1 Heşvan |
Gelecek Hafta İçin Saatler |
|||||
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
5774 |
Şabat |
Başlangıç |
Bitiş |
Yeruşalayim |
5:45 |
6:55 |
----- |
Yeruşalayim |
5:36 |
6:47 |
Tel Aviv |
6:01 |
6:58 |
5 Ekim |
Tel Aviv |
5:53 |
6:50 |
İstanbul |
6:29 |
7:09 |
2013 |
İstanbul |
6.18 |
6:58 |
NOAH |
||||||
|
Peraşa Özeti
(Bereşit 1:1-68)
[www.chabad.org]
Tanrı, şiddet ve yozlaşma batağına saplanmış bir dünyadaki tek dürüst insan olarak dikkati çeken Noah’a büyük ahşap bir gemi inşa etmesini emreder. Gemi, içten ve dıştan ziftle kaplı olacaktır. Tanrı, büyük bir tufanın, yeryüzünden tüm yaşamı sileceğini, fakat geminin su üstünde yükselerek, içindeki Noah, ailesi ve tüm hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere çiftlere sığınak olacağını söyler.
Kırk gün boyunca yağmur yağar ve sular, sakinleşene kadar 150 gün boyunca kabarır. Gemi, Ararat dağına oturur ve Noah, pencereden önce bir kuzgun, sonra da birkaç kez güvercin gönderir. Amaç, suların yeryüzünden çekilip çekilmediğini anlamaktır. Toprağın tamamen kuruması, Tufan’ın başlangıcından tam bir güneş yılı, yani 365 gün sonraya rastlar. Tanrı bunun ardından Noah’a, gemiyi terk etmelerini ve yeryüzünü tekrar nüfuslu hale getirmelerini emreder.
Noah bir sunak inşa eder ve Tanrı’ya korbanlar yapar. Tanrı, bir daha tüm insanlığı kötü davranışları sebebiyle yok etmemeye yemin eder ve insanlıkla yaptığı bu yeni antlaşmanın sembolü olarak gökkuşağını atar. Tanrı ayrıca Noah’a, yaşamın kutsallığı hakkında talimat verir: Cinayet, idamı gerektirecek düzeyde ciddi bir günahtır. Ve bundan sonra insanların hayvanların etini yemelerine izin olacaksa da, bir hayvanın eti, o hala canlıyken yenemez; ayrıca kan da yenmemelidir.
Noah bir bağ diker ve ürününden elde ettiği şarapla sarhoş olur. Çıplak bir şekilde otururken, oğullarından Ham durumdan avantaj sağlar ve bunun için lanetlenir. Babalarının çıplaklığını örten diğer iki oğlu Şem ve Yefet ise mübarek kılınır.
Noah’ın soyu, on nesil sonra tek bir dili konuşan, ortak kültüre sahip tek bir halk haline gelir. Fakat o nesilde, kendi yenilmezliklerini simgeleme amacıyla yüksek bir kule inşa etmeye kalkışarak, Yaratıcıları’na karşı gelirler. Tanrı onların dillerini bozar; öyle ki, artık biri, diğerinin söylediğini anlayamaz hale gelir. Sonunda projeyi iptal etmek zorunda kalınır; insanlar, gruplar halinde yeryüzünün farklı kesimlerine dağılarak yetmiş ana ulusu oluştururlar.
Noah peraşasının sonunda, Noah’tan Avram’a [sonradan Avraam] kadar olan on nesil listelenir. Avraam’ın, doğum yeri olan Ur Kasdim’den çıkıp, Kenaan Ülkesi’ne giderken Haran’da konaklamasının anlatımıyla peraşa biter.
devar tora
[ Rabi Yeuda Appel - www.aish.com]
Yidiş kültürü terbiyesiz anlamına gelen hutspa kelimesini,
bir çocuğun anne ve babasını öldürdükten sonra çıkarıldığı mahkemede, bir de
çekinmeden hakimden yetim kaldığı için cezasını hafifletici sebepler aramasını
istemesi olarak açıklar.
Günlük
hayatımızda her ne kadar böylesi abartılı durumlarla karşı karşıya kalmıyorsak
da, bazen insanların davranışlarında akılla olan bağlarının ne derecede
kopabildiğini gözlemlemek çok çarpıcı sahnelere neden olabiliyor. Böylesi bir
durumu gözlemlemek için yaklaşık yetmiş yıl önce meydana gelen bir gerçek bir
olaya bakalım.
Kasabadan şehre,
ailesinin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için inen kadın, az da olsa
biriktirebildiği parasıyla kazançlı bir iş arar. Kadın iş aradığı şehre
geldiğinde Yahudi bir hancının dükkanında kalır ve tam o gece parası hırsızlar
tarafından çalınır. Şehrin ravları kadının çılgına dönmüş, perişan halini
görünce hiç alışılmadık bir adım atmaya karar verip, önceden de tanıdıkları
soyguncularla parayı geriye alabilmek için konuşmaya karar verirler. Ravlar
tarafından toplantıya çağrılmanın şaşkınlığını üzerlerinden atamayan soyguncular
görüşmeyi kabul ederler. Ravlardan biri fakir kadının içinde bulunduğu yokluğu,
geçim şartlarını anlatmaya başlarken, tepkilerinin ne olacağını bilmeden onlara
şöyle bir teklif sunar – paranın yüzde otuzu sizde kalsın, gerisini ise
kadıncağıza geri verin. Bunu duyan ve sinirinden çılgına dönen soygunculardan
biri, “biz bu para için ne kadar çalıştık senin haberin var mı? Paranın tümü
bize ait olsa da, yüzde altmıştan aşağıya inmeyiz!” diye bağırır.
Bu haftaki
peraşamızda da buna benzer birçok durumla karşılaşılmaktadır. Böylesi akıl
almaz davranışların sonu, peraşanın büyük bir bölümünü ayırdığı gibi tufan
olmuştur.
Herkesin bildiği
gibi insanlık o dönemde putlara tapmaya, Tanrı ile olan bağlarını, güneş veya
ateş gibi aracılarla kurmaya ve ilerleyen nesillerde de aracıların kendilerini
tanrısallaştırmaya başladıkları için, Tanrı’nın insanlığı yok edip yeniden
yaratmaktan başka çaresi kalmamıştır. Tufandan sadece Noah ve ailesi kurtulmuş
ve dünya da yaratılışında olduğu gibi göklerle yeryüzündeki suların bir birine
karıştığı haline geri gelmiştir. Tora tufanın, yeryüzündeki sularla göklerdeki
suların birbirine karışmasıyla ve Noah’ın gemiden indikten sonra Tanrı’dan
üreyip çoğalması emrini almasıyla ikinci bir dünya yaratılışını gözler önüne
serer.
Tora, o neslin sonunun geldiğini ve yok olacağını şu sözlerle duyurur, “Dünya Tanrı’nın önünde yozlaşmıştı ve yeryüzü suçla dolmuştu (Bereşit 6:11).”
Raşi ve birçok Tora’yı açıklayan otoritelerin belirttiği gibi pasuktaki suç kelimesi özellikle “hırsızlığı” ifade etmektedir. Hırsızlık tüm dünya arasında o kadar yaygınlaşmıştır ki, nesle son darbeyi vuran günah olmuştur.
Hepimizin yakından bildiği gibi Bereşit kitabı boyunca birçok kez kardeş kavgalarına rastlamaktayız. Öncelikle Yaakov ve Esav, ardından Yosef ve kardeşleri ve son olarak diğer kardeşlerin aralarındaki problemlerle dolu olmasına rağmen, bunların hepsi kardeşler arasında uzlaşma sağlanarak mutlu sona erdirilmiştir.
Noah’ın
döneminde ise durum çok farklıdır. Midraş’ın anlattığı gibi hırsızlıklar o
kadar dolambaçlı bir şekilde yapılıyordu ki, yasalar bunları içermediğinden ,
konu mahkemeye bile götürülemiyordu. Bu sayede hırsızlar zaman içinde
zenginleşiyor ve ceza almıyorlardı. Bu çok ağır bir suç olarak gözükmemesine
rağmen, ahlaki yönden topluma üst düzeyde zarar verir. Zira kuralların
cezalandırılamadığı hırsızlık, vicdanı zayıflatır, sosyal düzeni bozar ve
toplumsal bir norm halini alır. Böylece insanlar günah işlemeye alışırlar,
zaman içinde de utanma duygularını kaybederler ve sonuçta bu davranışlar kabul
edilen hatta gerekli (!) görülen normlara dönüşürler. Bu yüzden Tanrı’nın o
nesli yok edip dünyayı tekrardan yaratmaktan başka bir çaresi kalmamıştır.
ŞABAT SOFRANIZA TATLILAR
İNSAN DAVRANIŞLARININ ETKİSİ
Rabi Pinhas
Erlinger, Dereh Ets Ahayim
Peraşamızda Tufan neslinin günahları nedeniyle dünya üzerinden silinişlerini ve bunula birlikte tüm dünyanın sular altında kalışını okumaktayız.
Tanrı neslin günahlarına rağmen onlara merhametle, sevgiyle davranmış ve yüz yirmi yıl boyunca doğru yola geri dönmeleri için onlara Noah’ı göndermiştir. Ancak insanlık günah bataklığına öylesine şiddetli bir şekilde saplanmıştır ki, Noah’ın sözlerini, değil dinlemek, onunla dalga geçmişlerdir.
Tora, neslin geldiği noktayı anlatırken, sadece insanlığın değil yeryüzünün bile bundan zarar gördüğünü vurgulamaktadır; “Dünya Tanrı’nın önünde yozlaşmıştı ve yeryüzü suçla dolmuştu (Bereşit 6:11).” Yeryüzü hangi suçla dolmuştu? Yeryüzü hangi suçu işlemiş olabilir ki?
Zoar ve midraşlar bu soruya şöyle cevap verirler. İnsanların
davranışları kötüleşmiştir. Önce “yozlaşmışlar”, işledikleri ahlaksızlık ve “Avoda
Zara – Putperestlik” suçlarından
dolayı bozulmuşlardır. Yine de bu aşamada sadece Tanrı’nın önünde yani insanlardan gizli olarak günah
işlemektedirler. Ancak sonra, “yeryüzü
suçla dolmuştur”; başka bir deyişle herkesin ortasında suç işlemeye
başlamışlar ve sonuçta “tüm yeryüzü” yozlaşmıştır.
Zira insanoğlu tüm dünyanın özüdür ve dolayısıyla insanoğlunun bozulması, tüm
dünyanın da bozulmasına neden olur. O kadar ki, toprak yetiştirmeye
emredilmediği ürünleri, hatta kilayim diye
bilinen birbiriyle karışmış meyveler ve sebzeler çıkarmaya başlamıştır. Sonunda
da Tanrı Noah’a neslin artık yok edileceği haberini şu sözlerle verir, “Tüm vücutların sonu önüme geldi; çünkü yeryüzü (insanların)
suçlarıyla doldu” dedi. “Bu yüzden
onları yeryüzü ile birlikte yok edeceğim.”
Bu açıklamalar birçok açıklama gerektiren soruyu da beraber getirmektedir. Hepimizin bildiği gibi, dünya üzerinde sadece insan özgür seçim hakkına sahiptir. Ancak öte yandan hayvanlarda, toprakta veya sebze meyvelerde istediklerini yapabilme ve Tanrı’nın emretmediği şekilde meyveler vermelerinin anlamı nedir? Tüm bunlar özgür seçim hakkından yoksunken, sadece hayvan içgüdüleriyle hareket ederler. Ancak bu bile Tanrı’nın onların tabiatını yaratmadığı şekilde davranmalarına neden olamaz. O zaman nasıl oluyor da tüm bu canlılar tabiatlarına uygun olmayan şekillerde hareket edebiliyorlar?
Bet Alevi adlı eseriyle tanınan Rav Yosef Dov Soloveitchik (1820 - 1892) bu soruyu, hayatımıza temel bir taş ekleyen öğretisiyle cevaplar:
İnsan yaptığı her davranışıyla etrafına gözle görülmeyen etkiler yayar. Kişi eğer arkadaşına yardım ediyorsa, bir yaşlıyı karşıdan karşıya geçiriyorsa, sinagoga gelip kendisini Yaradan’a dua ediyorsa, Şabat’a ailesiyle beraber gerekli özeni gösteriyorsa tüm bu pozitif davranışlar etrafına pozitif ışıklar saçılmasına neden olur. Böylece bu davranışlardan sadece kendisi değil, çevresi de fayda görür.
Ancak tüm bu iyi davranışları seçmek yerine kendisi özgür hayata adadıysa ve günah işleyip, arkadaşlarına da böylesi bir hayatı aşılıyorsa eğer çevresi de ne yazık ki bu davranışlardan etkilenmektedir.
Böylece Noah’ın döneminde olanları anlamamız daha kolay olacaktır. İnsanlar öncelikle Tanrı’nın huzurunda günah işlemekte ve insanlardan çekinmektedirler. Ancak daha sonra bu sorun da ortadan kalkmış ve günah işlemek normal bir hale gelmiştir. Bunun da sonucu olarak dünya insanların suçlarıyla dolduğu için doğa bile bundan etkilenmiş ve Tanrı’nın yarattığı şeklin dışına çıkmıştır.
Pasuk da tam olarak bu temeli vurgulamaktadır – “çünkü yeryüzü (insanların) suçlarıyla doldu.
Bu yüzden onları yeryüzü ile birlikte yok edeceğim.”
Bu temel taş kendisini Tora’nın ve hahamlarımızın sözlerinin
birçok yerinde göstermektedir. Talmud şöyle bir ifade kullanır: “Tsadiği yarattın – Asiyi yarattın, Cennet’i
yarattın – Cehennemi yarattın. Tsadik Cennet’te arkadaşının payını almaya layık
olur, Asi ise Cehennem’de arkadaşının payını da almakla cezalandırılır (Hagiga
15a).”
Bet Alevi’nin bizlere öğrettiği temel taş ile bu talmud parçasını kolaylıkla anlayabiliriz.
Tora’yı layıkıyla yerine getiren ve günah işlemeyen tsadik bir kişi yaptığı davranışlarla Tanrı’nın İsmi’ni kutsamış, etrafına Tanrı korkusu ve iyilik ışıkları yaymış olur. Böylece o noktaya kendisinden sonra gelecek olan kişiler de bu kokuyu alacak ve ona göre davranmayı arzulayacaklardır. Talmud’un da bizlere anlatmak istediği tam olarak budur – kişi yaptığı davranışların nerelere varacağını hiçbir zaman bilemez. Tam bir beraha söylediği anda, oradan geçen biri bunu görüp o da beraha söylediği zaman Cennet’te berahayı ilk söyleyen kişi, ikinci kişinin de ödülünden bir parça alacaktır.
Hafets Hayim yaşlılığının son dönemlerinde Rusya’daki şehirlerden birini ziyaret etmektedir. Yolculuğu sırasında Hafets Hayim kendisine eşlik edenlerden, onu eskiden tanıdığı bir yere götürmelerini rica eder. Onlara tam adresi de verir ve yola çıkarlar.
Hafets Hayim’in şamaşları gitmeleri gereken noktaya ulaşmak için son derece hızlı davranırlar ve gereken noktaya gelirler. Geldikleri noktada ne önemli bir hahamın evi, ne de zengin bir bağışçının evi vardır. Şamaşlar her halde burada yaşayan gizli bir tsadik olduğunu düşünmeye başlarlar. Hafets Hayim binanın üzerinde plaketin üzerinde sinagog yazılı olduğunu görünce yüzünde büyük bir gülümseme belirir ve geri dönebileceklerini söyler.
O noktaya kadar gelip arabadan bile inmeden geri dönmeyi rica eden Hafets Hayim’in davranışının anlamını sormak için şamaşlar can atmaktadır. Hafets Hayim durumu şu hikaye ile açıklar:
Gençliğimde Elul ayını
geçirmek ve her gece selihota kalkabilmek için bu kasabaya gelmiştim. Bir gece
yine selihota giderken kulağıma bir kadının ağlamaklı sesi geldi. Sesin geldiği
yere doğru gittim ve yerde oturup ağlayan bir kadın gördüm. Kadının evine girip
karşılaştığım manzarayı gördüğümde yüreğim parçalandı ve bana şöyle dedi, “Ben
Yahudi’yim ama ne yazık ki hayatımda hiç okuma yazma öğrenmedim ve İbranice
harfleri bile bilmiyorum. Şimdi ise herkes selihota gidiyor ve ben ise burada
Tanrı’ya kutsal lisanda bir kelime bile söyleyemeden kalbimin derinliklerinden dua
ediyorum. Tanrı’nın İsteği de öyle olsun ki göz yaşlarım sanki bir dua gibi
kabul görsün.”
Hafets Hayim, “daha o günlerden biliyordum ki o kadar göz yaşının
döküldüğü ve kalpten duaların edildiği bu noktada gelecekte kesinlikle bir
sinagog inşa edilecek. Şimdi de bunu gözlerimle gördüğüm için çok mutluyum.
ŞABAT ALAHALARINA GİRİŞ
[Rabi Daniel Schloss – www.pidyon.org]
Şabat alahalarıyla ilgili bu yazı dizisi
Mişna’da (Şabat 7:2) listelenen 39 melahaya dair temel prensipleri, Rabinik
yasaklamalarla birlikte ele alacaktır. Bu dizi Şabat kanunlarını orijinal
kaynaklarından öğrenmenin yerini tutma amaçlı değildir. Amaç, Şabat’ın
ayrıntılı kanunlarını anlamakta, hatırlamakta ve uygulamakta yardımcı olacak
bir rehber sunmaktır. Şabat çok önemli bir konu olduğundan, burada
yazılanlardan uygulamasal sonuçlara varılmamalı, çıkabilecek sorularda bir
Rav’a başvurulmalıdır.
Yahudi olmayan birisinin yaptıklarından Şabat günü fayda sağlamak
Günümüzde evlerimizde çalışan hizmetçiler hayatımızı kolaylaştırdığı gibi, alahaya uygunluğu açısından birçok soruyu da beraberinde getirmişlerdir. Bu soruların en çok olduğu ve insanların göz ardı ettiği konulardan biri de Şabat günü evde çalışan bir hizmetçiye nelerin söylenip söylenemeyeceğidir. Ancak baştaki uyarı yazısında da yazdığımız gibi, özellikle bu konuda bir alahanın diğerine benzetilmemeye ve bu sayede izin verilebilir düşüncesine kesinlikle kapılınmamasıdır. Amira legoy konusu Gemaralarda, Bet Yosef’te, Şulhan Aruh’ta ve günümüzde Tora otoritelerinde en ince detaylarına kadar incelenmekte ve neyin izin verilip verilmediği tartışılmaktadır. Bu yüzden her zaman olduğu gibi, konusunda soru olduğu zaman uzman bir rava danışılmalıdır.
Kişi evinde çalışan bir hizmetçinin yaptığı melahadan ne zaman fayda sağlanabileceği ile ilgili değişik kurallar vardır.
Şabat günü veya Şabat’tan önce evdeki hizmetçiye ev sahibi adına neleri yapacağı söylenemez. Bu kural buzdolabının üzerine yapıştırılacak bir iş listesini veya anlaması için yapılacak kaş göz hareketlerini de kapsar. Ancak ona çeşitli imalarla bazı işler yaptırılabilir. Örnek olarak, “odada çok ışık var uyuyamıyorum” veya “ocağın ateşi boşa yanıyor” gibi imalarla kişi gerektiği işi yaptırabilir. Ancak direk ima etmek ise yasaktır; örnek olarak – “Biri şu odanın ışığını karartabilir mi?” veya “Keşke biri şu ışığı kapatsa.”
Öte yandan kişi yapılması istediği işi kesinlikle Şabat günü yapılmasını sağlamayacak bir şekilde istiyorsa ve işçi kendisine daha rahat olduğu için Şabat günü yapmayı tercih ediyorsa, böyle bir melahadan fayda sağlanabilir. Örnek olarak kişi arabasını tamire Cuma günü bırakıp Cumartesi akşamı geri almak istediğini söylüyor ise, işçinin arabayı Şabat günü tamir etmekten başka bir seçeneği kalmamıştır, bu nedenle yasaktır. Ancak kişi haftaiçi bir gün arabayı tamire bıraktıysa ve Cumartesi akşamı arabayı istiyorsa, işçi arabayı Şabat bile tamir etse, bunu kendisine daha uygun bir gün olduğu için yapmıştır ve fayda sağlanılabilir. Öte yandan UPS veya FedEx gibi özel posta şirketlerine Cuma günü bırakılan postalar büyük bir yüzde ile Şabat günü yola çıktıkları için Cuma günü posta göndermek yasaktır.
Gelecek haftaki yazımızda Şabat ihlalinden hangi durumlarda fayda sağlayabileceğimizi göreceğiz.
RAV’A SOR
www.Hidabroot.org
Tora emretmemesine
rağmen neden kipa giyiyoruz?
Kipa kendimizden yukarda Birisi’nin daha olduğunu ve bizim de O’nun egemenliği altında olduğumuzu sembolize eder. Tora her ne kadar böyle bir emir yazmasa da, Tanrı korkusu olan herkes tarafından kipanın giyilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu nedenle beraha söylerken veya Tora öğrenirken kişinin kipa giymesi zorunludur. Ancak kişi kipa bulamıyorsa, sweatshirtinin kolunu başına koyarak beraha söyleyebilir.
Eski eşyalarımızı
saklamak için bahçemize bir depo satın aldık. Depoya mezuza takmamız gerekir
mi?
Şulhan Aruh, içine sıkılıkla girilen depoya beraha ile mezuza takılması gerektiğini yazar. Ancak Rambam’a göre ise sadece içinde yaşanılan mekanlara mezuza takılması gerektiğini yazar. Rambam’a göre depoya mezuza takılmadığı için, Rav Ovadya Yosef depoya berahasız olarak mezuza takılması gerektiğini yazar.
Berahanın süresi ne
kadardır? Şeakol niya bidvaro berahası söyleyip su içtiysem ve suyu içtikten
sonra söylenmesi gereken – beraha aharona
– son berhayı söylemediysem henüz, beraha söylemeden ne kadar daha zaman su
içebilirim?
Eğer her zaman içmeye alışık isen, bulunduğun yerden yani evden, okuldan veya iş yerinden çıkmadığın sürece her seferinde şeakol berahasını söylemene gerek yok. Ancak böyle bir alışkanlığın yok ise bir daha içeceğin zaman beraha söylemen gerekecektir. Bu problemi önlemek için iki yolun var; ya ilk berahayı söylediğin zaman bu berahayı diğer tüm içecekler için de söylediğini düşün veya her seferinde beraha aharona yani son berahayı söyle.
Haftanın Sözü
[www.aish.com]
İnsanın
kişiliğini üç şekilde anlayabilirsiniz;
Bardağından
(bağımlı olup
olmadığını),
(cimri olup olmadığını
öğrenmek için)
cüzdanından, (çabuk
veya zor kızıp kızmadığını veya affedip affetmediğini) kızgınlığından.