Tu Bişvat'ın ABC'si"Tanrı'nın size bağışladığı topraklara girdiğinizde, onların iyi şeylerle dolu olduğunu göreceksiniz. Sizlere vaat ettiğim topraklara girdiğinizde orada bulduğunuz meyve ağaçlarının ürünlerinden yiyecek, yeni ağaçlar dikeceksiniz ki, sizden sonra gelecek nesiller, yeşil bir dünya devralsınlar."

Mişna'da Tişri ayının 1. günü "yılbaşı" olarak saptandığı halde, Şevat ayının 15. günü de ağaçların yılbaşısı olarak kabul edilir. Yahudi geleneğine göre, ağaçlar bu mevsimde yeniden hayat bulmaya başlar, dallarına su yürür ve bu yeni mevsim bir bayram olarak her yıl Şevat ayının 15. günü kutlanır.

Bu tarihin saptanmasının en önemli nedeni kutsal topraklara yağan en bereketli yağmurların 15 Şevat tarihine kadar sürmesidir. Bu tarihten sonra yağmurlar azalır, göklerden dallara su yürür, güneşli günler başlar, ağaçlar meyve ve çiçeklerle donanır.

"Sizlere vaad ettiğim topraklara girdiğinizde orada bulduğunuz meyve ağaçlarının ürünlerinden yiyecek, yeni ağaçlar dikeceksiniz ki, sizden sonra gelecek nesiller, yeşil bir dünya devralsınlar."

İşte bu sözlerden de anlaşılabileceği gibi, Tu Bişvat'ın simgelediği anlam; kutsal topraklarda bulunan ağaçların korunması, yenilerin ekilmesi ve gelecek kuşaklara yemyeşil bir dünyanın miras bırakılmasıdır.

Kutsal Tora'da, tarım ve ekim ile ilgili birçok yasa vardır. Bu yasalar insanlara doğaya değer vermeyi, ziraatçiliğin genel kaidelerini öğretmeyi ve doğayla tarım arasındaki dengeyi sağlayabilmeyi öğretmektedir.

Tu Bişvat günü ağaç fidanlarının dikilmesi bir gelenek halini almıştır. Tu Bişvat dini bir bayram olmadığı için özel bir duası yoktur. 

Ağaçlara Duyulan Sevgi...

Kutsal topraklarda yaşayanların ağaçlara duydukları ilgi ve sevgi çok eskilere dayanır. Çağdaş toplumların dillerine ve akıllarına yerleşen ve onları meşgul eden "ekoloji" çevrecilik olgusu Yahudiler için binlerce yıllık eskiliktedir.

Mısır esareti çıkışından sonra, kutsal toprakları yeniden yurt edinmeye hazırlanan İsrailoğulları'na Tora'da verilen Tanrısal emirde;

"Oraya gireceğiniz zaman, toprak kazanmak için girişeceğiniz savaşlar eğer uzarsa oradaki ağaçlara kesinlikle zarar vermeyecek, korumaya alacaksınız. Onların meyvesini yiyebilecek, asla kesmeyeceksiniz." 

Siz her şeyi mükemmel bir şekilde bulduğunuz halde yine de gelecek nesiller için ekecek ve dikeceksiniz. Yaşınız ne olursa olsun, ömrünüzün yetip yetmeyeceğini düşünmeksizin dikeceksiniz ki, sizden sonra yetişecek olan çocuklarınız da sizlerin diktiğinden yararlanacaktır." denmektedir.

Tu Bişvat'ın Evrensel Anlamda Önemi

Tu Bişvat bayramı dini bir kutlama günü olmamakla birlikte, Kutsal Tora'mız içinde yer yer rastlanan Tanrısal yönergeler doğrultusunda doğayı ve ağaçları koruma altına alma bağlamında bütün zamanlar için güncelliğini koruyan ve her dem taze kalacak olan çevrecilik olgusunu, nüvesini oluşturmaktadır. Binlerce yıl önce İsrailoğulları'na sunulan Kutsal Tora o denli ön görüşlü bir dindir ki, insanına çevrecilik ve doğa dengesi konusunda yasalar getirmiştir.

Kesilen her ağacın yerine dikilmesi gereken fidanlar, yaş sınırı göze alınmaksızın dikilen ekilen toprak, kendinden sonrakine bırakılacak en büyük miras ağaçlar ve yemyeşil bir doğa olacaktır.

Bu doğrultuda dünyanın her tarafında var olan ormanlar ve yeşil alanlar yakılıp tahrip edilirken, 1905'ten bu yana sistemle ve yasal maddelerle bağlanmış olarak yürütülen ağaç dikme, yeşillendirme, ormanları çoğaltma ve koruma vakfı olan Keren Kayamet Leisrale'in eşgüdümünde (Yahudi Ulusal Vakfı) çorak ve verimsiz olan İsrail toprakları yemyeşil ve orman zengini bir ülke haline getirilmiştir.

Dinsel buyruklar ve gelenekler doğrultusunda başlayan bu faaliyetler giderek çağda? boyutlara ulaşmış ve bugünkü evrensel ekoloji kavramları ile koşutluklar kurularak, doğa dengesini korumak adına sonu gelmeyen, dünyaca ünlü bir tarımsal uğraşı haline gelmiştir.