareketi Moşe’nin manevi durumuna derinlerde bir yerde olumsuz etkide bulunacak ve kendi kişisel kadirşinaslık seviyesini düşürecekti. Minnettarlık Tanrı’yı ve yarattığı dünyayı takdir etmek için en önemli niteliktir ve O’na yönelik hizmette bütünleyici bir özelliktir. Moşe bizim liderimiz ve bizim adımıza Tora’yı alacak kişi olarak, bu alanda kusurlu olamazdı.

Tıpkı Moşe’nin, karakterini olumsuz yönde etkileyecek bir dürtüye duyularını maruz bırakmaması gibi, bizler de aynı şekilde temkinli davranmalıyız. Bir durumu mantıksal düzeyde tam olarak kavramak, bizi olumsuz manevi etkilerden korumaya yetmez. Görme, işitme, tatma ve koklama duyularımızı bizi olumlu yönde etkileyen ve gelişmemize yardım eden şeylere odaklamak için dikkatli olmalı, mantığımız bunu algılamasa bile ruhumuzun etkileneceği olumsuz ortamlardan kaçınmalıyız.

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik’in bakış açısıyla verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Tora’ya bağlı bir yaşam tarzına dönen bir kişi bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Bir oğlu dünyaya geldiği zaman, Tora’ya çok bağlı olmayan büyükbaba Berit Mila sırasında bebeği tutan kişi (sandak) olma imtiyazını istedi. Ancak bebeğin babası, bu şerefi Tora’ya bağlı, Tanrı korkusuna sahip ve Şabat kurallarını açıkça çiğnemeyen birine verme geleneğini sürdürmek istedi. Bunları duyan büyükbaba, sandak olduğu takdirde Şabat kurallarına riayet etmeye başlayacağını belirtti. Yapılacak en doğru şey nedir?

 

MİŞNE TORA

[Rambam’ın Sözlü Tora’nın tüm konularını kapsayan devasa kanun kodeksi Mişne Tora’nın çok kısa bir özeti. Hazırlayan: Rabi Dr. Azriel Rosenfeld]

Önemli Not: Bu yazı dizisinin amacı Tora’nın tüm kanuni konuları hakkında okuyucuya bir fikir vermekten ibarettir. Okuyucu, pratik Alaha konusunda burada yazılacak – hem de çok kısa bir özet olan – kanunları bir temel olarak kullanamayacağını bilmelidir. Alaha konusundaki pratik uygulamalar için uzman bir Haham’a danışmak gerekir.

 

Beşinci Kitap: KEDUŞA / KUTSİYET (Devam)

28. Maahalot Asurot – Yasak Yiyecekler

 

a) Yasak Hayvan Türleri

 

Yenmesine izin verilen hayvanlarla yenmesi yasak olanlar arasındaki farkı belirleyen işaretleri bilmemiz emredilmiştir. Pasuklarda söylendiği gibi, “Kaşer olan ve olmayan hayvanlar, Kaşer olmayan ve olan uçucular arasında ayrım yapmalısınız” (Vayikra 20:25) ve “Kaşer olmayan ile olanı ve yenebilir hayvanlarla yenmemesi gereken hayvanları ayırt etmek için…” (Vayikra 11:47).Yasak bir hayvandan gelen herhangi bir şey (süt, yumurta vs) yasaktır.

Dört ayaklı kara hayvanları içinde yenebilenler, yarık toynağı olan ve geviş getirenlerdir. Pasukta söylendiği gibi “Hayvanlar içinde, [ayağın ön kısmını bütünüyle kaplayıp, çift] toynak [halinde] tamamen ayrık olan bir toynağa sahip olan ve geviş getirenlerin her biri – onu yiyebilirsiniz. Ancak geviş getiren ya da toynak sahibi olanlar içinde şunları yiyemezsiniz: Deve… yaban faresi… tavşan… domuz… [Bu hayvanların] Etlerinden yiyemezsiniz” (Vayikra 11:2-8. Ayrıca Devarim 14:6-8). Pratikte, yenebilen hayvan sayısı ondur (üçü evcil, yedisi ise yabani türdür; Devarim 14:4-5).

Yenmesi yasak olan 24 kuş çeşidi vardır. Pasuklarda söylendiği gibi, “Uçuculardan şunları iğrenç sayacaksınız…” (Vayikra 11:13-19) ve “temiz olan kuşları yiyebilirsiniz” (Devarim 14:11-18). Hahamlarımız yenebilir kuşların ortak özelliklerini şöyle açıklamışlardır: Avlarını pençeleri altına alıp yemezler, fazladan bir parmakları yoktur, kursakları vardır ve katıları elle kolayca soyulabilir.

Bütün uçucu böcekler (sekiz tür çekirge hariç) yasaktır. Pasukta söylendiği gibi, “Dört [ayağı] üzerinde yürüyen her uçucu böcek sizin için tiksinti kaynağıdır” (Vayikra 11:20-23. Ayrıca Devarim 14:19-20). Suda yaşayan bütün yaratıklar, pulları ve yüzgeçleri olanlar hariç, yasaktır. Pasukta söylendiği gibi “Sudaki her şeyden [sadece] bu [özelliklere sahip olanları] yiyebilirsiniz: Denizlerde ya da ırmaklarda, suda yüzgeç ve pula sahip olan her [canlı] – onları yiyebilirsiniz” (Vayikra 11:9-12. Ayrıca Devarim 9-10).

Suda kümelenmiş halde yaşayan yaratıklar için de ek bir yasak mevcuttur. Pasukta söylendiği gibi: “Kendinizi, kümelenen her türlü küçük canlı[yı yemek sureti] ile tiksinti kaynağı haline getirmeyin” (Vayikra 11:43). Toprakta sürünen bütün yaratıklar da yasaktır. Pasukta söylendiği gibi, “Yeryüzünde sürünen her türlü küçük canlı tiksinti kaynağıdır; yenmeyecektir” (Vayikra 11:41-42). [Görünebilir şekilde] Üremeseler bile, yenmeleri yasaktır. Pasukta söylendiği gibi “Danınızı yeryüzünde kümelenen her türlü küçük canlı[yı yemek sureti] ile tame hale getirmeyin” (Vayikra 11:44). Eğer bir yiyeceğin içinde büyüyüp sonra toprağa çıkarlarsa da yasaktır. Pasukta söylendiği gibi, “Yeryüzünde sürünen her türlü küçük canlı olarak, karnı üzerinde ilerleyenlerin hepsi ve [en az] dört ayakla yürüyenlerin hepsi – tüm çok ayaklılara kadar – onları yemeyin; çünkü tiksinti kaynağıdırlar” (Vayikra 11:41). Ama eğer toprağa bağlı olmayan bir yiyecekte büyürlerse veya kapalı bir sıvıda yetişip hiçbir zaman dışarı çıkmazlarsa yenebilirler.

MODERN ÇAĞ Ve TORA

[“Şabat BeŞabato” – www.zomet.org.il]

 

Halkımı Serbest Bırak (Şemot 5:1)

 

Bir işveren kendisi için çalışan bir işçisini kovabilir mi?

Tora’da Tanrı “Çünkü onlar Benim kullarımdır” (Vayikra 25:42) demektedir. Yahudiler yalnız Tanrı’nın kullarıdır – kulların kulları değildir. Bu nedenle bir işçi kendi işvereninin kölesi değildir ve bazı durumlarda [örneğin işverenin kayba uğramayacağı durumlarda] işi yarım bırakma hakkına sahiptir. Netivot Mişpat adlı eser bunun tersinin de doğru olduğunu belirtir. Başka bir deyişle bir işveren de işçisini sonsuza kadar yanında tutma yükümlülüğü yoktur ve onun işine son verebilir. Başka otoriteler ise işverenle işçi arasındaki anlaşmanın işveren tarafından ve sadece onun tarafından sürdürülmesi gerektiği görüşündedir.

Her durumda, bir işveren kendisine zarar vermiş bir işçiyi işten çıkarma hakkına sahiptir. Ancak bu imtiyaz bazı koşullara bağlıdır: Bazı zamanlarda işçiye önceden uyarıda bulunmak gerekir ve genellikle işçi ancak verdiği zarar kalıcı ise kovulabilir. Rambam’a göre, “Halk için ağaç dikmekle görevlendirilen ve bunların zarar görmesine neden olan, ya da halk için hayvan kesimi yaparken kesimin Kaşer olmamasına neden olarak zarara yol açan bir görevli … ikaz edilmeden kovulabilir, çünkü cemaat tarafından işe alındığı için zaten işinde dikkatli olması konusunda daha önce uyarılmış kabul edilir” (İlhot Sehirut 10:7). Raavad bu konuda hemfikir değildir ve bunun sadece kamu çalışanları için değil, özel çalışanlar için de geçerli olduğu görüşündedir.

Rambam yalnızca “kamu çalışanları” hakkındaki kanunu söylemiş ve bazı özel durumları sayarak işe son vermeden önce uyarıya gerek olmadığını söylemiştir. Peki ya Rambam’ın “özel sektör çalışanları” hakkındaki görüşü nedir? Farklı olasılıklar vardır:

1) Rambam’ın burada sadece kamu çalışanlarından bahsedip örnekler vermesi şu şekilde yorumlanabilir: Kamu çalışanları uyarı olmadan işten çıkarılamaz ve bu konuda yalnızca Rambam’ın saydıkları örnekler istisnadır ki onlara uyarı yapmaya gerek yoktur. Ama özel sektöre gelince, Rambam açıkça söylemese bile orada da uyarıya ihtiyaç olmadığı görüşünde olması mümkündür. Kamu çalışanları içinse uyarı, sayılan örnekler haricinde şarttır. Bunun olası bir nedeni, Tora’nın “doğru ve iyi olanı yapmalısın” (Devarim 12:28) emri söz konusu olduğunda toplumun, bireylere göre daha titiz olması konusundaki gereklilik olabilir. Bir başka olasılık ise kamu çalışanının da kamunun bir parçası olmasıdır ki böyle bir durumda kendisi hem işçidir hem de işveren konumundaki kamunun bir parçasıdır – yani aynı zamanda patrondur; ve kendi kendisini işten kolayca çıkarmak istemeyeceği açıktır.

2) Bunun tersi de doğru olabilir. Belki de kamu çalışanları sorumlulukları nedeniyle, yaptıkları ilk hatada kovulabilirken özel sektörde patronların böyle bir hakkı yoktur ve çalışanına daha fazla şans vermelidir. Kamuda durum daha katıdır, çünkü toplumun geneli için yapılan işte çok daha dikkatli olmak gerekir.

3) Başka bir olasılık da, sadece telafisi imkânsız zararlarda özel bir işverenle cemaat arasında fark olmasıdır. Zarar telafi edilebildiği zaman, kural her iki durumda da aynıdır. Diğer bir deyişle, işçi ancak önceden ikaz edildiği zaman kovulabilir.

Buraya kadar işçinin işveren için sebep olduğu parasal zararları tartıştık. Bunun dışında farklı bir durum olabilir, görevlerini yerine getiren işçi doğrudan işine zarar vermeyen, örneğin ağır suçlar, ahlaksız davranışlar vs. gibi kötü hareketler yapabilir. Bu durumda işçi ancak önceden ikaz edilirse kovulabilir.

Kaynak: Rabi Mordehay Ralbag “Tehumin” cilt 21, s. 257-266

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi – Rabi Nisim Behar]

 

İçinde Kan Lekesi Bulunan Yumurtalar

 

1. İçinde kan lekesi bulunan bir yumurtayı yemek yasaktır. Kan çıkartılıp geri kalan kısımdan faydalanılamaz.

2. Rafadan ya da pişmiş bir yumurtayı, kanı için kontrol etmek gerekmez. Çünkü çoğu yumurtada kan yoktur. Fakat yemeklere çiğ yumurta atılmadan önce kırarken, içinde kan bulunup bulunmadığını kontrol etmek gerekir.

 

Kuş Yumurtaları

 

     Yenmesi yasak olan kuşların yumurtaları da yenemez. Bu kanunun temeli, “Murdardan çıkan, murdardır” şeklindeki prensiptir.

 

Bir Yumurtanın Kaşer Bir Kuşa Ait Olduğu Nasıl Anlaşılır?

 

     Hahamlarımız şu işaretleri vermişlerdir:

a.      Yumurtanın bir ucu oval diğer tarafı sivri ise o yumurta Kaşer bir kuşa aittir.

b.      İki ucu oval olan bir yumurta, yasak bir kuşun yumurtasıdır.

Yumurtanın akı içeride, sarısı da dış tarafta ise bu yasak bir kuşun yumurtasıdır.

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

Bu soru yüksek alaha otoritesi Rav Yosef Şalom Elyaşiv’e sunuldu. Onun anlayışına göre, sünnet edilen bebeğin Tora’ya bakan biri tarafından tutulması her ne kadar büyük bir liyakat olsa da, bebeği tutacak büyükbabanın Şabat’a bakan birine dönüşmesine vesile olmak çok daha büyük bir fazilettir.

Haftanın Sözü

[“Shabbat Shalom Weekly” – Rabi Kalman Packouz]

 

Gelişimin ağrısı boşluğun rahatlığından iyidir.

-- Şaul Rosenblatt

 

Haftanın Peraşası’nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 – 38 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza’ya getiriniz.