Kral Şaul

Tüm halka hitaben yaptığı veda konuşmasında Moşe halkı şöyle uyarıyor: "Tanrı'nın size vermekte olduğu, miras alacağınız ve yaşayacağınız ülkeye vardığınızda ve ‘Çevremizdeki tüm uluslar gibi bir kral seçelim' dediğinizde, (o zaman) kendinize Tanrı'nın seçtiği bir kral atayacaksınız. Kendinize kardeşleriniz arasından bir kral atayacaksınız. Kardeşiniz olmayan bir yabancıyı atayamazsınız. Ancak kral çok fazla at edinmemeli... Ve çok fazla eş edinmemeli... Çok fazla gümüş ve altın da edinmemeli. Ve krallığının tahtına oturduğunda kendisi için Tora'dan bir nüsha yazacak..." (Devarim 17:14-19)
Şimdi bunun zamanı gelmiştir.

Yahudi ulusu neredeyse dört yüzyıldan beri güçlü bir merkezi liderlik olmadan yaşamış ve artık eksikliğini duymaya başlamıştır. Dolayısıyla Peygamber Şemuel'den bir kral atamasını ister.

BÜTÜN DİĞERLERİ GİBİ

Şemuel bu istekten ötürü pek memnun değildir ama Tanrı yerine getirmesini söyler. Ancak Tanrı'nın da memnun olmadığı açıktır:

"Halkın sana söylediğini dinle çünkü seni reddetmediler ama Benim onlara hükmetmemi reddettiler." (1 Şemuel 8:7)

Moşe olayların bu şekilde gelişeceğini öngördüğü ve Tora'da bu konuda bir emir olduğu halde neden Şemuel ve Tanrı hoşnutsuzdu?

Cevap halkın kral isteme şeklinde gizlidir:

 Ve halk (Şemuel'e) dedi ki: "... Şimdi diğer bütün uluslar gibi bizi yargılayacak bir kral seç..." (1 Şemuel 8:6)

Yahudi bir kral "diğer bütün uluslar"ınki gibi bir kral olmamalıydı. Yahudi bir kral ideal Yahudi'nin bütün niteliklerini taşıyan bir örnek, ulusun taklit edeceği bir kahraman olmalıydı.

"Diğer bütün uluslar gibi" bir kral talep etmeleri, Yahudilerin her gün üstlenmek zorunda kaldıkları ağır sorumluluk yükünü atarak rahatça arkalarına yaslanmak için büyük, güçlü bir adam istediklerini göstermektedir. Sizin yerinize karar verecek birinin olması birçok şeyi kolaylaştırır. Bu yüzden Talmud der ki "köle, köle olmaktan ötürü daha mutludur", kendisine iyi davranılan bir köle, kendisine bakılması ve onun yerine karar verilmesi karşılığında özgürlüğünden vazgeçecektir. M.Ö. 836 yılında Şaul, halkın istekleri doğrultusunda Peygamber Şemuel tarafından kral olarak mesh edilir (İbranice moşah: başına yağ dökerek kutsamak. Moşiah, Mesih sözcüğü buradan gelir.

SEÇİM

Şaul nasıl kral seçildi?

Şaul'un meshedilmesinin hikâyesi Yahudi toplumunun o dönemde ne durumda olduğu hakkında çok şey öğretir.

Bir kere ortalıkta çok sayıda peygamber vardır. Talmud, Moşe'nin zamanından 1.Bet -Amikdaş'ın yıkılışına kadar -insanların her konuda danıştığı- bir milyonun üzerinde peygamber olduğunu söyler. Yahudi kanunu konusunda karmaşık bir sorunuz mu var? Bir peygambere sorun. Evlilik konusunda fikir mi istiyorsunuz? Bir peygambere sorun. Eşeğinizi mi kaybettiniz? Bir peygambere sorun. Aslında Şaul ile Peygamber Şemuel'in karşılaşması da böyle oldu. Şaul kaybettiği bazı eşeklerin yerini bulmak için yardım istemek üzere Şemuel'e gelir. Bu tuhaf bir hikayedir. Bir adam gider ve hayatta olan en büyük peygambere sorar: "Eşeğim nerede?" Peygamber cevap verir: "Eşeğin barakanın arkasında. Ha, yeri gelmişken, sen İsrael'in kralısın. Şemuel ona kral olacağını söylediğinde Şaul saklanır. Karakterinin zayıflığını ilk burada görürüz.

ÖLDÜRÜCÜ ZAYIFLIK

Talmud, Şaul'un fiziksel olarak herkesin üzerinde olduğunu açıkça belirtmekle yetinmez. Ahlaki ve etik açılardan da herkesin üzerindedir. Örnek bir kişidir ama bir zayıf yönü vardır: alçakgönüllülük konusunda bir sorun yaşamaktadır. Gerçekten alçakgönüllü bir insan gerçek güç ve zayıflıklarını bilir. Kendisine ve konumuna gösterilmesi gereken saygının da ayrımını yapar.

Ancak Şaul Yahudi ulusunun lideri olacak kadar güçlü değildir. Yahudi ulusuna önderlik etmek çelik gibi bir irade ve diplomasi karışımı gerektirir. Moşe'nin Yahudilere çölde önderlik ederken karşılaştığı zorlukları gördük (13. bölüm). Lider yeterince güçlü değilse Yahudi milleti onu ezip geçecek, fazla güçlü olduğu takdirde de başkaldıracaktır. Şaul ile başlayan zayıf liderler sorunu, apaçık bir şekilde ortaya çıkacağı gibi, Yahudi ulusunun tarihi boyunca başına bela olacaktır.

Şaul M.Ö. 879 yılında 877 yılına kadar hükümdar kalır. Sadece iki sene boyunca krallık yapar ve trajik bir şekilde ölür.

Aslında kısa krallığının kendisi de trajiktir, bunun nedeni de baştan yaptığı öldürücü hatadır. Tanrı'nın Amalek haklını ortadan kaldırma emrini yerine getirmez. Yahudi ulusuna Erets Yisrael'e girerken verilen önemli emirlerden biri "Amalek'i yok etmektir". Amalek tarihte Yahudi ulusunun en büyük düşmanıdır. Bu ulus kötülüğü simgeler ve Yahudilere karşı duyduğu patolojik nefret öylesine büyüktür ki fırsatı eline geçirdiği takdirde Yahudileri yeryüzünden sileceği için Tora'da onları yeryüzünden silme emri vardır.

Amalek'in en büyük hırsı dünyayı Yahudilerden ve ahlaki etkilerinden kurtarmak ve gezegene putperestliği, paganizmi ve barbarlığı geri getirmektir. İyi ile kötü arasındaki kozmik savaş anlaşmalarla halledilemeyeceğinden Tanrı Yahudilere Amalek'i yok etmesini emreder: bütün ulusu, son ineğine kadar. Şaul'un bunu yapma fırsatı vardır. Emredildiği gibi Amalek'e karşı savaşır ve kazanır ama sıra hükmü yerine getirmeye gelince, duraksar. İnekler esirgenir. Amalek'in kralı Agag da öyle.

AMALEK'İN İDEOLOJİSİ

Tarih hâlâ Şaul'un hatasının sonuçları ile uğraşmaya devam etmektedir.

Agag, Peygamber Şemuel tarafından öldürülmeden önce bir çocuk vücuda getirir, sonra da Amalek ulusu yeraltına iner.

Günümüzde Amalek soyundan gelenleri tanımlama olanağımız yok ama ideolojisinin hayatta kaldığını biliyoruz. Bazı halklar Yahudileri defalarca yok etmeye yeltenmiştir. Bunun bir örneği, Kraliçe Ester zamanında (M.Ö.355) Yahudileri ortadan kaldırmaya çalışan Pers veziri Aman'dır.

Hitler de kesinlikle Amalek ideolojisini benimsemişti:

Evet, biz barbarız! Barbar olmak istiyoruz. Bu bizim için onurlu bir unvandır... İlahi takdir insanlığın en büyük kurtarıcısı olmamı emretmiştir. İnsanı, vicdan ve ahlak adlı küçültücü ve utandırıcı sahte vizyonundan kurtarıyorum... Vicdan bir Yahudi icadıdır. (Hitler Konuşuyor, sh.87, 220-222)

Hitler'e ve holokosta bakınca Tora'nın Amalek'e atfettiği öylesine derin bir nefretin dünyada var olabileceğini anlıyoruz. Naziler her bir Yahudi'yi öldürmek istedi. Yahudi asimile olmuş, üç nesilden beri Hıristiyanlarla evlenmiş olabilirdi ama bunun önemi yoktu. Naziler en küçük Yahudi mirasına sahip herkesi öldürme eğilimindeydi. Yahudi ulusunun ve Yahudi etkisinin bütün izlerini silmek istiyorlardı.

ŞAUL'UN SONU

Bu arada Peygamber Şemuel Şaul'a şöyle der:

 "Sana doğru dönmeyeceğim çünkü sen Tanrı'nın sözünden çıktın ve Tanrı seni İsrael Kralı olarak kabul etmiyor."

Ve Şemuel gitmek üzere döndü ama o (Şaul) giysisinin eteğini tuttu ve yırttı. Ve Şemuel ona dedi ki:

"Tanrı bugün İsrael krallığını senden kopardı ve senden daha iyi olan adamına verdi." (1 Şemuel 15:26-28)

Bu kritik hata sonucunda Şaul'un işi biter. İkinci bir şansa sahip olmaz. Söz konusu İsrael Kralı olduğunda Tanrı vakit kaybetmez.

Eğer bu sert gibi görünüyorsa, Tanrı ve Yahudi ulusu arasındaki ilişkilerin ana hatlarını aklımızda tutmamız gerekiyor:

  • Sorumluluk düzeyiniz bilgi düzeyinizle orantılıdır. Güçlü konumlardaki kişilerin hatalarının çok büyük sonuçları vardır.
  • Yükümlülük düzeyiniz sorumluk düzeyinizle orantılıdır. Ne kadar büyükseniz, kararlarınızın etkisi o kadar büyüktür. Dolayısıyla son derece yüksek bir standart tutturmanız gerekir.

Bu nedenle Yahudi liderlerin en küçük hataları bile ağır bir şekilde cezalandırıldı. Şaul'un işinin bitmiş olmasına rağmen bu, anında devreden çıkarıldığı anlamına değil, soyunun monarşiyi sürdüremeyeceği anlamına gelir.

Gerçekten de Şaul'a bu bildiriyi yaptıktan sonra Şemuel mesh etmek üzere başka bir kral aramaya gider ve onu en olmayacak yerde bulur.